Ynt: Sakarya Genel Bilgiler
Fahri Tuna
Sakaryaspor'un kralı
Aynalıkavak Yazıları / Fahri Tuna
Aykut Yiğit -1985
Hüseyin Komite Arşivi)
Ölümünün 7. Yıldönümünde Rahmetle Anıyoruz
SAKARYASPOR FORMASIYLA
İLK VE TEK KRAL:
AYKUT YİĞİT
Sakaryalı 4 kralımız var bizim: Aykut Yiğit (1959), Aykut Kocaman (1965), Bülent Uygun (1971) ve Hakan Şükür (1971).
Dördü de Sakarya'da doğup büyüyen, sonra da Türkcell Süper Ligi'nde "Gol Kralı" unvanı ve onuru kazanan evlatlarımız. Aykut Kocaman Fenerbahçe'de oynarken üç kez, Hakan Şükür Galatasaray'da oynarken üç kez, Bülent Uygun da Fenerbahçe'de oynarken bir kez bu başarıyı yakaladılar; ne mutlu onlara ve Sakaryalılara.
Ama içlerinde biri var ki, "kral" tahtına Sakaryaspor'un "yeşil-siyah" formasıyla oturmayı başardı: Aykut Yiğit.
Aykut, 1965'de kurulan Sakaryaspor'un tarihinde, "Türkcell Süper Lig Gol Kralı" unvanlı "ilk" oyuncumuz. Aynı zaman da "tek" oyuncumuz.
Bugün yaşı 40 ve üzerinde olanlar onun nefis çalımları, harika plaseleri, öldürücü penaltılarını dün gibi hatırlarlar. Bugün yaşı 25-30 arası olup da adı "Aykut" olanlar, babalarına sorsunlar; "benim adımı niçin Aykut koydunuz?" diye. Cevapları "bir zamanlar Sakaryapor'da bir kral vardı… "diye başlayan cümleler işiteceklerdir.
"Her nefis ölümü tadacaktır" diyor kutsal kitabımız.
Aykut da bu alan dünyaya konup göçenlerden: Sivas deplasmanına giden Sakaryaspor kafilesinin Yozgat sınırları içinde 7 Eylül 2002 tarihinde geçirdiği kazada hayatını kaybeden 5 candan birisi.
Cenabı Hak hepsine gani gani rahmet, mekânlarını da cennet eylesin.
Şehrin yeşil-siyahlı formayla "İlk ve tek kralı"nı, Aykut Yiğit'i araştırdık.
SAĞLIKÇI NURİ YİĞİT'İN KÜÇÜK OĞLU
Aykut, Kocaalili sağlıkçı Nuri Yiğit'in dört çocuğunun üçüncüsü olarak 1959 yılında Adapazarı'nda doğdu. Aslen Kafkasya göçmeni (Gürcü asıllı) olan Sağlık memuru Nuri Yiğit'i, 1970 ve 80'li yılların Adapazarılıları iyi hatırlayacaklardır; elinde sağlık memuru çantasıyla görürdük onu şehrin sokaklarında. İnce uzun boylu, sakin, efendi, iyiliksever, saygılı bir portresi vardı Nuri Beyin. Büyük oğlu Necmi Yiğit de, 1984'ten 1999 depremine kadar Çark Caddesinde Altınhan'da, kardeşi Aykut'la birlikte "Aykut Turizm" adıyla turizm alanında Adapazarılılara önemli hizmetler verdi. Tanınan sevilen cana yakın birisidir.
Aykut'un çocukluğu babasının görevi gereği kendilerine tahsis edilen Ofis karşısındaki Memur Evleri çevresinde geçti. Adapazarı Atatürk Lisesi'nin Edebiyat bölümünü bitirdi. Minik takımdan itibaren Sakaryaspor altyapısında Ekrem Karaberber'in elinde şekillendi. Üstün yeteneğiyle hemen dikkat çekiyordu. 16 yaşında A takımda oynamaya başladı.
Ekrem Karaberber-2005 (Fahri Tuna Arşivi)
İLK HOCASI EKREM KARABERBER:
" İĞNE DELİĞİNDEN TOPU GEÇİRİRDİ"
İlk hocası Ekrem Karaberber, öğrencisi Aykut Yiğit'i bakın nasıl anlatıyor: "1970'lerde ben Sakaryaspor Altyapısında görevliyken, Aykut 12-13 yaşlarında elime geldi. 4 sezon bende kaldı. Benim talebelerimin içerisinde, Aykut gibi dört dörtlük bir insan az geldi geçti diyebilirim. Bilhassa bu futbol camiasında öyle bir gence, pek rastlanmaz. Ben öyle yetenekli bir sporcu düşünemiyorum. Aşırı zeki, aşırı teknik; iğne deliğinden topu geçirirdi. Cenabı Allahın ona bir lûtfuydu bu aşırı yetenek. Oyun zekası, plaseleri... Kimsenin aklına gelmeyecek şeyleri o yapardı. 1985'de Süper Ligdeyiz. O da takımımızın kaptanı. Altay'la maç yapıyoruz. Şeker tarafındaki kale Altay kalesi. Bizim takım akın yaptı. Altay'ın sağbekiyle stoperi arasında top düştü. Aykut aralarına daldı, iki Altaylı dura kaldı, Aykut ayağının üstüyle hafif dokunuverdi topa, tak, top ağlarla buluşuverdi, maçı 1-0 kazandık. Penaltıları Garanti Banası gibiydi. Garanti gol. Adapazarı tarihinde penaltılarda iki kişi tanırım: Biri İsmail Baylav, diğer Aykut Yiğit. İkisi de Garanti Bankası. Penaltı oldu mu arkanı dön git, onlar halleder işi. Kimseyle mukayese edilemeyecek kadar beyefendi biriydi. Hiçbir rakibine elini sürmezdi, sarı kart gördüğünü hatırlayan yok. Genç takımdayken herkese isim takıyorlardı. Bizimkinin takım arkadaşları (Tamer İlaçan, Mustafa Şirin, Osman Yıldırım, Engin Korukır vs.) rakiple dalaşmadığı, sakin ve sessiz olduğu için ona da "kuzu" lakabını takmışlardı. Allah rahmet eylesin." (1)
1979: "VER ELİNİ ESKİŞEHİR"
1976 yılından itibaren üç yıl formasını giydiği Sakaryapor'un, o günkü adıyla 2. Lig'de (şimdiki adıyla Bankaysa Ligi) mücadele verdiği yıllarda, 1979 yılı Temmuzunda, kıvrak çalımları, nefis ara pasları ile taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan bu genç yeteneği, 1. Ligin (bugünkü adıyla Türkcell Süper Ligin) iddialı takımlarından -Anadolu Beyi- Eskişehirspor transfer ediyordu. Fethi Heper, İsmail Arca, Ömer Kaner gibi dev isimlerin forma giydiği o dönemin "kırmızı şimşekleri", "es es es" tezahüratlarıyla hem statları inletiyor, hem de Eskişehir'e deplasmanına gelen takımlara çoğu kez sahayı zindan ederek, puansız geri gönderiyorlardı. 20 yaşında kırmızı-siyahlı formayı sırtına geçiren Aykut da, bir yandan Süper Lig tecrübesi ve dayanıklılığı kazanırken, diğer yandan attığı ve attırdığı gollerle alkış topluyordu. Kısa sürede Eskişehirspor takım iskeletinin en önemli temel taşlarından biriydi olmuştu. Her şey güzeldi de, diğer yandan; başarıyla giydiği Eskişehir formasından ayrılmak günü gelmişti. Zira; gün sevdalısı olduğu "yeşil-siyahlı forma"ya kavuşma günüydü. Zira "kendi şehrinin takımı" Sakaryaspor, 1981 yılı Mayıs ayında şampiyonluk ipini göğüsleyerek Süper Lig'e "merhaba" demişti.
22 YAŞINDA TEKRAR SAKARYASPOR'DA
İki sezon önce giderken "bizim çocuk" olan Aykut, 1981 Temmuzunda Sakaryaspor'la mukavele imzalarken, "bir yıldız" olarak geri dönüyordu. Fuat, Emin, Coşkun Demirbakan, Süleyman Bölükbası, Turgay Poyraz, Yenal Kaçıra, Nezihi Tosuncuk, Zafer Göncüler, Tahamata Kazım, Osman Yıldırım, Bahri Kaya, Köylü İbrahim (Tok), Şenol Çorlu, Tuna Güneysu, Recai Çaloğlu gibi hemen hepsi üç büyüklerde forma giymiş veya giyebilecek olan yıldız isimlerin arasında Aykut Yiğit; yüksek top tekniği, "ince" tabir edilen ara pasları, sağa-sola deplase olanlara attığı – ayağa - uzun ve kısa pasları, ceza alanına direkt oynaması, ceza alanı içindeki arkadaşlarını sık sık gol pasıyla buluşturması, ceza alanının içinden veya dışından direkt kaleye gönderdiği sert plaseleri ile hemencecik dikkatleri üzerinde topluyordu. Ekrem Karaberber ekolünün bütün izlerini taşıyordu üzerinde; müthiş centilmendi; sarı kart bile gördüğü nadirdi. Toparlayıcı ve saygıdeğer bir kişiliği vardı. Nitekim bu vasıfları ona, 1984-85 sezonunda takım kaptanlığı sorumluluğu ve onurunu da getirecekti.
SÜPER LİGDE SAKARYASPORLU BİR GOL KRALI: KUZU AYKUT
Başkan Tuncer Tepe, Kulüp Müdürü Ethem Boran. Türkcel Süper Ligi'nde 1981-85 arası fırtına gibi esen bir Sakaryaspor var. Kalecimiz Fuat 9 hafta üst üste gol yemiyor. Ligi uzun haftalar lider ve ikinci sırada götürüyoruz. İlk sezonumuzda (Gürcan Berk ve Milan Jivadinoviç'le) 5., 1982-83 sezonunda (Milan Jivadinoviç'le) 11., 1983-84 sezonunda (Necdet Niş – Enver Katip) 6., 1984-85 sezonunda (Enver Katip'le) 6. bitiriyoruz Türkcell Süper Ligi'ni. Bu başarılarda elbette çok kişinin payı var. Ama belki de en büyük paylardan birisi, sessiz ve uyumlu karakteri nedeniyle "kuzu" lakabıyla tanınan, Sakaryappor kaptanı ve gol kralı Aykut Yiğit'in. Aykut Yiğit, efendi ve saygılı kişiliğiyle sahada hem teknik direktörün hem de hakemlerin en büyük yardımcısı. 1984-85 yılı Sakarya futbolunda bir dönüm noktası. Zira; hem ilk defa bir Sakaryalı Türkcell Süper Ligi'nde gol kralı oluyor, hem de bu onuru yeşil-siyahlı formasıyla başarıyor. Türk futbolunun Selçuk Yula ile birlikte – belki de – en büyük iki plasecisinden birisi, 34 maçta attığı 20 golle Türk futbol tarihine adını "gol kralı" olarak altın harflerle yazdırıyordu.
SİMOVİÇ'İ ÜST ÜSTE TERSE YATIRDI
1984-85 sezonu. Adapazarı Atatürk Stadında tarihi günlerden biri daha yaşanıyor. 11 yıldır şampiyonluk göremeyen Galatasaray'la oynuyoruz. Fatih Terim de Galatasaray'ın kaptanı. GS kalesinde o dönemin efsane takımı Yugoslavya Milli Takım kalecisi Simoviç var. Ki o Simoviç, GS'ın Avrupa yükselişinde büyük pay sahibidir. Derken penaltı kazandık. Sakaryapor'da penaltı kazanıldıysa, tartışmaz topun başına Aykut Yiğit gider. Öyle de oldu. Sağ ayağının içiyle topa vuran Aykut, Simoviç'i bir köşeye, topu diğer köşeye gönderdi: 1-0. O da ne? Hakem penaltıyı tekrarlatıyor, sebep? Topa vurulmadan ceza alanına girenler var. Top tekrar penaltı noktasına dikiliyor: Aykut Yiğit bu, Ekrem Hocanın penaltılarda "Garanti Bankası" dediği adam; yürekler ağızlarda, nefesler tutulmuş; o ünlü Simoviç bu kez penaltıyı kurtarabilir… ama topun başında da krallar kralı Aykut var; bir kuzu sessizliğiyle yine topa geliyor; sağ ayak içiyle nefis bir kesme: O ne? Filmin tekrarını izliyoruz: Simoviç yine aynı köşede, top ayrı köşede: 1-0 Galatasaray'ı o gün kaptanımız Aykut Yiğit'in nefis penaltı gölüyle 1-0 yeniyoruz.
Tamer İlaçan
ÇOCUKLUK VE TAKIM ARKADAŞI TAMER İLAÇAN:
" FUTBOLU DA İNSANLIĞI DA BİRİNCİ SINIFTI"
"Her şeyiyle mülayim bir insandı, karıncayı incitmezdi. İnsan bir insandı. Ekrem Hocanın önünde, 13-14 yaşlarında Sakaryaspor genç takımında tanıştık. Daha sonra Adapazarı Lisesinden okul arkadaşımdı. O edebiyat bölümünde, ben fen bölümünde olduğumdan sınıf arkadaşı olamadık ama dönem arkadaşı olduk. Okul takımında da beraberdik. Sakaryaspor'un Minik, Genç, Amatör ve A takımlarında yıllarca birlikte oynadık. Arkadaşlarımız onu, sessiz ve mülayim olduğu için "kuzu" diyerek kızdırırlardı. Kamplarda odaları beraber paylaştık. Yüzlerce anımız var rahmetliyle. Yıl 1975. Muammer Adatepe Sakaryaspor Amatör Takımının başına gelmişti. Beni ilk 11'de oynatmıyordu. Ben de küsüp futbolu bıraktım. Geldi Aykut okul çıkışı, yalvar yakar beni aldı, "sen bu takımın temel oyuncularındansın, takımın sana çok ihtiyacı var" diyerek götürdü, tekrar futbola döndürdü. İnsanlığı da futbolu da birinci sınıftı. Çok zeki ve akıllı bir oyuncuydu. Yetenekleri tartışılmazdı. Ceza sahası içinde şansa bırakmazdı işini. Bırakırdı topunu ağlara". (2)
Sakaryaspor -1984
Soldan oturanlar: Recai, Aykut Yiğit, Oğuz, Aykut Kocaman, Kostik Mustafa,
Ayaktakiler: Tavşan Mustafa, Nur Mustafa, Zeki, Mehmet, Engin, Ceyhun.
(Recai Çaloğlu Arşivi)
TAKIM ARKADAŞI RECAİ ÇALOĞLU:
" LAKABI KUZUYDU, ÇÜNKÜ EVCİLDİ "
"Ben 1976-87 arası Sakaryaspor'da 11 sene forma giydim. Sakaryaspor'a ilk transfer olduğumda, Aykut Yiğit, takıma daha yeni yeni giren takımın gençlerindendi. Çok iyi bir arkadaşımdı. Zekasıyla oynayan, çok yetenekli, vuruş tekniği mükemmel olan bir arkadaşımızdı. Penaltıları, plaseleri, öldürücü vuruşları mükemmeldi. Topa hiçbir zaman sert vurmazdı. Ayrıca Adapazarı 2. Tümeninden ben onunla asker arkadaşıydım. Bir yüzbaşıdan ikimiz de dayak yemiştik. Lakabı kuzuydu, kuzu gibiydi, evcildi. İyi bir dosttu, ikili ilişkileri çok iyiydi. Dürüst bir insandı. Allah gani gani rahmet eylesin." (3)
FUTBOLCU-GAZETECİ ZAKİ AYDINTEPE:
"GERÇEK BİR MEŞİN TOP BEYEFENDİSİYDİ "
1965 yılında kurulan Sakaryaspor'un kuruluş kadrosu futbolcularından, Yeni Sakarya gazetesi Genel Yayın Müdürü Zeki Aydıntepe'ye "futbolcu – gazeteci gözüyle Aykut Yiğit'i" soruyoruz: " A.Y. hayatındaki dönüm noktası benim vasıtamla oldu. 1976-77 sezonunda Sakaryaspor'un genel kaptanıydım. Aykut Yiğit'in Sakaryaporun alt yapıdan A takıma geçişi benim elimle oldu. Takım küme düşme tehlikesiyle baş başaydı. Sakaryapor sayılı, kritik ve zor dönemlerden birini yaşıyordu. Sahada ne yaptığını bilen, topa iyi hükmeden, topla diyalogu son derece iyi olması sebebiyle onu tercih ettik. Ahmet Karlıklı'nın teknik direktörlük döneminde ilk kez A takım forması vermiştik ona. Beyninden ayaklarına inen futbol yumuşaklığını futbol hayatına da bir zenginlik olarak katmasını bilen bir sürece başlamış oldu böylece. Sonra da kendisine inananları mahçup etmedi.Futbolunun üstüne her sene biraz daha koyarak milli takıma kadar yükseldi. Saygıyı ve sevgiyi yüreğimden hiç eksik etmeyen, bu nedenle "kuzu" lakabını alan, gerçek bir meşin top beyefendisiydi. Aramızdan ayrılışı bizi son derece üzmüştür. 1979'da onu Eskişehirspor'a 1.7 milyon liraya satmış, o parayla da 17 kişilik yeni takım kurmuştuk. Gelişi de gidişi de takıma her zaman faydalı bir futbolcumuzdu. Her gittiği yere kramponlarını taşısa da, gönlü ve sevgisi Sakarya'da kalmış ender futbolculardan birisisi olarak Aykut'u her zaman saygıyla hatırlayacağız. Allah rahmet eylesin." (4)
A MİLLİ TAKIM ANTRENÖRÜ OĞUZ ÇETİN:
" O BİZİM ÖNDERİMİZDİ "
Türkiye A Milli Futbol Takımının Sakaryalı antrenörü, Türk futbolunun İmparatoru Oğuz Çetin'e birlikte aynı forma ile futbol oynadıkları Aykut Yiğit'i soruyoruz: "Yaşı bizden çok büyük olmasa da, bizden bir nesil önceydi, biz genç takımda oynarken o A takımda oynuyordu. O bizim Aykut ağabeyimizdi, o bizim önderimizdi, onu örnek alırdık daima, kişililiğiyle, yetenekleriyle bize örnek olmuştur. O dönemim orta sahası olarak teknik özellikleri çok üst düzeydeydi. Hem takımı organize etmesi, hem de gol noktalarına gidip skoru değiştirmesi ile öne çıkıyordu. Fenerbahçe'de uzun süre kalamaması, gittiğinde Stankoviç'in oyun felsefesiyle uyuşamaması nedeniyledir. Aykut Yiğit'in ütün yeteneğe dayalı özellikleri, Stankoviç'in aradığı orta saha özellikleri değildi. O nedenle Aykut Ağbinin Fenerbahçe'de büyük bir haksızlığa uğradığını düşünüyorum. Allah rahmet eylesin."(5)
BİR BAŞKA KRAL BÜLENT UYGUN:
"GOLÜ KOKLAYAN GİZLİ BİR ADAMDI "
"Sakarya'nın bir başka kralı", şimdinin Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun'a ulaşıyoruz, ona "kral aYkut ağbisini" soruyoruz: "Belki futbolda krallık yaşadı, belki insanların gönlünde Sakaryaspor"a hizmetinden dolayı en güzel yeri almayı hak etti. Ama bunları alırken, asıl alma sebebi o güzel kalbiydi, Sakarya'yı ve Sakaryalıyı sevmiş olmasıydı. Duruşuyla, yapısıyla insanlara örnek olan, Sakarya'nın yetiştirdiği bir çok güzel adamdan bir tanesiydi. Kendini sahada sanki bir gizli adam gibi saklayıp golü koklayan adamdı. Duruşuyla da saha içinde saha içerisinde bir gerçek lider gibiydi. Yaptıkları unutulmayacak, bundan sonra, eskiden yaptıklarıyla e güzel şekilde anılacaktır. Mekanı Cennet olsun. Eşi ve çocuklarına da sabırlar diliyorum.." (6)
EŞİ FİLİZ YİĞİT:
"1990'DA AYVALIKGÜCÜ'NDE OYNARKEN EVLENDİK"
Rahmetli Aykut'un acılı ve vefakar eşi Filiz Yiğit'e(7) ulaşıyoruz telefonla. Telefonunu bulmak kolay olmuyor; Türk-Haber İş Sendikası Başkanı – değerli dostum- Cavit Tokpınar'a yardımlarından dolayı çok çok teşekkür ediyoruz. Söyleşiyoruz, dertleşiyoruz Filiz Hanımla. Zira o evinin direğini, biz Adapazarılılar da şehrimizin Türk futboluna armağan ettiği en güzide en değerli isimlerinden birisini – bir kazada – kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz hâlâ. Filiz Hanım olumlu, sabırlı, çocuklarının üzerine titreyen, onlara hem anne – hem baba olmuş bir hanımefendi. Anlatıyor: "Ben de Adapazarılıyım, Dar Sokaktan. Biz Aykut'la 1990 yılında evlendik. O zaman Ayvalıkgücü'nde oynuyordu. Ayvalık'a yerleştik. Kızımız Gökçe 1991 yılında doğdu. 4 sezon sonra Aykut Balıkesirspor'a transfer oldu. 8 ay kadar da orada oynadıktan sonra futbolu bırakıp çalıştırıcılığa başladı. Oğlumuz Gökalp de 1997 yılında doğdu. Biz 1999 Depremine kadar Kirtetepe'deki Başakpınar Apartmanında oturduk. Depremden sonra ise Serdivan'da Eğitim Gönüllülerinin prefabriklerinde oturduk. Şu anda Karaman'da oturduğumuz eve tam taşınmak üzereydik ki, malum kazada eşimi ve dört arkadaşını kaybettik. Hepsine Allah rahmet eylesin, mekanlarını cennet eylesin. Kızımız Gökçe ve Oğlumuz Gökalp'le biz halen Karaman'da ikamet ediyoruz."
"DIŞARIDA NE KADAR İYİYSE,
EVDE 10 KAT DAHA İYİYDİ"
Filiz Hanıma, "eş Aykut"u, "baba Aykut"u soruyorum. Anlatıyor: "Aykut, çok uyumlu, her şeyiyle dört dörtlük bir insandı. Evine ve çocuklarına çok bağlıydı. Dışarıda nasıl iyiyse, evde on kat daha iyiydi yani. Yemek pek seçmezdi ama etli dolmaya, yaprak sarmasına ve mantıya bayılırdı. O nedenle vefatından sonra uzun süre evde dolma ve mantı yapamadım. Sorunsuz, uyumlu bir eşti. Futbolu çok sever, çok seyrederdi. O Fenerbahçeli'ydi, ben ve çocuklarımız Beşiktaşlıydık" Filiz Hanıma bu kez çocukların durumunu soruyorum, anlatıyor: "Aykut kazada vefat ettiğinde Gökçe 10,5, Gökalp 4,5 yaşındaydı. Çok küçüktüler yani. Şimdi Gökçe 18 yaşında, Camili Lisesi son sınıfa geçti, ÖSS'ye hazırlanıyor. Psikolog olmak istiyor, olacak inşallah. Gökalp Enka'da 6. sınıfa geçti. Karaman'da futbol oynuyor ama babasının çok büyük futbolcu olduğunu bilenler, ondan da büyük oyun bekliyorlar, biraz da eziliyor. Yavrularıma hem annelik hem babalık yapmaya çalışıyorum."
AYKUT YİĞİT KİMDİR?
1959 yılında Adapazarı'nda doğdu. Sakaryaspor altyapısında yetişti. 16 yaşındayken A takıma yükseldi, 3 sezon yeşil-siyahlı formayı giydi. 1979 yılında Türkcell Süper Lig takımlarından Eskişehirspor' transfer olan Aykut Yiğit, başarılı 2 sezonun ardından, Bankaysa Ligi Şampiyonluğu (1981) üzerine tekrar Sakaryaspor'a döndü. En teknik orta saha oyuncusu olarak dikkatleri üzerine çekti. 4 sezon oynadığı ve son sezon kaptanlığını üstlendiği Sakaryaspor'da, 1984-85 sezonunda attığı 20 golle Türkcell Süper Liginde gol kralı oldu. 1985 yılında Fenerbahçe'ye transfer olan Aykut Yiğit, bir sezon Fenerbahçe formasını giydi. Ardından 4 sezon Altay'da, 4 sezon da Ayvalıkgücü'nde futbol oynayan Yiğit, futbolu Balıkesirspor'da bıraktı.(1995) 3 kez A Milli formayı giydi. Plaseleri ve penaltıları ile şöhret buldu. Aykut'u minik takımda alıp yetiştiren Ekrem Karaberber'e göre, "aşırı zeki, oyunu iyi okuyan, adeta takımı yöneten ve oyunu yönlendiren bir kişiliği vardı. Futbolculuğum ve antrenörlüğümde iki çok büyük yetenek gördüm: Biri Deve İhsan (Ertem), diğeri Aykut Yiğit'tir. Penaltıyı asla affetmezdi, Garanti Bankası." Spor yazarı Erol Girişken ise, "Türkiye'de on sekiz içerisinde, plase-şut isabet yüzdesi en yüksek futbolculardan birisiydi. Bir Lefter'i seyrettim bu özelliklerde, bir de Aykut'u.Çok soğukkanlıydı, iki direği gördü mi, pıt diye köşeye bırakırdı." Futbolu bıraktıktan sonra Sakaryaspor altyapısında antrenörlük yaptı. Sakaryaspor A Takım Teknik Menajeri iken Sivaspor deplasmanına giden takım otobüsünün 7 Eylül 2002'de Yozgat ili Pazarcık Beldesi yakınlarında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Adı Adapazarı Karaman Mahallesindeki bir ilköğretim okuluna verildi.
-----
1) Ekrem Karaberber, 1927 Adapazarı doğumlu, kaleci, teknik direktör, Sakaryaspor altyapısında yıllerca görev yaptı, halen YeniCamii semtinde oturuyor, 5.9.2009 tarihinde telefon görüşmemizde anlattıklarından,
2) Tamer İlaçan, 1959 Adapazarı doğumlu, Aykut Yiğit'in Sakaryaspor Minik Takımından itibaren takım ve oda arkadaşı, Halen Tekspor Teknik Direktörü, 4.09.2009 tarihinde yaptığımız telefon görüşmesinde anlattıklarından,
3) Recai Çaloğlu, 1956 Krıklareli doğumlu, 1976-87 arası Sakaryaspor'da futbol oynadı,Aykut Yiğit'in takım arkadaşı, halen Sakaryaspor altyapı antrenörü, 3.9.2009 tarihinde Çark Mesirede yaptığımız görüşmeden,
4) Yeni Sakarya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Zeki Aydıntepe ile 6.9.2009 tarihinde yaptığımız telefon görüşmesinden,
5) Türkiye A Milli futbol Takımı Antrenörü Oğuz Çetin'le, 6.9.2009 tarihinde yaptığımız telefon görüşmesinden,
6) Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun'la , 6.9.2009 tarihinde yaptığımız telefon görüşmesinden,
7) Aykut Yiğit'in eşi Filiz Yiğit'in, 4.9.2009 tarihli telefon görüşmemizde anlattıklarından,
Yazı Tarihi : 08 Eylül 2009 Salı
alıntıdır.(&&)