Ynt: YouTube Yasaklandı
Bir aksilik çıkmazsa güniçinde Youtube'a erişim tekrar sağlanabilecek... Aşağıda http://turk.internet.com 'dan bir yazı...
YouTube hikayesi bu haftanın en sıcak konularından birisi oldu. Atatürk'e hakaret eden bir video nedeniyle kapatılan erişim, bugün işlemlerin geç saatte tamamlanmasından sonra, muhtemelen yarın açılmış olacak.
YouTube olayı halen mail listelerinde tartışılıyor ama akşamüstü saatlerinde ilgili video yerinden kalktı. Tıklayanlar YouTube'un bu durumlardaki klasik sayfası ile karşılaşmaya başladılar ;
This video is no longer available due to a copy right claim by a third party.
Yani, yarın sabah adli mercilerle, Türk Telekom arasında gerçekleştirilecek bürokratik işlemlerin hızına bağlı olarak, YouTube'a günün içinde bir yerlerde yeniden erişmeye başlayacağız gibi gözüküyor.
İsterseniz kısaca hatırlayalım ne olduydu ;
Youtube.com ile ilgili olarak adli yetkililere e-posta yoluyla yurtdışında yaşayan bir kişiden 6 şubat tarihinde:
Youtube.com da Ata’mıza hakaret içeren videoların yayınlandığını ve kendi çabalarına rağmen videonun yayından kaldırılmasını sağlayamadığını, günlerdir uğraştığını fakat umursanmadığı / bir sonuç alamadığını belirten ve bir şeyler yapacak birileri yok mu?
şeklinde bir ihbar/şikayet maili gönderilir. Bunun üzerine yetkililer videoyu indirir ve incelerler ve şu sonuçları çıkarırlar;
o Atatürk’e,
o Türkiye’ye,
o Türklere,
o Türk Kız çocuklarına (Arka fonda ilkokulda okuyan kız çocuklarının resmi olduğu halde)
o Türk Kadınlarına (Arka fonda ağlayan şehit anaları olduğu halde)
* Yunanistan,
* Avrupa Birliği
gibi kavramlarla ilişkilendirerek hakaret ve küfürleri içerir yazı ve görüntülerin olduğu görülür.
Yine 4 Mart 2007 tarihinde başka bir kişiden Youtube.com da “Kemal gayturk” diye aranınca Mustafa Kemal Atatürk hakkında bazı bilgilerin bulunduğu, bundan rahatsız olduğu ve gerekli işlemlerin yapılması gerektiği şeklinde müracaat alınır.
YouTube'ün ABD irtibat adresi ve telefonu bulunur ve 6 Mart tarihinde İstanbul Cumhuriyet Savcılığına istenen tespitler gönderilir ve ilgili mahkeme de kapatma (erişimin engellenmesi) kararını verir. Ancak Nihai kararda “hukuka aykırı içeriğin kaldırılması halinde” erişime tekrar açılması ibaresi vardır.
Arkasından kapatma kararının verildiği akşamın ertesi günü bazı basın kuruluşlarında içeriğin yayından kaldırıldığına dair haberler yayınlanır ancak dava konusu videonun bugün saat 16:00 itibariyle Cumhuriyet Savcılığı talimatı ile yapılan en son kontrolde de halen yayınlanmakta olduğu görülür.
Bugün sabah başlayan YouTube Türkiye temsilcileri ve avukatı ile yapılan temasların, öğleden sonraki bölümünde adli yetkililer içeriğin halen yayınlanmakta olduğunu bildirerek tam linki tekrar verirler. Youtube'den gelen cevapta 1-2 saat içerisinde içeriğin kalkacağı bilgisi ulaşır. Sonuçta da geç saatte dediğimiz gibi, yukarıdaki ibare ile birlikte video yayından kaldırılır.
Basın ve İnternet Camiası Bu konuda Sınıfta Kaldı
Basın ve İnternet camiası YouTube olayına popülist bir yaklaşım gösterdi. Eski bir deyişle, "Mektubun içeriğinden çok zarfına bakıldı." Yani "internete sansür" tartışıldı. Oysa içerikte rahatsız edici bir durum sözkonusuydu ama binlerce insanı rahatsız eden video, basını ve internet camiasını sanki rahatsız etmemiş gibiydi.
Oysa www.youtube.com daha önce de başka taraflarca erişime kapatılmıştı. Örneklersek;
* Avustralya’da 17 yaşında bir kıza tecavüz görüntülerini yayınlandığı için Victoria eyaletinde
* Futbolcu Ronaldonun eski sevgilisi Danielle Cicarelli’nin görüntülerini yayından kaldırmadığı için Brezilya’da (www.news.com.com)
kapatılmış ve suça konu içeriği kaldırması üzerine yeniden erişime açılmıştı. İlginç olan burayı tıklayarak göreceğiniz üzere manken nedeniyle kapatıldığında, dünya "Brezilya sansür uyguluyor" yorumu yapmadı. Ülkemizde de olay Daniela’nın fendi YouTube’u kapattırdı! başlığı ile verildi.
Ama Sözkonusu kendi ülkemiz olduğunda, en başta kendi basınımız ve internet camiamız "sansür" diye bağırmaya başlayınca muhtemelen dış yayınlarda da olay "Türkiye Sansür Yapıyor" başlıkları ile çıktı.
Rahmetli Üzeyir Garih'in 5-6 yıl önce bir toplantıda anlattıklarını da burada anlatmadan geçemeyeceğim. 10 yıl kadar önce Antalya'da 1 turist kıza tecavüz edilmesi olayı, günlük gazetelerde yarım sayfa ve manşetten yer alınca, o yaz Avrupa'da "Türkiye'ye gitmek tehlikeli" başlıklı haberler çıkmıştı. İşte Garih bu hikayeden hareketle, Florida'da o yıllarda yılda 700 Turist gasp olayı meydana geldiğini öğrendiğini ama günde 2 olarak da düşünebileceğimiz tüm gasp olaylarının gazetede küçük çıktığını ve kimsenin de Florida'da Turistler için tehlike var demediğini aktarmış ve Türk Gazeteciliğinin, belki okuyucu çekme uğruna aslında kötülük yaptığını söylemişti. Yukarıdaki olaya da bakarsanız çok farklı bir görüntü vermiyor.
Anlayacağınız, sınıfta kaldık yine. Konuşulamayan yılların birikmiş, dışarıya atılamamış tepkileri sanki, son 10 yıldır boşalacak yer arıyor. Nerede popülist bir durum oluşsa koro halinde herkes ilk konuşan kişinin söylediklerini tekrarlıyor ama durup "dur yahu ben de böyle mi düşünüyorum" ya da "acaba benim fikrim de bu mu?" demeye ya da belki düşünmeye korkuyor.