Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vadili Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 22
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 6,748
V

vadili

Ziyaretçi
Arkadaşlar benim ilgimi çekti,bu kadarınada pes dedim



Arkadaşlar bu konudaki düşünceleriniz,ilgili arkadaşların yorumları rica olunur.
Bilenler arastirsin bakalim...
Ankara Hıfsızsıhha Gıda Denetim Bölüm Başkan Yrd.Gönül Özdeğer ve iki asistanı SOLİTİN adlı kimyasal ile ilgili çalışmaları ve yayınları dolayısı ile ölüm tehditleri aldıklarını açıkladılar ve savcılığa suç duyurusunda bulundular.
SOLİTİN aslında gıdalarda hiç bulunmaması gereken tamamen kimyasal bir ajan hatta basit olarak melaminimsi bir plastik,sütlere,yoğurt ve ayranlara ve sütün girdiği her çeşit besine katılıyor çünkü bu molekül su ile inanılmaz şekilde bağlanarak kıvam arttırıyor,bu hem imalat procesleri açısından zaman kazandırıyor,hem gıda doğallığını kaybettiğinden son kullanma tarihini uzatıyor ve firmaların stoklu çalışmasını sağlıyor,hem maliyeti inanılmaz düşürerek firmaların rekabet gücünü arttırıyor.
Çocuklarınıza beş kuruşa,yirmi kuruşa,elli kuruşa gofret,çikolata ve süt ürünleri alabilmemiz,evlerimize çeşit çeşit peynir,yoğurt,hazır sütlü tatlı vs girebilmesi hep bu yüzden.
SOLİTİN bir tricalcid bileşiği yani doğada en bol ve bedava bulabileceğiniz türden,tebeşir gibi,alçı taşı gibi,oysa bu bileşik böbreklerden atılırken renal tubuluslardaki glomerüllerde birikiyor ve filtrasyonu yani böbreklerin kanı süzmesini engelliyor,ve sonuç böbrek yetmezliğine kadar uzanan böbrek rahatsızlıkları serum üre ve kraetinin düzeylerinde artış ve bunun getirdiği devamlı yorgunluk hali, hafıza ve konsantrasyon bozuklukları ve hatta ciddi mental bozukluklar,Almanya Solingen üniversitesi Pskyatri bölümünce 2009 da 21.Europe Pscyhatry Society'e sunulan bildirgede Şizofreni ve SOLİTİN kullanımı arasında ilişkiler olması muhtemel olduğu,Özellikle Paranoid Şizofreni vakalarında kanda tricalciophospate bileşiklerinin normalden 16 kat yüksek olduğu belirtilmesine rağmen bildirge nedense Kongrede sunum için kabul edilmedi.
Üretici firmalar SOLİTİN'i hiç bir şekilde ürün etiketlerinde bildirmiyor,aldığımız ürünlerde SOLİTİN olup olmadığını yine de bir kaç basit deney ile anlayabiliriz,eğer bu yönde bir şüphe oluşursa derhal bulunduğunuz il Hıfsızsıhha Md.ile ilişkiye geçerek şüpheli gıdanın test edilmesini talep ediniz,bu şekilde binlerce hatta yüzbinlerce insanın sağlığını kurtarabilirsiniz,çevrenize baktığınızda ne kadar çok dializ merkezi ve böbrek hastası olduğunu siz de görüyorsunuz bu artışın sebebi bazı ahlaksız firmaların kar hırsından başka bir şey değil.
Aldığınız sıvı ürünler (süt,ayran,çikolatalı süt vs) için şu yolu izleyebilirsiniz bir metal'i (çatal,kaşık vs) el yakacak düzeyde ısıtın ve test etmek istediğiniz sıvıya batırarak çalkalama hareketi yapın,metali çıkardığınızda birbirinden ayrılmış öbekler halinde beyaz topaklar görürseniz o üründe SOLİTİN var demektir.
Peynir vs türü ürünlerde ise üründen bir parça alarak sirkeli suya koyunuz eğer sirkeli suyun üzerinde kalan beyazımsı bir tabaka görürseniz o üründe SOLİTİN var demektir.
Çikolata,gofret türü ürünlerde ise ürünü elinizle basitçe kırın, eğer kırığın her iki tarafında süt beyazı noktalar varsa o üründe de SOLİTİN vardır.
Sağlığımız için,geleceğimiz için,çocuklarımız ve sevdiklerimiz için bu bilgileri bütün çevremize yayalım ve toplumsal olarak tepkimizi ortaya koyarak AB Normlarında olmayan bu katkı maddesinin üretici firmalar tarafından daha fazla kullanılmasını engelleyelim.


Saygılarımla
Yrd.Dç.Dr Gülden Semavi
Ankara Üniversitesi Hacettepe Tıp Fakültesi Biyokimya Blm.
 

Etiketler
Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

Teşekkürler çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Hatta solitin tespit ettiğimiz gıdaları burda paylaşırsak daha güzel olur.. :smiley:
Saygılar , Deniz
 

Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

Sn.ömer bey çok teşekürler.oldukca hasas ve çok önemli bir konuyu bizimle paylaştınız.Biz de elimizde geldiğince başkalrı ile paylaşmaya ve etrafımıza yaymaya koyulmalıyız.iyi paylaşımlar.
 

Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

Ben çok yaşamayı önemsemem,ama sağlıklı yaşamayı önemserim.
Allah hepimize sağlık versin
 

Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

Ömer bey kesinlikle bizim bilmediğimiz çok önemli bir konuya değinmişsiniz bir eğitimci olarak çok dikkatimi çekti.Küçük yavrularımızı bu konuda bilinçlendirmek lazım.Paylaşım için çok teeşekkürler.Bu basit testleri yaparak ne aldığımız konusunda bilinçlenip daha dikkatli alışveriş yaparız diye düşünüyorum.
 



Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

Ömer Bey Selamlar,

Muhabbet sayfasına yazdığınızda bu konuyu kabaca araştırdım.

Yrd.Dç.Dr Gülden Semavi adında kimseyi bulamadım.
Bilimsel çalışma yapan birisinin internette en azından bir yerde ismi geçmesi lazımdı.

İkinci yanlış ise Ankara Üniversitesi ile Hacattepe Tıp Fakültesinin herhangi bağının bulunmaması. (Ankara Üniversitesi Hacettepe Tıp Fakültesi Biyokimya Blm.)

Bu tür mailller sıklıkla bizlerede geliyor. Ancak bu maillerin bir çoğu adres avcılığına yönelik.
Bu bilgi kirliliği yüzünden iyi ile kötüyü ayırt etmemiz güçleşiyor.

Spam adı verilen bu tür e-postaları arkdaşlarınıza iletecek iseniz, e-posta adreslerini "GİZLİ" bölmesine yazmanızda fayda var.

Yinede duyarlılığınız için size teşekkür ederim.
Son derece hassas olduğumuz çocuklarımız konusunda, hislerimizi suistimal eden bu kimselere de fırsat vermemek gerektiğini düşünüyorum.

Saygılar
 

Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

Ankara Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi birbirinden bagımsız iki ayrı üniversitedir. Bu doğru.
 

Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

Selam arkadaşlar,
Bizler kömür tozu karışık karabiberden,kiremit tozu karışık kırmızı toz bibere varıncaya kadar neler yemedikki.Hangi birisnin vicdanı sızladı.
burda sıralamaya kalkarsam sayfalar tutar.
İstanbulda doğup büyümüş ve şimdi köylü biriyim.Elimizden geldiğince doğal besleniyoruz.
Doğal olmayan birşeyi yemeye mecbur değiliz,yemezsek ölmeyiz.
Ben doğru bildiğim ve inandıklarımı yazdım.

Temiz bir dünya ve hormonsuz bir nesil geleceğimiz.
sağlıcakla kalın
 

Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

Bu konularla ilgili www.beslenmebulteni.com isimli siteyi incelemenizi öneriyorum.

Site Prof.Dr. Ahmet Aydın a ait ve bu sitenin forum bölümünde gerek beslenme olsun gerekse sağlık ile ilgili sorunlar olsun bizzat Ahmet hoca yanıt veriyor sorulara.

Örneğin marketlerden aldığımız sosis,salam gibi ürünlerin içerisinde hiç et olmadığını soyadan yapıldıklarını biliyormusunuz? Bu komplo teorisi falan değil, etin kilosu 25 liralarda iken 3-5 liraya 500 gr salam almak ne kadar mantıklı? bunu satanlarda bir şekilde kar ediyor. Kısacası beslenme bülteni ne grin şöyle yazıları okuyun, forumu dolaşın yorumları okuyun oldukça ilginizi çekecektir.
 

Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

TurKuaZ' Alıntı:
Bu konularla ilgili www.beslenmebulteni.com isimli siteyi incelemenizi öneriyorum.

Site Prof.Dr. Ahmet Aydın a ait ve bu sitenin forum bölümünde gerek beslenme olsun gerekse sağlık ile ilgili sorunlar olsun bizzat Ahmet hoca yanıt veriyor sorulara.

Örneğin marketlerden aldığımız sosis,salam gibi ürünlerin içerisinde hiç et olmadığını soyadan yapıldıklarını biliyormusunuz? Bu komplo teorisi falan değil, etin kilosu 25 liralarda iken 3-5 liraya 500 gr salam almak ne kadar mantıklı? bunu satanlarda bir şekilde kar ediyor. Kısacası beslenme bülteni ne grin şöyle yazıları okuyun, forumu dolaşın yorumları okuyun oldukça ilginizi çekecektir.


Teşekkür ediyorum,site çok farklı konulara değinmiş,ilgimi çeken konular var,
paylaşım için sağolun.
 



Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

Hemen akla gelen 2 büyük çalışma...

"ÖLÜM TOHUMLARI" GDO'NUN PERDE ARKASI;
http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=451366

"GDO: ÇAĞDAŞ ESARET"
http://www.idefix.com/kitap/gdo-cagdas-esaret-kenan-demirkol/tanim.asp?sid=N2G46WYPLD5OIGK47PO2

ÇARE: EKOLOJİK-ORGANİK TARIM VE ÜRÜNLER derim.

Kalın sağlıcakla...
 



Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

"insan"ın hırsı ve vicdansızlığı sınır tanımıyor gerçekten.....

sn Ömer bey ve sn LX100LC bu konuyla ilgili bilgilendirme için teşekkürler,
bu kadar önemli konuları insanların çıkar aracı yapmaları inanılır gibi değil....
 

Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

Bu konuya 2 senedir daha fazla eğilmiş bir aile (3kişilk-anne-çocuk-baba) olarak mümkün mertebe doğal olan yolları seçmeye çalışıyoruz. İşlerimiz gereği şehirde geçirdiğimiz vakitlerin arta kalanında doğada zamanımızı geçiriyoruz...
Birincil konu;
Beslenme konusunda özellikle çocuklarımız için oldukça önem kazanmış durumda... Bizim önem verdiğimiz en önemli konu marketlerdeki paketlenmiş ürünlerden kendimizi uzak tutmaya çalışıyoruz (bisküvi,şekerleme,cips v.b...) Pakede girmiş her ürünün içerisinde ağır oranda vücuttan atılamayacak ve seneler içerisinde bir çok hasarlara neden olacak kimyasallar bulunmakta.Diyeceksiniz ki nereye kadar kaçalım, kaçabildiğimiz kadar kaçalım en azından gelişme çağındaki ufaklıkları kaçıralım derim... Monosodyum glutamat - E621 öncelikli, NBŞ (nişasta bazlı şurup), aspartan, ve bunun gibi seneler içerisinde iç organlarımızı ve beynimizi etkileyecek bu maddeler paketlenmiş ürünlerin %95 nin içinde yüksek oranda bulunmakta. Monosodyum glutamat - E621 kimyasalı avrupada kullanımı tammen yasak, USA da %3-5 arası bir müsadeye tabii, denetimi eksik Ülkemizde kanunlar %30 a kadar izin veriyor.Dönerciler, köfteciler bile bu keyif verici maddeyi kullanıyorlar.. Netten yazıp bakarsanız nasıl hasarlar bıraktığını görebilirsiniz...Aslında bu durumu uzatırsak paranoyak olmamakta içten bile değil. Şu anda marketlerdeki ne süt ne yoğurt ne de ekmek sağlıklı ve doğal... Bu şehirde yaşayanları kıstırmış vaziyette... Ekolojik marketlerin çoğu zaten para tuzağı...Çokta fazla inanmıyorum... Zamanımızda bunları tüketmeden yaşamak mümkün değil tabii ama en azından daha dikkat edebiliriz diye düşünüyorum.Bilinçli bir toplum olmak en önemlisi...

İkincil konu;
Tarım ve tohum olayları ile ilgilenmekteyiz...Hybrid ve GDO ya karşı Ülkemin çeşitli yerlerinden köylünün tohumlarından 1 avuç alıp yetişritip çeşitli derneklerin tohum takaslarında bunları takaslıyoruz... Bu çok önemli bir konu, 6-7 sene sonra yerel tohumları bulamayacak durumdayız... Örneğin Çanakkaleden geçerken herkez domates alamk istiyor ve yol kenarından satılan domateslerden alıyor.Bu domatesler migrosta satılan domateslerle aynıdır. ziraatten alınan domates tohum ile köylü bunları yetiştirip satıyor.Bunlar yabancı meşeyli tohum firmasının türkiyeye sattığı tohumlardır. Kemal dervişin Türkiyeye gelmesiyle tarım adına bir dizi yasa çıkarılmıştır (bundan bir çok kişinin haberi yoktur) kısaca bu yasalar köylü kendi tohumunu para ile satması yasaklanmıştır.Kolluk görevlileri sizin yerel tohumlarınızı alıp imha etme hakkına sahip (kanunen yasal) Doğa severler olarak bu tohum olayını yakından incelemenizi tavsiye ederim... Yarın elimizde kendi tohumumuz kalmayacak, tamamen dışa bağımlı hale geleceğiz... Bunun nükleer bombadan daha etkili bir yöntem olduğu bütün herkezce bilinmekte...

Üçüncül konu;
Ç.kale Kaz dağları bölgesinde 34 madene altın ve çeşitli cevher araması için ruhsat verilmiş durumdadır...Ülkemizin en kıymetli bölgelerinden bir çok endemik bitkiye sahip bu dünya güzeli bölgeyi yok edilmeye başlanmasıdır... Buna anlam vermek imkansız.Madenlerin hiç birisi Türk şirketleri değildir.Öle gibi gözüksede çok uluslu yabancı şirketlerdir. Firmalar gelip ormanı talan edip bitki örtüsünü yok edip yer altı kaynaklarını kimyasallarla zehirleyip işleri bitince çekip gidecekler.Bize kalacak olan zehirli yer altı suları ve kuma dönmüş bir doğa olacaktır... Bu konuyu da nette ve facebook ta oldukça yaygın ve nitelikli olarak bulup inceleyebilirsiniz. Özellikle bu konu 2 gündür canımı çok sıkmış bulunmakta...

Kısacası ; Kanser, parkinson, böbrek yetmezliği, alzymer, damar tıkanıklığı v.b. hastalıklar olmadan tertemiz güzeller güzeli doğası olan ülkemizde yaşayıp, çocuklarımızı büyütmek istiyoruz.Sanırım bu suç değil... Altın olmadan yaşayabilirim ama buğdaysız, susuz asla...

Bu konular hakkında araştırmacı yazar İsmail Tokalak'ın kitaplarını tavsiye edebilirim. Gerçekten konularla ilgili aydınlanmak isteyenlere...

Bunun yanında offroad yapıyoruz, kamp yapıyoruz, kano yapıyoruz, enduro yapıyoruz, dalış yapıyoruz...hayattan ve doğadan keyif almaya çalışıyoruz...selamlar
 



Ynt: Çocuklarımıza yedirdiklerimiz

Ömer bey paylaşım için teşekürler.
vadili' Alıntı:
Arkadaşlar benim ilgimi çekti,bu kadarınada pes dedim



Arkadaşlar bu konudaki düşünceleriniz,ilgili arkadaşların yorumları rica olunur.
Bilenler arastirsin bakalim...
Ankara Hıfsızsıhha Gıda Denetim Bölüm Başkan Yrd.Gönül Özdeğer ve iki asistanı SOLİTİN adlı kimyasal ile ilgili çalışmaları ve yayınları dolayısı ile ölüm tehditleri aldıklarını açıkladılar ve savcılığa suç duyurusunda bulundular.
SOLİTİN aslında gıdalarda hiç bulunmaması gereken tamamen kimyasal bir ajan hatta basit olarak melaminimsi bir plastik,sütlere,yoğurt ve ayranlara ve sütün girdiği her çeşit besine katılıyor çünkü bu molekül su ile inanılmaz şekilde bağlanarak kıvam arttırıyor,bu hem imalat procesleri açısından zaman kazandırıyor,hem gıda doğallığını kaybettiğinden son kullanma tarihini uzatıyor ve firmaların stoklu çalışmasını sağlıyor,hem maliyeti inanılmaz düşürerek firmaların rekabet gücünü arttırıyor.
Çocuklarınıza beş kuruşa,yirmi kuruşa,elli kuruşa gofret,çikolata ve süt ürünleri alabilmemiz,evlerimize çeşit çeşit peynir,yoğurt,hazır sütlü tatlı vs girebilmesi hep bu yüzden.
SOLİTİN bir tricalcid bileşiği yani doğada en bol ve bedava bulabileceğiniz türden,tebeşir gibi,alçı taşı gibi,oysa bu bileşik böbreklerden atılırken renal tubuluslardaki glomerüllerde birikiyor ve filtrasyonu yani böbreklerin kanı süzmesini engelliyor,ve sonuç böbrek yetmezliğine kadar uzanan böbrek rahatsızlıkları serum üre ve kraetinin düzeylerinde artış ve bunun getirdiği devamlı yorgunluk hali, hafıza ve konsantrasyon bozuklukları ve hatta ciddi mental bozukluklar,Almanya Solingen üniversitesi Pskyatri bölümünce 2009 da 21.Europe Pscyhatry Society'e sunulan bildirgede Şizofreni ve SOLİTİN kullanımı arasında ilişkiler olması muhtemel olduğu,Özellikle Paranoid Şizofreni vakalarında kanda tricalciophospate bileşiklerinin normalden 16 kat yüksek olduğu belirtilmesine rağmen bildirge nedense Kongrede sunum için kabul edilmedi.
Üretici firmalar SOLİTİN'i hiç bir şekilde ürün etiketlerinde bildirmiyor,aldığımız ürünlerde SOLİTİN olup olmadığını yine de bir kaç basit deney ile anlayabiliriz,eğer bu yönde bir şüphe oluşursa derhal bulunduğunuz il Hıfsızsıhha Md.ile ilişkiye geçerek şüpheli gıdanın test edilmesini talep ediniz,bu şekilde binlerce hatta yüzbinlerce insanın sağlığını kurtarabilirsiniz,çevrenize baktığınızda ne kadar çok dializ merkezi ve böbrek hastası olduğunu siz de görüyorsunuz bu artışın sebebi bazı ahlaksız firmaların kar hırsından başka bir şey değil.
Aldığınız sıvı ürünler (süt,ayran,çikolatalı süt vs) için şu yolu izleyebilirsiniz bir metal'i (çatal,kaşık vs) el yakacak düzeyde ısıtın ve test etmek istediğiniz sıvıya batırarak çalkalama hareketi yapın,metali çıkardığınızda birbirinden ayrılmış öbekler halinde beyaz topaklar görürseniz o üründe SOLİTİN var demektir.
Peynir vs türü ürünlerde ise üründen bir parça alarak sirkeli suya koyunuz eğer sirkeli suyun üzerinde kalan beyazımsı bir tabaka görürseniz o üründe SOLİTİN var demektir.
Çikolata,gofret türü ürünlerde ise ürünü elinizle basitçe kırın, eğer kırığın her iki tarafında süt beyazı noktalar varsa o üründe de SOLİTİN vardır.
Sağlığımız için,geleceğimiz için,çocuklarımız ve sevdiklerimiz için bu bilgileri bütün çevremize yayalım ve toplumsal olarak tepkimizi ortaya koyarak AB Normlarında olmayan bu katkı maddesinin üretici firmalar tarafından daha fazla kullanılmasını engelleyelim.


Saygılarımla
Yrd.Dç.Dr Gülden Semavi
Ankara Üniversitesi Hacettepe Tıp Fakültesi Biyokimya Blm.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,012
Mesajlar
1,527,253
Kayıtlı Üye Sayımız
166,760
Kaydolan Son Üyemiz
Stronger

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst