elvishuseyin
Ana Kamp
- Mesajlar
- 65
- Tepkime Puanı
- 64
Rotaya Likya Yolu kurucusu Kate Clow'un Kaçkarlar isimli kitabından ve Kültür Rotaları Derneği'nden aldığım GPS verileriyle başladım.
Erzurum'a uçakla geldim. Buradan Yusufeli'ne otobülse geçtim. Şansıma otogarda Sarıgöl dolmuş şoförüyle tanıştım. 1 saat bekledikten sonra yola koyulduk. Bir sürü tünel, viyadük, dağ manzaraları derken Sarıgöl'e gelmeden temiz güzel bir pansiyonda konakladım. Sabah iyi denilebilecek kahvaltıdan sonra yürüyüşüme başladım. Önce Sarıgöl'e ulaştım. Buralar hala el değmemiş ve zamanda donmuş gibi duruyor. Velhasılı Taşkıran köyü ve Taşkıran Vadisi'nin doğası güzel. Her taraf yemyeşil. Yolda bir aile arabasına alıp 3 km kadar götürdü. Merak ediyorlar tabii. Bende dilim döndüğünce anlattım. Sura Yaylası'na gideceğim dediğimde ; Oraya yol yok, yaşayanda yok nasıl gideceksin dediler. Sonrasında harika doğanın içinde toprak yolda yokuş yukarı yürüyüşe devam ettim. Bir meraklı araç daha beni alıp 2 km sonra indirdi. Buralarda çok ayı olduğundan ve çok tehlikeli bir iş yaptığımdan bahsetti. Rota üzerinde zar zor başlangıcı buldum; Çünkü telefondaki navigasyon bazen çekiyor bazen çekmiyor. İLk hedef Sura Yaylası. Tam tırmanışa başladım fakat doğa muhteşem. Derken bir patika yol buldum; Tertemiz. Kaptırdım yürüyorum derken bir baktım rotanın dışına çıkmışım. Hooooop bi daha geri dön. Bu sefer gerçek tırmanış başladı. taşlardan dolayı 2 adım atıyorum 1 adım geri kayıyorum. Nefes nefese rotayı bulacağım diye çok uğraştım. Terden sırılsıklam bir şekilde sonunda Sura Yaylası'na geldim. Evler yıkılmış, su yok. Ama harika manzara var. Gece sorunsuz geçti. Ertesi gün yine tırmanış başladı. Nefes nefese en Sitele Tepe'yi buldum. Sırt üzerinde düz yürüyüş yaptım bir süre. Fakat sonrasında iniş sorunu başladı. Ayı ile karşılaşmamak için güürültü yapıyorum, düşmemek için ağaçlara tutunuyorum, rotayı kaybetmemeye çalışıyorum ( elimde telefon haritaya bakıyorum ) İnaılmaz zorkukla toprak yola iniyorum. Hala ormanlık ve çok dik bölgeden inmem gerekiyor. Evvelki gece pansiyonda üşüdüğüm i,çin baş ağrısıda var. Toprak yolun sağından inanılmaz dağ ve vadi manzarası eşilğinde bir kaç saate aşağı iniyorum. Yol kenarında bir evin bahçesinde çadırda kalıp sabah Barhal ( Altıparmak ) Köyüne yürüyorum. ( 5 km. ) Pansiyonda 2 gün dinlendilten sonra ilk hedef yarım kalan roatm. Demirdöven köyünden tekrar yürüyüşe başlıyorum. Neyseki bu sefer harika bir patika var. Sulamenta Mezrası'nın yeni yerine rahatlıkla ulaşıyroum fakat sürekli yokuş çıkarak. İnanılmaz güzellikte yeşillik manzarası var. Mezrada sağolsunlar bana kahve ikram edildi. Biraz sohbetten sonra tekrar yola koyuldum. Doğa harika. 2006 yılında yanan Sulamenta Mezrası'na ulaşıyorum. Tertemiz bir patika eşiliğinde tabii. Sulamenta'da hala akan bir çeşme var. İniş iraz problemliydi. Rota pek kullanılmadığı için otlar bürümüş ve bundan sonra patika genelde yok. Sorunpiyt Yaylası da terkedilmiş. Sonrasında aşacağım tepeler ciddi zorluktaydı. Çok zorlanarak ilerledim ve bir tepede çadır kurdum. Gece hiç üşümedim. Sonrasında yine tehlikeli yamaç yürüşler, iniş-çıkışlar derken son tepeye ulaştım. Aşağı inmek çok zorlayıcı ve çok yorucuydu. Bzen dğşerek ilerledim ve en sonunda toprak yola ulaşıp sağa Yaylalar Köyü'ne ulaştım. Bu arada inaılmaz doğa manzaraları var. Köydeki tek pansiyon 2.500 TL ( kahvaltı akşam yemeği dahil ) ödeyip sabah eve dönmek için dolmuşa bindim.
Erzurum'a uçakla geldim. Buradan Yusufeli'ne otobülse geçtim. Şansıma otogarda Sarıgöl dolmuş şoförüyle tanıştım. 1 saat bekledikten sonra yola koyulduk. Bir sürü tünel, viyadük, dağ manzaraları derken Sarıgöl'e gelmeden temiz güzel bir pansiyonda konakladım. Sabah iyi denilebilecek kahvaltıdan sonra yürüyüşüme başladım. Önce Sarıgöl'e ulaştım. Buralar hala el değmemiş ve zamanda donmuş gibi duruyor. Velhasılı Taşkıran köyü ve Taşkıran Vadisi'nin doğası güzel. Her taraf yemyeşil. Yolda bir aile arabasına alıp 3 km kadar götürdü. Merak ediyorlar tabii. Bende dilim döndüğünce anlattım. Sura Yaylası'na gideceğim dediğimde ; Oraya yol yok, yaşayanda yok nasıl gideceksin dediler. Sonrasında harika doğanın içinde toprak yolda yokuş yukarı yürüyüşe devam ettim. Bir meraklı araç daha beni alıp 2 km sonra indirdi. Buralarda çok ayı olduğundan ve çok tehlikeli bir iş yaptığımdan bahsetti. Rota üzerinde zar zor başlangıcı buldum; Çünkü telefondaki navigasyon bazen çekiyor bazen çekmiyor. İLk hedef Sura Yaylası. Tam tırmanışa başladım fakat doğa muhteşem. Derken bir patika yol buldum; Tertemiz. Kaptırdım yürüyorum derken bir baktım rotanın dışına çıkmışım. Hooooop bi daha geri dön. Bu sefer gerçek tırmanış başladı. taşlardan dolayı 2 adım atıyorum 1 adım geri kayıyorum. Nefes nefese rotayı bulacağım diye çok uğraştım. Terden sırılsıklam bir şekilde sonunda Sura Yaylası'na geldim. Evler yıkılmış, su yok. Ama harika manzara var. Gece sorunsuz geçti. Ertesi gün yine tırmanış başladı. Nefes nefese en Sitele Tepe'yi buldum. Sırt üzerinde düz yürüyüş yaptım bir süre. Fakat sonrasında iniş sorunu başladı. Ayı ile karşılaşmamak için güürültü yapıyorum, düşmemek için ağaçlara tutunuyorum, rotayı kaybetmemeye çalışıyorum ( elimde telefon haritaya bakıyorum ) İnaılmaz zorkukla toprak yola iniyorum. Hala ormanlık ve çok dik bölgeden inmem gerekiyor. Evvelki gece pansiyonda üşüdüğüm i,çin baş ağrısıda var. Toprak yolun sağından inanılmaz dağ ve vadi manzarası eşilğinde bir kaç saate aşağı iniyorum. Yol kenarında bir evin bahçesinde çadırda kalıp sabah Barhal ( Altıparmak ) Köyüne yürüyorum. ( 5 km. ) Pansiyonda 2 gün dinlendilten sonra ilk hedef yarım kalan roatm. Demirdöven köyünden tekrar yürüyüşe başlıyorum. Neyseki bu sefer harika bir patika var. Sulamenta Mezrası'nın yeni yerine rahatlıkla ulaşıyroum fakat sürekli yokuş çıkarak. İnanılmaz güzellikte yeşillik manzarası var. Mezrada sağolsunlar bana kahve ikram edildi. Biraz sohbetten sonra tekrar yola koyuldum. Doğa harika. 2006 yılında yanan Sulamenta Mezrası'na ulaşıyorum. Tertemiz bir patika eşiliğinde tabii. Sulamenta'da hala akan bir çeşme var. İniş iraz problemliydi. Rota pek kullanılmadığı için otlar bürümüş ve bundan sonra patika genelde yok. Sorunpiyt Yaylası da terkedilmiş. Sonrasında aşacağım tepeler ciddi zorluktaydı. Çok zorlanarak ilerledim ve bir tepede çadır kurdum. Gece hiç üşümedim. Sonrasında yine tehlikeli yamaç yürüşler, iniş-çıkışlar derken son tepeye ulaştım. Aşağı inmek çok zorlayıcı ve çok yorucuydu. Bzen dğşerek ilerledim ve en sonunda toprak yola ulaşıp sağa Yaylalar Köyü'ne ulaştım. Bu arada inaılmaz doğa manzaraları var. Köydeki tek pansiyon 2.500 TL ( kahvaltı akşam yemeği dahil ) ödeyip sabah eve dönmek için dolmuşa bindim.