19 Mayıs'ı bahane ederek cuma gününü de tatil diye ilan edince 4 günlük bir gezi zamanı açığa çıktı. taiga (Haldun) ve berkcaptp (İlhan Bey) de aynı tarihlerde kazdağları asos tarafına doğru gitmeyi planlamışlardı. Ben de birkaç sene önce gittiğim Kazdağlarına doğru gitmeyi istiyordum.
18 Mayıs akşamı İstanbul'dan kilometre sayacımı sıfırlayıp yola çıktık. Değirmendere sahilinde akşam yemeği için kısa bir mola verdik.
[attachment=1]
Yolda 3.25TL'den mazot bulunca depoyu doldurdum. Gece 24'te Gölyazı'ya ulaştık. Kilometremiz 255 oldu. Küheylan'ı parkettik. GPS: N40.1680;E28.6806. Gece kısa bir gezi yaptık.
Sabeh göl manzarasıyla kahvaltımızı yaptık. Etrafta balıkçılar da ağlarını tamir ediyorlardı. Kurbağalar da konserine devam ediyordu. Kuşlar da en güzel şarkılarını söylüyorlardı.
[attachment=2]
Köprünün yanındaki çay bahçesinde "Ağlayan Çınar" vardı. Üzerindeki etikette 1998 yılında 725 yaşında olduğu yazılı. Gölyazı çok güzel bir yer.
[attachment=3]
Gölyazı da biraz dolaştık.
[attachment=4]
Balıkçı havaya kaldırdığı yayın balıklarıyla güzel bir poz verdi ve yayınlamazı istedi. Büyüklerine 40TL demişti, biz de ufaklarından bir yayın balığını 25TL'ye aldık. Güzelce de ayıkladı.
[attachment=5]
Saat 11'de Gölyazı'dan ayrıldık. Gökçeyazı'ya gelince yemek molası verdik. Yayın balığının birkaç parçasını pişirip yedik. Lezzetli bir balıkmış.
[attachment=1]
Edremit'e gelince tekrar mazot aldım.
Zeytinli köyüne gelince Haldun'u aradım. Meğerse İlhan Bey'in kardeşini karşılamaya Zeytinli'ye gelmiş, benden sadece 50m ötede duruyormuş. El salladı ve buluştuk. Sözleşsek bu kadar buluşamazdık. ;D
[attachment=2]
Kötü haberi de Haldun'dan aldık. Milli parkta gecelemeye izin vermiyorlarmış. Bizim araçlardan da "Minibüs Tarifesinden" 30TL istiyorlarmış. Saat zaten 17 olmuş. Milli park kapısına gelmeden Küheylan'ı parkettik ve yürüyerek içeri girdik. Burası "Hasan Boğuldu" denilen bölge. Şelale güzeldi. Yağmır da ara sıra yağmaya başladı.
[attachment=3]
Çiçekler de her tarafta vardı tabiiki.
[attachment=4]
Şelale de bütün ihtişamıyla gürlüyordu.
[attachment=5]
Ayağımdaki ayakkabi su çekince değiştirmek için Küheylan'a döndüm. Ama yıldırımlar şimsekler önce şiddetli bir yağmur peşinde takır takır bir dolu yağışı başladı. Küheylanda zorunlu kamp yapmaya başladık. kahvemizi yapıp içtik. Bir saat kadar sonra da hep birlikte konaklama yeri aramaya başladık. Dolu ve sağanak yağışına kadar hep gecelek için milli park dışında yaylalık bir yere gitme düşüncesi vardı ama şiddetli yağış sonrası sahilde kalma kararı verdik.
Önce Güme sahiline gittik. Belediye orada yaşayanların dediğine göre, belediye kıyı yolunu trafiğe kapatmış. Biz de biraz bozulduk ama konaklamak için başka bir yer aramaya başladık. Sahilde pek fazla parlak olmayan gökkuşağı da oluştu.
[attachment=1]
Çevrede birkaç arayıştan sonra Haldun'un tanıdığı olan Hasanaki adındaki tesise gitmeye karar verdik. Hasanaki Altınoluk'da deniz kenarında bir yer. Biz bahçesinde kampımızı yaptık. GPS:N39.5567;E26.6649. Kilometremiz 539 oldu.
[attachment=2]
Sabah da güneşli bir güne uyandık ve kahvaltı keyfimizi burada yaptık. Nermin de denize girip deniz sezonunun açılışını yaptı.
[attachment=3]
[attachment=4]
Öğleden sonra Hasanaki'den ayrıldık. Dünkü yağmurlu havadan sonra çok sıcak bir gün bu. Başdeğirmen'e doğru gidiyoruz.
[attachment=1]
Dereden geçiş de yaptık.
[attachment=2]
Başdeğirmende beğendiğimiz bir yere yerleştik. GPS:N39.5791;E26.6500. Kilometremiz 545. Başdeğirmene adını veren eski bir değirmen ve taş köprü var.
[attachment=3]
Yayın balığını bir güzel pişirdim.
[attachment=4]
Yanımızdan akan dere.
[attachment=5]
Afiyet olsun Ferhat, dereyi görünce, yayın balığını tutunmu diye düşünmeden edemiyorum...Aslında geziler genelde dere kenarları ve göl kenarları olduğunda kimse balık tutup tutmadığından bahsetmiyor, gidilen yerlerde balık tutabilme imkanı varsa tazelik ve beleş ekonomisi adına güzel uğraşı olur....
[attachment=1]
Zorlu ve çok tehlikeli bir şekle dönüşünce geri döndük. Yorgunluğu dere kenarında attık.
[attachment=2]
[attachment=3]
Hatta kendimizi tutamayıp dereye de girdik. Öncü olarak Haldun'u gönderdik. Buzzz gibi bir suyu vardı.
[attachment=4]
[attachment=5]
Emel, Erdem'i dereye girmemesi için ikna etmeye çalıştı ama nafile o da karşı kıyıya geçti.
[attachment=1]
Ertesi günü yeniden hareket ettik.
[attachment=2]
Adatepe zeytinyağı müzesini ziyaret ettik.
[attachment=3]
Adatepe ve Zeus Altarı gezisine başladık. Küçük bir farecik bizden saklandığını sanıyordu.
[attachment=4]
Zeus altarı için park ettiğimiz yerdeki at ve tayı.
[attachment=5]
Zeus altarına çıkan yol orman içinden ve çiçeklerin arasından geçiyor.
[attachment=1]
Zeus altarı yolundan Adatepe Köyünün görünüşü.
[attachment=2]
Sonunda Zeus Altarına ulaştık.
[attachment=3]
[attachment=4]
Adatepe köyüne geldiğimizde kilometremiz 560'ı gösteriyordu. Küheylan'ın yanına bir başka Küheylan'da parketti. Üstelik film çekimlerinde görev alan bir atmış.
[attachment=1]
Adatepe içinde yürüyüş yaptık.
[attachment=2]
[attachment=3]
Isınan hava ile herkes keyif yapıyordu. ;D
[attachment=4]
[attachment=5]
Gece konaklamak için çevredeki güzel koylardan birine gitmeyi uygun bulduk. Hedefimiz Kadırga Koyu.
Kadırga koyu gayet güzel bugün sıcak olunca terledim de, kesin denize girerim. Kilometremiz 589 oldu.
[attachment=1]
Yerleştiktem sonra deniz sezonunu ben de açtım. Deniz oldukça soğuktu ama.
Akşam sahilde biraz muhabbet ettik.
[attachment=2]
[attachment=3]
Gece yıldızlar da muhteşemdi.
[attachment=4]
[attachment=5]
Burası birlikte yolculuğumuzun son noktası oldu. Haldun'lar buradan geri döndü. İlhan Bey'ler ise biraz daha güneye doğru yöneldiler. Biz de bu geziyi marmara turuna dönüştürmeye karar verdik.
Kadırga koyundan ayrılırken teleskoplarını kurmuş olan birine rastladık. Biraz çakma teleskoplardı olduğundan büyük gözükecek şekilde modifiye edilmişlerdi ama ilgilendik. Biraz sohbet ettik. Astronomiden bahsettik.
[attachment=1]
Ayvacık'tan zeytin ve zeytinyağı aldık.
[attachment=2]
Ezineden peynir aldık. Suları doldurmak için durduğum bir yerde guguk kuşunun sesini de duydum. Çanakkale yakınlarında manzaralı bir yerde öğlen yemeğini yedik. Çanakkale'den feribıot'a bindik. 25TL aldılar.
[attachment=3]
[attachment=4]
Yolda kınıklar çeşmesinde durup suyumuzu aldık.
Tekirdağ'a ulaştığımızda kilometremiz 888 olmuştu. Burada bir kahve molası verdik.
[attachment=1]
Bir dostumuz da yanımıza yaklaşıp bize yoldaşlık yaptı. Biz de birkaç bisküviyi onunla paylaştık.
[attachment=2]
Dolaşmaya çıktığınızda ardınızdan nereye gidiyorsunuz diye baktı.
[attachment=3]
İstanbul'a vardığınızda çok sayıda çılgın sürücünün yollarda olduğu, Fenerbahçe bayraklarını salladıklarını gördük. Fenerbahçe şampiyon olmuş sevindik ama çok sayıda tehlikeli şekilde kullanılan ve her an kaza! yapabilecek araçlar yollardaydı. Neyse sağ salim evimize ulaştık. Eve geldiğimizde kilometremiz 1070 olmuştu.