Merhabalar,
bugün sabah gazetede okuğumuz yazıyı aşağıda bulabilirsiniz.
cocuklara bir yuva, bir ışık olmaya çalışan birilerin yardım çağrısıdır bu
lüfen bir baba olarak, bir anne olarak bu çığlığa kulak verin.
bizler oraya gittik, elimizden ne gelirse yapmaya çalıştık.
kitaplar, her şey çamur içerisinde ve tek bir kişinin dahi yardımına ihtiyaçları var.
acil yardım bekliyorlar.
yanımıza bir kaç parça eşya alarak kalktık gittik.
gördüklerimiz kelimelerle anlatılır değil. eşyaların batması bir yana. cocuklar 5 gündür su içinde çamur içinde mücadele ediyorlar. ne yatacak bir yer ne bir lokma yemek. tek çabaları yuvalarını bir an evvel temizlemek . Aziz Nesin in kitapların satışından olan gelir ve bağışlarla ayakta durmaya çalışan bir vakıf amacıda aydın, ulusuna millletine hayırlı evlatlar yetiştirmek .
gittiğimizde duyan bir avuç gönüllü ve okuyan cocukların harıl harıl çalıştıklarını gördük sıvadık kolları giriştik .çamura batmış kitapları cıkardık camurları temizledik. keşke daha fazlasını yapabileydik
bu cocukların yardıma ihtiyacları var maddi manevi her ne olursa..
sağlıcakla kalın
sevgiler
ışıkla kalın
Sevgili Dostlar,
Kötümserliğe kapılmaca yok.
Hayat ilk günden son güne bir mücadeledir. Bu sel felaketini de bu mücadelenin bir parçası
olarak değerlendirip eski günlerimize dönmek için canla başla, aşkla şevkle çalışacağız. Eskisinden
daha da güzel bir vakıf yapacağız.
Yarın çok daha kötü bir sel felaketi bekleniyormuş. Nasıl mümkünse! Elimizden geldiğince
hazırlanıyoruz. Kum torbalarımız hazır mesela.
Küçük çocuklarımızı anneleriyle birlikte İstanbul'daki evlerimize dağıttık. Vakıf'ta sadece eli iş
tutabilecek yaşta gençler kaldı.
Görmeden anlaşılmaz ama felaketin boyutlarını anlatmaya çalışayım.
Su anda çamurdan bir vakfımız var desem abartmış olmam. Bodrum kat baştan aşağı, giriş
katı bir buçuk metre kadar su altında kaldı. Bahçedeki su düne kadar boyu aşıyordu. Şimdi suyu gitti
diz boyu balçığı kaldı. Çizmeyi bırakmadan ayağınızı balçıktan kurtarmanız zor.
Selin sürükledikleri meyve ağaçlarının arasına takılmış, ağaçları eğmiş, kocaman bir bariyer
oluşturmuş. O yemyeşil bahçeden geriye eser kalmadı. Çoluk çocuk hep birlikte o kadar da çok emek
vermiştik ki… Hayvanlarımıza yem için ektiğimiz onlarca donum tarla bataklığa dondu. Seralarımız
kimbilir nerelerdeler.
Komşu haradaki onlarca at boğuldu. Muhteşem atlardı. Hep birlikte koşmaya başladıklarında
zemini zangır zangır titretirlerdi. Çocuklarımız, küçücük boylarıyla çitin üstünden uzanarak o atları
bahçeden kopardıkları tutam tutam çimlerle beslerlerdi. Minicik ellerle atların koca koca dişlerini
yanyana görmenin keyfine doyum olmazdı ... Başkalarına para kaynağı olan o atlar bizim neşe
kaynağımızdı. Gitti gider canım atlar.
Tiyatro salonumuz tanınmaz halde. Şu anda içine bile girilemiyor.
Mutfağımız tamamen alt üst.
Çamaşır makinaları, bulaşık makinaları, kurutma makinası, buzdolapları, soğuk hava
depomuz, fırınlar, soğutma depoları, kalorifer kazanı... Medeniyet namına ne varsa yok oldu.
Et stoğumuz perişan. Kokuşmadan gömmek gerekiyor. Ama nereye? Her yer balçık.
Emektar Teo’muzun marangozhanesi tüm işlevini yitirdi. Koca koca aletler sağa sola
savrulmuşlar.
Söylemeye gerek var mı, su, elektrik, telefon, internet kesik elbet.
"Dereboyu"ndaki evime uzun süre ulaşamadık. Aziz Nesin'in en önemli notları oradaydı. Sel,
ağaç kütüğünden karavana kadar, ne bulmuşsa önüne katmış tüm şiddetiyle akıyordu. Neyse ki ev
yıkılmadı ve notlara bir şey olmadı. Mucize diyesim geliyor.
Kullanılmaz hale gelen koltuk, kanape, yatak yorgandan ya da tamamen suya gömülen elbise
depolarımızdan söz etmiyorum bile.
Bitirmek üzere olduğumuz "Sanatçı Evi" perişan. Yeni baştan yapacağız.
Kitap depolarındaki on binlerce Aziz Nesin kitabı mahvoldu.
Aziz Nesin'in yıllarca biriktirdiği gazete koleksiyonunun büyük bir kısmını ciltletmiştik. Büyük
ölçüde parasızlıktan ama bir miktar da ihmalkârlıktan ciltletemediğimiz binlerce gazete hamur oldu.
1976'nin Politika gazetelerini çamur içinde gördüm. İçim acıdı.
Mezunlar dahil bütün büyük çocuklarımız Vakf'a geldiler. Gençlerimiz ve gönüllüler el
birliğiyle Vakf'ı temizlemeye çalışıyorlar.
İki tesellimiz var:
1) Hiçbirimize bir şey olmadı.
2) Aziz Nesin'in bütün arşivi kurtarıldı. Çocuklarımızın aklına ilk bu notlar gelmiş. 3000
dolayında dosya... İnanılmaz bir surat ve imrenilecek bir işbirliğiyle çocuklar bütün dosyaları su
basmadan kütüphaneden ikinci kata çıkarmışlar. Sabahın köründe uykularından fırlayıp...
Çocuklarımızın kimisi haylaz kimisi yaramaz kimisi söz dinlemez olabilir, ama hiç görmedikleri Aziz
Dede'lerinin notlarının ilk kurtarılacak eşya olduğunu biliyorlar... Bunu onlara nasıl öğrettik acaba?
Eğitim işte böyle bir şey olmalı.
Sonuç olarak geri dönüşü mümkün olmayan hiçbir şeyimizi yitirmedik. Sadece emeğimize
yanıyoruz, ondan da bizde var.
Tüm zarar ve ziyana karşın iyimserliğimizi elden bırakmayacağız. Sürekli ileriye bakmaya and
içtik. Mücadeleye, yani yaşamaya devam!
Sevgili Dostlar,
Nesin Vakfı'nın ana binasını depreme karşı güçlendirmek gerekiyordu. Bu sel felaketiyle
birlikte binanın zemini daha da zayıflamıştır. Binayı güçlendirmenin maliyeti 350-400 bin lira arasında.
Sel felaketi dolayısıyla zararımızın da (insan gücünü saymazsak) en az 500 bin TL dolayında olduğunu
sanıyorum. Bizim boyumuzu fersah fersah aşan meblağlar bunlar.
En zor zamanlarımızda hep yanımızda olan sizlerden bütçenize göre bir katkı bekliyoruz.
İnternetten bağış için: https://secure.cs.bilgi.edu.tr/nesinvakfi/bagis.php.
Banka hesap numaralarımız aşağıda.
Çok teşekkürler.
Sizlere ve geleceğe inancımız sonsuz.
Hepimizden sevgiler, saygılar.
Ali Nesin















bugün sabah gazetede okuğumuz yazıyı aşağıda bulabilirsiniz.
cocuklara bir yuva, bir ışık olmaya çalışan birilerin yardım çağrısıdır bu
lüfen bir baba olarak, bir anne olarak bu çığlığa kulak verin.
bizler oraya gittik, elimizden ne gelirse yapmaya çalıştık.
kitaplar, her şey çamur içerisinde ve tek bir kişinin dahi yardımına ihtiyaçları var.
acil yardım bekliyorlar.
yanımıza bir kaç parça eşya alarak kalktık gittik.
gördüklerimiz kelimelerle anlatılır değil. eşyaların batması bir yana. cocuklar 5 gündür su içinde çamur içinde mücadele ediyorlar. ne yatacak bir yer ne bir lokma yemek. tek çabaları yuvalarını bir an evvel temizlemek . Aziz Nesin in kitapların satışından olan gelir ve bağışlarla ayakta durmaya çalışan bir vakıf amacıda aydın, ulusuna millletine hayırlı evlatlar yetiştirmek .
gittiğimizde duyan bir avuç gönüllü ve okuyan cocukların harıl harıl çalıştıklarını gördük sıvadık kolları giriştik .çamura batmış kitapları cıkardık camurları temizledik. keşke daha fazlasını yapabileydik
bu cocukların yardıma ihtiyacları var maddi manevi her ne olursa..
sağlıcakla kalın
sevgiler
ışıkla kalın
Sevgili Dostlar,
Kötümserliğe kapılmaca yok.
Hayat ilk günden son güne bir mücadeledir. Bu sel felaketini de bu mücadelenin bir parçası
olarak değerlendirip eski günlerimize dönmek için canla başla, aşkla şevkle çalışacağız. Eskisinden
daha da güzel bir vakıf yapacağız.
Yarın çok daha kötü bir sel felaketi bekleniyormuş. Nasıl mümkünse! Elimizden geldiğince
hazırlanıyoruz. Kum torbalarımız hazır mesela.
Küçük çocuklarımızı anneleriyle birlikte İstanbul'daki evlerimize dağıttık. Vakıf'ta sadece eli iş
tutabilecek yaşta gençler kaldı.
Görmeden anlaşılmaz ama felaketin boyutlarını anlatmaya çalışayım.
Su anda çamurdan bir vakfımız var desem abartmış olmam. Bodrum kat baştan aşağı, giriş
katı bir buçuk metre kadar su altında kaldı. Bahçedeki su düne kadar boyu aşıyordu. Şimdi suyu gitti
diz boyu balçığı kaldı. Çizmeyi bırakmadan ayağınızı balçıktan kurtarmanız zor.
Selin sürükledikleri meyve ağaçlarının arasına takılmış, ağaçları eğmiş, kocaman bir bariyer
oluşturmuş. O yemyeşil bahçeden geriye eser kalmadı. Çoluk çocuk hep birlikte o kadar da çok emek
vermiştik ki… Hayvanlarımıza yem için ektiğimiz onlarca donum tarla bataklığa dondu. Seralarımız
kimbilir nerelerdeler.
Komşu haradaki onlarca at boğuldu. Muhteşem atlardı. Hep birlikte koşmaya başladıklarında
zemini zangır zangır titretirlerdi. Çocuklarımız, küçücük boylarıyla çitin üstünden uzanarak o atları
bahçeden kopardıkları tutam tutam çimlerle beslerlerdi. Minicik ellerle atların koca koca dişlerini
yanyana görmenin keyfine doyum olmazdı ... Başkalarına para kaynağı olan o atlar bizim neşe
kaynağımızdı. Gitti gider canım atlar.
Tiyatro salonumuz tanınmaz halde. Şu anda içine bile girilemiyor.
Mutfağımız tamamen alt üst.
Çamaşır makinaları, bulaşık makinaları, kurutma makinası, buzdolapları, soğuk hava
depomuz, fırınlar, soğutma depoları, kalorifer kazanı... Medeniyet namına ne varsa yok oldu.
Et stoğumuz perişan. Kokuşmadan gömmek gerekiyor. Ama nereye? Her yer balçık.
Emektar Teo’muzun marangozhanesi tüm işlevini yitirdi. Koca koca aletler sağa sola
savrulmuşlar.
Söylemeye gerek var mı, su, elektrik, telefon, internet kesik elbet.
"Dereboyu"ndaki evime uzun süre ulaşamadık. Aziz Nesin'in en önemli notları oradaydı. Sel,
ağaç kütüğünden karavana kadar, ne bulmuşsa önüne katmış tüm şiddetiyle akıyordu. Neyse ki ev
yıkılmadı ve notlara bir şey olmadı. Mucize diyesim geliyor.
Kullanılmaz hale gelen koltuk, kanape, yatak yorgandan ya da tamamen suya gömülen elbise
depolarımızdan söz etmiyorum bile.
Bitirmek üzere olduğumuz "Sanatçı Evi" perişan. Yeni baştan yapacağız.
Kitap depolarındaki on binlerce Aziz Nesin kitabı mahvoldu.
Aziz Nesin'in yıllarca biriktirdiği gazete koleksiyonunun büyük bir kısmını ciltletmiştik. Büyük
ölçüde parasızlıktan ama bir miktar da ihmalkârlıktan ciltletemediğimiz binlerce gazete hamur oldu.
1976'nin Politika gazetelerini çamur içinde gördüm. İçim acıdı.
Mezunlar dahil bütün büyük çocuklarımız Vakf'a geldiler. Gençlerimiz ve gönüllüler el
birliğiyle Vakf'ı temizlemeye çalışıyorlar.
İki tesellimiz var:
1) Hiçbirimize bir şey olmadı.
2) Aziz Nesin'in bütün arşivi kurtarıldı. Çocuklarımızın aklına ilk bu notlar gelmiş. 3000
dolayında dosya... İnanılmaz bir surat ve imrenilecek bir işbirliğiyle çocuklar bütün dosyaları su
basmadan kütüphaneden ikinci kata çıkarmışlar. Sabahın köründe uykularından fırlayıp...
Çocuklarımızın kimisi haylaz kimisi yaramaz kimisi söz dinlemez olabilir, ama hiç görmedikleri Aziz
Dede'lerinin notlarının ilk kurtarılacak eşya olduğunu biliyorlar... Bunu onlara nasıl öğrettik acaba?
Eğitim işte böyle bir şey olmalı.
Sonuç olarak geri dönüşü mümkün olmayan hiçbir şeyimizi yitirmedik. Sadece emeğimize
yanıyoruz, ondan da bizde var.
Tüm zarar ve ziyana karşın iyimserliğimizi elden bırakmayacağız. Sürekli ileriye bakmaya and
içtik. Mücadeleye, yani yaşamaya devam!
Sevgili Dostlar,
Nesin Vakfı'nın ana binasını depreme karşı güçlendirmek gerekiyordu. Bu sel felaketiyle
birlikte binanın zemini daha da zayıflamıştır. Binayı güçlendirmenin maliyeti 350-400 bin lira arasında.
Sel felaketi dolayısıyla zararımızın da (insan gücünü saymazsak) en az 500 bin TL dolayında olduğunu
sanıyorum. Bizim boyumuzu fersah fersah aşan meblağlar bunlar.
En zor zamanlarımızda hep yanımızda olan sizlerden bütçenize göre bir katkı bekliyoruz.
İnternetten bağış için: https://secure.cs.bilgi.edu.tr/nesinvakfi/bagis.php.
Banka hesap numaralarımız aşağıda.
Çok teşekkürler.
Sizlere ve geleceğe inancımız sonsuz.
Hepimizden sevgiler, saygılar.
Ali Nesin














