İki Laz, İki Amerikalı, bir Türk..
İki Laz, İki Amerikalı, bir Türk..
Trabzon'da iki gece kaldıktan sonra, devam edecek günlerin en azından biraz daha planlı olacağını düşündüğüm tur şirketi ile Kaçkar turu başlıyor..
5 eylül 2010 pazar sabahı tamzara turdan rehberimiz Bekir Abi ve şoförümüz Fatih ile buluşuyoruz.
Olay orada kopuyor..
Turda kaç kişi olduğunu sorduğumda ben ve iki Amerikalıdan başka kimsenin olmadığını öğreniyorum. Kalabalık iyidir kaynaşırız eğleniriz diye beklerken şaşırma ötesi şok durumları yaşıyorum.
Aa-maan ne kadar kötü olabilir ki diyorum ve havaalanından Amerikalı gezgin çiftimizi almaya gidiyoruz..
Turda kendilerinden başka kimsenin olmadığını öğrendikleri zaman; benim yaşadığım şokun kat fazlasını Amerikalıların yüzünde okuyorum.
Bundan sonrası artık fıkra gibi.
İki Laz, iki Amerikalı ve bir Türk dağda kampta..
Durum rehberimiz Bekir abinin ve Fatih'in bir tek kelime bile İngilizce bilmediklerini öğrendiğimizde korkunç
bir hal alıyor. Birkaç gün önce şirketten arkadaş turda yabancılarda olacak, iletişimde sorun olmaz değil mi diye masumane sorduğunda İngilizcem çok iyi olmadığı için sadece iletişim kurabilirim, ama sıkıntı yok demiştim.. Ben panik halinde Amerikalıların cevaplarına yetişmeye çalışıyorken benim görevli değil de turdan olduğumu öğrendiklerinde artık şaşırmıyorlar..
Amerikalı gezginler ve ben durumu zor da olsa kabullenip (benim için çok zor olmuyor ama onların korkusu ve şaşkınlığı gerçek) yola çıkıyoruz.. Trabzon’da kahvaltıdan sonra Rota Yusufeli’nden 2640 rakımlı Türkiye’nin en yüksek 4. Geçidi olan Ovit geçidi, sonra Erzurum İspir.. oradan Yusufeli istikametine, kamp yerimiz olan Sıra konaklara..
Artık yavaş yavaş alışıyoruz birbirimize..
(Kimseyi kimseden ayırdığımdan değil, sadece fıkralara gönderme yapmak istedim. Lütfen yanlış anlaşılmasın)
Ovit Geçidi