Ynt: Flamenkonun Büyüsünde İspanya: Barselona,girona,figueres
Bu üç binayı bizim durağımızın önünde olduğu için her gün defalarca gördük. Özellikle en ilginci olan Casa Batllo'yu defalarca inceledik. Bir Katalan efsanesinden esinlenerek yapılmış binanın içi de oldukça güzeldi. Binanın girişi 19 euro. gaudinin tüm eserlerinin fiyatı bunun gibi oldukça yüksekti. Bu sebeple hepsine girmemeye karar verdik. İçlerini incelediğimde en güzelinin bu bina olduğuna karar verdik. Diğer binaları sadece dışından görüntüledik. Sagra da Familya ve Casa Batllo'nın ise iç mekan görüntülerini de paylaşacağım.
"CASA BATLLO: (Kaza Batyo) “Gaudi ustanın tamamen bitirdiği tek işidir…” 1877 yılında inşa edilen bina 1905- 1907 yıllarında yeniden tasarlanmıştır. Passeig de Gracia’da yer almaktadır. Casa Batllo yani bir diğer adı ile Casa dels Ossos (Kemikler Evi), mevcut bir binanın tüm iç ve dış mekanlarının Gaudi tarafından tasarlanması ile ortaya çıkmıştır. Bu ismi almasının sebebi dış cephe detaylarında insan iskelet yapısında esinlenilmiş olmasıdır. Mevcut binanın cephesi, bir Gaudi imzası olarak düşünülebilecek çatı ve baca detayları, iç mekan duvarları, pencere ve doğramaları, koridorlar, şömineler, havalandırma sistemleri ve hatta mobilyalar Gaudi tarafından yeniden planlanarak hayata geçirilmiştir. Modern mimari örneklerinden olan binanın özellikle zemin katı şekilsiz oval pencereleri ve taş heykel işleri ile görmeye değerdir.Dış cephede deniz sembolize edilmiştir, sanki güneş ışınları bir havuza vurmuş gibi bir görüntü elde edilmiştir. Parabolik şekilli çatısı ve bacalarıyla inanılmaz bir görünüme sahip bu yapıyı özellikle gece ışıklandırıldığında görmelisiniz.
Casa Batllo mimari açıdan incelendiğinde tasarımcısının amacının düz çizgilerden kaçınmak olduğu açıkça görülür. Ön yüzünün büyük bir kısmı kırık seramiklerden simetrik olmayan bir şekilde yapılmıştır. Bu ev aynı zamanda Aziz Jordi efsanesine ait bir alegoriyi anlatıyormuş. Bir sürüngen görünümünde olan çatı, kimilerine göre bir dragonu kimilerine göreyse bir ejderhayı temsil etmektedir. binanın ön yüzündeki iskelet ve kafatası figürleri de bu dinozor ya da dragonun kurbanları olarak görülür.Bu figür gaudinin eserlerinden Park guel’de ve Palau Guel’in kapısının üzerinde de bulunur.
“Yaygın olarak anlatılan efsaneye göre Katalonya bölgesindeki Conca de Barberà’da korkunç bir ejderha yaşarmış ve burada yaşayan insanlar ejdarhadan ölesiye korkarmış. Dehşet verici bu yaratığı sakinleştirmek için her gün piyangoyla halktan biri seçilip ejderha için kurban edilirmiş. Gün gelmiş piyango Kral’ın kızına çıkmış ve işte tam o anda iyi kalpli bir şövalye ortaya çıkıp kılıcıyla ejderhayı öldürmüş ve Prenses’i kötü kaderinden kurtarmış. Efsaneye göre ejderhanın kıpkırmızı kanının döküldüğü yerden çok güzel bir gül ağacı çıkmış.
Efsanedeki bu iyi kalpli şövalye ise Sant Jordi’dir. Sant Jordi’nin Türkiye’de Kapadokya veya Anadolu’nun her hangi bir yerinde doğduğuna inanılır.
23 Nisan Katalanlar için çok önemli bir gün: Sant Jordi günü, yani güller ve kitapların günü. Katalunya’nın en önemli azizi olan Sant Jordi, efsaneye göre bugünkü Katalunya olan bölgeyi tehdit eden dev ejderhayı tam bugünde öldürmüş, ve halkını kurtarmış. Ölen ejderhanın nehir gibi akan kanları Katalunya topraklarını verimli hale getirmiş, ve her yerde kan kırmızı güller bitmiş. İşte bu yüzden her 23 nisan günü tüm şehri kapsayan gül tezgahlarından bir gül alıp sevdiğiniz kadına hediye etmeniz bir gelenek haline gelmiş.
23 nisan günü, aynı zamanda Sheakspeare’in doğum günü, Cervantes’in ise ölüm günü olduğu için, onların anısına erkeklere de kitap hediye edilmesi geleneği doğmuş. Tüm şehri kaplayıp onu bir açık kitap fuarına çeviren kitapçı tezgahlarının sırrı da bu.”