Karaburun Gezisi

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan namarne Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 13
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 9,476

namarne

Yeni Üye
Mesajlar
14
Tepkime Puanı
0
Merhaba;
Dün başlattığım Karaburun Gezisi macerasını maalesef teknik bilgi eksikliğinden aynı fotoğrafı yineleyerek sürdürmüşüm.Bunun için özür dilerim.Bugün öncelikle bölgenin haritası ile başlayayım ki dün anlattıklarım anlam kazansın.
[attachment=1] Yine dün sözünü ettiğim yakışıklı meşeyi de unutmayayım.
Nasıl anlattığım gibi ben buraların sahibiyim diyor değilmi?Bu arada kullandığım makina basit bir kompakt aygıt.Fotoğraflar yeterince doyurucu olmayabilir.[attachment=2]
Ayrıca bana konu açmak için "Yurtiçi Geziler-Ege Gezileri"alt başlığını kullanmamı öneren Cavid Bey Dostuma uyarısı için teşekkür ederim.

 

Ekli dosyalar

  • Karaburun haritası.doc
    167.5 KB · Görüntüleme: 312

Etiketler
Karaburun Gezisi(devam)

Merhaba;
Daha çok fotoğraf yüklememe forum alanı izin vermediğinden ayrı bir gönderi ile devam ediyorum.
Dünkü anlatımda Küçükbahçe Köyü'ne kadar gelmiş ve"bakalım burada bizi neler bekliyor" demiştim.[attachment=1]
Fotoğrafta görüldüğü gibi biraz yaşam,biraz hüzün,biraz da terkedilmişlik kokusu var sanki.Köyün içinde araba ile biraz turladık.Bir iki yaşlı dışında ortalıkta kimse yoktu.Terkedilmiş eski rum evleri dikkat çekici ölçüde çoktu.Öğrendiğimize göre köy halkının büyük bölümü 1 km. aşağıda kıyıdaki "Denizgiren Mahallesi'ne" yerleşmiş,mahallenin nüfusu köyü geçmişti.Bunu Denizgiren'e indiğimizde net olarak gördük.Değişen zaman ve farklılaşan gereksinimlerin yarattığı "yukarıdan aşağıya göç"olgusu burada da karşımıza çıkıyordu.
Denizgiren Mahallesi kıyıda ova sayılabilecek küçük bir düzlük üzerine oturmuş.Çevresinde birkaç yazlık site ve akşap velerden oluşan şirin bir pansiyon var.(Aydeniz Pansiyon)Arazida Mandalina ve nar bahçeleri yanında enginar tarlalarıda var.Dalından topladığımız kokulu mandalinleri bagajımıza doldurup,enginar tarlasının otunu ayıklayan 70 lik teyzemizle sohbeti koyultuyoruz.[attachment=2] Yurdum insanının o tadına doyulmaz içtenliği ile anlatıyorda anlatıyor."Resmini çekebilirmiyim" dediğimde de" çek ama durda poz vereyim" deyip bakıyor kameraya.Zaman akıp gidiyor.Gitme zamanı ve Küçükbahçe'ye veda edip,yol üstündeki bir amca ile de kısa bir hoşsohbetten sonra kıyıdan dağa yöneliyoruz.



 

Ynt: Karaburun Gezisi(devam)

Evet,yine teknik bir uyarı aldım ve yeni başlık açmadan konuyu sürdürüyorum.(Cavid Bey teşekkürler.Bu gidişle yeni bir uzmanlık alanım olacak)
Küçükbakçe'den Karaburu'na iki ayrı yoldan gidilebilir.Birisi Akdağ üzerinden karaburun'a ulaşan kısa yol(haritada görünmüyor).Diğeri ise bizim izleyeceğimiz yarımada'yı dolaşan haritada görülen yol.Denizgiren'den hemen sonra Salman köyü geliyor.Eski bir rum köyü olan Salman'ı geride bıraktıktan sonra kıyıdan iyice ayrılıp yükseliyoruz.Buralarda dikkati çeken bir yalnızlık duygusu insanı etkiliyor.Yolda çok ıssız.Ayrıca bir diğer dikkat çeken durum,bütün boş arazilerin etraflarının tellerle çevrili ve zeytin fidanları dikilmiş olması.Buraları boş hazine arazileri ve birileri buraları hazineden 49 yıllığına kiralayıp zeytin ekiyor.Umarım gerçek amaç zeytin yetiştirmektir.
Kısa bir süre mola verip arabamızdaki nevale ile karnımızı doyuruyoruz.İşte bu sırada kameraya takılan ilginç bir görüntü.[attachment=1]
Dağ başında terkedilmiş bir rum köyü ve bir zamanlar üzüm bağı olan alanlarda zeytin ağacı dikme çalışmaları.
Parlak Köyü'nü de arkamızda bırakıyoruz ve yokuş bitiyor iniş başlıyor.Yol belli yerlerde sola sapaklar yapıyor.Bunlar kıyıdakı koylara inen dar ve stabilize toprak karışımı yollar.Bunlardan birine dalıyorum.Yol çok dar ve uçurum.Allahtan eşim bu sırada uyukluyor.Yaklaşık 5 km lik bir inişten sonra işte Hamzabükü.[attachment=2]Burada tanıştığımız Ahmet İhsan şeker gibi bir genç adam.Bizi konuk etmek için diller döküyor.Mandalin,nar ikramları burada da sürüyor.Toplam üç hane(hepsi akraba)burada yaşıyorlar ve deyim yerindeyse yaşam mucizesi yaratıyorlar.Biraz tarım biraz keçi yarı Robinson hayatı bu.
Ben bu yolu geriye nasıl çıkarım diye düşünürken,kıyıdan Yeniliman'a gidebileceğim bir yol olduğunu öğreniyorum.Tamamen toprak 6 km lik bu yola giriyorum ve yeni bir macera başlıyor.



 

Ynt: Karaburun Gezisi(devam)

Hocam;

Otomobille off-road yapan adamın eline bir de 4x4 bir araç geçerse, neler yapacak anlıyoruz.. Yazı ve fotoğraflar, sürecek anlaşılan.. Teşekkürler..

Cavid Sezen
 

Ynt: Karaburun Gezisi

Hamzabükü'nden Yeniliman'a giderken girdiğimiz toprak yol kıyı boyunca ilerliyor ve rastladığımız manzaralar "iyiki buradan gelmişiz"dedirtiyor.[attachment=1]İşte Kumbükü.Harika değilmi?.Sıkça durup bolca fotoğraf çekiyorum.[attachment=2]Ya şu poyraza inatla direnirken adeta evrim geçirmiş zeytin ağacına ne demeli?.
Yol 6 km sonra Hasseki Köyü'nde asfalt yolla birleşiyor.Bu arada Parlak Köyü'nden sonra ana yoldan ayrıdığımız için aradaki Sarpıncık Köyü'nü pas geçmiş oluyoruz.Daha önce gitmiştim bu köye kadar.Denizden bir hayli yüksek ve bütünüyle deniz manzaralı bir köy.
"Hasseki" bazı haritalarda" Haseki "diye geçiyor ama doğru olanı "Hasseki".Birde Karaburun'dan Mordoğan yönüne giderken "Ambarseki"adıyla bir köy var.
Hasseki'den sonra Yeniliman'a geliyoruz ve balıkçı barınağı önündeki kahvede çay molası.Eeeeee demli çayı hak ettik artık.



 



Ynt: Karaburun Gezisi

Yeniliman balıkçı barınağı bu bölgenin en önemli barınaklarından.Burada Trabzon'lu balıkçılar var ve hemen sohbet başlıyor.Nede olsa yabancı sayılmayız,hemşehriyiz.Konu ,balık elbette ve bilinen şikayetler umutları köreltmiyor yine de. Sohbet tatlı ama akşam da olmakta artık.Yine yola düşüyoruz ve kısa bir yolculuktan sonra Karaburun İskele mahallesindeki balık lokantalarının önündeyiz.
Balıkçı İsmet(buranın en iyisi olduğunu öğrenmiştim önceden)birazda erkence gelen ilk müşterileri sıcak bir karşılama ritüeline tabi tutuyor.Lüferlerimizi ve beyaz şarabımızı seçiyoruz,kendimizi geceye bırakıyoruz.Bu arada konaklama sorunumuz olmadığını belirteyim.Biraz ileride kayınbiraderin yazlığı var ve anahtarı almıştık.
[attachment=2].[attachment=1]



 

Ynt: Karaburun Gezisi

Yukarıdaki iki fotoğrafın daha önce yaz tatili sırasında tarafımdan çekildiğini belirteyim.Karaburun'un havasından olsa gerek 35 günlük tatilin yarıdan çoğunda güneş doğmadan kalktım ve gördüğünüz fotoğraf o anlardan birine ait.
Burada yine yazın çektiğim iki fotoğrafa daha yer vermek istiyorum izninizle.[attachment=1][attachment=2]İzmir Körfezine giren ve çıkan tüm gemileri burada izlemek mümkün.Bazen bu gemilere yunuslar eşlik ediyor.



 

Ynt: Karaburun Gezisi

Sabah erkenden kalkıyoruz.Bu gün 29 Ekim.Cumhuriyet Bayramı.Geçen yıl aynı gün Cavid Bey'lerle Tire'deydik.
Bayram törenini izlemek üzere kasaba meydanına geliyoruz.Karaburun'da Cumhuriyet Bayramı[attachment=1][attachment=2]Bu arada Karaburun'un genç,dinamik,sevecen Belediye Başkanı Serdar Yasa ile tanışıyoruz.Ayaküstü gelecekle ilgili projelerinden heyecanla söz ediyor.Bir yandan da akşam düzenlenecek fener alayı için talimatlar veriyordu.Bir an çocukluğumun Cumhuriyet Bayramlarına gittim.Boş konserve kutusu bulmaya çalışırdık bayramda içine gazlı kül koyup fener yapmak için.Sonrada heyecanla havanın kararmasını beklerdik.Yaşama anlam kazandıran coşkular...



 

Ynt: Karaburun Gezisi

Gezimiz burada bitiyor.Dönüş yolunu anlatmayacağım.Mordoğan üzerinden Balıklıova.Sonrada ver elini İzmir.Bu arada yolda birkaç dosta merhaba demeyi ve en önemlisi Balıklıova'dan tereyağlı un kurabiyesi almayı unutmuyoruz.Yeni gezilerde birlikte olmak umuduyla...[attachment=1][attachment=2]Zamanın tanığı bir zeytin ağacıyla ve Karaburun'un tadına doyulmaz bamyasıyla sizlere veda ediyorum.Bu ilk gezi yazımda ki kusurlarımın affolacağını umarak...



 

Ynt: Karaburun Gezisi

Çok güzel fotoğraflar ile çok güzel bir anlatım olmuş, emeğinize sağlık, sayenizde bir kez daha bu güzellikleri ziyaret etmiş olduk.
 



Ynt: Karaburun Gezisi

Şimdiye değin neden yazmadın ki?...Eline sağlık...

Cavid Sezen
 

Ynt: Karaburun Gezisi

Sayın Tolga Cevizci'ye ve Dostum Cavid Sezen'e yüreklendirici mesajları için teşekkür ederim.Yusuf Zeytinci(namarne)