Yerlİ Çekme Karavanlarimiz...

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan AKMühendis Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 165
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 45,184
.

Sizin teoriniz üzerine düşünmeye başlamam için, önce tarih içinde Beethoven, Bach, Hegel, Marx, Goethe ve benzerlerini nereye oturttuğunuzu söylemeniz lazım.
Üstelik biliyorsunuz. Almanya daha evvel de endüstri toplumuydu..

Üstelik biraz demagoji yapmama müsaade ederseniz, her faşist yönetim disiplinli toplum yaratmıyor ki.

Tersten düşünürsek, belki tam da bu özellikte bir toplum (şimdi de kara mizah yapayım) böyle uç bir tarz faşizmi mümkün kıldı ?

Herşeyin iyisini yapmaya çalışmanın da sınırları olmalı ?
.
 
Son düzenleme:


Yok canım.......
Bizim ustalarımızın yanında, Almanın işçisi, mühendisi ne ki...

Bizim milletimizin çok güzel hasletleri var,
ama sanayi dalında , maalesef yok...
Ustalarımız, yaptığı işlerde 10 üzerinden 125 numaradır...
Bunun Amedi, Memedi yok..
Bu kendini beğenme hastalığı,
benim 47 senelik (40 yılı imalatta geçti) Mühendislik hayatımda, en çok rastladığım
ve çok üzüldüğüm bir husustur.

Adamlar ustası ile mühendisi ile yapıyor kardeşim...
Ama bizdeki bu,kendini beğenme hastalığı yok mu.... İşi berbat eden bu.

Yıllar önceki anımı anlatayım.
Demirci, becerikli bir ustam vardı.
Almanyada çalışmış ve geri dönmüş.
Oradan tanıştığı Metin isminde bir arkadaşı gelmiş.
Arabasında doğrultma ve boya işi var.

Benim de, bütün ciddiyetime rağmen, esprili olaylara verdiğim değeri bilidği için.
"Ağabey Allahaşkına gel. Metin Çankayanın ara sokaklarından birinde,
sokak kenarında doğrultma ve boya yapan birini bulmuş, gel bizde gidelim,
vaziyeti görelim."

Sokata doğrultma ve de çok tozsuz bir ortam isteyen boya işi.....
Neyse gittik.
Vahim olay aynen söylendiği gibi.
Kaldırım kenarında bir daldırmalı asetilen kazanı, bir oksijen tüpü
ve dip dükkandan alınan 220V ile çalışan hurda bir kompresör.

Metin sabahtan gitmiş, işe başlamışlar.
Biz e yaz günü öğleden sonra, 3-4 saat bekledik, gözledik.
Pek büyük olmayan bir göçük.
Usta 5-10dk çalışıyor, bir sigara molası veriyor.
Elinde de bira şişesi...
Taka tuka vura ede orayı elinden geldiğince çekiçledi.
Epeyce düzeltti.
Sonra bir yoklama macunu çekti,
tekrar çekiçledi falan filan..

Metin " Usta boyayı yap bitir alayım gideyim" dedi.
"Abi macun çekeceğim,yarın gel "
Metin razı oldu..
İş bitince usta bize birer çay söyledi ve sohbete başladık..
"Abi varya, biz harcanıyoruz burada...
Heykel yaparım valla bu çekiçle...
Abi biz ne Alamancı arabası gördük.
Herifler doğrultmanın D sini bilmiyor.
İki bam güm..Ondan sonra bas dolgu macununu şişir gitsin..
Benim işçiliğimi hayatta beceremez Alaman gavuru..."

Alaman gavuru senin yaptığın işin şahını yapar daa..
Orada el işçiliği çok pahalı..
Adam senin gibi sokak ortasında kaçak ceryanla, vergisiz algısız iş yapmıyor, yapamıyor.

Sanatkarlıkta da, iddiaya girersen, senin gibi 10 tane boşboğazı cebinden çıkarır.

Milliyetçi bir insanım, bazı değerleri itibarı ile,
milletimi apayrı ve eşsiz bir yere koyarım.
Ama bu boş boğazlık, aşırı övünme v.s. bu konularda da ağzımız çok boş..

Teknoloji konusunda da, daha emekleme devresindeyiz.
Bu da çok normal, adamların sanayi devrine girişleri ve
temel iş felsefeleri bizden çooook ileride.

Biz daha ancak, görerek iyi taklit etmeyi, kopyalamayı son 30 - 40 senede öğrendik.
Gazi Antepli ustaların halı ve dokuma tezgahları imalatı konusundaki taklit/çalma yetenekleri müthiş.
Ve yapa yapa öğrendiler ve kendilerini geliştirdiler.

Bursadaki otomotiv montaj fabrikaları emekliye emekliye,
son yıllarda dizayn geliştirecek duruma geldiler.

Çıraklık, emekleme ve zaman ve uzmanlığa saygı duyarak çok çalışmak iyidir.

Övünenin varacağı yer, çukurdur.
Teknolojisi üstün milletleri ve teknolojiyi aşağılama huyundan vazgeçelim,
onları takdir ederek, nasıl biz de onlargibi olabilirizi yakalayalım..

Savunma sanayimizin yan kuruluşlarında, çok iyi yetişmiş ve bazı konularda,
batı ile aşık atabilecek genç mühendislerimiz yetişti.
Geçenlerde onlardan biri ile tanıştım ve "Onlarla iftihar ettiğimi söyledim"

Başarılı ustalarımız da var sanayimizde,
övünmeden, gerinmeden ömrünü işine vermiş ve patron olmuş insanlar bunlar.
Zaten bunlar da AR-GE denen kavramı çoktan içlerine sindirmişler.

Bunlardan yakın dostluğumuz olan, rahmetli Cemal(DİRİN) Ustayı şükranla anıyorum.
Çankayanın ara sokaklarındaki BMC kovan tamirciliği dükkanından,
bugün dünya markası DRİNS Makinayı kurdular ve AOSB de bugün 4-5 ayrı fabrikaları var.
Evlatları Müh. ve Tek. Öğretmen.
AR-GE ye yatırdıkları parayı kat be kat karşıladılar ve dünyada ki yüz aklarımızdan oldular.

Kendini bilmeden tartmadan, tartılmadan kendini büyükleyenler,
başkalarını değil, kendilerini aldatır.

Genel adı ile batının Mühendisleri de Ustaları da çoğumuzdan çok ileride.
Kompleks yapmadan bunu kabullenelim ve daha iyisini yapmaya çalışalım.

Çalmadan, çırpmadan, halk deyimiyle "itip-kaktırmadan",
çok kısa sürede köşe dönme heveslerine kapılmadan
 
Son düzenleme:

sanayi , endüstri denilince Almanya...

Acaba insanlığın yüzkarası Hitler'in Almanya'ya bir "hediyesi" olabilir mi...

Olayı sadece Hitler'e bağlamak Almanlara hakaret olur. Benim uzun süredir birlikte çalıştığım Alman aile firması ilk içten yanmalı motolarını 1900 yıllarının başında yapmış. Hala Türkiye de orjinal içten yanmalı motor üreticisi yok. Bir zamanlar Süper Star firması yapıyordu ama o da bıraktı. Diğer tüm üretim yapan firmalar ne yazık ki lisans alarak başlamışlardır. Almanya Hitler öncesi zaten sanayi devrimini tamamlamıştı. Hitler düzgün Alman ırkı çıkmasına yardımcı olmuş mudur bilemiyorum. Bunu sorduğum Almanlar hemen sus işareti yaptı bu arada
 

.

Sadece 1933-1945 arası 8 sene gibi bir zaman aralığında toplum mühendisliğiyle bir millete şekil vermek mümkün olsaydı Sovyetler bunu 1917-1991 arası 74 yılda daha kolay başarabilirlerdi.

74 sene 3 nesil demek. 8 sene bile bir neslin ancak üçte biri ediyor...

Fakat herşeyin iz bırakmadan geçtiğini söylemek zor olsa da sonuçta bu çeşit karakter özelliklerine toplum mühendisliğiyle şekil vermek, ütopik olmalı ?

Askerlikten sonra kaçımız yatağımızı yapıyoruz dersiniz ?

.
 

Aslında olması mecburi olan aksesuarlar ile opsiyonel parçalar olarak iki ayrı gurup yapılması daha mantıklı olur zira bazı ları ciddi maliyetler tutuyor.üç sistem buzdolabı turuma ısıtıcı gibi.
 



teori demeyelim de fikrime gelen cevaplar beni memnun etti , tabii ki o kadar kısa sürede (sayın evliya çelebi 1933 - 1945 , 12 sene arasına 8 sene demiş ama olsun ) toplumu şekillendirmek mümkün değil ancak , toplumun süregelen bir özelliğini bozmak gayet olası... çok yakınlarda bu örnekler mevcut maalesef... işte Hitler en azından burada toplumunun sanayi/endüstriye yatkınlığı ve bu konudaki üstünlüğünü devam ettirerek hatta bu avantajı kullanarak kendince bir yol izlemiştir. Örneğin tarımda üst seviyede olan bir toplumdan tarımı silmek de mümkündür.....

Hitler başta da belirttiğim üzere insanlık için yüzkarasıdır ancak bu kötü ressamın toplumunu ve dünya konjöktörünü iyi okuyarak nereye ağırlık vereceğini iyi hesapladığı da aşikardır.

Askerden sonra çoğumuz yatağımızı toplamıyor olabiliriz ancak baleye yeteneği olan bir kız ailesi tarafından köreltilebileceği gibi ondaki yeteneği farkeden ilkokul öğretmeni tarafından yıldız haline de getirilebilir...

Shakespeare ya da Goethe gibi değerlere ise ne Hitler ne de Roosvelt ya da Gandhi'yi bulaştıralım , onlar yaradılıştan gelen bir yetenek diyelim , içinde bulundukları koşulların onların eserlerini ya da duygularını şekillendirmesini de yine yaradılışa bağlayalım , ne de olsa aynı koşulları yaşayan milyonlarca insan var ama shakespeare bir tane , idil biret bir tane...
 



opsyonel parçalarla yapısal özellikleri ayırarak ve maddi kaygılarla alınabilirliği de koyarak düşünürsek maalesef yaptığınız liste boşta kalır avrupadan aldığınız karavan la türkiye fiyatlarını kıyaslaya bilmek için taleb olgusununda gelişmesi gereklidir ki firma güçlü olsun ve ar-ge çalışmalarına gerekli önemi verebilsin daha iyiyi bulmak maalesef maliyet .
 

sayın cevizkıran ön yargılarınızı anlıyorum ben de yerli bir üreticiyim hakkımda metiyeler düzmenizi beklemiyorum tabi ama en azından inceleyerek bana eksiklerimi bildirmenizi rica etsem sizcede uygunsa www.survivorromork.com
 



sayın akdeniz45 tip onay belgesi diye anılsada aslında bir şase numaralarından oluşan plakadır ve üzerinde kazınamaz deyiştirilemez numaralardan oluşur bu numaralar dizisi BMI kodu denilen uluslar arası bir kod da içerir dünyanın neresine giderseniz gidin firma bilgilerinize ulaşımı sağlar bu kod emanet verilemez sorumluluğu ağırdır ancak şase yani üst yapı olmadan şase olarak üreticiden çıkan ve gerekli üretim kodu ile adlandırılmış imalatlar üst yapı olmaksızın satılabilir üst yapının sağlamlığına uygunluğuna bakmaz. ayrıca 50 60 bin tl lere de alınmıyor ben hala uğraşıyorum öde öde bitmedi en az iki katı
 



Güner Bey açıklamanız için teşekkürler. Verdiğiniz bilgiler bana yıllar önce tüv’le olan bir deneyimi mi hatırlattı. Uzun yıllardır Almanya’da yaşadığım için, sık sık Almanya’dan örnekler veriyorum. Çünkü Türkiye’deki mevzuatı sadece forumdaki bilgilerden öğreniyorum.

1985 yılında ikinci elden satın aldığım bir balıkçı kayığını taşıyan römorkun kağıtlarını, satıcı şahıs bulamadı. Römorku tüv’e götürmem gerekti. Tüv görevlisi, bahsettiğiniz, römorkun şasisine kazınmış numaraya baktı ve şasiye ayrıca perçinlenmiş küçük bir plakadaki bilgilerden, römorkun bütün bilgilerine ulaştı. Yüklü ağırlığı sadece 300 kg olan römorkun teknik kontrolunu yaptıktan sonra bana bir belge verdi. Bu belge ile belediyenin araç kayıt bürosuna giderek, römorkun yeni kayıt belgesini ve ruhsatını aldım. Aşağıda resmi görülen bu belgenin (ruhsat değil) sağ üst tarafında yazan „Betriebserlaubnis“ tip onay belgesinin Almancası. Almanya‘da 1960’lı yıllarda üretilen küçük bir römorkun bile „tip onay belgesi „ olması ilginç.

 
Son düzenleme:

Önce yıllar geçmesine rağmen bu belgeyi bulmanıza hayranlığını belirtmek isterim bu resimdeki de onaydan geçse bile gelmeyen tip onay belgemizi için bizden istedikleri Logan ve markalı şase plakanın bu örnek bir çok şeyi açıklayacaktır (numaralar belge geldikten sonra basılacak)