Borçka - Karagöl - Beyazsu - Camili (Macahel) Kamplı Yürüyüş

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan kararangeyik Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 46
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 29,147

kararangeyik

Ana Kamp
Mesajlar
58
Tepkime Puanı
0
Yer
Ankara
Hemen şunu belirtmeliyim: Karadeniz'ih neredeyse tamamını gezmiş biri olarak, Borçka Yaylalarını ayrı bir yere koyuyorum. Henüz yeterince keşfedilmemiş, bozulmamış, vahşi veheyecan verici bir coğrafya. Gitmeden önce ciddi rota sıkıntısı çektik. Ancak yerel temaslarımız sonrasında en mükemmel rotayı oluşturduk ve üç günlük heyecan verici bir yürüyüş yaptık.

Karadeniz sahilinin son noktası, Hopa'dan sağa döndük ve Cankurtaran geçidini aşarak, ve tabii ki zirvede bir mola verip Karadeniz'i uzun uzun seyrettikten sonra Borçka'ya doğru inişe geçtik. Artvin Hopa arasındaki bu küçük ve şirin ilçede son alışverişlerimizi yapıp sevgili dostumuz Murat Keskin'le buluştuk. Borçka'da öğretmenlik ve kendi müzik gruplarında gitaristlik yapan Murat, aracıyla bizi Karagöl'e götürdü. Macera da burada başladı.

Murat'ın da köyü olan Aralık köyünden geçtikten sonra yol sağa, Karagöl'e dönüyor. Toprak ve virajlı yol, ormanın içinde saklı kalmış bir cennet köşesine ulaşıyor. Bir heyelanın ardından küçük bir derenin önünün kesilmesi sonucu oluşmuş Karagöl, daha görür görmez inanılmaz bir huzur veriyor. Göl kenarındaki küçük tesislerde kalmak mümkün. Murat ve tesislerin sorumlusu Necip Amca gelen her misafiri en iyi şekilde ağırlamanın telaşı içinde. Artvin ve Borçka'yı Karadeniz'in diğer bölgelerinden ayıran bir özellik de bu. İnsanlar gerçekten sıcak, samimi ve misafirperver. Belki de buraların henüz tam keşfedilmemiş, popüler hale gelmemiş olmasının bir sonucu bu. Ama, ne gelen turist kafileleri, ne artan rant, eminim ki bu güzel insaları asla bozamayacak.

Çadırımızı tesislerin tam karşısına kurduk. Kamp ateşimizi yaktık, yemeğimizi yedik ve çadırda uykuya geçtik. Gece bir saat kadar yoğun yağmur yağdı. Soğuk ve neme rağmen sabah çok erken saatte, tamamen dinlenmiş olarak uyandık. Tesislerdeki muhteşem kahvaltının ardından da yola koyulduk.

Karagöl'ün biraz üzerinde Aralık Köyü'nün yaylası bulunuyor. Bu Yaylaya ve daha ötesine Karagöl'den araçla çıkılabiliyor. Zirvede yol bitiyor ve patika başlıyor. Araçtan indik, yanımıza Cemil Amcayı aldık ve Beyazsu yaylasına doğru yürüyüşe geçtik. Yaklaşık 4 saatlik yürüyüş, yüksek dağların Borçka ve Camili taraflarına bakan sırtlarından yapılıyor. Bir tarafta Borçka, Murgul, Artvin dağları, diğer tarafta Camili (Macahel) ve Gürcistan dağlarını seyrederek ilerledik. Sisin dağıldığı anlarda Karçal zirvesini, aşağıdaki ormanları, uzaktaki Gürcü dağlarının doyasıya izledik. Küçük eşmelerde durup susuzluğumuzu giderdik. Yol boyunca Cemil Amca'nın anlattığı hikayeleri dinledik.

4 saatlik yürüyüşün ardından, kayalıkların arasından çıkan ve küçük şelaleler oluşturarak aşağıya, Camili'ye doğru var gücüyle akmaya başlayan bir su kaynağına ulaştık. Beyazsu adı verilen bu muhteşem su kaynağı, aynı zamanda yanıbaşındaki yaylaya da ismini veriyor. Su kaynaktan donma derecesine yakın bir soğuklukta çıkıyor. Elinizi bir kaç saniye bile tutabilmeniz çok zor.Yaylanın hemen girişinde bir pansiyon bulunuyor. Yeni yapılmış, gayet nezih, düzenli ve temiz bir pansiyon. Kendinizi burada asla müşteri olarak hissetmiyorsunuz. Gerçek bir misafirsiniz. Geldiğiniz andan ayrıldığınız ana kadar insanların yakın ilgisi, ikramı ve samimiyeti sizi kucaklıyor. Kendi aralarındaki tartışmaları keyifle izliyor. farklı bir dünyada olduğunuzu farkediyorsunuz.

Karçal dağlarının zirvesine bu yayladan ulaşılıyor. Ancak burada üç seçeneğiniz var: Birincisi, Karçal'ın zirvesine çıkabilirsiniz, ancak bunun için profesyonel dağcı olmanız, malzemelerinizin yanınızda olması gerekiyor. İkinci seçenek, yine zirve olarak adlandırılan, 3 bin metre civarındaki parkur. Üçüncü seçenek ise yine 3 bin metre civarındaki bir başka zirvenin hemen altında bulunan buzul gölü. Biz üçüncüyü seçtik ve göle gitmeye karar verdik. Yaylada oturmaktan sıkılmış Şaban Amca ve Cevat Amca da uzun zamandır görmedikleri gölü görmek için bize rehberlik etmeyi kabul ettiler. 60 yaş civarındaki bu insanların en küçük bir tıkanma olmaksızın zirveye çıktıklarını görmek şaşırtıyor. Onlara yetişmekte zorlanıyoruz. Zorlu bir tırmanışın ardından buzul göllerini görünce, yorgunluğumuzu unutuyoruz. Ancak asıl manzara arkamızda kalıyor. Beyazsu Yaylası, yanı başında üzerini bembeyaz bulutların örttüğü Camili (Macahel), Gürcistan Dağları ve çok uzakta, bulutların üzerine taşmış Kaçkar ve Verçenik Zirveleri. İfade edilmesi imkansız. soluk kesen bir manzara. Bulutların üzerinden dünyayı seyre dalıyoruz. Yüzlerce çeşit bitkinin arasında, kuş seslerinin, su çağıltılarının, rüzgarın içinde nefesimizi tutmuş, aşağıları seyrediyoruz.

Ardından göle iniyoruz. Medeniyetin, pet şişelerin, naylonların, kimyasalların henüz ulaşamadığı göle uzanıp kana kana soğuk suyundan içiyoruz. O sırada Cevat Amca bize Karaosmanoğlu derler bir yiğidin hikayesini anlatıyor:

Civarda Karaosmanoğlu derler bir yiğit yaşarmış. Bu yiğidin, kendisi gibi yiğit bir boğası varmış. Kafkasör'de, Macahel'de, Borçka'da sırtını yere getirmediği boğa yokmuş. Boğanın yiğitliği tüm Doğu Karadeniz'i tutmuş. Ne varki bu boğa bir gün bütün vücudu kanlar içinde yaylaya dönmüş. Her sabah otlamak için çayırlara giden boğa, akşamları bitkin, yenilmiş ve kanlar içinde yaylaya dönüyormuş. Karaosmanoğlu ne olduğunu çok merak etmiş. Benim yenilmez boğamı kim bu hale getiriyor demiş ve gizliden boğayı takip etmiş. Sabah yine çayırlara çıkan boğa, doğruca gölün üzerindeki zirveye tırmanmış. Gölü görünce de var gücüyle böğürmeye başlamış. Biraz sonra gölden bir başka boğa çıkmış. O da ona var gücüyle böğürmüş. Sonra ortada bir yerde buluşmuş ve güreşmeye başlamışlar. Gölden çıkan boğa, bizim boğayı alt edip, yeniden gölün sularına girmiş ve gözden kaybolmuş. Buna çok içerleyen Karaosmanoğlu ertesi gün mavzerini almış ve yine gizliden boğasını takip etmiş. Aynı şekilde iki boğa karşılaşınca çekmiş mavzerini ve gölden çıkan boğayı kurşun yağmuruna tutmuş. Boğa kanlar içinde kendisini göle atmış. Göl kızıla boyanmış. Karaosmanoğlu'nun boğası ağıt yakar gibi, ağlayarak, inleyerek arkasından bakakalmış. Karaosmanoğlu'nun ise o an elleri taş kesmiş, ve oracıkta can vermiş...

Artık dönüş zamanı. Yol boyunca şakalaşmalar, atışmalar, eskilerin hikayeleri, hatıralar... Yaylada ise bizi bir sürpriz bekliyor. Bir sürahi dolusu soğuk ayran. Ardından da hep beraber, soba başında yenen mükellef bir akşam yemeği. Sigaralar yakılıyor, dağ çayı ve normal çay içiliyor, yarının programı yapılıyor ve yayla, yakın mı yakın yıldızların altında uykuya dalıyor.

Sabah erken saatte kalkıyoruz ve kahvaltı yapıyoruz. Kahvaltıyı anlatmaya gerek yok. Yüzde yüz doğal. Ardından aşağıya, Macahel'in köylerinden biri olan Efeler'e doğru yürüyüş başlıyor. Ormanın içindeki patika boyunca zorlu bir yürüyüşle Gorgit Yaylasına varıyoruz. Yaylada kısa bir molanın ardından, Efeler'e varıyoruz. Kolay bir yürüyüşle 5 buçuk saatte Efeler'e varılıyor. Efeler'de, biraz zor da olsa Murat'la buluşuyoruz. Arabaya binip, Camili köyüne gidiyoruz. Ünü Borçka'yı ve yaylaları gölgeleyen Camili'de görmeye değer bir cami ve sınır dışında hemen hiç bir şey yok. Rivayete göre, Gürcistan sınırı çizildiğinde Camili köyünün camisi sınırın öbür tarafından kalıyor. Köylüler camiyi tek tek söküp, getirip sınırın bu tarafında yeniden inşa ediyorlar. 1800 metre yükseklikteki Macahel geçidi nedeniyle Camili'nin ve yakın köylerin yolu kışın 6 ay kapalı kalıyor. Hastalar Camili'den Batum'a, oradan da Sarp sınır kapısı yoluyla hastanelere ulaşıyorlar.

Macahel geçidi ayrı bir nefes kesici manzaraya sahip. Ağustos sonunda bile henüz erimemiş kar kalıntılarının arasinda, bir tarafta bulutların altındaki Macahel, bir tarafta Görcistan, bir tarafta Karagöl ve Karçal zirveleri, bir tarafta Kaçkarlar görünüyor. Yol inşaatı devam ediyor. Ama kış geldi gelecek. Yani bu sene de Macahel'e yol görünmüyor. Gürcü ezgilerinin arasında, son durağımıza, Borçka'ya doğru iniyoruz. İnerken de, Muratlı Barajını, dizginlenmiş ve uysallaşmış Çoruh'u, Muratlı köyünün yanıbaşındaki Gürcü köylerini seyretmeyi ihmal etmiyoruz.

Dönüş yolunda uğradığımız Rize'nin Ayder yaylası, Borçka yaylalarının ihtişamını ve el değmemişliğini adeta onaylıyor. Son on yıldır hemen her yıl uğradığım Ayder Yaylası koca bir şehre, dağları tepeleri ise tamamen çöplüğe dönüşmüş durumda. Aynı akıbet Borçka yaylalarını da bekliyor. Şimdiden onlarca turist kafilesi buralara yönelmiş durumda. Her yıl ziyaretçiler artıyor. Bu da kirlenme riskini beraberinde getiriyor.

Her şeye rağmen, Karadeniz'in tartışmasız cennet köşesi Borçka ve yaylaları. Bu yıl artık geçti. Ama seneye yeniden ve yeniden oralardayız...

Fotoğraflar için: http://picasaweb.google.com/unalmy/BORCKA


GPS verileri:
Borçka Karagöl: 41 derece 23 dk. 13 sn. K, 41 derece 51 dk. 14 sn. D
Karagöl üzerindeki yayla: 41 derece 21 dk. 32 sn. K, 41 derece 52 dk. 7 sn. D
Beyazsu Yaylası yolu: 41 derece 21 dk. 49 sn. K, 41 derece 53 dk. 30 sn. D
Beyazsu Yaylası Yolu 2: 41 derece 21 dk. 8 sn. K, 41 derece 54 dk. 53 sn. D
Beyazsu Yaylası Yolu 3: 41 derece 21 dk. 5 sn. K, 41 derece 56 dk. 22 sn. D
Beyazsu Yaylası: 41 derece 21 dk. 6 sn. K, 41 derece 57 dk. 1 sn. D
Göl Zirvesi: 41 derece 21 dk. 58 sn. K, 41 derece 58 dk. 24 sn. D
Gorgit Yaylası: 41 derece 23 dk. 2 sn. K, 41 derece 57 dk. 20 sn. D
Efeler Köyü: 41 derece 25 dk. 49 sn. K, 41 derece 56 dk. 2 sn. D
 

Etiketler
Ynt: Borçka - Karagöl - Beyazsu - Camili (Macahel) Kamplı Yürüyüş

Bu etkinliğe ait fotoğrafları Picasa Web albümünden indirerek oluşturduğum IMG kodlarını buraya alıyor ve Borçka Yaylalarında daha rahat gezmenizi sağlıyorum.

Kararangeyik, senden ricam Profil sayfasında Forumda görünen adınız bölümüne adını ve soyadını yazman olacaktır.
Ankara dan katıldığınızı sanıyorum ama Profil sayfasından gerekli düzenlemeleri yaparsanız çok daha kolay tanıyabiliriz birbirimizi.
Mayıs ayında Yeşil küller üzerinde ki yürüyüşünüzü de aktarmıştım buraya.

Borçka etkinliğinizde gerçekten çok güzel ve doyurucu (yok yok - nerede yemek fotosu ?? ) geçmiş.
Fotoğraflar bir harika.
Bazılarını elemek zorunda kalsam da yine de toplamda 102 adet fotoğrafınızı buraya alıyorum.

Evet başlıyoruz. Fotoğraflara ait hikaye yazamadığım için üzgünüm.
Kararangeyik bu işi (IMG kodları ) mutlaka öğrenmelisin.

İlgili link : http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=1020

Çok konuştum .

Fotoğraflar geliyor ;

DSC02753


DSC02756


DSC02758


DSC02761


DSC02764
 





















Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,434
Mesajlar
1,517,908
Kayıtlı Üye Sayımız
172,080
Kaydolan Son Üyemiz
yusuf75

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst