Ynt: Yedigöller 23-24 Ağustos (ankara'dan)
Gittim, gördüm, deneyimledim..
ve insan hayvanından daha zararlı ve rahatsız edici bir canlının yedigöllerde bulunmadığına kanaat getirdim.
Dediğiniz gibi 4.30 civarında yola çıktım otoban yolculuğu 2 saat geriye kalan stabilize yol ise 1-1.5 saat sürdü. Hayalimde daha büyük daha geniş bir alan vardı ancak öyle değilmiş. Göller birbirlerine çok yakın. Derin göl kenarına kurdum çadırımı. O saatlerde fazla insan yoktu, sürekli hayalini kurduğum insandan uzak doğadan çok piknik alanı gibiydi.
Pikniğe gelen insanların gürültüsü, çadıra gelen top, çadırınızın dibine kadar gelip "çadırda kalıyorlar bak" diyerek eşyalarınızı göz ile süzüp çadırınızın kapısının karşısına dikilip içeri bakanlar vb...
Kamp yapanlarda konuya hassas insanlar değillerdi (hepsi için konuşmuyorum elbet) saat 1'e 2'ye kadar gümbür gümbür müziğin sesini açan karavan sakini, ateş başında makul ses ile konuşmayı değilde bağırmayı böğürmeyi tercih eden çadır sakinleri vb...
Sabahın 5'inde çadırının içinden yüksek sesle "hiç uyuyan insan var mı diye düşünmüyorlar" diyen hanımefendi duygularıma tercüman oldu.
Bunların dışında hava üşütecek kadar soğuk olmadı. Çadır 2.10 boyunda ama ben (1.82) sığamadım. Su sıkıntısı çekmiyorsunuz, tuvaletler çok temiz değil ama kullanılabiliyor.
Bir daha yedi göller ?? Belki.. İkinci deneyimim çok daha sakin, insandan uzak, kimilerinin tabiriyle vahşi doğa olacaktır.