mavituna17
Ana Kamp
- Mesajlar
- 78
- Tepkime Puanı
- 4
Ata ile …
Bu başlıkta oğlumuz Ata ile yaptığımız gezilerden izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım. Konuya böyle bir başlık vermemin sebebi ise tam olarak bir başlık ismi bulamamam. Ata ile geziyoruz, yollarda vs. birçok isim olabilirdi. Böyle bir başlık açmamın ana nedeni gezdiğimiz yerlere ilişkin gezi notlarını yayınlamak ve tecrübe aktarımından ziyade bebekle veya çocukla gezmenin aslında birçok ailenin de düşündüğü gibi çokta zor olmadığını ortaya koymak.
Oğlumuz doğduğunda içimizdeki gezme isteği ve bebeğimize ilişkin endişeler ile ne yapacağımızı düşünüyorduk. Ancak geçmiş dönemde bebeği ile gezilere çıkan ailelerin gezi notları ve fotoğrafları bizim yollara düşmek için çok büyük destekçimiz oldu. Umarım bizim paylaşımlarımızda kararsız aileler için faydalı olur.
Biz oğlumuz doğmadan önce hem kültür gezileri hem de doğa yürüyüşü, kamp, kayak vb. doğa sporları ile amatör olarak uğraşan bir aileydik. Ancak hamilelik süreci ve doğum bu aktiviteleri tamamen askıya almamıza neden olduk. Oğlumuz üç aylık olduğunda ise hayatı hep böyle kıyıdan izleyerek yaşmaktansa iki kişilik hayatımıza üçüncü ortağımızı nasıl dahil edebiliriz sorusuna cevap aramaya başladık.
Öncelikle belki eskisi gibi bazı aktiviteler yapılamasa da biçim değiştirilerek çocuğumuza yönelik bir takım ilave tedbirlerle birçok faaliyet yapabileceğimizi gördük. Bunun çok fazla örneği mevcut yani böyle bir şeye kalkışmak çevremizdeki insanların dediği gibi çılgınlık değil. Bizce asıl çılgınlık çocuklarımızı hediye paketi gibi sarıp sarmalayıp AVM’de ömrünü sürdürmesini sağlamak.
Gelelim Ata’yla yol arkadaşlığımıza.
Önce Ata ile yaşadığımız il Niğde’de ısınma turlarına başladık. Öncelikle o havayı soluması için Niğde Müzesine gittik, ardından Niğde’ye bağlı bir belde olan Gümüşler Kasabası’nda bulunan Gümüşler Manastırına gittik.
GÜMÜŞLER MANASTIRI
Manastırın yer aldığı Gümüşler Kasabasının Orta Çağ’daki adı ve tarihi hakkında dönem kaynağı bulunmamaktadır. Büyük bir kaya kilisenin içine oyulan manastır Kapadokya bölgesindeki günümüze iyi korunarak gelmiş ve en büyük manastırlardan birisidir.
Kapadokya’da kayaya oyulmuş pek çok manastır bulunmaktadır ve bazı bilim adamları bunları yemekhaneli(trapezalı) ve açık avlulu olmak üzere iki grupta ele almaktadırlar. Gümüşler Manastırı ikinci grup dâhilindedir. Manastırın en önemli yapısı, kompleksin kuzeyinde yer alan kilisedir. Dört serbest destekli kapalı Yunan haçı planlı kilisenin kuzey haç kolunun kuzeyinde iki mezar nişi, naosun batısında beşik tonoz örtülü iki giriş mekânı bulunmaktadır. Manastır da yer alan diğer mekânların pek çoğunun işlevi bilinmemektedir.
Kilisenin duvar resimlerinde en az üç farklı ustanın çalıştığı düşünülmektedir. Ana apsisteki üç şerit halindeki resimlerin en üstündeki Tahtta İsa, sağında iki melek, İncil yazarlarının sembolleri ile Desis sahnesinde yer alan Meryem ve havariler, en alttaki şeritte ise Kayserili Büyük Basileios, Nysa’lı Gregorios, Nazians’lı Gregorios gibi kilise babalarının resimleri yer almaktadır.
Kuzey haç kolundaki Meryem’e Müjde, İsa’nın doğumu ve Tapınağa Takdimi sahneleri ile Vaftizci Yahya ve Aziz Stephanos figürleri ikinci bir sanatçının elinden çıkmış olmalıdır. İç narteksten naosa giriş kapısının güneyindeki Meryem ve çocuk İsa ile iki yanlarındaki baş melekler Gabriel ve Mikael figürleri üçüncü sanatçıya aittir. Narteksin üstündeki bir odanın duvarlarında Kapadokya’da örneği görülmeyen, av sahneleri, çeşitli hayvanlardan oluşan bir kompozisyon dikkat çekmektedir. Kapadokya’daki pek çok kilisede olduğu gibi, Gümüşler Manastırında da duvar resimlerinin ikonografik ve üslup özelliklerine göre yapılabilmektedir. Kilisedeki resimlerin bu özellikleri ve karşılaştırmalı değerlendirmeler yöntemi ile 11./12. yy.lara tarihlendirmek mümkündür.
** Kendi çektiğim fotoğrafları bulamadığım için Google görsellerde yer alan fotoğrafları paylaşıyorum
Bu başlıkta oğlumuz Ata ile yaptığımız gezilerden izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım. Konuya böyle bir başlık vermemin sebebi ise tam olarak bir başlık ismi bulamamam. Ata ile geziyoruz, yollarda vs. birçok isim olabilirdi. Böyle bir başlık açmamın ana nedeni gezdiğimiz yerlere ilişkin gezi notlarını yayınlamak ve tecrübe aktarımından ziyade bebekle veya çocukla gezmenin aslında birçok ailenin de düşündüğü gibi çokta zor olmadığını ortaya koymak.
Oğlumuz doğduğunda içimizdeki gezme isteği ve bebeğimize ilişkin endişeler ile ne yapacağımızı düşünüyorduk. Ancak geçmiş dönemde bebeği ile gezilere çıkan ailelerin gezi notları ve fotoğrafları bizim yollara düşmek için çok büyük destekçimiz oldu. Umarım bizim paylaşımlarımızda kararsız aileler için faydalı olur.
Biz oğlumuz doğmadan önce hem kültür gezileri hem de doğa yürüyüşü, kamp, kayak vb. doğa sporları ile amatör olarak uğraşan bir aileydik. Ancak hamilelik süreci ve doğum bu aktiviteleri tamamen askıya almamıza neden olduk. Oğlumuz üç aylık olduğunda ise hayatı hep böyle kıyıdan izleyerek yaşmaktansa iki kişilik hayatımıza üçüncü ortağımızı nasıl dahil edebiliriz sorusuna cevap aramaya başladık.
Öncelikle belki eskisi gibi bazı aktiviteler yapılamasa da biçim değiştirilerek çocuğumuza yönelik bir takım ilave tedbirlerle birçok faaliyet yapabileceğimizi gördük. Bunun çok fazla örneği mevcut yani böyle bir şeye kalkışmak çevremizdeki insanların dediği gibi çılgınlık değil. Bizce asıl çılgınlık çocuklarımızı hediye paketi gibi sarıp sarmalayıp AVM’de ömrünü sürdürmesini sağlamak.
Gelelim Ata’yla yol arkadaşlığımıza.
Önce Ata ile yaşadığımız il Niğde’de ısınma turlarına başladık. Öncelikle o havayı soluması için Niğde Müzesine gittik, ardından Niğde’ye bağlı bir belde olan Gümüşler Kasabası’nda bulunan Gümüşler Manastırına gittik.
GÜMÜŞLER MANASTIRI
Manastırın yer aldığı Gümüşler Kasabasının Orta Çağ’daki adı ve tarihi hakkında dönem kaynağı bulunmamaktadır. Büyük bir kaya kilisenin içine oyulan manastır Kapadokya bölgesindeki günümüze iyi korunarak gelmiş ve en büyük manastırlardan birisidir.
Kapadokya’da kayaya oyulmuş pek çok manastır bulunmaktadır ve bazı bilim adamları bunları yemekhaneli(trapezalı) ve açık avlulu olmak üzere iki grupta ele almaktadırlar. Gümüşler Manastırı ikinci grup dâhilindedir. Manastırın en önemli yapısı, kompleksin kuzeyinde yer alan kilisedir. Dört serbest destekli kapalı Yunan haçı planlı kilisenin kuzey haç kolunun kuzeyinde iki mezar nişi, naosun batısında beşik tonoz örtülü iki giriş mekânı bulunmaktadır. Manastır da yer alan diğer mekânların pek çoğunun işlevi bilinmemektedir.
Kilisenin duvar resimlerinde en az üç farklı ustanın çalıştığı düşünülmektedir. Ana apsisteki üç şerit halindeki resimlerin en üstündeki Tahtta İsa, sağında iki melek, İncil yazarlarının sembolleri ile Desis sahnesinde yer alan Meryem ve havariler, en alttaki şeritte ise Kayserili Büyük Basileios, Nysa’lı Gregorios, Nazians’lı Gregorios gibi kilise babalarının resimleri yer almaktadır.
Kuzey haç kolundaki Meryem’e Müjde, İsa’nın doğumu ve Tapınağa Takdimi sahneleri ile Vaftizci Yahya ve Aziz Stephanos figürleri ikinci bir sanatçının elinden çıkmış olmalıdır. İç narteksten naosa giriş kapısının güneyindeki Meryem ve çocuk İsa ile iki yanlarındaki baş melekler Gabriel ve Mikael figürleri üçüncü sanatçıya aittir. Narteksin üstündeki bir odanın duvarlarında Kapadokya’da örneği görülmeyen, av sahneleri, çeşitli hayvanlardan oluşan bir kompozisyon dikkat çekmektedir. Kapadokya’daki pek çok kilisede olduğu gibi, Gümüşler Manastırında da duvar resimlerinin ikonografik ve üslup özelliklerine göre yapılabilmektedir. Kilisedeki resimlerin bu özellikleri ve karşılaştırmalı değerlendirmeler yöntemi ile 11./12. yy.lara tarihlendirmek mümkündür.
** Kendi çektiğim fotoğrafları bulamadığım için Google görsellerde yer alan fotoğrafları paylaşıyorum