Temiz Su Sorununa Kesin Çözüm...

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan ozgurgokalp Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 54
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 9,593
.

Luwak kahvesinin Ardıç ağacının tohumu benzeri bir hikayesi olduğundan normal kahve içmeme darılmazsanız sanırım. (Merak edenlerin interneti varsa bakabilirler) :yum:

Vietnam’a da bu üçüncü gidişimiz. Kuzenimin gurubuyla Hanoi’den 4 saat gidecekleri Ha Long yolunu bu sefer gözümüz almıyor. Üstelik kış olduğundan biraz da serin olacak sanırım. Vietnam’da iklim Da Nang üzeri değişiyor biliyorsunuz.

Onlar daha sonra Kamboçya’ya geçecekler bizim de Angkor Wat’ı son altı senede üçüncü kere görmüş olacağımızdan onu es geçeceğiz.

Myanmar tabi o da başka alem. 10-15 sene kadar evvel iki hafta vize ve mecburi 300$ bozdurarak şöförlü arabayla bile bitiremediğimiz parayı şimdi artık birkaç günde sarfediyorsunuz. Mandalay’da midemi bozduğundan Bagan’ı görememiştik. Artık ilk fırsatta onu da repertuarda almak gerekiyor.

Ne de olsa yukarıda kapıda “O alemde neler yaptın bakalım ?” denince yüzümüzün kızarmaması lazım. :p

.
Bagan için tekrar gidilir gibime geliyor :smiley: Mandalay da midenizin bozulmuş olmasına üzüldüm. Myanmar dan çok keyif almıştım. Hem insanları çok cana yakındı hem de mekanlar çok etkileyiciydi. Turistin ziyaret ettiği yerler zamanla bozuluyor maalesef :(
Da Nang a kadarki gezimi tişört ve incecik pantolonla yaptım. SaPa ya giderken mecburen mont almak durumunda kaldım. Tabi ki montu koymak için de çanta :smiley: Kaldığım otelde odama girince bir de ne göreyim. Ne klima var ne de bir ısıtıcı. Oda buz gibi. İndim resepsiyona, dedim ya bana bir ısıtıcı verin ya da beni ısıtacak birini bulun :smiley: Dağ başında yer. Dediler ısıtıcı yatağın içinde. Dedim baktım, yatağın içinde kimse yok :smiley: dediler çarşafın altında. Düğmesi de yatağın altında :smiley: Elektrikli battaniye varmış. Sabah kadar cağ kebabı misali döndüm durdum yatakta :smiley:
 

.

Sa Pa, sapa kalıyor diye gitmemiştik.:yum:

Çin’in Yunan bölgesinden gelen Hmong gibi azınlıkları Tayland’ın kuzeyinde de gördük diye kendimizi avutmuştuk.
Bu sefer de programda yok.
Bir de böyle turlar bana, eskiden otobüsten çıkmadan Harlem için yapılan turların bir benzeri gibi geliyor. Fotoğraf çekmek için tabi değişir sanırım.

.
 
Son düzenleme:

.

Luwak kahvesinin Ardıç ağacının tohumu benzeri bir hikayesi olduğundan normal kahve içmeme darılmazsanız sanırım. (Merak edenlerin interneti varsa bakabilirler) :yum:

Vietnam’a da bu üçüncü gidişimiz. Kuzenimin gurubuyla Hanoi’den 4 saat gidecekleri Ha Long yolunu bu sefer gözümüz almıyor. Üstelik kış olduğundan biraz da serin olacak sanırım. Vietnam’da iklim Da Nang üzeri değişiyor biliyorsunuz.

Onlar daha sonra Kamboçya’ya geçecekler bizim de Angkor Wat’ı son altı senede üçüncü kere görmüş olacağımızdan onu es geçeceğiz.

Myanmar tabi o da başka alem. 10-15 sene kadar evvel iki hafta vize ve mecburi 300$ bozdurarak şöförlü arabayla bile bitiremediğimiz parayı şimdi artık birkaç günde sarfediyorsunuz. Mandalay’da midemi bozduğundan Bagan’ı görememiştik. Artık ilk fırsatta onu da repertuarda almak gerekiyor.

Ne de olsa yukarıda kapıda “O alemde neler yaptın bakalım ?” denince yüzümüzün kızarmaması lazım. :p

.
32456618233 d1364127e1 k



Şu teyzenin kavurduğu gibi bir kahve olsun lütfen :smiley: Afiyet olsun şimdiden
 

Hidrofor çıkışından direk olarak bir ters osmoz arıtma sistemine çıkış aldım. Membranın atık çıkışını da tekrar depoya verdim. Böylece her türlü kaynaktan (deniz suyu hariç) tertemiz içme suyum her zaman hazır. Ters osmoz cihazını kendim kurdum. Sadece filtreleri bağladım, deponun üzerine dizdim. Filtrelerin ayrı ayrı sığdığı her yere parçalı olarak ta takılabilir. Hem yer sıkıntısı olmadı, hem de çok kullanışlı oldu.

Tebrikler, ne güzel düşünmüşsünüz.
Daha da güzeli gerçekleştirmiş olmanız.
 

Güzel olmuş,
Tabii kişiden kişiye değişir.
Ben kaynak suyu içmeyi tercih ederim.
Bence o kadar büyütülecek bir zorluğu yok kaynak suyu kullanmanın.
Ayrıca parasıyla ulaşılabilen bir hizmet türü benim için...
 



Afrika ya gidecek olanlar , bu üründen mutlaka edinmeleri şart "çok güzel bir çalışma" ancak genel olarak karavancıların ihtiyaç duymayacağı bir ürün .

Bende kaynak veya şişe suyunu tercih ederim .
 

Anladığım kadarıyla temelde 2 tür karavancı gurubu var. Birincisi, karavanını alıp, bir karavan kampına gidip, tüm ihtiyaçlarını buradan sağlayarak tatilini geçirenler (elektrik, su, wc, duş, gıda). İkincisi ki ben bu guruba girmeyi planlıyorum, dağın başında yada kimsenin olmadığı bir koyda, tüm ihtiyaçlarını kendi donanımıyla (ekipmanları ile ) karşılamak isteyenler. (40 lı yaşların sonunda hayatın koşuşturmasından bunalmış, The Blue Lagoon takılmak isteyenler :smiley: )

Özgür beyin yapmış olduğu bu çalışma 2. gurup karavancılar için kesilikle ideal bir çözüm.
 


.

Arif bey, başta söylediğim gibi benim de tam 48 sene evvel fakültede hijyen dersinde su konusunda okuduklarımdan aklımda kalanlar (?) dışında pek bilgim olduğunu söyleyemem. Fakat yine de videonun oldukça kavram kargaşası, gerekçesiz tesbit ve yanlış anlamlandırmalar yaptığını sanıyorum.

* Sözü geçen sistemin su içinde olan toksinleri attığını söylüyor. Halbuki suyun asıl kendisi vücudumuzdaki toksinleri atan madde. Günde sadece iki bardak yeşil çay bile ayni işi görmekte.

* Söylediği mikroproseslerin neler olduğunu açıklamıyor. Vücuttaki proseslerin suyun kendisiyle ilgisi var. Suyun kalitesi ise ayrı konu. Karıştırmamalıydı.

* Suyun tabi enerjisi var. Ama tribünleri çalıştırmak için. Onun da en az 70-80 metre yükseklikte olması lazım. Moleküllerin hidrojen yapısıyla ilgili gevelenenin olsa olsa isoterik karşılığı olmalı ? Ciddi bilimsel bir yazı bulanın buraya aktarması bizleri aydınlatırdı. 6 çeşit su buz çeşidi içindeki hidrojen atomlarının konumunun enerjiyle ilişkisi yok.
Rakı içtiğimde kendimi aslan gibi enerji dolu hissediyorum doğru ama bunun içindeki su ve buzla ilgili olduğuna her Türk’ün ilgili yeriyle güleceğine adım gibi eminim.

* Gerekçe olarak adı geçen Hömopati’nin tesiri ancak Placebo ile açıklanabilir. Mega araştırmalarla gerekçelendirilebilen bulgularımız olsaydı zaten çoktan tıpın bir disiplini olmuşdu. Hem de ne güzel, her 26 kere sulandırdığımız ilaçlarla ilaç şirketlerine nanik yapar, hem eczacıları daha da gereksiz şeyleri satmaya zorlardık. Kabul biraz demogoji yaptım. Olsun biraz da biz eğlenelim.

* Tersine osmoz, karsinojen yapılı nitratları da ayırıyorsa aslında faydalı olmalı. Mineraller için durum biraz değişik. Orhan beyin bahsettiği durumun sadece alınan hazır besinlerle artarak kuvvetleneceği söylense de sadece iştahımız olan şeyleri yemenin günlük mineral gereksinimini karşılamakta yeterli olacağını sanıyorum. Reklamların, bilgece yazıldığı sanılan ve her gün bunu da yemeyi unutma diyen makalelerin mi yoksa yüzbinlerce yıllık evrim boyunca programlanmış iştahımızın mı daha iyi bileceğinin takdirini, size bırakıyorum.

Vücut için gerekli minerallerin bizim için öncelikle hangi besinlerde olduğuna bakın. Hiçbirinde suyun miktar açısından nesamesi bile okunmuyor..

Önemli not !
Rakı iştahının ise vücutla bir alakası yok. O manevi bir gereksinim, lütfen onu da karıştırmayalım. :yum:


Daha evvel yeterli bilgim olmadığını söylediğim bu metodun sadece bize Türkiye’de karavancılarla olan ilişkisine tekrar dönersek.
Teorikte ıssız kamp yerleri için gerektiği düşünülse de günlük karavancı yaşamındaki boyutunu es geçmek bence yanlış olur.

Sanırım hepimizin tecrübesi şu yönde:
* Buz dolabında olsun olmasın, bulgur ve konserveler hariç her yiyeceğimiz sudan evvel bitiyor. Yerimiz olduğu müddetçe, içecek suya ihtiyac daha seyrek ve zaten yiyeceklerle beraber hep yeteri kadar tedarik edilmekte. Bunu yaşamadığımız hafta yok.

* En geç üçüncü günün sonunda artıklarımızdan kurtulmak zorundayız. Çevre bu amaçla düşünülmediği müddetçe boşaltımın yapılacağı yerler hep su bağlantısı olan yerleşim yerleri. Umarım çevre, herkez için keyfi değildir ?

Bu durumda sanırım besin ve artık gereksiniminin arkasında yer alan içme suyu temininin, karavan yaşamındaki gerçek yeri kolayca kavranabilir ?


Tabi Türkiye için böyle yerlere gitmeden kendimize sormamız gereken bazı somut faktörler de söz konusu olmakta.

* Bırakın çekme karavanla, motokaravanımızla bile sapa yollarla gidebildiğimiz bu nihai noktalar, yürüyerek de olsa suya erişebileceğimiz yerleşim yerlerinden sadece birkaç saat mesafede mi ? Ben böyle neredeyse hiçbir yerin olmadığını düşünüyorum. Üstelik herkezden uzak olmak için bir saatlik mesafe neden yeterli olmasın ?

* Böyle yerlerde bulacağınız suyun doğrudan içmeye uygun olmadığını şimdiden biliyor muyuz ? Birçok dağbaşı kaynağı doğrudan içiliyor biliyorum.

* Bu suları arındırmak için su filtresi, dezenfektan kimyasalı yahut kaynatmanın bile yetersiz olacağından şimdiden emin miyiz ? Bildiğim kadarıyla bunlar %90 ın üzerinde geçerli metodlar.

Sanırım kuş avına bazukayla çıkmaya gerek yok.
Üstelik herhangi birşeyin olabilirliği, onun gereksinim sebebi değil. ;)

...
Çalışmanın kendisi sistem olarak orjinal olmasa bile takdiri hak ediyor.
Ona söylediğimiz birşey yok zaten..

.
 
Son düzenleme:

Anladığım kadarıyla temelde 2 tür karavancı gurubu var. Birincisi, karavanını alıp, bir karavan kampına gidip, tüm ihtiyaçlarını buradan sağlayarak tatilini geçirenler (elektrik, su, wc, duş, gıda). İkincisi ki ben bu guruba girmeyi planlıyorum, dağın başında yada kimsenin olmadığı bir koyda, tüm ihtiyaçlarını kendi donanımıyla (ekipmanları ile ) karşılamak isteyenler. (40 lı yaşların sonunda hayatın koşuşturmasından bunalmış, The Blue Lagoon takılmak isteyenler :smiley: )

Özgür beyin yapmış olduğu bu çalışma 2. gurup karavancılar için kesilikle ideal bir çözüm.

Çok güzel guruplandırmışsınız.
Karavanlar class a/b/c ayrıldığı gibi karavancılar da bu şekilde ayrılmalı.
Daha önce isimlendirilmiş bir gruplama olabilir
Forumdaki anlaşmazlıkların bir kısmı bu grup farkından kaynaklanıyor.

3. Grubu da ben ekliyeyim:
Şehiriçi karavancılığı: Benim gibi şehirden kaçmaya vakti olmayanlar. Haftaiçi akşamları ve hafta sonları şehir içi kullanım şekli.
 





Rakı iştahının ise vücutla bir alakası yok. O manevi bir gereksinim, lütfen onu da karıştırmayalım. :yum:
Bu konuda hak veriyorum hocam..:yum:
İki aylık Asya gezimizde en çok su sorunu yaşadık, ama içme suyu değil kullanma suyu. İçme suyunu diğer yiyecek maddelerini temin ettiğimiz noktalardan sağlanıyor, zaten içebileceğimiz su miktarını yanımızda taşıyabiliyorsunuz, miktarı sorun olmuyor. Ama kullanma suyu için çok daha fazlasına ihtiyaç duyuyorsunuz ve (bizim için) stoğumuz 3 gün idare ediyordu, 4 gün su bulmamız gerekiyordu.Türkiyedeki gibi yol kenarların da çeşme hiç bir yerde yok. Bazı yerlerde biraz dikkat ederek açıkta akan derelerden su aldık, kullanma suyu olarak harcadık.
 
Son düzenleme:

.

Arif bey, dediğinizi düşünememiştim.
Fakat aklıma gelmemiş olmasının sebebi aslında çok basit.

Kısaca sizin yaptığınızı benim yapmamış olmam.
Ona da tecrübe deniyor... :yum:

.
 
Son düzenleme:




İnsanların değişik zevkleri ve renkleri var. Ben her şeyi illa bi kategoriye koyma huyuna karşıyım. Bunun arkasından benim gibi olanlar ve olmayanlar ayrımı yapılması gerekiyor. Ve sosyal geri kalmışlığımızdan illa ki herkesin kendimiz gibi olmasını arzuluyoruz. Aslında yok böyle bir ihtiyaç. Kim nasıl mutluysa odur onun için. Esas olan yaşamaktır. Herkes nasıl mutlu oluyorsa öyle yaşayabilmeli bence...

SM-J710FQ cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,383
Mesajlar
1,517,440
Kayıtlı Üye Sayımız
172,041
Kaydolan Son Üyemiz
İsmail.s

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

SON KONULAR



Geri
Üst