Karavanda Doğru Sanılanlar Ne Kadar Doğru ?

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Doğrucu Davut Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 110
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 17,050
Mesajlar
2,133
Tepkime Puanı
2,853
Yer
Kuzey Ren / Almanya
* Karavan özgürlük demektir.

Avrupa’da da karavan endüstrisinin severek kullandığı bu slogan, son zamanlarda salgın ve Van Life akımı ile yeni bir ivme kazanmış durumda.
Türkiye, karavancılıkta aslında başıbozukluğu da içeren bir çeşit özgürlüğü yaşamaya oldukça uygun bir ülke olsa da, artık aracı olanların sayısının artması, internet yardımıyla ıssız ve keşfedilmemiş yerlerin giderek azalması, yetersiz yapıdaki kampingler ve özellikle onlara girmekten kaçınmak, konaklamaların giderek artan bir sıklıkla, ulu orta ve arzu edilmeyen dış etkenlere açık yapılmasına yol açmakta.
Kamping harcamalarından kaçınmayı bir özgürlük arayışı olarak sunma kandırısı bir kenara, bizde kalite ve sayısı az böyle yerlerde, dibdibe yaşamanın da zaten özgürlükle pek ortak bir yanı olmamalı ?
Çeşitli gereksinim zorunlukları, kampinglere girmeyenlerin özgürlüklerini bile en fazla üç günle sınırlamakta. Unutmayalım en donanımlı karavanların bile dışarıdan desteğe ihtiyacı var.

Aslında karavanda, “istediğimiz zaman yola çıkma özgürlüğü”nden başka bir özgürlüğü bulmak o kadar kolay değil. Çoğumuz evimizde bile daha fazla özgürüz.
Eğer kendimizi aldatmadan söylemeye çalışırsak, ancak 10-15 günde bir düşündüğümüze yakın bir yer bulabilmekteyiz. Avrupanın bu açıdan Türkiye’ye göre daha umarsız olduğu biliniyor.

Kısaca “karavanım varsa heryer benimdir” sanıldığından fazla umut dolu bir öngörü. 😕
Karavanda “özgürlük” yerine “hareket ve değişikliği” koyanlar ise daha mutlu olmaktalar.


* Karavan ile ucuz tatil yapılır.

Özellikle iş yaşamında olanlar için, hele ikinci araç olarak yeni ve üstelik tam donanımlı bir motokaravanın, külfeti ve devamlı harcamalarıyla ucuz bir tatil çözümü olması beklenmemeli.
Tabi ki temel gereksinimlere cevap veren basit yapımların, emekli yaşamında uzun kullanım olanağının ve bazı çekme karavanların bu amaca daha yaklaştığı düşünülse de karavanı tatil aracı olarak görenler, hatta mutlak karavan sevdalıları bile bu hesabı en azından, harcayacakları paralarının emeğine saygı yüzünden yapmaya çalışmalı.
Kısaca; karavan otomatikman ucuz tatil demek değil.


* Bizde karavancılık böyle gelmiş, böyle gider.

Son zamanlarda ivme kazanmış karavancılığın ülkenin coğrafi ve sosyal yapısına daha fazla uymak zorunda kalması kaçınılmaz.
Asıl sorun ise devlet ve yerel yönetimlerin yapacağı düzenlemelerin bizim karavancılık anlayışımıza uygun olup olmayacağı. Gerçi şu andaki şartlar ideal olmasa da Türkiye’deki ortalama karavan anlayışını düşünürsek, ilerisi için de umutlu olmak öyle pek kolay olmamalı ?
En azından atıklarını kural dışı boşaltan, aklına estiği gibi gaz sistemi kuran, karavanıyla ulu orta kamp yapan karavancılarımızla önümüzde zorlu bir yolumuz olacağı kesin.


* Evden çıkınca hemen karavana varılır.

Karavanı ödünsüzce eve benzetmeye çalışmak, kullanımda ev amaçlı aletlere yönelmek, sonuçta sanıldığı kadar uygun çözümler sunamamaktalar.
Karavanda su debisi yerine deponun hacmına takılmak, hacım ve enerji tablosu farklı buzdolabı, klima, ısınma gereksinimleri için ev, hatta tuvalet için de başka amaçlı alet ve teçhizatları çözüm görmek, sonuçta planlama açısından evden kurtulamadığımızın göstergesi olmalı. Tasarruf amacıyla böyle yaklaşımların; değişik değerlerde de olsa sadece enerj ve hacım değil, ayni zamanda çevre ve güvenlik sorunlarını da umursamazca göz ardı ettiği görülmekte.
Ayni notayı çalıyor diye fasıl heyetinde, trompete de yer verenimiz olacağını sanmam. Öyle ise,“usul” müziğin kadar, neden karavanın da adabı olarak görülmesin ?


* Deneysiz çözüm olabilir.

Hiçbir yerde geçerli olmayan bir düstur karavanda neden geçerli olsun ki ?
Her karavan üreticisini usta sanmak, yeterli karavan tecrübesi olmadan yeni çözümlere girişmek, memleketimizin insan manzaralarından olmalı ?
“Neden bazı çözümlere; akla gelmediğinden mi yoksa sahada anlamsız kaldığından mı, rastlanmamakta ? “ sorusu ancak karavan deneyimi ile doğru ve hakkıyla cevaplandırılabilmekte.
Unutmayalım, karavanda her şey bizden önce bulundu, denendi ve uygulanmakta.


* Karavanda aktif savunma kaçınılmaz.

Eğer tedirginlik ve güvensizlik; bıçak, av tüfeği, tabanca ve benzeri aletlerle aktif savunmayı göze alacak kadar büyümüş ise karavan ile oralarda nasıl tatil yapılır, tad alınır ve huzur bulunur ki ?
Karavanda aktif savunma, karavandan çok kişiyle alakalı olmalı ?


* Karavan sahibine karavancı denir.

Çevre bilinci veya uzlaşı yeteneği gibi konulara girip kimseyle papaz olmak istemeyenlerin, bu konuya girmemesi akla en uygunu olmalı ? 😉



Tabi bütün bunlar şimdilik aklıma gelenler ve sadece benim görüşlerim. Zaten bunlara benzer resmî kurallar veya yaklaşımlar da yok.
Hatta öyle okunabilse de ahlakçılık taslamayı da hedeflemedim.

Tuhaftır, “Karavancı kime denir” veya “ Motokaravan mı çekme karavan mı daha karavandır” gibi felsefi (?) taddaki sorular nedense bizleri diğer ülkelerden daha fazla ilgilendirmekte ? Belki her şeyin daha yerli yerine oturmadığındandır ?
Eh, ben de dalımdan uzağa düşmemek için ve asıl özgürlük gerçeklerdedir diyerek bu sanılar üzerine bir şeyler karalayım dedim.
Boştaki emeklinin eline bilgisayar verilirse sonuçta böyle oluyor işte.. 😋

Başlık ellerinizden öper, ilave veya eleştirinizi bekler..
 
Son düzenleme:

Etiketler


Karavan çekmek uzun yolculukları çok sıkıcı hale getiriyor. Sonuçta onu evde bırakarak gezmeye başlıyorsunuz.
Ben çekme karavanımı durduğu yerde çok etkin kullanıyorum. Ama artık onunla gezmeyi pek düşünmüyorum.
Kamp yeri fiyatları yükseldiği için karavanın yüzde otuz yada kırk fazla yaktırdığı da düşünülünce, karavanla kamp yapmanın cazibesi kalmıyor.
Otel, Motel, Apart gibi seçenekleri değerlendirerek yapıyorum tatillerimi.
Bence yılda bir hafta on gün tatili olan insanlar karavan konusunu çok iyi tahlil etmeli. Sonuçta onu kullanmadığınız zamanlarda bile koymak için özel bir yer arayacaksınız.
Ben karavancılığa çok derinden sevdalıyım. Bence her zorluğa değer. Çünkü bir karavan sadece içinde kahve içmek için bile alınabilir benim gönül gözümde...
 




* Karavan özgürlük demektir.

Avrupa’da da karavan endüstrisinin severek kullandığı bu slogan, son zamanlarda salgın ve Van Life akımı ile yeni bir ivme kazanmış durumda.
Türkiye, karavancılıkta aslında başıbozukluğu da içeren bir çeşit özgürlüğü yaşamaya oldukça uygun bir ülke olsa da, artık aracı olanların sayısının artması, internet yardımıyla ıssız ve keşfedilmemiş yerlerin giderek azalması, yetersiz yapıdaki kampingler ve özellikle onlara girmekten kaçınmak, konaklamaların giderek artan bir sıklıkla, ulu orta ve arzu edilmeyen dış etkenlere açık yapılmasına yol açmakta.
Kamping harcamalarından kaçınmayı bir özgürlük arayışı olarak sunma kandırısı bir kenara, bizde kalite ve sayısı az böyle yerlerde, dibdibe yaşamanın da zaten özgürlükle pek ortak bir yanı olmamalı ?
Çeşitli gereksinim zorunlukları, kampinglere girmeyenlerin özgürlüklerini bile en fazla üç günle sınırlamakta. Unutmayalım en donanımlı karavanların bile dışarıdan desteğe ihtiyacı var.

Aslında karavanda, “istediğimiz zaman yola çıkma özgürlüğü”nden başka bir özgürlüğü bulmak o kadar kolay değil. Çoğumuz evimizde bile daha fazla özgürüz.
Eğer kendimizi aldatmadan söylemeye çalışırsak, ancak 10-15 günde bir düşündüğümüze yakın bir yer bulabilmekteyiz. Avrupanın bu açıdan Türkiye’ye göre daha umarsız olduğu biliniyor.

Kısaca “karavanım varsa heryer benimdir” sanıldığından fazla umut dolu bir öngörü. 😕
Karavanda “özgürlük” yerine “hareket ve değişikliği” koyanlar ise daha mutlu olmaktalar.


* Karavan ile ucuz tatil yapılır.

Özellikle iş yaşamında olanlar için, hele ikinci araç olarak yeni ve üstelik tam donanımlı bir motokaravanın, külfeti ve devamlı harcamalarıyla ucuz bir tatil çözümü olması beklenmemeli.
Tabi ki temel gereksinimlere cevap veren basit yapımların, emekli yaşamında uzun kullanım olanağının ve bazı çekme karavanların bu amaca daha yaklaştığı düşünülse de karavanı tatil aracı olarak görenler, hatta mutlak karavan sevdalıları bile bu hesabı en azından, harcayacakları paralarının emeğine saygı yüzünden yapmaya çalışmalı.
Kısaca; karavan otomatikman ucuz tatil demek değil.


* Bizde karavancılık böyle gelmiş, böyle gider.

Son zamanlarda ivme kazanmış karavancılığın ülkenin coğrafi ve sosyal yapısına daha fazla uymak zorunda kalması kaçınılmaz.
Asıl sorun ise devlet ve yerel yönetimlerin yapacağı düzenlemelerin bizim karavancılık anlayışımıza uygun olup olmayacağı. Gerçi şu andaki şartlar ideal olmasa da Türkiye’deki ortalama karavan anlayışını düşünürsek, ilerisi için de umutlu olmak öyle pek kolay olmamalı ?
En azından atıklarını kural dışı boşaltan, aklına estiği gibi gaz sistemi kuran, karavanıyla ulu orta kamp yapan karavancılarımızla önümüzde zorlu bir yolumuz olacağı kesin.


* Evden çıkınca hemen karavana varılır.

Karavanı ödünsüzce eve benzetmeye çalışmak, kullanımda ev amaçlı aletlere yönelmek, sonuçta sanıldığı kadar uygun çözümler sunamamaktalar.
Karavanda su debisi yerine deponun hacmına takılmak, hacım ve enerji tablosu farklı buzdolabı, klima, ısınma gereksinimleri için ev, hatta tuvalet için de başka amaçlı alet ve teçhizatları çözüm görmek, sonuçta planlama açısından evden kurtulamadığımızın göstergesi olmalı. Tasarruf amacıyla böyle yaklaşımların; değişik değerlerde de olsa sadece enerj ve hacım değil, ayni zamanda çevre ve güvenlik sorunlarını da umursamazca göz ardı ettiği görülmekte.
Ayni notayı çalıyor diye fasıl heyetinde, trompete de yer verenimiz olacağını sanmam. Öyle ise,“usul” müziğin kadar, neden karavanın da adabı olarak görülmesin ?


* Deneysiz çözüm olabilir.

Hiçbir yerde geçerli olmayan bir düstur karavanda neden geçerli olsun ki ?
Her karavan üreticisini usta sanmak, yeterli karavan tecrübesi olmadan yeni çözümlere girişmek, memleketimizin insan manzaralarından olmalı ?
“Neden bazı çözümlere; akla gelmediğinden mi yoksa sahada anlamsız kaldığından mı, rastlanmamakta ? “ sorusu ancak karavan deneyimi ile doğru ve hakkıyla cevaplandırılabilmekte.
Unutmayalım, karavanda her şey bizden önce bulundu, denendi ve uygulanmakta.


* Karavanda aktif savunma kaçınılmaz.

Eğer tedirginlik ve güvensizlik; bıçak, av tüfeği, tabanca ve benzeri aletlerle aktif savunmayı göze alacak kadar büyümüş ise karavan ile oralarda nasıl tatil yapılır, tad alınır ve huzur bulunur ki ?
Karavanda aktif savunma, karavandan çok kişiyle alakalı olmalı ?


* Karavan sahibine karavancı denir.

Çevre bilinci veya uzlaşı yeteneği gibi konulara girip kimseyle papaz olmak istemeyenlerin, bu konuya girmemesi akla en uygunu olmalı ? 😉



Tabi bütün bunlar şimdilik aklıma gelenler ve sadece benim görüşlerim. Zaten bunlara benzer resmî kurallar veya yaklaşımlar da yok.
Hatta öyle okunabilse de ahlakçılık taslamayı da hedeflemedim.

Tuhaftır, “Karavancı kime denir” veya “ Motokaravan mı çekme karavan mı daha karavandır” gibi felsefi (?) taddaki sorular nedense bizleri diğer ülkelerden daha fazla ilgilendirmekte ? Belki her şeyin daha yerli yerine oturmadığındandır ?
Eh, ben de dalımdan uzağa düşmemek için ve asıl özgürlük gerçeklerdedir diyerek bu sanılar üzerine bir şeyler karalayım dedim.
Boştaki emeklinin eline bilgisayar verilirse sonuçta böyle oluyor işte.. 😋

Başlık ellerinizden öper, ilave veya eleştirinizi bekler..
Size boşuna üstadım demiyorum, yine harikulade bir yazı, Ama eleştireceğim sabrınıza güveniyorum.

Şeytanın gör dediği diye bir köşe vardı. Yazılarınızı o beyefendinin anlatımına benzettim.

Sn . Karavancı büyüğüm,
İlk paragraflarda avrupadaki karavancılık anlayışı ile Türkiye yi karşılaştırmışsınız.
Bence herkes Karavan sahibi olamamalı , (Belli kriterler olmalı).

Bana kalsa kişilerin 2. el araç alıp Motokaravana çevirmelerini yasaklarım. (Çekmeler hadi neyse belli bir standartı yakalamak zorundalar. O1-O2 belgeleri var.)
Karavancılığın (bence) seviyesini düşürüyorlar. Ortaya çok ciddi karavan kültürü sahibi tecrübeli dostların yaptıkları hariç, hilkat garibeleri çıkıyor. NE kalite var ne bir düzey. Gelişi güzel yapılmış araçlar. Belli bir standart yok. Adı özel yapım.

Ben avrupada 2. el araç alıp kendilerine özel karavan yaptıklarını sanmıyorum. Bu konudaki bilgi ve görüşlerinizi paylaşırsanız.Mutlu olurum. Yapılıyorsada trafiğe çıkana kadar bayağı bir denetleniyordur.

KARAVAN ile ucuz tatil yapılmasına neden karşısınız? Bir sistemin yürümesi için ona yatırım yapılması gerekir,yatırım yapan insanlar kar'a geçmek ister. Bence çok normal.

Çevre duyarlılığı olmayan insan zaten karavan sahibi olmasın. Sahip oluncada bu duyarlılığı edinsin. Bunu sağlamamız lazım.

Bir kaç gündür etrafım avrupa çekme karavanıma neden (3000tlye) ev tipi split klima takmadımda bir kaç bin avroya klima aldım onu anlatmaya çalıştığım insanlarla dolu. Neden avrupa karavanımda gri su tankım yokmuş yapsaymışım ya. Ekleseymişim.
Bunu diyen insanlar en az 20 yıllık karavancı.

Benden gizli hanımıma demiş ki , Küçükken kafasına taş mı? Düştü? Bu kadar para verilirmi? Abim beni seviyor ve iyiliğimi istiyor.(biliyorum):smiley:)

Benim anlatmaya çalıştığım. Aslında Bu kadar para veriyorsak bırakında tatilimizi azıcık ucuz yapalım ne olur.?(Sözüm meclisten dışarı)

Karavan kampları hem yetersiz hemde fahiş fiyat talepleri gelmeye başladı. En sinir olduğum her karavana 1 musluk düşmeyen kamplar. Ve Musluk Ev tipi lavabo musluğu. Burası nasıl karavan kampı yarabbim diyorum görünce.

Tatilini ucuza getirmek için bu işe girenler örneğin KAŞ gibi v.s. turistik yerlerde. OTEL parası istemeye başlamışlar.
Piyasa kendisini tamir eder. Karavancılar artık konaklama için belli maliyetleri göz önüne almak zorundalar.

Son olarak Karavan çeken araçlar %20-25 fazla yakar hadi bilemedin %30 ,demişlerdi. Benim araç %50 fazla yakıyor.
Bende bir sorun var galiba.

Selam sevgi ve sağlıcakla kalın.
@Doğrucu Davut
 
Son düzenleme:

belediyeler karavancılar için parklar oluşturmadıkları müddetçe bu sorunların hiç biri çözülmez.kontrolsüz bir şekilde yapılan çadır ya da karavan kamplarını ben de doğru bulmuyorum.ancak kamp alanlarında ki fahiş fiyat listeleri buna insanları mecbur bırakıyor.son çıkan orman yangınlarından sonra artık bazı şeyler değişecektir.karavanlarını kendi yapan insanların trafikte ,kendileri ya da başkaları için tehlike oluşturmadıkları müddetçe kısıtlanmalarını doğru bulmuyorum.atıklarını uygun şekilde boşaltan bir karavancının ne tip bir tuvalet kullandığı,kaç litrelik su deposu kullandığı gibi ayrıntıların ne önemi var ki
 

Karavan neden ucuz tatili çağrıştırıyor ben anlamıyorum. Bir motokaravanın hiç kullanmadan yıllık ortalama beş bin TL masrafı var (tahminen). Birde onbeş gün tatil yapsan beş bin de öyle al sana on bin TL.

Yüzlerce km gidip, her şey dahil otelin havuzu ve açık büfesinden başka hiç bir şey görmeden evine giden tatilciler, zaten bir sonraki tatil için hesap yapmaya başlıyor.

Pandemiden sonra çıkan karavan furyası bir şekilde devam eder. Ucuz tatil hesabı yapanlar pahalıya geldiğini görünce vazgeçer, sonra yenileri çıkar taaaki bunun bir yaşam tarzı bir tutku olduğunu, toplum olarak ne istediğini bilen insanlar yetişene yada kendini yetiştirene kadar.

Bence karavan, özgürlükten ziyade zaman kavramı olmadan yaşamak yada tatil yapmak. ( hiç kimsenin özgürlüğüne ve yaşam alanına dokunmadan)

Otelin havuzu, sabah kahvaltısı, öğle yemeği, akşam yemeği, açık büfesi yada barı saatle olması bana göre değil.

Sadece konaklamalı otelde kalıp, otelin 100 km çapında gezdiğim zamanlar oldu, anıları hala aklımda. Yapılan masraf herşey dahil otelle belki aynı.
Karavanım yok ama bu planları karavanla yapmayı tercih ederim. Bence zaman kavramı olmadan yaşamaya yada tatil yapmaya çok daha uygun.
 
Son düzenleme:

.
Cevap sayısı, karavancıların sıcaklardan daha bayılmadığını göstermeli ? 😋

* Almanya’dan yola çıkarak söylersem; Avrupa’da önemli sayıdaki motokaravanı, Türkiye’den daha kapsamlı yönetmeliklerle sahipleri yapmakta. Bizim yönetmeliği bilen, maddelerini sayabilen biri beri gelsin.

* Konu gereği, karavanla ucuz tatil yapılabilir düşüncesine şüpheli bakılmalı demek istemiştim. Karşı olmak ayrı şey ve tabii ki söz konusu da değil Ahmet bey. 😊

...atıklarını uygun şekilde boşaltan bir karavancının ne tip bir tuvalet kullandığı,kaç litrelik su deposu kullandığı gibi ayrıntıların ne önemi var ki
Prensipte tabii yok.
Fakat Türkiye’de bırakın uygun bir yerde gri su deposunu boşaltmayı, portatif kasetler için bile yer bulmak sorunlu olduğundan, özellikle siyah su deposunun başımıza hangi boyutlarda iş açacağı küçümsenip atlanmamalı..
Yani durum karavanın yapısından çok ülkenin sunduğu olanaklarla ilgili. 😉
Lütfen bir de bu açıdan bakın..
Böyle bir karavanın ve ülkenin yapısı zaten belliyken, sadece karavancıya güvenmek,
çok az sayıda devletin sorumluluğunu taşıyabileceği bir yaklaşım olmalı ? Açıkcası bu idealist konuda özellikle de Türkiye’de ben kendime bile güvenemiyorum.
Bir karavancı ben yapmıyorum diyorsa, beyan esastır deyip kabul etmek lazım. Ama bir devlet olarak benim böyle bir lüksüm yok.

Bazı ülkelerde bırakın kamping veya karavan park sayısını veya atıkların buralarda cüzi fiyatla boşaltılabilmesini, sırf bu gereksinimler için bile özel yerler, mini istasyonlar var. Hatta bazıları ücretsiz de.
Türkiye’de ise norm karavanlar bile çoğu kez çaresiz kalabilmekte.
Hadi şimdi daha fazla ayrıntıya girip, durup dururken bir de karizmamı çizdirmeyeyim..😎 😊
 
Son düzenleme:

Biz karavana bir seyyah gözünden bakıyoruz. İlgimiz insan, kültür ve doğa. Özgür bir sekilde doğaya çıkalım başbasa, kalalim istegimiz yok. Belkide sadece şehir yaşaminda sürgün hayatı yaşamadıgimiz içindir. Farklı coğrafyalar , farklı kültürler ile temas bizim için hep hayatımıza renk katan bir zenginlik oldu. Yeni yerler gezip görürken, farklı kültürleri tanır ve aynı zamanda dinlenir ve eğleniriz. Doğayla iç içe olmanın yanında, şehirler, kasabalar , tarihi yapılar, müzeler, yeme içme zenginlikleri hepsi bize yeniyi ve farklıyı öğretir.
Bu düşünceler ile çıktığımız karavancılık maceramızda evde bırakabileceğimiz ve dışarda hemen yanı başımızda olan çözümler dururken yıllardır bizi esir almış uygulamalara fazla bulaşmak istemiyoruz.
Bir arkadaşımızın bahsettiği eski araçlardan karavan yapımına izin verilmemesi konusunda düşüncem , yeni olsada durumun pek değişmeyeceği şeklinde.
Bu ülkede nedense yapılan işler genelde hep vasat ve geçici çözümler oluyor. Bununla bir yere varılamıyacağını ülke anlamak istemiyor.
Bizim gezilerimiz den etkilenen yakın arkadaşımız ismi üst düzey üretici olan bir firmaya karavan yaptırdı. Bayram sonrası geziye çıkmadan önce ilk olarak bize misafir oldu.
Makyajı ve mobilyası gösterişli olan, karavan için söylenecek çok şey olsada , insanların yüksek bedelleri ödediği halde sorgulamadan üreticiye teslim olması kötü bir durum.
Başlangıçta yaptırmayı düşünmüş olsak da , kendi kontolunuzde yapım kararımız icin hep seviniyorum..
Karavancılık için Türkiye de bir gelecek olmadığını ülkenin uzun yıllara dayanan uygulamaları ve yöntemleri zaten gösteriyor.
Iyiki karavan gezginleri için bir çözüm mutlaka oluyor.
Başlığın ilk yazısında tüm detaylar güzelce anlatılmış, fazla yorum yapmaya ihtiyaç kalmamış. 👏👏👏

🖐🖐🖐
 



Karavancılıkta önemli bir etken de çalışanların yıllık izin süresi. Sanıyorum Türkiye ile Almanya arasında durum biraz farklı. Almanya’da kanunen en az yıllık izin 24 iş günü. Kanun yapıldığında cumartesilerde iş günü sayıldığı için, bugünkü durumda yıllık en az izin 20 gün oluyor. Fakat sendikaların yaptığı toplu sözleşmelerle bir kaç yıl çalışanlar için izin süresi 6 haftayı bulmakta. Her nekadar bir çok işyerinde 6 hafta izni birden almak mümkün olmasa da maaşlı çalısan karavancılar yılda 6 hafta karavanlarıyla gezebilirler. Hafta sonları (iki gün), resmi ve dini bayramlarla tatil süresi daha da uzuyor.

Almanya’daki karavancıların biraz daha fazla karavanla gezecek vakitleri var galiba. Böylece doğru sanılan bazı konuları biraz başka türlü değerlendirmek gerekebilir.
 

Karavancılıkta önemli bir etken de çalışanların yıllık izin süresi. Sanıyorum Türkiye ile Almanya arasında durum biraz farklı. Almanya’da kanunen en az yıllık izin 24 iş günü. Kanun yapıldığında cumartesilerde iş günü sayıldığı için, bugünkü durumda yıllık en az izin 20 gün oluyor. Fakat sendikaların yaptığı toplu sözleşmelerle bir kaç yıl çalışanlar için izin süresi 6 haftayı bulmakta. Her nekadar bir çok işyerinde 6 hafta izni birden almak mümkün olmasa da maaşlı çalısan karavancılar yılda 6 hafta karavanlarıyla gezebilirler. Hafta sonları (iki gün), resmi ve dini bayramlarla tatil süresi daha da uzuyor.

Almanya’daki karavancıların biraz daha fazla karavanla gezecek vakitleri var galiba. Böylece doğru sanılan bazı konuları biraz başka türlü değerlendirmek gerekebilir.
Vahşi kapitalizm Almanya ya uğramamış.
 

Biz karavana bir seyyah gözünden bakıyoruz. İlgimiz insan, kültür ve doğa. Özgür bir sekilde doğaya çıkalım başbasa, kalalim istegimiz yok. Belkide sadece şehir yaşaminda sürgün hayatı yaşamadıgimiz içindir. Farklı coğrafyalar , farklı kültürler ile temas bizim için hep hayatımıza renk katan bir zenginlik oldu. Yeni yerler gezip görürken, farklı kültürleri tanır ve aynı zamanda dinlenir ve eğleniriz. Doğayla iç içe olmanın yanında, şehirler, kasabalar , tarihi yapılar, müzeler, yeme içme zenginlikleri hepsi bize yeniyi ve farklıyı öğretir.
Bu düşünceler ile çıktığımız karavancılık maceramızda evde bırakabileceğimiz ve dışarda hemen yanı başımızda olan çözümler dururken yıllardır bizi esir almış uygulamalara fazla bulaşmak istemiyoruz.
Bir arkadaşımızın bahsettiği eski araçlardan karavan yapımına izin verilmemesi konusunda düşüncem , yeni olsada durumun pek değişmeyeceği şeklinde.
Bu ülkede nedense yapılan işler genelde hep vasat ve geçici çözümler oluyor. Bununla bir yere varılamıyacağını ülke anlamak istemiyor.
Bizim gezilerimiz den etkilenen yakın arkadaşımız ismi üst düzey üretici olan bir firmaya karavan yaptırdı. Bayram sonrası geziye çıkmadan önce ilk olarak bize misafir oldu.
Makyajı ve mobilyası gösterişli olan, karavan için söylenecek çok şey olsada , insanların yüksek bedelleri ödediği halde sorgulamadan üreticiye teslim olması kötü bir durum.
Başlangıçta yaptırmayı düşünmüş olsak da , kendi kontolunuzde yapım kararımız icin hep seviniyorum..
Karavancılık için Türkiye de bir gelecek olmadığını ülkenin uzun yıllara dayanan uygulamaları ve yöntemleri zaten gösteriyor.
Iyiki karavan gezginleri için bir çözüm mutlaka oluyor.
Başlığın ilk yazısında tüm detaylar güzelce anlatılmış, fazla yorum yapmaya ihtiyaç kalmamış. 👏👏👏

🖐🖐🖐
Ben yine diyorum. Eski araçları karavan yapmak yeniden değerlendirmek (kazanmak) olarak düşününce mantıklı gibi geliyor. Denetim olmadığı için yalnız hilkat garibeleri karavancılığın karizmasını çiziyor. Bu sektörün gelişmesi lazım.

Sıfır üreten firmalar henüz gelişimini tamamlayamadı ülkede. Adamlar ucuza yapıp satma peşinde. Piyasa net oluşmadı. Avrupada belli kriterleri yerine getirmeyince müşteri bulamıyorsunuz. Eğitim kültür farkı diyorum ben ve denetim.

Birde üzerine eğitimsizlik eklenince. Manzara şu oluyor.
KARAVANCI dediğin;
Etrafını kirleten topluma saygısız. Çöplerini istediği yere boşaltan. Bedavacı insanlar topluluğu.
Halbuki öyle değil. Her tip ve seviyeden insan var. Hatta bu aralar seviye çok yükseldi.
Herkes kendisinden sorumlu yalnız bir arkadaşımız bana Belediye başkanlarının(Meclislerinin) karavancılar için neden yasak çıkardığını açıklasın. Kendilerinde bu hakkı nasıl görüyorlar,kimlere şirin görünüyorlar.

Bizi (burada kendimi dahil ediyorum) yanlış tanıyorlar. Denetlenmemiz lazım. Bizler doğayı seven insanlar topluluğuyuz.
Doğa ile başbaşa kalmak şehir hayatının sıkıcı ve bunaltıcı havasından kaçıp biraz nefes almak isteyenleriz.
Belediye meclis üyelerinden hiç mi karavancı yok dostlar.

Belediyeler kolaycı yaklaşımla karavan giremez diyemez ya. Açarsın kampingini dersin burada kalabilirsin. Çözüm böyle olur. Karavan imal edilmişse birisi para verip almışsa kullanacak.

Ben Şahsım adına karavan sahiplerine haksızlık yapıldığını düşünüyorum.

Temmuz ayında başlayan orman yangınları hepimizin ciğerini dağladı cümleten geçmiş olsun.
 

Gezilerimizin bize öğretebileceği, hayatımızı değiştiren şeyler...
alwaystheroad sayfasından ufak alıntılar..

1. Dünya ve yaşadıklarımız bazen korkutucu olabiliyor. Ancak insanlar hakkında şaşırtıcı olan bu küçük yüzdelik deki olasılıklar olsada, insanlar doğaları gereği iyidir!
2.Uzaklardaki yerler, insanlar, hayvanlarve kültürler hakkinda farklı şeyler öğrenerek büyüyoruz. Fakat gördüğümüzde, deneyimlediğimizde, konuştuğumuzda bunlar gerçek oluyor. Kendi hayatımızın bir parçası oluyor. Seyehat ederek dünyayı ve kendi yerimizi daha gerçekçi görüyoruz.
3. Yaşama dan net bakıyoruz. Bizden daha fazlasına ve çok azına sahip olan insanlar ile karşılaşıyoruz. Boyle zamanlarda buzdolabımız çalışmasa da sokak kaldırımında yatmadığımızı görüyoruz. Seyahat, sahip olduğumuz her küçük şeyi takdir etmemize yardımcı oluyor.
4.Daha fazla maddi imkan , en iyi donanımların daha iyi bir deneyim anlamına gelmediğini öğreniyoruz. Yerel insanlar, diğer gezginler ile konuşurken birinci sınıf bir seyahatten daha fazla eğleniyoruz.
5. Bir minibuste yaşayarak gezerken, sırt çantası ile gezerken, daha az ile yaşarken düşündüğümüz kadar ihtiyacımız olmadığını göruyoruz. Gezilerimizde daha az "malzeme" daha fazla özgürlük demek olduğunu öğrendik.
6. Dikkatimizi dağıtan eşyalar ortadan kalktığında, zamanımızı nasıl harcayacağımıza dair daha seçici kararlar vermek zorunda kalıyoruz.
7. Biraz daha nezaket çok işe yarar birçok problemin hızlı bir şekilde çözümüne yardımcı olur.
8. Seyahatler sonsuz bir kendini keşfetme fırsatıdır. Kendimiz hakkında bilmediğimiz hala pek çok şey olduğunu görürüz.

" Dünya bir kitaptır ve seyahat etmeyenler sadece bir sayfa okur. "
St. Augustine
 

Gezilerimizin bize öğretebileceği, hayatımızı değiştiren şeyler...
alwaystheroad sayfasından ufak alıntılar..

1. Dünya ve yaşadıklarımız bazen korkutucu olabiliyor. Ancak insanlar hakkında şaşırtıcı olan bu küçük yüzdelik deki olasılıklar olsada, insanlar doğaları gereği iyidir!
2.Uzaklardaki yerler, insanlar, hayvanlarve kültürler hakkinda farklı şeyler öğrenerek büyüyoruz. Fakat gördüğümüzde, deneyimlediğimizde, konuştuğumuzda bunlar gerçek oluyor. Kendi hayatımızın bir parçası oluyor. Seyehat ederek dünyayı ve kendi yerimizi daha gerçekçi görüyoruz.
3. Yaşama dan net bakıyoruz. Bizden daha fazlasına ve çok azına sahip olan insanlar ile karşılaşıyoruz. Boyle zamanlarda buzdolabımız çalışmasa da sokak kaldırımında yatmadığımızı görüyoruz. Seyahat, sahip olduğumuz her küçük şeyi takdir etmemize yardımcı oluyor.
4.Daha fazla maddi imkan , en iyi donanımların daha iyi bir deneyim anlamına gelmediğini öğreniyoruz. Yerel insanlar, diğer gezginler ile konuşurken birinci sınıf bir seyahatten daha fazla eğleniyoruz.
5. Bir minibuste yaşayarak gezerken, sırt çantası ile gezerken, daha az ile yaşarken düşündüğümüz kadar ihtiyacımız olmadığını göruyoruz. Gezilerimizde daha az "malzeme" daha fazla özgürlük demek olduğunu öğrendik.
6. Dikkatimizi dağıtan eşyalar ortadan kalktığında, zamanımızı nasıl harcayacağımıza dair daha seçici kararlar vermek zorunda kalıyoruz.
7. Biraz daha nezaket çok işe yarar birçok problemin hızlı bir şekilde çözümüne yardımcı olur.
8. Seyahatler sonsuz bir kendini keşfetme fırsatıdır. Kendimiz hakkında bilmediğimiz hala pek çok şey olduğunu görürüz.

" Dünya bir kitaptır ve seyahat etmeyenler sadece bir sayfa okur. "
St. Augustine
Karavan kamplarında tanıştığım karavan kampçı sakinlerinde daha yüzü asık bir günaydın'ı esirgeyen tiplere rastlamadım.
Yazdıklarınız çok doğru.
Çok okuyan mı bilir? Çok seyehat eden mi? Diye sorarlardı eskiden.
Ben normalde kitapçıyım. :smiley:) Master'ımı seyahat ederek tamamlayacağım :smiley:)
 



.
Başlığı izninizle biraz asıl mecrasına çekeyim.. 🤨

Böyle bir konu karavancılıkta artık az çok tecrübe sahibi olmuşlar için ister istemez sonuçta şöyle bir soruyu da akla getirmekte.
“Karavancılık umduğum gibi çıktı mı ?”
Tabi soru başka bir başlıkta da irdelenebilir ama ikisi birbirine o kadar bağlı ki..

Böyle bir soruyu küçümsememek lazım. Özellikle tekrar satışta olan karavanların önemli bir yüzdesinin bu soruya verilen olumsuz cevap yüzünden orada yer aldığını tahmin ediyorum.
Forumun böyle bir soruyu atlamış olması da bence eksiklik sayılmalı.

Kim bilir belki sonbaharda foruma son yazılarını bu konuda yazacak olan birkaç cesur katılımcı çıkardı ?.. 😋

Peki sizlerin cevabı neler acaba ?
 
Son düzenleme:

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,410
Mesajlar
1,517,692
Kayıtlı Üye Sayımız
172,066
Kaydolan Son Üyemiz
Birkium

Çevrimiçi üyeler



Geri
Üst