İstanbul'da Haseki- Cerrahpaşa'da bulunan tarihi heybetli bina. Bulgur Palas şu anda Garanti Bankası’nın arşiv deposu olarak kullanılıyor ve mülkiyeti Doğuş Grubu’na ait. doğuş grubu osmanlı bankasını satın alınca bu bina da doğuş grubuna geçmiş. bu bina uzun yıllar Osmanlı Bankası'nın yurdun dört bir köşesinden gelen arşivlerine ev sahipliği yapmıştır.
Palas hakkında iki rivayet vardır:
birincisi, inşası bitmemiş bu bina, savaş yıllarında bulgur ticaretinden zengin olan bir tüccara aittir. Kurtuluş Savaşı sonrasında Mustafa Kemal Hükümeti'nin eline geçer ve onlar da binayı Osmanlı Bankası'na bağışlarlar.
Diğer rivayetse, Osmanlı Bankası'nın zengin bir müşterisinin iflas ettiği ve inşasını tamamlatamadığı binayı borçları karşılığı olduğu gibi Osmanlı Bankası'na devrettiğidir.
Osmanlı Bankası'nın arşivindeki yazıya göre:
........
Oysa, arşiv belgeleri daha karmaşık bir hikâyeyi ortaya çıkarmaktadır.
Hikâyemiz, Haziran 1921'de Dillizade Emrullah Kardeşler Şirketi'nden Hacı Ahmed zade Selim Nuri Bey'in Osmanlı Bankası'na senet kırdırma talebiyle başlamaktadır. Bunun yanısıra firma İnebolu veya Samsun'daki mallarına karşılık avans talep eder. Bolu mebusu Mehmed Habib Bey borcuna kefildir. İmzasının yanısıra kendisine ait Bulgur Palas'ın ipoteğini vermektedir. Banka, mimarı Giulio Mongeri'nin bitmemiş haliyle bile 250.000 lira değer biçtiği binanın ipoteğini kabul eder.
Ekim 1921'de banka 9.000 liralık alacağının bir kısmını tahsil etmek amacıyla Dillizade Emrullah Kardeşler Firması'nın İnebolu'daki deposundaki, iplik ihtiva eden 48 kasanın satışını ister.
Osmanlı Bankası, Mart 1922'de Habib Bey'in eşi Fatma Bediye Hanım'a eşi adına 60.000 liralık kredi tahsis eder. %9 faizle alınan bu kredinin karşılığı yine Bulgur Palas'tır. İki ay sonra Fatma Bediye Hanım'ın talebi üzerine, kendisine 3.000 lira daha kredi tahsis edilir.
Mart 1925'de, Osmanlı Bankası tarafından, Fatma Bediye Hanım'ın Bulgur Palas'ı Hacı Ahmed zade Selim Nuri Bey'e tütün depolaması için 1.500 liraya kiraladığı öğrenilir. Üstelik bina bir ikinci tarafa, Krum Çapraçilov isimli bir Bulgar firmasına daha kiralanmıştır.
Aynı yılın ekim ayında, bankanın talebi üzerine arsa ve binanın sınırları belirlenir, sonrasında 28 Ocak 1926 günü bina ve bostan sabahın dördünde Tapu Kadastro'nun belirlediği toplam 68.059 liradan açık artırmaya çıkarılır. Osmanlı Bankası, avukatlarından Fotaki kanalıyla ihalenin sonuçlanması için iki aylık bir süre verir. Bu süre içinde Fatma Bediye Hanım'ın borcu faiziyle birlikte 97.495 liraya ulaşmıştır.
1926 yılının sonuna gelindiğinde, Osmanlı Bankası Fatma Bediye Hanım hakkında hukuki prosedürü işleme koyar. Banka son ihaleden sonra binaya sahip olmuştur ve bu tarihten itibaren alınan haksız kiraları talep eder.
Binayı devralan banka idaresinin 21-23 Aralık 1926 haftası yaptıkları yönetim kurulunda Bulgur Palas hakkında aldıkları kararlar şunlardır:
Fatma Bediye Hanım'ın borcu ve Bulgur Palas'ın Osmanlı Bankası'na geçişinin muamele parası karşılığı olarak Bulgur Palas'ı sayması.
Kalan borcu içinse sahibi bulunduğu diğer mülklerin peşine düşülmesi.
İçindeki kiracının kontratının Osmanlı Bankası adına yenilenmesi.
Bina'nın senatoryum veya hastane olarak kullanılması.
İstanbul'un ticaret merkezinden uzak, yolların dar, ulaşımı zor fakir bir mahallesinde inşa edilen, inşasını tamamlamak ve kullanılır hale sokmak için bile 40.000 liralık yatırım gerektiren Bulgur Palas'ın senatoryum veya hastaneye dönüştürülmesi hiçbir zaman gerçekleştirilemez.
.......
Murat Belge'nin bir yazısında bina ile ilgili küçük bir alıntı yakaladım, onu da aktarayım:
...
"Cerrahpaşa'da, sanırım şimdi bir bankanın elinde, kocaman, ilginç bir bina vardır. Milli Mimarlık akımının özelliklerini taşır. Çevrede oturanlar da neyin nesi olduğunu pek bilmezler. 'Bulgur Palas' diye bir adı olduğunu söylerler. Buradan yorumla, bir zamanlar 'bulgur deposuymuş' diyenlere rastlarsınız. Sonunda Kazım Karabekir'in anılarını okurken, İttihatçı subaylar arasında 'Habip Bolu' diye tanınan birinin Birinci Dünya Savaşı'nda bulgur ticaretine karıştığını, her türlü ihtikâr ve karaborsa yöntemiyle büyük servet edindiğini, bu binanın da onun evi olduğunu öğrendim. "
...
Hasekiyi fotoğraflarken burayı görmeden geçmek bu binaya haksızlık olur fakat cok kucuk bir açıdan fotoğraflanabiliyor bina. butun kapıları kapalı ve ana kapısında bir bekçi arşiv belgeleri olduğu için binaya giriş yasak diyor. yakın bir zamanda binanın ab yenileme projesi kapsamında resterasyonu ve yenileme çalışmaları olacağı söyleniyor fakat bununla ilgili herhangi bir netleşen gelişme olmadı diye sanıyorum. Bu binanın otel olarak kullanılacağı söyleniyor.
Bulgur Palas'ı fotoğraflamak için yine de cevre camilerin imamları ile konuşup minarelerinden cekilebilir diye düşünüyorum. Fatih Belediyesi'nin sitesindeki fotoğraf sanıyorum bu şekilde çekilmiştir.
Palas hakkında iki rivayet vardır:
birincisi, inşası bitmemiş bu bina, savaş yıllarında bulgur ticaretinden zengin olan bir tüccara aittir. Kurtuluş Savaşı sonrasında Mustafa Kemal Hükümeti'nin eline geçer ve onlar da binayı Osmanlı Bankası'na bağışlarlar.
Diğer rivayetse, Osmanlı Bankası'nın zengin bir müşterisinin iflas ettiği ve inşasını tamamlatamadığı binayı borçları karşılığı olduğu gibi Osmanlı Bankası'na devrettiğidir.
Osmanlı Bankası'nın arşivindeki yazıya göre:
........
Oysa, arşiv belgeleri daha karmaşık bir hikâyeyi ortaya çıkarmaktadır.
Hikâyemiz, Haziran 1921'de Dillizade Emrullah Kardeşler Şirketi'nden Hacı Ahmed zade Selim Nuri Bey'in Osmanlı Bankası'na senet kırdırma talebiyle başlamaktadır. Bunun yanısıra firma İnebolu veya Samsun'daki mallarına karşılık avans talep eder. Bolu mebusu Mehmed Habib Bey borcuna kefildir. İmzasının yanısıra kendisine ait Bulgur Palas'ın ipoteğini vermektedir. Banka, mimarı Giulio Mongeri'nin bitmemiş haliyle bile 250.000 lira değer biçtiği binanın ipoteğini kabul eder.
Ekim 1921'de banka 9.000 liralık alacağının bir kısmını tahsil etmek amacıyla Dillizade Emrullah Kardeşler Firması'nın İnebolu'daki deposundaki, iplik ihtiva eden 48 kasanın satışını ister.
Osmanlı Bankası, Mart 1922'de Habib Bey'in eşi Fatma Bediye Hanım'a eşi adına 60.000 liralık kredi tahsis eder. %9 faizle alınan bu kredinin karşılığı yine Bulgur Palas'tır. İki ay sonra Fatma Bediye Hanım'ın talebi üzerine, kendisine 3.000 lira daha kredi tahsis edilir.
Mart 1925'de, Osmanlı Bankası tarafından, Fatma Bediye Hanım'ın Bulgur Palas'ı Hacı Ahmed zade Selim Nuri Bey'e tütün depolaması için 1.500 liraya kiraladığı öğrenilir. Üstelik bina bir ikinci tarafa, Krum Çapraçilov isimli bir Bulgar firmasına daha kiralanmıştır.
Aynı yılın ekim ayında, bankanın talebi üzerine arsa ve binanın sınırları belirlenir, sonrasında 28 Ocak 1926 günü bina ve bostan sabahın dördünde Tapu Kadastro'nun belirlediği toplam 68.059 liradan açık artırmaya çıkarılır. Osmanlı Bankası, avukatlarından Fotaki kanalıyla ihalenin sonuçlanması için iki aylık bir süre verir. Bu süre içinde Fatma Bediye Hanım'ın borcu faiziyle birlikte 97.495 liraya ulaşmıştır.
1926 yılının sonuna gelindiğinde, Osmanlı Bankası Fatma Bediye Hanım hakkında hukuki prosedürü işleme koyar. Banka son ihaleden sonra binaya sahip olmuştur ve bu tarihten itibaren alınan haksız kiraları talep eder.
Binayı devralan banka idaresinin 21-23 Aralık 1926 haftası yaptıkları yönetim kurulunda Bulgur Palas hakkında aldıkları kararlar şunlardır:
Fatma Bediye Hanım'ın borcu ve Bulgur Palas'ın Osmanlı Bankası'na geçişinin muamele parası karşılığı olarak Bulgur Palas'ı sayması.
Kalan borcu içinse sahibi bulunduğu diğer mülklerin peşine düşülmesi.
İçindeki kiracının kontratının Osmanlı Bankası adına yenilenmesi.
Bina'nın senatoryum veya hastane olarak kullanılması.
İstanbul'un ticaret merkezinden uzak, yolların dar, ulaşımı zor fakir bir mahallesinde inşa edilen, inşasını tamamlamak ve kullanılır hale sokmak için bile 40.000 liralık yatırım gerektiren Bulgur Palas'ın senatoryum veya hastaneye dönüştürülmesi hiçbir zaman gerçekleştirilemez.
.......
Murat Belge'nin bir yazısında bina ile ilgili küçük bir alıntı yakaladım, onu da aktarayım:
...
"Cerrahpaşa'da, sanırım şimdi bir bankanın elinde, kocaman, ilginç bir bina vardır. Milli Mimarlık akımının özelliklerini taşır. Çevrede oturanlar da neyin nesi olduğunu pek bilmezler. 'Bulgur Palas' diye bir adı olduğunu söylerler. Buradan yorumla, bir zamanlar 'bulgur deposuymuş' diyenlere rastlarsınız. Sonunda Kazım Karabekir'in anılarını okurken, İttihatçı subaylar arasında 'Habip Bolu' diye tanınan birinin Birinci Dünya Savaşı'nda bulgur ticaretine karıştığını, her türlü ihtikâr ve karaborsa yöntemiyle büyük servet edindiğini, bu binanın da onun evi olduğunu öğrendim. "
...
Hasekiyi fotoğraflarken burayı görmeden geçmek bu binaya haksızlık olur fakat cok kucuk bir açıdan fotoğraflanabiliyor bina. butun kapıları kapalı ve ana kapısında bir bekçi arşiv belgeleri olduğu için binaya giriş yasak diyor. yakın bir zamanda binanın ab yenileme projesi kapsamında resterasyonu ve yenileme çalışmaları olacağı söyleniyor fakat bununla ilgili herhangi bir netleşen gelişme olmadı diye sanıyorum. Bu binanın otel olarak kullanılacağı söyleniyor.
Bulgur Palas'ı fotoğraflamak için yine de cevre camilerin imamları ile konuşup minarelerinden cekilebilir diye düşünüyorum. Fatih Belediyesi'nin sitesindeki fotoğraf sanıyorum bu şekilde çekilmiştir.