Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan corrado41 Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 19
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 20,498

corrado41

Kamp I
Mesajlar
160
Tepkime Puanı
3
Başlamak her zaman zor olmuştur. her uzun seyahat öncesi midem ikirciklenir , kalbimde tarifsiz tatlı bir heyecan.
Yazmak , başlayıp yazabilmek daha zor gibi.-net’e aktarmak en zoru 
Alanya da bedeni nadasa yatırdıktan sonra Hatay yolundayız.Suriye’ye girmeden farklı bir iklimdeyiz şimdiden.Otobüste Arapça konuşamayan tek kişi benim gibi.Aynı durum Hatay otogarda daha bariz ortada.Kim Türkiye , kim Suriye vatandaşı belli değil.
İnsanlar, hal,hareket,tavır çok benzer.
6-7 saat sürecek şam yolculuğu 15 tl.
Sudan değil ama tr deki benzinden ucuz..
5 çeyrek saatte iki kapıdaki işlem tamam.Suriyedeyiz
Suriye den ilk izlenimler ; bol taşlı çorak arazi.arada fıstık zeytin ağaçları .
Terk edilmiş gibi duran benzin istasyonları,oto tamircileri,atölyeler.
Yollar Türkiye’dekilere benzer.çift gidiş,çift geliş ama ortadaki kısımlar mezbelelik gibi.
Yol ortasındaki çöplerden plastiklerden Hatay dan şam’a yol olur herhalde.
Kendince düzeni olan düzensiz bir trafik(seyyah anlatmak istedediğini anlatabilmiştir umarım  )çok çok eski araçların yanında arada lüx araçlar.zaman tünelinde gibiyiz.
Şam harasta garaj dayız.
Hedef al Rabia hotel.
Otobüste Suriye de okuyan Hüseyin isimli arkadaştan “iftah addeti” taksimetreyi aç demeyi öğrenmişiz.taksiciler bana.ben taksicilere çöküyorum.
SSBB nin ruhu içime girmiş gibi.
200 suri diyen taksiciye 100 suri teklif edince bagaj kapağını söylenerek sert bir şekilde kapatıyor.150 suri’ye(Suriye poundu) diğeri ile anlaşıyoruz.
Oteli bilmediği için 2 taksi şöförüne soruyor.kitapta ki haritadan yerini gösteriyorum ok diyor.yol da el eden bir genci daha alıyor.az ilerleyince teli çalıyor.bizimki sağa çekiyor.bir bayanla uzun süre yüksek tondan konuşuyor.kadınlar her yerde aynı demek ki(seyyah ilk göndermeyi kadınlara yaptı sonumuz hayr olsun kadınları anlayamadık bekar kaldık)
Şöförün kafayı bir güzel ütülüyor anlaşılan yoldan aldığımız genç hadi gidelim falan deyince tekrar yoldayız.
Genişce bir caddenin kenarında Aracın girmediği bir sokak başında durup geldiğimizi söylüyor.benim rahatım yerinde inmem burada deyince orada dikilen birine sesleniyor.doğrulatıyoruz otel bu sokakta..ücreti ödeyip iniyorum.
Al Rabia dolu.10 metre aşağısındaki al haramein dolu. El gazal dolu çatıda yer var.
Al Rabia daki hossam’ın yönlendirmesi sonucu gittiğim al selam ver selam gibi bir ismi olan(seyyah al rabiaya dönüp hossama otelin ismini bu şekilde söyleyince baştan anlamadı sonra baya bir güldü) otel 1200 suri.
Neticede ilk göz ağrımız al rabiaya dönüyorum.
Hossam canım ciğerim bak sağa sola ,vardır kenarda köşede bir yer babında bir şeyler söylüyorum.arapçamı İngilizcemi Türkçemi sormayın.
Defteri eviriyor çeviriyor ok diyor çatı katındaki yatak +kahvaltıya 8 $ anlaşıyoruz.
Çantaları soruyorum rahat ol güvende problem olmaz diyor.odama çıkıp,pardon çatıya çıkıp yaklaşık 20 yataklık yatakhanedeki yatağımın altına çantaları bırakıp yanıma kitap harita almadan kendimi dışarı atıyorum
100 1547

Hava karararı yaklaşık 4 çeyrek olmuş..istikamet emevi camii.
Yaşlıca bir amcaya soruyorum.
Tarifine göre veya benim anladığıma en doğrusu kafama kalbime göre karanlık.ıssız dar sokaklarda emevi camiini arıyorum..
Solumdaki daha dar daha karanlık sokağın ilersinde yeşil bir ışık görüyorum.sokağa girip girmemekte tereddüt ediyorum.sokak tarlabaşının tenha tekinsiz sokaklarından daha ürkütücü o an.karşıdan gelen kadın siületini görünce girmeye karar veriyorum.aynı anda çok eski bir araç 2 manevra ile dar sokağa giriyor.araç önde ben arkada ilerliyoruz.araç ilerde durup kapılar açılınca sokak bana kapanıyor.aracın arkasından benim yaşlarda (35) bir bey ve 2 hanımefendi iniyor.adama emevi camiini soruyorum.ortam aşırı karanlık ama arkamda kalan 2 hurinin ışığı ortamı biraz aydınlatıyor.adam bir an nasıl tarif ederimi düşünürken, arkamdaki hurilerden biri yabancımı diyor.geriye dönüp türküm deyince ikisi birden kikirdeşiyor.
Bundan sonrasını kaydedip
Van’ antep’e giderken dikkatli ol ne işin var oralarda; Suriye mi Allah Allah ciddimisin diyenlere seyrettirmek isterdim.bizi buralara getiren bu topraklarda ki misafirperverlik.
Şam’ın yıkık dökük evleri.dar sokakları arasında karanlıkta hiç tanımadığı ilk defa karşılaştığı birinden türküm lafını duyunca hemen yemeğe davet eden bir arap.aracın bagajındaki torbayı gösteriyor.anladığım kadarıyla tavuk pişireceklermiş.
çok ısrar ediyor.bol bol şükren arada şükran diyorum tarifi alıp ayrılıyorum.
Ne şam’ın şekeri, ne arabın yüzünden başka lafı olmayanlara kapak olsun.tirbuşonu daha sonra(seyyah fena gönderme yapmış yine)
Sonradan yemeği kabul etmediğim için pişman olmadım değil.aklınıza huriler gelmesin tavuktan dolayı tabiî ki 

Yine ara sokaklar derken emevi camiinin bir minaresi gözüküyor.
Cami dış duvarını takip edip kapıyı buluyorum.ben içeri girmeye çalışırken görevli içerdekileri dışarı çıkarmaya çalışıyor.haliyle içeri giremiyoruz.sokakları arşınlamaya devam.insan kalabalığına kendimi bırakıyorum.arada yine ıssız sokak denemeleri.yan yana 2 dükkanın birinden taze karışık meyva suyu diğerinden katmer poğoçaya benzer içinde talı bir malzeme olan hamur işini götürüyorum
100 1557

100 1552

Gençler piyasa yapıyor gibi.yine sokaklar al nafara ya doğru gidiyorum.dışarısı ful.içeri giriyorum.
Masalcı ebu şadi yok ama koltuk ve kılıcı yerinde.1 tane hafif şay istiyorum ama o bile bünyeye ağır geliyor.ortamı havayı koklayıp çıkıyorum.

100 1556
yine sokaklardayım.insanları ,ışıkları,sesleri takip ederek amaçsız dolaşıyorum.uzaktan enstrumantal müzik sesi geliyor.
Sesi takip ediyorum.
Önce sesler sonra renk ahenk ışıklar belirginleşiyor.sokağın ilersinde bir paravan ve önünde bembeyaz kıyafetleri ile 10 kadar aşçı duruyor.düğün olduğunu tahmin ediyorum girip girmemekte kararsızım derken aşçıların şaşkın bakışları arasında paravana doğru ilerliyorum.
Tam içeri girecekken çakallar vadisi puslunun Suriye setinden fırlamış zebellah gibi bir
Abi ile burun buruna geliyorum.
Tabi burun buruna sözün gelişi.benim burnum onun göğüs hizasında.o1-2 bir şey diyor bende bir şeyler geveliyorum.geri dönüyorum.başım önde.aşçılara bakmadan.kendime gülerek..
Ben sokaktan çıkarken motorize bir polis sokağa girince bu akşamlık bu kadar macera yeter deyip otel yoluna koyuluyorum.yol üstü dondurmacı bektaş çıkıyor karşıma.50 suri’ye böyük bir külah dondurmayı götürüyorum.bence dondurmada bir numara yok.neden meşhur olmuşsa

100 1559

.hamidiye çarşısından çıkıp merce meydanında turladıktan sonra otelin o çok güzel avlusunda sırt çantalı gezginler arap ev sahipleri arasında bu satırları karalıyorum.arada İsveçli gençle laflıyoruz.ürdünden gelmiş sonra belki Türkiye diyor.güzel plan diyorum gülüyor.ilk gece şamdan anladığımız şam uyumuyor uyutmuyor.
Uyumuyor vatandaç geç saatlere kadar sokakta yiyor.geziyor.gençler kendince piyasa yapıyor.
Uyutmuyor kısmı yatakhanede konuştuğumuz Amerikalıdan.
Malum çatıdayız sağımız solumuz açık. Yakındada bir cami var.sabah ezanı uyutmuyormuş.
Kendince haklı tabi .kız arkadaşı uyarıyor aşkım börtü böceğim o türk Müslüman deyince bizimkinin jeton düşüyor.
Gülerek benim için problem değil diyorum.neyse yatma zamanı uyurmuyuz uyursak ne zaman ?
Yatıyoruz dedik ama yatamadık.onur isimli bir türkle tanışıyorum..iskoçyada beraber mastır yaptıkları Çinli arkadaşıyla birlikte geziyorlar.
Çinlinin adını unuttum demeyeceğim zaten hiç anlamadım.çinli tr iran lübnanı tek başına gezmiş.suriyede onur ile buluşmuşlar.ankaradan diyarbakıra trenle giderken geçen yaklaşık 2 gününü ömrümün en güzel günleri diye tanımlıyor.bizimkiler elleriyle beslemişler yol boyu
ilgi alaka.had safhadaymış.birde Beyrut kızlarını unutamıyor.onlardan bahsederken kanı damarlarında daha hızlı dolaşıyor gibi .
Arada onurun işaretiyle bana pekte yabancı olmadığım bir kelime kullanıyor ama tamda anlayamıyorum.”bi ..tir git” diyormuş.sonunda çözdüm.mideme gülmekten kramp girdi.
Bir küfür bu kadarmı tatlı söylenir kardeşim  2:00 a kadar lafladık.gezi planları nereye gittik ne gördük ne yaşadık.2 gündür yollarda olup yorgun olmama rağmen uyku rehaveti çökmedi konuştukça kunuştuk laf lafı açtı.
Gece 1-2 defa uyanarak butik otelimizin sabun kokulu odasında uyanıyorum veya öyle düşlüyorum.
Aslında gerçek düşten daha güzel.sağda solda sırt çantaları.musait yerlerde havlular.yerde terlik ayakkabı çorap.elbise.

100 1549

al rabia otelin avlusu
 

Etiketler
Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

10.10.2009

Sabah koğuş kalk ile uyanıyoruz.şaka şaka.
İlk yan taraftaki abla kıpırdanıyor..kimseyi rahatsız etmemeye çalışarak güne hazırlanıyor.
Şeker hastalığından sonra bazen değişiklik göstersede beden saatim 7:00-7:30 a kurulu.o saatlerde gözler dünyaya bir açılıyor.kahvaltı 8:30 da .erken inip biraz ders çalışıyorum.dersten kastımız gezilecek yerler,yol planları tabi.yoksa KPSS’ye hazırlanmıyoruz.
Tam saatinde mükellef kahvaltımız geliyor..süzme çay,lavaş (hubuz-ekmek) paket reçel yağ,peynir ve düzgün salamura edilmemiş zeytin.ya Suriyeliler zeytin yapmayı bilmiyor,ya bu haliyle seviyorlar.
Kahvaltıdan sonra günün ilk problemini çözmek için servis yapan çoçukla anlaşmaya çalışıyorum.benim İngilizce yetersiz,onunki ağır arap aksanlı olunca iş tarzanca-zagorcaya dönüyor.hostelde sadece 2 single oda var.onlar dolu.ismim rezervasyon listesinde boşalırsa bana ayıracaklar.neyse o konuyu geçip bugün busraya gideceğim için çantamı çatı katta bırakmak istiyorum.benim yanıma getir diyor.getirip bırakıyorum.bugünkü resopsiyonist mervan gelmiş arada.oda konusunu ona açıyorum.çöz şu işi diyorum.aslında çatı yer yatağı şilte benim için önemli değil ama 2 gece daha kalacağım için yerimiz belli olsun çantalar bir oraya bir buraya olmasın hesabı.neyse bakıyorum rezervasyon defterinden ismim silinmiş.çağırıyorum servis yapan elemanı mervanın yanına.emmioğlu ne iş diyorum temizlemişsin beni defterden .kendi aralarında konuşuyorlar.hossama sallıyorlar biraz.
Anladığım beni 2 yere yazmışlar yerde yokmuş,neden yazmış falan filan.
12 de check out tan sonra bu işi çözeriz diyor.gün içinde busraya gideceğimi 12 de burada olamayacağımı söyleyince problem olmaz ben ayarlarım diyor.
Busraa otobusleri al sumaria garajından kalkıyormuş.ben notlarıma hicaz istasyonu arkası diye not almışım.otel’in 20 metre kadar ilersindeki yoldan geçen yeşil otobüslerin 15 numarası gidiyormuş. bilet gişesindeki tatlı amcadan 1 bilet alıyorum.sonradan aklıma dönüşte gelince 1 bilet daha alıyorum.5 dakika içinde otobüs geliyor.1 çeyrekte otogardayız bu yeşil otobüsler yeni,king long marka ,otomatik vitesli rahat.ufak beyaz minibüsler is eski kia,Hyundai,Mazda marka.hemen hemen hepsinin çizilmemiş dökülmemiş yeri yok

PICT0271

diğerlerine göre iyi durumda bir minibüs :smiley:

Otogar girişinde palymra otobüsleri buradan kalkarmı hazır gelmişken güvenlikçilere sorayım diyorum.Palymra ismini onlar bilmiyor,tedmürü ben hatırlamıyorum.açıp kitaptaki haritadan yerini gösteriyorum yine olmuyor.etraf şenleniyor 5-6 güvenlikçi derken biri tedmür diyor.hah orası deyince bunların hepsi bir ağızdan ah vah çekiyor oraya giden otobus buradan kalkmıyor diyorlar .üzülmeyin gözümün içi canlarım ciğerlerim orası daha sonra şimdi busraya gideceğim diyorum.
Uzunca boylusu 100 metre kadar ilerde,önümüzdeki beyaz minibüslerin arkasındaki kırmızı binayı gösterip HAMR diyor.anlıyoruz kırmızıyı .nereden el hamra sarayından.endülüste ki muhteşem yapı.kırmızı taşlardan yapıldığı için isminin el hamra olduğunu okumuştum bir zamanlar. Akılcağızımızda kalmış.bu arada al sumaria istasyonundaki kırmızı şekilsiz bina ile el hamra sarayını birbirine bağladım ya ,banada helal olsun.birgün oralarıda görürüz inşallah.
Neyse 100 suri’ye busra biletimizi alıyoruz..6 numara,yanımda 70 + yaşlarda sanırım İngiliz bayan turist.yol boyunca şekerleme yapıyor arada uyanınca lonely planet kitabından yerler soruyor haritadan gösteriyorum.daha sonra busra antik kenttede karşılaşında yine gülerek yer soruyor.busra merkezde iniyoruz.ilk MEBREKAN NAKA denilen peygamber efendimizin çoçukken amcası ile birlikte geldiği ticaret kervanındaki devenin durduğu yere gidiyorum.ben oraya giderken elimdeki ilk çıkan digital modellerden Kodak makinada başka yerlere gidiyor. Önce ekran kararıyor sonra foto çekmemeye başlıyor.en son açılmıyor.
Mebrekan naka nın önündeyim.sonradan kilitleri açıp içerisini bana gezdirecek olan-resmi görevli değildi tahminim-vatandaş yanıma geliyor.ona mısırlı alimleri kıskandıracak kadar fasih ve beliğ mebrakan naka diyorumki Arapça şakımaya başlıyor. 
Ağır ol birader diyorum türküz.ingilizceye geçiyor.yerde büyükçe kare şeklinde bir taşın üstünde devenin 2 ayak ve boğazının izi olduğuna inanılan delik ve şekil var.gelen Türkler arkadaşa tl vermiş benimle takas etmek istiyor. Madeni olarak 50 tl değişmek istiyor .çok ağır olur diyorum selamlaşıp ayrılıyoruz.

100 1562

busra.foto makinesi bozulduğu için başka kare yok

Oradan rahiba bahira manastırına geçiyorum.çatısı falan göçmüş biraz harap durumda.rahiba bahira malumunuz o kervanda peygamberimizi görünce ilerde peygamber olacağını amcasına bildirip dikkatli olmasını söyleyen rahip.
Oradan hamam manjak ömer camii kliseler antik şehir derken başladığımız yer olan antik tiyatronun girişine geliyorum.
Şu ana kadar gördüğüm en güzel antik tiyatro yurdumuzda envai çeşidi varken ne roma şehri ne antik tiyatro gezmişiz.eksikliğimiz açıkçası.oturuyorum üst tarflarda.aşağıda İtalyan turist grubu var.sarışın bir abla hafiften bir şarkıya giriş yapıyor.bir kaç erkek eşlik etmek isterken diğerleri onları susturuyor.abla ortaya doğru yürüyor.sesi çok naif ,derinden,güzel.ya biz tarih öncesine gidiyoruz, ya ses tarihten geliyor.ortam duygular çok farklı.kelimelerle anlatılmaz derler ya .anlatılabilse anlatacağım emin olun.şarkı bitince diğerlerinin alkış,benim yüksek frekanstan bravom ile abla gaza geliyor.reverans yapıp bir üst sahneye çıkıyor.1 parçada oradan seslendiriyor.biraz daha oturup tiyatroyu üstten seyrediyorum.tarihe dokunuyorum.aşağılara inip biraz daha gezip inceliyorum çıkıştaki eziyeti düşünmeden.
Merdivenler çok dik.roma lı müteahhitlerin kulaklarını çınlatıyorum.kardeşim biz resmettiğiniz yunan tanrıları gibi kusursuz bir vücuda sahip değiliz.döt döbek sırt çantası derken nefesimiz kesiliyor.hemşehrim laz müteahhitlerin kıymetini daha iyi anlıyorum -ciddiye almazsınız umarım.
Çıkışta meydanın bir köşesinde humus kebab meyve suyunu mideye indirip damascus’a dönüş için otobüs bakıyorum.turist otobusunun yanındaki şöföre soruyorum.o ara yanımızda der’a minibusu duruyor.onun şöförü ile konuşup şam ‘a otobus yok buradan der’aya oradan şama diyor.bu işte var bir katakulli diye kızarak adamın yanından uzaklaşıyor.6. yetmiyor 7. hissimi devreye sokarak başka bir caddenin ilerilerinde şam otobusünü buluyorum.adamın dediği kısmen doğru çıkıyor.otobus var ama yer yok.metruk gibi duran bir yazıhanenin içinde 3 adam .full diyor .önündeki deftere yazmış çizmiş arada devamlı telefon çalıyor.ben inatla bekliyorum şöför yanı koridor ayakta olur diyorum.çok ısrar edince adam otobusun üstünü gösteriyor gülerek.olur diyorum..çare yok der’a ya gideceğiz.az yürüyüp minibüsü bekliyorum.5 dakikada geliyor.ön tarafa kurulup çantamıda yanıma koyuyorum 50 suri’yi şöföre uzatıyorum.oda konsol üstü havlu altı yapıyor ama para üstü yok.işaretle para üstü istiyorum.çantayı gösteriyor.2 kişi alacak çakal. – hem şöför mahalli hem 3 kuruş dese anlayacağım-çantayı kucağıma alıyorum.para üstünü alırken haram helal ah anneciğim diyorum.bizimki pis pis sırıtıyor.buradan varsa Suriye diyanet işleri başkanlığına sesleniyorum.bu para işinde katakulli yapanları uyarmaktan bitap düştüm artık bana teşekkür belgesimi olur ,onur liyakatmı olur bir şey verirsiniz afilisinden.
Neyse yolda bir minibüsle cedelleşip kazasız dertsiz otogara geliyoruz.damascus otobusü peronda. Haşat bir Mitsubishi maraton.bilet kuruğuna giriyorum.önümde bir asker onun önünde 2 kişi.yandanda 2 genç kaynak olmaya çalışıyor.bir şey demeyeyim diyorum ama şeker hastalığından miras çabuk sinirlenip patlama olayı gerçekleşiyor.öndeki 2 kişi bilet alıp çıkıp bunlar yandan para uzatırken garaj da zaman ile birlikte insanlarda duruyor.
Ente müşkilat (seyyah dediğinin doğru olup olmadığını bilmiyor ama derdi anlaşılıyor)sesi yüksek perdeden bir tur atıyor.kaynakçıların sesi çıkmıyor.hatta biraz değil bariz tırsıyorlar.belki daha önce böyle tepki görmediklerinden belki gözlerimin fer inden.
Gişedeki vatandaş hemen işi toparlıyor pasaportumu isteyip biletimi kesiyor.yerimi bulup şam’a kadar uyur uyanık geliyorum.al sumariada inip yolun karşısında 15 numarayı bekliyorum.elimde sabah aldığım bilet .tam curcuna minibusler.taksiler,az ilerde trafik ışıkları dibindede bir polis.her kırmızıda bir fren cayırtısı.
Genç bir taksici laf atıp duruyor.şükran şükren anlamıyor.buyur koçum diyorum.
- nereye - merceye diyorum
-150 suriye götüreyim diyor-bileti gösteriyorum
-otobus yok diyor bu saate yalanlar yine havada uçuşuyor yol veriyorum gidiyor.
2 tane 16 numaradan sonra 15 numarada geliyor.hostele dönüyorum.4 kişilik odalara terfi etmişiz.,
Hızlıca duş alıyorum.duş çıkışı oda kapısında Japon çift beni bekliyor.
7 aydır geziyorlarmış.2 sene önce tr yede gelmişler.tr’de gittikleri yerlere bir çok türk gitmemiştir.yarın ürdüne geçeceklermiş.öğrencimisin diyorum erkek olanına .hayır çalışıyorum diyor.nasıl çalışmak allahsız 7 aydır yollardasın.işi kolaymış ama o an sormuyorum ne iş yaptığını..benim işi soruyor.rafineride çalıştığımı söyleyince ikisi birden oovv çekiyor.adam zan ediyorlar herhalde.:smiley: ulan mataatsu ne ovv su alt tarafı ameleyiz işte.yanımda getirdiğim eşek gözü büyüklüğündeki nazar boncuklarından 2 sini bunlara veriyorum.türkçe adını.ne işe yaradığına inandığımıza dilimiz döndüğünce anlatıyorum.pek sevindirik oluyorlar.gülerken gözleri biraz daha çekikleşiyor. :]
Sırada foto makinası olayını çözmek var.
Mervanın yönlendirmesi ile merceh meydanının etrafındaki dükkanları turluyorum.birisi tamirine 50 dolares istiyor.maliyet hesabı yapıp 98 $ acer digital alıyorum .para üstü yine eksik Tarık diyorum helal haram.gülüyor 50 suri daha veriyor.sonra yine sokaklar. Hicaz tren istasyonu.

PICT0008

hicaz tren istasyonu.


Şamın görece zengin kesimleri.yorulunca for seaasons otelinin karşısındaki parkta banklara uzanıyorum.arada 1 felafel 1 muzlu süt götürdüm.felafelin yağ oranı fazla olunca peşine 3 de cola zero.hesapta akşam yemek yemeyecektik.
PICT0004
Hostele dönüyorum avlu yine muhteşem.havuzuda çalıştırdılar.
Saat 12 yi çoktan geçti ama insanın burada sabahlayası geliyor.
 

Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

11.10.2009

Sabah standart mükellef kahvaltının ardından yine yollardayız.istikamet maalula..bir taksi ile maalula minibüslerinin kalktığı el zeblatani otogarına gidiyorum -40 suri-maalula minibusu 5 dakikada doluyor.dün busraya beraber seyahat ettiğimiz 70 lik teyze de geliyor.selamlaşıyoruz..en arka koltuğa geçiyorum.yanımda eşi ve kendi diş doktoru olan menar Adnan var.kırık dökük İngilizcemiz ile nasıl oluyorsa hemen hemen her mevzudan konuşuyoruz..eşinin dedeleri türkmüş.tr,ye gelmiş. Sizde porselen diş pahalı burada ucuz diyor. 5 sene kredili ev almışlar.2 çoçuğu varmış falan filan.suriyede ki ücretlerden dert yanıyor.
Maaludayız.st tekla manastırı.içeride şansımıza ayin var.filoloji uzmanı değiliz sallamayalım ama ayin herhalde aramice.malum köy’de bilindiği gibi hz isa’nın konuştuğu dil olan aramicenin konuşulduğu tek yerleşim.-bir rivayete göre başka bir köy daha varmış gitmesekte görmesekte-st tekla bir tepede,st serge diğer tepede.önce rampa aşağı maalula merkeze inip sonra rampa yukaru st sergeye çıkıyorum ama canımda çıkıyor
PICT0017

st tekla manastırı

PICT0033

öndeki yaratık ben :smiley:arkada maalula cumhuriyet meydanı-isim hakkı bana ait-

PICT0025

maalula

tekrar merkez minibusle damascus taksi ile merce meydanın civarına gidiyorum.hedef sitti Zeynep türbesi.haritaya göre hicaz istasyonu arkasından minibusleri kalkıyor.bir polise sorup ilerdeki kavşağa doğru yürüyorum.oradan minibusleri geçiyormuş.biniyorum 10 suri.yolu takip etmeye çalışıyorum ama oturduğum yerden pek mümkün değil.hava sıcak trafik karışık.şöför kamikaze..duruyoruz ,kalkıyoruz şam merkezden uzaklaşıyoruz.bu ilk bindiğim minibusün hat ismi el semea veya essemea yanlış anlamadıysam.bir durakta daha yolcu indirirken sol tarafımızda bir minibus durağı daha görüyorum.yandaki gence sitti Zeynep deyince bu duraktı değildi arkadaki yolcu ve şöförde olaya karışıyor.ve ittifakla inmem kararlaştırılıyor.yolun karşısına geçip ilk çıkan minibuse sitti Zeynep diyorum.atla işareti yapıyor.-10 suri-karışık ,,hareketli sokaklar derken uzaktan sitti zeynepin kubbesi gözüküyor.5 ton altın ile kaplıymış bir rivayet.içeri girişte bir bölmede ayakkabiları alıp numara veriyorlar.kapı girişinde oturan gence foto çekebilirmiyim diyorum. 1 adet için izin veriyor. Bakıyorum vatandaş ceptel video full çekiyor.gidiyorum görevliye tr’den geldim 1 adet daha çekeyim diyorum.gülerek izin veriyor.çek çekebildiğin kadar.dualar okuyup çıkıyorum.
PICT0043
PICT0049
PICT0050

minibusle hicaz istasyonuna gidiyorum.hedef takiyye ssüleymaniye.gidiyorum ama tekkenin ve arkasındaki sultan vahdetinin kabrinin olduğu yer demir parlaklarla kapalı.kapı kilitli.içerde bahçıvan var aç diyorum açmıyor.yanıma arap bir vatandaş geliyor oda aç diyor yine açmıyor tartışıyorlar.şöyle bir etrafı dolaşayım belki başka giriş bulurum diyorum.arapta yanımda. Türbe dış kapısından çıkınca arap abi bir zile basıyor.beraber geri dönüyoruz.içerden yaşlıca elbiseleri gibi yüzüde beyaz yaşlıca bir amca gelip kapıyı açıyor.sultan vahdetinin kabri ilerde.oranın bakımınıda bir abi kendince üstlenmiş.kapı kilitli.açıyor. kabirleri tek tek anlatıp gezdiriyor.sultan vahdetinden hariç 10 kadar saltanat ailesinden kişilerin kabri var.gezdiren amca en son ziyaret eden siyasilerimizin ismini söylüyor.bunlarda geldi hesabi.bundan sonra benide say demiyorum,çıkıyorum

PICT0037
süleymaniye tekkesi

hedef ehli beyt bilali Habeşi kabri.bir taksiciyi durduruyorum.binip giderken taksimetreyi aç diyorum 100 suri deyince kızıp dur diyorum.ilerde duruyor.kapıyı sertçe kapatıp yallah diyorum..1-2 deneme giden bilen yok.köşede bir meyve suyu şavırma yedikten sonra. Başka bir yerde deniyorum.yine olmuyor.kızıp yürüyerek gitmeye karar veriyorum.elimdeki harita fotokopisi ile kitaptakini karşılaştırıp yürüyorum.3 kişiye sorup yaklaşık 3 km yürüdükten sonra zorlanmadan buluyorum.ziyaretten sonra geri dönüyorum.


PICT0057
şavırma meyve suyu.hastasıyız-ayhan sicimoğluna telif ödenmiştir.onunda hastasıyız :smiley:

Emevi cami.müthiş bir eser.heryeriyle tarih kokuyor.bildiğimiz cami mimarisinden farklı bir yapıda ve düzende..ilk önce içini geziyorum.hazreti yahyanın kabri içerde . ikindi namazını kılıp dışarı çıkıyorum.dış avlusunda kubbetül hazne ve şadırvan var.ayrıca sırtınızı cami duvarına dönünce sağ ilerde hz hüseyinin kesik başının olduğu inanılan kabir var.3 minaresi var caminin.beyaz-kait bey ve gelin minaresi
PICT0061
PICT0062
kubbetul hazne
PICT0069
PICT0070
hz yahya nın kabri
PICT0076
PICT0079
gelin minaresi

oradan.selahaddin eyyubi türbesi ve yanındaki ilk türk hava şehitlerinin kabrini. Ziyaret ediyorum.camini hemen arkasında.
Şehitlikte 3 komutanımız ve elçilik görevlileri bir tören için hazırlık yapıyorlar.astsubayımız ile ayak üstü biraz laflıyoruz.
PICT0084

İstikamet seyide Rukiye türbesi.çok yakın zaten bu türbenine bir kısmı sitti Zeynep gibi mozaik aynalar ile kaplanmış
PICT0088
PICT0089
PICT0090
PICT0093
.yeni hedef kasiyun dağı eteklerindeki muhittin Arabi türbesi.
Otel civarına gidip bir taksi ile konuşuyorum.türkmüsün diyor .hayır diyorum.o zaman azerisin diyor yine hayır diyorum.türk’sün diyor.-gezi boyunca milliyetimizi direk tutturan tek insan,almanda olduk ispanyolda.- 100 suri’ye anlaşıyoruz.ismini soruyorum Ahmet diyarbakiri diyor.tebessüm ediyorum.tr ye gelmiş gezmiş.sen hangi şehirdensin diyor.diyarbakır danım deyince ,bizimki direksiyonu bırakıp, arkaya dönüp, aralarında boşluk olan öndeki üç dişini göstererek kahkahayı atarken tokalaşıyoruz.bu arada 80 li modellerden her tarafı dökük sağ aynası kapatılmış lancerimiz trafikte yol alıyor :p
Kabrin kapısında iniyorum.su sebilindeki soğuk sudan mataramı arada fulleyip kabri ziyaret ediyorum.
Ziyeretten sonra kasiyun dağına doğru çıkıyorum.niyetimiz hava kararınca şam fotosu çekmek.türbedeki hesap çarşıya uymuyor.yokuş bitecek gibi değil.sokak pazarları şamın arka mahalleleri arasında geniş bir yay çizip aşağıya doğru iniyorum.hicaz istasyonun karşı köşesinde yine şavırma meyve suyu götürüyorum-bu kadar meyve suyu şavırma,muzlu süt götürüyoruz.nereye götürüyorsun diyen yok ;D

PICT0256

-halepli kürt mühendis izzet masasına davet ediyor.3 haftalık görevle damascusa gelmiş.biraz Türkçe biraz İngilizce dere den tepeden konuşuyoruz yine.
Otele dönüşte minibüs durağının oradaki büfede birde banana milk içiyorum.bugün biraz yoruldum gibi,değil gibi.
Kendimi otelin havuz başına atıyorum.

PICT0013
 

Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

12.10.2009

Sabah yine standart kuş sütü eksik kahvaltının ardından ;09:00 da açılacak neyşinıl müzenin önünde 8:50’de yoklamamı veriyorum.
Müzeyi çalışanlarla birlikte açıp turladım.
Büyük ve biraz düzensiz bir müze.
Kimi yerlerde eserler kaldırılmış ama alt kısımdaki açıklamalar duruyor.kimi eserin altında sadece Arapça veya Arapça Fransızca açıklamalar.
Tek parça mermere oyulmuş üzeri sayısız heykel olan lahit.-rastan isimli birinin ama hakkında bilgi bulamadım- en dikkatimi çeken eser.zeugma kadar olmasada 1-2 mozaik eser ve küçüklü büyüklü bronz bakır heykeller dikkatimi çeken diğer eserler.
PICT0101

PICT0104

Otele dönüp çıkış yaptırdım.1 gün çatı,2 gün 4 kişilik koğuş.4 taze meyve suyu.2 su’ya toplam 1900 su’ri ödüyorum.
Taksi taksimetre muhabbeti.şehir dışına açmazlarmış.geldiğim fiyat 150 suri’ye harasta garaj’a gidiyorum.taksici Filistinli ,eşi Suriyeli imiş.20 yıldır ailesi görüşemiyorlarmış.yaşayıp yaşamadıklarınıda bilmiyor.geride dönemiyor.zamanında İsrail hapishanelerinde yatmış.vatansızlık zor.allah kimseye yaşatmasın diyorum.
Palymra otobusü 200 suri,10 dakikada hareket ediyor ama otogarın arkasındaki sanayi sitesinden sıyrılıp ana yola çıkması 2 çeyrek alıyor.
Palymraya yaklaştıkça yol hepten tenhalaşıyor.ne ev.ne ağaç etraf kum veya sarımsı kayalarla kaplı. palymra girişinde otobus yolcuları indiriyor.
100 suri’ye ufak bir kamyonetle Orient otele gidiyorum.35 diyor 30 $’a duş tuvalet içinde tv’li vantilatorlu odaya anlaşıyoruz.suriye’de ödediğim en yuksek oda fiyatı.tek gece kalacağım için çölde olduğumuzdan ve uzun bir yolculukla geldiğimiz için sınıf yüksellttim
PICT0121

PICT0115

PICT0111

Duş altıktan sonra hemen çıkıp antik şehre gidiyorum.hafif bir kum fırtınası var.etraf toz duman altında.herkes yüzünü gözünü örtmüş.ben delikanlı mode..motorlu satıcılar bir o bir bu tepe turistlerin peşinde.
İlk gelen satıcı Arapça konuşuyor.yüzüm araba benziyormuş ondan.sende 3 gün güneşin altında saatlerce yürü sende benzersin diyeceğim ama adam zaten arap.
Gerçi şaşılacak derecede beyaz tenli arap kız ve erkekleri gördüm.nasıl esmerleşmiyorlar hayret.
Arap denince türk insanını aklına belirli bir tip gelir-en azından ben öyleydim-ama sarışını renkli gözlüsü,beyaz tenlisi.esmer kara gözlü ve esmer renkli gözlü çok çeşitli insan tipleri var.güzel insanlar.
Konuya dönelim dağılmayalım  toz bulutu altında ,palymra sutunları arasından , o an mavimsi (turkuaz) renk olan güneşi görüntülüyorum.
Uzunca bir geziden sonra yürüyerek otele dönüp duş alıp yemek için traditional palymra restoranta gidiyorum.
Tavuk şiş,mutabbal,humus yiyorum.çorbada şirketten geliyor.
Restoran içindeki net cafeden Kocaeli maçının skoruna zorda olsa bakıyorum 3-1 almışız.pek bir sevindirik oluyorum çölün ortasında.sevinçtek yüklü bir bahşiş bırakıp good man’de oluyoruz arada.


PICT0136

Hava kararınca samyeli ve tozun altında tekrar palymraya yürüyorum,gece fotoğraları çekip eski hayat dolu günlerinde kendimi hayal etmek için.
2-3 foto çekiminden sonra,yerdeki yarım bir taşın üstünde,sutun ve kemerlerin altında yaşayan palymrayı düşlerken ;ağzımdan zenobia benimle evlenirmisin cümlesi dökülüyor.
Bu yaşıma kadar bu cümleyi kullanamayan ben 35’imde ölü bir kraliçeye ilanı aşk ediyorum.deliler gibi ,kendime gülüyorum 
Zenobia’nın hikayesini bilirsiniz.bilmeyenler google hazretlerinden bulur buluşturur.roma’ya diklenen kadın.güce iaat etmeyen bouyn eğmeyen asi kraliçe.
Sonu hüzünlü tabi.ya yüzüğündeki zehiri içip intihar ettiği,yada boynunda zincirle roma sokaklarında dolaştırılıp aşağılandığı. Söyleniyor.
Dönüşte yatsı namazını palymra merkez camiinde-isim hakkı bana aittir- cemeatle kıldım.
Araplar rahat admalar caminin 4 köşesi, her duvar dibi sırt minderleri ile kaplı.uzanmışlar imamı bekliyorlar.
Namazdan sonra restorantta bu satırları karalıyorum yarın hedef homs .
Bunu yazmazsam olmaz busra’ya ve maalula ‘ya beraber seyahet ettiğimiz 70 lik teyze;restoran önünde oturmuş çay içerken yavaş yavaş önümden geçti.tr’ye kadar heryerde karşılaşacağız herhalde.
Masaya mahmood mootlak geliyor. Tel 944 417442
Yarın için taksi ile crack de chevaliers ,homs halid bin velid camii ve hama’da otelime kadar götürecek 80 $ anlaşıyoruz.
Gece uyku tutmayınca dışarı atıyorum kendimi.restoranda çalışan anvar geliyor.siyah bir poşet elinde .deve kemiğinden mamul kolyeler için tanesine 1500 suri istiyor.al takke ver külah 4 adedini 1700.
suriye alıyorum.şimdiye kadar suriyede kaldığım-kalacağım- bu en lüx odada en rahatsız gecemi geçiriyorum.20 sefer uyanarak sabahı ediyorum.havasından mı suyundan mı tozundan toprağındanmı bilmem
 

Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

13.10.2009

Sabah otelde kahvaltının ardından 9’da mahmood abi ile buluşuyoruz.araç kia. crack de chevaliers ‘e doğru yola çıkıyoruz.yol boyu bazen kuran dinliyoruz.bazen feyruz.ümmü gülsüm.son ikisinde Mahmut abi hem eli hem dili ile şarkıya eşlik ediyor kendinden geçiyor
2 saatte kalat hosn’dayız.
crack de chevaliers,kalat hosn,kürt şövalyeler kalesi.
Sonuncusunun teleffuzu bir türkün kulağına diline ne kadar yakınsa,akla o kadar uzak.
Tribünlerden yükselen Kürt şövalyesi olur mu lafını duyar gibiyim.durun celallenmeyin oturun bir nefeslenin anlatacağız dilimiz pardon klavyemiz döndüğünce.
Haçlı seferleri sırasında Frenkler bu kaleyi zaptu rapt altına aldıklarında Arapça kürdün çoğulu olan ekrad’tan türettikleri krak ismini koyuyorlar.oluyormu kürt şövalyeleri kalesi. Olmuyor ama oluyor işte.
Neyse kaleyi turluyoruz.bir dış sur.ara hendek ve iç kale Müştemilatlı böyük bir kale.

PICT0146

PICT0150

Kaleden sonra homs’a dönüyoruz.halid bin velid camii ve türbesini ziyaret.türbe cami içinde. dua edip 1-2 fotodan sonra çıkıyorum

PICT0157

Hama’ya gelip riyad otel kahvaltı+tek kişilik odamsıya 20$ anlaşıyorum.
Çantaları bırakıp doğru naure çarklarının yanına.
İlk naureler Bizans zamanında yapılmış.komple ahşaptan imal.asi nehrinin akış hızıyla çalışıyorlar.aldıkları suyu yanlarında taştan imal edilmiş su kemerlerine aktarıyorlar.
Oradan şehre tarlaya dağılırmış eskiden.
Çarklar döndükçe ağaçtan müthiş bir inilti çıkıyor.tarifi zor bir ses ama ağaç ağlıyor gibi.normalde bu sesler insanı rahatsız eder ama tam diplerine kadar girmeme rağmen beni rahatsız etmedi.bir süre sonra duymazsak rahatsız oluruz gibi bir hale bürünüyor insan.
Sesi merak endeler.yutuba giremeyenler yolunu başbakana sorsun. Bir garip ülkeyiz vesselam
http://www.youtube.com/watch?v=2w1SnHAroCs

PICT0161
PICT0163
PICT0167
PICT0159

eski şehrin dar sokaklarını geziyorumçok güzel gerçekten.dar bir taş kapıdan çarkların dibine iniyorum.uzunca bir süre seyredip inceliyorum

PICT0172

Azem paşa sarayını buluyorum ama kapanmış.yarın sabah ziyarete açılacakmış.otele dönüp biraz kestiriyorum.uyanınca şehirde ufak bir tur atıyorum.muzlu süt içiyorum 50 suri,şam’da 25 diyorum.oradakiler hazır süt kullanıyormuş.bunlar taze taze.
Al afra kafeteryada ismini tam anlayamadım ama işretul arabiye olan bir tatlı yiyorum.içi kaymak dışı lokum hamur kıvamında.35 suri

PICT0176

Çarkların etrafını turlayıp,çarklara nazır parkta bu satırları yazıyorum.
Yan bankta sivil kıyafetli 4 genç var.telefondan müzik dinliyorlar.
Daha sonra yanıma geliyorlar.askermişler.bugün izin günleri.telefonlarından silahla çekilmiş asker kıyafetli fotolarını gösteriyorlar.
Yanımızdan geçen her kadın kızdan sonra bunlarda ah-vah sesleri.
Asker her yerde asker.
Şaplamak lazım bunları ;D
Yemek için le jardine doğru ilerliyorum.parkta gençler nargileye davet ediyor.teşekkür edip restoranta doğru gidiyorum.
Restoranda ernesto ile karşılaşıyorum.
Dün palmirada aynı restoranda görüşmüştük.bugün oda riyad oteldeydi ayak üstü laflamıştık,şehirdede sık sık karşılaşmıştık.
Napolili ve polis ernesto ,dünyada gezmediği yer kalmamış gibi.napoli-mafya-berlusconi-tayyip –avrupa birliği ve tabiî ki gidilen gezilen yerler mevzuu.
Kebab-humus mutabbal yiyoruz.yemekler benden çaylar ondan ödeyip çıkıyoruz.
Hama çarşısını turlayıp,birkaç gece fotosu otele dönüyoruz.yanımdaki nazar boncuklarından birinide ernestoya veriyorum.
PICT0183
 



Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

14.10.2009


Yine döne döne sabahı ettik.kahvaltı salonu yattığım katta ama full.
Boşalan bir masaya geçiyorum.norveçli bir çiftte geliyor.bakıyorum kahvaltı hazırlayan abi yetiştiremiyor.önce masadaki boşları toplayıp 3 bardak yıkıyorum.çatal bıçağı temin edip ekmek ,reçel diğer muhteviyatı abiye getittirerek masayı donatıyorum.
İşi çabuk organize etmem Norveçlileri hem şaşırtıyor hem sevindiriyor.gülerek teşekkür ediyorlar.abla konuşkan ,eşi sessiz sedasız buz adam.bir iki laflayıp hızlıca kahvaltının ardından azem paşa sarayına gidiyorum.ilk ziyaretçi benim.görevli biletini kestikten sonra gelip kapıları açıyor.güzel bir saray.zevkli bir insanmış azem paşa

PICT0189
PICT0194
PICT0187

9:30’da Halep otobusu.95 suri.bileti alıp yerime geçiyorum.az sonra otobus hareket ediyor.
Radyo reklamlarında Davut güloğlunun nurcanım parçası fon müziği olarak çalıyor.yenim değil ama yerim dar.yoksa oynayacağım.
Yanımdaki enine uzun arkadaş cebren koltuğumun bir kısmını işgal etmiş durumda..
Halep otogardayız.yanaıma gelen bir taksici baron otel civarı için 200 suri diyor.taksimetreyi aç diyorum hayır deyince; aynı otobuste geldiğimiz İrlandalı anne –oğul bir taksi tutmuşlar.gelebilirmiyim diyorum.ne demek başımızın üstünde yerin var gibi bir İrlanda atasözüyle beni buyur ediyorlar.
Yol boyu aydınlatma direklerinde tr Suriye bayrakları asılı.geleceğimi nerden haber aldılar diye söylenirken ,İrlandalı anne türk hökümetinden böyük adamlar geldi diyerek beni uyandırıyor.vallaha anneciğim 1 haftadır ne haber ne gazete ne net.diyorum.dünyadan haberimiz yok.sadece Kocaeli maçına baktık bir ara.
Baron otelin orada iniyorum.100 suri ödeyip anne oğulada söylüyorum.onlarda taş patlasın 50 suri daha öderler.
Ara sokakta spring flower hostele yerleşiyorum.
Hemen çıkıp doğru Halep kalesine. Hava sıcak ,kale büyük olunca biraz terletiyor

PICT0198

Dönüşte emevi camiine uğruyorum.camii çıkışında foto çekmesi için bir gence rica ediyorum.çektikten sonra türkmüsün diyorlar.başlıyor bir muhabbet.ali ve Mustafa 15-17 yaşındalar.nufus idaresine gelmişler pasaport alıp çalışmak için antepteki fabrikalara gidecekmişler.türkler ve türk mahallesinde oturuyorlar.evde mahallede Türkçe okulda Arapça konşuyorlarmış.biri gs biri fb taraftarı.takım yüzünden çok kavga ederlermiş.hele bir mahalle varmış herkes Fenerbahçeli.forma ile dolaşır fener kazanınca silahla ateş ederlermiş.anlatıyorlar işte.gençler.
Beraber camiden çıkıyoruz onlar idareye ben dolar bozdurmak için bankaya gidiyorum


PICT0209

PICT0206

hz zekeriyanın kabri
PICT0208

Bankalarda her yerde aynı galiba.parlak granit zeminler.modern mobilyalar.numara alıyorum.3o dakikada sıra geliyor.otele dönüp 2 saat kadar kestiriyorum.uyanınca otelin ön tarafına doğru olan ana cadede kenarında bir şavırma yiyorum.tren istasyonuna gidip Cuma günü için tren bileti alacağım.hem Cuma tatil günü hem hamadaki resopsiyonist bu yolculuğu methetti.yolda Hatay özhan yurizmin bir otobusu yol kenarına yanaşmaya çalışıyor.durduğu yer otobus garajının önü.haritada gösteriyor ama hamadan gelen otobus başka bir garajda durduğu için tr yede otobus oradan kalkar diye düşünüyorum. Az ilerde zekariya isimli tur firması sahibi ile laflıyoruz.sabah 5 ve 11 de otobus.istediğin her saate taksiler varmış bu duraktan kalkan tr’ye giden..tren istasyonuna ulaştık.görevli önce tren ful diyor..1 kişiyim first klasta olur iyi bak diyorum.
Defteri evirip çeviriyor 160 suri’ye 1.sınıftan biletimizi alıyorum.tren sabah 6 da.9 gibi lazkiyede olurmuş.
Dönüşte genişçe bir parka oturup günlüğü yazıyorum.
Köpek gezdiren ablalar,yürüyüş yapanlar,oturduğu yerde kestiren amcalar.çayını nargilesini yanında getirmiş demlenen,kağıt oynayan muhabbet eden gençler aileler.

PICT0211

hava karardı.önce otele daha sonra saat 20 gibi başlayacak kale girişindeki gösteriye gitmeyi düşünüyorum.
Parktan çıkışın ilersindeki meydandan müzik sesleri ve ışık yükseliyor.kötü bir müzik sistemi.yerlerde minder,her yaştan gencin olduğu bir boks takımı şov yapıyor veya yapmaya çalışıyor.kenarda kız karete takımı sırasını bekliyor.biraz bakıp ayrılıyorum.
Otelde şeker seviyemizi kontrol edip bir şavırma daha götürüyorum.çarşı içinden geçip kaleye doğru giderken,eşe dosta hediye olarak götürmeyi düşündüğüm Halep işi elde imal sabun satan bir dükkan görünce içeri giriyorum.alacağımı alıp kaleye doğru gidiyorum.gösteri daha başlamamış.otele dönüp poşetleri bırakıp tekrar kaleye gidiyorum.dışarda barikat var.insanlar çevresinde toplanmış.içerde sandelyelerde full dolu.barikat boyu gidip girişi buluyorum.girişte polisten hariç özel güvenlikte var.
Yaklaşırken beni uzaklaştırmak ister gibi yanıma doğru geliyor.ingilizce giriş için izin isteyince yüzü hemen değişiyor .buyur ediyor.
Sahnenin yan tarftan en yakınına gidip seyre başlıyorum.
İlk önce kale kapılarının dumanla birlikte açılması ile Suriyeli bir grup sahneye giriş yapıyor.
Sonra İspanyol tango ekibi,sonra kazak ve ermeni folklor grupları gösteri yapıyor.
Gecenin en uyumlu en güzel gösterisini ise kabarday-balkar cumhuriyetinden gelen çerkesler yapıyor.grubun erkekleri tornadan çıkmış gibi aynı boy ve fiziğe sahip.kızları için diyeceğim daha güzel çerkes kızları gördüm ;)
Daha sonra yine çerkes 4 davulcu ayrı bir gösteri yapıyorlar.davulları tokat manyağı yaptılar ama en fazla alkışıda onlar aldılar.
En son Suriyeli bir grubun gösterisinden sonra bütün grupların halkı selamlaması ile gösteri bitti.öğlen kale ziyaretim sırasında başlama saatini sormuştum.çekiç sesleri altında sahne ve dekoru ayarlamaya çalışıyorlardı.yetiştiremezler dedim ama ses ve görüntü sistemleri olsun.gösteriler olsun çok güzeldi.

PICT0220

Kale girişinin olduğu meydanda YANN ARTHUS BERTRAND’ın fotoğraf segisi var.dünyanın her yerinden havadan çekilmiş muazzam fotolar ışıklandırılmış şık panolarda sergileniyor.
www.yannarthusbertrand.org ve www.goodplanet.info ‘dan incelenebilir

PICT0222
PICT0237
o sergiden bir foto.tesadüf varsa allah yoktur-haşa-

Yarında Halep uluslararası fotğraf sergisi var.onuda ziyeret etmeyi düşünüyorum.
Her gün devamlı temiz çorap giyip ayağımı pudralamama rağmen sağ ayak baş parmağım hafiften su topladı.yarın bir hal çaresine bakacağız.
Hostelin en üst katındayım.bir köşesi internet,yarısı bel hizası paravanla ykapatılıp yer döşekleri ile yatakhane haline getirilmiş.diğer yarısı masa sandalye ile kafeterya tarzı.saat 00:20
Arkamdaki masada genç bir Japon çift var.MG-3 gibi durmadan yüksek sesle konuşuyorlar.özellikle kızdan ,arada garip ses efektleri.bana gülme krizi geldi.benim için problem yokta paravanın arkasında uyumaya çalışanlar için zor olsa gerek.
 

Ynt: köşe-bucak,kap-kacak,balta-nacak SURİYE

15.10.2009

Sabah yatakta oyanalıyorum. Bugunu sadece alışveriş ve başıboş amaçsız gezmeye ayırdım.
Üst kata çıkıp kahvaltı istiyorum.175 suri.çıkıp amaçsız etrafta bir tur attıktan sonra otele dönüyorum.insilun iğnesi ile su toplayan yeri delip irini akıtıyorum.yara bandı ile sardımmı oldu arjinal gibi.tekrar çıkıp 2-3 otele fiyat soruyorum aynı yerde kalmaya karar verdikten sonra çantamı alıp çarşıya yollanıyorum.aşağı yukarı,sağ sol bütün girişleri çıkışları haları hamamları gezdikten sonra bir yerden alışverişi tamamlayıp. Çarşı çıkışında döner dürüm götürüyorum.tabi otele dönerken meyva suyu içmeden olmaz. 

PICT0226

PICT0227

PICT0232

organik ürün böyle olur.afilli ambalajda değil 8)

PICT0235

2 saat kadar kestirip bu satırları yazdığım büyük caminin avlusuna geliyorum..avluda yanımda getirdiğim İskender aruobanın yakın kitabını okuyup bitiriyorum.istikamet Halep uluslar arası foto sergisi.inşaat devam eden bir binada vatandaş evinin çoçuğunun fotosunu çekmiş koymuş.1-2 siyah beyaz eser dışında kayda değer bir çalışma yok.eser altlarında katılanların isimleri.genelde Ermeniler. Katılmış.
İstikamet halebin modern gelişmiş kısmı aziziye.4 çeyrek kadar turluyorum.tren istasyonu tarafından girmiştim.shereton otel tarafından çıktım .köşedeki meyve suyu satan dükkandan meyve suyu alıp.emevi-büyük-zekeriya camii karşısındaki şavırmacıdan aldığım büyük boy şavırma ile götürüyorum.öğlen ipek yolu festival programına bakarken akşam kalede gösteri olduğunu fark etmiştim.
Kaleye doğru giderken yanımdan polis eskortlu makam araçları geçiyor.
Kale girişinde onlar önde ben arkada ağır ağır kaleye doğru çıkıyoruz.
Girişteki polisler ses etmiyor.hisar girişindeki görevliye ücretlimi diyorum oda buyur ediyor.en önde foto muhabirleri,sonra Halep ileri gelenleri vali ve emniyet müdürü yanılmıyorsam.arkalarında ben benden sonrada yakın koruma ve polisler.hisar girişinde karşılayıp içeri buyur ediyorlar.içeri girmemizle bir alkış bir kıyamet.elimle yeter teşekkürler babında bir işaret yapmıyorum tabi..meşhur Abaza hikayedir.abaza camiye uzun bir süreden sonra tekrar gitmiş.o içeri girerken cemeatta farza kalkıyormuş Abaza ben içeri girdim ondan kalkıyorlar diye Allah aşkına rahatsız olmayın oturun demiş.bizimkide o hesap ;)
Ortama biraz uygun kıyafetim olup sırt çantam olmasa geçip protokole oturacağım yani.gerçi geçlikte acı bir protokol tecrübemiz olmuştu arada onuda anlatalım.
Kocaelinde eskiden nasaş basket takımı vardı-keşke yine bir basket takımımız olsa-onun maçına gitmişiz.ne bilelim protokolu.tribundeki en güzel koltuklu yere oturduk.sonra zabıta amcalar alaşağı ettiler tabi ;D
Neyse salonun yarısı boş.girişte biz turist kontenjanından girsekte görevli bazı gençleri geri çevirmişti.hisar girişindede bir türk arkadaşı ile görüşüyordu.içeri almamışlar şunun ismini söyle diyordu.davetiyeli bir gösteri herhalde .yanımdaki ailenin elinde davetiye vardı.neticede böyle festivallerin halka inmesi lazım.sırf belli mutlu şekçin azınlık için yapılan gösteriler bizim topraklara mahsus herhalde.
Tr’den neyzen.2 japon bayan,2 hintli bey,Tunuslu bayan,mısırlı bey kanunda Ürdün,ud’da Suriyeli bey-2 de dvurmalı çalgı var.
İlk önce toplu bir müzik icra ediyorlar.
Sonra bizim neyzenin ruhumuzu yumuşatan.;hintli ağabeylerin kulaklarımızı tırmalayan müziklerinden sonra.tunuslu abla sahne alıyor.sesi bazen kibariye-linet karışımı arada Bülent Ersoy tadı. Nasıl bir ses, nasıl tarif :p
Mısırlı abi ses olarak en müthişiydi.iniş çıkışları geçişleri eliyle göstererek; bazen yüksek-alçak,bazen kalın-ince sesi ile şov yapıyor.
Bizde bir efsane vardır ya beklide doğru bilmiyorum Urfalılar çok acı yediği için sesleri güzel diye.
Ağabeycim mısırda aptamilmiydi şu bebek maması onun süper acılısımı var.bu nasıl bir sestir.sonra Endülüslü abla çıkıyor.sesi gecenin en kötüsü ama gerek sempatikliği gerekse güzelliği ve dansı ile en çok alkışı o alıyor.sonra birlikte 1-2 resital yapıp bol alkışla geceyi bitiriyoruz.buradan bir lafta belediyelerimize ve trt ye .yaptığınız festivallerde programlarda,kerameti kendinden menkul pop starlara.sabah şekeri ablalara dünyanın parasını akıtacağınıza yapsanız ya şöyle adamakıllı organizasyon.
Kale çıkışında beton banklarda oturuyorum.yanımda da bir genç var.sivil bir polis gelip genci kaldırıyor.sebeb protokol geçecek.bizim topraklara mahsus başka bir durum.korumalar ,lüx makam otoları gerksiz hal ve hareketler.
Kale meydanındaki kafelerden birinde oturup bu satırları yazıyorum.genelde kızlı erkekli genç gruplar,aileler.nargileler.halep’i düşünüyorum.şam ve hama gibi burasıda kendine aşık ettiriyor insanı.tek eksiği biraz yeşillik ve içinden geçen bir nehir.
İçinden nehir geçen şehirlerin kalbimizdeki yeri ayrıdır.

PICT0250

gösterinin yapıldığı kale içindeki hisarın içi.muhteşem

PICT0247

PICT0249
 

Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

16.10.2009


Saat 5’te alarm ile uyandım.kısa bir hazırlıktan sonra yürüyerek 1 çeyrekte tren istasyonuna ulaştım.trenin hareket saatine 30 dakika var.perondaki şam treniymiş.10 dakika sonra perona çıktım.lazkiye treni gelmiş.görevliye sorup yerimi buldum uzun zamandır trenle seyahat etmemiştim.cam kenarı tek kişilik koltuktayım.kolçağın birinde kulaklık.diğerinde sırt ayar düğmeleri var.görevliler naylon poşet,meyve suyu,kulaklık ve şeker dağıttılar.
Başlangıçta sağlı sollu ovalar.daha sonra hafif yükselip dağlardan.demir köprülerden. Çam ağaçları arasından geçip 3 saat sonra lazkiyedeyiz.

PICT0257

.,ilk önce 300 metre kadar ilerdeki otobus garajına gidip Halep otobus saatlerini soruyorum.anladığım kadarıyla her saat başı varmış.tren istasyonuna gidip wc ye giriyorum.çıkışta girerken çantamı bıraktığım odadaki görevliler türk olduğumu öğrenince oturup çay içmem için çok ısrar ediyorlar.o kadar ısrar ediyorlar ki sandalyeye oturup kalkıyorum.çok gülüyorlar. Uzunca bir süre konuşup ayrılıyorum.yürüyerek merkeze iniyorum lazkiye tipik bir Akdeniz şehri-o nasıl bir şeyse-cuma olduğu için tüm dükkanlar kapalı

PICT0258

PICT0261

alanyadan gelişte hem lazkiye programımda net olmadığı hemde yer kaplamasın diye şortumu getirmemiştim.boş sokakları turladıktan sonra şort almak için yer bakıyorum.açık bir dükkandaki gence soruyorum shati al azrag’ta olmazmı diye(mantiken olması lazım)olmaz diyor ilerde bir dükkan tarif ediyor.200 metre kadar yürüyorum.bir dükkanın önünde şortlar asılı.içeri giriyorum yaşlıca bir amca.içeri arka tarafa sesleniyor.başka bir amca çıkıyor.uygun bedeni seçip 350 suri’ye alıyorum.türkmüsün diyorlar.misafir olan amca türkmüş.adı nejdet.evini gösteriyor kahveye davet ediyor.teşekkür edip biraz hoş sohbetten sonra ayrılıyorum.dükkanın önünden minibusler kalkıyor.kitaba göre(kitap dediğim lonely planet Suriye kitabı.barnabas incili değil hani)büyük beyaz okul binası önünden diyor.tarife uyuyor soruyorum evet 10 suriye yaklaşık (6 km yol) shati önünde iniyorum.içeri giriş 1000 suri.biraz pahalı geliyor ama giriyoruz.soyunma odaları.duş,tuvalet çok düzenli..yaklaşık 1 hafta evvel alanyadan girdiğim akdenize bu sefer lazkiyeden giriyorum.deniz faslından sonra ağaç gölgesinde 2 saat kadar uyumuşum.sabah lazkiyede dolaşırken bayraklı flamalı gençleri görmüştüm.lazkiye idman yurdunun-isim kullanım hakkı bana aittir- maçı varmış saat 3 te.renkleri sarı kırmızı.gs formalı 2-3 gençte gördüm.maça gitmeye niyetim vardı ama hem uyku tatlı geldi hem dönüş saatim geç olacaktı

PICT0267

PICT0265

Plajdan 10 suriye merkeze merkezden 30 suriye otogara gittim.150 suri otobus bileti.
10 dakika sonra otobus kalktı.otobus daha doğrusu yarım otobus şimdiye kadar suriyede seyahat ettiklerimin en kötüsü.yol 4 saat kadar sürdü.tek iyi tarafı mola yerinde yediğim inanılmaz lezzetli tavuk şiş –tadı hala damağımda-
Halep otogarda yine taksici taksimetre muhabbeti.taksimetreyi açacaksın tamamı tamam.
Taksiye binip yola çıkıyoruz bakıyorum taksimetre bozuk.neyse 150 suriye anlaşıyoruz ama ben 2-3 gündür taksicilere helal kazançtan bahsetmediğim için hıncımı bundan çıkarıyorum.
Sen nasıl Müslümansın .yalan konuşuyorsun haram yiyorsun deyince bu garip fena etkileniyor  başlıyor anlatmaya ben ümmiyim bilemedim,ben yalan söylemem, ben müslümanım falan.ellerini deliler gibi başına vuruyor dövünüyor.en son varmı müşkilat deyince benim külli müşkilat dememle bu deli gibi araç kullanmaya başlıyor.gerçi o ana kadarda normal gitmiyordu ya.o andan sonra çoşuyor. Bilmiyor tabi bizim gözümüzün karalığını.otomobili amuda kaldırıp,havada parande attırmış adamız.etkilmez bizi bu hareketler.gayet sakin gülümseyerek yolu,trafiği seyrediyorum.otelin yakınındaki caddede indiriken hala soruyor varmı müşkilat diye.no problem diyorum.
Otelin olduğu karanlık sokağa girip tam otel kapısından girecekken ilerde maalula ve busraya beraber seyahat ettiğimiz 70 lik teyzeyi görüyorum.2 turistten yine tarif alıyor.çantamı bırakıp meyve suyu şavırma kombinasyonu yapıyorum.oradan kale meydanındaki kafeler ,bu satırlar.dönüşte yine şavırma meyve suyu götürüyorum.çatıda biraz kitap okuyup yatıyorum.
 

Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

17.10.2009


8 gibi kalkıyorum.kahvaltı için çatıya çıkıyorum kimsecikler yok.girişe gidiyorum.abdi yatıyor.dün lazkiyeye giderken uyandırmıştım bugünde kapıyı açması için uyandırıyorum.
Kahvaltı için ne yerim diye düşünürken aklıma meyve suyu satan dükkandaki;zargana balığı gibi ince uzun.içi kekikli peynirli sandviçler geliyor tost makinasında ısıtıp .4 adet sandviç 1 muzlu ballı süt götürüp otele dönüyorum.hazırlanıp otele 250 metre gibi mesafedeki otogara gidiyorum.o taksi bu taksi derken.filistinli bir amca ile birlikte sıradaki taksiye biniyoruz.
Şöför Halit kürtmüş ama evde hep Türkçe konuşurlarmış.çok güzel Türkçe konuşuyor.tabi Arapça ,Kürtçe ve anlaşacak kadar İngilizce.güzel yüzlü,güzel kalpli, güzel insan -her kürt Halit gibi olsa diyeceğim lafı başka anlayanlar olacak her insan onun gibi olsa diyelim.
Halep’e gidecek herkese tavsiyemdir Halit.zaten tr den çok sayıda iş adamı.olsun üni hocası olsun devamlı giden bayanlardan olsun sabit müşteri ve halepte cevresi var.bizi bıraktıktan sonra Suriyeli bir işadamını antakyadan halepe götürecekti.
Suriye numarası.00963932832594 tr no05375824626
Halite her türlü kefilim her işinizde sıkıntınızda yardımcı olur.

PICT0276

Neyse aracımız türk malı doğan.filistinli amca izin isteyip sigara içiyor.suriye tarafında çıkış yapan görevli biraz ağır.yan taraftaki genç 5 kişiyi salarken bizimki anca benim işlemi halledebiliyor..türk tarafındaki hem polis hem muhafaza güler yüzlü.gümrükçü sivil kıyafetle çalışıyor ve verdiğim cevaplara itimat ederek çantamı bile açmadan girişi yapıyor.
Suriye vatandaşlarına vize yok ama amca asıl Filistinli olup Suriye pasaport ve oturum vermiş.onlardan vize isteniyor amcada almış zaten.vatansızlık zor,memleketin bir ucunda bunu tekrar idrak ediyorum..filistinlilerin bu durumuna 2.kez şahit oluyorum.şu güzelim ülkemizin kıymetini bilmeyen şerefsizlere sınır kapısından saydırıyorum.allahtan belanızımı istiyorsunuz nedir yani derdiniz.amca samandağa gidecek Suudi arabistanda beraber çalıştığı arkadaşının yanına.20 yıl üzerine görüşecekmişler.minibuse bindirip parasını ödüyorum.
Halit beni eski otogara götürüyor.oradan yeni otogara has turizmin servisi yokmuş.başka bir yer tarif ediyorlar.oraya gidiyoruz.çantaları bırakıp servis saatini öğrenip halitle birlikta ayrılıyoruz.halit yolda habibi neccar hazretlerinden bahsediyor.beni orada indir.oradan merkeze inerim diyorum.yol parası 17 tl ben 20 vermek Halit 15 almak istiyor.kazanan ben oluyorum.halitle vedalaşıyoruz.türbe camii ziyaretinden sonra. Merkeze iniyorum.niyetim olmamasına rağmen  önünden geçince han restorana uğramak şart.humus patlıcan yoğurtlama ve İskender istiyorum.mezeler müthiş.iskender daha çok alexsander’a benziyor.yani tam olmamış veya benim damak zevkime uymuyor.bu arada onuda belirteyim.bursa merkezdeki asıl İskenderdede İskender yemiş biri olarak diyebilirim ki en güzeli en beğendiğim kocaelinde ki bursa iskenderde yediğimdi diyebilirim..
Saç sakal birbirine karışmış durumda.kuaförde saçı sakalı kazıtıp odeon kafade biraz soluklandıktan sonra.servisle otogar.otobusle Kocaeli.bugun eve yarın işe.

Toplum mühendisleri ve . Gazetelerin bu hafta sona ermeden ,şunu yiyin ,şunu için
Bunu okuyup ötekini dinleyin diyen hafta sonu eklerinden nefret eden biri olarak suriyeye gidin kardeşim dersem kendimle ters düşerim .
Ama şunu diyebilirim ki,Suriye Türkiyeli seyyahlar için bulunmaz kaftan bence.
Tarihi ile Türkleri çok seven insanları ile,güvenli şehirleri ile,ucuz seyahat olanakları.ucuz ama süper ötesi lezzetli yemekleri ,çok çeşitliliği ,eserleri ,çarşıları ilevs vs.
Vize kalkmışken beynimizdeki sınırları ve düşünceleride kaldıralım.
Düşündüğünüzden çok farklısını orada bulacaksınız.

PICT0240

suriyede hoşuma giden 2 şey minarelerin mimarisi ve sokak lambaları


PICT0214

bir diğeri tazem meyva suyu.ballı muzlu süt
 

Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

yazdıklarınızı bir güzel okudum elerinize saglık hep merak ettigim suruyeyi sayenizde gezmiş kadar oldum paylaşım için tşklr
 



Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

güzel yorumunuz için teşekkürler.
dilimiz döndüğünce yaşadıklarımızı ,gördüklerimizi anlatmaya çalıştık.
gitmiş kadar olmuşsanız ne mutlu bize.
 

Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

Çok güzel, eğlenceli, bol maceralı bir gezi olmuş. okumam arkası yarın gibi oldu birkaç seferde bitirebildim ama çok eğlendim, çok güldüm.
Teşekürler,
değerli vaktinizi bizimle bunları paylaşmak için ayırdınığınız için...
 

Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

Teşekkürler.Gezip görüğünüz yerleri emek harcayıp bizimle paylaştığınız için..
 

Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

benim içinde eğlenceli bir geziydi.
açıkçası seyahat ederken günlük tutmakta zorlanmadım ama dönüşte bunları nete aktarmak biraz zahmetli oldu.
hem seyahat edip.notlarınıda günlük olarak anında nette yayınlayan gezginlerin önünde saygıyla eğiliyorum.

ama dönüp bakınca hem gezini nhemde insanlarının yorumlarının güzelliği her şeyi unutturuyor.

zaman ayırıp okuduğunuz için ben teşekkur ederim
 

Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

teşekkür ederim arkadaşım bir masldaymışım gibi su gibi aktı gitti yazıların süper olmuş
 



Ynt: Köşe - Bucak, Kap - Kacak, Balta - Nacak ''Suriye''

rica ederim.
masal gibi ülkeyi
masal gibi yazmaya, anlatmaya çalıştık.
başarabildi isek, ne mutlu bize.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,435
Mesajlar
1,517,926
Kayıtlı Üye Sayımız
172,082
Kaydolan Son Üyemiz
Tsow


Geri
Üst