Ankara'dan Amasya - Tokat - Bayburt - Yusufeli - Barhal - Artvin - Borçka - Macehel ve Kaçkarlar

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan aslankurt72 Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 49
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 10,914

Etiketler






Ertesi gün; 08.00 de Maral Köyü’nden ayrılıyoruz. Arhavi’den Mençuna Şelalesi yoluna sapıyoruz.15 Km kadar gittikten sonra, Arhavi ve Kamilet derelerinin birleştiği Çifte Köprüler’e geliyoruz. Aracımızı orada bıraktıktan sonra, Kamilet Dere boyu böğürtlen toplayarak 3,5 Km. yürüdükten sonra Mençuna köprüsüne geliyoruz. Oradan 1,5 Km.lik dik yamacı 40 dakikada yürüyerek Şelaleye varıyoruz. Geçen yıl geldiğimizde bizden başka kimseye rastlamadığımız doğal olan şelalede epeyce doğallığı bozan yürümeyi kolaylaştıran şeyler yapılmış ve kalabalıklaşmış. Geçen yıl bizden başka kimsenin olmadığı çay bahçesinde de oturacak yer bulmakta zorlanıyoruz. Bir yere ulaşım kolaylaşıp kolaylık tesisleri yapıldıkça bana göre güzelliği bozuluyor.10 km.lik yürüyüşümüzü tamamladıktan sonra aracımıza binip Fındıklı, Ardeşen üzerinden Çamlıhemşin’de Fırtına Deresi kıyısındaki Doğa Otel’e yerleşiyoruz. Atilla İlhan’a ikiz kardeşi kadar benzeyen Doğa Otel’in sahibi İdris Bey, uzun zaman Fransa’da yaşamış, gözü-gönlü tok, hoş bir insan. Yöresel yemekleri ve güler yüzleri ile sorunlarınıza çözüm sağlayıp, kendinizi akrabalarınıza ziyarete gelmiş gibi hissetmenizi sağlıyorlar. Bölge hakkındaki derin bilgisinden istifade ediyoruz. Bizle benzer amaçlı gelen diğer gruplarla faaliyetlerimiz hakkında görüş alışverişi yapıyoruz.









 




Cennet gibi yerler..Gitmiş kadar olduk.
Paylaşım için çok teşekkürler,
 



Gezinizi ilgiyle takip ediyoruz..

Biraz daha fazla fotograf desem .. ;D
 


İyi günler
Sy Kurt
Çok güzel bir gezi olmuşi fotograflarınızı bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim,ilgi ile takip ediyoruz.
Gezinizin istediğniz gibi geçmesi dileğiyle
Saygılar
Batuhan
 

Ertesi gün 0800 de Araçla Ayder yaylasına gidiyoruz.Tatil günü olduğundan mı dır.Her yer ana baba günü. Ayder sanki bir alış-veriş merkezi gibi olmuş.Çoktandır bu bölgeye yaptığımız gezilerde Ayderi programa koymuyorduk.Çok iyi yaptığımızı teyit edilmiş oldu. Ancak Yukarı Kavron’a gitmek için mecburen bu yoldan geçiyoruz. Yukarı Kavron’un yolunun çok kötü olduğunu bildiğimizden aracı burada park edip,dolmuşa biniyoruz. Dolmuşcular ford minibüslerle bozuk yollarda off road culara taş çıkarırcasına kullanıyorlar. Ayder’den sonra Kale düzü,Aşağı Kavron derken Yukarı Kavron’a geliyoruz. Bizim gibi gelenlerden bazıları bizi tam techizatlı görünce yöreye ilişkin sorular soruyorlar bildiklerimi anlatıyorum. Bizim hazırlandığımız sırada tempo turun getirdiği çoğunluğu yaşlı yabancı turistlerden oluşan 25 -30 kişilik bir grup bizim yürüyeceğimiz Göller istikametine hareket ediyorlar. Bizde hazırlıklarımızı tamamlayıp aynı istikamete yürüyoruz. Muhteşem manzaralar arada bir sisin bastırmasıyla kayboluyor.Çeşit çeşit renk renk çiçekler Uzun bir tırmanıştan sonra Karadeniz gölüne ulaşıyoruz.Ancak sisten göl gözükmiyor. Bir aralık bir parçası belli oluyor. Resimliyoruz. Sonra Büyük Deniz gölüne doğru devam ediyoruz. Buzullardan eriyen sular göle, göldende dereler vasıtasıyla köpüre köpüre aşağılara akıyor.Bu güzergah için en uygun mevsim bu mevsim.Önce gelinirse,birkaç yerden geçilen dereler geçit vermez.Daha sonra gelinirse, buzullar ve sular azalacağı için manzara bu kadar güzel olmazdı.
Büyük deniz gölünde yemeğimizi yedikten sonra,geriye dönüyoruz. Son dolmuş 1700 de olduğu için daha önce 16.30 da Yukarı Kavron yaylasına gelmemize rağmen minibüs yayladaki çeşitli yolcuların işlerini bitmesini beklediği için ancak 18.30 da hareket ediyor. Etkinliğimizi erken bitirebilsek ZİL Kale ye gitmeye planlamıştık maalesef geç kalıyoruz. Akşam Doğa otelde Fırtına deresinin sürekli yoğun yağan yağmur sesi gibi olan sesini dinliyoruz.