huseyinyilmaz
One Life Dedik Gittik Aldık
ağız alışkanlığı yaparak sıkça kullandığımız küresel ısınma lafını bırakarak ''iklim değişiklikleri'' dememiz daha yerinde olacaktır.çünkü bir yerler ısınırken bazı yerler de soğuyacaktır..örneğin Dortmund da hava sıcaklıkları yıllar geçtikçe düşmüş.örneğin İzlanda topraklarının büyük bir kesimi tarıma elverişsizdir ve şuan% 0,5’inde tarım yapılmaktadır.ancak izlanda da yapılan arkeolojik çalışmalarda buraya 1200 yıl önce gelen vikinglere ait kayıklar vb eşyalar bulmuşlar.buraya yerleşme amaçlı gelen vikingler yanlarında keçi, koyun ve yetiştirmek için tohumlar getirmişlerdir.bu da şunu gösteriyor ki İzlanda eskiden şuan olduğundan daha sıcakmış ve tarım yapılması daha mümkünmüş.
iklimdeki kararsızlıktan dolayı şuanki süreç büyük çoğunlukta ısınma olduğu için genelde küresel ısınma sözünü kullanıyoruz.elbette insanoğlunun buna katkısı tartışılmayacak kadar büyüktür ama şunu unutmamalıyız ki bizler bu süreci hızlandırıyoruz.yani iklim değişikliklerinin tek nedeni biz değiliz.
buna ilave olarak Güneş' in yaşlanmasıyla birlikte çapı, ışıması ve parlaklığı kendi doğal süreci içerisinde değişim gösteriyor.çap büyüyor, parlaklık ve ışıması da artıyor.
durum böyle olunca bu değişim sürecine herkesin ve herşeyin etkisi var gibi görünüyor.burada asıl sorun şudur ki sadece insanoğlu doğal olmayan sebeplerden doayı bu değişime katkıda bulunuyor.bunun sebebi de kendimizi diğer doğal yaşamını sürdüren canlılardan kat kat hatta birbirimizden de üstün görüşümüzdür.
yanlış hatırlamıyorsam amerikada kyoto protokolünü imzalatmak isteyenlerin başındaki bir adam şöyle söylüyordu...bu bilinci oluşturmanın zorluğundan bahsediyor ve ekliyor..zor olan şu ki ben her sabah 4000cc lik cipimle işime gidiyorum diye hayatında hiç cip görmemiş binlerce insanın ölümüne sebep olduğumuzun bilincine varmaktır diyor.
bu forumda bu konuda bilinçli olduğumuzu düşünen bizler 2000cc-4000cc lik jeeplerle sadece zevk için turlara çıkıyor zehirli gazlar salıyoruz.şimdi ben kalkıp bir konu açarak bu insanlara durumun bilincinde olmadıklarından bahsetsem hemen tepkiler alıp dışlanacağım.ama işte o adını bilmediğim adamın söylediği gibi, durumun gerçekten bilincinde olmak, bilinçlenmek çok zor.ne yapalım motorsikletle, arabayla, jeeple gezmeyelim mi.gezersek bu sürece katkıda bulunacağız.alternatif enerji kaynaklarının yaygın kullanımını bekleyip güneş enerjili arabalar çıkıncaya kadar binmeyecekmiyiz arabalara.sanayiler üretime ara mı vericek?
cevap hayır olunca bu kez iklimi kontrol alma durumları ortaya çıkıyor.bulutları tohumlayarak yağmur yağdırıyoruz iklimi kontrol altına almaya çalışıyoruz.volkan patlamalarıyla püsküren küller neticesinde girildiği düşünülen buzul çağına benzer birşekilde ısınan dünyayı volkan patlatarak ya da havaya kül serpilerek soğutulması çok da uzak olmayacak bir gelecekte gerçekleşecektir. bizler bu dünyada yaşayan diğer canlılardan farksız olduğumuzu anlayıncaya kadar dünyamız yakalandığı hastalıktan kurtulmayacaktır.
isimlerini sıkça duyduğumuz ve faydalı işler yaptığını düşüüğümüz STK ların konu hakkında bastıkları yazılarda ya da yaptıkları sunumlarda gördüklerimizi bir düşünelim.televizyonu stand-by da bırakmak yerine düğmesinden kapatmamızı, şarj aletini şarjda bırakmamızı, klima kullanmak yerine iki kat daha kalın giyinmemizi istiyorlar.kazanda yakmak için ya da sırf zevk olsun diye otomobil lastiği yakan bir kişi milyarlarca prizde kalan şarj aletinin kullandığı elektrik santralinin salacağı zehirli gazlardan, atıklardan çok daha fazla zehirli/zararlı atık salınımına sebep oluyor.yoksa STK lar da mı bizi uyutuyor.yok artık daha neler diyen arkadaşlar: o halde iklim değişiklikleri çok da önemli değilmiş ya da zaten beklenen, istenen bir durummuş diyorum..
iklimdeki kararsızlıktan dolayı şuanki süreç büyük çoğunlukta ısınma olduğu için genelde küresel ısınma sözünü kullanıyoruz.elbette insanoğlunun buna katkısı tartışılmayacak kadar büyüktür ama şunu unutmamalıyız ki bizler bu süreci hızlandırıyoruz.yani iklim değişikliklerinin tek nedeni biz değiliz.
buna ilave olarak Güneş' in yaşlanmasıyla birlikte çapı, ışıması ve parlaklığı kendi doğal süreci içerisinde değişim gösteriyor.çap büyüyor, parlaklık ve ışıması da artıyor.
durum böyle olunca bu değişim sürecine herkesin ve herşeyin etkisi var gibi görünüyor.burada asıl sorun şudur ki sadece insanoğlu doğal olmayan sebeplerden doayı bu değişime katkıda bulunuyor.bunun sebebi de kendimizi diğer doğal yaşamını sürdüren canlılardan kat kat hatta birbirimizden de üstün görüşümüzdür.
yanlış hatırlamıyorsam amerikada kyoto protokolünü imzalatmak isteyenlerin başındaki bir adam şöyle söylüyordu...bu bilinci oluşturmanın zorluğundan bahsediyor ve ekliyor..zor olan şu ki ben her sabah 4000cc lik cipimle işime gidiyorum diye hayatında hiç cip görmemiş binlerce insanın ölümüne sebep olduğumuzun bilincine varmaktır diyor.
bu forumda bu konuda bilinçli olduğumuzu düşünen bizler 2000cc-4000cc lik jeeplerle sadece zevk için turlara çıkıyor zehirli gazlar salıyoruz.şimdi ben kalkıp bir konu açarak bu insanlara durumun bilincinde olmadıklarından bahsetsem hemen tepkiler alıp dışlanacağım.ama işte o adını bilmediğim adamın söylediği gibi, durumun gerçekten bilincinde olmak, bilinçlenmek çok zor.ne yapalım motorsikletle, arabayla, jeeple gezmeyelim mi.gezersek bu sürece katkıda bulunacağız.alternatif enerji kaynaklarının yaygın kullanımını bekleyip güneş enerjili arabalar çıkıncaya kadar binmeyecekmiyiz arabalara.sanayiler üretime ara mı vericek?
cevap hayır olunca bu kez iklimi kontrol alma durumları ortaya çıkıyor.bulutları tohumlayarak yağmur yağdırıyoruz iklimi kontrol altına almaya çalışıyoruz.volkan patlamalarıyla püsküren küller neticesinde girildiği düşünülen buzul çağına benzer birşekilde ısınan dünyayı volkan patlatarak ya da havaya kül serpilerek soğutulması çok da uzak olmayacak bir gelecekte gerçekleşecektir. bizler bu dünyada yaşayan diğer canlılardan farksız olduğumuzu anlayıncaya kadar dünyamız yakalandığı hastalıktan kurtulmayacaktır.
isimlerini sıkça duyduğumuz ve faydalı işler yaptığını düşüüğümüz STK ların konu hakkında bastıkları yazılarda ya da yaptıkları sunumlarda gördüklerimizi bir düşünelim.televizyonu stand-by da bırakmak yerine düğmesinden kapatmamızı, şarj aletini şarjda bırakmamızı, klima kullanmak yerine iki kat daha kalın giyinmemizi istiyorlar.kazanda yakmak için ya da sırf zevk olsun diye otomobil lastiği yakan bir kişi milyarlarca prizde kalan şarj aletinin kullandığı elektrik santralinin salacağı zehirli gazlardan, atıklardan çok daha fazla zehirli/zararlı atık salınımına sebep oluyor.yoksa STK lar da mı bizi uyutuyor.yok artık daha neler diyen arkadaşlar: o halde iklim değişiklikleri çok da önemli değilmiş ya da zaten beklenen, istenen bir durummuş diyorum..