Işık

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan özlem Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 0
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 2,325

özlem

Kamp III
Mesajlar
825
Tepkime Puanı
21
Işık
Fotoğrafın temel bilgileri ışıkla başlar. Fotoğraf ışığın olduğu yerde vardır. Hiçbir ışık kaynağının olmadığı bir yerde nesneleri görmek ve doğal olarak fotoğraf çekmek mümkün değildir. O halde ışık nedir ve neden fotoğraf çekmek için ışık bilgisine ihtiyaç vardır?

Işık, bir noktadan her yöne yayılan elektromanyetik radyasyon olarak tanımlanabilir. Atomun çok küçük parçacıklarının dalgalanarak yayılması da diyebiliriz. Bu dalgalanmalar düz bir çizgi halinde değil, helezonik dalgalanmalar şeklinde olur. Helezonların yükseklikleri arasındaki mesafe, o ışık türünün dalga boyunu ve niteliğini belirler. Dalga boyu kısa olan ışıklar güçlü, uzun olan ışıklar ise zayıf ışıklardır.

Evrendeki bütün ışık türlerinin hızı aynıdır. Bu da saniyede 300.000 Km. dir.

Dalga Boyu: Birbirine komşu iki dalganın tepe noktaları arasındaki mesafedir.
Frekans: Belirli bir noktadan birim zamanda geçen dalga sayısıdır.
Hız hep aynıdır ama frekans dediğimiz birim zamandaki dalgalanma sayısı değişir. Evrendeki ışık türlerinin dalga boyları çok değişiktir. Milimetrenin milyarda birinden, 30 Km'ye kadar varan dalga boylarına sahip ışık türleri vardır. Güneş ışığı, röntgen ışınları, radar dalgaları, TV dalgaları, radyo dalgaları (Kısa,orta,uzun) ilk aklımıza gelen değişik ışık türleridir. Ne yazık ki insan gözü bu kadar çok ışık türlerinin içinde çok az bir kısmını, güneş ışınlarının sadece bir bölümünü görebiliyor. Gözün gördüğü bu alana "Beyaz ışık" diyoruz. Bazı hayvanlar insan gözünün göremediği değişik dalga boylarındaki ışıkları görebilirler.

İlkokuldan beri biliriz. Beyaz ışık prizmadan geçirilince renklere ayrılır. Bu, tayf veya spektrumdur. Yukarıdaki şemada beyaz ışığın açılımı görülüyor. İnsan gözünün görme alanı mor ile başlıyor, kırmızı ile bitiyor.

Burada dikkat edilecek husus şudur. Morun dalga boyu kısadır, yani güçlüdür. Kırmızıya doğru gittikçe dalga boyu uzar, yani ışığın gücü azalır. Bu önemli noktayı silinmeyecek gibi beynimize yazmalıyız. Mor ve mavi güçlü ışıklardır. Kırmızıya doğru gittikçe gücü azalır. Bu gerçeği bir başka açıdan söyleyelim. Işık kaynağımız güçlü ise renk maviye, ışık kaynağımız zayıfsa renk kırmızıya kaçar.

İşte örnekler; Güneş batarken renk kırmızıya kaçar, çünkü bizden uzaklaşır ve ışığın gücü azalır. Yazın güneş tam tepede iken renk maviye kaçar, çünkü güçlü mavi ışık güçlü yansımalarla gelir. Kapalı havalarda renk mavi-mora kaçar, çünkü bulutlardan aşağıya ancak güçlü ışınlar süzülür. Gece evde elektrik ampulü (tungsten) ile yapılan çekimlerde, ampulün gücüne bağlı olarak renk kırmızıya kaçar. (Tabiki gün ışığı için hazırlanan filimle çekim yapıyorsak). Flaş ile yakın çekimlerde renk maviye kaçar. Çünkü flaş ışığı güneş ışığı kadar güçlüdür. Bunu engellemek için flaş tüplerinin içi sarıya boyanır.

Şimdi, mor- mavi- yeşil- sarı- turuncu- kırmızı renk sıralamasını ve mordan maviye ışığın gücünün azaldığını biliyoruz. O halde bu bilgimizle fotoğrafımızdaki renk sapmalarının nedenini bilir ve düzeltme filtrelerini bilinçlice kullanabiliriz.

Örneğin bir gün batımı esnasında ve oda ışığında ampulde çektiğimiz bir portrede oluşan gereksiz sarı veya turuncu tonu yok etmek için mavi seriden bir filtre kullanabiliriz, tersi olarak mavi hakimiyeti olan bir fotoğrafı kırmızı seriden bir filtreyle dengeleyebiliriz. Kırmızıya kaçma ne kadar yoğunsa, o yoğunlukta mavi filtre, maviye kaçma ne kadar yoğunsa o ölçüde de kırmızı filtre... Renk kaymalarını ölçen alet vardır. Klormetre adı verilen bu aletle kaymaların ölçüsü tespit edilebilir. Ama bizlerin bu pahalı alete ihtiyacı yok. Genel ilkeleri bilmemiz ve bir iki filtreye sahip olmamız yeterlidir. Mesela kırmızı seriden Skylight 81A, 81B; mavi seriden ise 82A, 82C yeterli olacaktır.

Şunu unutmayalım, filmimiz suni ışık için hazırlanan bir tungsten filimse, yapay ışıklarda daha doğru sonuç verecektir. Normal gün ışığında bile yoğun maviye kaçacak olan bu filmlerde de renk düzeltme filtreleri kullanılabilir.

Renk Isısı

Işık kaynağındaki renk sıcaklığı (Renk tanımlanması) Kelvin (K) ile ölçülür.
Bir metal parçası ısıtılıp belli bir sıcaklığı ulaştığında kırmızı, turuncu ve beyaz renklere ulaşır.

Kırmızıya Kadar : 873 K ( 600 C)
Turuncuya Kadar : 1373 K (1100 C)
Beyaza Kadar : 1570 K (1300 C)
Beyaz Işık Yayması : 3200K (2927C)
(Elektrik ampüllerinden akım geçtiğinde içindeki ince iletken tel ısınarak beyaz ışık yayar. Yayılan ışık, enerjinin % 10'u kadardır. Geri kalan ısı enerjisidir. Isı üretmeden elde edilen ışığa soğuk ışık denir. Örneğin elektronik faşlar, floresan lambası, neon lambası, sodyum ve civa buharlı lamba)

Işık Kaynaklarının Renk Isısı

Gün doğumunda güneş ışığı : 1800 K
Mum alevi : 1900 K
Ev tipi elektrik ampülü : 2500 K
Sabah mavi gökyüzü : 8200 K
Elektronik flaş : 6200 K
Güneşli havada günışığı : 5000 K
Akşam gökyüzü : 3200 K
Işık ve Renk Bilgisi

Tayftaki renklerden üçünü ana renkler olarak isimlendiriyoruz. Bunlar mavi, yeşil ve kırmızıdır. Bu üç rengin karışımı ile diğer tüm renkleri elde edebiliriz. İnsan gözü ve TV tüpleri bu üç ana renge göre çalışır. Beyaz ışığı (günışığı), üç ana rengin karışımı olarak düşünebiliriz.

Üç ana rengin ikişer, ikişer karışımları ile ara renkler oluşur. Mavi ile yeşil Cyan denilen parlak mavi yada yeşili; yeşil ile kırmızı, sarıyı; kırmızı ile mavi magenta denilen menekşe ya da moru oluşturur.

Yukarıdaki şekil ve renklerin sıralanmasını fotoğrafçı ezbere bilmelidir. Özellikle siyah- beyazdaki bütün renk problemleri böylece çözülür.

Üç ana rengin karışımı beyazı, üç ara rengin karışımı beyazı, karşılıklı renklerin karışımı beyazı, tüm renklerin karışımı beyazı verir. Beyazdan üç ana rengi veya üç ara rengi çıkarırsak geriye siyah kalır.

Cisimleri nasıl renkli gördüğümüz böylece açıklanır. Bir duvar sarı ise, beyaz ışık duvara çarpıyor, mavi emiliyor, yeşil ile kırmızı yansıyarak, gözümüze bu iki rengin karışımı sarı geliyor demektir. Duvar beyaz ise üç ana renk te yansıyordur. Siyah ise üç rengide emiyordur.

Siyah-beyazdaki filtre kullanımı, yukarıdaki bilgiler doğrultusunda kolay çözülebilir. Kural şudur; Her renk filtre, kendi rengini beyaza, karşıt rengini siyaha kaçırır. Renkli ve SB filmlerin ortak filtresi "Polorizedir". Bu filtre yansıyan ışığı önemli oranda keser. Gökyüzündeki, su yüzeylerindeki, vitrin ve taksi camlarındaki yansıma ve parlamaları ortadan kaldırır. Düz renklere zarar vermeden göğü koyulaştırabilir.

Işık Formları

Direkt Işık: Işığın kaynağından çıkmasından sonra hiçbir engelle karşılaşmadan objeye gelmesidir. (Kontrast ışık)
Yansıyan Işık: Işığın kaynağından çıkmasından sonra doğal yada suni yollarla yansıtılarak obje üzerine gelmesidir. (Yumuşak ışık)
Filtrelenmiş Işık: Işığın belli bir süzgeçten geçirilerek objenin üzerine yansıtılmasıdır.
Işık kaynakları

Doğal ışık: Günışığı, gökyüzü, flaş
Yapay ışık: Tungsten, floresan
Işığın Özellikleri

Işık şiddeti
Renk
Kontrast
Bilinçli Işık Kullanımı

Fotoğraf çekiminde kuşkusuz en önemli faktör ışıktır. Mevcut ışığın parlaklığı açısı, yönü hatta rengi gibi farklı faktörleri bilinçli kullanmak, fotoğraflarımızı daha başarılı, daha estetik ya da çarpıcı olmasını sağlayabilir.

Işığın gün içinde sürekli değişmesi, yumuşak yada kontrast olması, yatay veya dikey bir açıdan gelmesi; havanın açık yada bulutlu olması fotoğraf çekimlerini oldukça etkiler. Örneğin bir yaz günü, gün doğmadan, alacakaranlıkta izlediğimiz bir sahne 2 saat sonra tanınmayacak kadar değişir. Bir manzara, bir yapı sabah ve akşam saatlerinde bambaşka görünür.

Işığın konuya düşme durumuna göre daha başarılı fotoğraflar çekmek için bazı öneriler:

Hangi Saatlerde Fotoğraf Çekmeli
Başarılı fotoğrafların temel kriteri, o fotoğrafın çekim saatiyle doğrudan ilgilidir. Açık bir günde çekilecek fotoğraflara ait sonuçlar saat be saat değişir. Gelin bu sonuçları değerlendirelim:

Sabah ve akşam saatleri, fotoğrafçıların en çok sevdiği saatlerdir. Gün doğmadan, doğadaki ışık çok yumuşak ve gölgeler yok denecek kadar azdır. Açık bir günde o saatte çevre gri mavi tonunda olacağından fotoğraflarımız gizemli ve romantik bir havaya bürünecektir. Güneş doğarken ışığın rengi derhal ısınacak, uzun gölgelerin yanında ortalığın rengi sarı ve turuncu bir tona dönüşecektir. Güneş ufukta biraz yükseldikten sonra ışık güçlenecek ve yavaş yavaş mavi tonlar hakim olmaya başlayacaktır. Güneş doğduktan iki üç saat sonra normal gün ışığı artık gelişmiştir ve ideal fotoğraf çekme saatleri başlamıştır. Bu saatlerde hem güneş ışınları yatık gelecek, hem de renkler en doğru sonucu verecektir. Güneş tepede iken çekim yapmayı bırakıp, başka şeylerle ilgilenmek en doğru olacaktır. Özellikle yaz mevsimlerinde dik gelen ışınlar hem gereksiz kontrasa yol açacak, hem yüzlerde ve mekanlarda rahatsız edici gölgelere neden olacaktır.

Kışın saat 15.00- 16.00, yazın ise 17.00-18.00 arası güneş yine ufka yaklaşacağından gölgeler uzayacak renkler sarı ve turuncuya kaçacaktır. Bu tonlar günbatımı fotoğrafları için idealdir. Ama bu saatte bir portre ve ya herhangi bir nesne fotoğrafı çekiyorsak oluşacak sarı tonlar rahatsız edici olabilir. O zaman da renk düzenleyici filtrelerle (mavi seriden) bu sonucu gidermemiz gerekecektir. Gün batımında unutmamamız gereken özelliklerden biri de gölgede kalan şeylerin siyah çıkacağıdır. Su özellikten yararlanarak bu lekeleri bilinçlice kullanıp başarılı siluet fotoğrafları elde edebiliriz.

Gün batımından sonda da doyumsuz fotoğraflar çekmek mümkündür, özellikle deniz ve göl sularında oluşan tonlar, gökyüzünde meydana gelen kızarmalar, hafiften başlayan cadde ve sokak aydınlatmaları farklı fotoğrafların ipuçları olabilir. Unutmamamız gereken bir nokta daha: Gece fotoğraflarında gökyüzününü parlement mavisi şeklinde yakalamak istiyorsak gün batımından sonraki karanlığın ilk saatlerinde çekim yapmalıyız.

Kapalı havalarda çekilen fotoğraflar genellikle ışık ve renk açısından tat vermez. Bu havalarda manzara fotoğrafı çekmekten kaçınalım ve ya elden geldiğince gök yüzünü fotoğrafımıza katmayalım. Kapalı havalar ışığı filtreden geçirip gölgeleri yok ettiği için portre fotoğrafları için uygundur. Parçalı bulutlu havalar ise fotoğrafçıya sürpriz görüntüler verebilir. Küme küme bulutlar fotoğrafımıza renk ve estetik katacağı gibi, bulutlardan süzülen ışıkların ani aydınlatmaları bizlere doyumsuz manzaralar sağlayacaktır. Özellikle yağmur sonrası açan havalara dikkat! Ummadık anda bir gök kuşağı karşınıza çıkabilir.

Işığın YönüFotoğraf çekerken ışığın özelliği kadar yönünün de çok önemli olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım. İlk fotoğrafa başlayanlar içir ışığı arkaya almaları uyarısında bulunulur. Bu durum doğrudan fotoğraflar için geçerlidir. Çünkü konu ne kadar iyi aydınlanırsa alacağımız sonuç ta o kadar iyi olur. Fakat farklı fotoğraflar çekmek, eserimize ışığın tonlarını, gölgesini hatta yansımasını katmak istiyorsak ışığın her yönü bizim için önemli olur. Yandan gelen ışık yaratacağı yarım gölge nedeniyle güzel tonlar yaratır, karşıdan gelen ışık bize doyumsuz siluet fotoğrafları çekmemize yarar. (Karşıdan gelen ışığı çekmenin büyük dikkat isteyeceğini de unutmayalım.) Özelikle parlak yüzeylerde ve toz bulutlarında yansıyan ters ışık bize eşsiz kompozisyonlar yaratabilir.

Keskinlik

Fotoğrafın çok net ve belirgin olması halidir. Keskin bir fotoğraf için şunlara dikkat edilmelidir.

Netleme: Makinemizin netliği iyi yapılmalı.
Diyafram: Kısık diyafram keskinlik alanını arttırır.
Işık: Günışığı ve direk ışık keskin fotoğraflar için gereklidir.
Çözümleme: Optik kusurlarından fazla arındırılmış objektifler keskin görüntü verirler.
Film: Düşük asalı filmler tercih edilmelidir.
Banyo-baskı: İyi banyo ve baskı keskinliği tamamlayan unsurlardır.
Filtreler

Işığın düzenlenmesi, yönlendirilmesi ve istenilen niteliğe dönüştürülmesi için kullanılan cam jelatin veya benzeri malzemelerdir.

Kamera filtreleri:

KONTRAS FİLTRELER: SB fotografide konuya uygun gri tonların seçiminde.
RENK DÖNÜŞTÜRME/DENGELEME FİLTRELERİ: Neon ışığın yeşil tonlarının kontrolünde, mavi ve turuncu yoğunluğun giderilmesinde, suni ışığın günışığına dönüştürülmesinde.
UV, SKAYLICHT, HAZE: UV ışınlarının fazlalıklarını süzmek için.
POLARİZASYON: Yansımaları gidermek ve gökyüzünde yoğunluk yaratmak için.
YOĞUNLUK (Natural Densidy): Aşırı ışığın şiddetinin düşürülmesinde. (ND2 1 stopluk, ND4 2 stopluk ve ND) 3 stopluk ışık kaybına karşılık gelir.
KORUYUCU: Objektifi her türlü dış etkiden korumak için.
EFEKT: Görüntüye çeşitli efektler katmak için.( star, pastel,diffuser,close up, double, soft v.b)
Normal filtrelerin dışında jelatin, ince kadın çorapları, vazelin krem ve benzeri unsurlar da filtre amaçlı kullanılırlar.

Bir Fotoğraf Çekelim

Buraya kadar fotoğrafın tarihçesinin dışında genellikle teknik bilgileri öğrendik. Fotoğraf makinelerini, sınıflandırmalarını, objektifleri, değişkenler arasındaki bağlantıları, pozometreyi v.s. Teknik bilgiler ışığında dorudan ve estetik kaygısı taşımayan fotoğraflar üretebiliriz.

Bunun için bir sıralama yapacak olursak;

Çekeceğimiz konunun kararını verelim (neyin fotoğrafını, nasıl çekelim?) Çekeceğimiz konuya göre bilinçli film seçip makinemize takalım. Filmimizin asa değerini ayarlamayı unutmayalım.
İlk yapacağımız işlerden beri ışığın durumu. Çekeceğimiz fotoğraf için doğru ışık var mı? Doğru zamandaki doğru ışığı seçelim.
Işık uygunsa konumuzun doğru kadrajını yapalım. (Karemizde ne olsun? Ne olmasın?), doğru yakınlıkta mıyız? Konuya uygun doğru objektif takılı mı?
Çekeceğimiz konuya uygun olarak değişkenlerden birini seçelim (diyafram ve ya enstantane) ve pozometremizin kontrolünde karşı değeri de belirleyelim.
Objektifimizin telemetresinden yararlanarak netlik ayarımızı yapalım.
Makinemizi doğru tutuyor muyuz? (Sağ el işaret parmağı deklanşörde, avuç içi makineyi kavramış durumda. Sol el objektife alttan destekli ve baş parmakla işaret parmağı objektifi idare ediyor).
Sarsmadan ve dikkatli bir şekilde deklanşörümüze basarak fotoğrafımızı çekelim.
Görüyorsunuz deklanşöre basmadan önce almamız gereken bir dizi karar. Kafamız karışıyor değil mi? Hele bir de bundan sonra göreceğimiz ve en az bunlar kadar sayabileceğimiz estetik kuralları da eklersek işimizin bir hayli zor olduğunu görürüz. O zaman ne yapalım? Yapacağımız şey bol bol çekim yapıp, melekelerimizi geliştirmek. Tıpkı araba sürmek gibi. İlk kullandığımızda ayrı ayrı dikkat etmemiz gereken bir yığın kuralı düşünmekten vites değiştirmeyi ve direksiyon kullanmayı şaşırmamız gibi, ilk anda şaşırabilir ve daha sonra bunların tam bir alışkanlığa dönüştüğünü ve bir çok şeyi farkında olmadan yaptığımızı görebiliriz.



--------------------------------------------------------------------------------
Kaynak : Enver Şengül
 

Etiketler