Ynt: İki İhtilal
Liberalizmin devamında yeni bir fikir akımı gelişti
Nasyonalizm veya Nasyonal sosyalizm
Fransız ihtilali ile ortaya çıkan ve fertlere özgürlük vadeden Liberalizm bu defa milletlere özgürlük ifadesi ile kendisini göstermişti. Nasyonalizm, milletlerin bağımsızlığının ifadesidir. Millet tarifinde dil, din ve ırk birliğini esas alan bu fikir akımı, ileriki yıllarda Irkçılık düşüncesini ön plana çıkararak Almanya, İtalya, İspanyada faşizm’i doğurdu.
Napolyon Fransız hâkimiyetini sağlamak adına giriştiği savaşlarda, başka ülkelerin egemenliği altında yaşayan halklara hürriyet vaat ederek ayaklandırdı. Bütün Avrupa’yı kan gölüne döndüren Napolyon’u durdurmak için İngiltere, Avusturya, Rusya ve Prusya Viyana kongresini düzenleyerek Avrupa Korosu adını verdikleri bir birlik oluşturdular. Oluşturulan bu birliğin hedeflerinden birisi de daha zayıf devletleri aralarında paylaşmak idi. Bağımsızlığını kazanmış olan Polonya bir kere daha parçalanmış, bu arada Osmanlı topraklarının paylaşılması hesapları da güçlenmeye başlamıştı. Nasyonalizm fikri ve Viyana kongresi, gerileme dönemine giren Osmanlıyı da etkilemeye başladı.1821 yılında başlayan Yunan ayrılıkçı hareketleri karşısında Osmanlı İngiltere’nin desteğinden emindi ancak öyle olmadı, İngiltere Yunanistan’ın bağımsızlığını Rus desteği ile almasını kendisi için tehlikeli görerek, kendi kontrolün de bir devlet olsun düşüncesi ile destekledi. 1827 Navarin’de demirli Osmanlı donanması o günün düşmanı Rusya, dost bilinen İngiltere ve Fransız gemilerince topa tutularak batırıldı. Osmanlı çaresiz İngiliz baskısı ile geri çekildi, o bölgede dağınık olarak yaşayan 20.000’e yakın Türk nüfusunun çoğu katledilmesiyle Yunanistan, 1829 da bağımsızlığını kazandı. Aynı yıllarda yeniçeri ocakları kaldırıldı yeni ordu çalışmaları yapıldı ama ne yazık ki Yunanistan kaybedilmişti. 1878 de Sırbistan, Karadağ ve Romanya, 1908 de Bulgaristan ve 1913 yılında da Arnavutluk birer bağımsız devlet olarak Osmanlı İmparatorluğundan koptu. Avrupa’daki Milliyetçilik akımı Osmanlı içerisindeki, ümmetçilik politikası ile bir arada tutulmaya çalışılan farklı milliyetteki unsurları etkileyip, birer birer Osmanlıdan kopmasına sebep olurken, geride sadece kendisini Müslüman Osmanlı kabul eden Türkler kalmıştı. Türklük ancak Meşrutiyet yıllarına doğru, o da Avrupa’ya okumak gayesi ile giden veya siyasi sebeplerle kaçan gençlerin oradaki siyasi akımlardan etkilenerek Türklüklerini hatırlayıp, Türkçe denilen ve halkın kullandığı bir dil olduğunu fark etmesi ile gündeme geldi. İlk zamanlarda ferdi olarak çıkışlar yapan, Türkçeyi ve Türk kimliğini savunan genç aydınlar, sonraları çeşitli isimler altında teşkilatlanmaya başladılar. Jön Türkler, Genç Osmanlılar, İttihat Terakki, Türk kimliğini gündeme getiren teşkilatlar olarak sayılabilir.
Ferdi çalışmalar esnasında Türk Dili ve Türk Tarihi davasının en ateşli savunucularından biride Ali Suavi idi.