İzmit’ten saat 14,00 de kalkan Boğaziçi ekspresi ile yola çıktım.
3 nolu pulman 39 numaralı koltuk.Tren, temiz, serin ve rahat.
İzmit-Ankara arası herkesin bildiği yerler aslında.
Yeşillik içinde Sapanca ya varıyorsunuz. Sapanca, Haydarpaşa’dan kalkan trenler için bir mahzuniyeti giderme hediyesi gibi geliyor bana. Haydarpaşa’dan denizin mavi elini tutarak sefere başlayan her tren, İzmit’e kadar denizle yan yana kola kola göz göze geliyor. İzmit körfeziyle beraber mavilik bitince birden karasal bir hüzne düşmesinler diye tren ve yolcuları, ‘’ beni deniz gönderdi ,hadi yürüyelim bir müddet dercesine’’ Sapanca gölü çıkıyor karşılarına.. Anadolu’dan dönerken de ilk Sapanca gölü karşılar sizi, hoş geldin der, buyur deniz seni bekler .
Sapanca’dan sonra Sakarya nehri eşlik ediyor size, Sakarya Nehri coşkulu delibaş atlar gibi kah trenin önünden, kah arakasından kah altından akarak, etrafınızda koşuşarak, ağaçların gölgesine sığınarak el sallayıp gider gibi yapıp sonra tekrara yanı başınızda belirerek akıp gidiyor.
Eğer uzun yola gidiyorsanız
Kulak verin Sakarya’ya
Fırat’a selam Fırat’a selam dediğini duyacaksınız.
Pamukova-bilecik-bozüyük hattında ilerliyor tren.
Tiyatro izlerken ansızın sahneye çıkıp dikkat çeken heyecan uyandıran sonra birden kaybolan, bir yüz gibi. İstasyonlarda trene binen satıcılarda değişik bir tat katıyor trene Nerdeyse her istasyonda simitçi biniyor, İzmit’te pişmaniyeciler, İzmit’ten sonra, Eskişehir’e kadar kâh örme sepetinde kendi bahçesinin erikleri olan bir amca, kâh sepetinde dutlar olan bir başkası biniyor.Ankara civarlarında bir kavurmacı binmişti, ekmek arası kavurma . Ankara’dan sonra tren yolcularıyla baş başa kalıyor.
Eğer yolculuğunuzu benim gibi yalnız yapıyorsanız, etrafta size arkadaşlık edebilecek birçok insan bulabiliyorsunuz. Eskişehir’in bir ilçesinde imam olan genç ve gülen bir adam size usul susul hayatın sırlarına dair bir şeyler fısıldayabilir mesela, ya da Ankara’ya iş başvurusu için giden bir gençten heyecanlı ve geleceğe dair umut dolu sözler işitebilirsiniz. Yaşlı ve şirin bir Eskişehir köylüsüyle siyasi sohbetler yapabilir. Birbirine uymayan siyasi çizginize rağmen kucak dolusu ve yüzünüze sığmayan gülüşlerle vedalaşabilirisiniz.
Sincan’da iniyorum trenden, Etimesgut’a gidecek banliyöye binicem.
Banliyönün kaçta geleceğini sorduğum bir abi, az sonra gelir diyor bende ona binicem, gel otur. Bankta yanında gösterdiği boş yere oturuyorum. Serin bir Ankara akşamı, Abiyle koyu bir sohbete girişiyoruz. Demiryollarında yol işçisiymiş, ‘’hani sarı makinalar varya diyor işte onlarda çalışıyoruz’’. Memleketin halinden, trenlerden, tren yollarından, asker arkadaşlarının vefasızlığından konuşuyoruz. Etimesgut banliyösü geliyor biniyoruz, giderken küçük sarsıntılar geçirdikçe tren hafifçe dizime vuruyor, bak diyor biz işte yoldaki bu aksaklıkları gideriyoruz. Etimesgut’ta inince heyecanla uzakta karanlıklar içindeki o sarı makineyi gösteriyor, az sonra … ekspersi geçince yol boşalacak biz çıkıcaz, istersen gel müsaitsen bir çayımızı iç diyor.Vakit dar, ayrılmam lazım, teşekkür edip ayrılıyorum.Ankara da demir yollarında yol işçisi Bayram abiye buradan kucak dolusu selam ediyorum.
Ankara’da geceyi geçiriyorum, konaklamayı bir arkadaşımın evinde yapıyorum. Ertesi gün Bakanlıklar ve Kızılay civarında dolaşıyorum biraz. Meclsin fotoğrafını çekeyim diyorum ama önünde nöbet bekleyen asker, tepki gösteriyor. Tamamda bu meclis benim irademin yansınması değil mi ?Meclisi ve askerin tutumunu şu anki ülke yapısıyla örtüştüğü fark edip ayrılıyorum ordan.
Ankara hepimizin bildiği o sıcak ve soğuk Ankara
Saat 16-40 ta doğu ekspresi gelecek onunla devam edicem yola.
3 nolu pulman 39 numaralı koltuk.Tren, temiz, serin ve rahat.
İzmit-Ankara arası herkesin bildiği yerler aslında.
Yeşillik içinde Sapanca ya varıyorsunuz. Sapanca, Haydarpaşa’dan kalkan trenler için bir mahzuniyeti giderme hediyesi gibi geliyor bana. Haydarpaşa’dan denizin mavi elini tutarak sefere başlayan her tren, İzmit’e kadar denizle yan yana kola kola göz göze geliyor. İzmit körfeziyle beraber mavilik bitince birden karasal bir hüzne düşmesinler diye tren ve yolcuları, ‘’ beni deniz gönderdi ,hadi yürüyelim bir müddet dercesine’’ Sapanca gölü çıkıyor karşılarına.. Anadolu’dan dönerken de ilk Sapanca gölü karşılar sizi, hoş geldin der, buyur deniz seni bekler .
Sapanca’dan sonra Sakarya nehri eşlik ediyor size, Sakarya Nehri coşkulu delibaş atlar gibi kah trenin önünden, kah arakasından kah altından akarak, etrafınızda koşuşarak, ağaçların gölgesine sığınarak el sallayıp gider gibi yapıp sonra tekrara yanı başınızda belirerek akıp gidiyor.
Eğer uzun yola gidiyorsanız
Kulak verin Sakarya’ya
Fırat’a selam Fırat’a selam dediğini duyacaksınız.
Pamukova-bilecik-bozüyük hattında ilerliyor tren.
Tiyatro izlerken ansızın sahneye çıkıp dikkat çeken heyecan uyandıran sonra birden kaybolan, bir yüz gibi. İstasyonlarda trene binen satıcılarda değişik bir tat katıyor trene Nerdeyse her istasyonda simitçi biniyor, İzmit’te pişmaniyeciler, İzmit’ten sonra, Eskişehir’e kadar kâh örme sepetinde kendi bahçesinin erikleri olan bir amca, kâh sepetinde dutlar olan bir başkası biniyor.Ankara civarlarında bir kavurmacı binmişti, ekmek arası kavurma . Ankara’dan sonra tren yolcularıyla baş başa kalıyor.
Eğer yolculuğunuzu benim gibi yalnız yapıyorsanız, etrafta size arkadaşlık edebilecek birçok insan bulabiliyorsunuz. Eskişehir’in bir ilçesinde imam olan genç ve gülen bir adam size usul susul hayatın sırlarına dair bir şeyler fısıldayabilir mesela, ya da Ankara’ya iş başvurusu için giden bir gençten heyecanlı ve geleceğe dair umut dolu sözler işitebilirsiniz. Yaşlı ve şirin bir Eskişehir köylüsüyle siyasi sohbetler yapabilir. Birbirine uymayan siyasi çizginize rağmen kucak dolusu ve yüzünüze sığmayan gülüşlerle vedalaşabilirisiniz.
Sincan’da iniyorum trenden, Etimesgut’a gidecek banliyöye binicem.
Banliyönün kaçta geleceğini sorduğum bir abi, az sonra gelir diyor bende ona binicem, gel otur. Bankta yanında gösterdiği boş yere oturuyorum. Serin bir Ankara akşamı, Abiyle koyu bir sohbete girişiyoruz. Demiryollarında yol işçisiymiş, ‘’hani sarı makinalar varya diyor işte onlarda çalışıyoruz’’. Memleketin halinden, trenlerden, tren yollarından, asker arkadaşlarının vefasızlığından konuşuyoruz. Etimesgut banliyösü geliyor biniyoruz, giderken küçük sarsıntılar geçirdikçe tren hafifçe dizime vuruyor, bak diyor biz işte yoldaki bu aksaklıkları gideriyoruz. Etimesgut’ta inince heyecanla uzakta karanlıklar içindeki o sarı makineyi gösteriyor, az sonra … ekspersi geçince yol boşalacak biz çıkıcaz, istersen gel müsaitsen bir çayımızı iç diyor.Vakit dar, ayrılmam lazım, teşekkür edip ayrılıyorum.Ankara da demir yollarında yol işçisi Bayram abiye buradan kucak dolusu selam ediyorum.
Ankara’da geceyi geçiriyorum, konaklamayı bir arkadaşımın evinde yapıyorum. Ertesi gün Bakanlıklar ve Kızılay civarında dolaşıyorum biraz. Meclsin fotoğrafını çekeyim diyorum ama önünde nöbet bekleyen asker, tepki gösteriyor. Tamamda bu meclis benim irademin yansınması değil mi ?Meclisi ve askerin tutumunu şu anki ülke yapısıyla örtüştüğü fark edip ayrılıyorum ordan.
Ankara hepimizin bildiği o sıcak ve soğuk Ankara
Saat 16-40 ta doğu ekspresi gelecek onunla devam edicem yola.