2012 Avrupa Seyehatimiz

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Orhan Baba Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 46
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 8,646

Orhan Baba

Ana Kamp
Mesajlar
71
Tepkime Puanı
17
Yaş
60
Yer
TR.Bursa
Heyecanlı aynı zamanda mutluyum.Uzun bir süre fikri hazılık süresinin ardından araç arama, bulma malzeme getirtme, uygun olanı seçme çabaları ve telaşlı, heyecanlı yapım sürecinin sonunda yola çıkıyoruz. Sabah saat 05:00 km göstergesi 86 876 . Yükledik hayallerimizi karavanımıza tıkabasa, erkenden çıktık yola. Eşimle biribirimize hayırlı yolculuklar dilerken karavanımıza bir ad yani “ABBAS “ adını vermek geldi aklımıza.
NTV Televizyonunda “O AN “adlı programda bahsedilen o anlardan birinide biz yaşıyoruz Özlemle beklediğimiz o an geldi gezenevimiz hazır ve yola çıkıyoruz. Koltuktan arkaya dönüp evimizi görebilmekten müthiş haz alıyorum. İlk hedef İstanbul. Karavanımız banyo ve mutfağın sıcak su ihtiyacını karşılayacak boiler dışında hazır, onuda bu gün daha önceden randevulaştığımız firmada taktırıp yola devam edeceğiz.
Kısmetse niyetimiz yarın sabah Kapıkuleden çıkmak. Karavanımız 13 M3 2007 model Dukato klasik yerleşim. Arkada 120 cm enli yatak, girişte solda mufak buzdolabı ve altta gazlı boiler B 10 üstte dolap onun üstünde mobil klima, girişin karşısında iki kişilk oturma yeri ve masa arkasında banyo wc arkasında dar bir gardrob. Isıtma vebasto ile 2*105 A akü 2*100 vp güneş panelimiz var, 12 kg lık bütangaz ile ocak ve boiler besleniyor.Tentemiz ve bisiklet askımız ise henüz yok. Karavanımızı Bursa da Muhammed ASLANEL kardeşim yaptı özene bezene.Onunda ilk karavanı, daha evvel bu konuda tecrübeleri varsa da ticari anlamda ilk işi, en az benim kadar şevkle ve gayretle emek verdi.
 

Etiketler
Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Kısaca kendimden bahsedeyim. Ben Orhan ÇİÇEK 1964 Bursa doğumlu emekli Levazım Astsubayım. 2006 yılında emekli oldum, emeklilik sonrası çalışma hayatım uzun sürmedi bari emekliliğin tadını çıkaralım diye karavan hayatına giriş yaptık. Eşim Necmiye ÇİÇEK hanımefendi de Anestezi Teknisyenliğinden emekli oldu bu arada 2010 yılında.
İki evladımız var bir kız bir erkek. Kızımız Almanyada doktora yapıyor bilgisayar bilimleri dalında zaten yola çıkmamızdaki en önemli sebeplerden biride onu ve oğlumuzu görebilmek. Oğlumuz ise bu yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ikinci sınıfa geçti. Bu yazı değerlendirmek adına Almanyaya ablasının yanına gezmeye gitti dolayısı ile biz ikisinide çok özledik ve yolun sonunda onlara kavuşmak var.
Oldumolası gezmeyi sevdik biz ailece. Çalışırken her izne gidiş gelişimizde güzergahı özenle belirlerdik, yeni yerler görmek adına. Yollarda görüpde gidemediğimiz kahverengi tabelada yazan yerleri hep merak eder ve zamansızlıktan gidememekten hayıflanırdık. Şimdi mazertimiz yok arzularımızı gerçekleştirmek adına. Zaman da var, sırtımızda evimizde ve bizi geriye bağlayacak bağlarımızda yok çocuk yada ebeveyn bakımı gibi. Allah devlete millete zeval vermesin emekli maaşlarımızla hem çocuk okutup hem gezeceğiz yettiği kadar kısmetese bakalım.
Daha önceden randevulaştımız üzre ben sabah 09:00 da çevre sanayi sitesindeki montaj atelyesinin önündeyim, sahibi ve çalışanından önce gelmişim. Bir süre beklemenin ardından geldiler ve ancak 10 gibi başlayabildi montaj. Ne sebeple olursa olsun ( ki bence malum ) bitmedi montaj, akşam 18:30 a kadar. Garip ama gerçek, sabahtan akşama kadar ancak bitti gazlı 10Lt. lik boiler montajı ve sıcak suyu akıtıp kırmızıdan mı geliyor mavidenmi pek dikkat etmeden satıcı firmaya ücretimizi ödeyip çıktık yola, tabiki İstanbulun akşam trafiğinin izin verdiği ölçüde.
Ha birde wc miz porta poti olacak diye düşündük ancak istanbuldan arar bulur alırız diye bu güne ertelemiştik. Montajın bu kadar süreceği hesapta yoktu tabi. O saatten sonra en kolay çözüm olan Bayrampaşa bahaus’ a gittik fakat orada wc yok haydaa!.Trafik desen o biçim alışkın değiliz biz böyle yoğun trafiğe ve bu trafikte önceki arabamdan çok daha uzun ve geniş bir aracı kullanmaya.Nasılsa Edirne istikametine gideceğiz beylikdüzü bahaus da vardır diye düşündük. Birhayli durkalkın akabinde vardık beylikdüzüne ve bulduğumuz Porta Poti wc yi aldık yola devam ardından. Tabi ozaman bilmiyorduk tuvaletin contasından sızdıracağını ve Almanyaya kadar ihtiyacımız olmayacağını. Netekim öylede oldu ancak Almanyada kullandık ve sızdırdığını anlayabildik, daha sağlamını ( tethfort ) almak zorunda kaldık.
Şimdi istikamet Edirne otobandan gidersek ancak 24:00 de varabiliriz çok vakit kaybettik çünkü.İstanbul çıkışında dinlenme yerindeki benzin istasyonundan aracın deposunu fulledik 243 Tl mazot aldı depo Km.87114 . Kızım liseyi Edirne Fen Lisesinde okuduğundan bilirim oraları. Hem Muhteşem Selimiye Camii ni birkez daha görmek hemde gecelemek için caminin hemen yanıbaşındaki otoparka girdik. ( 41°40’ 43.74” K - 26 °33’ 30.24” D )
Sabah uyanıp Kapıkuledeki çoksayıda gurbetçi araçları ile birlikte iki saatlik bir sürede gecebildik Bulgaristana. Kara yolu ile ilk kez yurtdışına çıkışımızdı bu. Daha önce exçeynç programı ile Amerikaya giden Kızımın yanına gitmiştik eşim ile hava yolu ile birde deniz yolu ile Kıbrıs var,yurtdışı sayılırsa. Yeşil pasaportumuzu da o zaman almıştık, şimdi aynı pasaport ile bu kez vizesiz yapacağız gezimizi.

Kap kule F1
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Bulgaristana girdik 03.08.2012 saat 10:30 km. 87 322. Hep duyardık yolları kötü güvenlik yok diye. Evet yollar çok iyi değil, otobanları çok az olmasına rağmen vinyet zorunlu ancak güvenlik problemi yaşanabileceği izlenimi uyandırmadı bende. Vinyet ücreti gerçekte 5 Euro olmasına rağmen ancak 7 Euro ya bulabildik girişte , bizim yanımızda ücreti irdelemiyen gurbetçilere 10 Euro ya sattıklarını gördüm vinyeti iki katına.
Bulgaristana girer girmez çakmaklık arıza yaptı, navigasyona enerji gitmiyor. Allahtan arkada karavan tarafında koltuğun altında 12Volt çakmaklık çıkışı var, oraya bağladık, kablonun yettiği kadar uzatıp yere koyduk, zaman zaman Necmiye Hanım tutuyor. Otel Nais e kadar öyle kullandık. Saat 13;30 gibi Filibe “ Plovdiv”e girerek hem şehri turladık, şöyle bir, hemde bir kenar da durup öğlen yemeğimizi yedik. 16:00 da Sofya ya vardık, şehir girişindeki çok katlı binaların mimarisinde eski rejimin izlerini bulmak mümkündü bana göre.
Karavanı bırakarak şehri gezebilmek için park yeri aramaya başladık. Böyle gezilerde önemli konulardan biride karavanı bırakacak yer bulmak imiş ilk günden öğrendik bunu. Hem merkezden uzaklaşmayalım hemde parkedelim diye etrafa bakınıp sürerken Vasilevski Bulvarı üzerinde Dovn Tovn Otelinin hemen yanında parkedebileceğim bir boşluk buldum. Ancak park yerine girerken karavanın sol arkasını yanımızdaki park etmiş aracın sağ arkasına hafif sürttürdüm. Belli belirsiz bir çizik vardı diğer araçta bendeki ise önemsiz. Civarda bir iki genç vardı sahibini sorduk bilmiyorlarmış. Yarımsaat kadar bekledik. Bırakıp gitsek plakayı almış olabilirlerdi bellibelirsiz bir çizik için başımız derde girebilirdi. Nihayet sahibi geldi 30 yaşlarında bir bey, onun ve benim İngilizcemiz anlaşmamıza yeterli gelmeyince telefonla bir tercuman çağırdı o bey. Gelen Tercuman hanım kızımız aracılığı ile 130 Euro karşılığı anlaştık ve sulh oldu aramızda. İkinci şık trafik polisi çağırmaktı zira. Biraz masraflı bir anlaşma ama trafik polisi ve yeşil sigorta devreye girse idi çok zamanımızı alırdı diye teselli ettik kendimizi. Karavanımız ile yurt dşındaki ilk günümüzde böyle bir olay yaşamak, canımızı sıkmasada yaktı en azından. Sağolsun Türk kökenli isminin Şenay olduğunu öğrendiğimiz tercuman hanım kızımız, bizi Sofya konusunda bilgilendirdi daha sonra ve onun önerileri ve tarifi ile şehri hava kararana kadar gezdik. Yakındaki otelden bir şehir haritası aldık ve karavanı da orada küçük bir ücret karşılığı park ettik.Akşam 18;00 den sonra ise ücretsizmiş zaten.
Şehirde gezilecek yerler biribirlerine yakınmış, bukadar süre yeterli geldi. Önce Aleksander Nevski kathedrali ni gezdik, görmeğe değer bir yer, sonra hemen yanındaki kominist dönemden kalan askeri üniformalar miğferler, nişanlar satılan sergileri. Gezerken tarihi binaların arasında bir kafede bir tiramusu bir kola yı paylaştık Necmiye hanımla Hesap Kola için 1.65 leva tiramusu için 4.20 leva. Daha öce 20 Euro bozdurup 38 leva almıştık karşılığında. Varın siz hesaplayın ederini, bize ucuz gelmişti. Yalnız Sofyada herşey haliyle Bulgarca ve kril alfabesi ile yazılı. İngilizce yada başka bir alfabe ile yazılı hiçbir açıklama göremedik. Otelden aldığımız City map olmasa çok zorlanacağımız kesin idi.
Hava kararınca geceyi geçirmek üzre daha önce Şirin Ailesinin gezi yazılarından öğrenip koordinatlarını kaydettiğimiz “NİRA” adlı tır parkına girdik.( www.nira-bg.com) Duşlu tuvaletli bir yer ücreti 3,5 Euro. Güvenli bir yer. ( 42.67045 K 23.45757 D ) Yemeğimizi yiyip duşumu aldım ve yattık. 04.08.2012 sabah 07:30 da kalkıp güzel bir kahvaltının ardından yola çıktık. Havalandırmaları ve panoramik pencereyi açmıştık. Acemi karavancı bizler, panoramik pencere yi açık bırakıp stor perdeyi kapatmışız. Dikiz aynasından da fark etmemişim açık olduğunu ve o vaziyette yaklaşık 3-5 km yol almışız. Rüzgardan şişen stor perdeyi gören eşimin ve karşıdan gelenlerin ikazı ile durumu fark edip hemen yolun sağına çekmem bir oldu. Ancak o telaş ile daha arabayı kontak anahtarınadan stop etmeden debriyajdan ayağımı çekince kendiliğinden stop etti. Pencereyi kapatıp tekra yola çıkımak için kontağı çevirince, birde gördük ki adını sonradan öğrendiğimiz ASR adlı motor arıza lambası yanıyor. Bu Sofya bize yaramadı. Arabanın kitapçığını çıkarıp baktığımda "kötü kullanımdan ve motor arızasından yanar, motor sesinde bir anormallik yok ise en yakın servise kadar sürerek gidilebilir" bilgisine ulaştık. Ancak, bu bilgi bizi tatmin etmedi. Cep telefonunda 30 dakikalık yurtdışı paketini de yeni almıştık. Telefon ile bakım yaptırdığımız Bursada ki “Anıt” Otomotiv servisini arayıp "motor sesinde bir anormallik yok ise devam et" bilgisini alınca korka korka çalştırıp, motordaki en ufak sese kulak vererek yola devam ettik. Yolculuğumuz bitip eve dönene dek yanık kaldı şu ASR ikaz lambası ve araçla ilgili başka bir sorun yaşamadık.Şimdi araç bakımda orada söndürecekler sanırım. Bu sayede anladık ki, karavan da konaklayıp tekrar yola çıkmadan, herşey kontrol edilip içi dışı son birkez daha gözden geçirilmeli imiş. Tabı bu tecrübe ancak yaşayarak edinilebiliyor.
Bu tatsız gelişmenin ardından hedef Kolotina sınır kapısı. Kapıya varmadan elimizde kalan levalar ile mazot alıp ( 25 Leva 9,5 Lt.) depoyu kredi kartı ile doldurttuk ( 51 Lt 138 leva ) km. 87 737. Saat 11:00 Bulgaristandan çıkıp Sırbistana girdik, Km.87 739. Hem Bulgar hem Sırp görevlileri yoğun gurbetçi trafiğinden olsa gerek işlerini görecek seviyede Türçe biliyorlardı. Sırbistanda kullanmak üzre şimdilik 50 Euro karşılığı 5650 dinar aldık. Otoyollar da Euro geçiyor fakat alışveriş için gerekecek. Sırbistan yakında sıfır atma operasyonu yapar sanırım, paraları değersiz.
Genellikle gürbetçi işçilerin dinlendiği Nais oteli daha öce duymuştuk görmek ve dinlenmek için girdik. Her yer çöp yığınları dolu ve etraf çok pis. Bir süre dinlenip, GPS nin kablosunu kesip araya ek yaparak cama montajını sağladım. Artık elektriğini arkadan alıyor ve sorunsuz çalışıyor.

Defterdar kaps F2


Kneza Mihela F4


Tuna sava F3
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Belgrad da Auto Camp Dunav da kaldık 3 gece. ( 44° 52'39 .45 "K 20 ° 21'22 .80" D ) Tuna nehri kıyısında manzarası güzel, internet var ve ücretsiz. Belgrad ‘ a 10 km. uzaklıkta duşlu, tuvaletli vasat bir kamp. İnternet sitesi www.campdunav.com. Şehir merkezine sık aralıklarla ( 704-706-707 ) otobüs var kampa 1 km uzaklıktaki ana yol dan geçiyor ve şehrin en merkezi yeri son durak. Otobüs biletleri, durağın arkasındaki markette satılıyor, kontör lü biletlerden. Otobüse binince okutuluyor ve mutlaka yolda bilet kontrolü var. Otobüsten inince en bilinen Kneza Mihela Caddesi çok yakın. İnformasyon bürosu bu caddede ve caddenin sonunda muhteşem manzaralı Belgrad Kalesi var.
Bu kaleyi ben çok önceleri Memleketim adlı bir film de görmüştüm ve çok merak ediyordum. Bir sahnesinde Tarık Akan Filiz Akına Tuna ve Sava burda birleşirler diyordu. Bu sahnede ki yere gittim ve gördüm Tuna ve Savanın birleştiği yeri. Kalede defterdar kapısından Tuna çok güzel göründü bana. Kalenin bir bölümü, askeri müze olarak ayrılmış ve eski tank, top gibi silahları açık sergiliyorlar. Damat Ali Paşa ya ait bir türbe restore edilmiş ve kilitli idi. Kale, Yerli halk ve özellikle yaşlılar tarafından park olarak ta kullanılıyor.
Belgrad da ilgimizi çeken bir de bilimadamı Nikola TESLA adına bir müze oluşuydu. Bu müzeyi merak edip arayıp bulduk uzak ta olsa. Nikola Tesla, günümüzde kullanılan birçok teknolojinin mucidi. AC akımı, floresan lambayı, mikrodalga fırını, radyo frekansını o bulmuş. Amerika ya göç eden bir Sırp imiş. Memleketinde adına bir müze yapmışlar ve uygulamalı olarak icatlarını gösteriyorlar. Bir kısmını bizzat test ettik, onayladık. Sunum İngilizce olmasına rağmen Fransız kalmayacak kadar anlayabildik anlatılanları. Yaklaşık bir birbuçuk saat kadar zaman geçirdik müzede.
Şehir merkezindeki otobüs durağının hemen karşısında Zeleni Velac denilen bir Pazar yeri var. Sebze, meyve, et, balık herşey var biz çok sevdik. Kneza Mihela caddesi çok kalabalık sokak müzisyenleri, gösteri yapanlar, sokak satıcıları, turistler. Akşam dönerken iki ingiliz kızın gösterisini bir saate yakın izledik. Eğlenceli idi ve seyircileri de gösteriye katıyorlardı.
Üç gece iki gündüz kaldığımız Belgrad dan 07.08.2012 sabahı Macaristanın Mohaç şehrine gitmek üzere ayrıldık. GPS bizi yanlışlıkla Bajmok sınır kapısına yöneltti. Bajmok kapısı geçişe kapalı imiş, görevliler bizi geri çevirip Tomba kapısına yönlendirdiler. Tomba, Budapeşte için uygun ama Mohaç için ters oluyordu. Gümrükçülerden yaşlı bir bey, ben GPS ile uğraşırken yanımıza gelip yardımcı olmaya çalıştı ve bize Backi Breg i önerdi, sağolsun. Macaristana geçiş için en uygun sınır geçişi Sırbistanın Backi Breg ile Macaristanın Hercegszanto yerleşimleri arasındaki kapı imiş, bizim için. Macaristan aynı zamanda Avrupa Birliğinin de girişi olduğundan, son sınır geçişimizdi. Dönüşde Hırvatistana girene dek başka sınır geçişi yapmadık.

Camp dunav F5
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Macaristan da ik durağımız Mohaç. Mohaç, tarihte (1526-Osmanlı - Macaristan) savaş alanı, olarak biliniyor. Savaş alanı ve bu alanda yapılan savaş müzesi ziyarete açık. Buraya geliş amacımız bu zaten. Kapıdan girdikten 25 km sonra, Tuna yı bir Feribot ile geçerek gelinebiliyor Mohaç’a. Şehi,r sakin ve güzel, küçük bir turdan sonra 7 km mesafedeki müze ve savaş alanına gidiyoruz.
Burayı gördükten sonra sırada Zigetvar var. Yaklaşık 80 km yolumuz var. Civardaki karavan kamplarının koordinatları var elimizde, önce geceliyecek bir yer bulalım sonra gezmeye devam ederiz dedik. Biz acemi karavancı ve gezginler, derece dakika gösterimi ile ondalık gösterim arasındaki farktan ve bunu bizim geç farkedişimizden kaynaklanan bir gecikme sonunda, aslında kolay bir yerde olan Camping İdyll ı geçte olsa buluyoruz. ( 46°03’ 32.48” K - 17° 56’ 02.85” D ) Akşam saatleri oluşundan Kale ve müze kapalı. Küçük bir şehir turunun ardından, kampa dönmek için, yarın sabah gelmek üzre ayrıldık Zigetvardan. Kamp 10 km uzakta, 16 Euro gün, 2 kişi. Bahçe düzenlemesi harika.
Geceyi kamp ta gecirip, sabah yine Zigetvardayız. Büyükçe bir kale ve içinde Süleyman Paşa camisi, müze olmuş şimdi. Kale nin tarihi Türklerden daha öncelerine dayanıyor. Yalnızca 120 sene kadar Osmanlı da kalmış. Ayrıca Kanuni nin son seferinde ölümünden sonra iç organları 3 km kadar yakında burada gömülü. Bunu temsilen anıt mezar ve park düzenlenmiş. Kenarda da bir çinili çeşme. Yatana da yapana da rahmet okuduk. Gerçekte gömülü olan yerde şimdi bir kilise var o da yakınlarda.
Zigetvar dan sonra Pecs hedef ve 30 km uzakta. Pecs çok güzel bir şehir. Osmanlı yadigarı Gazi Kasım Paşa Camisi kilise olarak kullanılıyor ve müze şeklinde gezebildik. Yakovalı Hasan Paşa Camisi de sağlam ancak müzeye dönüştürülmüş gördük. İdris Baba adlı bir ermiş Türbesi de ayakta hala, tel örgü ile çevrilmişti ve kapalı idi. Dualarımız dışardan olabildi. Daha önceden duyduğumuz, Gulaş yemeğinin tadına baktık, gezerken yerel bir restoranda. Şehirde birçok tarihi bina ve kilise var. Dışından görebilecek kadar zaman ayırabildik diğer güzelliklere. Layıkı ile gezip görmek halinde çoook zamana ihtiyacımız var ve bizimse, sırada görülecek çook yerimiz var.
Aslında bu bir tercih meselesi. Az ama yoğun gezmek mi, çok ama sulandırılmış gezmekmi. Biz ikinciyi tercih ettik bu gezimiz için. Daha sonraki gezilerde bu konuyu çok düşünmek gerekecek.
Çarşıda gezerken oranın otomobil klübünden vinyet aldık otoyollar için.Vinyet pul yada bilet şeklinde değil sadece makbuz verdiler ve sisteme plakamızı girdiler. Kameralar plakayı algıladığında ödediğimiz bilinirmiş yollarda. Öylede oldu zira oto yol kameralarla donanmış.

Moha F6


ZGETVAR F7


Camp Idl F8
 



Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Pecs Budapeşte arası 230 km, geniş bir otoyol. 08.08.2012 akşam saatlerinde yerleştik önceden belirlediğimiz Camping Arena ya. ( 47° 30’ 15.35’’ K - 19° 09’ 30.47 ’’ D ) Şehir içinde metroya 1,5 km kadar yakın. Sabah çıkıyoruz yola, bugün Buda, yani karşı yaka, yarın Peşte, bu yaka gezilecek. Metrodan 10 lu bilet aldık ve iki gün yetti bize. Çıkarken öğlen yiyeceklerimiz ve içecekler benim sırt çantamda, fotoğraf makinesi çantası Necmiye Hanımda tam donanımlı turistiz. Budapeşte nefis şehir, kamptan city map ve informasyon aldık, anlayabildiğimiz kadar. İlk durak kale, hepsi birbirinden güzel binalar ve doyumsuz Tuna manzarası. Öğleden sonra ise Gallert tepesine tırmandık yaya olarak, manzara yorgunluğa değer dedirtti doğrusu. Para bozdurmak için Vaci Utka ( Budapeste nin yayalaştırılmış turistik cadesi ) da bir büroda, fahiş fiata bozdurduk Euro yu. Farkettiğimizde geç kaldık, iptali için ve birdaha döviz bürolarında değil, bankalarda bozdurduk, gezi boyunca.
Ertesi gün (10.08.2012 ) Gül Baba türbesi, Margit adası ve köprüsü ,Meçhul Asker anıtı gezildi gün boyu ve yorgunargın ama şaşkın ve mutlu döndük. 11.08.2012 sabah erkenden ayrıldık kamptan, şehir mezarlığındaki temsili Galiçya Şehitliğini görmek için. Muhtemelki neden, niçin geldiğini ve savaştığını bilmeden şehit olan, binlerce askerimizi temsilen yapılmış burası. Bilmem neden beni çok duygulandırdı bu şehitlik. Orhan Veli boşuna dememiş" Neler yapmadık ki bu vatan için Kimimiz nutuk attık kimimiz öldük." Ne işiniz vardı buralarda bilmemki.(Biliyorum aslında)
Sırada Szentendre adlı küçük ama turistik bir kasaba, daha sonra ise Estergon kalesi var. Yolda Tuna kıyısında mola ve öğle yemeği. Türkülere konu olmuş Estergon kalesi bir tepeye kurulu. Surlarının büyük kısmı hala ayakta.

Estergon F9


Galiya F10


Gazi Kasm Paa F11


KANUN F12


Mehul Asker F13
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Bugünün son durağı Viyana .Viyana yolu Slovakya dan geçiyor. Doğru dürüst bir yerini gezip göremesekte Slovakyada bir müddet yol aldık. Nasılsa sınır geçişi formalitesiz. Yol düzgün ve otoban, vinyetimizi daha Macaristanda iken aldık ceza yemiyelim diye. Akşam saatlerinde vardık Viyana kapılarına ve açıktı girdik.
Kampımız Vien West şehir merkezine yakın. Bir otobüs ve bir metro ile şehrin merkezindesiniz. (16 °15’15.81” K - 48° 12’ 38.43” D ) Hava yağışlı ve serin. Bütün şehir türistlere bırakılmış sokaklarada yerli halk yok sanki her yer turist kaynıyor. Viyana her haliyle emperyal bir ülkenin başkenti olduğunu belli ediyor. Bunu anlamak için 1 nolu tramvay ile bir tur yetiyor.
Schönbrunn sarayını gördüğümüzde şaşasına ve bahçesinin ihtişamına hayran olduk. Akşam ise şansımıza ünlü belediye binasının bahçesinde film festivali açılışı ve gösterimi vardı, canlı caz müziği ( yerel blue note six grubu) eşiliğinde şinitzel yedik. Mimar Kunst Haus sosyal konutları bile Viyanaya yakışır güzellikte. Parlemento binası, Hofburg İmperial Palas, Belvedere Sarayı ise muhteşem yerler

Parlemento F14


Hnbrn F15


Caz F16
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Ne yazıkki Viyanaya ayırabildiğimiz iki günümüz vardı ve 13.08.2012 akşamı gündüz campın önündeki otoparka biraktığımız karavanımıza binerek Prag a haraket ettik. Yolda Çekoslavak otoyol vinyetini alıp, gece yaklaşık 23:00 sularında Prag a 40 Km kala, önceden belirlediğim dinlenme yerinde geceledik.
Sabah 10:00 da Vitava nehri kıyısındaki Caravan Camping Císařská Louka nın önündeydik. ( 21 Euro/Gün) ( 50°03’21.15” K – 14°24’ 47,70” D ) Yerleşir yerleşmez Resepsiyon dan günlük biletlerimizi, city map i ve gerekli informasyonu alarak, şehre attık kendimizi. Her yer turist kaynıyor. Çoğunlukla grup ve uzak doğulu. Bir Türk grup gördük ve rehberin anlatımından bizde yararlandık. Buraya da iki gün ayırdık. Prag da görülebilecek çok yer var listeye alınmalı bence.
İkinci gün akşam su pompası su koyverdi, çalışmıyor. Sonradan öğrendim Boilerin hatalı montajı nedeni ile bozulmuş.

Astronomik F17


Prag kamp F18


Sokak Mzisyenleri F19
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Hasret yoğunlaştı, sırada Terezin Nazi Toplama Kampı var ama gitmeyeceğiz. 16.08.2012 bizim 25. evlilik yıldönümüz. Buradan sonra roata Almanya, ilk durak Nürnberg internetten bulduğum Truma montajları da yapan Karavan atelyesi. Giriyoruz bilgileri GPS e ve çıkıyoruz yola. Almanyada tüm otoyollar ücretsiz.
Öğleden sonra “Giessener Strasse 32 Nürnberg “deki Karavan atelyesindeyiz. Pompa elden çıkmış. Truma Boilerin hatalı monte edildiğini öğreniyoruz. Yenisinin takılması ve montaj hatasının giderilmesi 1,5 saat zaman alıyor. 100 Pompa, 135 İşçilik için, toplam 235 Euro ödüyoruz.
Yakınlarda birde karavan mağazası olduğunu öğrenmiştik. Moral bozukluğunu atalım diye Fürth deki caravan Grebner mağazasına gidip gezindik ve yatak üstündeki havalandırma için, sineklikli, storlu iç kapak aldık.
Yine civarda eşimin bir akrabası olduğundan ve bizi beklediklerinden akşam Erlangen yakınlarındaki Baiersdorf dayız. Geceyi onların güzel evinde gecirdik sohbet muhabbet ile.
Sabah erkenden iyice bastıran hasret ve azalan yolumuzu bitirmek için kalkıp direksiyon başındaydım. Bayramdan önce kızım ve oğluma varmalıydık ve öyle de oldu. Kaizerslaurten 100 bin nüfüslu bir şehir. Kızım, burada doktoraya başladı bu yıl, ancak bizde burdayken ay sonunda Saarbücken e taşınacak. Tabi bizde, yardım edeceğiz ona. Nitekim Ramazan Bayramını kızımın evinde geçirdik, tam kadro doya, doya bir aile saadeti yaşadık hep birlikte. Bayram sonrası gezginliğimiz aklımıza geldi. Hasret sancısı dinince, kızımız Ezgi yi bir süreliğine orda bırakarak o bize kızsada, biz oğlumuz Mertcan ile seyehatimize devam etmek üzre, yola çıktık, 21.08.2012 sabahı.
Rotamız Lüxemburg-Brüksel-Amsterdam-Brüj- Paris. İlk Durak Lüxemburg a saat 10:30 gibi vardık. Burası küçük bir ülkenin küçük bir başkenti.Tarihi binalar ve manzara görülmeye değer, hava gezmek için uygun.Fakat zaman dar. Ayırabildiğimiz süre bitti ve biz Brüxel için ayrıldık.

Lxemburg F20
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Akşam 17;00 gibi Brükseldeyiz. Troonstraat caddesi üzerinde arabayı parkedip daldık şehre. Belçikanın sömürge krallığı oldunu bilirdim de, Afikadan getirdiği zenginliklerle böyle güzel bir şehir yarattığını bilmezdim. Brüksel enfes güzellikte bir şehir, büyülendik adeta.
Bir çırpıda Grand Palas, Avrupa Parlementosu, Royal Palas, İşeyen çocuk heykeli görüldü, hediyelik çukulatalar alındı. Avrupa şehirlerinde çokca görülen sokak müzisyenlerinden burda da vardı ve canlı müziği severim. Yorgunluğumuzu orta yaşlardaki bir çiftten dinlediğimiz gitar eşliğinde şarkılar dinleyerek attık, bir bank üzerinde.

Belika F21


Mertcan Belika f22
 



Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Vakit birhayli ilerleyince, karavana dönüp yemeğimizi yedikten sonra Amsterdam yolunda uyumak üzre, otoyol üzerindeki mola yerinde durduk. Böyle mola yerleri çok var Avrupada ve geceyi geçirmek için çok uygun, kamp şartları aramıyorsanız eğer. Koltuk ve masadan yapılan yatakta ilk yatan, Mertcan oldu karavanda.
Rahat bir geceden sonra yol üzerindeki liman kenti Anvers e de uğruyarak vardık Amsterdam a. Kalacağımız yer Gaasper camping (52°18’45.47” K - 4°59’28.62” D ) .30 Euro 3 kişi/ gün. Metro çok yakın şehre ulaşım için. Resepsiyondan City map, günlük bilet ve enfermasyon alarak atladık metroya ve son durak şehir merkezindeki tren garı.
Deniz seviyesinin altında bir metro çıkışından çıktığımızda, her milletten ve renkten oluşan insan kalabalığı karşıladı bizi. Amsterdam her yönü ile çok renkli bir şehir. Şehirdeki bisiklet sayısı, insan sayısından fazladır kanımca. Her yer bisiklet ve köprü dolu. Günlük biletimiz var ve tramvayla şehrin değişik yerlerini görmek için, rastgele bir tramvaya biniyoruz. Bilet hem girişte okutuluyor, giriş yalnız ön kapıdan, hemde çıkışta okutuluyor cihaza, çıkış kapısı öyle açılıyor. Kaçarı yok yani. Son istasyona kadar gidip dönüyoruz. İnip kalkan köprüler, teknelere ve araçlara intizam içinde yol veriyor.
Tabi burda da renkli sokak gösterileri, müzisyenler ilgimizi çekiyor ve izliyoruz. İnsanlar, çoluk cocuk bisiklete biniyor her yer düz, yokuş yok. Bisikletlerimizi yanımıza almadığımıza hayıflanıyruz. Akşam yorgun vaziyette kampa dönüp yatıyoruz.
Sabah istikamet Brüj. Brüj e giden yolu Zeeland dan geçirip Rotterdam ı ve adaları görelim istedik. Rotterdam Lidl market, Türklerin çok olduğu bir bölgede. Buradaki Türk marketten, içimize sine sine et ve diğer ihtiyaçlarımızı gördük, lidl için durmuşken. Zeeland, birçok adadan oluşuyor. Adalar birbirine uzun köprüler ve yer altı tünelleri ile bağlanmış. Manzara görülesi cinsten. İyiki otobandan gitmedik diye seviniyoruz. Her yer yemyeşil. Ağustosun sonu demezsiniz görseniz. Sararan hiçbir yaprak yok henüz. Sonbahar ne zaman gelir buralara acaba?

Amsterdam2 F24


Amsterdam 23
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Akşam17:30 da Brüj de yiz. Şehir surlarının hemen dibinde bir Stelplatz da kalıyoruz bu gece. Fiyatı 22,50 Euro. Çaresiz ödüyoruz. Su, elektrik paralı, tuvalet bile yok.( 51° 11’ 46.50” K- 3° 13’33.00” D ) Brüj, buram buram tarih kokan, surlar içinde bir şehir. Kanallar, köprüler, meydanlar, heykeller, nereye bakacağımızı şaşırıyoruz. Neyazıkki bu kısa zamana sığdırmak zorundayız. Yarın akşam, Pariste kızımız ile buluşacağız. Ezgi oraya gelecek ve beraber döneceğiz Kaizerslaurten e, Pazar akşamı. Necmiye Hanım, sabah hızını alamayıp bizden önce kalkmış fotoğraf çekmek için, erkenden şehre gitmiş, uyanınca farkettik . O gelmeden kahvaltıyı Mertcan ile birlikte hazırlayıp yola çıktık, biraz gecikmeli de olsa.

Brj F26


Stelplatz 25
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Oto yollarda ücret peşin ve çok pahalı. Fransada . Akşam 18:00 gibi vardık Pariste rezervasyon yaptırdığımız Camping Bois de Boulogne ye.(48°52’06”K – 2°14’05” D ) Hava yağmurlu ve yorgun olduğumuzdan çıkmadık şehre ve dinlenip Ezginin gelmesini bekledik.
Gece karavanda bir kişi koridorda uyku tulumunda, bir kişi masa yatakta ve iki kişi arka yatakta olmak üzre dört kişi idik ve iki gün böyle sürdü değişerek yerleri. Sabah ezginin de katılımı ile kadro tamamlanmış halde kampın ücretli şatıl ı ile Metro istasyonu Porte Maillot a gittik.
Şehri yarımşar saatlik periyotlar ile toplam 1,5 Euro/ Kişi gezmek üzre bisiklet kiraladık makinelerden. Yarım saatlik periyotları yalnız bir kez geçirdik artı bir Euro ödedik kişi başı.
İlk Durak Zafer Tak ı Sonra Şanzelize, Champs Élysées, Grand Palas,Concord meydanı, Hotel Royal des Invalides, Lüksenburg sarayı ve bahçesi, Pantheon, Louvre Muzesi, Notrdam Klisesi ve günün finali Eifel Kulesi ile yaptık. Bisiklet ve metro/otobüs olmasaydı bu kadar yeri gezemezdik.
Pazar günü sabah kamptan monmart tepesine gitmek üzre ayrıldık. Çok şanslıyızki Monmartın hemen alttarafında karavanı ücretsiz olarak koyacak bir park yeri bulduk ve bıraktık Monmart tepesindeki merdivenlere oturup manzara seyredip ressamlara sokak şarkıcılarına baktık.Meşhur makaroni kurabiyerini tattık.
Pariste bu gün son günümüzde listede görülecek Versay sarayı vardı ve şehir dışında olduğundan oraya gitmeye karar verdik. Versay sarayı çok gösterişli, büyük bir yer, ziyaret saati bitmek üzre olduğundan, dıştan görebildik ancak. Dönüş için daha yaklaşık 4-5 saat yolumuz vardı ve yola çıkmak zorunda idik. 26.08.2012 de Ancak gece 24:00 de varabildik Kaizerslaurten e.

Eyfel F27


Luvr F29


Monmart F28
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Sonra ki günlerde eşyaların toplanması boya badana gibi işlere o günlerde yapılan caz festivali renk kattı. İşlerimizi bitirip Ezgiyi yeni evine yerleştirip, vizesi biten oğlumuzu Türkiyeye gönderdik. Bir haftalığına Ezgi yi de yanımıza alarak gezimize devam etmek için 02.09.2012 Pazar sabahı Saarbückenden yola çıktık.
Önce Neustadt adında küçük bir şehri, daha sonraTürk işçilerinin yoğun olduğu Mannheim ı gezdik ve Türk mahallesinde özlediğimiz yemek ve tatlılardan oluşan bir öğle yemeği yedik. Yakınlardaki karavan mağazası Güma ya uğradık Pazar olduğundan kapalı idi, ancak shovroom açıktı ve Detlefs karavanları inceliyebildik.
Heidelberg e vardık akşama doğru. Heidelberg kalesi, manzarası ve nehri ile, tarihi Alte köprüsü ile, görülmeye değer bir şehir. Şehir ve kale gezisinden sonra kamp dışı konaklamak için karşıda nehir kıyısında, internetten bulduğumuz yol kıyısı stelplatz da ücretsiz konakladık. Yeşillikler içinde ve nehir kıyısında uyanmak çok hoşumuza gitti.

Heidelberg F30
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

03.09.2012 Pazartesi gününden itibaren amacımız romantik straesse güzergahını gezmek. Bu amaçla Würzburg u atlayıp Tauberbischofsheim ile başladık geziye. Bu güzergahta aslında birbirine benziyen birçok küçük kasaba var. Lauda-Königshofen ı kabaca şöyle bir gezip gece kalacağımız Bad Mergentheim a geldik. Karavanı stelplaz a( 49° 29’31.50” K- 9° 47’32.00” D ) bırakıp alt stadt (eski şehir ) i ve kalesini gezmeye gittik yolda birde hidroterapi merkezi vardı.

Romantikstasse F31
 



Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

04.09.2012 Salı günü sıradaki Weikersheim e giderek buradaki sarayı 13,80 Euro ödüyerek gezdik. Bahçesinin düzenlemesinde Schönbrunn sarayından esinlenmiş devrin kont u. Balo salonunda 1600 lerde Türk lere karşı savunma için, asker gönderme anısına yapılan kabartmalar ilgimizi çekti. Daha sonra sehirde bir tur ve sırası ile Röttingen, Creglingen kasabalarını gördük. Rothenburg ob der Tauber kasabası bu günün en güzel ve turistik olanı idi. Schillingsfürst te görülecek yer kale imiş, oda biz gittiğimizde kapalı idi. Yola devamla geceyi geçireceğimiz Shell istasyonu yanındaki stelplatz a geldik.( 5 Euro gün ) (49° 15’33.60” K – 10° 14’13.00” D ) Piknik için de uygun bir yer.

Weikersheim F32


Heykel F33
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,383
Mesajlar
1,517,441
Kayıtlı Üye Sayımız
172,041
Kaydolan Son Üyemiz
İsmail.s

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst