İlk resimlerde görülüyor. Erol'un araç kara oturmuş ve Erol kar kürüyor. Allahtan iki araçta da kürek vardı. Benim araçta olan malzemeleri Ümit'in araçtan benimkine daha önce aktarmıştık lazım olur diye. Lazım da oldu zaten. Erol'un aracının önce askıda kaldığını zannedip çapraz tekerleklerin önünü ve altını açıp besledik. Ama baktık ki araç hiç ilermeyor. Aracı benim araçla çekelim dedik. Ama nafile, 2 çelik halat orta birleşme yerinden koptu. Allahtan halatların orta kısmına kopup sıçramasın diye zincir torbasını astık. Halat kopunca herhangi bir sıkıntı olmadı. En son çare Erol'un aracı yandan krikoya kaldırıp tekerlerin altını kaya ile besledik ve çıkardık. Benim araç aynı yerden geçerken arka taraf sağa doğru atınca az kalsın uçurumdan aşağı kestirmeden iniyorduk. Ufak tefek ileri gerilerle aracı oradan çıkarıp gezimize devam ettik. Sonunda ateşin kenarında sucuk ekmek ve aliminyum demlikte demlenmiş çay keyfi, bütün yorgunluğumuzu aldı.