Viyana-bratislava Gezi Notları (27-31.ocak.2017)

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 120
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 15,634

vata

Zirve
Mesajlar
1,376
Tepkime Puanı
360
Yer
İZMİR
Sömestr tatili ve ödül bilet imkanı bir araya gelince ailecek Viyana'yı ziyaret etmeye karar verdik.Bu amaçla 27.Ocak.Cuma günü Atatürk Havalimanı 'ndan saat 13'te bindiğimiz Türk Hava Yolları uçağı ile iki ülke arasında iki saat fark olması nedeniyle Viyana Schwechat Havalimanı'na yerel saatle 13.25'de indik.
Viyana,8.6 milyonluk nüfusa sahip Avusturya'nın başkenti ve yaklaşık 1.7 milyonluk nüfusuyla ülkenin en büyük şehridir.Tuna Nehri'nin kıyısında ve ülkeyi çevreleyen Alp Dağları'nın alçaldığı yerde kurulmuş olan şehir,Orta Avrupa'yı batı ve doğuya bağlayan önemli ulaşım yollarının üzerinde yer alması ve yüzyıllar boyunca Habsburg hanedanının yerleşim yeri olması nedeniyle hızlıca gelişerek Avrupa'nın önemli kültürel,ticari ve politik merkezlerinden biri haline gelmiştir. Müziğin ve valsin başkenti olarak kabul edilen Viyana'nın gelişimi,alman ordusunun 1938 yılında başlayan işgali nedeniyle 1955 yılına kadar sekteye uğramıştır.II.Dünya Savaşı sırasında ağır yaralar alan bu şehir,ülkenin tekrar özgürlüğünü elde etmesi sonrasında hızlı bir yükselişe geçerek günümüzde Orta Avrupa'nın en önemli kenti konumuna gelmiştir.Viyana,uzun yıllar boyunca sadece İç Şehir(=İnnerestadt) de denilen birinci bölgeden ibaret kalmıştır. 1850'den itibaren hızla büyüyen şehrin büyüklüğü 1954 yılında 23 bölgeye ulaşmış olup bu durum günümüzde de aynen devam etmektedir. Ulaşımda gideceğiniz bölgenin adı kadar numarasını da bilmek ulaşımınızı kolaylaştırması bakımından önemlidir.Viyana nüfusunun %3'ünü Türkler oluşturmaktadır.Özellikle Yozgat şehrimizden Viyana'ya çalışmak için çok sayıda vatandaşımız gitmiştir.Hatta bu nedenle Yozgat'ta bir caddenin adı Viyana Caddesi olarak değiştirilmiştir.Şehirdeki Favoriten adlı 10.bölge ile Ottakring adlı 16. bölge Türk nüfusun yoğun olarak bulunduğu yerlerdir.
Bir çok Avrupa şehrinde çeşmeden akan ve tadı kötü olan suların aksine Viyana’da çeşmeden akan su hem içilebiliyor hem de tadı çok iyiydi. Avrupa'da ilk defa bir şehirde suya para vermeden gezmek doğrusu hoşuma gitti.Su bedava olsa da Viyana'ya gezi planı yaparken oldukça pahalı bir şehir olduğunu bilmenizde yarar var.Yine de akaryakıt fiyatlarının bizden daha ucuz olduğunu görünce canım sıkıldı.

IMG 0222 zpslphmxozn


Shell istasyonunda mazot 1.06€ ve benzin 1.15€ :(
 

Etiketler
Viyana'nın vurgulanması gereken bir diğer özelliği ise çevreye verilen önemdir.Isınmak için doğal gaz dışında yakıta izin verilmeyen ve toplu taşımada elektrikli ya da hibrid araçların yoğun olarak kullanılmakta olduğu Viyana'da yeşil alanlar,kentsel alanın yüzde yirmi sekizini kaplamaktadır.Stadt Park,Danube Park,Burggarten,Volksgarten ve Augarten bu yeşil alanların en bilinenleridir. Darısı Viyana'nın kardeş şehri ve yeşil alan oranı sadece %1.5 olan İstanbul'un başına diyelim...
Havaalanından yaklaşık yirmi kilometre uzaklıktaki şehre ulaşmak için otobüs,tren ve taksi şeklinde üç seçenek bulunmaktadır.Havaalanı terminali çıkışında otobüsü tercih ederseniz önce gitmek istediğiniz bölgenin numarasının olduğu durağa gidip beklemeye başlıyorsunuz. Otobüsle şehir merkezine tek gidiş 8€ ve gidiş-dönüş alındıktan sonra bir ay süreyle geçerli bilet de 13€'dur.
Bir diğer seçenek ise trendir.S-Bahn olarak bilinen ve şehir merkezindeki Wien Mitte istasyonuna yaklaşık yarım saatte ulaşan trenin fiyatı tek yön olarak 4.4€ ve aynı istasyona on beş dakikada ulaşan CAT(=City Airport Train) adlı hızlı tren tek yön 12€ ve gidiş-dönüş 19€'dur.Oteliniz için bu tren sonrasında metro ya da tramvaya binmeniz gerekiyorsa on beş dakika kazanmak için bu kadar fark vermenizi tavsiye etmem.
En kolay ve pahalı seçenek olan taksiye binip normal tarife ile havaalanından Viyana merkezine yaklaşık 40-50€'ya gidebilir ya da şehrin her noktasına tek fiyat 36€’ya götüren Taxi 40100 firmasının havaalanı içindeki sarı renkli standını bulup işi çözebilirsiniz.Biz üç kişi olmamız ve havanın saat 17 civarında kararmasını göz önüne alarak vienna-airport-cab sitesinden önceden kiraladığımız taksiye 27€ verip sadece yarım saat içinde otelimize ulaşarak hem zaman hem de paradan tasarruf etmiş olduk.Son derece dakik çalışan bu sistemi dönüşte de tercih ettik.Bu firma dışında airport driver,total taxi,wienna transfer,taxicab transfer gibi firmaları da sorgulayabilirsiniz.

20170127 141722 zpseenyh3hn

Havalimanı-şehir merkezi arasındaki transfer aracımız
 

Viyana'da Alsergrund denilen 9.bölgede,Währinger Straße(=Caddesi),15 adresindeki Hotel Bleckmann'da üç kişi,dört gece+kahvaltı dahil konaklama için 320€ ödedik.Viyana otellerinin çoğunda kahvaltı kişi başı 10€ civarı ekstra bir ücretle sunulmaktadır.Viyana'yı ziyaret edenlerin kahvaltılarını kafelerde yapmaktan hoşlanması da bu duruma yol açan önemli bir sebeptir.Ancak yolculuğa çıkarken 1€=4.20 TL olunca bu otelin sunduğu kahvaltı dahil seçenek bize daha cazip geldi. Schubert’in doğduğu,Sigmund Freud’un yaşadığı ve çevresinde büyük hastanelerin yer aldığı merkezi konumlu otelin hemen önünde tramvay durağı bulunuyordu ve metro istasyonu da sadece üç yüz metre ileride idi.Otel üç yıldızlı olup, yüksek tavanlı eski bir binada yer alıyordu ve gerek kahvaltısı,gerek ortamın sakinliği ve gerekse otelin sunduğu olanaklar fiyat/fayda beklentimiz açısından yeterliydi.

3025524 zpssncj2v1h

Bleckmann Oteli

Valizlerimizi odamıza bıraktıktan hemen sonra kendimizi dışarıya attık. Hava kararmadan bazı önemli yerleri görmek istiyorduk.Karasal iklimin hüküm sürdüğü Viyana'da gezimiz boyunca zaman zaman hafif kar yağışı dışında yağış olmasa da sıcaklık gündüz 0C gece ise -5C civarında seyretti.Her ne kadar hazırlıklı da gitsek,ailecek soğuk havada gezmek keyifli ama bir o kadar da zordu.
Otelimizin de bulunduğu Währinger Straße(=Caddesi) üzerinde şehir merkezine doğru ilerlerken önce Türk Caddesi(=Türkenstraße) ve onun üzerinde bulunan Rossauer Kışlası(=Roßauer Kaserne)'nı gördük. 19.yüzyılda şehri isyancılara karşı korumak amacıyla yaptırılan bu garnizonun mimarı rivayete göre binada tuvalet yapmayı unutmuş.Bunun farkına varınca da intihara kalkışmış.Uzun süre askeri karargah,esir kampı ve polis merkezi olarak kullanılan bina günümüzde milli savunma bakanlığı olarak hizmet ediyormuş.

20170130 175630 zpsczhf38xu

Rossauer Kışlası(=Roßauer Kaserne)

Buradan Währinger Caddesi'ne geri döndüğükten sonraki durağımız ise 8 Mayıs Caddesi(=Straße des achten mai) üzerinde ve Sigmund Freud Parkı'nın hemen yanında yer alan Adak Kilisesi (=Votivkirche) oldu. İmparator I.Franz Jozef,1853 yılında bu bölgede yürüyüş yaparken bir macar tarafından düzenlenen bıçaklı saldırıdan küçük sıyrıklarla kıl payı kurtulur.Bunun üzerine kardeşi Arşidük Ferdinand Jozef,duyduğu minneti ve Avusturya-Macar birliğini göstermek amacı ile 1854 yılında bu kiliseyi yaptırmaya karar verir.Halktan toplanan bağışlarla 1856 yılında başlanan yapımı ancak 1879 yılında biten ve neo-gotik mimari üslupla inşa edilen bu kilise,yüksekliği 99 metreye ulaşan iki kulesi ile dikkat çekmektedir.Avrupa'yı 12-16.yüzyıllar arasında etkileyen gotik mimari akımında ana özellik Tanrı'ya daha yakın olmak savıyla dikey hatların kullanılmasıdır.Romanesk üslubun tersine gotik mimari üsluplu binalar dar ve son derece yüksek yapılıdırlar.Dış duvarların daha ince olduğu bu mimari üslupta pencereler,binanın hem alt hem de üst tarafında yapılabildiği için içerisi daha aydınlık olmaktadır.II.Dünya Savaşı sırasında ağır hasar alan kilise günümüze dek pek çok yenileme işleminden geçmiş olup bu çalışmalar halen sürmektedir.


IMG 0002 zpst3jcbfgp


IMG 0004 zpsxn3gmkla


20170318 161109 zps3q5ykgzw


Adak Kilisesi(=Votivkirche)
 

Kiliseden sonra yüz metre daha ilerleyerek Schottentor metro istasyonuna geldik.Burada ilk işimiz,yolculuğumuz süresince ulaşım sorunumuzu çözecek olan kartları edinmek oldu.Viyana'da,Wiener Linien adlı şirket tarafından işletilen,iyi hesaplanmış ve son derece dakik çalışan metro,tren,otobüs ve tramvay hatları ile şehir içi ulaşım sorun olmaktan çıkmış görünüyordu.Günün hangi saatinde binersek binelim hiçbir ulaşım aracında kendimizi istiflenmiş sardalye balığı gibi hissetmedik hatta çoğu zaman oturarak yolculuk yaptık.
Altı yaşına kadar çocukların ücretsiz bindiği toplu ulaşım araçlarında tek yön bilet 2.20€ idi.Viyana'nın sakinleri,ulaşım için 365€ karşılığında yıllık bir kart satın alıp onu makinede bir kez okuttuktan sonra bir daha bu işlemle hiç uğraşmadan bütün yıl sınırsızca seyahat edebiliyorlar.Bizim gibi turistler için büyük metro istasyonları ve tabak adı verilen tütün mağazalarında 24 saat(=7.60€),48 saat(=13.30€),72 saat (=16.50€) ya da haftalık(=16.20€)-Dikkat!bu kart pazartesi 09'dan ertesi pazartesi 09'a dek geçerlidir yani Perşembe günü bu kartı satın alırsanız geçerliliği ertesi pazartesi biter- satılan ulaşım kartları mevcut olup kartınızı bir kez okutunca süreniz başlamaktadır.Sözün özü,Viyana'da toplu ulaşım aracına binişte kimse size "kart ya da biletin nerede?" diye sormuyor. Dolayısıyla "bu kadar para ödeyeceğime beleş de gidebilirim" diye düşünebilirsiniz.Ancak hemen belirtmeliyim ki-ben pazar günü denk geldim-yapılan kontrolde biletsiz yakalanan kişi görevlilerin aşağılayıcı davranışlarıyla ilk durakta metrodan indirilip üzerine 103€ ceza kesilip metro istasyonundan dışarı çıkartılıyor.Bu kartların dışında daha fazla ödeyerek toplu ulaşım yanı sıra bazı müzelere ayrıca bilet almadan ve beklemeden girmek ya da hop on hop off otobüsleri ile seyahat etmek ya da bazı restoran,otel ve mağazalarda indirimler elde etmek için avantaj sağlayan Vienna Card ya da Vienna Pass satın alabilirsiniz.Daha ayrıntılı bilgi edinmek için aşağıdaki linklere tıklamanız yeterlidir.

Tickets

Vienna Subway: Fares and Tickets


20170219 171021 zpso2jbjz1l


Bizim satın aldığımız ve 72 saat geçerli Viyana ulaşım kartı
 

Schottentor metro istasyonundan U2 metrosu ile Karlsplatz(=Karl Meydanı) İstasyonu'na geldik.U1-U2 ve U4 metro hatlarının kesişme noktası olan bu önemli istasyonun çıkışında Viyana'nın 4.bölgesi olan Wieden bölgesinde dolaşmaya başladık. Çevrede dikkat çekici yapılardan ilki Karlsplatz Tren İstasyonu(=Stadtbahnstation Karlsplatz) idi.Ünlü mimar Otto Wagner'in tasarladığı Viyana raylı sisteminin(=Stadtbahn) bir parçası olarak ve art nouveau mimari tarzında yapılan bu istasyon,1899 yılında Akademiestraße istasyonu adıyla açılmıştır.Dış cephesinde altın renkli kaplamalar ve beyaz mermerin hakim olduğu ve tüm demir ve ağaç aksamın elma yeşili renkginde boyandığı bina,teknoloji ile klasik sanatın zerafetini bütünleştirici özelliği nedeniyle yirminci yüzyıl art nouveau mimari akımının başarılı bir örneğidir.1970 yılında bölgeye metro istasyonu yapılırken kent yönetimi tarafından bina yıkılmak istenmiş fakat halkın tepkisi sonucu bu karardan vazgeçilmiştir. 1977 yılında yenilenen istasyon günümüzde Viyana Müzesi'ne bağlı Otto Wagner pavyonu ve alt katı da kafe olarak hizmet etmekte olup giriş ücreti 5€'dur.


Resim20362 zpsxup8hslc


Karlsplatz Tren İstasyonu
 



Şehrin önemli tarihi eserlerinden Karl Kilisesi(=Karlskirche),bir sonraki durağımız oldu.İmparator IV.Karl,Viyana veba salgınından kurtulursa bu hastalık ile mücadele eden ve adaşı olan Milano başpiskoposu Carlo Borromeo’ya adanmış bir kilise yaptırmaya karar verir.Mimar Bernhard Fischer von Erlach'ın antik Roma ve yunan mimarisinden esinlenerek barok ve rokoko mimari üslupları kullandığı bu kilisenin inşaatı 1713 yılında başlamış ve ancak 1737 yılında tamamlanabilmiştir.
15. yüzyıl rönesans mimarisinde kullanılan yuvarlak pencereler,üçgen alınlıklar ve heykel,fresk gibi iç yüzey süslemelerinin matematik dayanaklı katı kurallar prensibiyle uygulanmasına bir başkaldırı olarak 16-18. yüzyıllar arasında ortaya çıkan barok mimari üslupta temel unsur hacim ve dekordaki abartıdır.Buna bağlı olarak dikdörtgen yerine oval hatlar,düz yerine kıvrımlı çizgiler,süs ve renklerde zenginlik,göz aldatmaya yönelik ışık ve renk oyunları,abartılı armut kubbe ve kuleler barok tarzın özellikleridir. Gösterişli çeşmeler,merdivenler ve veba sütunları barok mimari üslubunun yaygın kullanıldığı eserlerdir.Ülkemizde de Dolmabahçe Sarayı ve Nur-u Osmaniye Camisi barok üslupla yapılmış değerli eserlerdir.18.yüzyılda barok mimari üslubun yerini alan rokoko mimari üslubunda ise bol kıvrımlar,gösterişli süslemeler ve altın varaklı malzemeler ön plana çıkmaktadır.
Bu katolik kilisesi,72 metre yükseklikteki kubbesi ve üzerinde tarihi işlemeler bulunan 33 metrelik iki sütunu ile dikkat çekmektedir.Bu sütunların cami minarelerinden esinlenerek yapılmış olduğu öne sürülse de aslında Roma'daki Trajan sütunlarına benzeyen sütunlardan soldaki sadakati, sağdaki ise cesareti simgelemektedir. Kilisenin girişi ise roma barok stilinden esintiler taşımakta olup bu kısımda vebadan çekilen acılar betimlenmiştir.Karl Kilisesi,akşamları da klasik müzik konserlerine ev sahipliği yapmakta imiş.



IMG 0005 zps6nxtm1ti


Karl Kilisesi(=Karlskirche)



Kilisenin sol tarafından dört yüz metre kadar devam edince kuruluşu 1815 yılına uzanan Viyana Teknik Üniversitesi(=Teknische Universität Wien)'nin önüne geldik.Yirmi binden fazla öğrencisi ve iki binden fazla akademik personeli ile bu üniversite,Avrupa'nın en iyi on teknik üniversitesinden biri olarak kabul edilmektedir


IMG 0008 zpssl9feckt


Viyana Teknik Üniversitesi(=Teknische Universität WTU)
 

Viyana Teknik Üniversitesi'nin önündeki yolun sağ tarafını takip ederek beş yüz metre kadar yürüyünce Friedrichstraße üzerindeki Sembolist Sanatçılar Birliği Binası(=Secession)'nı gördük.



Ad6661f0 de7f 45e4 9370 820d213873b9 zpsuwyvtcse



Secession Binası

Secession,ayrılmak anlamına gelen bir kelimedir.Yeniliklere kapalı Viyana Güzel Sanatlar Akademisi'nden sanatın betimleyici tanımının artık geçerli olmadığına inandıkları için ayrılan ve aralarında Koloman Moser,Max Kurzwal,Joseph Olbrich,Joseph Hoffman ve Gustav Klimt’in olduğu sembolist sanatçıların kurduğu birliğe ait olan bu bina,1897 yılında henüz otuz yaşındaki mimar Joseph Olbrich tarafından avangard bir mimari üslupla inşa edilmiştir.Binanın ön cephesinde,Viyana'daki yeni sanat(=art nouveau) akımı üyelerinin mottosu olan "çağın sanatı yapılmalı, sanatın da özgürlüğü olmalıdır" anlamındaki(=der zeit ihre kunst,der kunst ihre freiheit) sözü yer almaktadır.Bu akıma dahil olan sanatçıların eserleri günümüzde Viyana'nın en büyük sanat müzelerinin duvarlarını süslemektedir.
Secession binasının en üstünde yer alan ve altın yapraklardan yapılmış küp şeklindeki kubbesi son derece etkileyicidir.Binanın içinde Secession grubuna ait sanatçıların eserleri ve özellikle Gustav Klimt’in 1901 yılında yaptığı,iki metre yüksekliğinde ve otuz dört metre uzunluğundaki Beethoven Freski görülmeye değerdir.Eserinde insanın mutluluğa uzanan yolculuğunu sembolize eden Gustave Klimt,bu freski yaparken insanın şeytani dış güçler ve içindeki zayıflıklar ile yüzleştiği hayat yolculuğunda,coşku ve mutluluğa ancak sevgi,tevazu ve sanatla ulaşabileceğini simgelemiştir. Klimmt'in diğer ünlü eserleri ise Belvedere Sarayı'nda sergilen Judith I ve Öpücük(=Der Kuss) adlı tablolarıdır.



Beethovenfriezeklimt zpsyyfoah7g

Klimmt'in Beethoven freski

II.Dünya Savaşı sırasında ağır hasar gördüğünden 1963 yılında adeta yeniden yaratılan Secession binası,pazartesi dışında her gün 10-19 arası ziyarete açık olup giriş ücreti 9.5€'dur.
 
Son düzenleme:

Secession binasının hemen karşısında yer alan Viyana Güzel Sanatlar Akademisi(=Akademie der Bildenden Künste Wien),17. yüzyılda özel bir akademi olarak kurulmuş olup 19.yüzyılda İmparator I.Franz Jozef tarafından sanat alanında devletin resmi üst kurumu ilan edilmiştir. 1889 yılında Avusturya'nın Linz kentinde doğan ve eğitim yaşamı başarısızlıklarla dolu olan Adolf Hitler,ressam olmak için girdiği 1907 ve 1908 yılındaki iki sınavda da başarısız olur ve bu akademiye kaydını yaptıramadığı gibi kendisine ressam değil mimar olması önerilir.Bu başarısız sonuçlara rağmen bir süre Viyana'da kalıp,yaptığı resimleri satarak para kazanmaya çalışırsa da sefalet canına tak edince 1912 yılında Almanya'nın Münih kentine gider.Böylece onu önce bir antisemitist (=musevi düşmanı) sonra da bir canavar haline dönüştürecek süreç başlar.
Kimbilir belki de Hitler,akademiye kabul edilse dünya tarihinin akışı değişebilir ve milyonlarca insan ölmeyebilirdi.


20170220 223252 zpsigxdvddw


Viyana Güzel Sanatlar Akademisi(=Akademie der Bildenden Künste Wien)'nin Schillerplatz'daki ana giriş binası
 

Bundan sonra Opernring üzerinde,Burggarten boyunca yaklaşık sekiz yüz metre daha ilerleyerek üzerinde opera binasının da bulunduğu şehrin önemli caddelerinden Kerntner Caddesi(=Kärntner Straße)'ne ulaştık. Roma İmparatorluğu döneminde ismi Strata Carinthianorum olan ve şehir merkezinden şehir surlarına kadar uzanan cadde,o zamandan günümüze dek varlığını sürdürmüş ve 1974 yılında sadece yaya trafiğine açılmıştır.


IMG 0018 zpsdtdvixks


Kerntner Caddesi(=Kärntner Straße) giriş kısmı


IMG 0020 zpsiojhpbh7


20170130 160551 zps1egrpiv4


Kerntner Caddesi'nde Avusturya kökenli Svarovski'nin ışıltılı mağazası
 

Viyana,kafeleriyle ünlü bir şehirdir.Şehrin kahve ile ilk karşılaşması II. Viyana Kuşatması dönemine rastlamaktadır. Kuşatma sırasında dilimizi iyi bilen ve esirlere tercümanlık maksadıyla Osmanlı hatlarına girip çıkan hatta bazı kaynaklarda şehire dışarıdan gelecek yardım için mesaj taşıdığı da öne sürülen,leh ya da ukrayna kökenli bir musevi olduğu düşünülen Jerzy Franciszek Kolczycky(=Kolsiski),Osmanlı ordusunun bozgun sonrası geri çekilirken bıraktığı ve avusturyalıların deve yemi zannedip el sürmediği çuvallar içindeki kahve çekirdeklerini kuşatmada gösterdiği yararlılık nedeniyle Jan Sobieski'den ister ve alır.Bundan sonra Domgasse,6 adresinde,şehirdeki ilk kafe olan Hof zur Blauen Flasche (=Mavi şişenin altındaki ev)’yi hizmete sokar.Yaptığı ilk kahveler acı bir tada sahip olması nedeniyle rağbet görmeyen Kolsiski,içine bal,şeker ve son olarak da süt ekleyerek Melanj(=Wiener Melange)kahve olarak adlandırılan Viyana kahvesini keşfeder ve müşterileri giderek artar.Bazı kaynaklarda bunun böyle olmadığı ve ilk kafeyi açan ve melanj kahveyi icat edenin ermeni kökenli Spion Deodato olduğu belirtilmektedir.
Başlangıçta kahve tiryakileri baharatçılardan satın aldıkları yeşil kahve çekirdeklerini evde kendi fırınlarında kavuruyorlarmış.Bu durum tat ve kalitenin yanı sıra kahveye rağbetin de düşük seviyede kalmasına yol açıyormuş.Kendisi de bir baharatçı olan Julius Meinl,1877 yılında,kahve çekirdeklerinin kömürden çıkan gazlarla temas etmediği dolayısıyla kahvenin doğal aromasının tam olarak korunduğu endüstriyel bir kavurma yöntemi geliştirir.Kavrulmuş çekirdeğe erişim böylelikle kolaylaşınca,Viyana kahvesinde asıl patlama yaşanır.Meinl,kahvenin Osmanlı kökenli olduğunu hatırlatan ünlü “kahve içen fesli çocuk” logosunu yaptırır ve önce Viyana’ya ardından dünyaya yayılır. Böylece başta Viyana olmak üzere Avusturya'da kahve kültürü giderek gelişir. Bundan sonra yüksek tavanlı,mermer zeminli,iç dekorasyonunda Thonet sandalyeler,mermer masalar,kristal avizeler ve gazete köşeleri içeren pek çok kahve evi(=kaffeehaus) hizmete girer.Dönemin ünlü fikir adamı ve sanatçıları günlerinin önemli bir bölümünü buralarda geçirmeye başlayınca her kafenin stamgast adı verilen müdavimleri oluşur ve zamanla bu mekanlar popüler bir sosyalleşme yeri haline gelir. 1950’lerden sonra televizyon ve modern espresso barlar nedeniyle kafelerin bir kısmı kapansa da pek çoğu günümüze kadar ayakta kalmayı başarmışlardır.Sözün özü,II.Viyana kuşatmasına kadar kahveyi bilmeyen Avusturya,bizim kahvemize öyle bir sahip çıkmış ve geliştirmiş ki Kasım-2011’de Viyana kahve kültürü,UNESCO ulusal manevi kültür mirası envanterine resmen dahil edilmiş bize de buna şapka çıkarmak düşmüştür.:(


9e180f64 1c41 4044 9fc2 72dc97e9308a zpsgkit7ekz


Bu da Viyana'nın meşhur Melanj(=Melange) kahvesi


Melanj kahve,Viyana'da üretilen kahve çeşitlerinden sadece bir tanesi olup bildiğimiz espresso kahvenin yaklaşık iki kat sulandırılmış ve içine süt katılmış halidir.Üzerinde daima bir süt köpüğü bulunur.Eskiden aristokratların kahveyi karıştırdıkları kaşığı içine koymaları için kahvenin yanında mutlaka getirilen bir bardak menba suyu günümüzde ağız tadını nötralize edici bir kahve içim ritüeli olarak sunulmaktadır.Viyana'da kahve kültürü sadece melanj kahveden ibaret değildir.Günümüzde konyaktan kayısı likörüne,kremadan yumurta sarısına varıncaya dek pek çok madde eklenerek değişik kahve çeşitleri yapılmaktadır.
 



Viyana'nın tarihi kafelerinden birisi de Sacher Cafe'dir.Kerntner Caddesi'nin giriş kısmında yer alan Opera binasının önünden yüz metre kadar ilerleyip Filarmoni Caddesi(=Philharmoniker Straße=Filarmoniker Ştrase) üzerinde ve Hotel Sacher'in altında yer alan Cafe Sacher'e geldik. Burası çok bilinen ve önünden ne zaman geçsek hep sıra bekleyenlerin olduğunu gördüğümüz bir mekandı.Biz de -2C sıcaklıkta yaklaşık on dakika sıra bekledikten sonra içeri girdik ve garsonun bize gösterdiği yere oturduk. Ortam,sunum,garsonlar ve müşteriler son derece etkileyici olsa da bence bu çileye değmez.


IMG 0015 zpsjcegeeby


20170127 162018 zpscxilibuq


Filarmoni Caddesi üzerindeki Cafe Sacher'in dışı ve içinden kareler


20170127 154833 zpskxakn8na


Cafe Sacher önünde,soğuk havada anlamsız bekleyiş:(
 

1832 yılında dönemin dışişleri bakanı olan Prens Wenzel von Metternich, vereceği davet için yanına çağırdığı mutfak çalışanlarından konuklarına değişik bir pasta yapılmasını ister.Davet günü geldiğinde baş aşçı hastalanınca bu görevi genç aşçı adayı Franz Sacher üstlenir ve çukulatalı sert kekin üzerine çukulata kaplaması içine kayısı marmelatı ve en üste de taze kremayı ekleyerek hazırladığı pasta,o gün misafirlerin sonra da dünyanın beğenisini kazanır.Budapeşte ve Bratislava'da şef olarak çalışan Franz Sacher,pastasının orijinal reçetesini Demel Pastanesi'nde staj yapmakta olan büyük oğlu Eduard Sacher’e teslim eder.Eduard Sacher, uzun denemeler sonrası daha da geliştirdiği ve sachertorte adını verdiği bu pastayı bir süre Demel'de imal edip sattıktan sonra 1876 yılında kendi aile adını taşıyan Otel Sacher’i hizmete açar ve o günden itibaren sachertorteyi kendi tesisinde üretip satmaya başlar.Eduard Sacher'in takipçisi olan kuşaklar bu pastanın sırrını koruyarak günümüze kadar ulaştırmışlardır.Bu pastayı şehirdeki pek çok yerde bulabilirsiniz.Ancak orijinal sachertorte adıyla yalnız bu mekanda satılmaktadır.Yapımında Belçika’da özel imal edilen çukulatanın kullanıldığı Sachertorte, buzdolabında saklanmasa dahi en az bir hafta dayanma özelliğine sahip olması nedeniyle internet yoluyla da satın alınabilmektedir.Yine de internette dört kişilik bir pastanın fiyatının 25€ olduğunu belirtmeden geçmeyeyim.Biz,şehrin iki ünlü tatlısından biri olan sacher torta (=6.5€) dışında bir topfenstrudel(=5.5€) ve üç melanj kahve (=5.30€) siparişi için 27.90€ ödedik.


20170127 162102 zpsxiazdixy


Meşhur Sacher Torta'da tat ve pürüzsüz görüntü gayet güzeldi.Ancak yoğun çikolata içerdiği için ağır bir tatlıydı.



20170127 162121 zpsqqzgtwmp


Apfelstrudeldeki elma yerine topfenstrudelde peynir kullanılıyor.
 

İlk günün akşamında Frederick Ashton'a ait ve orijinal adı "La Fille Mal Gardée"(=The Wayward Daughter) olan ve ülkemizde kötü bir çeviri sonucu Şımarık Kız adı altında sergilenen bale gösterisini izlemek üzere Cafe Sacher'in hemen karşısındaki opera binasına geçtik. Viyana Devlet Operası(=Staatsoper),dünya operasının merkezi olarak kabul edilir. Fransız Rönesans mimarisinin tüm özelliklerinin kullanıldığı bina,1869 yılında yapılmıştır.Dünyaca ünlü sanatçıların konserler verdiği bu binadan içeri girildiğinde ilk kata çıkan büyük bir merdiven yanı sıra müthiş duvar ve tavan işlemeleri ziyaretçilerin gözünü kamaştırmaktadır.Kişi başına 13€ ödeyerek balkondan izlediğimiz ve 2,5 saat süren bu oyundan gayet memnun ayrıldık.



IMG 0024 zpsrd6x8lme



IMG 0034 zpssw256p8k



IMG 0023 zpsdrdosbx6



20170127 185018 zpsdesrtmug



Opera Binasının giriş bölümü ve merdivenlerinden kareler



IMG 0032 zpsjslfifcy


Opera içindeki ihtişamlı Çay Salonu(=Teesalon)
 

20170127 190431 zpsysn9e8hg



20170127 185446 zpshjtrkrvv



20170203 015236 zpszdepehko


Opera Salonu



20170127 213853 zpsfe4nep6s


La Fille Mal Gardée bale oyununun finali


2,211 seyirci ve 110 müzisyen kapasiteli salon günümüzde Viyana Filarmoni Orkestrasına da ev sahipliği yapmaktadır.Gerek akustik gerekse görsel açıdan son derece etkileyici olan salonda her yıl üç yüz civarında opera veya bale gösterisi sergilenmekte olup biletinizi önceden almanız gerekmektedir.Ancak önceden bilet almayı başaramasanız da gösteriyi ayakta ve çok ucuz fiyatla izleme şansınız da mevcuttur.Bunun için gösteriden bir saat kadar önce gişenin önünde olmanız yeterli olacaktı
 

Gösteri çıkışında opera binasının arka köşesindeki Albertinaplatz'a geldik. Burada yer alan ve barok mimari üslupla 1745 yılında yapılmış Taroucca Sarayı binası daha sonra el değiştirerek Habsburg Dükü Albert’e ithafen Albertina Sarayı olarak anılmaya başlamıştır.II.Dünya Savaşı sırasında ağır hasar alan bina,ancak 2003 yılında bitirilen restorasyon sonrasında Albertina Müzesi(=Albertina Museum) olarak açılmıştır.Üst katı Dük Albert'e ait odalara ayrılmış olan müzenin alt katında grafik, mimari ve fotoğraf koleksiyonlarından oluşan üç ayrı bölümde binlerce çizimin yanı sıra taş baskı,gravür ve ağaç baskı gibi tekniklerle yapılmış basılı eserler ve modern grafik çalışmalardan oluşan koleksiyonlar sergilenmektedir. Dünyanın en önemli grafik eser koleksiyonlarından birine sahip olan müzede,bu sabit sergilere ilaveten süreli sergiler de düzenleniyormuş.Her gün 10-18 arasında açık olan müzenin giriş ücreti ise 12.90€’dur.


IMG 0021 zpsrf1gyzn2


Girişinde İmparator I.Franz Jozef'in atlı heykeli bulunan Albertina Müzesi ve müze önünde yer alan Bitzinger Würstelstand büfesi

Bu meydanda,Viyana'da yaşayanların vazgeçilmez bir gece alışkanlığı olan hot dog yemek amacıyla müzenin hemen önünde bulunan Bitzinger Würstelstand büfesine geldik.Viyana'da çok miktarda würstelständ(=hot dog büfesi) bulunmaktadır.Ancak basit bir sokak satıcısından çok bir yemek tesisi gibi görünen Bitzinger,modern tasarımıyla hemen dikkatimizi çekti.Hot dog yanı sıra bira ve her gün değişen küçük bir menü de sunan bu büfeden,ellerinde sadece domuz sosisi kaldığını öğrenince hevesimiz kursağımızda ayrılarak opera binasının önünde yer alan Karlsplatz metro istasyonuna yöneldik.Burada yer alan ve içinde sürekli klasik müzik eserlerinin çalındığı tuvaleti fotoğrafladık.Sonra açlığımızı gidermek için Viyana'nın her yerinde şubesi bulunan Anker'den çörek satın alarak U2 metrosuyla otelimize döndük.


20170203 014214 zpsklsvqf5p


Opera tuvaleti
 



Viyana'daki ikinci günün sabahında oteldeki kahvaltı sonrası şehri dolaşmak amacıyla Schottentor metro istasyonunu geçip sağa doğru kıvrılarak Ringstraße yoluna çıktık.Osmanlı İmparatorluğu gücünü kaybedip Avusturya için bir tehdit unsuru olmaktan çıkınca İmparator Franz Jozef,1857 yılında şehir surlarını tamamen yıktırıp yerine tarihi şehir merkezini(=İnnerestadt) çepeçevre saran yüzük ya da daire anlamındaki bu yolu açtırmıştır.Dört kilometre uzunluğunda,elli yedi metre genişliğinde ve kestane ağaçlarıyla bezenmiş Ringstraße'nin, Viyana Üniversitesi önünden başlayıp yaklaşık 700 metre devam eden parçasına Universitätsring denilmektedir.Bu cadde üzerinde sağ tarafta yer alan Viyana Üniversitesi,Rathaus(=Belediye) ve Parlamento ile sol tarafta yer alan Burgtheater en önemli binalardır.
1365 yılında Avusturya Dükü IV. Rudolf tarafından kurulmuş olan Viyana Üniversitesi(=Universität Wien),Alman dil ve kültür coğrafyasının en eski ve bünyesindeki 88.000 öğrenci ve 6.700 öğretim üyesi ile en büyük üniversitesidir. Üniversitenin tarihi ana binası,1884 yılında mimar Heinrich von Ferstel tarafından yapılmıştır.


IMG 0239 zps0ar7rjkr


Viyana Üniversitesi ve önünden geçen Universitätsring yolu


UniWien Frontansicht 050 zpsb2dgagdu


Viyana Üniversitesi ve arka planda Votivkirche'nin gözüktüğü bu fotoğrafı üniversitenin kendi sitesinden indirdim
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,383
Mesajlar
1,517,442
Kayıtlı Üye Sayımız
172,041
Kaydolan Son Üyemiz
İsmail.s

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst