2012 Avrupa Seyehatimiz

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Orhan Baba Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 46
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 8,683
Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

05.09.2012 Çarşamba günü Feuchtwangen, Dinkelsbüch, Wallerstein ve en kayda değer olanı Nördlingen gezildi. Nördlingen sur içi bir şehir ve her yer domuz resim heykel ve maketleri ile dolu. Surların üzerinde yürüyüp şehre yukarıdan bakılabiliniyor. Şehir kenarında karavanı bırakabileceğimiz ücretsiz stelplatz da vardı. ( 48°51’18” K – 10 °29’04” D ) Geceyi Harburg da kalenin dibinde, nehir kıyısında, yol kenarındaki karavan park yerinde geçirdik. ( 48°47’09” K - 10°41’29” D ) Manzaramız nefisti. Harburg u karanlıkta gezmek zorunda kaldık, vakitten kazanalım diye.

HARBURG F34
 

Etiketler
Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

06.09.2012 Bu gün Donauwörth le başladık geziye: Burada bir helikopter fabrikası var ne ilginç. (Eurocopter ) Augsburg a gidiyoruz. Park edeceğimiz stelplatz ücretli, 3 saatlik bırakıyoruz karavanı ve gezmeye çıkıyoruz şehri.( 48°22’ 11” K – 10°52’ 40” D ) Augsburg büyük ve güzel bir şehir. Avrupanın en eski ( 16 .yy) hayır kurumu Fuggerei burada imiş. Dünyanın en eski renkli camlarına sahip Kiliseyi gezdik. Büyük ve düzenli bir şehir.
Akşam Sülzemoos yakınlarındaki karavan mağazasındayız. Karavanımız için kayar kapıya taktığımız minübüs camı için stor perde ve daha birkaç şey alıyoruz. Burada gösterimde olan karavanları inceleme fırsatımız oldu ve gıpta ile baktık tabi. İstediğimiz tente ve bisiklet askısı çok pahalı geliyor almaktan vazgeçtik.
Gece mağazanın karşısındaki stelplatz da yız. Burda su ve elektrik var. Tuvalet karşıda. İnternet yakındaki Mc Donald da var1 saati ücretsiz. Yarın Dachau konsantrasyon kampı denilen nazi kampına gitmek istiyoruz.

Augsburg F35


Sulzemos F36
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

07.09.2012 Dachau kamındayız.( 45°15’57.60 K – 11°28’14.60” D ) Burası 2. Dünya Savaşı öncesi Hitlerin yeni Almanyasını oluştururken ona karşı olanları toplumdan ayırıp kapattığı bir kamp olarak yapılmış 1933 de.İktidara geldikten bir sene sonra.
Savaş esnasında Yahudileri, ari Alman ırkından olmayanları ve savaş esirlerini kapattıkları bir kamp olmuş. Savaş da misafir sayısı arttıkça, hem barıaka, hem krematoryum kapasitesi iki kez arttırılmış. Aynı zamanda SS eğitim merkezi olarak, propagandist askerlerini yetiştirmiş, burada. Ayrıca kobay olarak kullanılmış birçok tutsak, hemen yanındaki labaratuvarda. Savaş sonrası yeni dünyada ki konumları gereği, ençok ses getiran onlar oldukları için olsa gerek, bu kamplarda sadece yahudilerin toplandıkları sanılır. Aksine bu kampta sadece Yahudiler değil, Alman muhalifler, Çek, Leh, çingene gibi ari Alman olmayan, birçok insan toplanmış.1995 den itibaren Müze olarak gösterime açılmış yahudi baskı gruplarının istekleri üzerine.
Ziyaretçiler 20 dk. lık bir belgesel izleyebiliyorlar Almanca yada İngilizce. Bir çok belge ve fotoğraf la birlikte temsili bir baraka ve en etkili bölüm olan krematoryumlar gaz odaları sergileniyor ziyaretçilere. Teknik nedenlerle gaz odaları çalışmamış hiç. ( kesinlikle insani sebeple değil teknik sebeple ) Belgesel filmde buraya girenler 1-Maddi varlıklarını 2-İnsanlıklarını 3- Duygularını dışarda bıraktılar diyordu. 2. Dünya Savaşı Almanyasında bu kamptan ve benzeri kamplardan daha çok sayıda yapmışlar ve kullanmışlar egemen oldukları yerlerde. Bana kalırsa güçlü olanın, yanlış istikamette ne kadar ilerliyebileceğinin bir göstergesi bence bu durum.
Müzeye girişimiz 11;00 çıkışımız 15:00 gibi idi.Çıkışta kafeterya var yemekleri fena değil. Park ücreti 5 Euro. Biletle birlikte ingilizce yada başka dillerde kulalık veriliyor açıklamalar için, malesef Türkçesi yok bu kulaklıkların

Dachu 1 F37


Dachu 2 F38
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Münihe bu kadar yaklaşmışken uğramamak olmaz. 25km uzaklıkta zaten. Yemekten sonra yola çıkıp, Münihi baştan sona trafikte katedip internette bulduğumuz yolkenarı stelplatz a geliyor ve gece burada park ediyoruz. (48°07’09,00” K – 11°34’06.60” D ) Akşam yemeğinden sonra şehir gezisini yaya olarak yaptık, dönüş yorgun olunca hemen yattık. Sabah bulabildiğimiz şehre en yakın kamp olan “ Nord West “ e gideceğiz. 08.09.2012 Cumartesi sabahı campingteyiz.
"Nord west camp" dan (48°11’56.60” K – 11°29’50.00” D ) şehre bir otobüs ve metro ile ulaşılıyor. Kalitesinden değil rakipsizliğinden pahalı bence 3 kişi 34 Euro. Çamaşır yıkama 3,50 , kurutma 3,50 Euro. Tuvaletlerinde bile küllük var, bu kadar çok mu sigaraya talep var? 3 kişi günlük bilet 10,20 Euro. Otobüs ile metro ya giderken şoför Türk çıktı. 1972 de Münih olimpiyatlarına futbolcu olarak gelip, patlamada yaralanınca, dönmemiş ve yerleşmiş bir Adanalı.
Metro dan sonra şehir içinde Belediye hizmetleri fuarı vardı ve standlarda hediye, ikram bol. Daha sonra İngiliz bahçesini, Çin kulesini gördük, bando konseri eşliğinde Alman birası güzel gidiyor. Nehir kıyısında kocaman parklar da sereserpe güneşlenenler bolca bisiklete binenler arasında yürüdük. Nasılsa günlük biletimiz var, rastgele bir tramvay ile şehir turu sürpizlerle dolu. Bir istasyonda gördüğümüz beer garten da, canlı müzik eşliğinde, dans eden çoğunlukla yaşlı lar, yerel kıyafetliler arasına, bizde katıldık.
Aynı tramvay hattı ile dönüşte, bu kez bir başka etkinlik, "Street Life" Festivali karşımıza çıktı, Üniversite Caddesinde. Geniş Cadde boyunca, envai çeşit yiyecek, içecek, müzik ve dans gösterileri çeşitli tanıtım standları dizili. Bizim geleceğimizi bildikleri için mi yoksa buraları hergün mü böyle anlayamadım. Son otobüs saatine kadar ( 23:30 ) kaldık şehirde .Geç vakit kampa dönüp, yattık.
Ertesi gün 09.09.2012 Pazar sabahı çekaut zamanına kadar tembellik edip, internette güzrgaha bakıp, su ikmali ve boşaltımı yaptıktan sonra, ancak 13:00 gibi çıkabildik dışarıya. İnternet günlük 3 Euro.
Bu gün Nymphenburg Kalesi diyorlar bence Sarayı denilen yeri göreceğiz Münihte ve akşam kızım dönecek. Ayrılık var anlıyacağınız. Bütün babalar kızlarını çok sever belki ama, ben çok özlüyorum. Bu durum bir araya gelince çekişmemize engel olmuyor tabi. Onu yaşadığı yere göndereceğiz. Butün gün çok güzel manzaralar, kuğular göller gördüm belki ama, gözüm ne saray gördü ne bahçe, benim aklım kızımda , ve sonunda zaman doldu ayrılık vakti geldi. Akşam kızımı uğurladık gitti, Saarbücken’e. Biz kaldık arkada, gideni bilmem ama bu durumlarda kalan olmak daha zor. Görünüşe göre bu kızı biz daha çook uğurluyacağız. Yolunda bahtında açıkolsun Karakuzum. Bardağın dolu tarafını görelim,15 gündür birlikteydik.

Nintenburg G39
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Şimdi yola devam bu gece Münihten sonra geldiğimiz Hohenfurch da kayda değer birşey bulamayınca geç olmasına rağmen devam ettik. Karanlıkta olsa uygun yer bulduk Schongau da kalacağız. Stelplatz, yalnızca park yeri ama şehre yakın ve ücretsiz. ( 47°48’30” K - 10°53’51” D)
10.09.2012 Pazartesi biraz dik bir yaya yolundan çıkarak şehre giriyoruz. Şehir daha önce gördüklerimiz gibi ama coğrafya değişti, Alpler görünüyor artık. Uzun zamandır dağ görmemiştik buralarda, gözümüze hoş göründü dağlar.
Sırada Peiting ve Rottenbuch var ve Alplere yaklaştıkiyice. Bu tarihte buraları görseniz, sanki mayısta olduğumuzu düşünebilirsiniz. Her yer alabildiğine yeşil bir tek kuru yaprak yok henüz. Cıvarda yüksekliği ve manzarası ile ilgimizi çeken, Schönberg adında bir köy var. Turistik bir köy değil ama, manzarası nefis. Etrafta inekler otluyor, ot bol. Sütü 40 cent ten topluyurlarmış, panolardaki ilanlardan anladık. Manzara harika. Köy hakikaten; evlerin bir yanı samanlık, diğer yanında son model araba, öbür yanda traktör. Camlar bahçeler sardunya ve renkli çiçeklerle bezeli. Koklamak için, bir ahıra yaklaştık, koku alabilmek için iyice yaklaşmamız gerekti.
Manzarayı tarif imkansız, görmek lazım. Bu köy Romantik strasse rotasında olamamasına rağmen görülmeli hakikaten.
Sonra Wildsteig, orasıda göz alıcı manzaraya sahip. Karavanı kilisenin yanına çektik, piknik masası hazır, bu manzaraya karşı bir kahve içilir. Bir yanda, ulu köknar altında bir bank.
Bu köyün aşıkları, bu ağacın altındaki bankta buluşuyorlardır, kesin.
Sırada Steingaden kasabası var. Burasıda küçük ve güzel, kalacak park yeri de var ama devam etmeliyiz. İleride Halblech var ve orada stelplatz olması gerekiyor. Gidip baktığımızda, bulamıyoruz stelplatzı, ya bir yanlşlık yaptık, yada gerçekten yok. Ama civarda kısa bir gezinmeden sonra hava kararırken, tam dağın dibinde, bir park yeri buluyoruz ve yağmur bastırıyor. Burası sanırım bisikletle yada yaya olarak Alpleri gezmeye çıkanların, araçlarını bıraktıkları bir park alanı, ancak zemin yapılı değil, doğal. Sabah bizde yürüyüşe çıkarız diye düşünerek, yağmur altında karavanda yemeğimizi yiyip, çayımızı içtikten sonra uyuyoruz.
Sabah tam çıkacakken, artık onunda karavan hayatında tecrübe sahibi olduğuna inandığım, eşim Necmiye Hanımefendi bir anormallik farkediyor. O da ne! Su sızıntısı var mutfağın altında. Su bağlantılarını kontrol edip, sorunun mutfak musluk-hortum bağlantısındaki plastik bağlantı elemanının kırılmış olduğunu anladık. İnternetimiz de yok, kızımızı arayıp en yakın karavan mağazasının nerde olduğunu, araştırmasını istedik. Kısa süre sonra döndü bize, 35 km geride “gerard”isimli, daha çok çekme karavan yapan ama karavan mağazasıda olan bir yer varmış.
Girdik adresini GPS e ve gittik. Her türlü malzeme bulunuyor, musluğun tamiri imkansız. Yenisini almak zorundayız. 42 Euroya aldık yenisini ve ben kendim taktım yerine. Bu arada kullanmaya başladığımızdan beri porta poti wc den şikayetçiydik. Hazır bulmuşken 80 Euroya Thetfort bir portapoti wc alalım dedik, paraya kıyıp. Aldık ve wc sorunu kalmadı bundan sonra. Kaldığımız yerden devam edebiliriz artık. Sadece Alplere yürüyüş planını iptal etmekle kaldık.
Sırada Schwangau var. Geldiğimiz yolu geri giderek, ki bu hiç hoş olmadı hep alışmıştık yeni yollarda gitmeye, Halblech üzerinden Schwangau ya vardık. Yağmurda çiselemeye başladı. Schwangau da kısa bir turun ardından Almanya ve romantik strassenin son durağı olan Füssen e gidip stelplatz a yerleştik. (47°34’56.00 K – 10°42’03.75” D )
Birçok karavan kampından daha kaIiteli ve daha ucuz. 12 Euro gün, İnternet bedava elektrik ve su ücretli ancak 50cent. Hava kapalı ve soğuk, Avrupa şimdiye dek bu soğuk yüzünü göstermemişti bize. Sabah uyandığımızda, Alplerin tepelerinde kar görünce, soğuğun sebebi belli oldu. Bu soğukta canımız, ne şehri nede Neuschwanstein ı görmek istemedi.
Bu gün istirahat verdik kendimize. Bu gün izin günümüz oldu biriken çamaşırlar yıkandı, öğleden sonra civardaki mağazaları şöyle bir dolaştık ve yorgunluk attık. İhtiyacımızda vardı böyle bir molaya. Hava kapalı olunca korktuk ihtiyacımız olmamasına rağmen elektrik aldık, ilk kez 50 centlik. Almasakta olacaktı ama garanti olsun istedik.

Halblech F40


Ky evi F41
 



Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

13.09.2012 Perşembe günü sabah ayrıldık Füssen de kısabir şehir turu yapıp kaleye çıktık. Daha sonra Neuschwanstein kalesini mi demeli sarayınımı demeli bilmiyorum, görmeye gittik. Otopark 7,5 , giriş kişi 12 , otobüs kişi, 2,60 Euro.
Masallardaki gibi bir yer. Bilet aşağıda alınıyor ve rehber eşlğinde gurup olarak gezilebiliyor ancak, bireysel gezemiyorsunuz. Otobüs ile, faytonla, yada yaya olarak çıkılabiliniyor. Otobüs tavsiye ederim, çünkü Marienbrücke köprüsünden bu kale çok güzel görünüyor. Marienbrücke köprüsü asma bir köprü.Otobüsten inince hemen yukarıda görülebilir. Yaya çıkmak biraz zahmetli olur. Biz otobüsle çıktık indik.
Neuschwanstein kalesi hakkında çok şey yazılıp söylenebilir, ancak yetersiz kalır, görünce anlayabilirsiniz. Yapılış hikayesi de çok ilginç ve uzun, sahibi keyfini sürememiş, yaptırdığı bu güzel yerin. Yaşamak için değil, seyirlik için yapıtırmış sanki.

Fssen1 F42


Ngiliz karavan F43


Baba kalesi F44


Nohventayn F 45
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Gezinin ardından yola çıkmamız gerekiyordu, depoyu fulledik. ( Avustuyada mazot daha ucuzmuş ) Km. 93270 , 13.09.2012 saat 17:30 ve Almanyayı geride bırakıp Avusturyaya geçiyoruz. Avusturyada manzara çok güzel, buralarda kayak yapıldığı belli, hava birazdan kar yağacakmış gibi, tepeler beyaz. Akşam olmak üzre, kalacak yer bulmak için kenarından geçtiğimiz Stams kasabasında bir okulun ve spor salonunun yanına park ediyoruz.( 47°16’40.00 K – 10°58’53.00” D ). Burasıda turistik bir yer Yemekten sonra etrafı dolaştık şöyle bir, yakınlarda bir karavan camp bile varmış. Kiralık oda reklamları var bir çok yerde. Sorunsuz bir gece ve sabah kahvaltının ardından yola devam.
İnsburg dan geçiyor yolumuz, şehirde Mc donalds da durup ihtiyaç molası veriyoruz. Çalışanlardan genç bir Türk, ne arıyorsunuz buralarda diye soruyor. Cevap; geçiyorduk, uğradık. İnsburg tam bir kış sporları merkezi. Her yanda kayakla, sporla ilgili bir tesis göze çarpıyor. Otobandan gitmek istemiyoruz, zira otobandan gittiğimizde pek birşey göremiyoruz. Yollar dar ve virajlı olmasına rağmen düzgün. Bende araba kullanmasını severim. Zor gelmiyor.

Avusturya alp F46
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

11:30 gibi İtalyaya geçtik, Brennero dayız. Outlet mağazalar ilgimizi çekti. Yol kenarındaki esnaftan belli İtalyaya geçtiğimiz, daha konuşkan daha kolay ilişki kurabiliyorlar. İtalyan Alpleri görülesi yerler. Yol kenarında bir göl gözümüze çarptı, durduk. Karavan kampı bile var göl kıyısında “ Camping Toblachersee “. Böyle her gördüğümüz güzellikte duracak olursak varamayacağız Venedik e. Varamadık o gün zaten, dura kalka Cortina d'Ampezzo şehrine geldik burada bir saat kadar mola verip, şehir turu yaptık. Çok canlı bir şehir. Yazın treking kışın kayak yapıldığından her zaman haraketli. Yolun devamında, otoban olmasına rağmen girmedik. Otoban dışında, kuzey İtalyada görülecek çok güzellikler var. İnternet üzerinden Google Earth e bakıp, Lago di Santa Croce gölü kıyısını konaklamak için gözümüze kestirmiştik, önceden. Görünce, beğenmedik, vede konaklamak için uygun kıyısı yoktu.
Akşam olmak üzereydi. Yola devam ederek, adını bilmediğimiz bir yerleşim yerine gelmiştik, eski ve güzel binalarla dolu bir şehre. Yol kıyısına gecelemek için uygun yer bulmak umudu ile bakarken, bir sitenin yanında karavan gördük, hemen yanına ağaç altına parkettik gece kalmak üzre. ( 45°59’39.71” K – 12°17’46.10” D ) Yemek yiyip şehir gezisine çıkıp döndüğümüzde ağacın asıl sahibi bir sincap, durumdan memnun olmasa gerek, bizi uyutmadı, tıkır tıkır ses yaptı durdu tavanda ve gece 02:00 de ağacın altından çıkıp, hemen yan tarafa parketmek zorunda kaldık, uyuyabilmek için. Bu adını bilmediğimiz yer, daha sonra internetten öğrendikki Vittorio Veneto imiş. Sabah erken kalkıp yola yine otoban dışında devam ettiğimizde, artık etrafın iyice düzleştiğini ve iklimin değiştiğini ama, trafik yoğunluğunun iyice arttığını gördük. 70 Km yolumuz olmasına rağmen ancak 3 saatte varabildik, Venedik yakınlarındaki kampımıza.
“Camp Rialto” 24 Euro/gün 2 Euro internet. ( 45°29’04” K 12°16’59” D ) Duş, tuvalet, sınırsız sıcak su var. Venedik e 19 Numaralı otobüs ile 15 dk. Bilet 1 kişi gidiş dönüş 2,60 Euro. Vasat bir kamp ama şehre yakın. Karşısında Lidl ve bir karavan mağazası var.Çalışanlarınadan biride Maraşlı bir Türk.
Yıkanıp yemek yiyip merak ettiğimiz kanallar şehrine haraket ettik. Bir ana kanal ve buna bağlı biçok tali kanal, adanın sokakları gibi ve ana kanalda belediye otobüsü gibi teknelerle ulaşım sağlanıyor. Şehre araba ile gitmemeli, zira otopark çok pahalı. Demiryolu veya otobüslerle gelmek akıllıca olur. Venedik e araçla gelirsiniz ancak. Venedikte araçla bir yere gidilemez, çünkü araba yolu yok. Maskeleri, pizzası, tiramusu ve dondurması ile biliniyor Venedik. Hepsinin tadına baktık. Pizza Margarita yı ( Domatesli ve mozarella peynirli olanı ) çok beğendim. Venediği hatırlatacak bir tat olarak damağımda saklı kaldı. Akşam 22:00 gibi gene yorgun ama memnun döndük kampa.

Ana kanal F47


Gondol F48


Kuzey italya gl F50


Kanal
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Sabah eşim kendini iyi hissetmedi yola devam etmek için GPS e ; Hırvatistan da gitmek istediğimiz Pilitvice doğa parkının adresini yazmak istediğimizde, Hırvatistan haritasının olmadığını gördük . Eyvah ne yapacağız şimdi GPS e okadar güvendikki, manuel haritamız bile yok yanımızda. Bilgisayar mühendisi kızımız varya, hemen onu aradık ve derdimizi anlattık.
Mevcut GPS Primo 2 harita kullanıyor, biryandan o bir yandan ben bu yazılıma Hırvatistan ve Makedonya haritasını ( legal/illegal) bulup yükleyemedik. Kızımın önerisi ile, yanımızdaki Av- İn i olmadığı için kullanmadımız 2 GB kapasiteli TomTom GPS e, legal Doğu Avrupa haritası satınalıp yükledik, internet üzerinden ama, vakit 16:30 oldu, bu arada. Bu kez otoban ile Trieste istikametinde yola çıktık.
Trieste ye varışımız akşam saatleriydi şehri karavan ile şöyle bir turlayalım diye girdiğimizde bir açık otoparkta iki karavan görüp konaklamak için parkettik şehre girmeden. ( 45°38’41” K – 13°48’55” D ) Sabah eşime ilaç almak ve dolaşmak için şehre girdik ancak karavanı bırakacak yer bulmakta bir hayli zorlandık. İşimizi görüp Slovenya yı 30 Km için Vinyet almak zorunda kalarak geçip Hırvatistana girdik. ( 17.09.2012 km 93954 )
Rijeka ya uğrayıp şehir turu ve öğle yemeğinden sonra Pilitvice ye haraket ettik. 19:00 gibi vardığımızda jezera girişinin hemen karşısındaki otelin parkına parkedip, gece kalacağımızı umarken, Park görevlileri gelip gece burada kalamayacağımızı bildirdiler. Gece Zagrep istikametinde yaklaşık 10km gidip, yol kıyısındaki önümüze çıkan ilk karavan kampına girip parkettik, kimseyi rahatsız etmemeye çalışarak. Görevli yada ayakta kimse olmayınca yatıp uyuduk, sabah resepsiyon açıldığında, bizden 100 Kuna aldılar ücret olarak. Kahvaltı ve su ikmalinden sonra Park girişinden biletlerimizi alıp, (110 kuna bir kişi giriş ücreti ve 70 kuna otopark ) parka girdik.
Gezi için çeşitli parkurlar ve bu parkurların yaklaşık süreleri ne göre 4-6 saatlik parkuru seçip, çift remorku olan bir arazi aracına binip ,en yukardaki göle çıktık. Ahşap yürüme yollarından aşağı doğru ilerledikçe, eşsiz güzellikteki göller, şelaleler, manzaralar eşliğinde, fotoğraf çeke çeke, uzun bir yürüyüş yaptık. Öğle yemeğinin ardından, uzun süre kuyrukta bekleyip bir tekne gezisi ve yine patikalardan, göl kıyısından yürüyerek, doğa parkı gezimizi sonlandırdık.
Yola çıkarak, 150km sonra Zadar a geldik. Deniz kıyısında, merkezi bir otoparka karavanı parkedip ( 1 saat 6 kuna ) şehri gezdik. Akşam hava kararmak üzere iken, şehir dışına Split istikametine çıkıp, Bibinje de karavan kamp tabelalarından birine ( Kero kamp) ( 44°03’26.560” K – 15°17’21.00 D ) girdik. Görevli, yetkili kimse, resepsiyon da yok. Fazla müşteri de yok, boş sayılır. Telefon numarası yazılı girişte aradım, yarım yamalak ingilizcemle pazarlık edip 10 Euro ya anlaştık. Sahilde bir kafeterya var, ancak yalnızca masa sandalye var. Mum ışığı eşliğinde güzel bir akşam yemeği yedik. Sabah deniz kıyısında bir kahvaltı ve duşun ardından ücretimizi ödeyip Siplit istikametinde yola koyulduk.
Trogir uzaktan ve yukarıdan bir başka güzel göründü. Split e geldiğimizde karavanı saati 24 kuna olan bir otoparka bıraktığımızdan ancak sahili, Domnius katedrali ve çevresini birde limanın arkasındaki Pazar yerini görebildik, kısıtlı sürede. Hazır pazar yeri görmüşkende biraz sebze meyve alışverişi yaptık tabiki.

Gl


Gl1


Elale
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Buradan sonra Mostar a gitmek istiyoruz Metrovice sınır kapısından Bosna hersek e girdik ve çevremiz değişti. Yollar bakımsız, çevre daha az Avrupai. Savaştan çıkalı çok oldu ama, hala toparlanamadıklarını düşünüyorum. Mostara gelip ünlü Mostar köprüsünün arkalarında bir otoparka park ediyoruz . 1 saati 2,60 Euro Geceliği 20 Euro çok fazla geldi bana. Bir saat kadar köprüde ve civarda hediyelik eşya satan yerleri dolaştıktan sonra ayrıldık Mostar köprüsünden.
Bosna Hersekte yakıt 2,60 KM ve KM = TL gibi, ucuz geldi depoyu doldurttuk Hifa Petrol de. İstasyon da park etmek ve geceyi geçirmek uygun gibi geldi bana ve sordum pompacıya tabiki deyip park yeri gösterdiler ve gece orada kaldık daha şehirden çıkmadan. Hava karardığından ve yağmur çiselediğinden bir daha dışarı çıkmadık, yatıp uyuduk, sabahleyin Dubrovnik e haraket ettik.

Mostar
 



Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Girdiğimiz sınır kapısından çıkarak yolda çok güzel bir deniz, adalar, kıyılar var, dayanamayıp dört-beş kez seyre uygun yerlerde durup, fotoğraf çektik. En son durak Dubrovnik girişindeki köprüden önce idi. Buranın manzarası için, yol kıyısına seyir terası yapmışlar. Dubrovnik çıkışında da böyle bir seyir yeri vardı. Şehre girip uygun bir park yeri aradık bir süre. Bulduk sonunda . Üstelik gecelemek içinde uygun.( 42°38’53.50” K – 18°05’44.00” D ) Konzum Marketin park yeri aynı zamanda. 40 kuna ya anlaştık pazarlıkla, sabaha kadar kalacağız.
Burda bir Alman karavancı aile ile tanıştık. 90 model Hymer Camp 55 leri var. Karısı kuaför kendisi BMV çalışanı imiş. Birlikte gezmeye çıktık şehri. Kötü bir anıları var Türkiyede malesef. İki yıl önce Suriyeye giderken İskenderun da soyulmuşlar, karavanlarının camını kırıp fotoğraf makinelerini çalmışlar. İngilizcemiz iyi olmadığından sohbet gelip bir yerde tıkanıyor. Onların İngilizcesi de yeterli değil. Baktık ki İngilizce konuşacağız diye etrafı kaçırıyoruz, en iyisi ayrı gezmek diyerek ayrıldık.
Gezinirken birçok börekçi gördük ve yerli halk alıyordu genellikle. Bizim akşam yemeği menüsüde börek ti o akşam.

Dubrovnik k


Dubrrov 1
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Gece otoparkta kalıp, sabah erkenden yola çıktık. 40 km kadar, yol çalışması olan kötü yolları aşarak, Karadağ a vardık. Karadağda Kotor körfezini feribotla geçip, Kotor istikametine, sola döndük, feribottan inince . Tek şeritli, dar, ama oldukça güzel bir yoldan ve deniz kıyısından denizi hayran hayran seyrederek girdik Kotor a. Şehir merkezi için değil manzrası için gidilir Kotor a. Uzun bir tünelle çıktık Kotordan birdaha gelmek umudu ile.
Amacımız, Bar ı geçip Sukobin sınır kapısından Karadağı terketmekti. Ancak Bar çıkışında daracık yollardan sınıra giderken çalışma nedeni ile yolun kapalı olduğunu gördük. GPS de diğer seçenek Podgorica üzerinden idi ve bu seçenek yolu bir hayli uzatıyordu. Biz beklerken, arkamıza yerli bir bayan aracı ile geldi, yol çalışanlarından bilgi aldı ve bize yarım yamalak şekilde beni takip edin dedi. Bizde takip ettik ve bizle birlikte diğer araçlara Bar çıkışından, alternatif bir yoldan sınıra giden yola soktu. Bizi getiren bayana korna ile teşekkür edip, bir hayli dar ve kötü yollardan geçerek ve sınırda epeyce bekleyerek girdik Arnavutluğa. Akşam saatlerinde çok kötü olmayan yollardan geçerek Tiran a geldik.

Kotor
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Tiran çok düzensiz bir şehir. Batıda pek göremediğimiz poislerden burda adım başı var, ama trafik aksine berbat. Bu gece Arnavutlukta kalmak istemiyoruz, amacımız Makedonyaya geçmek. Hava kararmak üzre. Elbasan yolunun virajlı ve kötü olduğunu okumuştum forumlardan, ama bu kadar kötü olduğunu tahmin edemezdim. Uçurumlar arabanın sağında, hava karardı eşim sağda, uçurumları gördükçe, bildiği bütün duları okuyor. Böyle zorlu yollarda gece araç kullanmak avantaj mı dezavantaj mı bilmem, ama zor olduğunu biliyorum. Elbasan a inene kadar, zorlandım doğrusu, ben ki araba kullanmayı severim. Zoru geçtik, Ohrid e devam edlim diye, durmadık Elbasanda, karanlık olsada. 21:30 da Ohrid e vardık. Struga dan geçerken, bir Karavan kampı olduğunu duymuştum, ama denk gelmedi yolda. Ohrid girişinde bir apartmanın park yerinde parkedip, yattık (41°07’29.60 K – 20°47’14.50” D )
22.09.2012 Sabahı, göl kıyısında yaptık kahvaltımızı ve sahil boyu bir yürüyüşün ardından Kale ye çıktık. Manzara güzel hava sıcaktı. Manastır (Bitola) a gitmek üzre ayrıldık Ohridden. Manastırda Atatürkümüzün Okuduğu okul u görmek için yolu sordum bir taxiciye, tarif etti gittik. Binanın hemen arkasına parkettik ve karşı binada elma satan teyzeden bolca elma aldık. Müzeyi ve Atatürk e ayrılan bölümü gördükten sonra, buranın köftesinin iyi olduğunu duymuştum. Müzenin ileri solundaki sokakta, lezzetli köftelerin tadına baktık. Çıkışta şimdiye kadar gördüğümüz en ucuz (1,23 Ero) mazot ile depomuzu fullettik.

Tiran


Elbasan


Ohrid


Manastr
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

Yunanistan girişinde endişeliyiz. Sebebi Uluslararsı ehliyetimin olmayışı. Türkiyeden girişlerde istendiğini biliyordum. Batıdan girişlerde istenmediğini duymuştum. Sorunsuz geçtik istemediler. Yunanistanda da otoban kullanmak istemiyoruz, çevreyi görmek için. Amacımız akşam Selanik e varmak. Selanik girişine kadar sorunsuz geldik. Selanikte Egnatia caddesine Cumartesi akşam 19:00 da giriyoruz 21:00 de ancak çıkabiliyoruz. Trafiğin çok yoğun olduğu saatte Selaniğin en işlek caddesinden geçmek gafletinde bulunduk.
İnternetten gecelemek için uygun bulduğumuz yere geliyoruz .(40°30’05:50” K- 22°53’09.60 D ) Doğru seçim. Burdan Selaniğin ışıkları çok güzel görünüyor. Sabah denize karşı bir kahvaltı nın ardından, Atatürk ümüzün doğduğu evi görmek istiyoruz. Karavanı civardaki mezarlığın etrafında bir sokağın başına bırakıyoruz. Konsolsluğun bitişiğindeki Atatürk ün doğduğu ev tadilatta. (Daha sonra öğrendik, her ne hikmetse uzun süredir bitmezmiş bu tadilat.). Hemen üst tarafındaki dar sokaklardan kaleye çıkıp manzara seyredelim istiyoruz. Lakin, kalenin pek seyirlik yeri yok. Kale yolu yokuş.Yorgunluk bir kahveyle çıkar. Grek kahvesi mi Türk kahvesimi bilmem, Necmiye Hanım içti. Ben portakal suyu içtim. Kahvenin yanında kurabiye cabası. Daha sonra sahile, Beyaz kuleye İndik. Tabiki İzmir Kordon boyuna benzettik bizde sahili.Tavernaları geçip, Egnatia caddesi boyunca bu kez yaya ilerliyoruz. Karavana gelip Selanik bu kadar yeter deyip Kavala ya çeviriyoruz direksiyonu.
Kavalayı sevdim ben.Limanın karşısındaki büyük otopark ta geceledik. Ücret 3 Euro. Tabiki kaleye çıktık, Halil Bey Camisi ve İmaret i görerek. Kale girişi 2,5 Euro kişi. Manzara burda çok nefis. Doyulmuyor, baktıkça bakası geliyor insanın. Kaleye çıkan yol, bize Türkiyeyi hatırlattı. Aşağı indiğimizde akşam oldu hava karardı. Aklımızda Kavala Kurabiyesi var. Dolaşırken bir dükkanda Türkçe “Kavala Kurabiyesi “ reklamı gördük ve aldık 4,5 Euro 0,5 Kg. ı. Restoranlar tıklım tıklım. Bütün masalar dışarda. Bir boş masa zor bulduk. Kriz falan yok buralarda. Kimse siesta dan da vazgeçmiyor, eğlencesindende, yiyip içmesindende.
Gece rahat bir uykunun ardından, sabah İskeçede Lidl otoparkında yaptık kahvaltımızı. Karavanı orda bırakıp şehri gezmeye çıktık. Buralarda Türk kökenli Yunanlı çokmuş diye duyardık. Gerçekten kıyafetinden türk olduğu anlaşılıyor, özellikle kadınların. Radyodan Türkçe yayın yapan Yunan kanallarını önceki yıllarada Geliboluda da duyardım, şimdi de dinliyorum ve hoşuma gidiyor, uzun süre sonra Türkçe Radyo dinlemek.
Gümilcinedeyiz. Buradada Türk kökenli Yunanlı çok. Yanımızdan geçenlerin konuşmaları Türkçe, duyuyoruz. Gençlere sorduk. Nerde çay içebiliriz diye, özledim Türk çayını kahvede içmeyi. Gençler Birliği Kulübünde varmış çay, gidip içtik. Bütün müşteriler Türk tü. Dolaşırken kavala kurabiyesi gördük 3,5 Eoro burda.
Sırada Dedeağaç var. Girişte askeri kışla görmek can sıkıcı. Yunan askerlerinin mecburi hizmet yeri burası mı diye bir soru geldi aklıma, durduk yerde. Şehir büyük ve düzenli. Sahile inip karavanı park ediyoruz. Şehir turunda, pek Türk yada Türkçe konuşana rastlamıyoruz. Yiyecek dükkanları dışında açık dükkan yok, zaten her yer kapalı. Bir bankada çalışma saatleri yazıyor kapıda 08:00 14:00 arası. Yunanistanın son kenti burası, Seyehatimiz sona eriyor nihayet. İpsala sınır kapısından sorunsuz bir şekilde girdik Türkiyeye

Beyaz kule


Selanik yer


Kavala


Trkiye
 

Ynt: 2012 Avrupa Seyehatimiz

03.08.2012 Cuma günü 87 322 km ile çıktığımız geziden 24.09.2012 Pazartesi günü 95960 km le dönüyoruz. Gümrükte Bir karavan var çıkış tarafında. Namıdeğer “ Rüzgar “ Hüseyin Bey i ve eşini görüyoruz. Çıkış yapmak üzereler. Selamlaşıyoruz. Soruyor, bir çırpıda anlatıyorum olanları. Allah onlarada hayırlı yolculuklar versin ve sağ salim dönsünler.
İpsaladan girdikten sonra Gelibolu dayız . 1998-2003 yılları arasında, 5 yıl Gelibolu da çalıştığımızdan, eski dostlarımıza uğramadan edemedik. Bırakmadılar ogece. Ertesigün 25.09.2012 günü saat 16:00 Bursada evimizdeyiz. Evden ayrılışımız 02.08.2012 Perşembe, km. 86876 dönüşümüz, 25.09.2012 Salı, km 96290 . Süre 55 gün, 8638 Km si yurt dışında toplam 9414 Km. yol yapmış, 15 ülke görmüşüz.
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,441
Mesajlar
1,518,000
Kayıtlı Üye Sayımız
172,098
Kaydolan Son Üyemiz
mesut44dg

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst