Tarih : 02 - 04.03.2007
Yer : Karacabey-Ayva köyü/ Bursa
Tırmanış Süresi : 7 saat
Ekip Lideri : Hüseyin DÖNMEZOĞLU
Katılanlar : Bahadır ÇAKAR, Rıza ŞİMŞEK, İclal YENİLMEZ, Özgür ÖZYENİCE, Yasemin SCHÖNGARTH, Funda
TUNCA, Kamil ÖZKASAP, Ahmet SİYAMİ, Cem KIYAK
Malzemeler : Şişme Bot,Karpit Lampası,Yedek Kıyafet,İp,Hms,Sikke,Perlon,Kask,Emniyet Kemeri,İniş Malzemesi
Rapor : Hüseyin’in toplantıda Ayvaini Mağarasına gidileceğini söylemesi ve gidecek ekibi belirlemesi ile faaliyet için hazırlıklar başladı. Mağarada bir hayli su birikintisi ve akıntısı olduğu için bota ihtiyacımız vardı ve özellikle Rıza, Özgür ve Kamil Hüseyin’le irtibat içinde olarak botları araştırarak temin etmeye çalıştılar. Bunun yanında mağarada olmazsa olmaz diye bilinen karpit lambalarını Hüseyin Bursa’dan yakınlarından temin edeceğini söylemişti. Eskişehir’den ekibin büyük bir kısmı (Bahadır, Rıza, İclal, Özgür, Cem, Funda, Yasemin) Cuma’dan hareket edecek ve Cuma günü Bursa’ya 55-60 km uzaklıkta bir mesafede kamp kuracaktı. Ahmet ve Kamil Cumartesi günü Bursa’da bize katılacakken Hüseyin de Cumartesi sabahı hepimizi Bursa’da karşılayacaktı.
1.Gün: Bursa’ya otostopla gitmeye karar vermiştik. Sabah işi ve dersi olmayan Rıza, İclal, ben (Bahadır), Yasemin 10:30 gibi kulüpte toplanmaya başlamıştık en son İclal’in bize katılmasıyla ufak bir rotarla 11:30 gibi okuldan hareket etmiştik. İclal ve ben (Bahadır) birkaç dakika sonra bir arabaya bindik ve Bursa sapağına doğru yola koyulmuştuk. Bizden kısa bir süre sonra Rıza ile Yaseminde onları arabasına alan biri ile Eskişehir’den ayrılmışlardı. Tanımadığımız insanlarla yolculuk yapmanın keyfi ve heyecanı ile ben ve İclal Bursa sapağında bir araba değişimi ile kamp kuracağımız alana doğru gidiyorduk. Rıza ve Yasemin bizden daha şanslılardı çünkü tek araba ile direk kamp kuracağımız alana gelmişlerdi. Cumadan faaliyete başlayacak ekibin diğer üyeleri Özgür, Cem, Funda’da daha biz yoldayken Eskişehir’den hareket ettiklerini bize bildirmişlerdi. Kamp kuracağımız alana ilk biz (İclal, Bahadır) varmıştık. Rıza ve Yasemin’inde gelmesiyle kamp alanı belirlendi ve kısa sürede U4 çadırımızı kurmuştuk. Hava bir hayli güzeldi. Ortalama saat 14:00 olmadan kamp alanına yerleşmiştik denilebilir. Kısa bir süre sonra Özgür, Cem ve Funda gelmiş onlarda çadırlarını kurarak kamp alanına yerleşmişlerdi. Kamp sorumlusu ve ekip lideri Hüseyin tarafından Özgür olarak belirlenmişti. Özgür, neler yapacağımız ve bir sonra gün için planlar konusunda yapacaklarımızı anlattıktan sonra yemek ve sıcak sıvı alımı ile biraz muhabbet edip eğlenerek erken denilebilecek bir saat de sabah 07:30 da kalkmayı planlayarak yatmıştık.
2.Gün: Sabah 07:30’da uyanmıştık. Kısa bir sürede kahvaltı yaparak çadırlarımızı ve eşyalarımızı toplayarak 09:00 gibi Bursa’ya hareket etmek üzere yola koyulduk yine bölünerek otostopla 11:30-12:00 gibi Bursa’ya varmıştık.(Bahadır, Rıza, Özgür, İclal, Yasemin, Funda, Cem) Osmangazi Metro istasyonu önünde bir simit kafe de Hüseyin ile buluştuk, Kamil ve Ahmet’in gelmesiyle çok vakit geçirmeden yola çıktık. Osmangazi’den Küçük Sanayi oradan da Akçalar minibüsleriyle anlaşarak 1.5 saat süren yolculuktan sonra doğrudan Ayva köyüne saat 15:00 gibi gelmiştik. Mağaranın çıkış ağzına zorlu bir yamaçtan tırmanarak mağara ağzına kamp kurduktan sonra kısa bir sürede karnımızı doyurarak hazırlıklara başlamıştık. Mağara içinde kullanabileceğimiz malzemeleri ve yeteri kadar yiyecek ve yedek kıyafetlerimizi tek tek su geçirmemesi için poşetleyip çantalarımızı hazırladıktan sonra hareket kararı almıştık. Cem, kamp sorumlusu olarak kamp alanını bekleyecekti. Hüseyin, Ben(Bahadır), Rıza, Özgür, İclal, Yasemin, Ahmet, Kamil, Funda, yamaçtan tekrar köye indik. Köyde bizi mağaranın girişine götürecek traktörü ayarladık ve mağara girişine geldik. 17:00 gibi giriş için hazırlıklar başlamıştı. 3 adet botumuz vardı ekibin bir kısmı botları şişirip kullanıma hazır hale getirmeye çalışırken Özgür ve Hüseyin ise karpit lambalarını kullanılır hale getirmeye çalışıyorlardı. Mağara girişinde 2 saat süren hazırlıktan sonra Hüseyin’in iniş için istasyonu kurmasıyla ve ilk Özgür’ün mağara içine inişi gerçekleşti ve macera başladı. Yaklaşık 15 metrelik bir iniş çok zorlu sayılmazdı fakat kolayda değildi. Purisik ve yarım kazık düğümleri ile ipe girerek herkes tek tek inmeye başladı ve en son Hüseyin’in inişiyle yolculuk başlamıştı. 3 botla 3’er kişi ilerlemeyi planlarken botların maksimum 2 kişi alması bize zaman kaybettirecekti. Ayrıca botların 2 kişilik olması ve çok dayanıklı olmaması mağaranın başındayken birçoğumuzun en az beline kadar ıslanmasına neden olmuştu. Mağaranın içinde var olan oluşumlar yani sarkık ve dikitler bir hayli göz kamaştırıcıydı. Hüseyin en önde botları çok fazla kullanma ihtiyacı duymadan ilerliyordu. Bota ihtiyaç olunan yerlerde botları Yasemin, Ben(Bahadır), Özgür kullanarak ekibi birer birer tahliye ediyorduk. Mağaranın 2-2.5 km kadar mesafesinde yani ortalarına kadar çok fazla bölünmeden ekibin tamamı birlikte ilerlemiştik. Mağaranın üç ağız denilen bölgesini geçitken sonra önde Hüseyin, Funda ile ile suyun derin olduğu bölgelerde kayaların üzerinden yan geçişler yaparak ilerliyorlardı… ortalarda olan Rıza, İclal ve Ahmet onları takip ediyor, biz (Bahadır, Özgür, Kamil, Yasemin) en arkadan geliyorduk. Özellikle son 1 km’ ye kadar aramızdaki mesafe; malzemelerin bizde olması ve botları taşımamız nedeniyle baya açılmıştı denilebilir. Mağara içinde yemek yemeği planlasak da botların 2 kişilik olması ve yavaş ilerleyebildiğimizden bu planımızı gerçekleştirememiştik. Son 1 km’ ye kadar bir hayli ıslanmamız 10 derece mağara sıcaklığı 3 derece su sıcaklığından dolayı üşümeye başlamıştık. Bundan dolayı son birkaç saatte mağaranın güzelliklerini unutup mağaradan çıkma yarışına başlamıştık. Dağılan ekip son 1 km gibi tekrar toplanmaya başlamıştı. Öndeki ekip bota ihtiyacı oldukça bizi (Bahadır, Özgür, Kamil, Yasemin) bekliyordu. Son 500 metrede bir sürprizle karşılaşmıştık. 2 kişilik ve çok dayanıklı olmayan botlar işlevini yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştı. Delinerek havası sönen bir bottan sonra idare eder durumda 2 botumuz kalmıştı. Son 300 metrede suyun derin olması ve kenarlarında batak çamur olması botlarla geçmeyi zorunlu kılıyordu. Hüseyin çok üşüyen ve bundan dolayı problem yaşamaya başlayan Funda’yı en önden botla götürmüştü. Diğer sağlam botla da Yasemin ve İclal gitmişti. Biz (Bahadır, Rıza, Özgür, Kamil, Ahmet) suyun derinleştiği yerde botları bekliyorduk. Hüseyin, bir tane, artık iyice havası sönmüş bot ve bir tanede sağlamlığı meçhul botla yanımıza gelmiş botları bize bıraktıktan sonra kendisi yüzerek gitmişti. Biz (Bahadır, Rıza) şansımızı denemek istedik ve sağlam gözüken botla yola çıkmaya karar verdik.3 metre kadar gittikten sonra botun aşırı bir şekilde içeriye su kaçırdığını fark ettik. Suyu boşaltmak için kenara yanaştık ve botun içindeki suyu boşalttık tekrar yola koyulmak için Rıza tekrar bota binerken beni düşürdü ve ben artık yedek kıyafetim olmadan ıslak devam etmek zorundaydım. Ama bu etabı geçmek sandığımız kadar kolay olmayacaktı. 5 kişi kalmıştık sağlam botumuz yok denilebilirdi ve bu botlarla 5 kişi çıkışı bulacaktık. Özgür sağlam gözüken botu benden istemiş havası iyice sönmüş botu bana vermişti. Ancak ben o botla 1 metre bile ilerleyemeyip batmış yolun geri kalan kısmını yüzerek devam etme kararı almıştım. Havası söndü sönecek ve hatta yarısı sönük bir botla ben tek başıma kıyafetlerle bir hayli zorlanarak yüzmeye çalışıyordum. Arkamda Özgür, Rıza, Kamil ve Ahmet’in seslerini duyuyordum. Onlarında durumu benden farklı değildi sağlam gözüken botun altı ayrılmış bot bir simit şeklini almıştı onlarda botun geriye kalan kenarlarına tutunarak yüzmeye çalışıyorlardı. Zorlu bir 300 metreyi bu şekilde aşmıştık. O zorlu etabı atlattıktan sonra 20-30 metre çakıl bir zeminde titreyerek yürüyerek yaklaşık gece 02:00-02:30 sularında mağaradan çıkmıştık.7-7,5 süren zorlu, heyecanlı ve hayatımızın silinmez deneyimlerinden birini yaşamanın keyfiyle üstümüzü değiştirmeye başladık ve kısa sürede çadırın içinde tulumlara girdik. Cem’in katkılarıyla yemeğimizi yiyip ve sıcak sıvımızı aldıktan sonra derin bir uykuya daldık.
3.gün: Sabah 9:00 gibi hemen hemen herkes kalmıştı. Bir yandan toparlanmaya başlarken bir yandan da kahvaltı hazırlamaya çalışıyorduk. Kahvaltıdan çok tercihimiz elimizde sadece onlar bulunduğu için makarna ve ton balığından yanaydı. Yemeğimizi yedikten sonra saat 11:00 gibi toplanıp hareket için son hazırlıkları yapıyorduk. Geldiğimiz dün telefonunu aldığımız minibüs şoförü bizi alabileceğini söylemişti. Özgür şoförle telefonda görüşerek saat 12 gibi Ayva köyünde olmasını rica etti. Gelmesi şarttı çünkü Ayva köyünde bir ulaşım aracı yoktu ve o mesafeyi yürümemiz çok zordu. Söylenilen saatte köye inmiş minibüse yerleşmeye başlamıştık. Hüseyin Bursa’da kalacaktı, Kamil, Funda, Yasemin, Ahmet ve Cem Eskişehir’e otostopla gitmeyi planlıyor ben(Bahadır) Rıza Özgür otobüsle gitmeyi düşünüyorduk. Otostop ekibinin de otobüsle gelme kararı aldıktan sonra hep beraber otogara gitmiştik. Otobüs biletlerimizi 18:15’e almış karnımızı doyurduktan sonra yola çıkmıştık.20:45 gibi Eskişehir’e indik ve evlere dağıldık.
Yazan : Bahadır Çakar
Yer : Karacabey-Ayva köyü/ Bursa
Tırmanış Süresi : 7 saat
Ekip Lideri : Hüseyin DÖNMEZOĞLU
Katılanlar : Bahadır ÇAKAR, Rıza ŞİMŞEK, İclal YENİLMEZ, Özgür ÖZYENİCE, Yasemin SCHÖNGARTH, Funda
TUNCA, Kamil ÖZKASAP, Ahmet SİYAMİ, Cem KIYAK
Malzemeler : Şişme Bot,Karpit Lampası,Yedek Kıyafet,İp,Hms,Sikke,Perlon,Kask,Emniyet Kemeri,İniş Malzemesi
Rapor : Hüseyin’in toplantıda Ayvaini Mağarasına gidileceğini söylemesi ve gidecek ekibi belirlemesi ile faaliyet için hazırlıklar başladı. Mağarada bir hayli su birikintisi ve akıntısı olduğu için bota ihtiyacımız vardı ve özellikle Rıza, Özgür ve Kamil Hüseyin’le irtibat içinde olarak botları araştırarak temin etmeye çalıştılar. Bunun yanında mağarada olmazsa olmaz diye bilinen karpit lambalarını Hüseyin Bursa’dan yakınlarından temin edeceğini söylemişti. Eskişehir’den ekibin büyük bir kısmı (Bahadır, Rıza, İclal, Özgür, Cem, Funda, Yasemin) Cuma’dan hareket edecek ve Cuma günü Bursa’ya 55-60 km uzaklıkta bir mesafede kamp kuracaktı. Ahmet ve Kamil Cumartesi günü Bursa’da bize katılacakken Hüseyin de Cumartesi sabahı hepimizi Bursa’da karşılayacaktı.
1.Gün: Bursa’ya otostopla gitmeye karar vermiştik. Sabah işi ve dersi olmayan Rıza, İclal, ben (Bahadır), Yasemin 10:30 gibi kulüpte toplanmaya başlamıştık en son İclal’in bize katılmasıyla ufak bir rotarla 11:30 gibi okuldan hareket etmiştik. İclal ve ben (Bahadır) birkaç dakika sonra bir arabaya bindik ve Bursa sapağına doğru yola koyulmuştuk. Bizden kısa bir süre sonra Rıza ile Yaseminde onları arabasına alan biri ile Eskişehir’den ayrılmışlardı. Tanımadığımız insanlarla yolculuk yapmanın keyfi ve heyecanı ile ben ve İclal Bursa sapağında bir araba değişimi ile kamp kuracağımız alana doğru gidiyorduk. Rıza ve Yasemin bizden daha şanslılardı çünkü tek araba ile direk kamp kuracağımız alana gelmişlerdi. Cumadan faaliyete başlayacak ekibin diğer üyeleri Özgür, Cem, Funda’da daha biz yoldayken Eskişehir’den hareket ettiklerini bize bildirmişlerdi. Kamp kuracağımız alana ilk biz (İclal, Bahadır) varmıştık. Rıza ve Yasemin’inde gelmesiyle kamp alanı belirlendi ve kısa sürede U4 çadırımızı kurmuştuk. Hava bir hayli güzeldi. Ortalama saat 14:00 olmadan kamp alanına yerleşmiştik denilebilir. Kısa bir süre sonra Özgür, Cem ve Funda gelmiş onlarda çadırlarını kurarak kamp alanına yerleşmişlerdi. Kamp sorumlusu ve ekip lideri Hüseyin tarafından Özgür olarak belirlenmişti. Özgür, neler yapacağımız ve bir sonra gün için planlar konusunda yapacaklarımızı anlattıktan sonra yemek ve sıcak sıvı alımı ile biraz muhabbet edip eğlenerek erken denilebilecek bir saat de sabah 07:30 da kalkmayı planlayarak yatmıştık.
2.Gün: Sabah 07:30’da uyanmıştık. Kısa bir sürede kahvaltı yaparak çadırlarımızı ve eşyalarımızı toplayarak 09:00 gibi Bursa’ya hareket etmek üzere yola koyulduk yine bölünerek otostopla 11:30-12:00 gibi Bursa’ya varmıştık.(Bahadır, Rıza, Özgür, İclal, Yasemin, Funda, Cem) Osmangazi Metro istasyonu önünde bir simit kafe de Hüseyin ile buluştuk, Kamil ve Ahmet’in gelmesiyle çok vakit geçirmeden yola çıktık. Osmangazi’den Küçük Sanayi oradan da Akçalar minibüsleriyle anlaşarak 1.5 saat süren yolculuktan sonra doğrudan Ayva köyüne saat 15:00 gibi gelmiştik. Mağaranın çıkış ağzına zorlu bir yamaçtan tırmanarak mağara ağzına kamp kurduktan sonra kısa bir sürede karnımızı doyurarak hazırlıklara başlamıştık. Mağara içinde kullanabileceğimiz malzemeleri ve yeteri kadar yiyecek ve yedek kıyafetlerimizi tek tek su geçirmemesi için poşetleyip çantalarımızı hazırladıktan sonra hareket kararı almıştık. Cem, kamp sorumlusu olarak kamp alanını bekleyecekti. Hüseyin, Ben(Bahadır), Rıza, Özgür, İclal, Yasemin, Ahmet, Kamil, Funda, yamaçtan tekrar köye indik. Köyde bizi mağaranın girişine götürecek traktörü ayarladık ve mağara girişine geldik. 17:00 gibi giriş için hazırlıklar başlamıştı. 3 adet botumuz vardı ekibin bir kısmı botları şişirip kullanıma hazır hale getirmeye çalışırken Özgür ve Hüseyin ise karpit lambalarını kullanılır hale getirmeye çalışıyorlardı. Mağara girişinde 2 saat süren hazırlıktan sonra Hüseyin’in iniş için istasyonu kurmasıyla ve ilk Özgür’ün mağara içine inişi gerçekleşti ve macera başladı. Yaklaşık 15 metrelik bir iniş çok zorlu sayılmazdı fakat kolayda değildi. Purisik ve yarım kazık düğümleri ile ipe girerek herkes tek tek inmeye başladı ve en son Hüseyin’in inişiyle yolculuk başlamıştı. 3 botla 3’er kişi ilerlemeyi planlarken botların maksimum 2 kişi alması bize zaman kaybettirecekti. Ayrıca botların 2 kişilik olması ve çok dayanıklı olmaması mağaranın başındayken birçoğumuzun en az beline kadar ıslanmasına neden olmuştu. Mağaranın içinde var olan oluşumlar yani sarkık ve dikitler bir hayli göz kamaştırıcıydı. Hüseyin en önde botları çok fazla kullanma ihtiyacı duymadan ilerliyordu. Bota ihtiyaç olunan yerlerde botları Yasemin, Ben(Bahadır), Özgür kullanarak ekibi birer birer tahliye ediyorduk. Mağaranın 2-2.5 km kadar mesafesinde yani ortalarına kadar çok fazla bölünmeden ekibin tamamı birlikte ilerlemiştik. Mağaranın üç ağız denilen bölgesini geçitken sonra önde Hüseyin, Funda ile ile suyun derin olduğu bölgelerde kayaların üzerinden yan geçişler yaparak ilerliyorlardı… ortalarda olan Rıza, İclal ve Ahmet onları takip ediyor, biz (Bahadır, Özgür, Kamil, Yasemin) en arkadan geliyorduk. Özellikle son 1 km’ ye kadar aramızdaki mesafe; malzemelerin bizde olması ve botları taşımamız nedeniyle baya açılmıştı denilebilir. Mağara içinde yemek yemeği planlasak da botların 2 kişilik olması ve yavaş ilerleyebildiğimizden bu planımızı gerçekleştirememiştik. Son 1 km’ ye kadar bir hayli ıslanmamız 10 derece mağara sıcaklığı 3 derece su sıcaklığından dolayı üşümeye başlamıştık. Bundan dolayı son birkaç saatte mağaranın güzelliklerini unutup mağaradan çıkma yarışına başlamıştık. Dağılan ekip son 1 km gibi tekrar toplanmaya başlamıştı. Öndeki ekip bota ihtiyacı oldukça bizi (Bahadır, Özgür, Kamil, Yasemin) bekliyordu. Son 500 metrede bir sürprizle karşılaşmıştık. 2 kişilik ve çok dayanıklı olmayan botlar işlevini yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştı. Delinerek havası sönen bir bottan sonra idare eder durumda 2 botumuz kalmıştı. Son 300 metrede suyun derin olması ve kenarlarında batak çamur olması botlarla geçmeyi zorunlu kılıyordu. Hüseyin çok üşüyen ve bundan dolayı problem yaşamaya başlayan Funda’yı en önden botla götürmüştü. Diğer sağlam botla da Yasemin ve İclal gitmişti. Biz (Bahadır, Rıza, Özgür, Kamil, Ahmet) suyun derinleştiği yerde botları bekliyorduk. Hüseyin, bir tane, artık iyice havası sönmüş bot ve bir tanede sağlamlığı meçhul botla yanımıza gelmiş botları bize bıraktıktan sonra kendisi yüzerek gitmişti. Biz (Bahadır, Rıza) şansımızı denemek istedik ve sağlam gözüken botla yola çıkmaya karar verdik.3 metre kadar gittikten sonra botun aşırı bir şekilde içeriye su kaçırdığını fark ettik. Suyu boşaltmak için kenara yanaştık ve botun içindeki suyu boşalttık tekrar yola koyulmak için Rıza tekrar bota binerken beni düşürdü ve ben artık yedek kıyafetim olmadan ıslak devam etmek zorundaydım. Ama bu etabı geçmek sandığımız kadar kolay olmayacaktı. 5 kişi kalmıştık sağlam botumuz yok denilebilirdi ve bu botlarla 5 kişi çıkışı bulacaktık. Özgür sağlam gözüken botu benden istemiş havası iyice sönmüş botu bana vermişti. Ancak ben o botla 1 metre bile ilerleyemeyip batmış yolun geri kalan kısmını yüzerek devam etme kararı almıştım. Havası söndü sönecek ve hatta yarısı sönük bir botla ben tek başıma kıyafetlerle bir hayli zorlanarak yüzmeye çalışıyordum. Arkamda Özgür, Rıza, Kamil ve Ahmet’in seslerini duyuyordum. Onlarında durumu benden farklı değildi sağlam gözüken botun altı ayrılmış bot bir simit şeklini almıştı onlarda botun geriye kalan kenarlarına tutunarak yüzmeye çalışıyorlardı. Zorlu bir 300 metreyi bu şekilde aşmıştık. O zorlu etabı atlattıktan sonra 20-30 metre çakıl bir zeminde titreyerek yürüyerek yaklaşık gece 02:00-02:30 sularında mağaradan çıkmıştık.7-7,5 süren zorlu, heyecanlı ve hayatımızın silinmez deneyimlerinden birini yaşamanın keyfiyle üstümüzü değiştirmeye başladık ve kısa sürede çadırın içinde tulumlara girdik. Cem’in katkılarıyla yemeğimizi yiyip ve sıcak sıvımızı aldıktan sonra derin bir uykuya daldık.
3.gün: Sabah 9:00 gibi hemen hemen herkes kalmıştı. Bir yandan toparlanmaya başlarken bir yandan da kahvaltı hazırlamaya çalışıyorduk. Kahvaltıdan çok tercihimiz elimizde sadece onlar bulunduğu için makarna ve ton balığından yanaydı. Yemeğimizi yedikten sonra saat 11:00 gibi toplanıp hareket için son hazırlıkları yapıyorduk. Geldiğimiz dün telefonunu aldığımız minibüs şoförü bizi alabileceğini söylemişti. Özgür şoförle telefonda görüşerek saat 12 gibi Ayva köyünde olmasını rica etti. Gelmesi şarttı çünkü Ayva köyünde bir ulaşım aracı yoktu ve o mesafeyi yürümemiz çok zordu. Söylenilen saatte köye inmiş minibüse yerleşmeye başlamıştık. Hüseyin Bursa’da kalacaktı, Kamil, Funda, Yasemin, Ahmet ve Cem Eskişehir’e otostopla gitmeyi planlıyor ben(Bahadır) Rıza Özgür otobüsle gitmeyi düşünüyorduk. Otostop ekibinin de otobüsle gelme kararı aldıktan sonra hep beraber otogara gitmiştik. Otobüs biletlerimizi 18:15’e almış karnımızı doyurduktan sonra yola çıkmıştık.20:45 gibi Eskişehir’e indik ve evlere dağıldık.
Yazan : Bahadır Çakar