10 Nisan' da 10 Bin Kişi

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Trakya Gezi Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 30
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 8,250
Ynt: 10 Nisan' da 10 Bin Kişi

geleceğimiz için çok öneöli bir olay bu iş

siyaset, hemşerilik, zengin fakır, genc yaslı

sınıflar üstü bir olay gelecek nesilleri düşünmek lazım

bizler bir japon kadar olamıyormuyuz kendilerini feda

ediyorlar genç ve yeni nesilleri kurtarmak için
 

Etiketler
Ynt: 10 Nisan' da 10 Bin Kişi

Mükemmel bakış....
 

Ynt: 10 Nisan' da 10 Bin Kişi

bir aksilik olmazsa yarın sabah 10gibi marşa basıyoruz...

10nisan'da karamusul'da görüşmek üzere...
 

Ynt: 10 Nisan' da 10 Bin Kişi

size katılamıyotum ama destekliyorum.iyi katılımlar ve başarılar diliyorum.
 




Ynt: 10 Nisan' da 10 Bin Kişi

Uzun zamandan sonra sezonun ilk motor gezisini benim için anlam ve önemi çok büyük olan Trakya için, ucundan kıyısından da olsa suyunun kenarında oynadığım, Trakya’nın bereketli topraklarına hayat veren Ergene için yapmak istedik.
Bu kararı da Ergene Hayata Dönsün eylemine nasıl destek olurum diye düşünürken verdim.
Sonuçta eyleme öyle ya da böyle katılacaktım.
Bunu Trakya’nın her köşesinden geçerek, gittiğimiz yerlerde insanlarla Ergene ve Trakya hakkında konuşarak gerçekleştirmenin elimden gelenin en iyi olacağına karar verdim.
Bu kararımı her zaman yanımda olan kadim dostum, mesai arkadaşım Hüseyin abimle paylaştım ve ben daha konuyu anlatmaya çalışırken, dikiz aynalarına bakmayı unutma giderken, ben oradayım, sen nereye ben oraya dedi…
Bu cümlesi bile onla olan bağımı özetler bana kalırsa…
Ha bu arada Hüseyin abim de Trakya olmasa bile komşu çocuğudur. Bergama’nın suyunda toprağında hayat bulmuş bir kimsedir. Bu eylemin bir benzerini zamanında onlarda yapmıştı hatırlarsanız siyanürle altın arayanlara karşı…

Derken tipik Trakya insani özelliği olarak her şeyi son dakikaya bırakmak gibi huyum olduğundan son haftada rotayı bile kâğıda dökmemiştim nasılsa kafamdadır diye.
Tabi bu arada motorla gezicez haberini hemen sevgili dostum, fahri Trakyalı hemşerim, damat Olcay paşamla da paylaştım, o da “adaj gelirim, peşindeyim” dedi.

Neyse derken son haftaya girdik hop oturduk hop kalktık yağmur yağdı yağacak, yok yağmayacak…
Geçen hafta Gökhan Abur’la kalktık Havayı Koklayan Adam Bünyamin’le yattık. Gece bilgisayarları açık bırakıp hava durumu sitelerine baktık tuvalete suya kalktıkça…
Bu gezi ve maksadı için hepimiz ciddi manada çok hevesli ve bir o kadar da heyecanlıydık.
Neyse lafı uzatmadan geldik yola çıkma zamanına…
Sabah Olcay aradı ve iş münasebetiyle katılamayacağını söyledi.
Biraz mutsuz etse de onun ne büyük acı içinde olduğunu tahmin ettiğimizden ses etmedik, moral bozmadık.

Bazı aksilikler sebebiyle Cuma günü 10.00 olarak planladığımız çıkışımız bazı işsel gecikmelerden ötürü 11.45’i buldu…

1 BMW R 1150 GS Adventure (Hüseyin abi)
1 BMW F 650 GS (ben deniz)

Olmak üzere 2 motosiklet Ayazağa’dan gaz açtık…

Gecikme dolayısı ile planlanan rota başlangıcı Çatalca’dan Saray istikametine iken Silivri-Saray olarak değiştirdik. Çünkü hafiften bir yağmur baş göz gösterdi biz Ayazağa’dan çıkarken… Bu yüzden zaman kaybımızı ve yağmur sürecini düşünerek yolumuzu bir kısım otoyol bir kısım E-5 ile by-pass ederek aldık ve saat 13.30 civarı Silivri’ye girdik…



Hemen Köfteci Osman’da bir ikmal yaptık…




Ve Trakya turumuzun ilk ayağını Köfte-Peynir Helvası ikilemesiyle başlattık… daha önümüzde çok köfte ve peynir helvası durakları vardı…

Saat 14.30 gibi buradan çıkış yaptık ve gaz kesmeden Saray’a doğru yola koyulduk…

Çerkezköy’den geçtik…






Ve Saray’a vardık…
 

Ynt: 10 Nisan' da 10 Bin Kişi

Saray’da eylemin afişlerini bir banka atm’sinde görünce “çakı bulmuş şopar gibi sevindik.”




Saray’da ufak ufak bulutlar etrafımızı sardı ve Vize’ye girerken yağmur ilk damlalarını attı…
Tabi bu esnada tek derdimiz rotanın ilk etabı olan İst-Kırklar kısmını tamamlamaktı.
Bu sebeple yer yer sağnak ve ahmak ıslatan kıvamında çeşitli voleler yapan havaya karşı kendimizi sağlama almak açısından Saray-Kıyıköy-Sergen-Poyralı rotasını Saray-Vize-Poyralı olarak değiştirmek zorunda kaldık çünkü bir ara gökyüzü öyle karardı ki saat 16.00civarıydı sanırım yolu sadece farla aydınlatır olduk adeta…
Tabi bu arada yağmur münasebetiyle hızımız düştü, bol virajlı Vize-Poyralı güzergahı hem seyri güzel hem de bir o kadar dikkatin ve yusufun tavan yaptığı bir mesafe oldu.


Anne tarafımın köyü olan Poyralı’ya bayır aşağı inerken görünce bir duygulandım. Sevindim.



Yazlar az güzel vakitlerim geçmemişti deresinde, kavaklığında…
Köfteci Muammer agam’ın dükkanı da açıktı, köfte yerdik te ama acıkmamıştık henüz ve yağmur da ufak ufak duruyordu. Kırklareli’ne geldik sayılırdı…
Köy içinden geçerken kornayla selam verdik köylüye…Derenin köprüsünü geçip bayırı sardırmadan hemen sağda durduk mezarlığın karşısında, içeri girmeden dayıma, enişteme, dedeme, nineme dua ettik.
En yakın zamanda gelip topraklarını havalandırıp derenin suyundan topraklarına dökmek için söz verdim kendime…


Bu kısa seramoniden sonra yer yer yağışın arkamızda kaldığını giderek kuruyan yoldan anladık ve biraz yol kestik ve sakince pınarhisar’a ve oradan kırklareli’ne girdik….









Girdik ama girişte polis abi geldiğimizi görüp te yolun karşısından depar attı vallahi.
Evraktı falan derken bayağı sohbet oldu ayaküstü.
Tekirdağlı hemşerim çıktı biraz ordan muhabbet yaptık. Evrakları görünce
“işte bea işte bea, şiir gibi baksana, sigorta tam, a2 var hemde c’li e’li, rusat tam… daha ne olsun bea…” dedi.
Gülüştük… bir fotoğraf çekildik devam etik.
Bu fotoda ortadaki arkadaş yakalanan

Bizimle beraber yoldan çevirdiği motorun sürücüsünün ne ehliyeti ne ruhsatı vardı, polis bağlicaz deyince “aga du bağlama emen bea, ben sülüyom getircekler evden epiciini şindi” dedi. Güldük bayağı 

Bu fotoda aynada görünen motor evrakları olmayan.


Ve Kırklareli’ne girince Karagöz’e selam durmadan olmaz…



Trakya insanının değişik isimli mekanlarından biri…

Ve teyzemin evine geldik…


Akşam Kırklareli’nde kalacağımız için Kasaplararasında piiz yapmadan olmaz…
Gittik Damat Olcay Paşa’nın müdavimi olduğu “Küçük Canlı – Zikri’nin Yerine…”
Avuç içi kadar bir birane.
Muhabbet şahane…
Zaten içeri girdik falan hemen muhabbet başladı “naabünüz be adaj” diye… 
Fotoğrafta en sağda üstü açık spor kafalı Oğuz abinin biranede cüppeli fotoları var…(zate adam arkadaşına kulak yaptı fotoda bile  )


Ne iş dedik başladı anlatmaya….
50 yaşından sora maaşa zam alsın diye 2 senelik MYO okumuş. Okulun en yaşlısı diye rektör onu sahneye çıkarmış etmiş…Hikayesi burada yazmakla bitmez…
“adaj sınav zamanı gelüüdüm te buraya çeküüdüm vodkayı sora sınava…”
“ee abi sora nası geçiyodu?”
“abe vodkayı aldınmıydı zihin canavar oluyy hepicii 90dı bea” diyo…
Okulu bitirince büyük oğluna fırça kaymış “ulan ben bitirdim sen giremedin bi şu okula” diye…

Mekan ufak, sohbet bitmek bimiyor…
Ama ikişer bira-rakı da bırakıyoruz sohbeti ayrılıyoruz. Hafif yorgunluk var, daha yolumuz uzun, dinlenmek gerek…
Eve dönüyoruz…
 

Ynt: 10 Nisan' da 10 Bin Kişi

Cumartesi sabahı erkenden kalkıyoruz, e malum trakya’nın en kuzeyindeyiz, hava inanılmaz temiz, dolayısıyla sabah erkenden dinç ve uykuyu almış olarak kalkmak kolay oluyor.
Teyzemin güzel kahvaltısından sonra Edirne’ye doğru yola koyuluyoruz.



Edirne’ye kafamıza kurşun gibi yağan kara kabuklu böcekler eşliğinde giriyoruz…


Burada da ufak bir ziyaretten sonra Uzunköprü’ye doğru saat 12.00’da yola çıkıyoruz…



Hava kapalı gibi ama yağış olmasın diye de duayı elden bırakmıyoruz 




Ve Uzunköprü’deyiz…


Ortalık sinek kaynıyor… Ergene simsiyah akıyor… Ağlıyor adeta…





Uzunköprü şehir merkezinde ufak bir turdan sonra bir kahvede çay içelim diye duruyoruz burada ahaliyle muhabbet yine Ergene…
Fotoğraf çekilip tam ayrılacakken belediye aparlöründen anons geliyor Pazar günkü Ergene Hayata Dönsün Eylemi için…



Anons bitince bizde yola koyuluyoruz…

İlk durak Malkara…

Yol uzun…






Keşan’a girmeden kavşaktan dönüyoruz….

Memleket sınırından içeri giriş…


Malkara’da çocukluk arkadaşım Burak karşılıyor bizi…
Her zamanki köfteciye gidiyoruz ızgara yemeğe…

Çok acıkmışız ilk gelen partiye yumulunca ben, foto çekmeyi atlıyorum, anca 2. seferi fotolamak aklıma geliyor…
(açım bea…)


Ve bir peynir helvası daha… bu sefer ki de farklı…



Burak bizi başka bir arkadaşımızın Büyükbaş hayvan çiftliğine götürüyor arka yollardan…




Tesis çok büyük…
600 küsür büyükbaş kadrosuyla Trakya’nın en büyüklerinden biri tesis…
Birçok şey otomatik sistemle çalışıyor, hayvanların yemlemesinden altlarının temizliğine kadar…





Ve İneklere Manikür Pedikür yapan sevgili Engin’le karşılaşıyoruz…



Sonra tesisi bitirip iş yola koyulmaya geliyor…
Sevgili dostumuz Hasan’ın bu büyük tesisini görüp dolaşmak, biraz motor muhabbeti yapmak iyi geliyor ve foto çekilip yola koyuluyoruz.




Malkara’ya Burak’ı bırakırken yeni motor almış olan Hakan’la karşılaşıyoruz.
Güzel bir Varadero almış hayırlı olsun diyoruz…



Ver elini Şarköy…
 

Ynt: 10 Nisan' da 10 Bin Kişi




Bir ara güneş çıkıyor, gölgemle gidiyoruz ama pat yağmur damlıyor bikaç km sora..






Şarköy’ün yolları süper olmuş, genişlemiş, virajlara yata kalka giriyoruz…



Bacaklar ağrıyor, ara ara yavaşlayıp bacakları açıyoruz.




Hava süper… Açık…
Denizi görüyoruzve içimiz huzur doluyor…



Şarköy’deyiz…

 







Ynt: 10 Nisan' da 10 Bin Kişi

Tekirdağ’da bizim evde kaldık, evdekilerle bol kahkahalı sohbetten sonra yatıyoruz gece yarısına doğru…

Pazar sabahı da İlk durak Muratlı….
Bu esnada Tekirdağ’da bize Damat Olcay Paşa katılıyor ve sayımız nihayet üçe çıkıyor…


Koyun sürüsüne denk geliyoruz…



Ve Karamusul’dayız…
Motorları köy girişinde eski amerikanların olduğu bir düzlüğe bırakıyoruz. Çünkü jandarma salmıyor araçları köye…






Eylem oldukça kalabalık…




Köfteci dayım hemen yanaşmış…


Karamusul’dan ayrılıp dönüşe geçiyoruz…

Ergene kapkara akıyor…

Dönüş yolunda Ahmetbey-Vize-Saray-İstanbul yapıyoruz…

Ve istanbul’dayız…


Sayısız güzellik ve hikayeyle 3 gün süren ve başlangıcından bitişine 805km süren yolculuğumuz burada sona eriyor.
Ergene Hayata Dönsün için teker çevirdik… Birçok yerleşim yerine girdik, Ergene’den konuştuk…
En kuzeydeki de en güneydeki de bu durumdan rahatsız…

Ergene’yi rahat bırakın…

Saygılarımla.

Iceman®
 

Ynt: 10 Nisan' da 10 Bin Kişi

Bu nefis Trakya ziyafeti için çooook çok sağolun Sayın "Iceman®"!..
Keşke tüm Türkiye, insanı ve doğasıyla Trakya gibi olsaydı!...
..Ve Ergene de böyle olmasaydı!...

Cavid Sezen