Bazilikanın içinde yer alan kolonlar ise dallanıp budaklanan ağaçlara benziyor ve içeride yürürken insana ormanda yürüdüğü hissi veriyor. Gaudi her çizgisinde doğayı farklı bir şekilde yorumlamış. Kilisenin içi dışı kadar ihtişamlı olmasa oraya kadar gitmişken görülebilir.
Gaudi'nin mezarı da kilisenin içinde bulunuyor. Bir camekanın altından kilisenin alt katında olduğunu gördüğümüz mezara iniş var mı bilmiyorum. Biz yukarıdan görmekle yetindik.
En ayrıntılı ilenen cephe burasıydı. Heykellerde anlatılan bir hikayenin olduğu anlaşılıyor. Çok dindar olan gaudi incildeki hikayelerden etkilenmiş. Aslında bu kiliseyi incil bilgisi olan birisi ile gezmek lazım.
Gaudi'nin ölümü de çok trajik olmuş. Yaptığık kiliseye şöyle bir uzaktan bakayım derken tranvayın altında kalmış. Pejmurde görünüşünden dolayı cenazenin ona ait olduğu sonradan anlaşılmış.
" La Sagrada Familia sergileri ve aktiviteleri
Antoni Gaudi’nin ölümünden bir ay sonra Barselona Sanat Müzeleri müdürü Joaquim Folch i Torres’in teşvikiyle kurulan müze, Tutku cephesinde yer alıyor. Müze; Gaudi’nin mimari eserleri ile ilgili orijinal çizim ve projeleri, fotoğraflar ve ayinlerde kullanılan orijinal eşyalardan oluşuyor. Ziyaretçiler, kilisenin tarihi ve şu anki durumu hakkında bilgi veren bir videoyu izleme şansına da sahipler. Müzede sergilenenler, Gaudi’nin kabir görüntüsü ile son buluyor.
Doğuş cephesinde ‘‘Doğayla Eğlen’’ ve ‘‘Gaudi’nin Stüdyosu’’ adlarında iki sergi bulunuyor. ‘‘Doğayla Eğlen’’ sergisi, Gaudi’nin geometrik çalışmalarının araştırmaları ve bu çalışmaların doğayla karşılaştırılması temalarını taşıyor. ‘‘Gaudi’nin Stüdyosu’’ adlı sergi ise Gaudi’nin geometrik şekilleri, bir mimariye nasıl uyguladığını anlatan modeller ve bilgisayar çizimlerinden oluşuyor. Ayrıca Gaudi’nin çalışma masasının bir replikası ve Gaudi dönemi okullarından bir sınıfı yansıtan eşyalar da bu serginin parçalarından."
HOSPITAL DE SANT PAU, hala aktif olarak kullanılan bir hastanedir. Bu hastaneyi diğerlerinden farklı kılan mimari bir başyapıt olmasıdır. 1901 – 1930 yılları arasında mimar Lluis Domenech i Montaner tarafından yapılan Hospital de Sant Pau, UNESCO dünya tarih mirası listesine girmiştir. Giriş ücretsiz çünkü burası hala aktif olarak kullanıldığından sadece bahçesi gezilebiliyor.Mimar açık havada hastaların daha çabuk iyileşeceğine inandiğindan büyük bir bahçe için 26 tane küçük binanın bulunduğu bir hastane yapmış. ben sadece ön cephesini fotoğrafladım. İçini gezecek vaktimiz olmadı. Büyüklüğü hakkında fikir olsun diye iç taraftaki binaların bir kısmının da olduğu son fotoğrafı netten kopyaladım.
Bu hastaneyi araştırırken karşılaştığım bir fotoğraf ile tanıştığım bir fotoğraf sanatçısı var: Jean-François ROZIER Mekanların fotoğraflarını aynı karede üst üste kopyalayıp çok ilginç fotoğraflar çıkartmış. İlk fotoğraf yukarıda bahsettiğim hastaneye ait. diğerleri de hoşuma giden birkaç çalışması. Aşağıdaki siteden diğer fotoğraflarına da bakabilirsiniz.
Bugünkü rotanın önemli duraklarından biri olan Park Guel'e gitmek için otobüsümüze biniyoruz. park bir tepede olduğu için ulaşmak için 7-8 dakika yokuş tırmanmamız gerekiyor. yokuşun bir kısmına yürüyen merdiven yerleştirmişler. Yokuşun üzerindebir bina.
Bu günkü son durağımız, Gaudi'nin hamisi olan ve bir çok eserinin sparişini veren Eusebi Güell'in adını taşıyan bir park.Bu adam olmasaydı belki de Barselona'ya bugün bu kadar turist gelmeyecekti.
"PARK GÜELL: Katalunya’da da yaşanan, sanayi devrimi ile çok büyük maddi kazanımlar elde etmiş bir kişi olan Kont Eusebi Güell; gücünü simgeleyecek ve örnekleri İngiltere’de çok olan bir “şehir parkı” tasarlaması için Gaudi ‘ye başvurduğunda yıl 1900 idi. Gaudi bu araziyi; her biri 1.000-2.000 m2 lik topoğrafyaya uyarlı 60 parsele ayırmış, ve biri arazi sahiplerinden Trias ailesi için diğeri de, 1906′da kendisi tarafından satın alınan ve bugün Gaudi Müzesi olan bina dışında sadece peyzaj düzenlemesi olarak bu parkı tasarlamıştır. Kont bu alanda varlıklılar için malikaneler yapmayı düşünür ve Gaudi’ye de bu nedenle gider. Ancak buradan konut almak isteyen çıkmayınca Eusebi Güell projenin park olmasına karar verir. Parc Güell ‘in tasarımı sırasında arazi içinde bulunan Muntaner de Dalt ile Muntanya Pelada alanları Gaudi’yi çok uğraştır. Çünkü burası adını hak edecek kadar çorak ve dik bir yamaçdır. Sadece yabani otlar, çalılıklar ve birkaç keçiboynuzu ağacı dışında bitki dokusu neredeyse yoktur. Gaudí bu veri üzerine, “doğayla uzlaşmayı” seçer, daha az su ve bakım isteyen Akdeniz bitkilerini temel alan bir yerel bitki dokusu ile peyzajını oluşturur. Güell ailesi şehrin soylularından seramik işiyle uğraşan bir aileymiş.Bu kadar seramiğin içinde esinlenme ve kullanılma mantığının ayrıntısı da bu .
İlk iş olarak Parkı, “trencadís” adı verilen bir tür kırık renkli kiremit parçaları ile harpuştası bezenmiş, 7 giriş kapısı olan plastik bir duvarla kuşatır. Bu harpuşta üzerine, “parc güell” rozetleri ve onların arasına da dörderli kırmızı ve beyaz diyagonal ekleyerek, Katalunya barını sembolize eder. Yapının ana kapısına da, trencadís “parc” ve “Güell” sözcükleri bulunan en büyük rozeti koyar ki parkın başladığını bize belli etsin. Bu rozeti ayrıca, yukarıda da değindiğim gibi dış duvarlardaki 8 diyagonal bar arasında sürekli yineler. Bu rozetlerin nedeni şuydu:Kont Güell, inşaat sırasında Küba'da, Philippins'de bir puro atölyesi kurarak imalata başlamıştı. Ve Gaudi'de, patronunun puroları üzerindeki halkaları anımsatan bu rozetleri tüm yapı alanında ve sürekli olarak yineledi."
"Son derece yaratıcı ve akılcı bir çevre düzenlemesinin dışında, işlevsellik de göz ardı edilmemiştir. Büyük kot farklılıkları Gaudi'ye setler, dehlizler, viyadükler tasarlama ve bir masal mekanı yaratma imkanı sunmuştur. Hemen girişteki yuvarlak hatlı sevimli binalar, ilerlemek için tırmanılması gereken simetrik merdivenler, her iki taraftaki yumuşak detaylarla renklendirilmiş ve yeşillendirilmiş setler, kırık kiremit ve seramik parçaları ile kaplanmış heykel ve motifler, görkemli sütun ve ağaç gövdesi şeklinde yapılmış kolonlar sizi tepedeki teras alanına taşıyacaktır.
Tüm şehri ve denizi görebileceğiniz bu teras, yine renkli seramiklerle kaplanmış yuvarlak oturma alanları ve çeşitli aktivitelerin yapılmasına imkan verecek büyüklükte bir meydanı kapsamaktadır. Bu teras alanında biriken yağmur suyunun aşağıya süzülerek taşıyıcı sütunların merkezinde yer alan kanallar aracılığı ile gömülü bir su tankında toplanması ve bu suyun parkın sulamasında kullanılması sağlanmıştır.Burada dalga görünümünde, mozaik kaplı banklar bulunuyor. Meydan, kültürel ve toplumsal etkinliklerin gerçekleştirildiği bir alan olarak kullanılmış. Park, meydan merkezde kalacak biçimde tasarlamış. Büyük bir ağ oluşturan kıvrımlı patikalar, yürüyüş sırasında doğayı sevmek ve Gaudi'nin sanatını anlamak için olağanüstü yerler. Park, 1923'ten sonra halka açılmıştır. "