Frig Vadisi Turumuz (27 Nisan - 02 Mayıs 2012)

Yaklaşık 1000 km lik Frig vadisi turumuzu dün akşam Bursa kocayayla dönüşü ile tamamladık.Sıcağı sıcağına gezi notlarının bir kısmını aktarayım arkadaşlar.

Frig vadisi turu geçen seneden beri yapmayı çok istediğim bir turdu.Bunun için çok çok fazla araştırma yapmama gerek kalmadan www.frigvadisi.org sitesinden bir sürü detay öğrenerek yol hazırlıklarının düşünsel alt yapısını tamamladım.Ayrıca Atlas dergisinin verdiği Frig cd si bu sitede ki bilgilerin cd ortamında rahatça izlenir kılmasından dolayı işimi iyice kolaylaştırdı.Gerekli bilgileri yeri geldikçe vereceğim.
Bu gezi için görüştüğüm(formun kapalı olmasından dolayı facebok tan ve tlf la ulaşabildim) arkadaşlardan Mehmet abi gelmek istermisin diye sorduğum da bir tek soru sordu,' ne zaman ' ideal bir yol arkadaşı olacağı bu soru ile belli oldu zaten , arkasından Ferhat ta Küheylan ı kaportaya vermekten vazgeçince 3 karavanlık bir grup oluştu.
İlk gün poyrazlar da Raci hocamın bende Bilecik e kadar geleceğim demesiyle keyfimiz daha da arttı.Mehmet abi ben 1 gün önce Cuma dan geleceğim deyince başlangıç olarak Poyrazlar dan başlamak farz oldu.Bahane ile sevabımızı arttırma çalışmaları olarak değerlendirdim ben bu operasyonu çünkü böyle bir geziye 'kutsal topraklar' dan başlamak başka ne anlama gelebilir ki.
Poyrazlara Cuma akşamı gidebildim çok uzak olmasının bunda etkisi büyüktü tabi (5 km) taze simit aldım ama kimse elini süremedi çünkü köy tavuğu düdüklüde pişmişti bile.Benim-bizim gezilerde yemek her zaman en önemli kriterlerden biri,zamanı gelince onları yiyemeyeceğim anların gelme ihtimalinden dolayı şimdi tadında yemeğe devam ediyorum.Yemek ile gezi benim için ayrılmaz bunu geçmişte sürekli gezdiğim halde ramazanda hiç gezmediğim de fark ettim.Bunları niye söylüyorum kültür gezisi ağırlıklı olması gereken gezi niye sürekli yiyenbilir e dönüşüyor gibi bir düşünce kafanız da oluşmasın diye.

Poyrazlardan sabah çok erken saatte eşimi almak için merkeze gittim döndüğüm de kahvaltı hazırlanmış bekleniyorduk,bu nasıl bir duygudur arkadaşlar anlatamam.Güzel bir kahvaltı ile marşımıza bastık.Alifuatpaşa ya geldiğimizde nehir kenarında Türk kahvesi içmek için durduk Mehmet hocamın arkasından giderken acaba yanlış mı gidiyoruz diye düşünmeye başladım, Sakarya nehrinin kenarına çıkınca da çok şaşırdım.Geldiğimiz güzergah ı ben Adabazar lı olarak bilmiyordum.

Sonrasın da Bilecik,Pazaryeri ilk durağımızdı,Pazaryeri nin pazarı cumartesi günü kuruluyor ve mutlaka pazarda ki köylü ekmeğinden alın.Pazaryeri Türkiye nin en kaliteli şerbetçi otunun üretildiği yermiş(bira yapımında kullanılır).Ayrıca bu şerbetçi otlarının bağlandığı direkleri görseniz şok olursunuz.Hani taze fasulyeyi dolansın diye yanına sopa dikerler ya bu da öyle ama biraz farklı , nasıl olduysa bunların fotoğrafını çekmemişim artık sürpriz olur siz gittiğinizde.Google a bakarak kopya çekmeyin.

Bozcaarmut un köy meydanın da Mehmet hocam bilgi topladı nasıl gideceğiz , yer nasıl,göle uzakmı otruduğumuz yerden gölü görecekmiyiz,araç parkına uygun mu gibi sorulara cevap buldu ama kurbağalarınız nasıl diye sormak aklına gelmedi,buda bir tecrübe.O sırada kahve de ki emekli bir öğretmenimiz bize nasıl yardımcı olabileceğini sordu,Mehmet hocam karşıda ki tarihi evi göstererek bu evi gezmek istiyoruz sahibi burada ise.Hemen görüşmeye gidildi onay geldi ve yaklaşık 4 nesildir aynı kişilere ait ev sahibi dede ile güzel bir sohbete başladık.Evin odaları gezildi bahçede oturup sohbet edildi arkasından gitmek için dış kapıya gittiğimizde evin bakımından sorumlu bayan bizim dışarı çıkmamıza izin vermedi çünkü kendisi Türk olmadığı halde bize Türk kahvesi yapmış,tekrar bahçeye dönüp kahvelerimizi içip elmalarımızı yedik.

http://www.youtube.com/watch?v=GEAQcG0Mtnk&feature=youtu.be

Bozcaarmut göletinde telefon çekmediği için Ferhat ı aradık oda çıkmak üzere olduğunu söyledi.Gölete vardığımızda güzel bir yer seçtik araçları konuşlandırdık,burada ki en can alıcı durum kurbağaların çıldırmış gibi bağırmaları ertesi gün biz gidene kadar bu durum böyle idi , gerçi belli bir saatten sonra biz duymamaya başladık.
Ateş için odun toplamaya başladık,ben aracıma ya bir çuval odun yada portatif tenteyi alacaktım seçimimi tenteden yana kullandım ve bu seçimin ne kadar doğru olduğunu bu kaldığımız akşam anladık.Yağmur yağmaya başlayınca hemen tenteyi ve üzerine naylon örtüsünü çektik çok güzel oldu.Bu akşam bizim yakmak için topladığımız odunların bize güzel bir sürprizi vardı.
Sürpriz yalnızca odun da değil Mürşide abla ben seviyorum diye irmik helvası yaptı,düşünün bir sıcacık irmik helvası,ateş başı tabi ki ibiş koltuğunun üstünde.

Gecenin bir saatinde Şirinlerde geldi.
Bu gezinin Bilecik ayağında ki önemli bilgiler şunlar.
Her bulduğunu odun yanar diye sevinip hava atma.Bulduğun ağaçları da nacakla kesmeye çalışma çok eğildiğin için başın sonradan kopacak gibi ağırır akşam 10 da da yatarsın.
Bozcaarmut göletine kurbağaların delirdiği bir dönemde gitme,köy meydanı kamp yapmak için çok güzel,bir daha gidersek orada yapacağız.
Eğer öğretmensen , sırf 2 ders yüzünden tatilini bırakıp geri dönecek kadar idealist olma.

Merakla beklediğim bir paylaşımdı her şey çok güzel gözüküyor......

Ynt: Frig Vadisi Turumuz (27 Nisan - 02 Mayıs 2012)

"Frig Vadisi", çoğu gezgin ve gezenevcilerin düşlerini süsleyen, doğal ve kültürel güzelliklerin gani olduğu bir yöremiz. (Kıyısından köşesinden biraz biliyorum ama ayrıntılı gez(e)medim; umarım bir bahar... ) İlkbahar ya da sonbahar ama bence ilkbaharda gezilecek bir yer. Arkadaşlarımız, en güzel dönemde gittiler. Gittiler ama tadımlık olmalı bence; 10-15 günden aşağı yetmez oraya. Şöyle doya doya, ayağını uzatarak. Hemen söyleyeyim, bu sözüm Ferhat ve Bülent'e değil, benim gibi emeklilere. Olsun, tadımlık bile olsa gayet güzel geçtiğini görüyorum; yüzlerdeki mutluluk anlatıyor bize bunu...

mayıstosböce' Alıntı:

Eğer öğretmensen , sırf 2 ders yüzünden tatilini bırakıp geri dönecek kadar idealist olma.

Genişletmek için tıkla ...

Raci Hoca'ma gidiyor sanırım...

Cavid Sezen

Ynt: Frig Vadisi Turumuz (27 Nisan - 02 Mayıs 2012)

Paylasim icin cok tesekkürler Bülent bey ,Fotograflar ve anlatim süper.Tavsiyeler daha bir iyi Gezilerimizde uygulamaya calisiriz.
Saglikli ve Güzel geziler dilegiyle

Ynt: Frig Vadisi Turumuz (27 Nisan - 02 Mayıs 2012)

Güzel bir gezi olmuş.Raci Hocam Alifuatpaşada çayı yudumladın.Ahmet hoca buralardamı diye aklına gelmedi değilmi.İlk bir araya gelmede ceza hazır.))))

Ynt: Frig Vadisi Turumuz (27 Nisan - 02 Mayıs 2012)

Arkadaşlar teşekkürederim,evimde internet yok iş yerinden musait olduğumda yazabiliyorum kusura bakmayın.Unuttuğum bir durum olursa da afola.
Ahmet hocam adınız zikredildi kızmanıza gerek yok



Bozcaarmut tan sonra kestirme bir yolla Bozüyük yoluna oradan da hiç içine girmeden Eskişehir e,sonrasında güzel bir yolla Seyitgazi ye doğru yolumuza devam ettik.Ansiklopedik bilgi olarak Battal Gazi Cami ve Külliyesi (Seyitgazi) Eskişehir, Seyitgazi ilçesinde, Üçler Tepesi’nde bulunan Seyit Battal Gazi Külliyesi bir avlu içerisinde cami, türbe, medrese, imaret ve hankahtan meydana gelmiştir

Yapı topluluğunun camisi kitabesinden öğrenildiğine göre; Kılıç Arslan oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında XIII yüzyılın başında yapılmıştır Sultan II Bayezid zamanında da l511’de onarılmıştır
Buradan yaptığımız küçük alışverişten sonra ver elini esas çocuk Midas yani Yazılıkaya.
Akşama az bir şey kala Midas a vardık.Seyitgazi den sonra güzel eğlenceli bir yol vardı hayatımda ilk defa asfalt bir köy yolunun hiçbir yere sapmadan yayla yoluna dönüştüğünü gördüm ama bu yol yayla yolu değil diğer köyle arasında ki ana yoldu bunun için Ferhat ın navigasyonu Zeynep e çok teşekkürederiz.Ama inanın çok tuhaf bir duyguydu çünkü yol bitecek diye beklerken bir yola kavuştuk,herkesin yaşamasını isterim,zaten hemen videoya çektim.

Bu geziden alınacak ders hiçbir yola nasılsa asfalt bir yere çıkarız diye güvenme,hele elinde navi zeynep varsa.Seyitagazi meydanın daki halk köy ekmeği görünümlü halk ekmeğinden alma,hiçbir özelliği yok.

Ynt: Frig Vadisi Turumuz (27 Nisan - 02 Mayıs 2012)

Midas a vardığımızda köy içine araçla girilmez tabelasına denk geldik , hemen yanda araçların girmesi için bir meydana park ettik bu meydanda 5-10 tane motorcu vardı,meydanın kafeterya gibi bir bölümünde dinleniyorlardı.Ben aracı yanaştırıken burada kalacağız bari manzaramı düzelteyim uzaktanda olsa en azından Midas anıtını görüyoruz düşüncesindeydim.Ama Mehmet abi faktörü devreye girdi,siz bir oturun ben şu muhtarı bulayım diye Mürşide ablayıda alarak muhtarı bulmaya gitti,5 dk sürmedi Mürşide ablasız geri döndü,'hadi kaçalım mı' diyecek diye beklerken 'muhtarla konuştum muhtarlık bahçesine park edebileceğiz' dedi.Tabi şoktayız.Motorlulara hava atarak araçlarımızla köy içine girdik,birde ne görelim Midas anıtına gidenler bizim araçlarımızın yanından geçmek zorundalar çünkü anıta çıkan ana yol üzerinde ki bahçedeyiz.Mehmet abi nasıl güzel dime diye sorunca,tilkiye pişmiş tavuk yermisin diye sorulduğunda gülmekten cevap verememiş misali 'abi ne diyorsun sen' e benzer birkaç cümle çıktı sanırım ağzımdan.Birde üstüne üstlük tertemiz piknik masaları hazır bizi bekliyor akşam yemeği için ohhh
Yerleştikten sonra Mürşide abla ben şu köyü bir gezeyim diye köye doğru yürüyerek gitti.Biz keyif içinde ibişler mibişler ,lastik altı taş koymalar ellerimizde ne varsa yayıldık bahçeye,koca bahçe bizim oldu.Tamirat altında olsa da anıtı ve yanındaki peri bacalarını gören bir yer.Hala komik geliyor bana.Mürşide abla yarım saat sonra elinde taze sütle gelince keyifleri siz düşünün.Önce yemek sonra Midas anırı diyerek hazırlıklarımızı yaptık.

Ynt: Frig Vadisi Turumuz (27 Nisan - 02 Mayıs 2012)

Ansiklopedik bilgi:
Hititlerden sonra Demir Çağı’nda Anadolu’daki egemen güçlerden biri olan Friglerin 11. yüzyılın ortalarında Boğazlar üzerinden Anadolu’ya geldikleri sanılmaktadır. M.Ö. 8. yüzyılın ortalarında merkezi Ankara yakınlarındaki Gordion (Yassıhöyük-Polatlı) olan bir krallık kurmuşlardır. Burada yapılan kazılarda Frig uygarlığına ait pekçok bilgi ve bulgu elde edilmiştir.
Frigler flüt, simbal gibi müzik aletlerinin de bulucusudurlar. Günümüzde batı müziğinin pek çok eseri “Frig Gamı” ile yapılmaktadır. Ayrıca çocukların ilgiyle izledikleri hayvan hikayelerinin bir kısmı da onlardan kalmıştır. Kökeni ve nasıl geliştiği bilinmeyen ve halen tam olarak anlaşılamamış kendilerine özgü bir yazı sistemleri vardır. M.Ö. 7. yüzyılın başlarında Kafkaslar’dan gelen Kimmerler’in saldırıları sırasında Gordion’un yıkıldığı ve yağmalandığı bu acıya dayanamayan Kral Midas’ın öküz kanı içerek yaşamına son verdiği antik Yunan kaynaklarında bahsedilmektedir. Frigler Batı kaynaklarında daha çok efsanevi kralları Midas ile ilgili öykülerle tanınır.
Midas hakkındaki tarihi bilgileri, Assur yıllıklarından, Antik Yunan edebiyatından arkeolojik buluntulardan ve devrin yazıtlarından öğrenmekteyiz. Özellikle Eusebios tarafından yazılmış olan Kronolojide, Midas’ın M.Ö. 738-686 tarihleri arasında hüküm sürdüğü belirtilmektedir. Julius Africanus ise Midas’ın ölümünü M.Ö. 676 olarak vermektedir. Bunun yanında Midas’ın adı, ünlü Assur kralı2. Sargon’un (M.Ö. 721-705) yıllıkları ve mektupları arasında da geçmektedir. Mektuplarda, Midas’dan Muşki Kralı Mita olarak bahsedilmektedir. Anadolu’da Assur’a bağlı, yerel bir kral olan Midas’ın, kendi dış politikasını yönlendirebilecek kadar egemen bir kral olduğu da bu mektuplardan anlaşılmaktadır.Bunun yanı sıra, M.Ö. 709’a tarihlenen bir yazıtta, kendinden; “benden önceki krallara boyun eğmeyen Mita” şeklinde bahsedecek şekilde güçlü bir devlet adamı ve Friglere altın çağını yaşatmış öncü bir liderdir. Herodot ünlü tarihinde, Midas’ın Delphi’deki tapınağa adaklar yollayan ilk ‘Barbar’ olduğunu belirtmiştir. Midas’ın, Batı Anadolu’daki Aeolis bölgesindeki Kyme (Bugünkü Aliağa Namurt Limanı) şehri Kralı Agamemnon’un kızı Hermodike ile evlendiği ve ilk sikke basımının bu olay ile bağlantılı olduğu konusunda bilgiler bulunmaktadır.

Gordion’daki tümülüslerin yüksekliği 5-6 m’den 53 m’ye kadar değişmektedir. Gordion’daki Amerikan ekibinin 1957 yılı çalışmaları sırasında bu tümülüslerin en büyüğü kazılmaya başlanmıştır. 70 metrelik bir tünelle tümülüsün mezar odasına ulaşan Prof. Rodney S.Young ve ekibi, odanın daha sonraları M.Ö. 720 yılında kesildiği anlaşılan ardıç tomruklarından oluşan duvarlarını açtıklarında, gördükleri manzara karşısında şaşkına dönmüşlerdir. Mezar odasında gözleri kamaştıran mezar hediyelerinin arasında, 500 yaşındaki bir çam ağacı kütüğünden tek parça oyularak yapılmış bir ölü yatağının üzerinde, 1.59 boyunda bir iskelet bulunmuştur. Odada çok sayıda ölü hediyeleri ele geçirilmiştir. Bunlar arasında dokuz masa, iki kakma paravan, üç büyük bronz kazan ve 166 adet küçük bronz kap ile 154 fibula (çengelli iğne) bulunmaktadır. Mezar odasında bulunan eserlerin çoğunluğu Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndedir. Daha sonraki incelemelerde 60 yaşlarında öldüğü sanılan bu kişinin, adı efsaneyle özdeşleşen kral Midas olduğu anlaşılmıştır. Ancak efsaneye göre her tuttuğu altın olan kral Midas’ın mezarında yüzlerce madeni eşya olmasına karşın bir tane dahi altın esere rastlanılmamıştır. “Eşek Kulaklı” olarak tanınmasının nedeni kafatasının incelenmesi sonucu, Kuzey Suriye’de bazı hanedan çocuklarında uygulandığı gibi doğumdan sonra başının bağlanarak kafatasının geriye doğru biçiminin değiştirilmesinden dolayı ya da kulağının aşırı tüylü olmasından olabileceği öne sürülmüştür. Anadolu’da geniş bir coğrafi alanı kontrol eden dillere destan zenginliği ile güçlü bir kral iken 7. yüzyılın ilk yarısında Kimmer istilasında yenilerek Gordion’u kaybetmesine üzüldüğü için boğa kanı içerek hayatına dramatik bir şekilde son vermesi onu antik çağın efsane kahramanlarından biri haline getirmiştir.

Derya ya aldığım 4 sayfalık çıktıyı okuduktan sonra bak gördün mü Midas ı siz öldürmüşsünüz(Kafkaslar dan gelen) dedi.
Frig uygarlığını incelemek araştırmak çok keyifli Midas ın kulakları hepimizin beyninin bir köşesinde sürekli durmakta.Bu geziye çıkmadan önce göreceğim bölgenin büyüklüğünü kavramakta çok yetersiz olduğumu geldiğimded haha net anladım.Anadolu da bu kadar büyük bir medeniyet kurmuş Frig ler 2-3 günde keşif bile yapamazsın biz bunu Midas a geldiğimizde gördük.Midas anıtını arkasında ki yüksek tepeye çıktığımızda etraftaki peri bacası tarzındaki oluşumu görmemiz ve gördüğümüz kısmın büyüklüğü en azından beni çok şaşırtı,iki vadi arasında sanırım ortasından geçen nehiri-dereyi hayal ettiğimden olsa gerek bu bölgede çok gezmem gerekir diye düşündüm.Ihlara vadisini 1 günde baştan sona yürüyerek bitirmiştim ama burası, bu coğrafya o kadar büyük ki bitmez gibi geliyor insana,tabi bunun için Frig lere aşık olmak da gerekiyor bu yüzden de onlarla ilgili çok eser araştırılmalı ve parça parça hiç uzaklaşmadan bitirilmeli.Sanırım bu anca karavan tarzı bir araçla yapılabilir o kadar yorgunluktan sonra insanı bir keyif çayı içip yatası geliyor,biz böyle alıştık ta ondan

Midas anıtı ağaç kalaslarla çevrili olduğu için net ten bulduğumu ekledim.

Ynt: Frig Vadisi Turumuz (27 Nisan - 02 Mayıs 2012)

.

Ynt: Frig Vadisi Turumuz (27 Nisan - 02 Mayıs 2012)

Bülent benim hep hayalini kurduğum gezilerden birisini yaptınız. O tarihi merdivenlerden çıkmak, kayalara yaslanıp tarihi vadiyi seyretmek, gözünü kapatıp daha önce yaşananları hayal etmek çok güzeldir eminim...

Ynt: Frig Vadisi Turumuz (27 Nisan - 02 Mayıs 2012)

Haşmet Hocam hislerime tercüman oldun....

Ynt: Frig Vadisi Turumuz (27 Nisan - 02 Mayıs 2012)

İş yerinde şöyle hızlı hızlı fotoğraflara baktım. Çok güzel fotoğraflar. Daha şimdiden özendiriyor bu gezi için. Müsait bir anımda yazıları da okuyup detaylı inceleyeceğim.

Ynt: Frig Vadisi Turumuz (27 Nisan - 02 Mayıs 2012)

Bülent kızarmıyım.Resimler harika fakat kollarını açtığın resimdeki arka manzara çok güzell