Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz
Bulgaristana girdik 03.08.2012 saat 10:30 km. 87 322. Hep duyardık yolları kötü güvenlik yok diye. Evet yollar çok iyi değil, otobanları çok az olmasına rağmen vinyet zorunlu ancak güvenlik problemi yaşanabileceği izlenimi uyandırmadı bende. Vinyet ücreti gerçekte 5 Euro olmasına rağmen ancak 7 Euro ya bulabildik girişte , bizim yanımızda ücreti irdelemiyen gurbetçilere 10 Euro ya sattıklarını gördüm vinyeti iki katına.
Bulgaristana girer girmez çakmaklık arıza yaptı, navigasyona enerji gitmiyor. Allahtan arkada karavan tarafında koltuğun altında 12Volt çakmaklık çıkışı var, oraya bağladık, kablonun yettiği kadar uzatıp yere koyduk, zaman zaman Necmiye Hanım tutuyor. Otel Nais e kadar öyle kullandık. Saat 13;30 gibi Filibe “ Plovdiv”e girerek hem şehri turladık, şöyle bir, hemde bir kenar da durup öğlen yemeğimizi yedik. 16:00 da Sofya ya vardık, şehir girişindeki çok katlı binaların mimarisinde eski rejimin izlerini bulmak mümkündü bana göre.
Karavanı bırakarak şehri gezebilmek için park yeri aramaya başladık. Böyle gezilerde önemli konulardan biride karavanı bırakacak yer bulmak imiş ilk günden öğrendik bunu. Hem merkezden uzaklaşmayalım hemde parkedelim diye etrafa bakınıp sürerken Vasilevski Bulvarı üzerinde Dovn Tovn Otelinin hemen yanında parkedebileceğim bir boşluk buldum. Ancak park yerine girerken karavanın sol arkasını yanımızdaki park etmiş aracın sağ arkasına hafif sürttürdüm. Belli belirsiz bir çizik vardı diğer araçta bendeki ise önemsiz. Civarda bir iki genç vardı sahibini sorduk bilmiyorlarmış. Yarımsaat kadar bekledik. Bırakıp gitsek plakayı almış olabilirlerdi bellibelirsiz bir çizik için başımız derde girebilirdi. Nihayet sahibi geldi 30 yaşlarında bir bey, onun ve benim İngilizcemiz anlaşmamıza yeterli gelmeyince telefonla bir tercuman çağırdı o bey. Gelen Tercuman hanım kızımız aracılığı ile 130 Euro karşılığı anlaştık ve sulh oldu aramızda. İkinci şık trafik polisi çağırmaktı zira. Biraz masraflı bir anlaşma ama trafik polisi ve yeşil sigorta devreye girse idi çok zamanımızı alırdı diye teselli ettik kendimizi. Karavanımız ile yurt dşındaki ilk günümüzde böyle bir olay yaşamak, canımızı sıkmasada yaktı en azından. Sağolsun Türk kökenli isminin Şenay olduğunu öğrendiğimiz tercuman hanım kızımız, bizi Sofya konusunda bilgilendirdi daha sonra ve onun önerileri ve tarifi ile şehri hava kararana kadar gezdik. Yakındaki otelden bir şehir haritası aldık ve karavanı da orada küçük bir ücret karşılığı park ettik.Akşam 18;00 den sonra ise ücretsizmiş zaten.
Şehirde gezilecek yerler biribirlerine yakınmış, bukadar süre yeterli geldi. Önce Aleksander Nevski kathedrali ni gezdik, görmeğe değer bir yer, sonra hemen yanındaki kominist dönemden kalan askeri üniformalar miğferler, nişanlar satılan sergileri. Gezerken tarihi binaların arasında bir kafede bir tiramusu bir kola yı paylaştık Necmiye hanımla Hesap Kola için 1.65 leva tiramusu için 4.20 leva. Daha öce 20 Euro bozdurup 38 leva almıştık karşılığında. Varın siz hesaplayın ederini, bize ucuz gelmişti. Yalnız Sofyada herşey haliyle Bulgarca ve kril alfabesi ile yazılı. İngilizce yada başka bir alfabe ile yazılı hiçbir açıklama göremedik. Otelden aldığımız City map olmasa çok zorlanacağımız kesin idi.
Hava kararınca geceyi geçirmek üzre daha önce Şirin Ailesinin gezi yazılarından öğrenip koordinatlarını kaydettiğimiz “NİRA” adlı tır parkına girdik.( www.nira-bg.com) Duşlu tuvaletli bir yer ücreti 3,5 Euro. Güvenli bir yer. ( 42.67045 K 23.45757 D ) Yemeğimizi yiyip duşumu aldım ve yattık. 04.08.2012 sabah 07:30 da kalkıp güzel bir kahvaltının ardından yola çıktık. Havalandırmaları ve panoramik pencereyi açmıştık. Acemi karavancı bizler, panoramik pencere yi açık bırakıp stor perdeyi kapatmışız. Dikiz aynasından da fark etmemişim açık olduğunu ve o vaziyette yaklaşık 3-5 km yol almışız. Rüzgardan şişen stor perdeyi gören eşimin ve karşıdan gelenlerin ikazı ile durumu fark edip hemen yolun sağına çekmem bir oldu. Ancak o telaş ile daha arabayı kontak anahtarınadan stop etmeden debriyajdan ayağımı çekince kendiliğinden stop etti. Pencereyi kapatıp tekra yola çıkımak için kontağı çevirince, birde gördük ki adını sonradan öğrendiğimiz ASR adlı motor arıza lambası yanıyor. Bu Sofya bize yaramadı. Arabanın kitapçığını çıkarıp baktığımda "kötü kullanımdan ve motor arızasından yanar, motor sesinde bir anormallik yok ise en yakın servise kadar sürerek gidilebilir" bilgisine ulaştık. Ancak, bu bilgi bizi tatmin etmedi. Cep telefonunda 30 dakikalık yurtdışı paketini de yeni almıştık. Telefon ile bakım yaptırdığımız Bursada ki “Anıt” Otomotiv servisini arayıp "motor sesinde bir anormallik yok ise devam et" bilgisini alınca korka korka çalştırıp, motordaki en ufak sese kulak vererek yola devam ettik. Yolculuğumuz bitip eve dönene dek yanık kaldı şu ASR ikaz lambası ve araçla ilgili başka bir sorun yaşamadık.Şimdi araç bakımda orada söndürecekler sanırım. Bu sayede anladık ki, karavan da konaklayıp tekrar yola çıkmadan, herşey kontrol edilip içi dışı son birkez daha gözden geçirilmeli imiş. Tabı bu tecrübe ancak yaşayarak edinilebiliyor.
Bu tatsız gelişmenin ardından hedef Kolotina sınır kapısı. Kapıya varmadan elimizde kalan levalar ile mazot alıp ( 25 Leva 9,5 Lt.) depoyu kredi kartı ile doldurttuk ( 51 Lt 138 leva ) km. 87 737. Saat 11:00 Bulgaristandan çıkıp Sırbistana girdik, Km.87 739. Hem Bulgar hem Sırp görevlileri yoğun gurbetçi trafiğinden olsa gerek işlerini görecek seviyede Türçe biliyorlardı. Sırbistanda kullanmak üzre şimdilik 50 Euro karşılığı 5650 dinar aldık. Otoyollar da Euro geçiyor fakat alışveriş için gerekecek. Sırbistan yakında sıfır atma operasyonu yapar sanırım, paraları değersiz.
Genellikle gürbetçi işçilerin dinlendiği Nais oteli daha öce duymuştuk görmek ve dinlenmek için girdik. Her yer çöp yığınları dolu ve etraf çok pis. Bir süre dinlenip, GPS nin kablosunu kesip araya ek yaparak cama montajını sağladım. Artık elektriğini arkadan alıyor ve sorunsuz çalışıyor.