İstanbul'daki Müzeler

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan behicefe Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 75
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 98,200
Ynt: İstanbul'daki Müzeler

TEKFUR SARAYI


Tekfursarayi



Telefon:0212 522 17 50
Fax: 0212 512 54 74
İlçe: Fatih
Adres: Şişhane Caddesi Edirnekapı, Fatih İstanbul


İstanbul`un Edirnekapı ile Haliç arasındaki kara surlarına bitişik olarak inşa edilmiştir. Araştırmalara göre, 13. yüzyıla ait olduğu belirtilir. Bizans’tan günümüze ulaşabilen yegane saray olması ve Bizans’ın sivil mimari tarzını yansıtması nedeniyle, sadece İstanbul için değil, dünya sanat tarihi açısından da oldukça önemli bir yere sahiptir. Saray’ın kaç yılında ve kim tarafından yaptırıldığı henüz tam olarak bilinmemektedir. Fakat etrafındaki kalıntılarından anlaşılmaktadır ki, bugün Tekfur Sarayı olarak isimlendirdiğimiz yapı müstakil bir saray değil, daha büyük bir sarayın kısımlarından biridir.

Günümüzde Tekfur Sarayı üç katlı ve çatısız bir haldedir. 16. yüzyılda üzeri çatıyla kaplı olan bu sarayın, 17. yüzyılın sonlarına gelindiğinde çatısı yok olmuştur. 1453 tarihinde, İstanbul`un fethinden sonra çeşitli amaçlar için kullanılmıştır. 1955-1970 yılları arasında onarım görmüştür. Tekfur Sarayı Bizans Döneminden zamanımıza gelen tek örnektir.

Ziyaret Gün ve Saatleri: Ayasofya Müzesi Müdürlüğü’nün izni ile gezilebilir.
Giriş Ücreti: 2 YTL.
 

Etiketler
Ynt: İstanbul'daki Müzeler

TOPKAPI SARAYI MÜZESİ


Topkapisarayi



Telefon:0212 512 04 80
Fax: 0212 528 59 91
İlçe: Sultanahmet
Adres: Sultanahmet Meydanı, Sultanahmet Eminönü İstanbul


Topkapı Sarayı’nın yapımına hangi yılda başlandığı tam olarak bilinmemekle birlikte, 1460’lı yılların içerisinde olduğuna dair birçok kaynak vardır. Topkapı Sarayı belirli bir plana göre bir kerede inşa edilmiş ve bitirilmiş bir yapı değildir. Canlı bir organizma gibi sürekli büyümüş ve değişmiştir. Bu değişim; ya ihtiyaçtan ötürü yeni binaların eklenmesi ile ya da yangın ve diğer nedenlerle tahrip olan eskilerin yerine yeni binaların yapılması biçiminde olmuştur. Hatta Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırarak Topkapı Sarayı’nı tamamen terkeden Sultan Abdülmecid zamanında bile Mecidiye Köşkü yaptırılmıştır.

Sarayda padişahların ikameti için yapılmış köşklerle Harem dairesi dışında, sarayı muhafaza eden askerler için koğuşlar, saray sakinleri çok büyük bir mutfak, saray çalışanlarının barınacağı yatakhaneler, Divan toplantılarının yapıldığı Kubbealtı, Hz. Peygamber ve Halifelere ait eşyaların saklandığı Hırka-i Saadet Dairesi, Gülhane Hastenesi, Sultan III. Ahmed Kütüphanesi, Enderun Mektebi, Hazine Dairesi, padişahın atları için bir ahır, bir dönem silah deposu olarak da kullanılan Aya İrini Kilisesi gibi bir çok yapı yer alır.

Topkapı Sarayı 19. yy’ın ortalarına doğru terkedilmiş ve devletin merkezi olma işlevini yitirmiştir. Bundan sonra bakımsızlıktan ötürü tahrip olmaya başlamış ve hatta 1870 yılında dış bahçesinden demiryolu bile geçirilmiştir. Saray 1924 yılında müzeye dönüştürülmüştür.

Günümüzde Hazine Dairesi binasında saray koleksiyonuna ait silahlar sergilenmektedir. Bu silahlar 7.-20. yüzyıllar arasına aittir. Sarayın Hasahır’ında ise saraya ait at koşum takımları ve saltanat arabaları sergilenmektedir. Sarayda kullanılan seramik, porselen, cam ve metal mutfak eşyaları sarayın mutfaklarında ziyaretçilere açıktır. Hırka-i Saadet dairesinde Kutsal Emanetler olarak bilinen Peygamber ile bazı Halifelere ait eşyalar bulunmaktadır. Fatih Köşkü’nde ise Osmanlı hazinesi teşhir edilmektedir. Sergilenen parçalar arasında Kaşıkçı Elması, Topkapı Hançeri ve 4 taht en önemlileridir.
Padişahlara ait günlük ve tören elbiseleri de Seferli Koğuşu’nda ziyarete açılmıştır. Ayrıca Harem ile padişahlara ait köşkler de müzenin görülmesi gereken diğer kısımlarıdır.

Ziyaret Gün ve Saatleri:Salı günleri hariç her gün 09.00-19.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Giriş Ücreti: Tam: 10 YTL.
Topkapı Sarayı Harem: Tam: 10 YTL.
 

Ynt: İstanbul'daki Müzeler

TÜRK İNŞAAT VE SANAT ESERLERİ MÜZESİ


Telefon:0212 525 12 94
Fax: 0212 527 58 51
İlçe: Fatih
Adres: Saraçhane Sokak No: 1 Fatih

Vakıflar Genel Müdürlüğü`ne bağlı Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi, Şehzadebaşı`nda farklı fonksiyonlu yapılardan oluşan bir külliye içindedir. (Darü`l-kurrâ, Medrese odaları, Kütüphane, Sıbyan Mektebi, Sebil v.s.) Kuzey batısında Dürgelzade Camii, batısında Fatih Sultan Mehmet`in yaptırdığı Saraçhane dükkânlarının kalıntıları üzerine inşa edilen evler, doğusunda Vakfa ait arsa, kuzeyinde park ve Horhor Caddesi yer almaktadır. Külliye, Sultan Mustafa II. Devri`nin sadrazamlarından Amcazâde Hüseyin Paşa tarafından 1644–1702 yılları arasında yaptırılmıştır. Amcazâde Hüseyin Paşa 1702 tarihinde vefat etmiştir. Mezarı külliyenin hazîresindedir.

Dershane-Mescit (Darü`l-kurra), medrese odaları, kütüphane, Sıbyan Mektebi ve Sebil bölümlerinden meydana gelen külliyenin kapısından içeri girildiğinde Klasik U tipi Medreselerden farklı serbest bir medrese planı dikkati çeker, bahçesi ve şadırvanı ile ahenkli bir görüntü oluşturmaktadır.Külliyenin ön cephesinde yuvarlak kemerli cümle kapısı, sağ tarafında Şeyhü`l-İslam Mustafa Efendi`nin yaptırdığı çeşme (1739) kitabesiyle beraber durmaktadır.


Kuzeyde altında dört adet Vakıf dükkanının bulunduğu iki kubbeli Sıbyan Mektebi yer almaktadır. Cümle kapısının hemen yanında Amca-zade ve yakınlarına ait üç adet hazîre bulunmaktadır. Avlunun kuzeyindeki iki katlı kütüphanenin kapısı üzerinde yer alan kitabeye göre; 1755 yılında Hüseyin Paşa``nın kızı Rahime Hanım tarafından tamir ettirildiği anlaşılmaktadır.


Bugün müze olan Külliyede; taş kitabeler, mezar taşları, çiniler, ahşap eserler, ölçü aletleri, aydınlatma araçları, dekoratif inşaat malzemeleri, mimari elemanlar, tuğralar, tavan süslemeleri, (ahşap ve alçı) rahleler, sedef ve bağa kullanılan, kündekârî ahşap işçiliğinin ince üslubunu yansıtan eserler, madeni eserler (gülabdan, buhurdan, şamdan, sancak ve alemler, ibrikler, mangallar) mevcuttur. Bu eserlerin bir kısmı Kütüphane ile Sıbyan Mektebi arasındaki bahçe ile dershane ve Medrese odaları arasındaki bahçede olmak üzere "Açık Hava Müzesi" şeklinde düzenlenmiştir. Bahçede Fatih Camiine ait minare külahı, çeşme aynaları, kurnalar, kitabeler ve mimari eserler sergilenmektedir. Sütun başlıkları, tuğralar ve mezar taşları da yine bahçede sergilenmektedir. Mezar taşları bölümünde Mimar Ayas`ın mezar taşı da bulunmaktadır. Ayrıca Yavuz Sultan Selim devrinin önemli devlet adamı Tacizade Cafer Çelebi`nin mezar taşı da Müzede muhafaza edilmektedir.


Müzede, Huand Hatun Hamamı`na ve Beyşehir Demirli Mescid`e ait Selçuklu çinilerinden başka erken devir Osmanlı çinilerini oluşturan Bursa Yeşil Külliye; Edirne Şah Melek Camii Çinilerinin eşsiz örnekleri de yer almaktadır. Klasik Osmanlı devrine ait XVI. Yüzyıl ve sonrası çinileri, Topkapı Sarayı, Rüstem Paşa Camii, Takkeci İbrahim Ağa Camii, Ahmet Külliyesi Arasta Sebili içinde kullanılan ve değişik teknikleri haiz olan Çiniler, Kubbetü`s -Sahra çinileri örnekleri de müzededir.


Ahşap Eserler de Müzede en nadide eserler olarak yer almaktadır. Ankara Ahi Elvan Camii dolap ve pencere kapakları, XIV. Yüzyıl Selçuklu devrinin en güzel örneklerini oluşturmaktadır. Rumi Palmetli oyma şebekeler, geç devir Osmanlı Arması XIX. Yüzyıl ahşap eserler de yine müzede koruma altındadır. Ölçme aletleri (Sekstant, yükseklik ölçeği altimetre, yağmur ölçme aleti, rubnu tahtaları, açı ölçmede kullanılan teodolit ve saatler) ile aydınlatma araçları (Şamdanlar, Cam Fanuslar, Fenerler, Kandiller) deve kuşu yumurtaları, buhurdanlar ve gülabdanlar, müzenin diğer nadide örnekleridir. Müzede ayrıca inşaatlarda kullanılan çivi, demir kenet, kapı kulpları, kilit-anahtar, menteşe ve musluklar da yer almaktadır. 1529 adet eser mevcuttur ve camilerden müzeye intikal eden eserler nedeniyle müzedeki eser sayısı sürekli değişim göstermektedir.


Ziyaretçi Gün ve Saatleri: Müze restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyarete kapalıdır.
 

Ynt: İstanbul'daki Müzeler

TÜRK VE İSLAM ESERLERİ MÜZESİ (İbrahim Paşa Sarayı)


Turkveislameserlerimuzesi



Telefon:0212 518 18 05
Fax: 0212 518 18 07
Web: www.tiem.org
İlçe: Sultanahmet
Adres: İbrahim Paşa Sarayı, At Meydanı, Sultanahmet Eminönü İstanbul


Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, Türk ve İslâm sanatı eserlerini topluca kapsayan ilk Türk müzesidir. 19. yüzyılın sonunda başlayan kuruluş çalışmaları, 1913 yılında tamamlanmış ve müze, Mimar Sinan`ın en önemli yapılarından biri olan Süleymaniye Camii külliyesi içinde yer alan imaret binasında 1914`de "Evkaf-ı İslâmiye Müzesi" (İslâm Vakıfları Müzesi) adı ile ziyarete açılmıştır. Cumhuriyet`in ilanından sonra ise "Türk ve İslâm Eserleri Müzesi" adını almıştır.

Müze, Süleymaniye imaret binasından 1983 yılında, bugün içinde bulunduğu İbrahim Paşa Sarayı`na taşınmıştır. 16. yüzyıl Osmanlı sivil mimarî örneklerinin en önemlilerinden olan İbrahim Paşa Sarayı, Roma Dönemine uzanan tarihî hipodromun kademeleri üzerinde yükselir. Kesin yapılış tarihi ve nedeni bilinmeyen bu bina, 1520`de Kanuni Sultan Süleyman tarafından kendisine 13 yıl sadrazamlık yapan İbrahim Paşa`ya hediye edilmiştir.

Tarihlerin Topkapı Sarayı`ndan daha büyük ve görkemli olduğunu yazdığı İbrahim Paşa Sarayı, pek çok düğün, şenlik ve kutlamanın yanı sıra, karışık dönemler ve isyanlara da sahne olmuş, İbrahim Paşa`nın 1536`da öldürülmesinden sonra da aynı adla anılmış, başka sadrazamlarca da kullanılmış, kışla, elçilik sarayı, defterhane, mehterhane, dikimevi ve cezaevi gibi işlevler yüklenmiştir.

Dört büyük iç avlu çevresinde yer alan saray, çoğu ahşap olan Osmanlı sivil yapılarının aksine, taştan yapılmış olması nedeniyle, yüzyılımıza tümüyle ulaşabilmiştir ve 1966-1983 yılları arasında onarılarak, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi`nin yeni binası olarak bir anlamda yeniden doğmuştur. Bugün müze olarak kullanılan bölüm, sarayın tüm Osmanlı minyatürlerinde ve Batılı sanatçıların gravür ve tablolarında karşımıza çıkan büyük merasim salonu ve onu çevreleyen bölüm ile 2. avlusudur.

Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, 1984 yılında Avrupa Konseyi Yılın Müzesi Yarışması Jüri Özel Ödülü`nü, 1985 yılında da Avrupa Konseyi-Unesco tarafından çocuklara kültür mirasını sevdirme konusundaki çalışmalarından ötürü verilen ödülü almıştır.

Konusunda dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, kırk bin eseri aşan koleksiyonu ile, İslâm sanatının hemen her döneminden ve her türünden seçkin eserlere sahiptir.

Halı Bölümü
Halı sanatının dünyadaki en zengin koleksiyonunu oluşturan halı bölümü ayrı bir önem taşımış ve müzenin uzun yıllar bir "Halı Müzesi" olarak ünlenmesine neden olmuştur. Müze, yalnızca Türkiye`nin değil, dünyanın en zengin halı koleksiyonuna sahiptir. Ender Selçuklu halılarının yanı sıra, 15. yüzyıla ait seccade ve hayvan figürlü halılar, 15.-17. yüzyıllar arasında Anadolu`da üretilen ve Batı`da "Holbein Halısı" olarak anılan geometrik desenli ya da kûfî yazıdan esinlenen halılar bu bölümün en değerli parçalarını oluşturur.
İran ve Kafkas halıları, ünlü Uşak ve saray halı örnekleriyle zenginleşen Türk ve İslâm Eserleri Müzesi halı koleksiyonu bugün dünyada halı sanatı üzerine ciddi bir inceleme yapmak isteyenlerin başvurmaları gereken bir kaynaktır.

El Yazmaları ve Hat Sanatı Bölümü
7. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan Türk ve İslâm Eserleri Müzesi yazma koleksiyonunun büyük bir bölümünü oluşturan Kur`an-ı Kerim`ler Müslümanlık`ın yayıldığı geniş coğrafi bölgelerden gelmektedir.
Emevî, Abbasî, Mısır ve Suriye Tulunoğulları, Fatımî, Eyyubî, Memlûk, Moğol, Türkmen, Selçuk, Timurî, Safavî, Kaçar ve Anadolu Beylikleri ile Osmanlı hat sanatının yaratılarının bir arada izlenebildiği ender koleksiyonlardandır.
Elyazmaları arasında, Kur`an`ların dışında, çeşitli konularda yazılmış (bazıları resimli) kitaplar, gerek konuları, gerek yazı stilleri, gerek ciltleri bakımından ilgi çekicidir.
Osmanlı sultanlarının tuğralarını taşıyan fermanlar, beratlar, herbiri bir sanat eseri niteliğindeki tuğralar, Türk ve İran minyatürlü yazmaları, divanlar Türk ve İslâm Eserleri Müzesi`ni, bu alanda da, dünyanın önemli müzelerinden biri durumuna getirmektedir.

Ahşap Eserler Bölümü
Bu koleksiyonun en önemli parçalarını 9.-10. yüzyıl Anadolu ahşap sanatının örnekleri oluşturmaktadır.
Anadolu Selçukluları ve Beylikler Döneminden kalan ender parçaların yanı sıra, Osmanlı Döneminin sedef, fildişi, bağa işlemeli ahşap eserleri, kakma sanatının eşsiz örnekleri, Kur`an cüzü muhafazaları, rahleler, çekmeceler bu zengin koleksiyonun ilgi çekici parçalarıdır.

Taş Sanatı Bölümü
Emevî, Abbasî, Memlûk, Selçuklu, Osmanlı dönemlerine ait, kimi motifli kimi figürlü, ama hemen hepsi yazılı taş eserler Türk ve İslâm Eserleri Müzesi`nde bir araya getirilmiştir. Selçuklu Dönemi taş sanatının ender ve seçkin örnekleri, av sahneleriyle, sphenks, griphon, ejder gibi masal yaratıklarının yer aldığı figürlü mezar taşları, kûfî yazılı erken dönem taş eserler, Osmanlı hat sanatının bir uzantısı olan değişik üsluplarda yazılmış kitabeler gerek nitelik, gerek nicelik açısından önemlidir.

Keramik ve Cam Bölümü
1908-14 yılları arasında yapılan kazılarda bulunmuş keramik eserlerin ağır bastığı bu koleksiyonda Samarra, Rakka, Tel Halep, Keşan kaynaklı olanlar başta gelmektedir.
Böylece Erken-İslâm Dönemi keramik sanatının aşamalarını Türk ve İslâm Eserleri Müzesi koleksiyonunda izlemek mümkündür. Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemine ait, mozaik, mihrap ve duvar çinisi örnekleri ile Konya Kılıçaslan Sarayı alçı süslemeleri koleksiyonun bir başka önemli bölümünü oluşturmaktadır. Osmanlı çini ve keramik sanatı örnekleri, yakın dönem Kütahya ve Çanakkale seramikleri ile noktalanmaktadır.
Cam koleksiyonu ise, 9. yüzyıl İslâm cam sanatı örnekleriyle başlayıp, 15. yüzyıl Memlûk kandillerini, Osmanlı Dönemi cam sanatı örneklerini kapsamaktadır.

Maden Sanatı Bölümü
Büyük Selçuklu İmparatorluğu dönemine ait, tarihli ender örnekler Anadolu Selçuklu döneminden havan, buhurdan, ibrik, ayna, dirhemlerle başlayan Türk ve İslâm Eserleri Müzesi Maden Sanatı Koleksiyonu, Cizre Ulu Camii kapı tokmakları ve İslâm maden sanatı alanında önemli bir yeri olan burç ve gezegen sembolleriyle bezeli figürlü 14. yüzyıl şamdanlarıyla önemli bir koleksiyon oluşturmaktadır.
16. yüzyıldan başlayıp, 19. yüzyıla ulaşan Osmanlı maden sanatı örnekleri arasında ise gümüş, pirinç, tombak, murassa (değerli taşlarla süslü) sorguç, kandil, gülabdan, buhurdan, leğen ve ibrikler yer almaktadır.

Etnografya Bölümü
Uzun yıllar boyunca toplanan etnografik parçalar, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi`nin

İbrahim Paşa Sarayı`na nakliyle sergilenme olanağını bulmuştur.
Müzenin en genç bölümü olan bu koleksiyonda, Anadolu`nun çeşitli bölgelerinden toplanmış halı-kilim tezgâhları, dokumalar, yün boyama teknikleri, halk dokuma ve işleme sanatı örnekleri, yöresel zenginlikleri içinde kostümler, ev eşyaları, el sanatları, el sanatı aygıtları, göçer çadırları kendilerine özgü mekânlar içinde sergilenmektedir.

Web:www.tiem.org Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi hariç 09.00 - 17.00 saatleri arasında.
Giriş Ücreti: 5 YTL.
 

Ynt: İstanbul'daki Müzeler

TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI EDEBİYAT MÜZESİ VE YAZIN BELGELİĞİ


Yazarlar sendika



Telefon:0212 259 74 74
İlçe: Beşiktaş
Adres: Yıldız Sarayı Arabacılar Dairesi, Beşiktaş


Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle Türkiye Yazarlar Sendikası`nca (TYS) kurulan TYS Edebiyat Müzesi ve Yazın Belgeliği, Yıldız Sarayı Arabacılar Dairesi’nde açıldı. TYS Edebiyat Müzesi ve Belgeliği, belgelik ve kitaplık olarak iki bölüm. Belgelik bölümünde, sanatçıların belge değeri taşıyan yapıtları, mektup ve çalışmaları, bilgisayara yüklenmiş fotoğrafları ve yapıtları; kitaplık bölümünde araştırma kitapları, ansiklopedi, sözlük, antoloji ve derlemeler, yazarlar üzerine tezler, eleştiri ve deneme kitapları var. Ayrıca özel imzalı bazı kitaplar ve dergiler de bulunuyor.
 



Ynt: İstanbul'daki Müzeler

URAL ATAMAN KLASİK OTOMOBİL MÜZESİ


Klasikotomobilmuzesi



Fax: 0212 299 45 48
E-mail: info@atamanmuseum.com
Web: www.atamanmuseum.com
İlçe: Tarabya
Adres: Nuripaşa Caddesi No:81 Ferahevler, Tarabya

Tarabya’daki Klasik Otomobil Müzesi, geçmişin büyüsünü yaşamak isteyenleri bekliyor...
Klasik Otomobil Müzesi


Her biri otomobil tarihinde kilometre taşı olmuş klasiklerle dolu olan Klasik Otomobil Müzesi.
1920-1970 arası döneme ait 60’ın üzerinde otomobilin sergilendiği Klasik Otomobil Müzesi 5’inci yılını geride bıraktı. Klasik otomobil tutkunlarının mekanı olarak bilinen müze, İstanbul’da farklı ve nostalji kokan bir ortamda toplantı, ürün tanıtımları ve düğün gibi çeşitli organizasyonları yapmak isteyenleri bekliyor.


Geçmişin geleceğe taşındığı bir mekan olarak tanımlanan Klasik Otomobil Müzesi, dekorasyonu ve barındırdığı eşsiz güzellikteki koleksiyonuyla toplantı, özel yemek, kokteyl, yaş günü partileri ve özellikle düğünler için kusursuz hizmet veren alternatif bir mekan olmayı sürdürüyor.


Geçmişe Bir Yolculuk
Türkiye’nin sayılı klasik otomobil müzelerinden biri olan Tarabya’daki Klasik Otomobil Müzesi’nde her biri bir hikayeye sahip olan otomobillerin yanı sıra o dönemi yansıtan aksesuar ve otomobil parçaları da yer alıyor. 2 bin metrekarelik bir alana kurulu olan Klasik Otomobil Müzesi, binası, dekorasyonu ve barındırdığı eşsiz güzellikteki koleksiyonu ile zamana karşı direnen, yaşayan otomobillerin sergilendiği, dönemin eğlenceli müzikleri eşliğinde gezilebilen bir mekan. Müze tasarlanırken klasik otomobiller ve ait oldukları dönemlerin yaşam biçiminden yola çıkılarak, klasik ve moderni buluşturan bir çizgi yakalanmış. Aynı zamanda mekanın aydınlatılmasında da önemli rol oynayan neon reklam panoları, jant kapağı koleksiyonu ve dev reklam panolarıyla beraber bir ahenk oluşturulmuş.


Amerikan klasiklerini sergilemek için kullanılan A Blok’un ortasında 50’li ve 60’lı yılların Amerika’sında “diner” denilen fast-food restoranların kopyasının birebir olarak dizayn edilmiş olduğu bir bar bölümü bulunuyor. Aynı bölümün arkasındaki maket otomobil koleksiyonu da müzenin gözde bölümlerinden biri.


Avrupa otomobillerin sergilendiği B Blok’un üst katında Avrupa zevkini yansıtan, daha sıcak malzemelerden oluşmuş İngiliz Bar’da ise müze amacına uygun bir kütüphane, piyano, koleksiyon değeri olan eşyalar ve minik bir klasik otomobil yarış pisti yer alıyor.


Müzede neler var?
Otomobil ve Kamyonlar: 1926 Ford Model T , 1931 Ford V8 Convertible w/Rumble Seat, 1937 Ford 4 Door Sedan, 1939 Ford V8 Convertible w/Rumble Seat, 1939 Mercedes Benz 4 door Sedan, 1946 Ford Super de Luxe Tudor, 1947 Ford V8 Fire Truck itfaiye aracı, 1948 Oldsmobile Dynamic Sixty Six Convertible, 1949 Chevy Thriftmaster 3100 Truck 6, 1959 MG TD l1952 Willys Jeep M38A, 1953 Volkswagen Betle, 1954 Chevrolet Corvette "Blue Flame", 1954 Jaguar XK 120, 1954 Jaguar XK 120 Rally, 1954 Triumph TR2, 1955 Buick Roadmaster, 1955 Cadillac Coupè de Ville, 1955 Chevrolet Coupè, 1955 Ford Thunderbird, 1955 Mercedes Benz 300 SL "Guilwing", 1956 Ford Thunderbird, 1957 Chevrolet 4 Door Sedan, 1958 Cadillac Eldorado "Biarritz", 1958 Facel Vega "Typhoon", 1959 Porsche 356 B, 1959 Chevrolet Impala, 1960 Cadillac Series Sixty Two Convertible, 1960 Rolls Royce Silver Cloud II V8, 1960 Triumph TR3, 1962 Mercedes Benz 190 SL Convertible, 1963 Jaguar XKE Roadstar, 1964 Ford Mustang 289 V8 Convertible, 1964 Chevrolet Impala SS 283V8 Convertible, 1964 Lincoln Continental Convertible, 1964 Triumph TR4 A, 1965 Austin Healey 3000 Mark 3 "Gold Anniversary", 1965 Chevrolet Impala SS 327V8 Convertible, 1966 Chevrolet Corvette Sting Ray, 1966 Dodge Coronet 500 V8 Convertible, 1966 Triumph TR6 Roadstar, 1967 Mercedes Benz 280 SL Convertible, 1972 Mercedes Benz 3.5 8 cyl 4 Door Sedan, 1996 Maral Convertible.

Motosikletler: 1938 BMW l10-951 DKW, 1954 BMW Sidecar, 1954 Zundapp, 1962 Matchless, 1972 Hercules.

Traktörler: 1946 Allis Chalmers Traktör.

Türbinler: Power Turbine National, Power Turbine Ruston 4Y, Power Turbine Ruston 6X

Dışarıdan bakıldığında içeride konuyla ne kadar ilişkili bir dekorasyon olduğunu tahmin etmek güç olan müzenin aydınlatması koleksiyoncunun neon reklâm panoları ve bunları destekleyen çağdaş aydınlatma sistemiyle sağlanıyor.
Yaklaşık 2000 m2 arsa üzerine betonarme ve çelik konstrüksiyon kullanılarak inşa edilen müzede şu an için 50 araç sergilenmekte.

Hediye Mağazası: Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi içerisinde bir adet de hediyelik mağazası bulunmaktadır.

Ziyaret Gün ve Saatleri: Müze C.tesi günleri 11.00-18.00 saatleri arasında açık olup diğer günler kapalıdır.

Ücret: 5 YTL
 

Ynt: İstanbul'daki Müzeler

YAPI KREDİ BANKASI VEDAT NEDİM TÖR MÜZESİ


Vedatnedimtormuzesi



Telefon:0212 252 47 00
Fax: 0212 252 26 81 - 252 38 28
Web: www.ykykultur.com.tr
İlçe: Beyoğlu
Adres: Yapı Kredi Kültür Merkezi, İstiklal Caddesi No: 285 Kat:1 Beyoğlu İstanbul


1977 yılına kadar Yapı Kredi Bankası`nın tüm kültür ve sanat etkinliklerini yönlendiren Vedat Nedim Tör`ün adını taşıyan müze 1992`de kuruldu. Müze 1950`li yıllardan itibaren Yapı Kredi Bankası bünyesinde oluşturulan sikke, madalya, işleme, kumaş, yazma, tombak, tespih, Karagöz oyunu gibi koleksiyonlara sahiptir. Müzenin 55.000 parçadan oluşan sikke koleksiyonu, kendi alanında dünyanın üçüncü büyük koleksiyonudur. Kendi koleksiyonlarının yanı sıra özel koleksiyonerlerin yapıtlarının da tematik bir bütünlük içinde dönüşümlü olarak sergilendiği Müze`de her yıl dört büyük sergi açılmakta, bu sergilere bilimsel kataloglar eşlik etmektedir. Ücretsiz gezilebilen Müze, ayrıca araştırmacı ve koleksiyonerlere danışmanlık ve ekspertiz hizmeti de vermektedir.

Sikke Koleksiyonu: Müze`nin eski eser koleksiyonunun en önemli bölümü, M.Ö. 6. yüzyıldan günümüze kadar çeşitli uygarlıkların kullandığı paralardan oluşan 55.000 parçalık sikke koleksiyonudur. Koleksiyon, ülkenin en büyük ve titiz koleksiyonerlerinden alınan parçalarla zenginleştirilmiştir. Ağırlıklı olarak Emevi, Abbasi, Memluk, İlhanlı, Selçuklu, Osmanlı gibi İslam ülkeleri paralarından oluşan koleksiyonda Halife Abdülmelik tarafından 696 yılında bastırılan Emevi sikkesi, dünyada bilinen iki örnekten biri olarak yer almaktadır. Müze koleksiyonunda bulunan Grek, Roma, Bizans sikkeleri de hacim ve nitelik bakımından azımsanmayacak önemdedir.

Etnografik Eser Koleksiyonları: Vedat Nedim Tör Müzesi koleksiyonlarında işlemeler, Türk kumaşları, tombaklar, gümüş eserler, tespihler gibi gündelik yaşamda kullanılan eşyalardan oluşan etnografik eserler de önemli yer tutmaktadır. Bunlardan Türk işleme sanatının tüm inceliklerinin yansıdığı işleme koleksiyonu 500 parçadan; 18. ve 19. yüzyıllarda Türkiye`deki küçük atölye ve fabrikalarda dokunan kumaş eserlerden oluşan koleksiyon ise 190 parçadan oluşmaktadır. Yörük kilimleri ve heybeleri, çoraplar ve kolonlar, iğne oyası ve tığ işi keseler işleme ve kumaş koleksiyonlarının tamamlayıcı parçalarıdır. Ayrıca koleksiyonda eşine az rastlanır özellikteki tombaklardan da 50 parça bulunmaktadır. Organik ve inorganik maddelerden yapılmış çok sayıda örneği içeren tespih koleksiyonunda, amber ağacından pelesenke, fildişinden mercana, altın ve zümrütten kehribar ve inciye kadar 300`e yakın tespih vardır. Müze`nin diğer bir koleksiyonu, yüzyıl başının gölge oyunu dalında en renkli temsilcilerinden biri sayılan Ragıp Tuğtekin`in (1892-1973) tamamlanmış Karagöz figürleridir. Karagöz tekniğini ve oyunlarını anlatan son derece değerli iki yazma bu koleksiyonu bütünlemektedir.

Özel Atatürk Bölümü: Müze koleksiyonları arasında, Mustafa Kemal Atatürk`e ait bazı evrak ve özel eşyanın ayrıcalıklı bir yeri vardır. Atatürk`ün annesine, kardeşine, Falih Rıfkı Atay`a yazdığı elyazısı mektuplar, saati ve Ürdün Kralı`nın armağanı müzikli sigara kutusu manevi değerleriyle paha biçilmez nitelikte eserlerdir. Ayrıca 40.000 fotoğraftan oluşan, Atatürk`ü ve dönemini ele alan bir fotoğraf koleksiyonu da bu bölümde yer almaktadır.

Ziyaret Gün ve Saatleri: Hafta içi 10.00-19.00, Cumartesi günleri 10.00-18.00, Pazar günleri 13.00-18.00 saatleri arasında açıktır.
Ücret:Müzeye giriş ücreti alınmamaktadır.
 

Ynt: İstanbul'daki Müzeler

YEDİKULE SURLARI


Yedikulehisari



Telefon:0212 585 89 33
İlçe: Topkapı
Adres: Kale Meydanı Caddesi No: 4, Yedikule, Fatih


İstanbul`un önemli mimari eserlerinden biri olan Yedikulehisarı veya kısaca Yedikule, şehrin kara surlarının güneyinde, kendi adıyla anılan semtte Hisarlar Müzesi Müdürlüğü`ne bağlı bir birimdir.

Hisar İmparator II. Theodosios (408-450) Devrinde yapılan kara tarafı Bizans şehir surlarının en önemli girişi ve ayrıca Bizans tarihinde önemli bir yeri olan Altın Kapı (=Porta Aurea) arkasına bir ek inşası ile İstanbul`un fethinden dört yıl sonra, 1457-1458 tarihinde Sultan II. Mehmed (Fatih) tarafından bir iç-kale olarak yaptırılmıştır. Böylece Bizans ve Osmanlı Çağı yapıları biraraya gelmiştir.

Yedikulehisarı`nın surları beş köşeli bir yıldız biçimindedir. Şehir tarafında tek bir kapı bulunmaktadır. Surların bitişiğine hiçbir yapı eklenmemiştir. Hisardaki garnizonda bir dizdar (kale muhafızı), dizdar yardımcısı, 6 subay ve 50 asker bulunuyordu. Kale içinde bir dizdar evi ile 12 nefer evi de mevcuttu. Hisar içindeki barınak ve depoların izi bile kalmamıştır. Yalnız avlu ortasında yer alan ve 1905 yılına kadar ayakta kalabilen mescidin minaresinden bir bölüm ile önündeki çeşme görülebilir. Bu mescidin bir de mahallesi vardı ki, XVII.yüzyıla ait bir resimde görülebilen bu mahallenin de ne zaman ortadan kalktığı bilinmemektedir.

Yedikule`nin bahçesinde taş top güllesi, mermer sütun başlığı, sütun parçası ve pişmiş toprak küp gibi toplam 17 parça eser açık-teşhirde yer almaktadır.

Ziyaret Gün ve Saatleri: Her gün 09.00-18.30 saatlerinde ziyarete açıktır.
Giriş Ücreti: 5 YTL.
 

Ynt: İstanbul'daki Müzeler

YEREBATAN SARNICI MÜZESİ


Yerebatansarayi



Telefon:0212 522 12 59
Web: www.yerebatan.com
İlçe: Sultanahmet
Adres: Yerebatan Caddesi No: 13 34410 Sultanahmet


Öyküsü Su Seslerine Karışan 1500 Yıllık Bir Mekan
Sultanahmet’te bulunan Yerebatan Sarnıcı, 542 yılında Bizans İmparatoru Justinyen tarafından At Meydanı’nın diğer tarafında bulunan Büyük Saray’ın su ihtiyacını karşılamak üzere yaptırılmıştır.

Fetihten sonra yaklaşık yüzyıl süreyle sarnıcın varlığı fark edilmemiş; ancak bodrumlarında su biriktiren ve deliklerden sepet sarkıtarak balık tutan insanların varlığının anlaşılmasıyla keşfedilmiştir. Osmanlı döneminde onarılarak kullanılan sarnıcın giriş kısmındaki evler 1940’larda belediye tarafından istimlak edilerek, giriş için düzenli bir bina yapılmıştır.

1985-1988’de Büyükşehir Belediyesi geniş ölçüde bir temizlik ve onarımdan geçirilen sarnıçtaki su ve dipteki çamur birikintisi boşaltılmış, temizlenmiş, batıdaki ucuna kadar uzanan bir iskele yapılmış, ayrıca kuzeydoğu köşeye de bir platform inşa edilmiştir.

Yerebatan Sarayı olarak adlandırılan sarnıç içten 145 metre uzunluğunda 65 metre genişliğindedir. Yaklaşık 9800 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır.Her bir dizide 28 tane olmak üzere 12 sıra sütun tuğla kemerleri ve bunların desteklediği tonozları taşır. Toplam sayıları 336 olan sütunlardan 8’i kuzey bölümde Örme kılıf içine alınmış, güneybatıda 37 sütun, etraflarını çeviren bir dolgu duvarın içinde kalmıştır.

Son restorasyonda içi kuru olmasına rağmen sarnıca tekrar su geldiğinden bugün hala 1-2 m arasında su bulunmaktadır. Halen İstanbul Kültür ve Sanat Ürünleri Ticaret A.Ş. tarafından işletilen Yerebatan Sarnıcı’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çeşitli kültür etkinlikleri gerçekleştirilmektedir.

İstanbul`un görkemli tarihsel yapılarından biri`de Ayasofya`nın güneybatısında ve biraz ilerisinde bulunan Basilika Sarnıcıdır. Bizans imparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından yaptırılan bu büyük yer altı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlara bakılarak halk arasında yerinde yerinde bir deyimle "Yerebatan Sarayı" olarak isimlendirilmiştir.

Sarnıcın yerinde daha önce Genç Roma çağında muhtemelen III-IV.yy`da yapılmış olan, ticari ve hukuki işlerde, bilim ve sanat faaliyetlerinde büyük bir Basilika kullanılıyordu. 476 yılında çıkan bir yangında tamamen harap olduktan sonra ılius tarafından yeniden yaptırılan ve tekrar bir yangın felaketine uğrayan ve 532 yılında şehri kasıp kavuran Nika isyanında, Basilika`nınmermer heykeli vardı. Eski kaynaklar bu yerde yüzü sütunlu revaklarla çevrili üstü açık bir avlu su Ayasofya`ya dönük belirtmiştir. Hz. Süleyman`ı elini çenesine Hz. Süleyman`nın bronz heykelinin bulunduğunu dayamış vaziyette,kendi eserinden çok daha güzel olan hayretle temaşe ettiğini gösteren bu heykel Ayasofya`yı daha sonra imparator kaldırılmıştır.

Bilindiği gibi ısrail hükümdarı I. Basilius (867-886) tarafından Hz. Süleyman`ı kendi adına Kudüs`te yaptırdığı mabet yeryüzünde Ayasofya`ya gelinceye kadar yapılmış olan mabetlerin en güzeli en muhteşemi olarak biliniyordu. Daha sonra imparator Basilius`un sözü geçen heykeli eridikten sonra kendi heykelini koydurduğu söylenmektedir. ımparator Justinianus yangına uğramış olan büyük basilika`nın yaklaşık 532 yılında, rivayetlere göre 7.000 kölenin çalıştığı bu sarnıcı inşa ettirmiştir. Ve sarnıç ismini yakınındaki ılius Basilika`ndan almıştır. Basilika Sarnıcı`nın suyu ımparator Valens tarafından (368) yılında yaptırılan 971 m. uzunluğundaki Valens (Bozdoğan) kemeri ile ımparator Justinianus`un yaptırdığı 115.45 m. uzunluğundaki Mağlova Kemeri yardımıyla şehre 19 km. Mesafede Belgrat ormanlarındaki Eğrikapı su taksim merkezinden gelmektedir.

Basilika Sarnıcının planı yüzyılımızın başında Alman Deniz Altıcıları çıkarmıştır. Buna göre uzunluğu 140 m. genişliği 70 m. diktörtgen biçimde bir alanı kapsayan dev bir yapıdır. 52 basamaklı taş bir merdivenle inilen bu sarnıcın içerisinde her biri 9 m. yüksekliğinde 336 sütun bulunmaktadır. Birbirine 4.80 aralıklarla dikilen bu sütunlar, her sırada 28 tane 12 sıra meydana getirirler. Suyun içerisinde yükselen bu sütunlar uçsuz bucaksız bir ormanı hatırlamakta ve ziyaretçiyi sarnıca girer girmez etkilemektedir. Sarnıcın tavan ağırlığı haç biçiminde tonozlar yuvarlak, kemerler vasıtasıyla sütunlara aktarılmıştır, çoğunluğu daha eski yapılardan toplandığı anlaşılan ve çeşitli mermer cinslerinden granitten yontulmuş sütunların büyük bir kısmı tek parçadan, bir kısmıda üst üste iki parçadan oluşmaktadır. Bu sütunların başlıklarında yer yer farklı özellikler taşır. Bunlardan 98 adedi Corinth üslubu yansıtırken bir bölümünde Dor üslübunu yansıtmaktadır.Sarnıcın tuğladan örülmüş 4.80 m. kalınlığındaki duvarları ve tuğla döşeli zemini Horasan harcından kalın bir tabakayla sıvanarak su geçmez hale getirilmiştir. Toplam 9.800 m2 bir alanı bulunan bu sarnıç yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasitesine sahiptir. Sarnıçtaki sütunların, köşeli veya yivli biçimde olan birkaç tanesi hariç büyük çoğunluğu silindir biçimindedir. Bu sütunlar içerisinde üzeri oyma ve kabartma halinde Tavuz Gözü, Sarkık Dal, Gözyaşı şekillerinin tekrarıyla süslenmiş olanı özellikle dikkati çeker. Bu sütun Bizans devrinde "Farum Tauri" denilen bugünkü Beyazıt meydanında kalıntıları bulunan IV. yy. zamanına ait büyük Theodesiusun (379-395) zafer takındaki sütunları benzeridir.

Ziyaret Gün ve Saatleri:Haftanın yedi günü 09.00-18.30 saatleri arasında ziyarete açıktır.

Yerebatan Sarnıcı Bilet Fiyatları: TC Vatandaşları: 3 YTL, Yabancı Turistler: 10 YTL.
 

Ynt: İstanbul'daki Müzeler

YILDIZ SARAYI - ŞALE

Yildiz sale



Telefon:0212 259 89 77
Fax: 0212 259 88 26
İlçe: Beşiktaş
Adres: Yıldız, Beşiktaş

Beşiktaş, Ortaköy ve Balmumcu arasında, Boğaziçi’ne egemen bir konumda 500.000 m2’lik bir alanı kaplayan Yıldız, yerleşim tarihi Bizans dönemine dek inen bir koruluktur. İstanbul’un Türklerin eline geçmesinden sonra “Kazancıoğlu Bahçesi” adıyla anılan bu koruluk, büyük bir olasılıkla Sultan I. Ahmed Dönemi’nde (1603-1617) padişahın “Has Bahçe”leri arasına katılmıştır.

Sultan IV. Murad ve III. Selim dönemlerinde de ilgi gören bu çevre; III. Selim’in, annesi Mihrişah Valide Sultan için “Yıldız” adıyla yaptırdığı bir köşkten dolayı bu ad ile anılmaya başlanmıştır.


Sultan III. Mahmud (1808-1839), Sultan Abdülmecid (1839-1861) ve Sultan Abdülaziz (1861-1876) dönemlerinde eklenen köşk ve kasırlarla gelişen buradaki yapılar topluluğu; Sultan Abdülhamid Dönemi’nde (1876-1909) yapılan binalarla Yıldız Sarayı adını alarak, İmparatorluğun bugün yerinde İstanbul Üniversitesi’nin bulunduğu Eski Saray, Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı’ndan sonra dördüncü yönetim merkezi haline gelmiştir.


Yıldız Sarayı’nın bir parçası olan ve adını Fransızca “dağ evi” anlamına gelen “chalet” sözcüğünden alan Şale Köşkü, 19. yüzyıl Osmanlı mimarlığının en ilgi çekici yapılarından biridir. Yüksek duvarlarla çevrili bir bahçe içinde ve farklı tarihlerde yapılan birbirine bitişik üç ana yapıdan oluşan köşkün birinci bölümünün 1880’de, Sarkis Balyan’ın yaptığı ikinci bölümünün 1889’da Merasim Köşkü adıyla tanınan ve D’Aranco’nun yaptığı üçüncü bölümünse 1898 yıllarında tamamlandığı bilinmektedir. Son iki bölüm, Alman İmparatoru II. Wilhelm’in İstanbul’a gelişlerinde konaklaması için yapılmıştır ve bu özelliğiyle Şale, Yıldız Sarayı yapılar grubu içinde bir “devlet konukevi” niteliği taşımaktadır.


Köşk, bodrumuyla birlikte üç katlı, ahşap ve kâgir olarak yapılmıştır. Osmanlı konut geleneğine uygun olarak Harem ve Selamlık gibi de kullanılabilecek bölümlerden oluşan, dış dünyaya yedi kapıyla ve ahşap pancurlu pencerelerle açılan Şale’nin katları arasındaki bağlantıyı biri mermer, ikisi ahşap zarif merdivenler sağlamaktadır. Koridorlar üzerinde düzenlenmiş, altmış oda ve dört salonuyla bir köşk boyutlarını aşan yapının görkemli mekânlarını Barok, Rokoko ve İslâm etkilerini yansıtan kalem işleri, geometrik bezemeler ve manzaralı panolar süslemektedir.


Zemini duvardan duvara yaklaşık 406 m2’lik tek parça Hereke halısıyla kaplı, tavanı altın yaldız panolarla süslenmiş, duvarlarında büyük boy aynalar bulunan görkemli Tören Salonu, sedef kakma kapılı süslemelerinde belirgin biçimde doğu etkileri görülen Sedefli Salon, tavanlarındaki manzara resimleriyle ünlü Sarı Salon, çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen değerli döşeme eşyası, zarif çini sobaları, vazoları, görkemli ve oymalı yatak takımlarıyla çok sayıda salon ve oda, imparatorluğun son yıllarının ince beğenisine tanıklık etmektedir.


Şale Köşkü, Cumhuriyet döneminde, kısa bir süre için lüks bir kumarhane olarak işletilmiş, daha sonraysa konukevi olarak aralarında İran Şahı Rıza Pehlevi, Suudi Arabistan Kralı Faysal, Ürdün Kralı Hüseyin, Endonezya Cumhurbaşkanı Sukarno, Etyopya Kralı Haile Selasiye, Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle gibi konuklara kapılarını açmıştır.


Günümüzde Yıldız Şale Köşkü, TBMM’ne bağlı Milli Saraylar bünyesinde bir müze-saray olarak ziyaretçilere açık tutulmakta, bahçesindeyse ulusal ya da uluslararası boyutta resepsiyonlar düzenlenmektedir.


Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi ve Perşembe günleri dışında her gün, 01 Ekim -28 Şubat tarihlerinde 09.30-16.00, 01 Mart-30 Eylül tarihlerinde 09.30-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.
Ücret: Tam: 4 YTL, Öğrenci: 1 YTL
 



Ynt: İstanbul'daki Müzeler

YILDIZ SARAYI MÜZELERİ


Yildizsarayi



Telefon:0212 258 30 80
Fax: 0212 258 30 85
İlçe: Beşiktaş
Adres: Barbaros Bulvarı Yıldız Parkı Beşiktaş


Yıldız Sarayı, Beşiktaş Yıldız Tepesi`nde Türk Osmanlı Saray mimarisinin en son örneğini oluşturan yapı gruplarındandır. Sarayın bulunduğu "Hazine-i Hassa"ya kayıtlı bu arazi Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri padişahlar tarafından av sahası olarak kullanılmaktaydı. Bu araziye ilk kasrı yaptıran Sultan I. Ahmet`tir. (1603-1617) Sultan IV. Murat da (1617-1640) avlanmaya geldiği zaman bu kasırda istirahat ediyordu.

XVIII. yüzyıl sonunda, Sultan III. Selim (1789-1087) validesi Mihrişah Sultan için buraya başka bir kasır yaptırmış ve bu kasra "Yıldız" ismi verilmiştir. Sultan Selim sarayın iç bahçesinde Rokoko stilinde bir de çeşme yaptırmıştır. Sultan III. Selim`den sonra tahta çıkan Sultan II. Mahmut`da (1808-1839) Yıldız bahçesinde düzenlenen ok atışlarını ve güreş oyunlarını seyretmek için buraya gelirdi. Bu padişah, 1834-1835 yıllarında burada bir köşk yaptırarak etrafını da bir bahçeyle düzenletmişti.

1826`da Yeniçeri Ocağı`nı ortadan kaldıran Sultan II. Mahmut "Asakir-i Mansure-i Muhammediye" adıyla yeni kurulan ordunun Yıldız bahçesinde yaptığı talimleri bizzat buradan denetlerdi. Oğlu Sultan Abdülmecit (1839-1861) bu köşkleri yıktırarak, 1842 yılında daha güzel bir uslupta olan "Kasr-ı Dilküşa" isimli köşkü annesi Bezm-i Alem Sultan için yaptırmıştır. Genellikle yaz aylarında Yıldız Köşkü`ne oturmaya gelen Sultan Abdülaziz (1861-1876) ise, Balyan ailesi mimarlarına Büyük Mabeyn Köşkü`nü inşa ettirmiştir. Daha sonra da, dış bahçe denilen kısma Malta ve Çadır köşklerini, asıl saray kısmına ise Çit Kasrı`nı ekletmiştir. Sultan Abdülaziz`in tahttan indirilmesinden sonra Sultan V. Murat (1876), 92 gün süren saltanat günlerinde Yıldız Sarayı`nda oturmuştur.

Sultan Murat`ın akli rahatsızlığı nedeniyle tahtan indirilmesinden sonra, kardeşi Sultan II. Abdülhamid`in (1876-1909) 33 yıllık saltanat devri başlar. Sultan II. Abdülhamid; amcası Sultan Abdülaziz`in ve ağabeyi Sultan V. Murat`ın birbirini takip eden ikametlerine sahne olan Dolmabahçe Sarayı`nın deniz kıyısında bulunması ve bu sarayın denizden kuşatılması ihtimalini göz önünde bulundurarak, 7 Nisan 1877`de Yıldız`a taşınmıştır.

Saray asıl yapılaşmasına bu padişah döneminde başlamış ve buraya Yıldız Sarayı Hümayunu ismi verilmiştir. Sultan Abdülhamid zamanında, civardaki arazi de alınmış, şimdi Yıldız Parkı denilen, dış bahçe genişletilmiş ve büyük ölçüde imar çalışmalarına da girişilmiştir. Bu durumuyla saray, bahçeleriyle beraber 80 dönümlük bir araziye yayılmıştır. Saray, sultanlar ve şehzadeler tarafından ikametgâh olarak kullanılan ve resmi görevlilere tahsis olunan köşklerden başka, tiyatro, müze, kitaplık, eczane, hayvanat bahçesi, mescit, hamam, tamirhane, marangozhane, demirhane, kilithane gibi çeşitli binaları da kapsıyordu. Sarayın hemen dışında Birinci Ordu`ya bağlı hassa tümeninin askerleri bulunmaktaydı. Sultan II. Abdülhamid`den sonra yerine geçen, Sultan Mehmet Reşat (1909-1918), Hususi Daire denilen köşkün "Dört Mevsim Salonunda" ameliyat edilmiştir. 3 Temmuz 1918`de ölümünden sonra, Sultan VI. Mehmet Vahidettin (1918-1922) padişah olmuştur. Daha çok Dolmabahçe Sarayı`nda ikamet eden, Sultan Vahidettin zaman zaman Yıldız Sarayı`nı da kullanmıştır.

Uzun süre Harp Akademileri binası olarak kullanılan saray, 1978 yılında, Kültür Bakanlığı`na devredilmiş ve daha sonra Yıldız Sarayı Müdürlüğü`ne tahsis edilmiştir. Saray`da ilk müzeleştirme çalışmaları 1994 yılında gerçekleştirilebilmiştir. 6 Ocak 1994 tarihinde Saray Tiyatrosu ve yeniden düzenlenen Sahne Sanatları Müzesi, 8 Nisan 1994`de ise Yıldız Sarayı Müzesi ziyarete açılmıştır.

Yıldız Sarayı Müzesi:
Sarayın ihtiyacı olan mobilyalar Sultan II. Abdülhamid`in emri ile yaptırılmış olan marangozhane binasında bulunmaktadır. Marangozluğa çok meraklı olan ve kendi yaptığı bir çok el oyması eserle tanınan Sultan II. Abdülhamid marangozhaneye özel bir önem vermiştir.

Müzede sergilenen eserler genellikle saraya aittir. Sergilemede Sultan II. Abdülhamid`in kişisel eşyaları, kendisine armağan edilen eser niteliğindeki objelerden başka müzenin eski marangozhanede olmasından dolayı ahşap eserlere ve Yıldız Porselen Fabrikası ürünlerine de yer verilmiştir.
Yıldız Sarayı Tiyatrosu ve Sahne Sanatları Müzesi:
Müzeleştirilen ikinci bina, günümüze ulaşabilen tek Saray Tiyatrosu`dur. Sultan II. Abdülhamid tarafından 1889 yılında yaptırılmıştır. Restorasyon çalışmaları tamamlanan bu yapı, bitişiğinde bulunan Gedikli Cariyeler binasıyla birlikte Tiyatro ve Sahne Sanatları Müzesi olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır. Tiyatro Müzesi`nin bir bölümünde de kullanıldığı devre ait orijinal kostümlerin sergilendiği bir seksiyon oluşturulmuştur. Sahne Sanatları Müzesi`nde ise, halen geleneksel ve batı etkisinde gelişen tiyatro tarihine ait ve arşiv değeri taşıyan belgeler ile ünlü sanatçılara ait bazı kişisel eşyalar sergilenmektedir. Böylece, çekirdeği oluşturan müzeler devredilecek ve satın alınacak yeni eserler ile daha da zenginleşecektir.

Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi dışında her gün 10.00-16.00 saatlerinde ziyarete açıktır.
Giriş Ücreti: Tam: 2 YTL. indirimli: 1.5 YTL. Öğrenci: Ücretsiz
 

Ynt: İstanbul'daki Müzeler

YILDIZ ŞEHİR MÜZESİ


Yildizsehirmuzesi



Telefon:0212 258 53 44
Fax: 0212 249 09 45
İlçe: Beşiktaş
Adres: Barbaros Bulvarı, 80690 Yıldız Beşiktaş İstanbul

18. yüzyıla çok renkli bir yolculuk
Osmanlı İmparatorluğunun dördüncü büyük sarayı olan Yıldız Sarayı`nın Güzel Sanatlar binasında 1988 yılından beri hizmet vermektedir.
Müzenin kuruluş tarihi 1939 yılına kadar inmektedir. Beyazıt’taki Belediye Kütüphanesi’nde açılan müze, 1945 yılından sonra Saraçhane`de bulunan Gazanfer ağa medresesinde Belediye Müzesi adı ile hizmet vermeyi sürdürmüştür.

1988’de Yıldız Sarayı’na taşınan ve Şehir Müzesi adıyla yeniden hizmete açılan müze, sergileme alanı olarak düzenlenen, iki katlı uzun salondan oluşmaktadır. İstanbul kenti için önemli bir müze niteliğini taşıyan Şehir müzesinin koleksiyonunda genellikle 18 ve 19 ncu yüzyıla tarihlendirilen etnografik ve tarihsel nitelikteki eserler bulunmaktadır.

Osmanlı dönemi İstanbul’unun sosyal hayatını yansıtan bu eserler, tablolar, yazı-resimler ve hat levhaları, kumaşlar, Yıldız ve eser-i İstanbul damgalı porselenler, çeşitli cam eserler, yazı (hat) malzemeleri, tarikat eşya ve alemleri, mutfak eşyaları, kahve takımları, buhurdanlar, sahanlar, takılar, mahfazalar, ölçek, terazi ve ağırlıklar, mühürler, cilt kalıpları, keramik ve çiniler, Tophane lüleciliği ürünleri vb. objelerden oluşmaktadır.

Müzede tabloları sergilenen ressamlar Civanyan, Şevket Dağ, Henri Malla, Prieur Bardin, Mesrur İzzet, şerif Ferid, Halil Paşa, Sami Boyar, Ziya Keseroğlu, H.Vecih Bereketoğlu, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Feyhaman Duran, Kemal Zeren, Zeki Kocamemi, Ferruh Başağa, Elif Naci, Hamit Görele, Hakkı Anlı, Şefik Bursalı, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mustafa Nuri ve Haşmet Akal’dır.

Eserleri sergilenmekte olan hattatlar ise şunlardır : Mustafa İzzet, Sultan Abdülmecid, Mehmed Raşid, Sami Efendi, Mehmed İzzet, Hamit Aytaç, İsmail Hakkı Altunbezer, Şefik, Mahmud Celaleddin.

Sergilenen diğer önemli eserler arasında II.Mehmed, II.Osman, 1.Mahmud tuğralı fermanlar, Tophane lüleleri, tarikat eşyaları, İstanbul’un değişik esnaf gruplarına aşt aletler, alemler,şerbet tasları ve güğümleri, 18-19. yüzyıl porselenleri ve üzerlerindeki resimler ile dikkati çeken eser-i İstanbul damgalı porselenler de bulunmaktadır.

Ziyaret Gezi Gün ve Saatleri: Pazar ve Pazartesi günleri dışında 09.00 - 16.30 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Müze Ücreti: Giriş ücretsizdir
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,435
Mesajlar
1,517,930
Kayıtlı Üye Sayımız
172,084
Kaydolan Son Üyemiz
muraska6105


Geri
Üst