TurkeyRunJuly2011

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan the venturer Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 178
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 19,975
Ynt: TurkeyRunJuly2011

Antep'deyiz. Anlı şanlı Gaziantep. Defalarca geldim, harika mutfağı ve berbat trafiği ile İstanbul'u aratmadı hiç.

Bu çocuklar beni yabancı sandı ve hemen İnglizce'ye devam ettiler. Hem okuoyrlar ve ham de çalışıyorlar. İngilizceleri de yeterli. Hayatı kazanmak böyle işte. Tam giderken Türkçe konuşmaya başladım, şaşırdılar...

Bu arada Haakon da ayrı koldan ilerliyor.
 

Etiketler
Ynt: TurkeyRunJuly2011

Soluğu meşhur kebapçıda alıyoruz. İsmini yazmıyorum. Bedavaya reklam olmasın


 

Ynt: TurkeyRunJuly2011

İkram ilgi harika. Millet adeta bizi yiyordu gözleriyle

Çarşının diğer taraflarını dakarnımızı doyurduktan sonra gezdim. Alınacak o kadar çok şey varki...Fakat daha güzel ülkemizin yarısını dolaşacağız ve her gittiğimiz yerde bir sürü şey ile karşılaşacağız. Sadece resimlerini çekiyoruz.
Meşhur bedestenleri


 

Ynt: TurkeyRunJuly2011

Meşhur çarşıları ve harika el sanatları


Harika baharat ve kurutulmuşlar..


Yemeniciler...

Her keseye uygun ayakkabılar ve lastikler

Ve muhteşem el sanatları...
Dolma taşları: tencere üstüne kapak olarak konuluyor ve dolmaları daha lezzetli ve aromalı olarak pişiriyor. Ben Haakon'a çok önceden almıştım ve hediye etmiştim. Burada da görünce hemen hatırlıyor ve inceliyor. Kendisi süper dolma pişirir:thumleft:
 




Ynt: TurkeyRunJuly2011

Ve bu insanlarımızın harika, emek ve göz nuru dolu eserleri...



Nerede o eski taha kaşıklar. Ben çocukken çok kullandım bunları özellikle alıp yıllarca kullanmıştım keyif ile. Ama artık hiçbir genç istemiyor

 

Ynt: TurkeyRunJuly2011

Resimlere devam...




Bal tatlısı soğanlar...

Şunlara verilen emeğe bir bakın.
 

Ynt: TurkeyRunJuly2011

Bu tatlı kızı uyandırmadan sevip makas almıştım:joker: Kimbilir belki de tanıdıktır

Dehşet bir parça. Haakon'un da benim de çok hoşumuza gitmişti.

Bunlar da son fotolar...

 

Ynt: TurkeyRunJuly2011

Cuma namazını kılıp yola devam ettik. Planda arka yollardan Halfeti ve Rumkale sonra da Adıyaman Nemrut Dağı'nda konaklama vardı. Ama saat ikiyi geçiyordu bile.
Hemen toparlanıp Antep'i arkamızda bıraktık. Arka yollarda kaybolmaya başladık.

Buralarda en ekonomik ulaşım biçimi ve en havadar

Bu arada sıcaklık da bu:
 

Ynt: TurkeyRunJuly2011

Ve en sonunda kaybolduk. Hedef Halfeti idi. Fakat Halfeti'ye gitmek için Fırat'ı dolaşmak gerekti. Ters tarafta idik. Ya dolaşacaktık ya da Rumkale denilen yerden Fırat Nehri üstünde motor ile Halfeti'ye gidecektik. Bunları bize kim mi anlattı? Gönüllü rehberimiz...
Onlar önde biz arkada bu Şahin'i takip ediyoruz.
 



Ynt: TurkeyRunJuly2011

Yolda gördüğüm ilginçlikleri hemen resimliyorum.


Hemen ekleyeyim. Daha ilk dakikalarda misafirperverlik, ilgi-alaka ve yardımseverlikte yarışma kendini göstermeye başladı.
Durumu rehberimize izah ettik ve bizi Rumkale'ye götüreceğini söyledi. Kenidisi de oralıydı ve görmemizi istiyordu. Fakat ben ısrarla Halfeti diye tutturunca bir yol tarif etti fakat kötüydü yol ve yine kaybolmuştuk...
Bir Alevi köyü. Kocaaa köy bomboş ve hepsi Almanya'nın bir kentinde imişler. Bakkalda durduk ve soluklandık ve hemen ikramlar gelmeye başladı. Hani insan beş parasız yola çıksa inanın yolda kalmaz. Herkese çok teşekkür ediyorum tekrardan.
Köy neden boş diye sorduğumda muhtara, ''ne olacak rahmetli Erbakan bize ektirdi Şam fıstığı ağaçlarını millet de 30 yıl bekleyemedi çekip gitti'' diye siten edince kahkahalara gömüldük. Ama doğu ve güney gerçekten bomboştu. Hani o topraklara insan eksen çıkar da ekecek insan yok. Giden gelememiş birtürlü.
 

Ynt: TurkeyRunJuly2011

Köyden...Topaç gibi çocuklar. Hepsi çok tatlı ve meraklı. Sorularına cevap da cevap...


Köyün ismi SARILAR. Hepinize sonsuz selamlar.
 

Ynt: TurkeyRunJuly2011

Onlar da bize Rumkale ve eğer istersek oradan Halfeti'ye sandal ile gitmeyi söylediler. ''Tamam'' dedim ve topo haritayı açtım. Allahtan harita yüklüydü çoğu yer normal haritaa gözükmüyordu.
Yoldan...

Dön dolaş birtürlü bulamıyor insan yolu. Gezi şimdi başladı dedim. Kimse yok ortalıkta. ama çok keyif alıyoruz doğrusu. İnsana her taraf aynı geliyor.
Derken rotaya giriyoruz ve yüzümde gülümseme. Aşağısı Rumkale.
 

Ynt: TurkeyRunJuly2011

Muhteşem bir doğa. İyiki gelmişiz, iyiki kaybolmuşuz, herşeye değmiş diyoruz. Ve iniyoruz Fırat'ın kenarına.

Büyüleyici. Yüzden fazla fotoğraf çekiyoruz. Hak verin bana bunaları temizlemek seçmek hatırlamak ve yazmak... Ama tam zamanı bu Şubat ayı

İnsan nereyi çekeceğini şaşırıyor.



Buyrun size RUMKALE. Muhakkak gidin ve görün ve hatta bir gün de kalın derim.
 

Ynt: TurkeyRunJuly2011

Aşağı indik ki ne görelim. Bizim gönüllü rehber (adı Çelebi) bir kayıkçı ( adı Metin) ile muhabbet ediyor. İkisine de sonsuz selamlar. Nehir kenarında soluklanıp birşeyler içip sandal ile Rumkale'ye oradan da eğer motorları yükleyebilirsek Halfeit'ye gideceğiz.


Demir atlarımızı Fırat üsütnde gezdirelim dedim fakat açıkçası cesaret edemedim. Gidecek daha çok yol vardı ve aksilik çıkarsa ki burada ne yapardık!!!

Kandil günüydü iyi hatırlıyorum. Kendimizi nehir üstünde güzelce gezdirelim dedik, Motorları kıyıda bıraktık ve bindik sandalımıza başladık gezmemize.
Kayıkçımız Metin

Haakon ne poz vermiş ama!

Bu da ben...
 



Ynt: TurkeyRunJuly2011

Rumkale

İddia o ki ilk yerleşimcileri Asurlular fakat günümüz eseri Bizans ve Ermeni yapıtı. İncillerden birinin burada yazıldığı ve kalede halâ saklı olduğu da efsaneler arasında.
Ulaşım: Gaziantep-Yavuzeli üzeri Rumkale.