Meslek hayatının yetmişinci yılını yaşayan Julius Shulman’ın fotoğrafları, Garanti Galeri’de sergileniyor. 1910 Ekim ayında doğan sanatçıya kariyerine nasıl başladığı sorulduğunda “Her şey şans eseri başladı” diye yanıt veriyor. Hayat hikayesine bakıldığında bu sözünü ne anlamda söylediği gayet açık...
Ailesinde beş kardeşten sadece o üniversiteye gitme şansını yakalamış, öğrencilik yıllarında çektiği ilk fotoğrafları bir kitapçı ile anlaşarak satışa sunmayı başarmıştı. Bu sıralarda evlerinde pansiyoner olarak kalan genç bir teknik ressamın aracılığıyla, mimar Richard Neutra ile tanışan sanatçı, mimarın yaptığı evin fotoğraflarını çeker ve profesyonel meslek hayatına başlar. Fotoğraflardan çok etkilenen mimar, Shulman’a iş vermeyi sürdürür. Bu durumda sanatçının becerilerini sunmak ve sınamak için doğru zamanda doğru yerde bulunacak kadar şanslı olduğunu söylersek yanılmış olmayız, tabii bu şansa büyük katkısı olan dönemin başarılı mimarlarıyla dolu Los Angeles şehrini de unutmamak gerek.
Mimarlığın kitlelere aktarımı
Alanında kendi kendisini geliştirmiş bir fotoğrafçı, fotoğraf çevrelerinde bir süre sonra uzmanlığını kanıtlamaya başladı.
1930’larda mimarlık fotoğrafçılarının da çok az olması ona geniş bir alan sunuyordu. Artık sanatçı kendi özel alanını bulmuştu: Mimarlık fotoğrafçılığı. Sanatıyla mimari arasında derin bir bağ kurdu, her çekimine çok titiz hazırlandı. İlk fotoğraflarından itibaren çektiği konuya dair duyguları çok iyi aktarmasıyla meşhur oldu sanatçı. İnce ince düşünülmüş ayrıtılar her bir kare için en iyisini sağladı.
Fotoğraflarında iç ve dış mekanı yansıtırken kullandığı kontrollü ışık ayarı olmasaydı, bu iki mekan arasındaki pürüzsüz geçişe dayalı modern mimarinin değeri bilinmeyecekti. Çektiği fotoğrafları dergilere ve gazetelere vererek, mimarlığı sınırlı gruplara hitap eden, belli dergilerde tartışılan bir konu olmaktan çıkarıp, geniş kitlelere taşıdı. Başladığı günden bu yana fotoğrafçılıkla geçinen Shulman, 1980’lerde ortaya çıkan postmodernizm akımıyla beraber yeni mimariye ilgisini yitirdi. Modern yapıları yapay buluyordu.
Bu nedenle profesyonel uğraşlarından çekilmeye karar verdi. Yalnız fotoğrafa olan tutkusu buna izin vermedi. Çektiği fotoğrafların bir arşivini yapmaya ve sonra bunları çeşitli yayın kuruluşlarına dağıtmaya başladı. 2004’te Shulman’ın 100 bin negatifini satın alan Getty Araştırma Enstitüsü, sanatçının fotoğraflarıyla önemli bir arşiv elde etti. Çünkü fotoğrafçı uzun bir süre aynı konuları takip ederek mimarinin gelişimine yönelik önemli bir koleksiyon oluşturmuştu.
Sergi 15 Eylül’e kadar devam edecek
Sıralı bir şekilde sergilenen fotoğraflar, belli başlıklar altında izleyicilere sunuluyor. İlk başta fotoğrafçının yabancı mimarlardan çektiği kareleri görüp, sonra kendisinin ilk izlenimlerini sunduğu karelerle karşılaşıyoruz. Örnek evler başlığı altındaki fotoğraflarda, çeşitli evlerin iç ve dış mekanları farklı boyutlarıyla sunulmuş.
Sanatçının kendi ışık oyunlarını sergilediği bölümde nesneler üzerindeki ışık ve gölge oyunları, yapı ve çevreleri ayrıntılı bir şekilde fotoğraflanmış. Ayrıca sanatçının seyahate çıktığı sıralarda çektiği yabancı mimari örneklerini ve restore edilmiş evleri fotoğrafladığı kareler de izleyicilere farklı bir bakış açısı kazandırabilecek nitelikte. Garanti Galeri’de sergilenen çalışmalar
15 Eylül tarihine kadar açık olacak.
Ailesinde beş kardeşten sadece o üniversiteye gitme şansını yakalamış, öğrencilik yıllarında çektiği ilk fotoğrafları bir kitapçı ile anlaşarak satışa sunmayı başarmıştı. Bu sıralarda evlerinde pansiyoner olarak kalan genç bir teknik ressamın aracılığıyla, mimar Richard Neutra ile tanışan sanatçı, mimarın yaptığı evin fotoğraflarını çeker ve profesyonel meslek hayatına başlar. Fotoğraflardan çok etkilenen mimar, Shulman’a iş vermeyi sürdürür. Bu durumda sanatçının becerilerini sunmak ve sınamak için doğru zamanda doğru yerde bulunacak kadar şanslı olduğunu söylersek yanılmış olmayız, tabii bu şansa büyük katkısı olan dönemin başarılı mimarlarıyla dolu Los Angeles şehrini de unutmamak gerek.
Mimarlığın kitlelere aktarımı
Alanında kendi kendisini geliştirmiş bir fotoğrafçı, fotoğraf çevrelerinde bir süre sonra uzmanlığını kanıtlamaya başladı.
1930’larda mimarlık fotoğrafçılarının da çok az olması ona geniş bir alan sunuyordu. Artık sanatçı kendi özel alanını bulmuştu: Mimarlık fotoğrafçılığı. Sanatıyla mimari arasında derin bir bağ kurdu, her çekimine çok titiz hazırlandı. İlk fotoğraflarından itibaren çektiği konuya dair duyguları çok iyi aktarmasıyla meşhur oldu sanatçı. İnce ince düşünülmüş ayrıtılar her bir kare için en iyisini sağladı.
Fotoğraflarında iç ve dış mekanı yansıtırken kullandığı kontrollü ışık ayarı olmasaydı, bu iki mekan arasındaki pürüzsüz geçişe dayalı modern mimarinin değeri bilinmeyecekti. Çektiği fotoğrafları dergilere ve gazetelere vererek, mimarlığı sınırlı gruplara hitap eden, belli dergilerde tartışılan bir konu olmaktan çıkarıp, geniş kitlelere taşıdı. Başladığı günden bu yana fotoğrafçılıkla geçinen Shulman, 1980’lerde ortaya çıkan postmodernizm akımıyla beraber yeni mimariye ilgisini yitirdi. Modern yapıları yapay buluyordu.
Bu nedenle profesyonel uğraşlarından çekilmeye karar verdi. Yalnız fotoğrafa olan tutkusu buna izin vermedi. Çektiği fotoğrafların bir arşivini yapmaya ve sonra bunları çeşitli yayın kuruluşlarına dağıtmaya başladı. 2004’te Shulman’ın 100 bin negatifini satın alan Getty Araştırma Enstitüsü, sanatçının fotoğraflarıyla önemli bir arşiv elde etti. Çünkü fotoğrafçı uzun bir süre aynı konuları takip ederek mimarinin gelişimine yönelik önemli bir koleksiyon oluşturmuştu.
Sergi 15 Eylül’e kadar devam edecek
Sıralı bir şekilde sergilenen fotoğraflar, belli başlıklar altında izleyicilere sunuluyor. İlk başta fotoğrafçının yabancı mimarlardan çektiği kareleri görüp, sonra kendisinin ilk izlenimlerini sunduğu karelerle karşılaşıyoruz. Örnek evler başlığı altındaki fotoğraflarda, çeşitli evlerin iç ve dış mekanları farklı boyutlarıyla sunulmuş.
Sanatçının kendi ışık oyunlarını sergilediği bölümde nesneler üzerindeki ışık ve gölge oyunları, yapı ve çevreleri ayrıntılı bir şekilde fotoğraflanmış. Ayrıca sanatçının seyahate çıktığı sıralarda çektiği yabancı mimari örneklerini ve restore edilmiş evleri fotoğrafladığı kareler de izleyicilere farklı bir bakış açısı kazandırabilecek nitelikte. Garanti Galeri’de sergilenen çalışmalar
15 Eylül tarihine kadar açık olacak.