Kış Güneşinde Kleopatra Plajı'nda Ol
NEDEN; Mısır’ın son Helen asıllı kraliçesi Kleopatra’mn da gözdesi olduğu söylenen Korakeison plajına güneş en yumuşak haliyle kışın uğrar, en güzel dalgalar o zaman döver kıyılan, en güzel rüzgâr o zaman fısıldanır kulaklara.
http://www.youtube.com/watch?v=dFw_NEcvvC4&list=UUauNg1_uVPRPcId-SK1YsCQ&index=1&feature=plcp
http://www.youtube.com/watch?v=BMbgQQncCrM&list=UUauNg1_uVPRPcId-SK1YsCQ&index=2&feature=plcp
Alanya’yı tarihte önemli kılan noktalardan biri, denize doğru 1 mil boyunca uzanan ve korunaklı bir doğal liman sunan yarımadası ise, bir diğeri de Dim Çayı ve Kargı Çayı gibi iki önemli akarsuyun Akdeniz’e çıkış noktasında yer almasıdır.
Akdeniz’deki gemilerin inşasında kullanılacak kerestenin Güneybatı Toroslar’ da ki sedir ağaçlarından elde edildiğini düşünürsek en eski adı Korakesion olan Alanya’nın gelişmesinde bu çaylann taşıdığı önem daha iyi anlaşılır. Çünkü keresteler bu iki çaydan yüzdürülerek Korakesion’a indiriliyor, buradan Mısır’da inşa edilecek gemiler için İskenderiye’ye sevk ediliyordu. Bölge için önemli bir gelir kaynağı olan kereste ihracatı Selçuklular dönemine dek sürdü.
İşte Antik Mısır'ın Helen asıllı son kraliçesi VII. Kleopatra’nm Alanya ile yolunun kesişmesinin ardında yatan neden de buydu. Kleopatra’nm kaderini belirleyen gelişmeler aşık olup çocuk sahibi olduğu Roma İmparatoru Julius Sezar’ın İÖ 44 yılındaki ölümüyle başladı. Sezar’ın ölümünün ardından karışıklar çıkınca imparatorluğun doğu bölgelerinin yönetimini Marcus Antonius üstlendi. Antonius iktidarım sürdürebilmek için Kleopatra ile
ittifak yapmak istedi ve onu ülkesine davet etti.Kleopatra muhteşem gemisiyle Antonius’un memleketi Tarsus'a gitti. Antonius bu güçlü kadına burada aşık oldu ve peşinden o da İskenderiye’ye geçti. Korakesion’un arkasında uzanan sedir ormanlannı ona armağan etti. Çiftin yedi yıllık beraberliklerinden üç çocukları oldu.
Bugün Türkiye’nin batı sahillerinde pek çok koy ve kumsal bu Mısır Kraliçesi’nin adıyla anılıyor. Ancak kraliçenin bu koy ve kumsallann büyük kısmına gittiği şüpheli. Mısır’ın yakıcı sıcağından bunalmış kraliçe Anadolu topraklarında bulunduğu yıllarda eğer bir yerleri sıkça ziyaret ettiyse, Tarsus’un Namrun Yaylası gibi serin yerleri tercih etmiş olması daha akla uygun görünüyor.[/color]
Her şeye rağmen Kleopatra’nm Akdeniz’e açıldığı her seferde Alanya’ya da geldiği söylenir. Hatta Alanya Kalesi’nin içinden gizli bir yolla 2,5 km boyunca uzanan altın renkli kumsala ulaştığı ve oradan denize girdiği ileri sürülür. Sonuçta orası Kleopatra’nın hükümdarı olduğu ve ülkesine hediye edilen ormanlardan indirilen kerestelerin gemilere yüklendiği Korakesion Limam’ydı. Onun böyle bir limanın batısındaki muhteşem kumsaldan, 8-10 m kadar sığ devam eden bu güzel denize girmemiş olması pek düşünülemez. Kleopatra puslu olmayan havalarda Beydağlan’na kadar olan bir coğrafyayı görebilen Korakesion Kalesi’nden Marcus Antonius ile beraber günbatımı izlemeyi de atlamamıştir. Ancak bölgenin yakıcı güneşi altında bunalmamak için Alanya’yı sonbahar ve kış aylarında ziyaret etmiş olması akla daha uygundur.[/color]
Evet, Akdeniz’de hüküm süren donanmaların inşasında kullanılan efsanevi sedir ağaçlan budana Toroslar’daki eski yoğunluklannı çoktan kaybetmiş durumda. Artık Alanya’nın günümüzdeki en büyük kıymeti, çoğunluğu Alman yaklaşık 2 milyon kişinin de bölgeye akma vesilesi olan güneşi.[/color]
Güneş güzel ama kumsalın hemen 20-30 m ardındaki araziler kitle turizminin beton bloklanna teslim edileli beri Alanya’da -yaylalara çıkmadan- güzel bir doğadan söz etmek zor. Kraliçenin adıyla anılan plajda yazın havlu koyacak boş yer bulmak bile kolay olmuyor. O yüzden Kleopatra plajı, Türkiye’nin ve dünyanın değişik yerlerinden bazı ziyaretçilerini güz aylarında hatta kışın ağırlıyor. Güneş en yumuşak haliyle o tarihlerde düşüyor tenlere çünkü. En güzel rüzgâr o zaman fısıldanıyor kulaklara, en güzel dalgalar o zaman dövüyor sahili.[/color]
Toroslar'ın eteklerinden doğup,[/color]
60 km sonra Akdeniz'e dökülen Dim Çayı Özellikle yaz aylarında Alanya'da olanların serinlemek için en çok tercih ettiği adreslerin başında geliyor. Sahilden ayrılan yolun 8. km'sinde, içerde sol kolda turistler için otantik ambiyans yaratma girişimi "Dündar Yıldız Anadolu Köyü" (0242 51814 46) yer alıyor. Hayvanlan, değirmeni, tarım aletleri ve insanlarıyla bir Anadolu köy yaşamını canlandırmaya çalışan mekânın restoranı yaz-kış açık. Tesiste 150 kişilik Yörük çadırının yanı sıra konaklamak üzere 48 şömineli köy konağı, 80 açık çardak ve açuaparklı havuz bulunuyor.[/color]
9. km'de sağ kolda, çayın hemen dibindeki Pınarbaşı Restaurant (0242 31824 04) ise tam bir keyif âlemi. Buradaki lokanta ve piknik alanlarının ortak yanı çayın içine atılmış masalar. Çayın kenarındaki tenteli, yer sofralı loca gibi duran çardaklar ise teknedeymişsiniz duygusu veriyor. Bazı çardaklar dik yamacın üzerindeki ağaç gölgelerine ustalıkla yerleştirilmiş. Baraj regülatörünün altındaki derin gölette yüzmek ya da aguaparkta eklenmek mümkün. [/color]
NEDEN; Mısır’ın son Helen asıllı kraliçesi Kleopatra’mn da gözdesi olduğu söylenen Korakeison plajına güneş en yumuşak haliyle kışın uğrar, en güzel dalgalar o zaman döver kıyılan, en güzel rüzgâr o zaman fısıldanır kulaklara.
NEREDE: 36°32'37''N,31°59’11”E
Alanya-Antalya
TomTom:N36:32'37''/E31:59'11''
Uygun Mevsim :Sonbahar,Kışhttp://www.youtube.com/watch?v=dFw_NEcvvC4&list=UUauNg1_uVPRPcId-SK1YsCQ&index=1&feature=plcp
http://www.youtube.com/watch?v=BMbgQQncCrM&list=UUauNg1_uVPRPcId-SK1YsCQ&index=2&feature=plcp
Alanya’yı tarihte önemli kılan noktalardan biri, denize doğru 1 mil boyunca uzanan ve korunaklı bir doğal liman sunan yarımadası ise, bir diğeri de Dim Çayı ve Kargı Çayı gibi iki önemli akarsuyun Akdeniz’e çıkış noktasında yer almasıdır.
Akdeniz’deki gemilerin inşasında kullanılacak kerestenin Güneybatı Toroslar’ da ki sedir ağaçlarından elde edildiğini düşünürsek en eski adı Korakesion olan Alanya’nın gelişmesinde bu çaylann taşıdığı önem daha iyi anlaşılır. Çünkü keresteler bu iki çaydan yüzdürülerek Korakesion’a indiriliyor, buradan Mısır’da inşa edilecek gemiler için İskenderiye’ye sevk ediliyordu. Bölge için önemli bir gelir kaynağı olan kereste ihracatı Selçuklular dönemine dek sürdü.
İşte Antik Mısır'ın Helen asıllı son kraliçesi VII. Kleopatra’nm Alanya ile yolunun kesişmesinin ardında yatan neden de buydu. Kleopatra’nm kaderini belirleyen gelişmeler aşık olup çocuk sahibi olduğu Roma İmparatoru Julius Sezar’ın İÖ 44 yılındaki ölümüyle başladı. Sezar’ın ölümünün ardından karışıklar çıkınca imparatorluğun doğu bölgelerinin yönetimini Marcus Antonius üstlendi. Antonius iktidarım sürdürebilmek için Kleopatra ile
ittifak yapmak istedi ve onu ülkesine davet etti.Kleopatra muhteşem gemisiyle Antonius’un memleketi Tarsus'a gitti. Antonius bu güçlü kadına burada aşık oldu ve peşinden o da İskenderiye’ye geçti. Korakesion’un arkasında uzanan sedir ormanlannı ona armağan etti. Çiftin yedi yıllık beraberliklerinden üç çocukları oldu.
Bugün Türkiye’nin batı sahillerinde pek çok koy ve kumsal bu Mısır Kraliçesi’nin adıyla anılıyor. Ancak kraliçenin bu koy ve kumsallann büyük kısmına gittiği şüpheli. Mısır’ın yakıcı sıcağından bunalmış kraliçe Anadolu topraklarında bulunduğu yıllarda eğer bir yerleri sıkça ziyaret ettiyse, Tarsus’un Namrun Yaylası gibi serin yerleri tercih etmiş olması daha akla uygun görünüyor.[/color]
Her şeye rağmen Kleopatra’nm Akdeniz’e açıldığı her seferde Alanya’ya da geldiği söylenir. Hatta Alanya Kalesi’nin içinden gizli bir yolla 2,5 km boyunca uzanan altın renkli kumsala ulaştığı ve oradan denize girdiği ileri sürülür. Sonuçta orası Kleopatra’nın hükümdarı olduğu ve ülkesine hediye edilen ormanlardan indirilen kerestelerin gemilere yüklendiği Korakesion Limam’ydı. Onun böyle bir limanın batısındaki muhteşem kumsaldan, 8-10 m kadar sığ devam eden bu güzel denize girmemiş olması pek düşünülemez. Kleopatra puslu olmayan havalarda Beydağlan’na kadar olan bir coğrafyayı görebilen Korakesion Kalesi’nden Marcus Antonius ile beraber günbatımı izlemeyi de atlamamıştir. Ancak bölgenin yakıcı güneşi altında bunalmamak için Alanya’yı sonbahar ve kış aylarında ziyaret etmiş olması akla daha uygundur.[/color]
Evet, Akdeniz’de hüküm süren donanmaların inşasında kullanılan efsanevi sedir ağaçlan budana Toroslar’daki eski yoğunluklannı çoktan kaybetmiş durumda. Artık Alanya’nın günümüzdeki en büyük kıymeti, çoğunluğu Alman yaklaşık 2 milyon kişinin de bölgeye akma vesilesi olan güneşi.[/color]
Güneş güzel ama kumsalın hemen 20-30 m ardındaki araziler kitle turizminin beton bloklanna teslim edileli beri Alanya’da -yaylalara çıkmadan- güzel bir doğadan söz etmek zor. Kraliçenin adıyla anılan plajda yazın havlu koyacak boş yer bulmak bile kolay olmuyor. O yüzden Kleopatra plajı, Türkiye’nin ve dünyanın değişik yerlerinden bazı ziyaretçilerini güz aylarında hatta kışın ağırlıyor. Güneş en yumuşak haliyle o tarihlerde düşüyor tenlere çünkü. En güzel rüzgâr o zaman fısıldanıyor kulaklara, en güzel dalgalar o zaman dövüyor sahili.[/color]
Toroslar'ın eteklerinden doğup,[/color]
60 km sonra Akdeniz'e dökülen Dim Çayı Özellikle yaz aylarında Alanya'da olanların serinlemek için en çok tercih ettiği adreslerin başında geliyor. Sahilden ayrılan yolun 8. km'sinde, içerde sol kolda turistler için otantik ambiyans yaratma girişimi "Dündar Yıldız Anadolu Köyü" (0242 51814 46) yer alıyor. Hayvanlan, değirmeni, tarım aletleri ve insanlarıyla bir Anadolu köy yaşamını canlandırmaya çalışan mekânın restoranı yaz-kış açık. Tesiste 150 kişilik Yörük çadırının yanı sıra konaklamak üzere 48 şömineli köy konağı, 80 açık çardak ve açuaparklı havuz bulunuyor.[/color]
9. km'de sağ kolda, çayın hemen dibindeki Pınarbaşı Restaurant (0242 31824 04) ise tam bir keyif âlemi. Buradaki lokanta ve piknik alanlarının ortak yanı çayın içine atılmış masalar. Çayın kenarındaki tenteli, yer sofralı loca gibi duran çardaklar ise teknedeymişsiniz duygusu veriyor. Bazı çardaklar dik yamacın üzerindeki ağaç gölgelerine ustalıkla yerleştirilmiş. Baraj regülatörünün altındaki derin gölette yüzmek ya da aguaparkta eklenmek mümkün. [/color]
