Bugün genç, fişek gibi bir disco sahibi, beni kırmadı, işi gücü halledip yemekte buluştu. Ben ve arkadaşlarımla.
Aracı için neler yaptığını gayet samimi şekilde anlattı, paylaştı ve gösterdi.
Aracı görmeme, incelememe fırsat verdi.
Ben disco ustası değil, hayalinin peşinde gitmeye hazırlanan bir adamdım buluşma öncesinde.
Yıllar önce kullandığı araca hasret duyan bir end-user.
Disco'yu, üzerinde o kadar sevgi, sabır ve zevkle uğraşılmış olan discoyu, bi end-user olarak -arkadaşlarımla- inceleme fırsatım oldu.
Araç, benim yıllar önce, bundan on yaş gençken kullanıp hayran olduğum halinden belki de 40 yıl yaşlanmış idi. Yanlış anlamayın, araç bakımlı, aktif kullanılan, zevk alınan, sorunsuz, üzerinde çok çaba ve emek sarfedilmiş bir araçtı.
Ama yıllar içinde sanırım değişen ben olmuşum. Aracı satın almak, ondan zevk almak, onunla uğraşmak ve sonrasında keyif almak ile ilgili en ufak bir his hissetmediğimi gördüm, farkettim.
Bu işi gönül işi arkadaşlar, ve sanırım gördüğüm araba değil ben yetersizim bu disco sahibi olma azminde.
Aracını taa nerden göstermeye getiren, emek, para ve zaman harcayan arkadaşım beni mazur görsün ve hiç üzülmesin, eminim benden daha istekli ve gönüllü alıcıyı mutlaka bulacaktır, çünkü araç hiç de fena değil genel değerlendirme açısından.
Ama ben bu sevgi, sabır ve emeğe hazır değilmişim. Bunu anladım.
Önce, araç sahibi genç arkadaşımdan, daha sonra da bu topic'i okuyan ve/veya yanıtlayan sizlerden, zamanınızı boşa harcadığım için özür dilerim. Kabul ediniz.
Saygı ve sevgilerimle.