Tahsin Yücel, Tatilin Anlamı ve Bir Gezi Çalışması

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan faruk haksal Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 1
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 2,604

faruk haksal

Ana Kamp
Mesajlar
20
Tepkime Puanı
2
Kimileri için dinlenme, sırtüstü yatarak birikmiş yorgunlukların buharlaşması ile uğraşmaktır.
Kimileri için ise, çarkına kendini kaptırdığımız hayat meşgalesi nedeniyle yapamadıklarını yapmak, göremediklerini görmek ve bu saydığımız öğeleri, “kafa”yı çeke çeke yerlerine yerleştirmekle vakit geçirmektir…
Bir diğer garip âdem türü için ise tatil, yamaktan yorulunan “iş”in nevini değiştirmek, bir başka düzlemde, yine de çalışmak anlamına gelir…
“İş”e paydos mu dediniz; [örneğin, diyelim ki, okama-yazma da biliyorsunuz,,] açarsınız kitabınızı, okursunuz… Kişisel eğitiminize [eğer böyle bir meşgaleniz varsa,] kaldığınız yerden, devam edersiniz.
Adam olma ya da insan olma savaşımına yeni ve zinde bir yeni sayfa açarsınız!..
Nerede mi?
Bu uğraşın yeri, zamanı ve zemini yoktur!
Saati ve dakikası mevcut değildir.
Ama eğer siz, adına karavan denen ve altına dönmesi için dört adet tekerlek yerleştirilmiş bulunan bir “alet”e sahipseniz… İş biraz değişir!
Biraz daha değişir…
Ve benim gibi, kendinizi, bir Akdeniz beldesinde, sırtınızı çam ağacına dayamış, esintili bir dinginlik içinde, örneğin [ve mesela…] Tahsin Yücel’in, “Peygamber’in Son Beş Günü” adlı kitabını okurken bulabilirsiniz…
Okudukça alnınızın kırıştığını, düşüncelerinizin çatallandığını duyumsayabilirsiniz…
Evet, itirazınızı anlıyorum… Bu yazı bir “tatil” yazısı olmaktan yavaş/ yavaş çıkıyor [gibi]…
Eğer bu “sapma”nın peşinden gitmemiz sizce sakıncalı ise, [emin olun zerre kadar alınmayız] beğendiğiniz bir başka “tatil” yazısına geçebilirsiniz…
Hep bareber biliyoruz: internette he düşüncenin ya da duygunun bir “tık” kadar ömrü va… “Tık”layın bizi, çizin üstümüzü…
Peki, yoksa, bir “gezi” yazısı mı bu okumaya devam ettiğiniz “laf ebeliği?..?
Yaptığınız tatilin türüne göre değişir bu sorunun cevabı.
İşte, [karşıdan biraz tuhaf gözüküyor ama,] kimileri de böyle tatil yapar… Ve sonuç olarak, böyle tatil ve böyle gezi yazıları yazar.
Evet, yola devam…
Yani, “Peygamber’in Son Beş Günü” adlı kitabın bana söylediklerine verdiğim cevapları aktarıyorum sizlere:
O yukarıda betimlediğim ağaca sırtımı dayayarak, şöyle yazmışım:
“Vrboska 1997 Ağustos
Tahsin Yücel, Batı uygarlığının temel eserleri ile aramdaki bağ kuran, saygınlığından şüphe duyacağımı aklıma bile getirmediğim biri... Bu bir!
İki’ye gelince… Kitap, 1993 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanmış…
İşte bu iki nokta ile kitabın içeriği arasındaki uçurum beni bu yazının çevresinde düşündürüp duruyor…
Kitabın yazarı, önemli bir aydınımız; değerli bir yazarımız.
Verilen ödül, bu ülkenin en namuslu, en yürekli, en “sağlam” insanlarından birisi olarak “bellediğimiz” bir kişinin imzasını taşıyor…
Ancak, hayat, insana ne tuzaklar hazırlıyor ve ne büyük yanılgıların içine balıklama dalmasına onay veriyor; alkış tutuyor…
Ne kadar da çok canlar yakmışız meğer...
Ne çok bastırılmış duygularla yüklü kılmışız çevremizdeki insancıkları…
Ve bizler, hiç de farkında olmadan, yüzlerindeki gülücüklerin gölgesinde içlerine saklayarak, karaciğerlerine bastırılmış korku ve hınç istif eden, nice kalabalıklar içindeymişiz, meğer...
1968 yıllarının coşkulu rüzgârlarından nem kapmamak için sığındıkları bir kuytu köşede, kendilerine göre “uygun bir zaman ve zemini bekleyen” nice insanı tanıyamamışız meğer… Anlayamamışız meğer…
Bu gerçeği bu kadar yıl sonra duyumsamak, beni bugün (belki) şaşırtmıyor… Ama tedirgin ediyor… Üzüyor!
1960 sonrası Türkiye’sinde önemli rüzgârlar esti.
Radikal dinci eğilimin baskısından bir an için kurtularak, aydınlanmacı düşüncenin rotasına yeniden yerleşmek ve siyasi özgürlüklerin içeriğini tartışıyor duruma gelmek (Bu olanağın varlığı ile yüz yüze gelmek), insanların hayatlarına ve ideallerine büyük bir potansiyel yükledi...
Türk insanı (ve özellikle genci), insani değerlerle, toplumsal amaçları, adaleti, eşitliği, gerçek demokrasiyi, sosyal adaleti, insanlığı, adam olma idealini… Bu ve buna benzer değerleri ve idealleri, [o günün koşullarında] sosyalizmin gerçekleştirmesi hedefine kilitledi...
Ancak, yapılan bu iş, biraz aceleye getirilmiş olmaktan doğan bazı (ciddi) eksiklerle maluldü...
İşte, keşke, “Peygamber’in Son Beş Günü”… bunu konuşsaydı…
Keşke Tahsil Yücel’e, Orhan Kemal Ödülü, bu sorunu tartıştığı için verilmiş olsaydı…
İşte o zaman sözünü ettiğimiz bu (ciddi) eksiklikler, 12 Eylül ile durdurulan zaman süreci boyunca, “acele”si dinlendirilen soğukkanlı bir ortamda, tartışılabilirdi…
Sözünü ettiğimiz roman içinde yaşamaya çalışan insan portreleri, o günlerin “solcu”larının kategorize edilmiş bir betimlemesi olarak kitaba monte edilecek ise… Ve buradan da 1960 sonrasının Türkiye solu üzerine resmileştirilmeye çalışılan yeni bir tarife varılmak isteniyorsa… Sanıyorum, hiç hesapta yokken, kocaman bir tuzağa düşülmüştür…
Nasıl mı?
Şöyle… Tahsin Yücel, toplumcu duruşun yerine, toplumsal determinizmin dışına çıkartılmış bir “bireyciliği” koymaktadır… Kendileri, “aydın”dır, yazardır, sanatçıdır, özgürdür… Ve netice olarak, kendi bileceği iştir, ama… Peki o zaman, romanında nefes almaya çalışan “kahramanlarının “bireylikleri” nerededir?..
Bizler birer okur olarak, romandaki Tahsil Yücel “kişi”lerini, birer birey olarak tanıyamıyorsak… Nerede kaldı, sözünü ettiğimiz “bireyci” insan tiplemesi?..
Ama, hayır… Mesele bu değildir ki… Varılmak istenen amaç bundan çok başkadır; çok başka yerlerdedir.
Sözünü etmekte olduğumuz bu kişi tanımlamaları, roman boyunca, sadece ve sadece, o günlerin “solcu” tipini kategorize etme amacını üstlenmiş, bu anlamda politik güdümlülük taşıyan “Görevli” tiplerden ibarettir… Güdümlü saydıkları bir edebiyat türüne karşı çıkabilmek için, açıkça Güdümlü” tiplemelerden yararlanmak, ne çeşit bir çelişkidir?.. Bu sorunun yanıtı bu yazıyı okuyanlara ait…
Ama bu ilginç gelişmeden kendimize bir ders çıkartabiliriz:
- İnsan kuyu kazmaya-görsün; çukurundan uzak durmalı...”
+ + +
Evet, böyle yazmışım, o tarihte vebir çam ağacına sırtımı dayayarak, Hırvatistan’da, tatilde…
Ve sürdürmüşüm tatilimi, böyle/bunun gibi/ ve böylesine… Ama, keyifle [Hem de ne keyifle…].
Peki, şimdi bu kitabı ve bu kitap üzerine ürettiğim düşünceleri ne için yeniden gündeme taşıyıp, yeniden ve yeniden ısıtıyorum?.. Ve üstelik, muhtemelen bu kitabı okumamış olan sizlerle ne diye paylaşıyorum?..
Şunun için:
1.- Her şeye rağmen bu yazı bir “tatil” yazısıdır, diyorum. Ve insanın, her tatil döneminde, kendisi ile, kendi düşünceleri ile ve sürdürdüğü yaşamın özü ile hesaplaşmak zorunda olduğuna yönelik inancımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
2.- 1960 sonrası Türkiye’nin kültürel açılımlarının doğru kavranmasının, bugünümüzü anlamak yolunda çok önemli ipuçları taşıdığına olan inancımı sizlere iletmek istiyorum. Tahsin Yücel ve O’nun kitabı ise, bu pratiğin basit bir örneği sadece…
Kalın sağlıcakla…
Ve döndürün karavanınızın tekerleklerini, ısrarla ve bilinçle!..


www.soruyusormak.com

www.dnm-ler.com

Vrboska
 

Etiketler

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,434
Mesajlar
1,517,907
Kayıtlı Üye Sayımız
172,080
Kaydolan Son Üyemiz
yusuf75

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst