Nasuh Mahruki ve Yılmaz Sevgül; Oksijensiz Everest Tırmanışı

29 MART 2010 - BASIN BÜLTENİ'nden;

Everest’e Yolculuk Serüveni Başladı...

Everest’in zirvesini gören ilk Türk olan ve “Kar Leoparı” ünvanı alan Mahruki, “Cantek’in sponsorluğunda yola çıkıyoruz. Nepal’den Katmandu’ya geçeceğiz. Burada uluslararası bir ekibe dahil olacağız. Everest’in güney rotasını deneyeceğiz. Bu rotaya ulaşmak için 8 günlük bir yürüyüş gerekiyor. Önceden hayalimdi, 14 arkadaşım ana kampa kadar yürüyüş için bizim ile birlikte geliyor. Yüşüyüş ekibi daha sonra geri dönecek. Ben de Yılmaz ile 8-9 Nisan’da tırmanış ekibi ile buluşup, zirve denemesine başlayacağız.” dedi.

“ENERJİNİ DOĞRU KULLAN” SLOGANI İLE TIRMANACAK.

www.enerjinidogrukullan.com

Dağcılığın riskli ve tehlikeli bir spor olduğuna dikkat çeken Mahruki, yanlarında oksijen götüreceklerini ancak şartlar elverdiği ölçüde oksijen desteği almadan tırmanışı gerçekleştireceklerini ifade etti.

Ünlü dağcı, zirve denemesini “Enerjini doğru kullan” sloganı ile yapacaklarını aktararak, “En temiz enerji tasarruf ettiğimiz enerji. Biz bu mesajı vermeye çalışacağız. Hayatı daha az enerji tüketerek de aynı kalitede yaşayabiliriz.” diye konuştu.

Yılmaz Sevgül de, bugüne kadar en yüksek 7 bin 500 metreye kadar çıktığını belirterek, “Nasuh ile bundan 5 yıl önce bu projeyi gündeme getirdik. Everest olursa mükemmel olur demiştik. Sponsorumuz sayesinde bunu gerçekleştirdik. Nasuh ile 12 yıldır tırmanıyoruz. İkimiz bir araya geldiğimizde güzel işler yapacağız. Birbirimizi kontrol ederek oksijensiz tırmanmayı denemeye çalışacağız.” açıklamasını yaptı.

Yaklaşık 2 ay sürecek tırmanışın ardından yurda dönmeyi planlayan ikiliyi, yakınları ve Arama Kurtarma Derneği üyeleri yolcu etti. Mahruki ve Sevgül daha sonra Gulf Air’in tarifeli uçağıyla Bahreyn üzerinden Nepal’e gitmek üzere İstanbul’dan ayrıldı.

Alıntı Adres: http://www.facebook.com/group.php?gid=21165381440&v=wall#!/notes/enerjini-dogru-kullan/29mart2010-basin-bulteni/105293179509344

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı

BAŞLANGIÇ…

Hakan Karaca’yla üretim bantlarının arasında dolaşıyorduk…

Bana CNC tezgahlarında metal levhaların eğilip bükülüşlerini, poliüretan malzemesinin tonlarca ağırlıktaki preslere nasıl direndiğini izletiyordu. Bir yandan da geçmişimizdeki eğlenceli günleri konuşarak gülüşüyorduk. Bir soğuk depo cihazındaki elektronik kumandanın nasıl çalıştığını anlatırken enerjinin verimli kullanımıyla ilgili AR-GE çalışmalarından söz etmeye başladı. Kazandıklarının çoğunu araştırma ve geliştirmeye yatırdığını söylerken gözlerinin içi parlıyordu.

“Yolun sonuna iyice yaklaştık Kadir,” dedi. “Zirveye bayrağımızı dikmeye az kaldı.”

Bu sözlerinin güzel bir benzetme olduğunu düşünmüştüm!

Ne söylemek istediğini daha sonra anlayacaktım…

Cantek fabrikasındaki turumuzu soğuk depo cihazlarını ya da poliüretan panellerini üreten teknolojik makinelerin arasında tamamlayacağımızı düşünüyordum. Bir anda kendimi karlarla kaplı dağın eteklerinde buldum. Şaka gibiydi! Önünde durduğum pencerenin öteki tarafına bir metreyi aşan kar yağdırılmıştı. Kar tanelerinin kuru ağaçların dallarına yuvalandığı manzara Hollywood filmlerinin dekorlarını anımsatmaktaydı.

İki yüz metrekarelik alandaki panoramik manzaraya büyülenmişçesine kilitlenmişken “Burası da Kar Ada!” diyen Hakan Karaca prototipini izlediğim projesinin amacını anlatmaya başladı.

Yaz aylarında termometrenin 45 santigradı sıklıkla gösterdiği ya da kar tanelerinin kırk yılda bir yolunun düştüğü bölgelerde 365 gün boyunca doğal kar kalitesinin keyfi yaşatmayı hedeflemekteymiş…

“Yazın ortasında bronzlaş bir tenle kartopu oynamak her kula nasip olmaz.”

“İçeriye girdiğinde gerçek bir kar havasıyla karşılaşacaksın.”

“Oldu alacak bir de kayak pisti de yapsaydın?” diye takıldım.

“Hepsi var!” diyen arkadaşım oldukça ciddiydi. “Çocukların kocaman bir kardan adam yaptıklarını, burnuna havucu, gözlerine kömürleri yerleştirirlerken nasıl kendilerinden geçeceklerini gözünde canlandırabiliyor musun?”

“Bu arada anneleri, babaları ne yapacak?”

“Seçenek çok… Kayak yapmasını bilmeyenler karlı tepelerdeki trekking turuna da katılabilir.”

“Ya yorulanlar?”

“Kar Ada gerçek bir eğlence merkezi olacak, isteyen kar manzarasının karşısında içkisini yudumlayarak günün keyfini çıkarır, isteyen hamburgerini yedikten sonra eğlencesine geri döner, isteyen istediğini yapmakta özgür…”

Merakım beni Kar Ada’nın içinde itti. Bir süre yeni yağmış hissi uyandıran kar tanelerinin üstünde dolaştım. Kuru ağaç dallarına yuvalanmış kar tanelerini incelerken negatif iyonlarla zenginleştirilmiş gerçek dağ havasını ciğerlerime doldurdum. Aramızda kalmak kaydıyla, bir kartopunu Hakan Karaca’ya fırlattığımı da söylemeliyim…

Bu proje Antalya’ya en yakın kayak merkezi olan Saklıkent’e kızını götürdüğünde aklında belirmeye başlamış, çok geçmeden de AR-GE çalışmaları tamamlanmış, şimdi de sırada Türk mühendislerin tasarladığı projeyi Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde hayata geçirecek yatırımcıları bulmaya kalmış…

“Kar Ada projesi gerçekleştiğinde Türkiye için bir ilk olacak!” derken, bu güne kadar Cantek firmasının liderliğinde gerçekleşen projeler üstüne konuşmamızı sürdürdük.

Örneğin; soğuk depo cihazları ve panellerini bir arada üreten Türkiye’nin en büyük tesisiydi.

Örneğin; İngiliz ordusuna soğutmalı morg kabinleri tasarlamıştı.

Örneğin; İngiliz Kraliyet Sarayı’ndaki mutfakların soğuk depoları firmasının eseriydi.

Örneğin; Ansiyat tarafından yılın işadamı seçilmişti.

Birkaç saat önce söylediği söze gönderme yaparak “Sen zirveye bayrağı çoktan dikmişsin,” dedim.

“Henüz değil,” derken oturduğu makam koltuğundan kalkarak yanıma doğru yürüdü.

Şu ana kadar söylediklerinden daha önemli bir şey söyleyeceğini bilecek kadar kendisini tanıyordum.

“Hayırdır?” dedim ikili koltuğa oturduğu sırada.

“Soğutma sektöründeki yirminci yılımızda kimselerin yapamadığını yapmanın eşiğindeyiz.”

“Türkiye’de yapmadık bir iş bırakmamışsınız ki!”

“Ben Türkiye’den söz etmiyorum.”

“Yani?”

“AR-GE birimimizin dünyada bir ilke imza atmasına az kaldı.”

Biraz daha konuyu açarak az enerji tüketen akıllı soğuk depo cihazları üstüne çalıştıklarını anlattı. Bütün dünya enerjinin ekonomik kullanımına kafa yoruyor. Onların önüne geçebilecek bir projenin Türkiye’den çıkacak olması beni de heyecanlandırdı. Hemen ardından Nasuh Mahruki’nin bir ilki gerçekleştirmek için yeniden Everest’in zirvesine çıkışına sponsor olacağını anlatmaya başladı.

Cantek, Nasuh Mahruki ve Everest…

“Çok zor bir organizasyon!”

“Yaşamda kolay ne var ki?”

Bu noktaya işini nasıl taşıdığına tanık olanlardan biriyim. Cantek’in bayrağını Everest’e taşıyacak olan Nasuh Mahruki gibi hedefine adım adım ilerlemiş, her adımında zorluklarla, umulmadık sürprizlerle karşılaşmış, bir yolunu bularak bu günlere ulaşmıştı; şimdi ise yarınlar için daha büyük bir adım atmaktan söz ediyordu…

Akdeniz Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nda öğretim görevlisi Yılmaz Sevgül’ün Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nde yaptığı bir konuşma sırasında proje ortaya çıkmış. Sohbet bölümünde Nasuh Mahruki’le birlikte Everest’e çıkmayı arzuladıklarını, Nasuh’un on beş yıl sonra yeniden zirveye çıkmaktan heyecan duyacağını, bu kez oksijen desteği olmadan tırmanmaya çalışacağını, bunu dünyada başarabilen az sayında dağcıdan birisi olmak istediği halde sponsor desteği bulamadıkları için projeden umutlarının tükenmek üzere olduklarını anlatıyormuş. O sırada Hakan Karaca’nın düşünceleri oluşmaya başlamış. Bazı arkadaşları sponsorluk konusuna ilişkin şakalar yaparken, o bütün ciddiyetiyle Nasuh Mahruki’yle görüşmek istediğini söylemiş. Bir süre sonra da Antalya’daki fabrikada buluşmuşlar. İlk tanışmaları sırasında kendisini fazlasıyla etkileyen efsane dağcıyla zaman yitirmeden mutabakata varmışlar. Daha geniş bir destek oluşturmak için soğutma sektöründeki tedarikçilerini de Everest projesine dahil etmeyi düşünmüş. Böylece sponsorluk olayı sektörsel bir boyut kazanabilecekmiş…

“Sen bu işi yapmaya niyetlisin galiba?”

“Biz niyetin çok daha ötesine geçtik. Bütün bağlantılar yapıldı, sponsorluğu destekleyen firmalarla mutabakata vardık…”

“Yani?”

“Mart ayının sonunda Everest’e tırmanmak üzere yola çıkacağız.”

“Şaka mı yapıyorsun?”

Şaka yapmıyormuş!

“Bu firmaların yetkilileriyle Nasuh’u tanıştırmak için bir akşam yemeği organize ettim. Çok keyifli bir geceydi. Sektörün büyüklerinden olduğu halde birbirini tanımayan firma sahiplerini aynı masada buluşturdum. Everest projesinin içinde olmak onlar için de, bizim için de büyük bir deneyim olacak…”

Güzel gecenin ayrıntıları da güzelmiş…

Yemeğin sonrasında bir ‘anı-ev’ gibi düzenlenmiş Mahruki ailesinin evine kahve içmeye gitmişler. Ev sahibinin dağcılık hikayelerinin evin her yerinde göze çarpmaktaymış. Onun fotoğraflarına bakarak bir dağın zirvesinden diğerine dolanıp durmuşlar…

“Sizin için ilgi çekici bir yolculuk olacak.”

“Senin de aramıza katılmanı istiyorum.”

“Neden?”

“Bu yolculuğun hikayesini yazarsın.”

O an için ne söyleyeceğimi bilemedim…

Tırmanış öyküsü devamı için lütfen www.enerjinidogrukullan.com web sitemizi ziyaret ediniz...


Alıntı Adres: http://www.facebook.com/notes.php?id=107123662653521

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı

Bu etkinliğe ait fotoğrafları aynı Facebook sitesinden yükleyerek buraya alıyorum.
Facebook içinde kaybolacak bu görüntüler Gezenbilir sayfalarında uygun başlıkta her zaman rahatça ulaşılabilecektir.


[attachment=1]


[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı


[attachment=1]


[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı


[attachment=1]


[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı

[attachment=1]

Ekibimiz, Katmandu’dan büyük yürüyüşlerinin başlayacağı 2800 metre yükseklikteki Lukla’ya uçuşlarını gerçekleştirdiler. Dünyanın en ilginç havaalanlarından birisi Lukla’da yer alıyor. Bu alan, dağların arasında uygun başka bir yer olmadığı için, eğimli bir piste sahip. Bu nedenle uçaklar yokuş yukarı piste konuyor! Oldukça heyecanlı görünüyor..
[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı


[attachment=1]


[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı



[attachment=1]


[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı

[attachment=1]

Bugün ekibimiz, 2550 metreden kuş uçuşu 10 km mesafede olan ve 3440 metre irtifadaki Namche Bazaar’ dalar..
Kah akan nehir boyunca, kah orman içinde, bol bol asma köprülerden ve mavi yeşil çatılı taş evlerin bulunduğu dağ köylerinden geçerken, dua bayraklarıyla donanmış mani taşlarıyla bezeli yollarda keyifli bir yürüyüş halindeler......
Hem dinlenme hem de yükseğe uyum ( Aklimatizasyon ) için Namche Bazaar’da mola verecekler. Zaten bu kasabayı keşfetmek, Sherpalar’ ın dünyası ile tanışmak ve inanılmaz manzaranın tadını çıkarmak için bir gün ayırmaya değer sanırım.
Dünyanın dört bir yanından gelen trekkingciler ve özgün yerel yaşamla kaynaşmak için iyi bir fırsat.
Hala eski yöntemlerle buralara özgü dayanıklı bir hayvan olan Yak’ların sırtında taşınarak dağların ötesinden getirilen malların satıldığı pazarları gezmek de ilginç bir deneyim olacak olmalı..

04 Nisan 2010
[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı


[attachment=1]


[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı


[attachment=1]


[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı


[attachment=1]


[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı



Yükseğe uyum programları çerçevesinde, 3850 metredeki Khumjung Köyü’ne de yürümek için günlerinin bir kısmını ayıran ekibimiz, bu yükseklikteki tarım alanlarını ve bölgenin en büyük okullarından birini görmek, burada süregelen yaşamı algılamak açısından yararlı ve şaşırtıcı bir deneyim gerçekleştirdiler. Ang Nima ev ve... aile ziyaretlerinin ardından, keyifli bir öğle yemeğindelerdi. Bölgedeki okul ve Kunde hastanesi ziyaretlerinin ardından görkemli Thamserku ve Imja Kola zirvelerinin arasından geçen vadileri izleyerek ilerlediler. Önce dua taşların ( Mani Taşı ) arasından aşama aşama yükselen bir çıkışla Singboche’ye ulaşan ekibimiz, sonra da öğle yemeği için dinsel törenlere merkezlik yapan Phunki Thanga’ya doğru indiler. Gün boyunca, Kwangde ( 6187m ), Everest, Lhotse, Tawoche ile görkemli Ama Dablam zirvesini içeren Himalayalar’ın muhteşem görüntüleri onlara eşlik etti. Dün Budist rahiplerin dualarının yak seslerine karıştığı, dünyanın en güzel manzaralarından birisine sahip bir dağ köyü olan Tengboche’ye ( 3870m ) ulaştılar. Burada gerçekleştirdikleri manastır ziyaretleri, yeni Buddha bilgi tesisini ziyaret sonrası, geceyi geçirmek üzere Pangboche’ ye doğru yola devam ettiler. Ekibimiz yürüyüşlerinin bu bölümünde, çam ormanları kaplı alanlarda ilerlerken, kar güvercinlerinin, altın kartalları ve bölgeye özgü şahin türlerini gözleme şansına sahiptiler. Şaşırtıcıdır ki; yükseklerdeki bu doğal zenginlik 4000 metreye kadar yayılabiliyor…
İzledikleri patikalar, ilginç şekillerde yontulmuş dua taşlarının olduğu Pangboche’ye doğru tırmanıyor. Burada gece konaklamalarını Nima Dorjee’ nin evinde gerçekleştiren ekibimiz, bugün Dingboche’ ye doğru yola koyulma hazırlığı içerisindeler...

06.Nisan.2010
By Didem Ece

[attachment=1]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı


[attachment=1]


[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı


[attachment=1]


[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]

Ynt: Nasuh MAHRUKİ ve Yılmaz SEVGÜL'ün Oksijensiz Everest Tırmanışı

[attachment=1]

Dün ekspedisyonda, sabah ziyaretlerine Lama Gheshi' nin evinde başlayan ekibimiz, Himalayalar' ın kalbinde çok özel bir tören olan Puja töreni için hazırlığa başlıyorlar.. Özel takım için düzenlenen bu tören, oldukça anlam ve başkalık içermekte... Puja töreni zirve tırmanışını kutsamak adına yapılmakta... Budistler tar...afından benimsenen bir inanışa göre, dağlarda yaşadıkları düşünülen tanrılardan izin almadan hiçbir dağcının zirveye doğru giden serüvene devam etmesine yol açılmıyor. Budist bir rahip bu tırmanışı kutsuyor ve dindar olan hiçbir Serpha bu törende kutsanmadan asla dağa adımını atmıyor. Dua bayrakları asılıyor; yiyecekler, içecekler, adaklar konuluyor, ilahiler okunmaya başlanıyor.. Oldukça özel olan bu tören, birkaç gün sonra tırmanış malzemelerinin korunması için de yapılacak.. Ekibimiz konaklayacakları Sherpa oteline doğru Dingboche' ye ( 4410m ) yol aldılar...

Dingboche ( 4410m ) daha kara bir coğrafyaya sahip... Dingboche daha çok dağcıların yolu üzerinde olduğundan birçok misafirhanelerin bulunduğu bir yerleşim bölgesi... Her şey ekibimiz için planlanmıştı sanki; onlara sadece söyleneni yapmak ve doğanın tadını çıkartmak kalıyor... Bugünki alışma gezilerinin ardından, Chindi' nin evinde güzel ve mükellef bir öğle yemeği kompozisyonu yaşayan ekibimiz, bizlere yansıyan karelerden de anlaşılacağı gibi çoğu zaman açık bir havada yürüyüşlerine devam ediyorlar... Aslında bembeyaz örtüsü ile Himalaya zirveleri hayranlık uyandırıyor olmalı... Karlı kış ile muson iklimi zamanı bu olsa gerek... ve düşük uyku için dönüş yolları yine Dingboche' de birleşiyor....

07 Nisan 2010
By Didem Ece
[attachment=2]


[attachment=3]


[attachment=4]


[attachment=5]