Külçe külçe altına değişmem
Tanrıların Dağı Kaz Dağları
Bu hafta Kaz Dağlarındayız.Amacımız Türkiye’nin zenginliklerine dikkat çekmek,farkındalığı artırmak.Kaz Dağları’nda şuanda altı için sondaj çalışmaları yapılıyor.Eğer altın bulunursa mitolojik İda dağı (Kaz Dağları) tarihin en acımasız darbesini yiyecek.Türkiye bir ikilemle karşı karşıya.Ya yerüstü zenginliklerini seçecek yada yeraltı.
Kaz Dağları sert kayaçlardan oluşan derin kanyornlrla oyulmuş..ılık havasını zirveye,zirvenin serin havasını soba borusu görevini görerek sirkilasyon sağlamış..23 endimk bitki ve hayvan türü sağlamış..bu oksijen bolluğunu sağlıyor..eşe değeri sadece İsviçre Alpleri'nden var..
Oksijen kaynağı
Mitolojiden Kaz Dağları 3 cümle ile ifade edilmiş.Tanrıların Dağı,Hayvanların anası,Binpınar.Burda en önemli unsur
kuşkusuz Binpınar.Sert kayaçlardan oluşan Kaz Dağları’nın bir su deposu görevi görüyor.Bu su Edremit ovasın
besliyor.Hatta bu suyun deniz altından Midilli Adasına ulaştığı söylenir.Dağ kırılgan bir yapıya sahip bu
yüzden dağın her tarafından pınarlar fışkırıyor.
Kaz Dağları’nda kuzeyden güneye uzanan derin kanyonlar bulunuyor.Bu kanyonlar güneyin sıcak havasını kuzeye,kuzeyin serin havasını da güneye taşıyor.Dağ bir soba borusu görevi görüyor.Bu hava sirkilasyonu nedeniyle bu bölgede oksijen bol.Suyu, oksijeni bol olan Kaz Dağları 21 hayvan,85 kuşu ve 23 endemik bitkiye ev sahipliği yapıyor.Benzere sadece İsviçre Alplerinde bulunan bu oksijen deposu yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.2 külçe altın için değeri parayla ölçülemeyecek bir güzellik yok ediliyor.
Direniş Köyü Bahçedere
Direnişin başladığı Bahçedere Köyü’ne gidiyoruz.Altın için sondaj çalışmaları bu köyün hemen üstünde yapılıyor.Geçimini zeytin ve meyvecilikten kazanan köylü bu çalışmalardan rahatsız.Çünkü suları kirlenme tehlikesi ile karşı karşıya.
* Bahçedere Köylüsü:Yargıya başvuracağız.3 tane su kaynağımız var 3 de maden arama sahası içinde.Su olmazsa ne yaparız?Biz zeytinden ve meyvadan para kazanıyoruz.Altın bizim karnımızı doyurmaz.
* Güven
aha önce hiç altın bulan oldu mu ? Neden burda arıyorlar?
* Köylü:Biz duymadık.Ama yukarıda demir madenleri var.Çok eskiden kalma.Belki 700 yıllık.Zaten oraları arıyorlar
Bu arada Çanakkale Valiliği Tarım İl Müdürlüğünden bir ekip inceleme yapmak için köye geliyor. Köylü Zeytin yasasının yürürlüğe sokulması için Valiliğe şikeyet dilekçesi vermiş.
* Köylü 2:Zeytin yasasının uygulanmasını istiyoruz.benim zeytinliğimin yanında altın arıyorlar.Zeytin yasasına göre 3 km yaklaşamazlar.
Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Yasası’nın 20. maddesi, "Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç; kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez" diyor. Sondaj alanları zeytinlikleriyle burun buruna olan köylüler bu yasaya güveniyor.Yolda karşılaştığımız 70 yaşındaki köylü kadının açıklamısı ise çok çarpıcı.
* Köylü kadın (70)::İstemiyorum.Bu yaşa kadar yaşadım acık daha yaşamak istiyorum.70 yaşındayım 5-10 sene daha bu güzellikler içinde yaşamak isterdim ama olmaycak.Altın istemiyorum.Çocuklarım için bö köyün kalmasını istiyorum.
Topraklarında huzur içinde ölmek her insanın en doğal hakkı.Bu hakkı alama niyetinde olanların ,bu köylünün dediklerini bir kere daha düşünmesi gerekir.
Sondaj adı altında çevre katliamı?
Sondaj çalışması yapılan tepeye gidiyoruz.Grayderler orman içinde nerdeyse 2 araç geçecek kadar yer açmış.Yol boyu kesilen ağaçlardan geri kalan istiflenmiş odunlar göze çarpıyor.
Sondaj yapılan kuyular borular yerleştirilip üstü kapatılmış.
Sondaj için koruma altındaki asırlık ardıç ağaçlarıda bir bir yok edilmiş. Ardıç ağaçları ardıç kuşu sayesinde çoğalıyor.Ardıç kuşu tohumu midesinde sindirip yumuşatıyor.Daha sonra dışkısıyla toprağa bırakıyor.Uygun ortamda bu tohum yeşerip ardıç ormanını oluşturuyor.Bu nedenle asırlık ardıç ağaçlarının tümü koruma kapsamında.Burda ise hepsi bir biri yıkılmış.Tam bir katliam.
Sondaj kuyularının bulunduğu bölgede antik dönemden kalan onlarca maden ocağı var.İnsan eliyle açılmış bu antik mağraların hepsi işaretlenmiş.Zamanında demir çıkarılan bu mağralarda altın olduğu sanılıyor.Eğer bulunursa bu tepe olduğu gibi kazılacak.Ardından altını topraktan ayırmak için devreye siyünür girecek.
Dağ santim santim işaretlenmiş
Nerdeyse dağ santim santim işaretlenmiş.
Tepkiler üzerine sondaj kuyularının büyük bir kısmı açılmadan bırakılmış.Bu geri geleceklerinin işareti.yani daha kazılacak yüzlerce yer var.
Rehberimiz Hüseyin Yetiştiriciler 85 yılına kadar faaliyet gösteren kurşun ocaklarını göstermek istiyor.Çünkü kuruşun ocakları nedeniyle bir nesil hayatı kaybetmiş.Kurşun ocaklarının altın aranan bölgeye uzaklığı kuş uçumu 2 kilometre.Dağları altında şehirler oluşturulmuş.Bu madeni görmek için Kaz Dağlarının içine doğru yol alıyoruz.Ancak Hava kararmak üzere.Geceyi Kaz Dağları’na tepeden bakan yangın gözetleme kulesinde geçireceğiz.Manzara muhteşem.Bir bardak çay,Ege'nin üstünde batan güneşin kızıllığı ve yeşilin her tonu ile bezenmiş mitolojik bir dağ.Kazı olursa bu yeşilliğin içine kahverengi dev çukurlar açılacak.Toz,toprak Kaz Dağları'nın havasını karışacak.Sonrasında devreye siyanür girecek.Sular kimyasal tehlike ile karşı karşıya kalacak.Bunun düşünmek bile insanı rahatsız ediyor.
Yıldızların altında güzel bir gece geçirdikten sonra tekrar yola koyuluyoruz.
Ölüm madenleri
Hedefimiz bir zamanlar bu bölgede ölümlere yol açan kurşun madenleri.O dönemde de bir şey olmaz demişler ama yüzlerce insan kurşun zehirlenmesinden hayatını kaybetmiş.İşte hayatını kaybedenlerin mezarları.Mezarların üstünde maden hastalığından ölmüştür yazıyor.Ölenlerin çoğu 1950-52 yılları arasında doğmuş.Bir nesil yok olmuş.
Türkmen Köylüsü (Davran):Burada bir nesil öldü..Kurşun soludular.Yoğurt verip madene soktular.Fransızlar,İngilizler,İtalyanlar kazı yaptı.Hiçbiri birşey söylemediler.Ölümler başlayınca madeni kapatıp gittiler.Buranın altı bir şehir gibi.Bizden kimse buralara gelmez.Çünkü bu madenler ölüm saçıyor.Şimdi de siyanür gelcek.Birşey olmayacak diyorlar.Bunlarda demişti.Kimseye güvenmiyoruz.Kimyasal madde istemiyoruz.
Madenin içine doğru giriyoruz.Ancak çok tehlikeli.Tren rayları ve tünel dayanaklarının çoğu parçalanmış.Maden çökme tehlikesi ile karşı karşıya.Fazla içeri giremiyoruz.Tünelin içinde insanı rahatsız eden keskin bir koku var.20 yıldır çalışmamasına rağmen maden hala ölüm saçmaya devam ediyor.Şimdi de devreye siyanür girecek.Patlayan dinamitler bu madenlerin çökmesine neden olabilir.O zaman ne olacak? Oksijen yerine siyanürle zenginleştirilmiş kurşun soluyacağız.
Homeros’un İlyada Destanı’nda “Binpınarlı İda “ diye bahsettiği Kaz Dağları’nın içine doğru yol almaya devam ediyoruz.Madenleri geri de bırakıp bu yeryüzü cennetinin tadını almak istiyoruz.Asıl zenginlik yer altında değil yer üstünde.Nehirler,göller,pınarlar,binbirçeşit hayvan ve bitki örtüsü.Dere kenarında kayrak taşı altında ateş yakarak kendimize ziyafet çekiyoruz.Masmavi gökyüzü,derenin huzur veren şırıltısı,güneyden kuzeye esen ılık düzgarlar,kuşu cıvıltıları ve insana huzur veren ormanın kokusu.Ölmeden önce görmeniz gerken bir yer.
Sizler ne düşünürsünüz bilmem ama ben külçe külçe altına bir santimetre karesini değişmem.Umarım herşey iyi olur.Ama şunu söylemeliyim.Oturduğunuz yerden buranın havasını soluyorsunuz.Her nefes alışınızda bunu bir kere daha düşünün.
<a href="http://www.guvenislamoglu.com/default.asp?m_id=2§ion_id=24&c_id=316&title=K%FCl%E7e%20k%FCl%E7e%20alt%FDna%20de%F0i%FEmem">Kaynak</a>