Kamp Yapacaklara Öğütler :))))

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan ilbeğ Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 39
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 29,459

ilbeğ

Kamp III
Mesajlar
600
Tepkime Puanı
0
Yer
kocaeli
http://www.turkchopper.com/forum/index.php?topic=2330.0 adresınden alıntıdır :smiley:)

arkadaşlar,
forumlardan birinde okumuş ve kaydetmişim bir döküman ararken buldum her defasında güldüren ve gülümseten bir yazı. yazan arkadaşımızın nicki "angut" tamamen kendisinden kopyadır. okuyun ve gülümseyin...


Kamp Yapacaklara Öğütler

Bu yılki Kozak Festivali katıldığım üçüncü motosiklet festivali idi. 2003 yılında ilk kez katıldığım festivalde fazlasıyla eğlendiğimden (bkz: Angut Çelebi Seyahatnamesi) geçen yılki festivale AMG (ikili açılımı vardır: 1-Adana Motorcular Grubu; 2-Adana Magandalar Grubu) ile katılmış, ilk gece yorgunluktan hep beraber sızmış, ikinci gece ise hep birlikte kafadan kopmuş ve festivalin içine sıçmıştık.

Bu yıl festivale katılmayı aklımdan bile geçirmiyordum. Aslında ben bu kamp hayatından hiç hazzetmem. Yani insanoğlunun yüzyıllar boyu kafa patlatıp, kendi rahatlığı için icat ettiği elektrik, yaylı yatak, klima, televizyon, bilgisayar, tuvalet gibi nimetleri bir anda teperek “haydin doğayla iç içe yaşayalım” diyerek taşın toprağın üstünde, üç beş gün yıkanmadan, düz taşlarla taharetlenerek, buzsuz rakıya razı olarak bilumum börtü böcek rezilliği ile sefil bir hayat sürmekten hoşlanması için tek kelimeyle mazoşist olması lazım. “Ay ne güzel çadır kuracaz, kamp yapacaz!” diyenleri kalınca bir değnekle evire çevire dövmek gerekir ki mutlu olsunlar.

Ne var ki motosiklet sürmekten hoşlanıyorum. Kızımın 30 Haziranda İstanbul’da mezuniyet töreni olduğunu öğrenince şeytan dürttü. “Oğlum angut” dedim kendime, “atla eltine git İstanbula, katıl törene, oradan da Bergama’ya git, motorcu arkadaşlarını gör, sonra da Bodrum-Marmaris-Antalya… Allah ne verdiyse kıyıdan kıyıdan dönersin işte!” Kendime söylediğim bu son derece angutca fikri kendim dahi pek münasip bulduğumdan ötesini berisini düşünmeden çıktım yola. Adana-İstanbul yolunu eltimle THY ile uçuyormuşcasına konforlu bir şekilde katettim.

1 Temmuz Kabotaj Bayramı namazını eda eder etmez İstanbul’dan çıktım yola. Bandırma feribotunda yer kalmadığından Yalova üzerinden geldim kampa. Daha kayıt sırasında, Adana’dan katıldığımı öğrenen kayıt memurelerinin yüzlerinin ekşimesi ve sağdan soldan “Lan gene mi Adanalılar bastı burayı” homurtularının kulağıma gelmesi üzerine geçen yıl her ne halt yediysek bütün suçun benim üzerime kalmaması ve oracıkta sosyal bir linçe maruz kalmamak için, görünmez adam vaziyetlerinde kimselere bulaşmadan münzevi bir 2 gün geçirmeye karar verdim. Geçirdim de… Bu yıl tamamen tarafsız gözlemci vaziyetlerinde katıldığımdan, kamp hayatı ile ilgili bir sürü objektif deneyimler edindim. Bu yazıdaki amacım, bu deneyimleri sizlerle paylaşıp naçizane öğütlerde bulunmaktır.

Çadır Yerinizi Seçerken Dikkatli Olun: Kamp münasebetsizliğinin en önemli unsurlarından biridir çadır. Bu nedenle çadırınızı aceleyle kurmamanızı, çadır yerinizi çok özenle tesbit etmenizi, çadır komşularınızı hayat arkadaşı seçer gibi, hatta mümkünse daha da fazla ince eleyip sık dokuyarak seçmenizi tavsiye edeceğim.

Bir kere çadırınızı kuracağınız zemin düz bir satıh olmalı. 5-10 derecelik en ufak bir eğim bile gece yatarken dimdik bir rampaymışcasına kendini belli edecektir. Katıldığım ilk iki festivalde gece kaya kaya kendimi çadırın kapısına cenin vaziyetlerinde iki büklüm olmuş durumda bularak uyanıyordum. Hatta bir keresinde kapıdaki sinek teline sinek gibi yapışmıştı yüzüm. Bu kez en çok dikkat ettiğim çadır zemininin dümdüz olmasıydı.

Çadırınızı kuracağınız yer de önemli. Eğer sabah beşte cayır cayır güneşle uyanmak istemiyorsanız ağaç altı gölgelik bir yer olmalı. Ama her ağaç ta olmaz tabii. Bir botanik alimi gibi altına çadırınızı kuracağınız ağacı inceleyin. Kurtlu böcekli birşey olmasın sakın. Bir de reçinesi sürekli damlayan sümüklü bir çam ağacı olmasın. Çadırınızı toplarken her tarafınız yapış yapış olur sonra. Yer seçiminde dikkat edeceğiniz bir diğer faktör mahaldir. Motorunuzdan herhangi bir şey almak için, eşyalarınızı taksi tutarak taşımak istemiyorsanız motorunuza yakın bir yer seçin. Eğer benim gibi zırt pırt işemeye kalkacaksanız, mutlaka helalara çok uzak mesafede olmayan bir yer seçin. Gerçi kamp alanlarında böylesi mutena semtlerin değeri Bağdat Caddesindeki arsalardan da kıymetlidir ama siz yine de sıkılmadan araştırın. Gerekirse bir emlakçiye danışın.

Aman diyeyim çadırınızı kuracağınız zemini iyice temizleyin. Karınca yuvası olmasın. Çer çöp herşey benden deyip iyi bir mıntıka temizliği yapın. Aksi takdirde çadırın altında unutacağınız her bir minik taş, kozalak tanesi vs. gece boyunca size tecavüze yeltenecektir!

Çadır komşularınıza gelince… Bence en iyisi herbirinden birer sağlık raporu istemek. Özellikle KBB ve Gastroenteroloji mütehassıslarından alınmış “sağlam” raporlarını ısrarla sorun. Ben çadırımı kurduktan sonra iki duble rakı içmeye gittim. Geldiğimde hemen dibimde bir kırmızı çadır bitmişti. Neler olduğunu sonra anlatacağım.

Sıra geldi çadırı kurmaya. Bu çadır illeti tipik bir mühendislik harikasıdır arkadaşlar. En zor puzzle lar bile zorluk derecesinde minik bir çadırın eline su dökemez. Bir çıkın içine tıkılmış tel kazıklar, ipler, birbirinin içine geçen katlanabilir iskelet çubuklar ve nihayet altı muşamba üstü bez örtünün nasıl olup da mimari bir şaheser olacağına dair hiçbir ipucu bulamayacaksınız o çıkında. Herşey sizin ferasetinize kalmış. Diyelim ki üstün zekalısınız ve çözdünüz olayı. Bu durumda dahi çıkından çıkan malzemelerin yarısının inşaat işleminde kullanılmadığının farkına varacaksınız. Şu tel kazıkları çakacağınız toprakta Murphy yasalarına uygun olarak her halükarda 5 cm derinlikte bir taşa rastlayacaksınız. Diyelim ki kazığınız her nasılsa dibine kadar gömüldü toprağın. Bu kez de sanki o bölümde toprakta bir yay mekanizması varmışcasına arkanızı döndüğünüzde kazığın dışarı çıkmış olduğunu acıyla farkedeceksiniz. Sakın kendinizi mükemmeliyetçiliğe fazla kaptırmayın. Bırakın sizin çadırınız da olabildiği kadar olsun. Hiçbirimiz Mimar Sinan değiliz ki.

Yatak seçimi: Kamp yerinde üzerinde yatabileceğiniz envai türlü mamül üretilmiştir. Matlar, şişme matlar, süngerler, şişme çadır yatakları, deniz yatakları, hamaklar vs. Hepsini bir kenara atın. Hiçbiri birşeye yaramıyor
.
Arkadaşlar, benim sizlere naçizane tek bir tavsiyem var bu konuda. Üç kuruş paranıza kıyın ve önceden bazalı çift kişilik yaylı yatağınızı kargoya vererek kamp yapacağınız yere gönderin. Başka türlü uyumanıza imkan ihtimal yok!

Geçtiğimiz yıllarda kalınca bir mat kullanmıştım ben. Taş toprak vs. olduğu gibi sırtımla organik olarak bütünleştiğinden bu yıl çift kişilik şişme çadır yatağı kullanmaya karar verdim. Hani üzeri kumaşla kaplı olanlardan. Bir de şişirme problemi olmasın diye şarjlı motorlu yatak pompası aldım. Yolda iki kez yatağım kutusuyla düştüyse de motordan, ısrarla geriye dönüp yatağımı bularak, huzurlu geceler geçireceğim umuduyla kampa geldim. Çadırımı kurar kurmaz şişirme aletini çıkarıp deneyimli kampçı havalarıyla şişirdim. Nefis görünüyordu. Adeta evdeki yatağımdan daha rahattı. Ancak gece çadıra geldiğimde yatağımın sönerek yerle bir olduğunu farkettim. Olsun varsındı.. Çıkardım şarjlı pompayı.. Zızzzzzt yine bastım havayı, tıpasını, kapağını kapatarak mutlu mutlu yattım. O da ne? Daha onbeş dakika geçmemişti ki yatak söndü. Bir anda plastik bir kilim haline geliverdi. Niye ama niye?? Yıllardır şişme kadın kullandım böylesine çabuk sönüvereni görmemiştim hayatımda. Gece yarısı üç beş kere tekrar tekrar uyanıp zızzzzt yatağımı şişirdim. En sonunda dışardan “Bu kadar da titiz olunmaz ki, adama bak gece yarısı çadırını elektrikli süpürgeyle süpürüyor” lafını duyunca pes ettim. Zaten pompanın şarjı da bitmişti. Öylesine uzanıverdim plastik kilimimin üstüne.

“Senin yatağın patlaktır” diyeceksiniz biliyorum. Ama emin olun şişme yatak kullanan her çadırda durum aynıydı. Tabii onlarda bendeki şarjlı pompa teknolojisi de olmadığından gecenin saat üçünde beşinde etraftaki çadırlardan “Fışşşt! Şlop” “Fışşşşt! Şlop” şeklinde pompalama sesleri gelmekteydi. Hatta şişme yatak çilesini bilmeyen bir başka çadırdan bu pompalama yanlış anlaşılmış olacak ki: “Oha! Bu gece üçüncü posta bu. Kudurdunuz mu?” şeklinde bir seslenme geldi.

Örtü Seçimi: Motosiklet festivalleri her nedense hep dağ başında yayla denen yerlerde yapılır. Bu yayla adı verilen coğrafi konumun da en büyük özelliği gündüzleri sıcak ve kurak, geceleri ise dondurucu soğuk olmasıdır.Aynen Kalahari Çölü gibi!

Bu nedenle çadırınıza yattığınızda örtüneceğiniz şey çok önemlidir. Sizi en sıcak tutacak olan uyku tulumudur. Ancak uyku tulumuna donla girmelisiniz aksi takdirde boğulma olasılığınız fazladır. Ben geçen yıl Kütahya’da uyku tulumuyla yatmıştım. İlk gece çok soğuk olduğundan fermuarını da kafamı dahi örtecek kadar çekmiştim. Üşümedim üşümesine de.. gece çişim geldiğinde tulumdan dışarı çıkmam mümkün olmadı bir türlü. Kolumu dahi kımıldatamıyordum ki suratım hizasındaki iç fermuarın ucunu bulup çekeyim. Yarım saat kadar uğraştıktan sonra baktım olmayacak solucanvari hareketlerle çadırın kapısına kadar ilerleyip dişlerimle çadırın kapısındaki fermuarı açarak kendimi yine solucansı hareketlerle dışarı attım. Yandaki çadırda yatan bir arkadaşın kapısına kadar kıvrıla kıvrıla sürünerek orada “İmdat!” diye bağırdığımı hatırlıyorum. Sonra beni kurtarmışlar.

Bu yıl tek başıma gittiğimden yanıma yalnızca polar bir örtü almıştım. Ne mi oldu? Dondum.

Örtü konusunda da sizlere öğüdüm, yanınıza en kıllısından bir Siirt battaniyesi almanızdır.

Yalnız Değilsiniz!: Çadırlı kamp hayatının, hele böyle topluca yapılıyorsa en büyük özelliği doğal bir orji olmasıdır. Siz ne kadar müstakil çadırınızda tek başınıza yattığınızı sansanız da aslında beşyüz kişi aynı odada yatıyor gibisinizdir. Hatta daha da kötüsü bu çadır denen illetin gecenin sessizliğinde dışardaki en ufak bir fısıltıyı dahi bir amplifier-receiver görevi görerek kulağınıza olanca netliğiyle aktarma özelliği vardır. Bu nedenle yukarda örneklerini verdiğim gibi çadır içinde çıkaracağınız her türlü ses, en uzaktaki komşunuza dahi aynen iletilecektir. Konuşmanıza, horultunuza, gazınıza, tuzunuza dikkat etmeniz gerekir. Benim yukarda bahsettiğim gibi yatmaya geldiğimde yanıbaşımda bitiverdiğini gördüğüm kırmızı çadırdaki komşumun, Allah selamet versin, bir miktar solunum problemi vardı. Horluyordu diyemeyeceğim çünkü bu normal bir horultu gibi değildi, nasıl anlatsam… sanki bir gergedanla koyun koyuna yatıyor gibiydim. Yalnız bu gergedanın homurtuları arada bir kesiliveriyor, birisi tarafından hunharca boğazlanıyormuşcasına ürkütücü bir değişime uğruyor ve daha sonra korkunç bir kükremenin ardından yeniden 85 desibeldeki eski düzenine kavuşuyordu. Hatta bir ara bu üç-beş dakikalık kesintiler esnasında “Eyvah! Ölüyor adam” diye düşünüp kalkıp onun çadırına dalarak hayat öpücüğü, kalp masajı falan yapmaya niyetlendiysem de… içimdeki şeytan “Manyak mısın oğlum, öldüyse Allah rahmet eylesin. Sesi kesilir sen de rahat rahat uyursun” diye beni engelledi.

Gece dötdöte yerleşmiş birarada en az on çadır olmamıza rağmen sabah kalktığımda onbeş metre çapında bir alanda ikimizden başka hiçbir çadırın etrafımızda kalmadığını hayretle gördüm. Anlaşılan gergedanın horultusuna dayanamayan bütün komşularımız gece mece demeden çadırlarını söküp başka yere taşımışlardı.

Evet arkadaşlar çadırda yalnız değilsiniz. Çadırınız yalnız sesler için değil aynı zamanda görüntüler için de mükemmel bir yansıtıcıdır. Çok gerekli olmadıkça çadırınızda ışık yakmayın. Dışardakiler için tuhaf bir Karagöz oyunu oynuyor olabilirsiniz. Geçen yıl iki arkadaş çadırlarında yatarken biz dışarda cay içiyorduk. Bir ara onların çadırından öylesine bir gölge oyunu yansıdı ki bir anda arkadaşlarımızın cinsel tercihleri konusunda kuşkuya kapılmıştık. Meğer yalnızca gariplerimden biri çantasından kazağını çıkarmaya çalışıyormuş!

Motorunuzun Alarmını Kurmayın: Bir motosiklet festivaline geldiğinizde ve motorunuzu motoparka çektiğinizde yapacağınız en gereksiz şey, varsa motorunuzun alarmını kurmanızdır arkadaşlar. Merak etmeyin kimse motorunuzu çalamaz. Hatta kimse çalamayacağı gibi bizzat siz kendiniz dahi yüzlerce motorun üstüste yığıldığı o parktan kolay kolay motorunuzu bulup da çıkaramazsınız.

Ben bu festivalde pek kıymetlim eltimin hemen karşısına çadırımı kurmuştum. Alarmını kurmamıştım tabii ama yine de uykusuz geçen cuma gecesinin sabahında saat 06 sularında bir motorun canhıraş sirenleriyle uyandım. Hemen ardından yandaki çadırlardan birinden “Ohaaa! Hangi mına koduum şerefsizi kurmuş lan bu alarmı?” diye bir bağırış geldi. “Acaba?” diye telaşla donla fırladım dışarı. Bir chopperın ışıklarının yanıp söndüğünü görünce mına konulan şerefsizin ben olmadığımı anlayarak rahatladım. Gerçi benim eltim de geceyi pek rahat geçirmişe benzemiyordu. Gece kuduranlardan ya da saklambaç oynayanlardan biri (e bu kampta geceyarısı saklambaç oyunu olayını da bir başka yazıya bırakayım bari) aynasına çarparak yerinden çıkarmıştı. Allahtan geçmeli olduğundan aynayı kolayca yerleştiriverdim yerine.

Tuvalet Terbiyesine Dikkat: Tuvalet konusu, çadırlı kamp hayatının en boktan konusudur arkadaşlar. Her ne kadar böyle festivallerde mobil tuvaletler istihdam edilirse de bunlar ancak ilk gün için işlev görecektir. Daha sonraki günlerde defi hacet ihtiyacınız için ha bu tuvaletlere girmişsiniz ha direkt foseptik çukuruna düşmüşsünüz hiç farketmez. Erkekler için teşaşür doğal olarak daha kolaydır ancak bu festivalde hemen hemen her ağacın altında birden fazla çadır konumlanmış olduğundan tuvalet harici işeme neredeyse imkansız hale gelmişti. Ben tecrübeli bir kampçı olduğumdan bu festivalde işeme işini çadırımda biriktirdiğim boş pet şişeleriyle hallettim. Gece eğer doğal olmayan bir şırıltı duyduysanız yanıbaşınızda, ben o sırada pet şişeme işiyordum demektir. Bunun da bir küçük komplikasyonu var tabii. Gece su içmek için de yanınızda bir pet şişe bulunduruyorsunuz. Eğer benim gibi içeceğiniz şişeyi sağ tarafınıza, işeyeceğiniz şişeyi sol tarafınıza sakladıysanız, siz siz olun gece uyku sersemliğiyle sağınızı solunuzu karıştırmayın!

Büyük abdest ihtiyacını ise kaçınılmaz olarak kamp tuvaletlerinde gidereceksiniz. Benden söylemesi, çok sevdiğim bir atasözü vardır: Tedariksiz sıça oturan, domala domala taş arar. Aman ha tedariksiz gitmeyin helaya. Bir kutu ıslak mendil, bir kutu rulo tuvalet kağıdı, bir el sabunu yanınızda olmadan asla ayak yoluna koyulmayın. Haa elbette bunları da elinizde öyle sallaya sallaya giderseniz herkes gizli eyleminizin farkına varacaktır. Onun için malzemelerinizi özenle bol cepli pantolonunuzun ceplerine yerleştirip ıslık çala çala helaya doğru yollanın.

Kamp helaları aynen köy çeşmesi gibidir. İnsanlar birbirlerini burda görüp tanırlar. Hatta hela kapısında birbirini tanıyıp seven ve sonra evlenmeye karar veren arkadaşlarım dahi vardır benim. Ben yazımın başında söylediğim gibi bu festivalde kimseyle görüşmemeye karar verdiysem de sevgili Puhu ve eşiyle, VAP la, Gökçeyle hela önlerinde karşılaşıp sohbet etme fırsatı buldum. (Bir ara Sedatla selamlaşmıştık, Enciyle merhabalaşıp Zafer Akçayla konuşmuştuk. Gerçi Zafer beni tanımamıştı o ayrı konu)

Arkadaşlar kamp hayatında hela kuyruğunda tanıdığınız insanlarla karşılaştığınızda sakın ha az sonra hep birlikte yapacağınız eylem konusunu aklınıza getirmeyin. Sanki klasik müzik konseri izlemeye gelmişcesine en aristokrat tavrınızı takınıp etrafınızdaki beyefendi ve hanımefendilerle entelektüel sohbetlere dalın.Az sonra hepinizin çatır çatır sıçacağını bilseniz bile. Kamp adabı bunu gerektirir!

Nice kamplarda buluşmak dileğiyle,
 

Etiketler
Ynt: Kamp Yapacaklara Öğütler :smiley:)))

bu adam benim kamp yaptığım yerde olacaksa ben kamp yapmıyorum ;D
 


Ynt: Kamp Yapacaklara Öğütler :smiley:)))

"Tedariksiz sıça oturan, domala domala taş arar." doğru söze ne denir.Böyleleri kamplanadr ırağa.............
 

Ynt: Kamp Yapacaklara Öğütler :smiley:)))

Yazı çok uzun olduğu için okuyup okumamak konusunda tereddüt etsemde, başladıktan sonra bir çırpıda okudum.
Çok güldürdü adam beni,
Eline sağlık diyelim birkaç tespiti çok hoşuma gitti ;D
 



Ynt: Kamp Yapacaklara Öğütler :smiley:)))

yukarıdakı kamp macerasının sahıbı olan arkadasın dıger bı hatıratı :smiley:))


Gidonu kırdım bayıra, gayrı Mevlam fakîri kayıra :smiley:))
 


Ynt: Kamp Yapacaklara Öğütler :smiley:)))

:smiley:oldukca unlu bır karaktermıs aslında bu namı deger angut rumuzlu arkadas
 

Ynt: Kamp Yapacaklara Öğütler :smiley:)))

Levendlerim, yiğitlerim, yarenlerim, yoldaşlarım;

Kıymetli biraderlerim, mahbub dostlarım, mahbube sultanlarım, ekabir-i muazzamam;

Hakir Çelebi kul'unuz bu kerre dahi yek sengine cihan bedel ol Şehr-i Stambola eyle bir seyahat eyledi ki, felek dahi fakirin başından geçenleri işittikte hayretlere garkolup şallak mallak oldu.

İstanbul İstanbul olalı böyle angut görmedi!

32 kısım tekmili birden... pek yakında bu sütunda.

Vira bismillah..

http://www.2teker.org/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&p=9519
:smiley:))) alıntıdır
 




Ynt: Kamp Yapacaklara Öğütler :smiley:)))

İlk yazı çok hoş ve anlatımı güzeldi. İkinci yazısını binbir zorlukla ama inatla sonuna kadar okusamda ilkinin verdiği sıcaklığı bulamadım. Yada çoğunu anlamadığım için çok akıcı gelmedi.
Ama kamp hayatını gayet güzel ve hoş bir şekilde anlatmış.

Üçüncü yazısını ise okumayı aklımdan bile geçirdim :smiley:

Yazana ve burada paylaşana teşekkürler. Emeğinize sağlık.
 

Ynt: Kamp Yapacaklara Öğütler :smiley:)))

freediver2009' Alıntı:
İlk yazı çok hoş ve anlatımı güzeldi. İkinci yazısını binbir zorlukla ama inatla sonuna kadar okusamda ilkinin verdiği sıcaklığı bulamadım. Yada çoğunu anlamadığım için çok akıcı gelmedi.
Ama kamp hayatını gayet güzel ve hoş bir şekilde anlatmış.

Üçüncü yazısını ise okumayı aklımdan bile geçirdim :smiley:

Yazana ve burada paylaşana teşekkürler. Emeğinize sağlık.

:smiley:
 

Ynt: Kamp Yapacaklara Öğütler :smiley:)))

Angut efendinin, yazı uzun okumaktan gözlerim buğulandı, gülmek için sıkca molaya vermek zorunda kaldım, ilk bölümü bu haftalık yeter, K.Sunal misali, daha sonra yazılarına bakarım.
 

Ynt: Kamp Yapacaklara Öğütler :smiley:)))

Ağzına ve kalemine sağlık '' angut '' üstadım ;D ;D .Doğru söze ne denir ;D baya güldüm sayenizde yazılarınızın devamını dilerim.
 

Ynt: Kamp Yapacaklara Öğütler :smiley:)))

Başlık git gide komik bir hal almaya başlıyor, eğlenerek takibe devam ;D ;D ;D
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,435
Mesajlar
1,517,926
Kayıtlı Üye Sayımız
172,082
Kaydolan Son Üyemiz
Tsow


Geri
Üst