2014 yılının ilk yurtdışı gezi planlamasını 2013 yılında aldığımız Marsilya gidiş dönüş uçak biletleri ile planlamaya aldık. İki aile olarak katıldığımız bu gezinin rotalarını Marsilya konaklamalı -Montpieller-Aix en Provence- Nice konaklamalı -Cannes-Vence, Saint paul-Eze Köyü-Monaco(Monte Carlo) olarak belirledik. 16-23 Mart 2016 tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz bu gezinin detaylarını ve fotoğraflarını ilerleyen paragraflarda paylaşmaya çalışacağım. Gezimizde 3 gece Marsilya Odalys Apart Otelde http://www.odalys-vacances.com/ 4 gece Nice Ajouba apart Otel www.ajoupa.fr/ de konakladık. her iki otelden de memnun kaldık özellikle Nice'deki otel ünlü Massena Meydanını yanında olması büyük avantajdı. Rezervasyonlar Booking.com üzerinden erken yapıldığından fiyatlar cazipti.
Uçağimız Sabiha Gökçen Havaalanın dan 11.45 te kalkarak yerel saat ile 14.30 sularında Marsilya Provence Havalimanı na indi.
Hava alanından şehir merkezine tren/metro ve otobüs imkanı var. Pasaport ve bagaj işlemlerinden sonra otobüs tercihimizi kullanarak gidiş-dönüş biletimize iki kişi 26 euro verdik. Tek yön 8 euro.
25 dakikalık otobüs yolculuğundan sonra Saint Charles teren garına geldik.
17 Mart günü 08.10 kalkan trenimiz 09.53 te Montpelier garına vardı. Ten garından 10 dakikalık bir yürüyüşle Comedie Meydanı na geldik. Çok geniş olan bu meydan estetik yapılı tarihi yapılar ve onların altında pek çok kafelerle doluydu. Meydanın bir ucunda bulunan turizm bürosundan şehir harıtasını aldık. Marsilyadan sonra daha temiz ve daha bakımlı bir şehir görmek keyif verdi.
Vence için sabah 08.30 sularında kalkan 400 no.lu otobüs güzel görsel yollardan geçerek yaklaşık 1 saat sonra Vence kasabasına vardı. Vence’de inince durağın karşı çaprazında Tourism Info yazan tabelayı takip edip 200 metre kadar yürüyerek tarihi kasabaya vardık. kasabada da muhteşem güzellikte ortaçağdan kalma arnavut kaldırımlı daracık sokaklar, tarihi evler, restoran ve kafeler yanında en önemlisi birbirinden güzel sanat galerileri bizleri etkiledi.
Gezimizin sonunda güzel duygularla 400 no.lu otobüs ile Cannes'e gitmek maksadıyla otobüs değiştirmek için "Square Du 8 mai" durağına geldik. Bu duraktan Nice'den gelen 200 no.lu otobüse bindik. Yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuk ile Cannes'e geldik.
Cannes Fransız Rivierası'nın en gözde ve en bilindik şehri. Kentin en önemli etkinliği dünyaca ünlü film festivali. Oldukça düzenli ve şık bir kent. Cannes halkı son derce güzel giyimli ve bakımlı olarak sahil boyünca yürümekte ve havanın güzel olmasından istifade ile sahil boyuna konmuş sandalyelerde oturarak güneşin keyfini çıkarmaktaydılar. Gezimiz boyunca Film festivalini yapıldığım Grand Oditoryum civarını, kordon boyunu ve canlı bölgelerini görmeye çalıştık.
Eze köyüne gitmek için Nice Garibaldi meydanından saat 09.15 sularında 112 no.lu otobüse bindik. Yaklaşık yarım saatlik yolculuktan sonra Eze köyünün girişine vardık. Bölgede pek çok turist otobüsü de mevcuttu. Yüksek bir tepeye kurulu bu köye yavaş yavaş tırmanmaya başladık.
Bir rivayette tanrıça İsis’in isminden esinlenildiği söyleniyor ki en yakını, köydeki kilisede heykeli de olmasından yola çıkarak, sanırım bu. Başka bir Latin inanışında tanrı Hesus’tan ismini aldığı söyleniyor. İsmin ilk kullanılışı aslında 1075 tarihinde ama 19. yüzyılda bile Eza yada Esa olarak telaffuz edilirmiş, dolayısıyla köyün isminin Eze olması yakın tarihe dayanıyor.
Eze Köyü’ne tarihte ilk olarak MÖ 2000 civarında Romalılar tarafından yerleşilmeye başlanmış. Tarih içerisinde birçok ulusun yaşadığı hatta 1543 yılında Barbaros Hayrettin’in emriyle Türk askerlerinin de keşfettiği bir yer Eze.
Eze, konumu nedeniyle ‘kartal yuvası’ olarak adlandırılıyor. Şehrin en tepesine (deniz seviyesinin tam 427 metre üstü) çıkmak için ara sokakların tamamını dolaşmanız gerekiyor ki bence inanılmaz keyifliydi. Özellikle fotoğraf tutkunu olanlar için gidilmesi gereken bir yer.