Bozcaada Gezi Notları(19-21.eylül.2018):

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 51
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 13,367
Kalenin surlarla çevrili İç Kale bölümünde ise cephanelik,levazım deposu ve sarnıç yer almaktadır.Homeros ve Strabon'un Tenedos hakkındaki yazılarından antik çağda,iç kalede Apollon'a adanmış bir Smintheus Tapınağı'nın var olduğu anlaşılmaktadır.1959-2001 yılları arasında ada çevresinde yapılan kazılarda çıkarılan amforalar,mermer ve andezit sütun başlıkları ile çok sayıda eski mezar taşı da kalenin bu iç kısmında sergilenmektedir.



31094119238_46136f5141.jpg



İç kale



30030441137_af97eb936c.jpg




Kalede cephane dışında kalan her şeyin saklandığı levazım deposu




44054909555_2478acc423.jpg



Kalede yağmur sularının biriktirildiği su sarnıçlarından üç adet mevcuttur.
 

Etiketler
bozcaada
Kalenin surlarına çıkılan dar ve dik merdivenler rüzgarlı havalarda biraz zahmetli olsa da Bozcaada panoraması ve limanını en iyi izleme imkanını sunduğu için buna değerdir.Her gün 08.30-19 saatleri arasında açık olan Bozcaada Kalesi giriş ücreti öğrenciler için 3TL. ve yetişkinler için 5TL. olup burada Müze kart geçmemektedir



44055159745_9908152cfb.jpg



44918921412_bccdc30de1.jpg





30030393937_ee3284edc9.jpg



44918371182_f5b1b41094.jpg



43154539760_8e8d076572.jpg



İç kaleden Bozcaada manzaraları
 

Kaleyi gezdikten sonra yaklaşık üç yüz metre kadar yürüyüp tekrar Çınar Çarşı Caddesi'ne çıkarak bir yorgunluk kahvesi içmek üzere Ada Kafe'ye oturduk.Yanında gelincik lokumu ile servis edilen kakuleli, damla sakızlı ve mercanköşklü Türk kahvesi çeşitlerinden mercan köşklü olanı tercih ettik ve yanında Ada Kafe’nin Bozcaada’ya hediye ettiği gelincik şerbeti ve gelincikli muhallebi,damla sakızlı muhallebi ile damla sakızlı ve gelincikli kurabiyeden istedik.Bir paket de gelincik lokumu satın aldığımız kafeye 50TL.ödedik. Gelincikli muhallebi dışındakileri doğrusu pek beğenmedim. Buz ile servis edilen gelincik şerbetini belki de aroması olmadığı için sevmemiş olabilirim.Yalnız burada içtiğim çay,bence adanın en iyisiydi.


44918276352_73219faa76.jpg



43152518220_8b6c678ae8.jpg



44966807941_128d1b189b.jpg



31093984118_889e3fe919.jpg



Ada Kafe
 

Bundan sonra Cumhuriyet Mahallesi'nde yer alan ve adanın geçmişini ortaya koyan Bozcaada Yerel Tarih Araştırma Merkezi(=BOYTAM) Müzesi'ne geldik.Müze,Çınaraltı Kafe'den kiliseye giden yolun üzerinde ve Talay Şarap Fabrikası'nın hemen arkasında yer alan iki adet tek katlı bina ve bunların zeminlerinden oluşmaktadır.M.Hakan Gürüney adlı bir koleksiyoncu tarafından adanın toplumsal,ekonomik, kültürel ve doğal tarihini derlemek,korumak ve aydınlatmak amacıyla 2006 yılında hayata geçirilen bu müze,23 Nisan-30 Ekim tarihlerinde,10-19 saatleri arasında ziyarete açık olup giriş ücreti olarak 10 TL. alınmaktadır.
Bozcaada'nın geçmişini merak edenler için kırk beş farklı konu başlığı altında pek çok belge ve objenin sergilendiği bu müze, ziyaretçilerine ada tarihinde adeta minik bir gezi yaptırmaktadır.
Sergileme kategorik bir şekilde farklı odalarda farklı dönemleri hikaye eder şekilde düzenlenmiş olup giriş katında;1890-1955 dönemine ait fotoğraflar,Çanakkale Savaşları’na katılan Türk ve Fransız askerlerine verilen madalyalar,askerlerin ailelerine yazdığı mektuplar,kullandıkları şahsi eşyalar ve boş mermi kovanları,Lozan Anlaşması sonrası adanın Yunan egemenliğinden tekrar Türk egemenliğine geçişinin belgesi yanı sıra Osmanlıca belgeler ve tercümeleri sergilenmektedir.Birinci zemin katta;1925-1965 yılları arası Bozcaada’da günlük yaşamı anlatan ve küçük esnaf kurgularının yer aldığı köşeler bulunmaktadır. Müzedeki ikinci zemin kat ise adada Antik Çağdan günümüze dek bağcılık ve şarapçılık tarihine ayrılmıştır. Bu son bölümde Bozcaada'nın meşhur çavuş üzümü ve diğer yerel üzümleri,bu adada üretilmiş ve şişelenmiş şarap türleri, tirbuşonlar,etiketler,üzüm küfeleri,semerler ve bağcılıkta kullanılan alet-edevat sergilenmektedir.


44055683065_6ea3c7a8c4.jpg


44916676792_f00f220965.jpg


43207083910_e9cb00402b_b.jpg


30081627187_893110cb52.jpg


44298915514_edb6067f4a.jpg


Bozcaada Yerel Tarih Araştırma Merkezi Müzesi
 

Bozcaada Yerel Tarih Müzesi sonrası geldiğimiz Cumhuriyet Meydanı’ndaki hediyelik eşya satan tezgahlardan alışveriş yaptıktan sonra adanın simge yerlerinden Çınaraltı Cafe'de bir mola verdik.1969 yılından bu yana adanın tam ortasındaki heybetli bir çınar ağacının altında bulunan bu mekan, günün her saatinde kalabalık olup,nüfus yoğunluğunun iyice arttığı yaz dönemlerinde ziyaretçiler için bir buluşma noktası olarak kullanılmaktadır.Çınaraltı Cafe'nin bol köpüklü damla sakızlı Türk kahvesi ve yanında sundukları acı badem likörünü çok beğendim.Bu arada iki kişi için 30TL. de iyi paraydı.


44055342145_96962568d4.jpg



Cumhuriyet Meydanı’ndaki takı ve hediyelik eşya tezgahları



30030139857_eb83c93ee6.jpg



Çınaraltı Cafe
 



44248870684_4bd935139e.jpg


Bundan sonra Bozcaada denildiğinde aklıma ilk geleceklerden birisi de burada çevreye ve sokak hayvanlarına duyulan hassasiyet olacaktır. Alışverişin yapıldığı tüm noktalarda naylon poşet yerine üzerinde Bozcaada isminin mutlaka geçtiği kağıt torba verilen bu adada,sokak hayvanları için de bir çok yerde otomatik mama ve su cihazları bulunması başarılı bir uygulama olarak göze çarpmaktadır.Keza adayı keşfetmek için bisiklet ve akülü scooter da iyi bir çevreci seçenek olup bunları kiralayan pek çok dükkan gördüm.



43154149970_b764fa5c94.jpg



Bozcada’nın aslında her yerde gördüklerimize benzeyen ancak tiz sesi, mavimsi gri gözleri ve gri ensesi ile dikkat çeken kargaları insanlara çok alışkınlar ve siz çay içerken onlar hiç çekinmeden yanınızdaki sandalyenin üstüne tüneyebiliyorlar.Hayvanlar ile bu denli içli dışlı yaşam durumu belki de adadaki şarap üreticilerinden birisinin Corvus(=Karga) adını seçmesine neden olmuş diye düşünüyorum.
 

Güneş alçalmaya başlamıştı ve sırada Bozcaada ziyaretçilerinin olmazsa olmazı gün batımını izlemek vardı.Bu amaçla ilçe çıkışından itibaren batı istikametindeki Gün Batımı yolu tabelalarını takip etmeye başladık. Merkezden yaklaşık on beş dakika süren bir yolculuk ile nispeten dar ancak asfalt olan 8.5 kilometrelik yolun sonunda önce Bozcaada Rüzgar Enerji Santrali’ne sonra da şahıs arazisi olduğu için asfalt yapılmamış,1.3 kilometrelik toprak ve oldukça bozuk olan bir yolda ilerleyerek gün batımı izleme noktasına ulaştık.Bu bölgeye kendi aracı ile gelme imkanı olmayanlar,yaz dönemi boyunca her akşam üzeri,ilçe merkezinden hareket eden ve tüm adayı dolaşan minibüslere 20TL ya da taksiye 40TL ödeyerek bu bölgeye ulaşıp güneşin batışını izleyebilirler.
Haziran-2000’de üretime başlanan ve 17 adet 600 KW gücündeki rüzgar gülü türbini ile toplam 10.2MW gücünde olan Türkiye’nin bu üçüncü rüzgar enerjisi santrali,yıllık 35 milyon kilowatt elektrik enerjisi üretme kapasitesine sahiptir.Türbinlerden sadece bir tanesi,tüm adanın yıllık elektrik enerjisi ihtiyacına yeterli olduğu için yaklaşık otuz bin kişinin ihtiyacına cevap verecek miktarda üretim fazlası elektrik enerjisi, çevreye zarar vermemek amacıyla yeraltı kabloları vasıtasıyla Çanakkale’ye aktarılmaktadır.Kömür santralı yerine rüzgar enerjisi santralı kullanmak türbin başına seksen iki bin ağaçtan toplamda 1.4 milyon ağaca eşdeğer oksijen tasarrufu sağlatmaktadır.
Santralden,kuzeybatı istikametinde üç yüz metre daha gidince Polente olarak da adlandırılan Batı Burnu Feneri’ne vardık. Adanın en batısında ve denizden otuz iki metre yüksekte yer alan bu fener,Çanakkale Boğazı’ndan geçecek gemiler için yön belirleyici olması amacıyla 1861 yılında inşa edilmiş olup ışığını on beş deniz mili-yaklaşık 28 kilometre- ileriye kadar yaymaktadır.


44054405615_5ffc2e1b3c.jpg



44918185362_2126d826ee.jpg



44965563171_e47858fa2b.jpg



44284598604_37869977af.jpg



44247271614_ae008e34ab.jpg



Batı Burnu Feneri ve rüzgar gülleri
 

Hiçbir tesisin bulunmadığı bu bölgeyi ziyaret edenler,genelde alkollü içecek ve merkezdeki Boboz'dan değişik sandviçler ya da Ayazma yolu üzerindeki Tayyare Pizza'dan bir piknik sepeti hazırlığı yaparak gelseler de biz sadece gün batımını izlemek ve akşam yemeğimizi ilçe merkezinde almak istediğimizden eli boş gittik ancak ortamı görünce doğrusu pişman olmadım desem yalan olur. :( O gün,bölgeye yüz civarı araç ile gelen yaklaşık üç yüz kişi vardı.Bir yandan şarkılar söyleyip,bir yandan piknik sepetlerindekileri tüketen toplulukta saat 19.15'de güneşin iyice alçalması ile başlayan fotoğraf çekme telaşı on beş dakika sonra güneşin batması ile sona erdi.Havanın da açık olması sayesinde unutulmaz güzellikte bir gün batımına şahit olduk.


44918218162_3f9b049f09.jpg



44247288294_44615074ca.jpg



43152503920_5112056875.jpg



43154266850_9dcc61a117.jpg



Batı Burnu Feneri'nde gün batımı
 

Akşam yemeği için merkezdeki Cumhuriyet Mahallesi'nde,İstiklal Sokak ve Alsancak Sokak'ta yan yana sıralanmış ve harika mezeler ile taze deniz ürünleri satılan hepsi birbirinden lezzetli ve şirin bir çok mekanın bulunduğu bölgeye geldik.Bu bölgedeki sokaklar dar olduğundan masalar da haliyle küçültülmüş ve sıkışık nizamda oturulmaktadır.Lakin bu temiz ve özenli mekanların her birinden yayılan farklı müzikler hoş bir ortam yaratmaktadır.Bir fikir sahibi olmak için internetteki yazıları okuduğumda, bu mekanlar içinde geleneksel meyhane konseptinde 1950'den beri hizmet veren Simyon,Ege sebzelerini deniz ürünleriyle derleyip ortaya çok lezzetli sonuçlar çıkaran Ada’m Bozcaada,Ülke Şef’in meşhur mezeleri ile ünlenen Cabalı Meyhane,zeytinyağlı tencere yemekleri ile bilinen Hasan Tefik Restoran ve Ege mutfağına özgü mezeler ve zeytinyağlılarda çok iddialı olan Sandal Restoran en bilinen beş tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
İlk gece için tercihimiz Sandal Restoran oldu.Sandal'ın günümüzdeki yerinde eskiden ada sakinlerinden Apostol Kalfa'ya ait kahvehane hizmet veriyormuş.Mekan restoran haline getirilirken kahvehaneden geriye kalan büyük giyotin çerçeveler,el rendesi tavanı ve sedir ağacından yer döşemeleri özenle korunmuş.



43153223560_0e4d098db0.jpg



30028904607_857480365d.jpg



Bu sokaklarda hayat var



30110352687_106704dc23.jpg



Sandal Restoran
 

Sandal'da yediğimiz Ege karması,kabak çiçeği dolması,peynirli patlıcan,vişneli yaprak sarma,deniz börülcesi,enginarlı fava,mideye tava ve kalamar dolmasından oluşan menü,lezzetli ve balık yiyecek halimiz kalmayacak kadar doyurucu idi.Sadece yirmilik alkol aldığımız mekanda üç kişi için ödediğim 280TL. ise Bozcaada'da fiyatların genellikle yüksek olduğu göz önüne alınınca idare eder bir rakamdı.



44054302685_9d5b1d31b5.jpg



Ege karması(yeşil ve siyah zeytin,kaşar peyniri,kuru kayısı,kuş üzümü, kuru incir,kurutulmuş domates,ceviz,maydanoz,yaban mersini,sirke ve sızma zeytinyağı)



43234868890_2f5a54cdd8.jpg



Vişneli yaprak sarma ve kabak çiçeği dolması



31093828368_6b6643ff5b.jpg



Peynirli patlıcan



30029884757_885b42f7da.jpg



Deniz börülcesi ve Girit ezme



30029858227_8ea0d6f0a9.jpg



Kalamar dolma



31093773308_4927e7495e.jpg



Midye tava
 



İkinci günümüzün sabahında,otelde ev yapımı reçeller,pişiler,organik sebze ve meyveler eşliğinde aldığımız güzel bir kahvaltının ardından internetten indirdiğim harita rehberliğinde,aracımızla,adanın meşhur koylarını gezmeye başladık.Rüzgarın eksik olmadığı Bozcaada'da en rüzgarlı havada bile denize girebileceğiniz sakin bir koy bulmak mümkündür.Rüzgarın güney yönünden estiği yani lodosun olduğu günlerde adanın doğu ve kuzeyinde kalan koyları,çoğunlukla olduğu gibi kuzeyden estiği yani poyrazın olduğu günlerde ise adanın güneyinde kalan koyları tercih etmek gerekmektedir.Adanın batı kıyıları ise denize girmeye elverişli değildir.



44917138412_2d50ce63d9.jpg



İnternetten indirdiğim Bozcaada haritası



44966471791_9f72634735.jpg



Poyraz Koyu ve Plajı


Ada merkezinin bitiminden sola dönerek Tuzburnu yönünde ilerleyince sadece 1.2 kilometre sonra ilk karşımıza çıkan Poyraz Plajı oldu.Pek çok dinlenme tesisinin yer aldığı bu plajın özelliği,adada denizin en sıcak olduğu yer olması imiş.Burada aynı zamanda adanın arıtma tesisleri de yer almaktadır.Adanın en uzak iki ucu arasında zaten on kilometre mesafe bulunmakta ve özellikle batı tarafında bir çok ıssız yer varken böyle bir tesisi yapmak için neden merkeze bu kadar yakın ve tesislerin olduğu bu bölgenin seçildiğini doğrusu pek anlayamadım!!??
 

Yolumuza devam edince yaklaşık iki kilometre ileride geniş bir plaja sahip Tekirbahçe Koyu ve bunu da bir kilometre daha geçince adanın en doğu ucundaki Tuzburnu Koyu'nu gördük.Yoldan sola saparak toprak bir yolda beş yüz metre kadar ilerleyince denizden yirmi metre yüksekte kurulmuş Tuzburnu Feneri'ne ulaşarak manzarayı seyrettik.
Tuzburnu Koyu,güzel plajı yanı sıra,bahar aylarında açan ve yazın yaklaştığını müjdeleyen Amaranda Çiçeği ile de meşhurdur. Bozcaada'lı kadınlar,hiç solmayan,eskimeyen çiçek anlamına gelen ve aynı zamanda bereketi simgeleyen Amaranda çiçeklerinden çelenk yapıp evlerinin kapılarına asarlarmış. Kurutulduktan sonra bir yıl boyunca rengini kaybetmeden saklanabilen bu çiçeği pazarda aradık ancak mevsimi geçmiş olduğundan bulamayınca ben de internetten indirdiğim bu fotoğrafı kullandım.


45116877371_88fb91931d.jpg



İnternetten indirdiğim amaranda çiçeği fotoğrafı




31093623408_165316e40f.jpg



Tuzburnu Koyu ve Ataol Beach&Bungalows tesisi



43152990460_2b96ced447.jpg



Tuzburnu Feneri
 

Buradan da üç kilometre daha ilerleyince adanın güneyinde yer alan Mermer Burnu ve yanında yer alan Akvaryum Koyu'na vardık. Poyrazın etkisini yitirdiği,hiçbir tesisin bulunmadığı,her türlü gürültüden uzak ve kenarları taşlık orta kısmı ise kumluk olan bu koyda yüzmek çok keyifliydi.



44965509691_468ef1f744.jpg



44246022804_616e7ed200.jpg



44916974142_754ca3bf49.jpg



Akvaryum Koyu
 


Akvaryum Koyu'nu bir kilometre geçince yine sakin bir koy olan Ayana Koyu'na geldik.Adı Rumca Azize Anna'dan geldiği kabul edilen bu koy da kafa dinlemek için iyi bir seçenektir.



31092575788_5cf63cb928.jpg



Ayana Koyu


Sonrasında dört kilometre daha kat edip bir başka ünlü koyu görmek için yolun solundaki toprak yola girip üç yüz metre ilerideki Beylik Koyu'na ulaştık.Üzerinde hiçbir tesis bulunmayan bu bakir koy,2014 yılında Merci God adlı soğan yüklü bir geminin burada karaya oturması sonrası yayılan kokular nedeniyle cazibesini yitirmişse de bu yıl gemi kaldırılıp koyun çevresi de temizlenince kamp yapmayı sevenlerin gözdesi haline dönüşmüş.


43152766300_9fba0f1126.jpg




44965324851_971724531f.jpg




Beylik Koyu
 

Beylik Koyu'ndan bir kilometre daha ilerleyerek çıktığınız rampanın inişinde karşımıza çıkan Ayazma Manastırı'nın bahçesindeki mütevazı Manastır Kafe'de kısa bir çay molası verdik.Yunanca,kutsal su anlamına gelen hagiasme kelimesinden dilimize giren ayazma,ülkemizdeki doğal su kaynaklarının bulunduğu yerlerde sıkça kullanılmaktadır.Bozcaada’nın ayazmasında çift oluklu ve bir kez suyundan içenin kesinlikle bu adaya yerleşeceğine dair bir efsanenin de anlatıldığı tarihi bir çeşme,sekiz tane çınar ağacı, küçük bir manastır ve iki tane tek katlı yapı bulunmaktadır. Rum Azize Aya Paraskevi adına 1734 yılında yaptırılmış ve halen Rum Ortodoks cemaatine ait olan manastır ise sadece her yıl 26 Temmuz tarihinde kutlanan Ayazma Panayırı sırasında Ortodoks cemaatinin ibadetine açılıyormuş.



44916827712_be06131fb3.jpg



44932519772_294eb2f28d.jpg



Aya Paraskevi Manastırı ve önündeki kafede deniz manzaralı çay molamız
 



Çay molası sonrası beş yüz metrelik rampa aşağı inişle Bozcaada'nın en gözde plajı olan Ayazma Plajı'na vardık.Bizim koyları dolaşarak geldiğimiz rota yaklaşık on dört kilometre sürdü.Eğer ada merkezinden direkt olarak bu plaja gelmek istiyorsanız o zaman aracınızla Ayazma Yolu yazan tabelayı takip ederek sadece yedi kilometre sonra da buraya ulaşmanız mümkündür.Aracınız yoksa feribot iskelesinin önünden saat 09.30'dan itibaren her on beş dakikada bir hareket eden ve 5TL. ücret alınan minibüslerle de Ayazma ya da güneydeki diğer plajlara ulaşmak mümkündür.Sayınız,üç ve daha fazla kişi ise Bozcaada'da mevcut ve her yere fiks fiyat 40TL. karşılığında taşıyan taksileri kullanmak daha pratik bir seçenek olarak düşünülmelidir.
Altın renkli,incecik kumlardan oluşan uzun bir kumsal ve pırıl pırıl turkuaz renkli bir denize sahip Ayazma Plajı,güzelliğini yaklaşık yüz metre açığında bulunan ve dalgaların kıyıya yumuşayarak gelmesini sağlayan resiflere borçludur.Tabii bu güzellik,plajın çok kalabalık olduğu yüksek sezonda hemen ticari kazanca dönüştürülerek otopark için 20 TL. ve iki şezlong ile bir şemsiye kiralamak için de 30TL. talep edilmektedir.Plajda duş ve tuvalet imkanı bulunmadığından çevredeki özel işletmelerde ücret karşılığı bu hizmeti satın almak mümkündür.
Biz öğlene doğru vardığımızda plaj oldukça sakindi.Havlumuzu kumların üzerine serdikten sonra fazla beklemeden denize girdik.Ancak su,dip kaynakları nedeniyle oldukça soğuk geldiğinden çok dayanamayıp çıktık.



30029529367_124145ce7f.jpg



44917791602_afd97bcfdb.jpg



Ayazma Plajı
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,435
Mesajlar
1,517,924
Kayıtlı Üye Sayımız
172,082
Kaydolan Son Üyemiz
Tsow

Çevrimiçi üyeler



Geri
Üst