Barcelona'nın Roma hakimiyeti altında olduğu dönemdeki adı Barcino. Katedralin önündeki meydanda Joan Brossa'nın tasarladığı "Barcino" kelimesi görülebilir.
Artık Gotik mahallenin içlerine doğru giriyoruz. Katedrali önünüze aldığınızda sağ taraftaki daracık sokak olan Carrer del Bisbe’ye yöneldik. Sağımızda Roma döneminden kalan duvarlar var.
Önce PLAÇA DE REI meydanına gidiyoruz. Gitar çalan bir müzisyenin namelerinin yankılandığı meydan gerçekten orta çağdaymışsınız hissi uyandırıyor.
Plaça del Rei, 14. yüzyıldan kalma bir meydandır. Şehrin en eski meydanlarından biri olan Plaça del Rei gotik binaları ve 16. yüzyıl yapımı bir gökdelen sayılan izleme kulesi ile ünlüdür. Dört yanı aynı binayla çevrili çok büyük bu avlu eskiden kontlarının yaşadığı yermiş.
Carrer del Bisbe'den bir kişinin ancak geçebileceği darlıkta olan ilk sağ aralığa girip 25 mt kadar yürüdüğünüzde küçük bir meydana çıkıyorsunuz. Meydanın adı Plaça de Sant Felip Nehri. Bu meydanın özelliği ise Franco rejimi sırasında bir çok sol görüşlü kişinin kurşuna dizildiği yer olması. Meydandaki kilisenin duvarlarındaki kurşun izleri hala ilk günkü gibi duruyor.
Bu meydan geri dönüp Carrer del Bisbe’yi takip ettiğinizde Ortaçağdan kalma Katalunya Parlamento Binası (Palau de la Generalitat) ile Barselona Belediye Sarayının (Casa de la Ciutat) olduğu SANT JAUME meydanına varıyorsunuz.Bu meydanda sık sık protesto gösterilerine yapılıyormuş.
Son fotoğraftaki pastacıklar da havludan yapılmış.
Hükümet konağının hemen köşesinden giren Carrer de Call eski yahudi mahallesi. Bu dar sokaklarda ortaçağdan kalmış evler ve binaları inceleyebilirsiniz. Sokakta ilerleyip ileride Carrer de Banys Nousa sokağına döndüğünüzde yol sizi Santa Maria Del Pi kilisesinin önüne çıkartıyor.
SANTA MARIA DEL PI: 14. yüzyıldan kalma gotik bir kilisedir. Plaça del Pi’de bulunmaktadır. Santa Maria del Pi’nin en çok dikkati çeken özelliği dünyadaki en büyük gül pencerelerinden birine sahip olmasıdır. Kilise, ismini “pine tree” (çam ağacı) ndan alır. İnşasına 1322 yılında başlanmıştır. Oldukça sade klasik bir kilise.
Santa Maraia del Pi den La Ramblaya çıkan küçük sokağın La Rambla ile birleştiği yerde eski şemsiye fabrikası olan bir binanın dışındaki heykellerden özellikle Ejderha heykeli dikkat çekiyor.
Gotik mahalleden Rambla Caddesine çıktığımız yerde zeminde, ressam Miro’nun her gün binlerce insanın üzerinden geçtiği küçük seramik parçalarından oluşmuş dikkat çekici bir eseri vardır. Bu ispanyol Ressamın modern tarzda eserlerinin olduğu çok büyük de bir müzesi var. Barselona'nın en çok ziyaret edilen müzelerinden biriymiş.Tarz olarak bize çok hitap etmediği için bu müzeyi gezi rotamıza almadık. Binayı dıştan görmek ve ressamın bir parkta bulunan (ileride bahsedeceğim) dev bir heykelini görmekle yetindik.
Çok teşekkür ediyorum. Ben de size gönlünüzce güzel geziler dilerim.Henüz birinci günü bile bitiremedim. Oldukça zaman alıyor.Umarım tamamladığımda birilerinin işine yarar.
Bu ejderhalı binanın bulunduğu nokta Barselona'nın kalbinin attığı yer. Tüm turistlerin uğrak noktası olan La Rabla Caddesi üzerinde olan metronun Liceu durağının çıkışı. Buraya adını veren LICEU; Avrupa’nın en büyük opera salonlarından birisi olan asıl adı ile Gran Teatre del Liceu 1847 yılında Barselona’da inşa edilmiş opera binası. Barselona gezilecek yerler listesindeki en önemli yerlerden olan Liceu’da sahneye çıkan isimler arasında Montserrat Caballe, Josep Carreras ve Jaurne Aragall gibi ünlü Katalanlar da varmış. Aynalı Salon ve mermer merdivenlerinin ihtişamı görmeye değermiş. Ama biz dışarıdan görüp operadan daha çok ilgimizi çeken bir yere pazara doğru yol alıyoruz. Meyve sularının cazibesi bizi kendine çekiyor.Pazar da hemen bu binanın yakınında.
Barselona hakkında yaptığım araştırmalarda en çok karşıma çıkan mekan La Rambla caddesi idi. İki kilometre uzunluğunda olan bu cadde Katalunya Meydanı ile limanı birbirine bağlıyor.Okuduğum yazıların çoğunda bizdeki Beyoğlu'na benzetiyorlardı.Bir çok yazıda da öve öve bitirememişlerdi.Günün her saati hareketli,canlı bir cadde anlatıyorlardı.Hatta burası için İspanyol şair Federico Garcia , "La Ramblas, dünyada, hiç bitmesin istediğim tek cadde" demiş...
Bir çok sokak sanatçısı değişik performanslar sergiliyormuş.Sokak müzisyenlerini çok sevdiğim için ben de heyecanla gittim bu caddeye. Fakat sanırım bu yazıları yazanlar hep yazın gitmişler. Biz neredeyse her gün değişik saatlerde bu cadde de bulunmamıza rağmen turist kalabalığından ve birkaç satıcıdan başka bir şey görmedik.Sanırım bu mevsim pek hareket olmuyor.Benim meydan konusundaki top 10 listemde favorim hala Marakeş'teki Kıyamet Meydanı.
Bu fotoğraflar internetten aldığım caddenin yaz görüntüleri.Yeşil hali oldukça güzel gözüküyor.
Bunlar da bizim Kolomb heykelinden çektiğimiz caddenin kış görüntüleri. Ağaçlar bir yerin en güzel süsü. Yeşil olmayınca kabak gibi kalmış cadde.
Caddenin sağ tarafı önceki sayfalarda anlattığım Gotik Mahalle. Sol tarafı ise daha çok göçmenlerin yaşadığı biraz güvenlik sıkıntısı yaşanan bir mahalleymiş.