Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan SEVAL Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 26
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 16,245

SEVAL

www.sevalduban.com
Mesajlar
3,866
Tepkime Puanı
39
Web
www.sevalduban.com
3 – 4 yıldır, Yunanistan İskeçe’ de yapılan karaval sohbetlerine tanık oluyordum. Benim babam İskeçe doğumlu ama ben hiç gitmedim oralara. İçten içe merak ediyorum. Bir gün maillere bakarken fırsat sitelerinden birinde İskeçe Karnaval turu gördüm. Hemen aldım biletimi. Sonra 3 arkadaşım daha aldı. Bunu duyan annem geri kalır mı. O da kankasıyla organize olup tura katıldı.

Cuma akşamı 22:30’ da Kadıköy’ den kalkan otobüse binip yola çıktık. Bizim gruptan bir arkadaşımız yanına yolluk da lamış. Yolda sohbet muhabbet derken, vakit nasıl geçti anlamadık. Pazaryeri sınır kapısına kadar geldik. Hafta sonu yapılacak karnavala Türkiye’ den çok fazla giden olduğu için İpsala sınır kapısı çok yoğunmuş. O yüden bizim tur Pazaryeri’ ni tercih etti. Sınırdan geçtikten sonra Kavala’ ya doğru yol aldık. Sabah 8 gibi Kavala’ ya vardık.



Kavala’ da bizi güneşli ama birazcık soğuk bir hava karşıladı. Sanırım sabah erken saat olduğu için hava serindi.



Taşoz'dan göçen göçmenler tarafından, MÖ 6. yüzyılda, Neapolis; Yunanca "Yeni Şehir" adıyla kurulan Kavala, 1912 yılına kadar 525 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğunun bir parçasıymış. Bu küçük şehire, 16. yüzyılın ortasında İbrahim Paşa, Sadrazam ve Kanuni Sultan Süleyman bir su kemeri yaptırarak, Kavala'nın gelişmesine katkıda bulunmuşlar.

Şehirde tepeye kurulmuş olan kale ise ortaçağdan kalma. Osmanlı, Panagia tepesindeki bu Bizans kalesini de genişleterek şehre katkıda bulunmuş. Günümüzde bu iki yapı da şehrin önemli simgelerinden.
 

Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)

Sabahın erken saatlerinde vardığımız Kavala’ da, kahvaltı yapmak ve şehirde kısa bir tur yapmak üzere otobüsten indik. Otobüsün bizi bıraktığı yer deniz kenarı, sanıyorum Kavala Liman’ ı. Henüz afyon patlamadığı için konuya pek hakim değiliz.





Baktık hava güneşli, denizin de kenarındayız, dedik ki şöyle güzel bir kafede oturup kahve keyfi yapalım. Mekan bakınırken karşımıza şirin bir pastane çıktı. Vitrini görünce hemen daldık içeri.



Fırından yeni çıkmış börekler, mis gibi kahve kokusu. Mmmmmhhh nefis. Yiyeceklerimizi alıp dışarda bir masaya oturduk. Keyifle kahvaltımızı ettik. Sonra da şehir gezisi yapmak için grubun geri kalanına katılmak üzere otobüsün olduğu yere gittik.
Otobüsün orada gruba katıldık. Sonra etrafa bakınıp fotoğraf çekerken bir de baktık ki grup yok. Meğerse vakit az olduğu için hızlandırılmış tur yapılıyormuş İlk kez yurtdışına tur ile çıktım ve sanırım da son olacak.

Biz limanda fotoğraf çekince grubu kaybettik sonra baktık orada bankta oturan birileri var, onlara sorduk, kalabalık gördünüz mü diye. Su kemerlerinin oraya doğru gittiler deyince biz de yolumuzu o yöne çevirdik. Rampa yukarı tırmanırken solumuzda Agios Nikolaos Kilisesi’ ni gördük.

Osmanlılar döneminde camii olan Agios Nikolaos Kilisesi, Kanuni’nin damadı olan Sadrazam İbrahim Paşa (Pargalı İbrahim) tarafından yaptırılmış. Eski adı da Maktul İbrahim Paşa Camii. Şehir yunanlılara kalınca, camii olmuş, klise. Yeni adı da Agios Nikolaos Kilisesi. Kim peki bu Aziz Nikolaos ? Bildiğimiz Noel Baba
 

Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)

Nole Baba, M.S. 250 yılında Likia’nın Patara ilçesinde dünyaya gelmiş ve Demre’ de yaşamış. M.S. 330 yılında 6 Aralık’ ta ölmüş. 6 Aralık günü, Aziz Nikolaos’u anma günü olarak kutlanıyor. Adı Nikolaos olan Hristiyanlar, bugünü isim günü olarak kutlar. Ama bizim için Aziz Nikolaos, Noel’de birçok yere giderek çocuklar için getirdiği hediyeleri evlerinin bacasından atan tontoş dededir.





Biz daha camiye yakından bakmak için karşıdan karşıya geçene kadar bizim grup yine kayboldu Daha fazla geride kalmamak için camiiye uzaktan bakıp koştura koştura yukarı çıkmaya devam ettik. Camiden uzaklaşınca karşımıza kocaman su kemerleri çıktı.

16. yüzyılın ortasında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan ve şehri neredeyse baştanbaşa saran tarihi su kemeri, Kavala'nın gelişmesine oldukça katkıda bulunmuş. Kavala, Osmanlı döneminde Balkanlar’ın en önemli merkezlerinden biriymiş. Kanuni zamanında şehir, Akdeniz’deki donanma için üs görevini görmüş. Kavala’ nın gelişimine katkıda bulunmuş olan kemerler şimdi de şehri süslüyorlar.



 

Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)

Su kemerlerine hayran hayran baktıktan sonra grubu aradık ama bulmak ne mümkün. Su kemerlerinin oradan yukarı çıkıldığında sokak sizi kaleye götürüyor. Bize de kale gezmek mantıklı geldiği için grup oradadır diye düşündük. Fakat yollarda kimseyi göremeyince hızlıca çıktılar sandık. Biz de Çağla’ yla ikimiz koştur koştur yürümeye başladık. Yol dik, giysiler kalın. Bir süre sonra kan ter içinde kaldık. Kalenin içindeki daracık sokaklarda geçip bayrağın dikili olduğu noktaya çıkmak niyetindeyiz. Grup orada diye tahmin ediyoruz. Biz koştururken sokak arasından havlayarak çıkan bir köpek aklımızı aldı. Olduğumuz yerde kaldık. Benim ısırılma tecrüben olduğu için epey tırstım. Hatta cardio yaptım Baktık köpeğin susacağı yok, gözümüzü karartıp üzerine yürüdük. Dışardan son derece cesur görünüyor olsam da kalbim pıt pıt, aştık köpeği. Zor bela kaleye ulaşınca da bomboş bir alan karşıladı bizi. Ortada kimsecikler yok. Meğerse bizimkiler orada değilmiş. Görevli de “delimisiniz siz, burada ne işiniz var” manasına gelen şaşkın bir ifadeyle bize baktı. Biz hiç bozuntuya vermeden şehir manzarasını izledik.







Sonra da, dillerini bilmediğimiz için sevimli sevimli gülümseyip aşağı, şehre doğru yola koyulduk.

Baktık ki grup yok ortada, tur rehberimizi aradık. Bizimki hızlandırılmış tur olduğu için kale, programda yokmuş. Onlar Kavala' lı Mehmet Ali Paşa’ nın heykelini görmeye gitmişler. Biz onu kaçırdık tabii. Aslına bakarsanız, dönüp de internetten araştırınca aslında çok şey kaçırdığımızı farkettim. Kavala’ da gezip keyif yapmak için 2 gün şart.
 

Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)

1919 Yunan-Türk Savaşı'ndan sonra Kavala, aldığı işçi göçleriyle birlikte yeni bir refah dönemine girmiş. Bu büyüme tarım ve endüstri alanında olmuş. Tütün işleme ve tütün ticareti alanında oldukça büyük bir yere sahipmiş.

Bizler hep Kavala’ yı ünlü “Kavala Kurabiyesi” ile biliyoruz. Bütün bademli, üzeri pudra şekerli, nefis kurabiyeler. İsmi Kavala Kurabiyesi olmasına rağmen, esas yeri İskeçe. Bademler İskeçe’ de yetiştiriliyor. Kurabiyeler İskeçe’ de yapılıyor ama ismi Kavala Kurabiyesi. Ve biz henüz kurabiye almadık.

Kavala’ ya ayrılan süre bittiği için otobüse doluşup Selanik’ e doğru yola çıktık. Kavala – Selanik arası 150 km. Yaklaşık 2 saat sonra Selanik’ e vardık.

Selanik Yunanistan’ın Atina’ dan sonra ikinci en büyük kenti. Makedonya bölgesinin Yunanistan içinde kalan kesiminin başkenti. Google maps’ te mekan adresi bakarken adresleri Macedonia, Thessaloniki olarak görünce şaşırmıştım. Meğerse burası Makedon bölgesiymiş. Selanik şehrinin adı Yunanca, Thessalos ve Niki kelimelerinin birleşiminden oluşuyor ve Thessalian Zaferi anlamına geliyor. Adını Makedon prensesi, aynı zamanda Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike ‘den alıyor. Kral Filip, kızının Thesally’de alınan büyük zafer günü doğması üzerine kızının Thesallonike olarak yani Thesallonian Zaferi olarak adlandırılmasını buyurmuş. Modern Yunanca’da şehir Θεσσαλονίκη (Thessaloniki) olarak adlandırılmakta, Türkçe gibi diğer dillerde de bu isimin farklı varyasyonları kullanılıyor.

Selanik’ te ilk durağımız Aziz Dimitrios Kilisesi(Agios Dimitrios Kilisesi) oldu.





Atatürk'ün Evi ile aynı caddede bulunan Aziz Dimitrios kilisesi, 413 yılında İllirikos lideri Leontios’un emriyle bir bazilika olarak yapılmış.

Hikaye şöyle: Selanik aristokrasisinden Dimitrios, bir Roma vatandaşı ve Roma ordu subayıymış. Hristiyanlığı kabul edip çeşitli dini faaliyetlerde bulunmuş. M.S.303 yılında tutuklanıp, bir halk hamamının alt katına hapsedilmiş ve orada boynu vurulmuş. Sonrasında, hristiyanlar şehidin bedenini öldürüldüğü yere gömmüşler.

Geleneklere göre şehidin öldürüldüğü yere, 4. yüzyılda küçük bir tapınak yapılmış. Bu küçük tapınağın yerine 413 yılında İllirikos lideri Leontios’un emriyle güzel bir bazilika yapılmış. Bu kilise 7. yüzyılda bir yangında yok olmuş fakat kısa sürede yerine yenisi yapılmış. Daha sonraki yıllarda kilise zararlar görmüş, işgallere uğramış, hasarlar görmüş. Osmanlı egemenliğinde camiye dönüştürülmüş ve müslümanların hizmetine sunulmuş ve cami olarak kullanılmış.
1917 yılında bu tarihi kilise, Selanik’in büyük kısmını yok eden yangında tamamıyla yanmış. Yanmış olan bina daha sonraki yıllarda onarılmış ve 1949 yılında tekrar hristiyanların ibadetine açılmış.

Biz de hızlıca kilisenin içini gezdik. Sonra mum alıp dilek diledik ve tura devam ettik. Ne de olsa hızlandırılmış tur. Tekrar otobüse doluşup Atatürk'ün Evi’ ne geldik.

Ben orada çok duygulandım. Hayranı olduğum bir liderin evine girecek, onun büyüdüğü yeri görecek olmak beni çok heyecanlandırdı.

Ev yakın zamanda restore edilmiş. İçeride Ata’ mızın ve sevgili annesinin balmumu heykelleri var. Duvara yansıtılmış projeksiyon cihazlarından Ata’ mızın hayatıyla ilgili filmleri izleyebiliyorsunuz.
 



Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)







Bunların yanı sıra evde Ata’ mızın kullandığı bazı kişiler eşyalar da sergileniyor. Kendisine çok yakışan beyaz yelekli takımı da bu eşyalar arasında.



Sert mizacının ardında, kendisine bu kadar saygı duyulmasına, hayran olunmasına, peşinden , yolundan gidilip, lider kabul edilmesini çok doğal karşılıyor insan, ona dair bir şeyler görünce. Nur içinde yat Ata’ m.
 

Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)

Evden çıkıp bahçedeki yüzyıllık nar ağacına dokunup gövdesini okşadıktan sonra Ata’ mızın evine veda edip oradan ayrıldık.
Sırada var Beyaz Kule.



Beyaz Kule, Selanik surlarının, şehrin doğu tarafında sahil surları ile birleştiği köşede yükselmekte ve etrafındaki duvarlar ortadan kalktığından bugün yalnız başına, deniz kenarında bir yeşil sahanın ortasında bulunuyor. Çok eski çağlarda burası şehir surlarının denize açıldığı yermiş. Kulenin 15. veya 16. yüzyıllarda Venediklilerce inşa edildiği sanılıyor. Defalarca hasar görüp yeniden onarılan kule, son olarak Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) yeniden inşa edilmiş.

Osmanlı döneminde garnizon ve hapishane olarak kullanılan kule, verdiği hizmete göre de halk arasında ismi değişmiş. 16. yy ”Aslan Kulesi” olarak anılan yapıya daha sonra Yeniçeri Kulesi denir olmuş. Yapı zindan olarak kullanılırken 1826’da Sultan II. Mahmud’un emri üzerine kuledeki tutukluların hepsi kılıçtan geçirilince ise adı, “Kan Kulesi” olarak değiştirilmiş. Osmanlı - Türk döneminde, Beyaz Kuleye; ayrıca Kalamarya Kulesi adı da verilmişti. Kulenin 50 arşın (38 m.) boyunda, 5 adım (3 - 3,5 m.) eninde duvarları varmış. Fakat 1869 yılında, sahile rıhtım inşa edilmesi sebebiyle kale duvarları yıktırılmış.

Selanik, Birinci Balkan Savaşı’ nın sonunda 1912 yılında Osmanlı’dan ayrılarak Yunan Devleti’ne katıldığında ise kule, arınmayı temsil eden sembolik bir vaftiz işleminden geçerek beyaza boyanmış ve bundan sonra da “Beyaz Kule” olarak anılmış. Fakat zaman içinde beyaz boyalar döküldüğünden, kule gerçek rengine dönmüş. Beyaz Kule, şu an Bizans Medeniyeti Muzesine ait ve 1985 yılından beri Selanik tarihinin sergilendiği bir müze olarak ziyarete açık.

Otobüsümüz Beyaz Kule’ nin önünde bizi indirince biz de müze giriş biletlerimizi alıp kuleye tırmanmaya başladık. Her katta farklı bir sergi var. Merdivenlerden çıkıp serginin olduğu kata ulaşıyorsunuz. Böylece sergiyi gezerken dinlenmiş oluyorsunuz

Sergiler değil de en üst nokta muhteşemdi. Manzara 10 numara 5 yıldız

 

Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)









Görüntü İzmir Kordon’ u andırıyor. O yüzden insan kendini memleketinde gibi hissediyor Yukarıdan manzara iyi güzel de biraz da sahili gezmek lazım. Orada kalamar, midye, bira yapamadan dönmek olmaz. Kaleden koşar adım çıkarak kendimiz Selanik sokaklarına attık.

Beya Kule, Selanik’ in en hareketli caddelerinin kesiştiği yerde kalıyor. İsimlerini yazmak isterdim ama Yunan alfabesinden hiç anlamıyorum ??? Sadece sahildeki bulvarın adını biliyorum, Nikis Biz Nikis Bulvarı’ na paraleş sokaktan başladık, yürümeye. Yol boyunca bizi harika pastane ve kafeler karşıladı. Biz de daha fazla dayanamayıp bir tanesine daldık. Bunlar da bizim gibi, harika pastalar yapıyorlar : Bir çok Avrupa ülkesinde böyle pastalar görmek imkansız.

 

Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)



Pastalarımızı alıp elimizde yiye yiye sahile indik. Sahil boyunca bir sürü kafe, bar ve balık lokantası var. Hava da güneşli olunca, insanlar cıvıl cıvıl sohbet ediyorlar mekanlarda. Boş yer bulmak hayli zor. Biz mis gibi kalamar kokusu gelen bir mekana oturduk ve kalamar bira söyledik. Güneşli havada keyif yaptıktan sonra buluşma noktasına gidip otobüsle konaklayacağımız otele gittik.

Otelimiz, Aristoteles Meydanı ‘ na 2 km uzaklıkta çok cici bir yerdi. Hemen odalara yerleştik, duş aldık, üzerimizi değiştirip tekrar dışarı çıktık. Ne de olsa vakit az. Değerlendirmek lazım. Önce taksi ile Aristoteles Meydanı’ na gittik.

5 Ağustos 1917 yılında, Selanik şehrinde çıkan büyük yangında şehrin büyük kısmı hasar görmüş. Aristoteles Meydanı, yangından sonra 1918 yılında, Fransız mimar Ernest Hébrard tarafından dizayn edilmiş ama meydanın büyük kısmı 1950' lerde inşa edilmiş. Meydan, Bizans ve Batı Avrupa mimari tarzı birleşiminin karakteristik örneği. Meydanın sembolü olan iki yapı, "Olympion" ve "Electra Palace Otel" sırasıyla, 50’ li ve 60’ lı yıllarda inşa edilirken, Aristoteles Meydanı son halini 1960 yılında almış.



Meydanda yürüyüp kafelere, mağazalara göz attıktan sonra akşam yemeği için “Fullmeze” isimli restauranta doğru yürümeye başladık. Biz latin harflerle olan ismini biliyoruz ama mekanları tabelaları Yunan alfabesi. Foursquare’ den tekrar mekana bakıp, harfleri karşılaştıraraktan mekanı bulup daldık içeri. Burası çok şirin bir Yunan Meyhanesi.

 

Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)





Biz gittiğimizde mekan sakindi fakat ilerleyen saatlerde dışarıda mileet sıra bekliyordu, oturmak için. Fullmeze’ de yiyecek siparişi vermek kolay çünkü menü de Türkçe ‘ de var. O yüzden masayı güzel mezelerle donattık ve yanına da Uzo söyledik. Hakikaten tavsiye ettikleri kadar var. Mezeler son derece lezzetli, garsonlar çok sıcak kanlı ve güler yüzlü. Biz eper bir süre oturduktan sonra kalkıp Selanik sokaklarını arşınladık. Cumartesi gecesi olduğu için sokaklar çok kalabalık ve cıvıl cıvıldı.





Bir kaç mekana daha uğrayıp bir iki bira içtikten sonra otele geri döndük.

Ertesi sabah kahvaltıdan sonra Selanik Kalesi’ ne gittik.



 



Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)

Selanik surları erken Hıristiyan ve Bizans askeri mimarisinin en iyi korunmuş anıtlarından biriymiş. 19. yüzyılın sonlarında, Cassander (M.Ö. 316) tarafından kentin temeli oluşturmak için yapılmış ve 20. yüzyılın başında uzun bir bakım süreci geçirmiş. 3, 4, 5. yüzyıllarda ana yapı evresi tamamlanmış olsa da, zaman içinde onarım, ilaveler ve değişiklikler olmuş. Bu da kentin savunmasının, tarih boyunca zorlu bir süreçten geçtiğinin göstergesi.

Selanik surları, şehrin dört tarafını içine ve şehri çevreleyen şekildeymiş. Surların görünüşü bir masa biçiminde olup, uzunluğu yaklaşık olarak 8 km, yüksekliği ortalama olarak 10 ile 12 metre civarında ve kalınlığı 5 metreye ulaşıyormuş. Yamaçların yan taraflarında dikdörtgen kuleler inşa edilmiş. Surların güneybatısında, 4. Yüzyılda, büyük Konstantin tarafından yapılmış bir de yapay liman varmış. Kuzeydoğusunda ise bitişik şekilde Akropoli varmış ve dikdörtgen kule ile dönüşümlü üçgen çıkmadan oluşan ayrı bir surdan oluşuyormuş. Selanik’ in dört ana giriş kapısı varmış. İki kapısı batıya açılıyormuş, «Hirisi Kapı ve Litaia Kapısı». Diğer iki ise kapı doğuya açılıyormuş, «Kassandreotiki Kapısı yada diğer adıyla Kalamaria Kapısı, Yeni Hirisi Kapısı ». Bu kapıların dışında bir çok küçük kapı da mevcutmuş. Bu küçük kapılar gennelikle askeri hizmetli amaçlar için kullanılmaktaymış.

Takip eden yüzyıllarda, deprem, saldırılar vs. sonucunda surlarda onarım ve restorasyon kaçınılmaz hale gelmiş.
1430’da Osmanlılar tarafından işgalindan sonra surlarda, çevre duvarlarında ve büyük kulelerde, örneğin Beyaz Kule ve Yedi Kulede yeni düzenlemeler yapılmış. Osmanlılar tarafından karargah olarak hizmet etmek için yeniden inşa edilmiş ve mevcut yedi kulesinden dolayı Yedikule / Eptapyrgion olarak adlandırılmış. Deniz surları, doğu ve batı kara surlarının bazı bölümleri 1873 ve 1911 yılları arasında yıkılmış.

 

Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)



Kaleyi hızlı bir şekilde gezdikten sonra tekrar otobüse binerek İskeçe’ ye doğru yola çıktık. Selanik – İskeçe arası 200 km. Dün akşamki uzonun ve yorgunluğun da katkısıyla biz yol boyunca uyuduk. İskeçe’ ye karnavala gidiyoruz. Fakat karnaval sebebiyle şehre araç sokulmuyor. Şehir dışında kocaman bir arazi tahsis edilmiş. Gelen tüm araçlar orada parkediyor sonra belediye otobüslerine binerek karnaval alanına gidiyor.



Biz de otobüse binerek karnaval alanına gittik.



Karnaval sebebiyle cadde kapatılmış. Geçit töreni için hazırlıklar yapılmış. Yol boyunca hoparlörler dizilmiş ve bangır bangır müzik çalıyor. Sokak aralarında çeşit çeşit kostümlerle dolaşan karnaval katılımcıları. Karnavalın başlamasına 1 saat olduğu için biz de ara sokaklara girip kahvaltı edip kahve içelim dedik.

 

Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)

İskeçe, Türkler’ in en yoğun bulunduğu yerlerden biri. Diğerleri de İskeçe’ nin doğusundaki Gümülcine ve Dedeağaç . Türkler yoğun olunca Türkçe bilen de çok haliyle Yolda denk geldiğimiz bir kaç grubun Türkçe konuşuyor olması çok hoşumuza gitti. Hep birlikte hatıra fotoğrafı çekildik



Karnaval saati gelip de müzik daha da artınca biz de yol kenarında yerimizi aldık.



Senede 1 kez, Şubat ayının son Pazar günü yapılan geleneksel karnavalın hikayesi şöyle; Karnaval, Meryem Ana’nın oğlu, İsa’nın öldürüleceğine dair dedikodulara dayanıyor. Meryem'in oğlu, İsa'nın ileride peygamber olacağına ilişkin söylentiler artınca o dönemin yöneticileri durumdan rahatsız olur. Çözüm için de İsa’ nın öldürülmesine karar verilir. Meryem’ e de, oğlunun bulunup katledileceği haberi gelir. Mahalle halkı İsa' nın askerler tarafından bulunamaması için çocukların hepsinin yüzlerini boyarlar ve tanınmaz hale getirirler.Ha bugün ha yarın askerlerin gelip İsa'yı öldüreceklerinden korkarlar. Korkulu geçen 10 günün ardından bu haberlerin asılsız olduğu ortaya çıkar. İsa ve diğer çocuklar yıkanıp, boyalardan kurtulup, temizlenirler ve Pazartesi gününe tertemiz başlarlar. 10 gün süresince İsa’yı yüzü boyalı şekilde sakladıktan sonra dedikoduların asılsız olduğunu öğrenince şükür orucu tutmaya başlarlar. Karnaval ve 10 günlük oruç, temiz Pazartesi ve sonrasın da Paskalyaya kadar dayanan, hayvansal gıdadan uzak yaşam ile Hıristiyanlarda bu geleneksel hale gelir ve her yıl kutlanır.
 

Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)





Biz kenarda uslu uslu karnavalı seyrederken, karnavalcılar bizi de boyadılar İlk başta geçenler neşeli neşeli dansedip geçip gittiler. Saat ilerleyip uzo ve soğun da etkisiyle insanlar daha da çok coşmaya başladılar.





 

Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)







Saat ilerledikçe müzik de insanlar da coştu ve karnaval çok eğlenceli bir hal aldı. Herkesin ağzında düdük, müziğe eşlik ediyordu. Biz hızlandırılmış tura katıldığımız için karnavalın kapanışına kadar kalamadık. Saat 16:30 gibi oradan ayrıldık. Ve sadece karnaval alanını görebildik. Tekrar bizi getiren otobüslere binmek üzere yola koyulduğumuzda kafelerin önünde bira için sosis patates yapan insanları gördük.



İşte o an isayan ettik. Ne işimiz var bizim turla yaaaa, diyerekten. Gezmeye kendin gideceksin arkadaş. İstediğin zaman istediğini yapacaksın. Vakit mekan sınırlaman olmayacak. Bu tur bizi hiç kesmedi ve tadı damağımızda kaldı. Yunanistan’ a tekrar gitmek gerek. Hele de benim kesin gitmem lazım. Benim babam İskeçe doğumlu. Bir sonraki gezide altını üstüne getireceğim.

Aklımız hala karnavaldayken yüzümüzdeki boyaları temizleyip Türkiye’ ye dönmek üzere yola çıktık. Ve ben bu sefer home, sweet home diyemiyorum, çünkü aklım komşuda kaldı.
 



Ynt: Kavala, Selanik, İskeçe (şubat 2015)


Neşeli anlatım ve renkli kareli paylaşımınız için teşekkürler. Aynı yolları tekrar yaşama dürtüsü verdiniz. Tek farkla ki, kesinlikle ve kesinlikle karavanımla.
 

SON KONULAR - FORUM