Batı Karadeniz'den Ege'ye ..

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan cygnet Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 15
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 17,776

cygnet

Kamp I
Mesajlar
199
Tepkime Puanı
24
Yazmakta olduğum gezi notlarını uğrayıp kamp yaptığımız her yere girip çıktıkça yaşadıklarımızı, anılarımızı aktarmağa çalışacağım.. Düzinelerle fotoğraf çekilmiş olacak ancak bunları buraya nakletmek için yapılması gereken MP sini küçültme işleminden rahatsız olduğum için zamanla buraya yapıştırabileceğimi baştan belirteyim.

Daha Haziran/2013 den itibaren İst.dan çıkıp sahil yolunu kullanarak Sinop'a gidelim ve dönüşümüzde de kendimizi İznik üzerinden Erdek'te 1 gece dinlenme molası vererek Ege kıyılarına atalım diye düşünmüş ve yol planları yapmıştık.
Gezenbilir sayfalarından Batı Karadeniz sahil yolu hk güncel bilgi bulamayınca sormak ihtiyacı duymuştuk..Aldığım tek tük yanıt beni 2 noktaya ulaştırdı.
1- Gezenbilir'ciler tatilde ve internete çok seyrek giriyorlar.
2- Bahsettiğim yolu kullanan olmadığı için yetersiz sayıda yanıt aldım.

Neyse, aldığım yanıtlar beni tatmin etmediği için gidiş güzergahımızı Bolu- Karabük üzerinden olmak üzere değiştirdik.

13.Ağustos sabahı yola çıkarken bugün dahil yaşadıklarımızı kesinlikle tahmin edemezdik..Mesleğim olarak defalarca turistik turlar düzenleyerek gördüğümüz orta ve doğu Karadeniz bölgesini pas geçerek Sinop'tan batıya doğru hiç gitmediğimiz için Sinop-Amasra-Zonguldak-Karasu güzergahını kullanıp Adapazarı'dan İznik gölü kıyısında bir geceleme molası verdikten sonra Erdek'e de uğrayıp eski dostlarımızı görerek eski anılarımızı yad edelim , sonrasında Dikili'de ki Deniz kampingde 3 gece kalarak Gümüldür/Hipocamp'da da 3 gece kalarak son noktayı Bodrum'un Güvercinlik köyünde ki kampinginde çakılı olarak duran ilk karavanımızdan oluşan yazlık evimizde koymak planımızdı.
Bu planın Dikili bacağını aşağıda anlatacağım şekilde geçip bugün Foça'da ki Sazlıca kampinge geldik..Geçen sene de buraya girişimizde 3 gece niyetiyle gelmiş, ama 6 gece kalmış ve çok memnun kalmıştık..Sazlıca kamping için de ileride ki sayfalarda bahsedeceğim.

Şimdi Batı Karadeniz'den itibaren gezimizi anlatmağa başlayayım.

Arabamız WV transporter ve çekme karavanımız PİNO'nun muhteşem mini karavanı Pİ 2010 olunca yollar bize dar geldi. Toplam ağırlığı 300 kgr ı geçmeyen bu "mendebur" :smiley: karavanı arkamızda hiç farketmeden sadece yolda ki trafik kontrol noktalarını dikizleyerek hızımızı 120 km lere dahi çıkarabildik.
Bu "mendebur" karavan ile her girdiğimiz benzin istasyonunda veya bizi sollayan araçlarda oturanların başlarını çevirerek bizi süzmelerine artık alıştık..İçimizden gülüp geçiyoruz.
Laf arasında bir dokunup geçeyim..Pİ 2010 kampanya başlattı ve 8495 TL ile satışa sunuldu. Kesin tavsiye ediyorum..Hem de bu fiyattan olunca..

Bolu'yu geçip Yeniçağa'a geldik ve Bartın yoluna girmek üzere sola sapmamız lazımdı..Yolun sağında varlığı belli bile olmayan TCK kontrol noktasını hiç farketmedim..Sola dönüş sinyalimi verip sol şeride geçtim ve tam o esnada göz ucumda bize kırmızı flama sallayan bir elemanı farkettim ama nafile , artık sola sapmıştım ve Bartın yolundaydım..
Aklımdan da "ulen beni durdurup da neyime bakacaksınız? Karavanım sepet kadar :smiley: , eh bu sepeti arkama takıp da ta buraya dek geldiğime göre ruhsatımda da bi kusur bırakırmıyım hiç" dedim ve gazladım. Daha alışamadım yani yeni Karavan statüsüne.

Bartın'a dek giden karayolu TEM den farksızdı. "Duble yollar yaptık" diye her fırsatta övünenlere tşk ederim. Bartın-Amasra arası yolu bazı kısımlarında yapılanmalar olsa da rahat sürüş verdi , hiç sıkıntı çekmedik..Bizim kalacağımız kamping Amasra'dan da 12 km kadar doğuda olan Çakraz civarındaydı. Hatta Çakraz'ı da 7 km geçtik.
"KAMPİNGLER" bölümünde de yazdığım AKARSU KAMPİNG'in adını sanıyorum ki pek çoğunuz duymamışsınızdır hatta kalmış olabileceğinizi de hiç düşünemiyorum bile.
Ama işte "ummadık taş baş yarar" örneğinde ki gibi kampingden çok, kamping sahibi olan kişiden bir çok kamping sahibi ve işleticisinin ibret almasını tavsiye ediyorum.
İnternetten pek çok adrese gire çıka bulduğum sonunda bu kampingi o bölgeye seyahat edecek herkese kesin tavsiye ediyorum..Evinizden farksız bir ortamda bulacaksınız kendinizi. Hatta ironi yapayım , evinizde huzursuzsanız orada hepsini unutur gidersiniz bile :smiley:
Gelelim Batı Kardeniz'i anlatmağa.
"Akarsu" adını bazılarınız burada okuyunca belki bir elim olayla bağdaştırmış da olmuşsunuzdur. "Akademi Türkiye" şarkı yarışmasına katılıp sonra Bodrum/Torba kavşağında ki trafik kazasında ölen BARIŞ AKARSU'nun amcasının sahibi olduğu bir kamping burası..Barış'ın hayattayken de zaman zaman gelip kaldığı ev şimdi müze halinde ve oldukça acıklı sahnelerle dolu..Bu müze ev de kampinge 30 mt mesafede.
Kampingde ilk gecemizi yol yorgunluğu nedeniyle hafif bir akşam yemeği yeyip erken yatarak geçirdik..Ertesi sabah kahvaltıdayken aklımıza İst.da oturduğumuz evde bizimle beraber yaşayıp , aslen Çaycuma'lı olan bir ahbapımızı tel ederek aramak geldi..Onlar da bizi Amasra'ya davet ettiler..Bu sayede Amasra'yı da ziyaret etmiş olduk..Buluştuk ve Amasra'yı onlar bize gezdirdi..Büyük keyif aldık..Bizi en rahatsız eden faktör şiddeti yerinde duran bir maroken koltuğu bile 5-6 mt öne sürükleyen rüzgardı..Koltuk üzerinde ki minderi bir kağıt gibi havada perendeler attırarak kaldırıp, atan rüzgar bize komik anlar da yaşattı.
Yemek yediğimiz masada ki tabakları elimizle tutmak gereği dahi duyduk.
Evet devam ediyorum.. Akşam çaylarımızı da içip vedalaştık ve biz kampinge döndük.
Ertesi sabah kamping sahibi olan Abdullah Akarsu ile yaptığım kısa sohbette tavsiyesi üzerine saat 11.30 da yola koyulduk..Bize verilen parkurda ki yerler Kurucaşile - Cide idi. Özellkle Gideros koyunu hiç atlamayın , orada denize girin denildi.
Küre dağlarının altını muazzam oyuyorlar..Tüneller, tüneller , tüneller..Duble yollar.Belki 3-4 sene sonra buranın da çehresi acayip değişecek..Hatta burada yapılan yeni yolların Yavuz S.Selim köprüsüne bağlanacağı bilgisine ulaştık..
Yeşil ve mavinin doyulmaz güzellikler sunduğu karayolunda her adımda karşımıza durup fotoğraflamak isteği duyduğumuz yerler çıktı..Biz de öyle yaptık.
İlk durduğumuz köyün adı TEKKEÖNÜ köyü idi. Ben 1950-60 lı yıllarımı İstanbul'un Kalamış koyunda yaşadığım için ona benzeyen her yere geldiğimde eski anılarımı hatırlıyor ve bir tuhaf oluyor , oradan hiç ayrılmak gelmiyor içimden..Tekkeönü köyünün sahili tipik bir görüntü veriyordu..Denize doğru uzanmış 8-10 mt uzunluğunda ki eğriti tahta iskelelere bağlı balıkçı motorlarını görünce Kalamış koyunda ki iskelelerden sandal kiralayarak denize girdiğimiz tarihleri hatırladım. O Tarihi geri getirmeyi öyle isterdim ki tarifsiz..
Deniz kıyısında ki 2-3 bankta köyün erkekleri oturmuş sohbetteydiler..Bize oturacak yer yoktu..
"Beyler bir çay içimlik kadar burada oturmak istiyoruz, bize de bir yer açarmısınız" deyiverdim. Bir bank tümüyle boşaldı ve bize yer verdiler. Arkamızda ki çay ocağına 2 çay söyledim ve oturduk..hava da Bodrum sıcağı kadar sıcaktı ama nem neredeyse hiç yoktu. Çaylar geldi..Eşime çocukluk ve gençlik yıllarımda Kalamış koyunda ki "yaramazlık"karımı anlata anlata kah gülüştük kah hüzünlendik .
Hemen yanımızda oturan köyün efendileri ile sohbet açtım.
"Ne balığı yakalıyorsunuz bu günlerde?"
" Palamutun küçüğü , mezgit ve irice istavrit"
" Balıktan başka uğraş var mı ? "
"E. Burada fındık çoktur..bazıları da mısır ekerler..."
" Yurt dışına köyden gidenler gelmez mi hiç? "
" Eh be. Onlar geldiklerinde zaten buraya ölmeğe gelirler ...Bizim köydekiler 60 ı zor görürler..Onda ikisi yetmişi görür......"
Sustum..Söyleyecek söz kalmadı bana bundan sonra.
Çay parasını ödeyip izin istedik ve kalktık yerimizden.Köyden ayrıldık..
 

Etiketler
Ynt: Batı Karadeniz'den Ege'ye ..

devam....

Tekkeönü köyünü geçtik , Kurucaşile sahilini ve binaları da gören bir tepeden fotoğraf almak için yolun solunda ki bir genişçe yerde durdum..Fotograf çekip arabaya geldiğimde elinde ki bir poşetle bir adamcağız bize doğru gelip " bu fındıkları size vereyim mi ? " dedi.
Baktım, içinde neredeyse 2-3 kgr taze fındık var.. " hepsini verme.. bir kaç avuç alalım" dedimse de tüm poşeti arabanın içine olduğu gibi bırakıp gitti.
Biz de ta tüm Karadeniz'i geçip de bugün geldiğimiz Foça'ya dek eşim yolda kırıp kırıp bana ikram ederken " Ya..Bunların 1/3 ü boş çıkıyor" dediğinde adamın asıl amacının ne olduğunu anlayıp bastım kahkahayı.:smiley:

Kurucaşile adından da anlanacağı gibi görselliği olmayan bir ilçe olmuş..Yapılanmanın girdiği neresi olursa olsun orada görsellikten hakgetire. Sadece bir durup marketten soğuk su aldık ve yolumuza devam ettik.

İşte GİDEROS.. hangi söz burayı tasvir eder bilemiyorum..
Bilmeyenler için şöyle tasvir edeyim. Fethiye ölüdenizi düşünün..Ölüdenize girişte solda uzunca bir kumsal vardır..Onun da karşı kıyısında bir kayalık yer.
Gideros'ta ise ölüdeniz'de ki kumsalı atın onun yerine 15-20 mt yüksekliğinde bir kayalık tepe, karşı kıyısına da aynısını koyun..Aradaki o daracık geçitten koya giriliyor..Koyun tüm çevresinden yükselen yemyeşil tepelerin bazı yerlerinde aralarından kırmızı kiremitli 2 katlı yazlık evler tüm görselliği oluşturuyor ve bana göre ölüdenizden bile güzel.
Daireye yakın şekilde ki koyda deniz , çevresinde ki yeşilin rengini ayna gibi yansıtıyor..Öyle durgun ki , fotoğrafını buraya koymak istediğim bir ördek sanki suda "bale" yaparak suyu bulandırıyordu..
Kıyıda bir yeme-içme yerinde oturduk..Amacımız bu güzelim denizde mutlaka yüzmekti. Sorup soruşturduk bize denize gireceğimiz bir yer gösterildi..Mayolarımız içimizdeydi . Hemen sıyırıp attık kendimizi suya.
Artık o ördek gibi biz de suda bale yapabilirdik..:smiley:
Yarım saat suda kaldık..Bir o kenara bir bu yana yüze yüze bir hal olduk..Rüya gibiydi resmen..Keyifin böylesine can kurban. Ah Karadeniz.!
Çıktık.. Lokantada oturup aç kanımızı doyurduk ve tama arabaya giden yolda ilerlemeğe başlamıştık ki daha ilk adımda solda yığın yığın dizilmiş sarmısakları görünce anlam veremedik..Meğerse buraya eskiden beri gelenler hep sarımsak sora sora sonunda lokantacı da buraya soğanları yığmış..Kastamonu sarımsak yetiştiriciliğinde lider bir şehirmiş , bunu da öğrendik bu gezimizde.

Kapısuyu köyüne girdik..Sahile geldiğimizde ilk karşılaşıp dikkatimi çeken şey Hymer bir çekme karavan sahilde parketmişti..Karavanın sağ yüzü denize bakıyordu ve içinden insanlar girip çıkıyordu..Anladım ki postu yaz için buraya sermiş tatil yapıyor bu vatandaş. Günübirlik gelmediği belliydi çünkü arabasını barnda ile örtmüştü..Dikkatimi çeken bir diğer görüntü de karavanın hiçbir yerinden bir kablo uzanmıyordu..Bu vatandaş elektriği nereden alıyor diye bayağı merak ettim ama sormadım da.
Kapısuyu'nun en göze batan özelliği Şile'ye benzer kumsal plajı. Bizim gittiğimiz gün Karadeniz de çok uysaldı , hiç dalga yoktu ve tatilciler iyi deniz keyfi yapıyorlardı..
Yol boyunca Karadeniz , karaya öyle girintiler yapmış ki , öyle nefis koylar yaratmış ki , kuş olup uçmak ve oralara konmak geldi içimizden. Ama biz ancak metrelerce yüksekten sanki uçaktan bakarcasına oraları görebildik.
Ve Cide..Cide hakkında bildiğim tek şey vardı buraya gelene dek..
Ahşap tekne yapımcılığında Türkiye'de lider olan yer. Bir de yanlış hatırlamıyorsam akşam güneşinin batış manzarası..
Ama gelgelelim , upuzun sahili boyunca devam edip giden plajından başka hiç bir görselliğini göremedik. Bu da biraz bizi sukut-u hayale uğrattı denebilir.

Buradan daha ileri gitmedik ve dönüş yoluna girdik.. Bir buçuk saatte 55 km gidip yine aynı sürede 55 km dönerek akşam kampingimize ulaştık..
Sinop , bir başka bahara kaldı artık. Çünkü Pİ2010 gibi ufak bir karavanla bile Karadeniz'in o yılankavi dönemeçli yollarına girmeye cesaret edemedik..Yolda öyle yerlere geldik ki yolun eni ancak 2 hafif aracın yan yana gitmesine olanak veriyordu..Şükür ki hiç kamyonlarla karşılaşmadık.

16.Ağustos sabahı kampingden ayrılırken gerek biz gerekse Akarsu ailesi oldukça hüzünlüydük..Abdullah beyin eşi olan Fikriye hanım müstesna bir hanımefendi ve bir o kadar da aşçı.. "Ah. Bu ayrılıklar olmasaydı.." cümlesini söylerken yüz ifadesi daha bir kaç uzun zaman unutulacak gibi değildi.
Kısmet.. Allah bize ve ona da ömür verirse bir kez daha karşılaşmayı çok isteriz.

devam edecek..
 



Ynt: Batı Karadeniz'den Ege'ye ..

Keske Sinop'a varabilseydiniz. Muhtesem bir yer. Devamini bekliyoruz yazinizin. Elinize saglik.
 



Ynt: Batı Karadeniz'den Ege'ye ..


Arkadaşlar lütfen yardım edermisiniz.
Fotografları 240*320 mp ebadında ufalttım fakat nasıl yapıştıracağımı bilemedim.
Bir tarif edermisiniz.
 

Ynt: Batı Karadeniz'den Ege'ye ..


Tmm.Foto ekleme formalitesini buldum ama fotolar galiba daha da küçültülmeli..
240X320 MP kabul edilmedi.

Akarsu cmp  deniz band


Akarsu cmp da deniz


Akarsu cmp


Amasra 1
 

Ynt: Batı Karadeniz'den Ege'ye ..

Halen FOÇA'DA Kİ SAZLICA KAMPİNG'deyiz. Yarın ayrılıp Gümüldür'de ki HİPOCAMP'a gideceğiz..Ancak Sazlıca kamping hk biraz yeni bilgi vereyim istedim.
Geçen seneden farklı olarak kampingde ki buzdolabı sayısı artmış..Neredeyse her 3 aileye 1 buzdolabı düşüyor..Buzdolapları da 34 C deki sıcağa rağmen öyle bir soğutuyor ki meşrubatları ılıtmadan içemezsiniz.. Buraya gelene dek gerek benzinliklerin shop'larından gerekse yolda ki marketlerde buzdolabından çıkararak verdikleri meşrubat ve sular ılıktan bir derece serindi..Şimdi burada gerçek anlamda soğuk su ve meşrubatla hararet kesiyoruz.
Buzdolabı gibi depremzedeler için üretilmiş portatif WC ler konulmuş..Suyu bol ve içleri temiz..Çok sayıda wc kağıdı da hazır:smiley:..Götürmenize gerek yok yani.İçeri girince ışığı fotoselli olarak hemen yanıyor.
Geçen sene sadece sahilde tek olan duş sayısı artmış ve geri planda çadırların kurulduğu bölgeye bir duş daha getirilmiş..Büyük kolaylık olmuş bu hizmet de.
Deniz hk bilgi vermeğe gerek yok..Foça'da nereden denize girerseniz girin su çok temiz ve tam serinletici sıcaklıktadır..Zerre kadar pislik bulamazsınız.Kampın denizi de öyle.
Aslında ta Ayvalık'tan başlayıp Çeşme dahil o bölgede karavanla kamp yapılacak elle tutulur Sazlıca'dan başka kamping yok..Sazlıca'nın ilerisinde başka kampinge benzer yerler var ama gölge alanları yok..
Tüm bu faktörler Sazlıca'yı halen ön planda tutuyor. Bu sahil bandı boyunca güvenli kalınabilecek tek kamping burası bence.

Bugün çok sevdiğimiz hatta tutku derecesinde bağlandığımız eski Foça'ya indik..Kamptan 16 km ileride ki ilçeye girer girmez dikkatimizi çeken ilk şey yolların temizliği oldu..Hani bir kenarda bir kağıt parçası olsaydı da biz de şaşırmasaydık..Ne gezer..İlçe içinde gezindik yine aynı manzara vardı.Foça'nın içinde de deniz çok temiz ve foçalılar deniz olan her sahilde giriyorlar..Evlerinin önü deniz olanlar için plaj aramak yok hani..Çok sık aralıklarla bazı semtlerde iskeleler vardı ve o yöre insanları bu iskelelerden denize giriyorlardı..Bizim gibi İstanbullulara duyurulur..
akşamın 6 sını biraz geçiyordu vakit ama hava yine çok sıcaktı ve sahil boyunca bir gidiş-dönüşte ter içinde kaldık.Yolumuzu semt pazarına düşürdük..Salı günü Foça'da pazar kuruluyormuş..Sebze meyvelere ait fiyatlar İstanbul'a nazire yapar gibiydi..
2 Ayrı yerde gelin-damat ile karşılaştık..Artık neye yormak gerek bilemiyorum..
Arabamıza yaklaşmışken önümüze çıkan midyeciyi de pas geçmedik..Sadece yazdan yaza severek alıp yediğimiz midye dolması Sazlıca'da ki son akşam yemeğimizin menüsü oldu..

Yarın inşallah Hipocamp'ta olacağız...Size oradan yazmayı ümid ediyorum.
Ancak bazı fotoları nakletmek de istiyorum..Bakalım monte edebilecekmiyim.

Fotolar GİDEROS'a aittir.

Gideros   Dr sarmsak


Gideros   koy


Gideros girii
 

Ynt: Batı Karadeniz'den Ege'ye ..

Gideros fotolarına ek yapacağım...Sonra ki fotolar ise Barış AKARSU'ya aittir.

Gideros   rdek


GDEROS KOYU


BAkarsu bahe genel


BAkarsu motosikleti


BAkarsu bahesi
 

Ynt: Batı Karadeniz'den Ege'ye ..

Gezerek yaptığımız tatil periyordumuzun son noktasındayız.
Gümüldü-Özdere mevkiinde ki HİPOCAMP'a geldik dün..İlginçtir , her yeni olarak ve 3 gece kalacağız diyerek girdiğimiz kampinglerde hep 5-6 gece kalıp ayrıldık , bugüne dek..
Foça'da ki Sazlıca kamping bunlardan biri.
Sazlıca ile ilgili görüş belirtmiştim , burada detaya girmeyeceğim.
hİPOCAMP'ta ise biraz detaya girmek istiyorum.
İnternette ki cafcaflı web sitesine kanıp, tel da edip bilgi almamıza rağmen buraya geldik..
Aslında burada olmamızın ana nedeni, kargo ile gelecek bir ürünün teslim adresi olarak burayı vermiş olmamız..Kargomuz bugün gelirse yarın buradan hemen vınlayacağız.

Hipocamp neredeyse 2 futbol sahası genişliğinde bir alanda..Denize sıfır ama çoğu kez dalgalı..Sakin su sevenler için pek tercih edilmez..Karışık cinste çok sayıda yüksek ağaç olduğundan gölgesi bol.
Pek çok sayıda karavan,motokaravan ve çadır var halen.Gelenlerin pek çoğu İzmir ve civarından.Bir kaç tane de alman plakalı otobüs bouyutunda motokaravan var.
Kampa girişte size kapıyı uzaktan kumanda ile açan yetkiliden başka tek bir yetkili bulamazsınız.
Sadece bu sabah cowboy gibi at sırtında kampın içinde dolaşan bir adamla karşılaştım..Belinde bir tabancası ve ayağında çizmesi eksikti.:smiley:
Hipocamp, ülkemizde ki kampingler arasında karavana ayrı,otoya ayrı,misafire ayrı fiyat uygulayan kampinglerden biri..Böyle olunca da konaklama fiyatı sevimsizleşiyor tabi..Buna rağmen kalite bakımından tatmin etse, hiç üzülmez insan.
Kampı 2 ye ayıran toprak yolun kenarlarına dikilen defter yaprağı kadar ufak tabelalara " 5 km-azami hız1 yazılmış..Bunlar da uzun boylu çiçeklerin arasında kaybolmuşlar.Kampta kalanların tümü bu yoldan sanki rallydeymişler gibi geçince toz havaya kalkıyor ve eğer yemekteyseniz yemeğinize bulaşıyor veya çamaşır astıysanız onları tekrar yıkama durumnda kalabilirsiniz..Yani bu tabelalar işlevsel değiller. Bir kaç kez oturduğum yerden kalkıp yoldan geçen otoların arkasından olanca sesimle uyarıda bulundum.
Kampın wc lerinde ki rezervuar sistemi bozulmuş,klozeti temizlemiyor..İçleri pislikten geçilmiyor.Bazı duş kabinlerinin ışıkları yanmıyor..Mazallah gece banyo yapmağa kalkarsanız artık karanlıkta körlemesine yıkanacaksınız.

Biz türkler, evvel ezelden beri sefalet çekmeğe,acı çekmeğe, yokluklarla yaşamağa, aza kanaat getirmeğe alışmış insanlarız..Pisliğe de az da olsa tahammül ederiz..Karanlıkta da yaşasak "gık"ımız çıkmaz. Haksızlıklara isyan ettik ama dinleyenimiz mi oldu, bugüne dek? Hayır.
Ama "kamping" kelimesi dilimize yabancı dilden geldiğine göre ve bizde de artık "kamping"ler olduğuna göre ve türkler de faydalandığına göre daha da ileri boyutta düşünülürse buralar uluslararası bir alan olduğuna göre...
Bu kampın yetkililerine seslenmek istiyorum.
Ne hakkınız var da bizi yabancıların diline "pis türkler" diye düşürmeğe.
Aldığınız geceleme fiyatları Türkiye genelinde üst seviyelerde bir fiyat..Bunu istemeyi iyi biliyorsunuz.
Zavallı alman turist karavancı wc ye girdiğinde (ben çıkıyordum) tüm wc kabinlerini tek tek kontrol edip hangisinin içi temiz, suyu aktığına baktı. Ve elini "berbat" anlamında sallayarak çaresizce bir kabine girdi artık.
Bizleri ülkemizi 3000 km uzaktan gelerek ziyaret eden yabancılara karşı kötü düşünceler beslemelerine sebep olan bu gibi işletmelere isyan etmeden duramıyorum.

Bu satırları yazdığım esnada yanımıza 2 ufak çocuğu ile gelen genç bir kampçıyla 3-4 dk sohbet ettik..Onlar da bu bölgede başka kalacak kamping olmadığı için burası gibi kampinglerin verdikleri hizmete boyun eğmek zorunda olduklarını ifade ettiler.
Düpedüz "fırsatçılık" sayesinde böyle kampingler devamlılıklarını sürdürüyorlar.
Biz de sadece isyan edip söyleniyoruz.
Kim duyacaksa..

Buraya 4-5 gece kalmak ümidiyle geldik..Ama bu gece son gecemiz olsun istedik..Yarın Bodrum'da olacağız.
 



Ynt: Batı Karadeniz'den Ege'ye ..


Hipocamp/ Özdere'den ayrıldık..Aklımda otoyola girerek Bodrum'a ulaşmak vardı ama , kader bizi ta Kuşadası'na dek attı.
Arkamızda mini karavanımızla biz bir baktık ki Kuşadası'na iniyoruz.. Giriş yolu güzelce ama şehir içine bir girdik ki sanki pazar günü İstanbul'da Bağdat caddesindeyiz..Milim milim giden trafik yoğunluğunda biz Kuşadası'ndan tam 45 dk da çıkabildik..
Sözde "turistik " olan böylesine bir yerde bozuk yollara hiç tahammül edilmiyor..
Kuşadası aslında ilçe ama..Çoktan İl olmayı haketmiş durumda. Kuşadası'ndan çok daha küçük ve hiç bir cazibesi olmayan yerlere "il" sıfatı verildi.. Acaip bir ülkeyiz vesselam.

Her km yol alışımızda belki Aydın otoyoluna yakınlaşırız dedikçe hep negatif bir durumla biz sonunda kendimizi Söke'de bulduk.. Söke'den sonra Bodrum'a çok sık gittiğimiz için buradan sonra otoyola çıkamayacağımızı anlamıştık.
Söke'de mola verdik... Akşama doğru da Bodrum'un Güvercinlik mahallesinde ki kampingimizdeydik..

Burada aksi bir durum olmazsa Ekimin 10 unu bulacağımızı umuyoruz.

Sevgili Gezenbilir dostları.
Karadeniz'in Amasra'sında 3 gece konaklayarak başlayan 10 günlük bu gezimizde aklımızda kalan en güzel anılarımızı hep Amasra - Cide arasında yaşadık..
Karadeniz sözle izah edilemeyecek güzellikleri barındırıyor.. Denizden oldukça yüksek irtifadan geçen karayolunun tüm dezavantajları bir noktaya geldiğinizde karşınızda bulduğunuz muhteşem bir manzara ile kaybolup gidiyor..
Ne Ege'nin ne de Akdeniz'in o masmavi renkte ki su rengini Karadeniz'de aramayın zaten..Adı da "kara" değil mi ?
Ama denizin karaya girinti yaptığı öyle çok koy var ki , biz artık bir çoğunu yan gözle görerek yolumuza devam ettik.. Beklentilerimiz daha farklıydı sanki..Daha istediğimiz türde yani.. İçine girilebilen Gideros gibi , Tekkeönü gibi insanı alıp götüren denizlere Allahtan ki karadan ulaşım var. Belki kaçırdığımız nereler vardı.. Çalıların,ağaçların,kayaların denizi kapadığı yerlerde..Aşağılarda..

Hepinizin Kaş yolunda ki Kaputaş plajını bildiğini sanıyorum..Denizin yoldan görüntüsü takvim yapraklarına konu olmaya devam eder durur..Masmavi renkte bir suda asılı duran sandalı artık hepimiz ezberledik..
İşte Karadeniz'in bazı kesimlerinde Kaputaş'a benzer çok yer var. Daha da enteresanı, 20 mt eninde ve karaya girinti yapmış Kaputaş kadar berrak bir suda duran 3-4 balıkçı sandalı görüntüsü..Tek fark suyun rengi biraz daha koyuca. O manzarayı nasıl da kaçırdık..Görüntülemeği ne çok isterdim..Şimdi sadece hatıralarımda kalacak..

Karadeniz insanı çok yakınlık gösteriyor..Belki bize tesadüf etti , bilemiyoruz.
Amasra'dan 10 km kadar daha doğuya gidip Çakraz köyünü de 7 km kadar daha geçtikten sonra kaldığımız AKARSU KAMPİNG'i de unutamayacağız..Kampingi de sahiplerini de..Eğer yolunuz o tarafa düşerse gecelemek için gideceğiniz adres AKARSU KAMPİNG olsun..Gösterişi yok, sade bir yer..Ama her noktasından temizlik akıyor ..Hizmette kusur etmeyen bir sahibi/sahibesi var.. Eğer şansınız varsa Karadeniz'in hırçınlığı üzerinde değilse serince suyunda ferahlayabilirsiniz de.. Ama hatırlatayım..Orada ki birinin sözünü aynen aktarıyorum " 1 saatte değişir suyun sıcaklığı...".
Biz bunu yaşadık..Mayolarımızı giydik ama suda ancak dizimize dek ilerleyebildik..Çivi gibiydi su..Oysa bir kaç saat önce
millet denize giriyordu..!!

Batı Karadeniz yollarını motokaravanlara tavsiye ediyorum.. Ağır ağır , her km sini sindirerek , bir yere yetişmemeyi amaçlayarak o yoldan ta Sinop'a dek gidin..Biz Sinop'u es geçtik..Gözüm yemedi çekme karavanla gitmeyi..Pİ2010 ile bile olsa.

Yolun bazı kesimlerinde yol kenarında park etmiş bir çok oto gördüğünüzde orada düğün, nişan var sanmayın:smiley:
İnsanlar bir yol bulmuşlar ve kimbilir kaç mt yukarıdan kayarak mı, yürüyerek mi denizle kucaklaşmağa gidiyorlar..Biz anlamadan geçtik yanlarından..Sonra dönüşte farkettik olayı..Durduk , aşağı baktık ..Deniz aşağıda kaşık kadardı sanki .
Hangi yoldan indiklerini açık olarak keşfedemedik. Görünürde ne bir patika ne bir açık yol vardı.. Ama insanlar ellerinde ki pet su şişeleri ile denize iniyorlardı..

Kurucaşile ve Cide bizde hayal kırıklığı yarattı..Belki fazla şey beklemiştik.. Cide'den ileri de gitmedik..

Ha..Unutmadan bir notu daha ekleyeyim...Akarsu kampingde kaldığımızda sahibesi Fikriye hanımla bir sohbetimizde ona önceden hep belleğimde taşıdığım" Karadenizde Ağustosun yarısı kıştır, yağmurlar başlar.." dedim..
Aldığım yanıtı aynen aktarıyorum.." Hep öyle bilinir ama burada ben Ekim sonuna dek kalıyorum ve yağmur az yağar, güneş daima vardır..Hava da üşütmeyecek kadar ılıktır.."

Karadeniz sizi bekliyor..Geç kalmayın..Yağmur İstanbul'da da yağıyor..
 


Ynt: Batı Karadeniz'den Ege'ye ..

Sn. cygnet, gezinizi hoş bir dille bize anlatmışsınız, teşekkür ederiz. 2007 yazında batı Karadeniz sahiline karavansız olarak 1 hafta süren bir gezi yapmıştım. O gezinin tadı halen damağımda duruyor. Anılarımı tazelediğiniz için teşekkürler :smiley:
 

Ynt: Batı Karadeniz'den Ege'ye ..


Gezinizi çok güzel bir anlatımla bizlere aktardığınız için teşekkürler, Sn. cygnet...
Esenlikle daha nice geziler dileğiyle....
 




Ynt: Batı Karadeniz'den Ege'ye ..

Sn.Cygnet,Bana 2012 Kış Yaptığım Batı Karadeniz Gezilerimi hatırlattınız Teşekkür ederim.
Daha nice güzel geziler dilerim.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,438
Mesajlar
1,517,945
Kayıtlı Üye Sayımız
172,090
Kaydolan Son Üyemiz
senarif1

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

SON KONULAR



Geri
Üst