75 Kişiye Sorduk: Yaz Bitmeden Nereye Gitmeli?

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan gezmen Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 0
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 8,241

gezmen

Karavan Yönetim
Mesajlar
4,757
Tepkime Puanı
78
Yer
Akhisar
Radikal'den alıntıdır.
http://www.gezenbilir.com/index.php?action=post;board=262.0
Cavid Sezen
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



75 KİŞİYE SORDUK: YAZ BİTMEDEN NEREYE GİTMELİ?

[attachment=1]

İLLÜSTRASYON: MERT GÜRELİ

15/08/2009

İstanbul'da bir çay bahçesi de var, Ayvalık'ta keşfedilecek koy da... Dağ yolunda müthiş manzaralı restoran da var, sadece denizle kucak kucağa olunabilecek plaj da... Ramazan kapıda, vakit dar; bir-iki kişinin tavsiyesi yetmez. Sayıyı bol tuttuk, tam 75 kişiye sorduk: Yazı kapamadan nerede ne yapalım?

Sarp Dakni, Editör, 34: Yazın mutlaka Bozcaada’daki Battı Balık Restoran’a gidilmeli. Çünkü hem çok lokal ve sade hem de fiyatlar makul. Ayrıca çalan ‘easy listening’ caz müzikleri de cabası.

Hasbiye Günaçtı, Emekli hemşire, 50: Kuzguncuk’un ara sokaklarını gezmeli. Sahilde çay, kahve içmeli. Hafta içi bir Ağva yapmalı. Kandilli’de sahilde çimenlere oturmalı, güneşin batışını Anadolu Kavağı’nda izlemeli. Sevda Tepesi’ne, Fethi Paşa Korusu’na, Beykoz Korusu’na gitmeli....

Arzu Uzunali, Metin yazarı, 28: Kilyos’ta beach’lerin yoluna sapmadan, halk plajına girmeden, hemen sağda, yeşillikler ardına saklanmış Dağ Restoran’ı herkese öneriyorum. Çünkü denizden çıkıp deli gibi acıktıktan sonra, tadına inanamayacağınız şişko köfteler, yanında kalın doğranmış anne patatesleri,
bol soğanlı salata ve güveç kaplarında yoğurt keyfini kolay kolay başka bir yerde bulamazsınız. Restoranın orta havuzunda iki tane de kocaman balık var ve dinlendirici bir sessizlik...

Hilmi Doğancı, Emekli, 55: Amasra’nın denizine girmeden yaz geçirilmemeli. Çünkü senelerdir
gidiyorum ve denizi ilk günkü gibi temiz kalan tek yer.

Didem Gençtürk, Radyocu, 28: Bozcaada’da kale arkasında Martı Restaurant mutlaka gidilmesi, görülmesi gereken yerlerden. Yemeklerinin hepsi leziz. Mezeler ise şahane. Özellikle de restoranın sahibi
İlke’nin yaptığı favanın lezzetini ömrüm boyunca unutamayacağım. Ayrıca restoranın önündeki iskeleden bakmak, sosyal basıncı sıfırlıyor.

Alper Demirci, Öğrenci, 21: Çeşme-Ilıca’daki Sheraton Otel’in dibindeki daracık, halka açık plaja
öğleden önce uğramadan yazı bitirmeyin. Çünkü sabah o saatte tek tük insan dışında kimse olmuyor, plaj henüz tertemiz, dahası denizin görüntüsü şahane! Ben diyeyim Maldivler, siz deyin Cayman adaları...

Bilgehan Anıl, Öğrenci, 24: Yaz bitmeden her gece bir sahil kasabasında kalacak şekilde tüm
Ege’yi ve hatta Karadeniz kıyılarını gezmeli. Karadeniz Ereğli’de kıyıdan doğuya doğru giderken Amasra’nın müthiş manzarasına karşı balık yenilebilir.

Utku Kaynarca, Bilgisayar programcısı, 25: Bozcaada yaz bitmeden gidilip görülesi bir yer. Doğal güzelliğini kaybetmemiş, içten, nezih bir kitlenin toplandığı, yaz akşamlarında sevdiklerinizle birlikte sahil kenarında rakı-balık keyfini yaşayabileceğiniz
nadir yerlerden.

Işılay Güneş, Muhabir, 25: Taksim’deki Limonlu Bahçe çok güzel bir kafe. Yaz günlerinde kapalı mekânlarda oturmaktansa açık bir yer olduğu için orayı tercih ediyorum. Ortamı çok hoş
ve limonatası çok lezzetli.

Derya Özkan, Mimar, 39: Akşamüzeri Üsküdar’dan Haliç’e vapurla geçmeli. İstenilen bir durakta inip Haliç kıyısında çay içilir. Dönüş vakti de günbatımı izlenebilir. Ayrıca Kandilli’de iskeledeki restoranda ağustos sonu iyice yağlanmış ve lezzeti doruğa ulaşmış sardalyaların ızgara olanından yemeli, rüzgâra karşı rakı içmeli.

Hande Göreci, Ev hanımı, 49: Çay ve simit eşliğinde Piyer Loti’ye gitmek. Mihrabat Korusu’nda açık
büfe kahvaltı yapmak...

Burcu Bayir, Öğrenci, 23: Yaz bitmeden mutlaka Anadolu Kavağı’na gidilmeli. Çünkü İstanbul’da ama İstanbul’dan kilometrelerce uzakta hissettiğin bir yer burası. Oraya gidildi mi de mutlaka Çapari Balık’ta balık yenmeli ve daha sonra Yoros Kalesi’ne çıkılmalı.

Mahmut Tanır, Bilgisayar teknolojileri uzmanı, 29: Datça’ya gitmeli çünkü Ege ve Akdeniz’in birbirine bağlandığı, Türkiye’nin güneybatısındaki en sakin yer.

Neslihan Yavuzalp, Reklamcı, 24: Bursa’da dağ yolunda inanılmaz
manzarası olan Yeşil Vadi isimli bir kafe var. Birden sis basıyor ve hiçbir yer görünmüyor. Hava açıldıktan sonra ise yine yemyeşil bir görüntü oluşuyor. Sırf bu manzarayı görmek için yaz bitmeden buraya gitmeli.

Meral Çakıcı, Emekli, 50: Kuşadası-Selçuk yoluna yakın Şirince köyünü öneririm. Şarabı, mezeleri, evleri, el ürünleriyle gerçekten çok güzel bir yer.
Yolu o taraflara düşenler Selçuk’tan 8 kilometre kadar içerdeki bu köyü mutlaka görmeli.

Banu Küçük, Moda tasarımcısı, 25: Tesadüfen gittiğim Silifke’nin Narlıkuyu beldesinin doğal güzellikleri görülmeli. Akşamüstü İnci Restaurant’da bir kadeh rakıya eşlik eden balığın ve leziz mezelerin tadı, bir senenin yorgunluğunu üzerinizden atmaya yetecektir.

Azra Tüzünoğlu, Sanat galerisi yöneticisi, 27: Bence yaz bitmeden Çeşme’ye gitmek gerek. Çeşme’de
mutlaka Langusta’ya uğramalı. Tüm mezeler denenebilir ama şiddetle tavsiye edebileceğim bir zeytinyağlı ahtapot salataları var. Tabii ki bilumum deniz böcekleri de tadılmalı. Alaçatı’nın Asmalımescit’e benzeyen kalabalığı ve paparazzileri burada yok. Hâlâ salaş bir sahil balıkçısı Langusta. Sanırım
bu da oldukça yeterli bir sebep gidip görmek, daha iyisi tadını unutamayacağınız lezzetler tatmak için. Yolu Mersin tarafına düşenler için de Lagos’u önerebilirim. Lagos, Mersin’den yarım saat kadar uzaklıktaki Limonlu’da. Muhteşem bakir bir koya bakıyor.
Çok salaş bir balıkçı. Mekânın ismi Akdeniz’in alametifarikası lagos balığından geliyor. Tabii ki lagos yenmeli, yanında naneli, rokalı, bol yeşillikli salata...
Tatlı niyetine, buzda bekletilmiş dikenli incir. Dikenli incir, bir çeşit kaktüs meyvesi. Aslında bu meyveyle süper ferahlatıcı kokteyller yapılabilir, şimdilik sokak satıcılarının tekelinde.

Ali Güder, Fotoğrafçı, 40: İstanbul’a yakın ama şehrin kaotik ortamından bir o kadar uzak oluşu, eskiyle kıyaslanmayacak ölçüde azalsa da hâlâ gayrimüslim ada yerlilerinin varlığı, onların adaya kattığı ruh, tarihi evleri, sokaklarında bisiklet ve faytonun gezinmesi, tembel tembel yatan
kedileriyle Burgazada... Yeme içme faslına gelince de Kalpazankaya’daki restoranda, açık havada, denize baka baka rakının ve mezelerin tadını çıkarmak...

Mehmet Emin Saydut, Öğrenci, 26: Edremit körfezindeki Güre... Kaz Dağları’na çıkıp, pınarın çıkışına
varmak ve orada alabalık yemek çok zevklidir.

Dayanat Rzayev, İhracatçı, 29: Üsküdar sahilindeki Paşalimanı Cafe. Boğaz’a sıfır, sabah erkenden açık büfe kahvaltı oluyor. Ama yer tutmak için erken gitmek lazım. En güzel yanı, masaların birbirinden ayrı olması, iç içe değil. Müziğin sesi de az. Konuşmak için bağırmak zorunda değilsiniz...

Haşim Eren, Emekli, 55: İnsanlar köyleri görmeli, oradaki insanlarla iletişime geçmeli. Farklı düşüncelerle karşılaşsınlar... Yöresel yemekler yenmeli. Mesela Sivas’ta katık aşı
ayranlı çorba içinde fasulye (katıklaş), öğle sıcağında buz gibi, of! Hem oradakiler de para kazansın. İç
turizm yaygınlaşsın, yaşlılarımız var, yöre halkına ekonomik destek sağlansın... Bunlar çok güzel şeylerdir.

Evin Özgül Çetin, Bankacı, 33: Kaş-Kalkan arasındaki muhteşem
Kaputaş Plajı. Denizi çok temiz,
taşları minik minik ve çok yumuşak,
ayağı hiç acıtmıyor, denizin rengi
güzel, suyun ısısı, derinliği, her şeyi
çok etkileyici.

Işılay Yanbaş, Öğrenci, 27: Herkes
bir-iki günlüğüne de olsa Bozcaada’ya gitmeli. Hiç durmadan esen rüzgârda bunaltıcı yaz sıcağını hissetmemek, insana önce acı veren, ardından mutluluk
ve diriliği iliklerinize kadar işleten
suda yüzmek... Salkımı bir kilo üzümleri
plaj saatlerinize katık etmek, sabahları
çınar altında karışık ada tostu ve çayla kahvaltı etmek, akşamları Kasaba Restaurant’ın leziz meze ve yemekleriyle mest olmak... Dönüşten önce de Çamlıbağ şarapları yüklenip ada sarhoşluğunu uzatmak için..
.
Çiçek Öztek, Yayıncı, 39: Kelebekler Vadisi’nin tepesindeki
Faralya Köyü’nün devamında, 3 kilometre mesafede, toprak yolun bittiği yerde
ancak yürüyerek dik bir tepeden inilebilen muhteşem bir vadi. Kelebekler
Vadisi’nde göremediğiniz kelebekleri orada görebilirsiniz. Tufan’ın yerinde
ağaç evlerde veya yöre halkının deyimiyle ‘köşk’lerin üzerine serili sedirlerde
açık havada kalabilir, insanlardan uzak, sade, gürültüsüz patırtısız birkaç
gün geçirebilirsiniz. Denizinin rengi tarif edilemez bir mavi. Vadinin yukarısına yürüyüşler yapılabiliyor, hatta daha sıkı bir trekking’ciyseniz ‘trans-Kabak’
yürüyüşü yapıp vadiyi ve yakınlardaki
dağlık bölgeyi aşarak az bilinen, az gezilen Likya kenti Pinara ve Sdyma’ya, oradan Fethiye-Kaş yoluna çıkabilirsiniz. Hatta olayı biraz daha genişletip hemen yakındaki Tlos, Letoon ve başkent
Xanthos’u da ziyaret edebilirsiniz.

Kalbiye Nur Orhan, Tasarımcı, 30: Kahire’de yaşıyorum. Nil kıyısında Zamalek diye bir ada var. Zamalek’te bir lokanta var, Sequoia. Nil kenarında oturuyorsun, yemekleri, mezesi çok güzel. Özellikle humus. Nargile de içebilirsiniz. Bembeyaz bir mekân. Günün her saati harika.

Necla Akgökçe, Gazeteci, 53: Kadıköy’de Çiya’ya gidilmesini öneririm. Özellikle akşam vakti, güneş henüz batmadan; Kadıköy çarşısına o ıslak serinlik indiğinde. Mümkünse dışarıda
oturup fıstıklı kebap, sıkma köfte yenmeli. Vejetaryenseniz salatalar
harika, envaiçeşit ottan. Üzerine de domates tatlısı yenebilir... Yine Kadıköy’de Nâzım Hikmet Kültür Bahçesi’ne gidilebilir. Çünkü çok serin,
servis yapanlar da çok iyi.

Özlem Ergun, Yayıncı, 30: Datça’da Domuz Çukuru diye bir yer var.
Dünyadan yalıtılmış bir yer; elektrik dahi yok! Telefon çekmiyor, radyo yayını mümkün değil. Doğanın ortasında turizm endüstrisinden uzak, kafa dinlenecek harika bir yer işte. Ayrıca
Kaş ve koyları, bir de oradaki Don Kişot mutlaka görülmeli...

Akın Gözü, Makine mühendisi, 41: Asmalı’daki Boncuk’un asma yaprağına sarılı sardalyası yensin. Yine Boncuk’da akordeon çalan Mehmet Amca’nın müziği dinlensin. İkinci köprünün hemen altında Uskumru diye bir balıkçı var, denizin dibinde, biraz pahalı ama gidilmeli mutlaka. Büyükada’da Prinkipo Meyhanesi’nde rakı içip Rum müziği dinlenebilir. Kavala’nın harika plajlarında denize girmek, İzmir’e
çok benzeyen Selanik’te sahildeki barlardan birine oturup günbatımını
izlemek de güzel olur.

Yasin Bakan, Art direktör, 28: Çanakkale Ayvacık’ta bulunan Sokakağzı Koyu sessizlik arayanlar
için ideal. Balık yakalama gibi bir hobiniz varsa burası uygun. Çünkü sahilin hemen hemen her yerinde
balık yakalama şansınız var. Bilhassa kefal avlamak her vakit olası. Yemli
olarak da izmarit gibi balıkları yakalayabilirsiniz.

Elif Aksungur, Çevirmen, 39: Boğaz’daki balık lokantalarında, denizin hemen kenarındaki bir masada,
rakı-balıkla erken akşam yemeği yenmeli, güneş batırılmalı. Özellikle de palamut mevsimi es geçilmemeli.

Serpil Bolulu, Ev kadını, 51: Deniz kenarındaki çay bahçelerinde
keyif yapılmalı. Anadolu yakası, Avrupa yakasının, mesela herkesin görmek ve görülmek için geldiği Bebek Parkı’na, Bebek Kahve’ye göre daha sakin ve
huzurlu oluyor. Sabah güne Beylerbeyi’nde, Kuzguncuk’ta, Moda’da, Fenerbahçe’de
bir kahvaltıyla başlamalı.

Aslışah Babaoğlu, Grafiker, 34: Mutlaka tekneyle denizde olunmalı. Küçük bir mavi yolculuk da olabilir, İstanbul’dan Adalar’a da gidilebilir, en olmadı Çingene vapuruyla dolaşılıp yalı seyri yapılabilir.
‘Bira servisi de yapan çay bahçesi’

Çağrı Durmaz, Sporcu, 23: Deniz, kum ve güneş harici farklı bir tatil için Bolu Sülüklügöl harika bir seçenek. İstanbul ve Ankara’ya olan ulaşım kolaylığı ve 1100 metredeki krater gölü insanları buraya çekmek için ilk akla gelen özellikler. Gölün içindeki yüzlerce yıllık ağaç kalıntıları ve gece çadırınızdan dinleyebileceğiniz vahşi hayvanların sesleri, macerasever tatilciler için biçilmiş kaftan.

Mert Ünlü, Grafiker, 24: İstanbul’a 3.5 saat uzaklıkta bulunan Melen Çayı’nda yaz bitmeden rafting yapmalı. Hafta sonu kaçamağı için çok iyi gelebilir. Düzce’nin Cumayeri’nde bulunan Düzce Rafting’de kahvaltı ve akşam yemeği de çok lezzetli.

Hüseyin Özdemir, Fotoğrafçı, 34: Karaköy Balıkçısı. Balıklar çok lezzetli, salatalar taze, fiyatlar uygun. Yaz akşamları güzel vakit geçiyor.

Melda Şenyüksel, Müzisyen, 38: Sedef Adası’na gitmeli, burası tatlı, mütevazı, huzurlu ve ruhu olan bir ada, üstelik de şehrin hemencecik dibinde, ulaşımı da zevkli ve kolay. Port Sedef’te güneşi şarapla batırmak çok zevkli. Yaz panzanellası da mutlaka denenmeli.

Şebnem Deringil, Jinekolog, 42: Assos özellikle eylülde olağanüstü oluyor. Deniz pırıl pırıl ve ideal sıcaklıkta. Terrace’da kalınabilir ve Zeycan hanımla Mustafa beyin küçük köpekleriyle bir ömür geçirilebilir. Sarmaşık Restoran’da Yahya bey o gün hangi balığı tavsiye ediyorsa, rakı eşliğinde mutlaka o yenmeli.

Elif Sine Güzelyalı, Yönetici asistanı, 31: Beşiktaş’ta eskiden yazlık sinema olan, hâlâ insanların o isimle andığı çay bahçesi var: Kamburun Bahçesi. Çarşıya girince biraz ileride sağdan giriyorsunuz, ıhlamur ağaçlarının altında çok güzel bir yer. Üstelik İstanbul’da bira servisi de yapan ender çay bahçelerinden. İsteyen çekirdek çitleyip çay içiyor, isteyen bira-fıstık takılıyor.

‘Hatay mutlaka görülmeli çünkü en uzun sahil orada’

Cihan Keçeli, Satış temsilcisi, 26: Yaz bitmeden kesinlikle Sarıgerme Katrancı Koyu’na gidilmeli. Çünkü
harika bir doğası ve müthiş suyu var. Kavun ve karpuz kabuklarından yapılmış müthiş reçelleri de kahvaltıda mutlaka yenmeli.

Fatih Kaya, Müteahhit, 42: Mutlaka Trabzon’da Çaykara’da bulunan Uzungöl’e gidilmeli, çünkü muhteşem bir doğası var.

Özge Korkmazyürek, İnsan kaynakları uzmanı, 25: Beyoğlu Sanat’a yaz bitmeden en az bir kere gitmeli. Yazın sıcağında rüzgârı yüzünüzde hissedip, Beyoğlu’nun tüm ışıkları arasında dostlarla içki içip keyifli muhabbetler yapılabilecek bir mekân.

Güzin Dokuzoğuz, Ev hanımı, 49: Tarabya’da Le Pecheur balık restoranında mezgit marine, Kireçburnu’ndaki Angel Blue’da balık dolması, Eminönü’ndeki Zinhan’da şaşlık kebabı ve dondurmalı irmik yenmeli. Rumeli Hisarı’ndaki Kale Kahvaltı Salonu’nda kahvaltı yapılmalı; paçanga böreği ve bal-kaymak mönüde kesinlikle olmalı. Çırağan Sarayı’nda da beş çayına mutlaka gidilmeli.

Bahar Ergin, Fen bilgisi öğretmeni, 24: Yaz bitmeden Hatay mutlaka görülmeli. Çünkü Türkiye’nin en uzun sahili orada bulunuyor. Yurtdışına gitmeye gerek kalmadan harika bir plaj görmek isteyenler için ideal.

Neriman Kaymak, Ev hanımı, 60: Cunda’ya ağustos sonu gibi gitmek gerekir. İskelenin yanında sıralanan dükkânlardan lokma tatlısı yemelisiniz. Cunda adasının bütün koylarını gezdiren tekne turlarına çıkmalı, çarşıdaki tiril tiril elbiselerden ve tahta boncuklu takılardan alınmalı.

Artemis Çeliksan, Müşteri temsilcisi, 25: Yaz bitmeden Kanyon’da bulunan Gina Restaurant’a gitmeli. Çünkü İtalyan lezzetlerini sevenler için mükemmel bir mekân. Taze ev yapımı makarnalar, pizzalar, paniniler, salata ve şarap çeşitleri...

Cansu Boğuşlu, Fotoğrafçı, 22: Mutlaka Bozcaada’ya ve orada bulunan Rengigül Pansiyonu’na gitmeli. Çünkü Bozcaada renkleri, yaşantısı, eğlencesi, sokaklarıyla doyumu zor bir yer gerçekten. Küçük bir ada ama bitmek bilmiyor. Adanın ruhunu yansıtan Rengigül de sanat kokuyor, bir sürü hatıra taşıyor.

‘Maşukiye’de köylülerin topladığı bol sütlü cevizden alın’

Ebru Başkurt, Muhasebeci, 33: Büyükada’daki Aya Nikola Butik Oteli’ne mutlaka gidilmeli. Çünkü çok romantik bir yer, her odası ayrı renk. İnsan kendini peri masalında hissediyor.

Eda Mutlu, Yurtdışı eğitim danışmanı, 24: İzmit Kartepe yolunda bulunan Maşukiye’nin doğası süper. Dere kenarında hamaklarda yatıp temiz hava alabilirsin, sevgilinle el ele yürüyebilirsin, alabalık tesisinde balık yiyebilirsin, köylülerin topladığı bol sütlü taze cevizden alabilirsin.

Yüksel Dinçer, Öğretim görevlisi, 52: Kavak’ta balık, eski Kandilli Kız Lisesi’ndeki Borsa Lokantası’nda yemek yemek...

Hakan Öztaş, Üniversite öğrencisi, 21: İlk aklıma gelen ve bir kere gidenin bir daha kolay unutamayacağı Ayvalık Şeytan Sofrası’nı herkesin görmesini tavsiye ediyorum. Denizin ve yeşilin buluştuğu o eşsiz manzara keyfiyle sabah yapacağınız zengin yaz kahvaltısını şiddetle öneriyorum. Arabayla çıktığınız onca yamaçtan sonra karşılaştığınız o manzara, yürüyerek bir daha çıkarım dedirtecek cinsten.

Işılay Can, İç mimar, 21: Ülke sınırlarından çıkmadan farklı bir tatil yapmak istiyorsanız, yeni yerler görmek, kanyonda gezmek ya da rafting yapmak fikri sizi de heyecanlandırıyorsa Fethiye’ye doğru yol alınmalı ve Saklıkent’e gidilmeli. Ancak uyarıyorum, bu doğa harikası bölge Kaş, Kalkan, Ölüdeniz gibi görülesi yerlere yakınlığıyla da tatilinizi uzatmanız için kanınıza girebilir.

Günseli Ünsal, Emekli öğretmen, 54: Dolunayda tutulan dilek gerçekleşir. İstanbul şiir gibi bir memleket; dolunayı izlemek her yerden güzel olsa da, tadı en güzel tekne turuyla çıkar! Yaz bitmeden Eminönü’nde balık-ekmek yemek de lazım. Bir de kalmak için değilse bile, Büyükada’daki İdeal Pansiyon’a uğranabilir.

Berk Eren, Mühendis, 33: Ağva’ya gitmeden bir yaz geçirilmemeli. Göksu Nehri’nin karşı kıyısında yer alan Acqua Verde Oteli’nde kalınmalı ve balık yenmeli.

‘Abu Deresi’ndeki kocaman kaya...’

Aslı Tohumcu, Yazar, 35: Yaz bitmeden Datça’ya, ama Datça’da da illa ki Hayıtbükü’ne gitmek gerek bence. Hayıtbükü’nde iskeleden denize girmek, sonra Ege Cafe’de ağaç altında gözlemeyle kavun keyfi yapmak...

Tezer Atay, Kuaför, 25: Badavut, Ayvalık. MİT kampı tarafından bölünmüş Sarımsaklı sahilinin devamıdır Badavut. Sarımsaklı’ya kıyasla çok sakindir, denizi durgun ve ılıktır.

Ömer Şirin, Psikolog, 32: Yazı İstanbul’da geçirenler için yakın yerler önerebilirim. Birincisi Erikli,
diğeri de Baklaburnu. Her ikisi de Saroz Körfezi’nde bulunan plajlar.
Deniz temiz, fiyatlar ucuz. İsterseniz çadır kuracak alanlar da var, ücretsiz. Motosikletle gitmek isteyenler için ulaşım çok kolay, otobüsler de kalkıyor.

Alp Baykal, Öğrenci, 25: Leb-i Derya. Terasta otururken martılar elinizden yemek yiyor, yanınızda
oturuyor. Akşamları güzel esiyor.
Fiyatlar biraz tuzlu ama değiyor.

Boğaç Akkoç, Diş hekimi, 36: İzmir, Karaburun’da eski bir Rum
köyü vardır; Karaburun köyü. İşte o köyde enfes manzaralı, toprak zeminli, tahta masa ve sandalyeli, pötikare masa örtülü bir çay bahçesi var. Orada bir bardak çay içmenizi ve civardaki muhteşem koylarda denize girmenizi tavsiye ederim.

Mehmet Martin, İşsiz, 28: Rize’nin Fındıklı ilçesindeki Abu Deresi... Orada dereye atlamak için çok güzel, kocaman bir kaya var. Cennetten bir köşe, oradayken hissettiklerimi anlatmam zor.

Şener Çelik, Yazar, 44: Beykoz’da Saklıköy Country var. Binicilik için güzel bir yer. Kuzguncuk’ta İsmet Baba restoranı ve yanındaki Çınaraltı hoştur. Kanlıca’daki İsmail Ağa kahvesi tam Boğaz’ın önünde, iskelenin yanında. Üç kuşaktır sahipleri aynı, duvarlarında resimleri var. Tarihi, hoş
bir mekân. Cihangir’de Kahve 6 ve White Mill bahçeli ve keyifli kahvaltı yapılacak mekânlar. Bebek’te Kırıntı çok güzel. Tam yazlık. Çok yaratıcı bir mimari düzenlemesi var. Moda’nın aile çay bahçesi de sevdiğim bir yer.
Her jenerasyondan insan var. Oradaki günbatımı manzarasını izlerken çok uzaklardan Yeşilköy’e inip kalkan uçakların ışıltılarını seyredebilirsiniz...

Selim Gönenç, Endüstri mühendisi, 44: Rumeli Kavağı’nın arkasında
Garipçe diye bir köy var. Biraz bakımsız görünse de, tatlı bir havası olan bir balıkçı köyü... Hemen suyun dibindeki restoranlarda midye tava yemenizi şiddetle öneririm. Porsiyon çok doyurucu, midyelerin her biri kocaman ve buna rağmen fiyatlar da çok makul. Üçüncü köprü buralardan geçecek galiba, bozulmadan gidilsin bence...

Nevbahar İzci, İşletmeci, 42: İstanbul’a hâkim teraslarda yaz akşamlarının keyfi gerçekten güzel
oluyor. Swissotel’in en tepesindeki Gaja, Nuteras, Vogue, Richmond’un üstündeki Leb-i Derya gibi...

‘Behramkale meydanında zeytinyağlı'
Ertuğrul Doğan, Ressam, 43: Assos. Özellikle Aristo’nun ders verdiği yerleri ziyaret etsinler. Gün batarken Athena Tapınağı’na çıkıp şaraplarını içsinler ve Ege’nin o güzel, derin maviliği içindeki irili ufaklı adalara doya doya baksınlar. Behramkale Köyü meydanında çok güzel zeytinyağlılar yapan, bakkalın üstünde bir lokanta var. Sahibi köyün yerlisi bir aile. Harika bir yer.

Bilge Vahapoğlu, Sesçi, 35: İstanbul’da yaşayanlar Kuzguncuk’taki İsmet Baba’ya gitmeli. Kemer’deki Sundance’de nehir, orman ve kumsal bir arada. Antalya, Alanya’daki Kargıcık’a gidilebilir, çünkü geceleri caretta caretta’ların yumurtalarını bıraktığı anlara tanık olabilirsiniz.

Berna Kaçar, Öğrenci, 26: Foça; Athena Tapınağı, Kybele, adak nişleri, Şeytan Hamamı, Nekropol, sunak alanları ve Foça evleri... Ayrıca siren kayalıkları ve fokların mağaraları da görülmeden dönülmemeli. Eski Foça’da Mehmet Abi’nin kahvesinde dibek kahvesi, sonra börülce ve deniz kokan midye mutlaka yenmeli.

Levent Öztürk, İşletmeci, 41: İstanbul’da bir sabah Sarıyer’den
bir motorla Anadolu Kavağı’na geçip denize gireceksin, akşam aynı motorla döneceksin,
Büyükdere’de çay içip, Yeniköy Spor Kulübü’nün bahçesinde akşam yemeğini yiyip, eğer hafta sonuysa da Tünel’deki Lokal’e gidip house müzik dinleyip dans ederek geceyi noktalayacaksın. Bir de İzmir Seferihisar’daki Sığacık. ‘Yavaş şehir’ ilan edildi yakınlarda. Mutlaka gidilip görülsün.

Eylem Ertürk İpek, Öğretim görevlisi, 32: Artvin’in Gürcistan sınırındaki Maçahel Köyü’ne
gidilebilir. Afyon’dan Antalya’ya
giden eski bir yol vardır, köyleri
dolaşarak bisikletle şahane bir
yolculuk yapılabilir... Ayrıca Likya
Yolu yürüyüşü de güzel olur.

Evren Kayhan, Grafik tasarımcı, 34: Pazar günleri saat 11.00’den
sonra Sıraselviler’deki Kiki’de brunch!
Harika. Kaş’a giderseniz Bahçe Balık’a gidin ve mutlaka ahtapot kızartması yiyin. Bütün balık ve
meze türleri çok iyi.

Yiğit Özyer, Öğrenci, 19: Fethiye’deki Kabak Koyu. Doğa, deniz, her şey bir arada. İster ağaç
evde kal, ister çadırınla git, istediğin yere kur mekânını. Fiyatlar, özellikle de gençlerin bütçesini sarsmıyor. Bir de organik meyve, sebze satan küçük bir manav var ki, yediğinizin tadına doyum olmuyor.

‘Cunda’da balık ye, rakı iç; mekân fark etmez!’
Ebru Damran Demirşevk, Editör, 28: Yaz bitmeden Kaş’a gitmek iyi gelir. Her mevsim huzur veren
havasıyla insanı mutlu etmeyi başarabilen Kaş, şimdilerde hıncahınç ve gürültülü tatil beldelerinin aksine huzur doludur. Üstelik hâlâ hem kültürel hem de çevresel anlamda kendini koruyor olması da orayı tercih etmemdeki başka bir neden. Kaş’ın ilginç bir özelliği de, çok az tatil beldesinin verdiği aidiyet duygusunu vermesi. İnsan gerçekten kendini Kaş’ta buralı hissederken özgür kalabiliyor!

Şaheste Sancak, Ev hanımı, 48: Ben park çok severim. Moda Parkı, Maçka Parkı her yaz insanın bir kere uğraması gereken yerler. Ağaçların altında, püfür püfür bırak kendini rüzgâra. Moda Parkı uzak bana ama
hiç mühim değil. Bir de vapur sefası olduğu için ucunda, çok severim Moda yolunu...

Zeynep Köker, İşletmeci, 27: Gökova’da kiteboard yapmak, Tekirova’da Tayland masajı, Bodrum’da kilim dokumak, Bozburun’da orfoz yemek...

Işıl Göreci, Gazeteci, 28: Kalpazankaya’da levrek yiyip rakı içmeli. Kuruçeşme’den Boğaz’ın Karadeniz’e bağlandığı Poyrazköy’e tekneyle açılarak güzel bir gün geçirmeli. Marmara açıklarında
denize girip bazı koylarda konaklayarak İstanbul’un tadını çıkarmak da şahane oluyor doğrusu.

Merve Aykaç, Öğrenci, 21: Bozcaada’nın kuzeyindeki bütün koylar! Aslında söylemek istemem bunu ama hâlâ bakir alanlar. Balık yemem ben ama Cunda’da mereti nasıl yapıyorlarsa oturup bir güzel yiyorsun. Yani Cunda’da balık ye, rakı iç, mekân fark etmez!

Senem Bakraç, Öğrenci, 25: Bir kasaba gibi şirin olan Enez, yazın gidilmesi gereken yerlerden. Denizi muhteşem, İstanbul’a yakın, havası güzel, fiyatları uygun ve çok sakin.

fft5_mf229969.jpg
 

Etiketler
Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,935
Mesajlar
1,531,772
Kayıtlı Üye Sayımız
166,951
Kaydolan Son Üyemiz
mikeshustons

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.


Geri
Üst