Kolombiya Dağlarında At Sırtında Beş Gün

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan srpc Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 3
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 9,192

srpc

Ana Kamp
Mesajlar
42
Tepkime Puanı
4
Yer
İzmir
Web
bilinmeyenasya.blogspot.com


Kolombiya dağlarında at sırtında beş gün


Güney ve Orta Amerika turunun Kolombiya ayağında güzel bir macera yaşama fırtasım oldu. San Agustin' de katıldığım günü birlik atlı tur esnasında rehberimiz Carlos at sırtında dağlarda geçen bir turdan bahsetti, dönüşte ayrıntıları konuştuk ve fiyatta da anlaşınca tura çıkmaya karar verdim. Benden başka yolcu olmadığı için rehberim Rafaelle beraber gidecektik. Carlos rehberin temel düzeyde İngilizce bildiğini söylemişti ama tanışınca hiçbilmediğini öğrendim. Neyse en azından ben temel düzeyde İspanyolca öğrenmiştim ve dil sorunu olmayacaktı.

1.Gün: Rehberin atları ayarlaması ve tura hazırlaması için zaman gerekiyordu o yüzden öğlen saat 12.30 u bulan hareket saati için mırın kırın etmedim ve rehberim Rafael’ in bahçesınde atlara binip yola çıktık. Atlar güzeldi ve sürekli günübirlik turlara çıktıkları için kumanda etmek çok kolaydı. Önce kasabadan Arkeoloji Parkına doğru gittik, parkı geçip toprakbir yola girdik, ben önde Rafael arkada dağlara doğru yol almaya başladık. Yolumuza sık sık nehirler çıkıyordu, bunlardan en büyüğü Esmeralda Nehri, Kızılırmaktan daha büyük bir nehir. Nehrin geçtiği vadinin iki tarafında da yem yeşil dağ sıraları uzanıyor. Bu bölgenin en önemli iki ürünü kahve ve şeker kamışı, onların yanında az da olsa başka meyveler de üretiliyor. Ormanlar yavaş yavaş kesilip dağların nerdeyse doruklarına kadar üretim alanına dönüştürülüyor. İlk iki saatten sonra ana yoldan ayrılıp dık ve daracık bir patikadan nehir kenarına indik, bir süre nehir boyunca gittikten sonra tekrar toprak yola çıktık. Atım gerçekten çok enerjik ve güçlü, yorulmak nedir bilmiyor, bıraksam hep dörtnala koşacak; ‘Rafeel buna ne yediriyor acaba?’ Yaklaşık dörtbuçuk saat sonra kalacağımız pansiyona geldik. Pansiyon dağ yamacında, çok güzel manzarası olan bir yerde idi. Ev sahipleri güler yüzlü insanlardı, dil sorunu yüzünden pek sohbet edmedik, buralarda kimse tek kelime başka dil bilmiyor. Yolculuğa çıkmadan önce en büyük endişem Orhun Vadisinde olduğu gibi yolculuğun at üzerinde uzun süre oturmaktan dolayı eziyete dönüşeceği idi. Ama hiç beklediğim gibi olmadı, eyer çok konforlu idi, tabi ben de daha tecrübeli idim.
Rafael büyük bir leğen içerisinde atlar için bir içecek hazırladı, suyun içerisine kahverengi koyu pekmez gibi bir şey karıştırdı, sonra beyaz bir kepek ilave etti. Kahverengi olan şeker kamışı suyunun kaynatılması ile elde edilen bir nevi pekmez, anlayacağınız bu tam bir enerji içeceği, atımın bu kadar enerjik olmasının hikmetini de öğrenmiş oldum.
Orada yapacak bir şey olmadığı için akşam yemeğinden sonra odama çekildim ve erkenden yatıp uyudum.

2.Gün: Sabah hava ışırken uyandım, kahvaltıdan sonra çıkıp etrafta dolaştım biraz, ev sahibine ‘Borcum ne kadar?’ diye sorduğumda 24 000 COP diye karşılık verdi. Bu tutar aslında iki kişnin toplam borcu idi ama tamamını benden istiyorlardı. Tur için görüşürken Carlos’ a bunu özellikle sormuştum ve bana yanız kendi hesabımı ödeyeceğimi söylemişti. Neyse, çok bir şey değildi, günümü mahvetmemek için onlara pazarlığımızı boş yere anlatmaya çalışmak yerine ödeyip konuyu kapattım. At kirasını ve Carlosun komisyonunu ödedikten sonra Rehbere çok bir şey kalmıyor, o yüzden içimden gelerek ödedim. Atların nallarına bakım yaptıktan sonra yola çıktık, bir saat sonra toprak yol yerini dar bir patikaya bıraktı, artık yalnız at ile ulaşılabilecek bir bölgedeydik. Manzara aynı idi, derin vadiler, kahve ve şeker kamışı bahçeleri, ormandan arındırılmış ve hayvan beslenen açık alanlar, nehirler vs. Şansımıza ikinci gün de hava kapalı idi ve yağış yoktu, ılık mükemmel bir havada yolculuk yapıyorduk. Bir buçuk saat kadar at üzerinde yol aldıktan sonra yol, at üzerinde gidilemeyecek kadar dik ve bozuk bir zemine dönüştü, attan inmem gerekiyor mu diye rehbere sormama bile gerek yoktu. Bundan sonra üç buçuk saat kadar yürüyerek defalarca dik patikadan inip tırmandık. Bu, aslında San Agustin’ i Popayan’ a bağlayan çok eski bir yol, yol zeminine çoğu yerde kayalar ve ağaç kütükleri döşemişler. Patikanın çoğu yerinde benim kısa botlarımla geçemeyeceğim kadar geniş ve derin bataklıklar vardı, Rafaelin neden çizmede ısrar ettiğini o zaman anladım. Carlos Rafaelin benim için 43 numara çizme satın alacağını söylemişti, bu da başka bir yalan, çizme alınacak diye ben yedek ayakkabı da almamıştım. Yürüyüş oldukça yorucuydu, neyseki çantaları atlar taşıyordu ve birkaç yüz meterede bir içilebilecek su kaynağı vardı. Bu durum da görüşmede söylenmemişti ama ben şikayetçi değildim, iyi bir egzersiz oluyordu. Altı buçuk saatlik yolculuk sonrasında kalacağımız yere vardık, burası dev iğne yaparaklı ağaçlar arasında çok güzel bir yerdi, vadinin tabanınında akan nehrin sesi eve kadar geliyordu. Ev sahibi bir kadın ve burada 9 yaşındaki kızı ile yaşıyormuş, bunu öğrenince ne diyeceğimi bilemedim, çünkü burası gerçekten dağ başı, atla gidilen yolun sonu, en yakın ev üç kilometre ötede ve tepenin arka tarafında. Rafael atlara yine enerji içeceği hazırladı, aslında benim de canım çekmedi değil. Akşam ev sahibi bayan bize benzer bir içecek ikram etti, tencerede yaptıkları şekerli kahveden daha iyi idi. Buralarda seçeci olmanın anlamı yok, önünüze ne konursa yiyip içeceksiniz.

3. Gün: Artık atımı kendim eyerliyorum, çantamı da eyere bağlamaya hazırlanırken Rafael çantamı burada bırakabileceğimi çünkü akşam yine burada uyuyacağımızı söyledi. Carlos bana 3 gün gidiş ve 2 gün farklı bir yoldan dönüş olaacağını söylemişti, bu da doğru değilmiş, neyse sinirlenmenin manası yoktu, nasıl olsa sonucu değiştirmeyecekti. Yanıma naylon pantolonu aldım, atın terkisinde de büyük panço yağmurluk vardı, yiyecek çantasını da alıp yola çıktık. Bütün gece yağmur yağmıştı ama biz yola çıktığımızda dinmişti. Ben iğne yapraklı bir orman hayal ederken uzun zamandır maçete(yerlilerin kullandığı 50-60 cm uzunluğundaki bıçak) girmemiş tam bir cangılın içine daldık. Patika çoğu yerde güçlükle seçiliyordu, yolu kapatan ıslak bitki örtüsünü yararak ilerleyebiliyorduk ve naylon pantolona brağmen su geçirmez botlarımın içi su doldu. Rafael arkadan yürüyerek geliyordu, zemindeki bataklık bölgeler yüzünden ben attan inemiyordum. Bana böyle bir şeyden de bahsedilmemişti, bilsem gidip kendim çizme alırdım. Yağmur da başlayınca yol tam bir eziyete dönüştü. Birbuçuk saat kadar bu şekilde yol aldıktan sonra ikinci nehrin kenarında durdum, çünkü üzerinde köprü yoktu, daha doğrusu köprüyü sel götürmüştü ve akıntı atla geçemeyecek kadar güçlü idi. Hiç düşünmeden ‘Dönelim’ dedim, çünkü bir de bu yolun dönüşü olacaktı, yolun sonunda göreceğimiz göl umurumda değildi, bir an önce ıslak botları çıkartıp kuru çorap giymek istiyordum. İlk köprünün üzerinde durduk, Rafaael fırsattan istifade edip atların nallarındaki mıhların eksik olanlarını tamamladı, kötü durumdakileri değiştirdi. Aynı sürede geri döndük, evden başka bir yöne başka bir göl kenarına gidilecekmiş ama benim giyebileceğim başka ayakkabım yoktu, o yüzden gitmek istemedim, zaten yağmurda iyice hızını artırmıştı. Öğleden sonra botları ocak başında kurutmakla geçti, tencereden kahve içtim, ev sahibinin yaptığı hamur kızartmalarından yedim vs. Gün bitti ve akşam yemeğinden sonra erkenden yattım, burada elektrik de olmadığı için yapacak başka şey de yok zaten.

4.Gün: Aynı yoldan döneceğimiz için ikinci günki yolu tersinden gidecektik, yani yine en az üç buçuk saat yürüyerek tırmanış ve iniş vardı. Aynı şeyleri tekrarlamaya gerek yok, yalnız dağ geçidine tırmanış çok dikti ve benim pilim tükeniyordu, baktım Rafael hiç geride kalmıyor, o benden daha yaşlı ve kilolu, sık bitki örtüsünden çoğunlukla onu göremiyorum zaten, meğer yuları atın eyerine bağlamış ve onu at çekiyormuş. Hemen ben de aynı yöntemi uyguladım ve zorlanmadan zirveye çıktım. Rafael iyi bir atlı rehber ama bir tur rehberi değil maalesef. Seyahate çıkmadan önce yanımda konuşabileceğim bir kaç arkadaş olmasını istiyordum, yola çıktıktan sonra yalnız olmanın daha iyi olduğunu gördüm. Rafael hep arkadan vegeliyordu ve ben sanki dağda tek başıma yol alıyormuşum gibi hissediyordum, bu da başka bir güzel durumdu benim için.
Akşam üzeri ilk gece kaldığımız yere ulaştık, farklı bir şey yoktu, ben ıslak giysileri ipe astım, yemekten sonra kahve içip yattım.

5.Gün: Sabah gün ışırken uyanıp kalktım. Gece yağmur yağmıştı ama sabah hava açmıştı, ilk defa gökyüzünün mavisini gördüm. Çıkıp biraz dolaştım, birkaç fotoğraf çektim, bu arada Rafael de atları otlaktan evin yanına getirdi, onları eyerleyip kahvaltıya gittik. Son günümüzde yine güzel bir havada yolculuk yaptık, normalde dönüşümüz öğleden sonra iki de olacaktı ama benim etım bir türlü yavaş gitmeye yanaşmıyordu, dizginleri bıraktığım anda dörtnala koşmaya başlıyordu, ben de onu hiç kırmadım, ne zaman koşmak istese hep bıraktım. Böylece bir kilometre kadar dörtnala gidip birkaç yüz metre normal bir hızda yürütüyordum. Rafael bana hiç karışmıyordu, yolda bir tanıdığının yanımıza kattığı iki atı çekerek tırısla bana yetişiyordu. Bu şekilde hızlı yol alınca öğlen saat 12:30 da San Agustin’ e vardık ve beş günlük macera da kazasız belasız bitmiş oldu.

Carlos bana çok konuda eğrilmiş bilgi vermişti ama sonuçta tura çıkmamı sağlamıştı , mesela rota konusunda gerçeği söyleseydi aynı yoldan gidip gelmenin sıkıcı olacağını düşünüp belki de turu kabul etmeyecektim. O yüzden ona fazla kızmadım, tipik bir köylü kurnazı, dönünce de bir şey söylemedim. Dönüş yolu farklı olsa aslında tam hayal ettiğim gibi bir tur olacaktı ama sanırım bu bölgede dönüş yapabilecek başka bir yol yok. Ben her şeye rağmen tura çıktığım için çok memnunum, çok keyif aldım. Umarım Orta Amerika ülkelerinden birisinde yine böyle bir tur yapma imkanı olur.
Yolu bu tarafa düşen gezginlere de tavsiye ederim, yalnız bu turun hakkı 4 gün, ilk gün sabah erken yola çıkacak ve son günü tam olarak kullanacak şekilde plan yapın. Her şeyi bir kağıda yazıp Carlos’ a ve rehbere imzalatın, böylece tatsız süprizle karşılaşmazsınız. Konaklama yerinde aldıkları ücret belli oda, akşam yemiği ve kahvaltı 12 000 COP. İçtiğiniz kahveler fiyata dahil.


Kolombiya notlarının tamamı için: http://guneyamerikanotlari.blogspot.com/
Güney ve Orta Amerika tur rotası:https://mapsengine.google.com/map/edit?hl=tr&authuser=0&mid=zkeOBSRICsog.knjWyZBUVJhQ

San Agustin 7


P1030018


San Agustin 9


P1020967


P1020964
 

Etiketler
Ynt: Kolombiya Dağlarında At Sırtında Beş Gün

Baştan sona zevkle okudum. Çok güzel bir deneyim olmuş.Güney Amerika'yı çok merak eden biri olarak kıskandım doğrusu. Paylaştığınız için teşekkür ederim.
 


Ynt: Kolombiya Dağlarında At Sırtında Beş Gün

Merhaba,
Seyahate çıkmadan önce internette Avrupalı gezginlerin başına gelenleri okuyunca epey tedirgin olmuştum.
Ben yola çıkalı tam 4 ay oldu, şunu söyleyebilirim, Güney Amerika, Avrupa ülkelerinden ya da Türkiye' den daha tehlikeli değil.
Her yerde olduğu gibi burada da tedbirli olmak gerekiyor. Gittiğim ülkelerde yüzlerce gezginle karşılaştım, birçoğu ile tanıştım, sohbet ettim, çoğunun başına hırsızlık olayı gelmiş ama hiçbirisi de yolundan dönmemiş, bu tür olayları olağan karşılıyorlar.
Dağlarda yaptığım gezi en güvenli bölümdü diyebilirim, çünkü hırsızlar zahmetli işlere bulaşmazlar, uyuşturucu çetelerinin bölgesinde değilseniz sorununuz olmaz.
Ben tek başıma dolaşabiliyorum, öyleyse siz de yapabilirsiniz. :smiley:
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,429
Mesajlar
1,517,862
Kayıtlı Üye Sayımız
172,076
Kaydolan Son Üyemiz
Fevzican

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst