Beşikdüzü Festivali 'nin Tarihçesi

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan özlem Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 14
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 7,777

özlem

Kamp III
Mesajlar
825
Tepkime Puanı
21
Beşikdüzü Festivalinin Tarihçesi ;Trabzon’un okullaşma açısından en zengin ilçesi olan Beşikdüzü kültür açısından da zengin ilçelerden biridir.18-19-20 Mayıs günlerinde üçüncüsü düzenlenecek olan festival aslında Beşikdüzü için geç kalınmış bir olaydır .Peki bu festival düzenleme fikri nasıl doğdu,neden böyle bir festivale gerek duyuldu? 20 Mayıs 2000 tarihinde tüm Beşikdüzülüleri derinden yaralayan ve 38 kişinin hayatını kaybettiği o hatırlamak bile istemediğimiz deniz kazasından sonra yetkililer kazanın sebeplerini uzun uzun araştırdılar. Bu araştırma neticesinde Trabzon’un batı sahillerinden Giresun’a kadar uzanan şeridinde yöre insanımızın herhangi bir organize olmaksızın gerçekleştirdiği “mayıs yedisi”şenliklerinin incelenmesi gereği ortaya çıktı.Bu şenliklerin kökeni Orta Asya’ya kadar uzanmakta idi.Yani bu şenliklerin 4000 yıllık bir tarihi vardı.Yöreye Anadolu’nun fethi sırasında yerleşen Çepni Türkleri bu geleneği günümüze kadar sürdürmüşlerdi. Mayıs yedisi bahar mevsiminin bitip yaz mevsiminin başladığını,yaylalara çıkma zamanının geldiğini bildiren bir gelenektir..Peki ne yapılırdı bu şenliklerde?Yaylalara çıkacak olanlar bu günde sahile inerler,büyükbaş hayvanlarını denizde yıkarlar,bahara veda eğlenceleri yaparlar ve “aklanan paklanan”hayvanlarıyla birlikte yaylalara çıkarlardı.Bu gelenek kendiliğinden gerçekleşirdi,yaylalara çıkmayan insanlar için de bir eğlence kültürü yaşatılırdı. Deniz kazasından sonra bazı basın yayın organlarında anlatılan hurafe hikayelerinin de gerçekle alakası yoktur.Anlatılanlara yöre halkını cahil yobaz göstermektedir ki bunlar kültürünü hep üst düzeyde tutmuş yöremiz insanlarına hakaretten başka bir şey değildir. İşte 2000 yılında da yöre insanı, iç kesimlerden gelenlerin de katılmasıyla bu geleneksel şenliklerini yaparken, kapasitelerin çok üzerinde yolcu alan iki balıkçı teknesinin alabora olması neticesinde bir daha yaşanmasını düşünmek bile istemediğimiz bu korkunç kaza meydana geldi. 2001 yılının 20 Mayıs’ında deniz kazasında hayatını kaybedenlerin anısına yapılan törende bütün dilekler bir daha böyle bir kazanın yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınması yönündeydi.Kazadan sonra İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı bir genelgede bundan sonra bu gibi şenliklerde neler yapılması, ne gibi tedbirler alınması gerektiği bildiriliyordu. Dönemin İlçe Kaymakamı Sayın Yaşar Karadeniz genelgenin hayata geçirilmesi çalışmalarını başlattığında Mayıs Yedisi Şenlikleri’nin organize bir şekilde yapılması düşüncesi ön plana çıktı. İşte bu düşünceden hareketle 20 Mayıs tarihinde içine alacak şekilde 18-19-20 Mayıs tarihlerinde ilçede Beşikdüzü Kültür Sanat ve Deniz Festivali sürdürülmesi ve geleneğin festival etkinlikleri içerisinde yaşatılması kararlaştırıldı.
 

Etiketler
Ynt: Beşikdüzü Festivali 'nin Tarihçesi

Ben de İstanbul'da doğma büyüme bir Beşikdüzü'lüyüm. Ama her sene memleket bildiğim bu yere giderim. İşime yarayacak güzel bilgiler öğrendim. Bilgilerinizin bana doğru ve mantıklı geliyor.
 

Ynt: Beşikdüzü Festivali 'nin Tarihçesi

Forumda tek Beşikdüzü'lünün sen olmadığını unutma sakın Ayhan ;) Mayıs şenliklerinden ziyade "Yayla Göçü" denilen, ineklerin süslenip püslenip yürünerek yaylaya çıkılmasını senelerdir yaşamak istemişimdir ama bir türlü kısmet olmadı. Bu sene umarım bir aksilik çıkmazda, zaten artık tek tük görülebilen binlerce yıllık bu geleneksel yürüyüşe katılabilirim.
 


Ynt: Beşikdüzü Festivali 'nin Tarihçesi

Hayır Sedat, seninde sanırım Oğuz köyünden olduğunu hatırlar gibiyim. Yayla göçünü eskiler yaparmış ama şimdi gidilecek yollar otoban gibi olunca pek bir cazibesi kalmadı gibi. Asfalt kenarında yolculuk yerine o vakti yaylalarda değerlendirmeyi tercih ederim.
 



Ynt: Beşikdüzü Festivali 'nin Tarihçesi

Evet Ayhan, Oğuz köyündenim. Bizim köyden birkaç sene öncesine kadar yaya olarak yayla göçü yapanlar varmış. Şuan hala var mı bilmiyorum ama bizim köylü böyle şeylere ilgilidir. Birkaç kişiyi gaza getirip önümüzdeki mayısa böyle birşey yapabiliriz. Bir de yaylaya (bizim ki Kadırga Yaylası) bizden biraz daha yakın köylerde yayla göçü tek tük yapılıyormuş hala... İlginç olur diye düşünüyorum...
 

Ynt: Beşikdüzü Festivali 'nin Tarihçesi

Merhabalar,
Ben Mustafa Kılıçarslan. Öncelikle böyle güzel bir siteye ne denli ihtiyaç olduğunu siteden yeni şeyler öğrenip yeni tadlar aldıkça anlıyor insan. Emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkürler.

Birçoğumuz gibi benim de hikayem ortaokul ve lise yıllarında izcilikle başladı, üniversitede kendi zamanımın koşulları ölçüsünde dağcılığa dönüştü. Elbette zaman içerisinde fotoğraf ve off-road merakı da eklendi. Üniversite sonrası askerlik felan derken iş yaşamı da fazla etkilemedi bu sevdaları, çünkü bunlar dışında fazla bir uğraşım yoktur. Doğaya her çapta ve seviyede yolculuk yapmayı seviyorum. Adı ne olursa olsun…

Konu Beşikdüzü Festivali olunca memleketim olması nedeniyle ilgimi çekti. Kendimi şansı sayıyorum çünkü çocukken lise çağlarına kadar her yaz köyümüze giderdik. Başta rahmetli babaannem, yakın akrabalarım ve neredeyse tüm köy halkı ile Kadırga Yaylasına (bir gece konaklamalı olarak) şenlik havasında, en güzel kıyafetlerimiz, gelin gibi süslenmiş ineklerimiz, en yenisi en eskisi bir arada türkülerimizle güle oynaya yayla yolculuğunu defalarca yaşamış biriyim.

Bu yaz köyümüz Oğuz (Resullü K.)’ a gittiğimde tam yayla zamanıydı.Yaylacılar artık eskisi gibi aynı gün aydı anda konvoy halinde ve şenlik havasında yaylaya çıkmıyorlardı. Herkes bir kamyon veya komyonet tutma derdine düşmüş , hayvanlarını, erzakını ve ailesini kısa yoldan yayaladaki yeni yaptığı betonarme evine biran önce atma derdindeydi. Kim yürüyecekti onca yolu, hemde neredeyse iki gün!

Eskiyi eskisi gibi yaşatan ve yaşayabilen köyümüzde sadece birkaç ailenin yaşlıları kalmıştı. Bunlardan biri de babamın teyzesiydi. Fadime Deyzem. Çocukken yayla yolunda yorulduğumda beni sırtına dırmaçla bağlayıp götüren bu yaşlı kadının gözlerindeki heyecan neredeyse yirmibeş sene geçmesine rağmen hiç eksilmemişti. Herkese sitem ediyordu; “Yaylaçılık böylemi olur, bunlar yaylaçı değil turist.Tatile gidiyorlar sanki. Size de kızgınım neden gelmiyusunuz, biz ölünce hiç gelmessiniz buralara. Unutursunuz yayla yollarını…uşuğum” Onu biran yaşlı kızıldereli şeflere benzettim; bilge ama ezik…

Şimdi yayla yolları değişti, artık komyonlar, kamyonetler, arabalar başka rotalardan gidiveriyorlar. Hayvanları, aileleri, erzakları, türküleri ile gidilen yayla yollarında otlar bitmeye başlamış, ıssızlaşmış yayla zamanı. Son yolcular da bir bir eksiliyor. Kalanlar ölüme direndiklerinden değil, sahipsiz kalmasın yayla yolları diye…

Bilmem bizim oralı arkadaşlar yaylaya daha doğrusu Kadırga Yaylası’na en son ne zaman gittiler? Çocukluklarından kalan fotoğraf kareleri duruyor mu zihinlerinde bir yerlerde? Aman bozulmasın bu resim dikkat edin , çünkü yaylamıza yol ile gelen medeniyet yaylamızı ezip geçmiş. Neredeyse Ören’liler ile yüzyıl süren yayla davamızı mahkemece kazanmamızın intikamını almış medeniyet. Şimdi Kadırga Yaylası Oğuz’un ve Ören’ liler yaylaya günübirlik dahi giremiyorlar , 1247 yılından bu yana padişah fermanıyla bir arada yaşadığımız insanları, komşularımız Ören Obasını yayladan kovduk, hem de mahkeme kararıyla. İnsanların evlerini yaktık ya da o evleri sahiplenip yerleştik. Kalan boş yerlere de Sultanbeyli’yi aratmayacak mimaride gecekondudan beter beton tarlasına dönüştürdük.


Kadırga Yaylasına öyle çok öyle bilinçsizce evler yaptık ki bunun sonucunda yaylamızda çok ciddi su problemi açtık başımıza! O güzelim pınarlarının bir çoğu yok artık, kuruttuk… Şimdi bir de içme suyu sorunu var güzel yaylamızın…Nedenleri ve detaylarına girmek bile istemiyorum…

Yayla yollarımızı değiştirdik, geleneklerimizi çabuk eskittik.Oysa o yollar bin yılların geleneğiyle oluşturulmuştu. Üzerinden kolkola kardeşçe yürüyerek obamıza çıkmıştık. Şimdi Dostluklarımızı da eskittik. Sırada ne var…

Yayla kültürü denen şeyi çocuklarımıza güzel anılar olarak mı anlatacağız yoksa adına festival dediğimiz pop konserlerine mi götüreceğiz çocuklarımızı. Bence ikisi de bir işe yaramayacak.

Ben bu yıl yaylaya gideceğim arkadaşlar. Eskilerin izinden. Eskisi gibi. Belki çok kalabalık olmayacak yayla göçümüz, varsın olsun. Birkaç çift inek, birkaç yaşlı deyze-emice.Yayla yollarında yavaş ama sindire sindire; türkülerle, manilerle, yaşlıların anlattığı hikayeleri dinleyerek yürüyeceğim…Söz verdim Fadime Deyzeme bu yıl ona eşlik edeceğim.
Belki yorulmuş bir ufaklığı sırtımda taşıyacağım dırmacımla. Aklımda ne kalmışsa bu bin yıllık yolculağa dair hepsini yapacağım, yaşayacağım yeniden. İçimdeki çocuğa armağan…
 

Ynt: Beşikdüzü Festivali 'nin Tarihçesi

Beşikdüzü

Tt


Tr


Tr1


Tre
 

Ynt: Beşikdüzü Festivali 'nin Tarihçesi

yol' Alıntı:
Forumda tek Beşikdüzü'lünün sen olmadığını unutma sakın Ayhan ;) Mayıs şenliklerinden ziyade "Yayla Göçü" denilen, ineklerin süslenip püslenip yürünerek yaylaya çıkılmasını senelerdir yaşamak istemişimdir ama bir türlü kısmet olmadı. Bu sene umarım bir aksilik çıkmazda, zaten artık tek tük görülebilen binlerce yıllık bu geleneksel yürüyüşe katılabilirim.

Sedat bey bu türlü gç.ler halen daha yapılıyor. Bunu bir tek ağasarlılar yapar. Bizim tarafın insanı efendi oldu bu konuda. Herkes araçla göç eder yaylaya. Malesef bu gelenek bizim burda bitti.:((

100 0731
 




Ynt: Beşikdüzü Festivali 'nin Tarihçesi

yol' Alıntı:
Evet bitti ve malesef bu güzellikleri kaçırmak üzereyiz. Bir kaç sene içinde Ağasarlılar da bırakır bu geleneği.

yok bırakmaz onlar. Ama gel birlikte bu yaz gidelim ne dersin. ben varım:smiley:
 




Ynt: Beşikdüzü Festivali 'nin Tarihçesi

O zaman size uşaklar diyebilirim,toplanalım gidelim.Ben fotoğrafdaki ineklerin yıkandığı köydenim.Varmısınız?Rotayı yapalım.Beşikdüzü,şahmelik devamla Sisdağı gerekirse konaklama ev var.Oradan devam Kadirga yaylası aramıza mutlaka nostalji için katılacak büyük amca ve abilerimizde olur.Olmalılarda kendi gittikleri yolları belki bizlerin bilmediği yerler vardır gösterirler.Ne dersiniz.İster yürüme ister arabayla.Ben gerçi bu güzergahı teyze oğullarıyla birlikte bu yaz gerçekleştireceğim.
Hadi kim tutar bizi.
 



Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,475
Mesajlar
1,518,498
Kayıtlı Üye Sayımız
172,126
Kaydolan Son Üyemiz
Mev

SON KONULAR



Geri
Üst