Lidyalıların Sidas'ının izinde bir gün...(Tekeler-Saraycık-İmrenler-Sidas-Borlu)
Bugün bana sürpriz yaparak Bursa'dan gelen babam ve annemi bir geziye çıkardım. Rotayı daha önce görmediğimiz Sidas'a çevirdik. Amaç Sidas olsa da yol üzerindeki bir çok önemli yeri de programa aldık. Artık gelenekselleşmiş bir şekide, Güneş'e yaptığımız yolüstü pikniğimizle veda ettik. Güzel bir gün geçirdik. Gördüklerimizi ve bu gezimizi burada paylaşmak istedim.
Bundan sonra Borlu'ya doğru güneye doğru devam ettik. Demirci'ye 40, Borlua 5 km uzaklıkta olan Saraycık Kaplıcalarını ve buradaki Tarihi Roma banyolarını gördük.
Her yerde bir sıcak su görmek mümkün...
Tarihi Roma Banyoları çok bakımsız durumda. Buraya yeni bir tesis yapana kadar bu tarihi tesisi restore etseler eminim Saraycık adıyla bütün Dünya'ca tanınan bir kaplıca olurdu. Tarihi eserlere verilmeyen değer yaptığımız gezilerde bizi üzmeye devam ediyor...
Kuzeyden Borlu'ya yaklaşırken Borlu'ya gelmeden sola dönen yol ile Sidas harabelerine (İcikler Kasabası'na) yöneliyoruz. Yol yamaçlar boyunca çıkıyor, çıkıyor, çıkıyor ve sonunda Demirköprü Baraj Gölü'nü yüksekten gören bir noktaya ulaşıyoruz manzara inanılmaz.
14 kilometrelik zorlu bir tırmanıştan sonra İcikler'e ulaşıyoruz. Büyük ve güzel bir köy İcikler
İcikler'de Sidas'a herhangi bir yönlendirme bulamıyoruz. Önce benzinliğe soruyor sonra tarif ettikleri yolu gözümüz kesmiyor ve tekrar köye girip yol soruyoruz. Tarif edilen yol belli başka yol yok. 14 km tırmanmış ve Sidas'ı görmek üzere çelik bir iradeyle bürünmüş olduğumuz için çaresiz toprak yola giriyoruz. Yol çok çok kötü, Bazı noktalarda arabanın altını sürtüyoruz. Ancak Sidas harabelerini göremeyerek geçiyoruz. Aslında yolun ikiye ayrılan bir bölümünde kocaman bir taş var burası Antik tiyatronun tepesi. Ama Sidas'a el değmemiş olduğu için her yer ağaç ve çalılarla kaplı olduğu için farketmiyor ve yollardan sağdakine sapıp gittikçe kötüleşen yolda devam ediyoruz...
Aslında yol genelde çok kötü değil. Ama kışın batan traktörler bazı noktalarda aşırı yükselti farkları oluşturmuş. Kamp yükü ve bizim yükümüzle iyice alçalan aracımızla bu noktalarda sorun yaşıyoruz.
Yol en sonunda bir yangın açıklığına dönüşüyor ve yangın izleme kulesine varıyoruz. Burada bir araba var dolayısıyla bir insan arıyoruz ama yok. Halen Sidası aradığımız için iyice kötüleşen aşağı inen orman yollarından birine sapıyoruz. Cep telefonu çekmediği için google maps işimize yaramıyor. Aşağıda bir dere ve açık alan gözüküyor. Bu alanda daha büyük bir yola kavuşmak amacımız.
Soldan aşağı devam ediyoruz. Yolda bir taşa arabanın altını çarpıyoruz. Motorun altında koruma sacı olduğu için çok önemsemiyorum. Ama bu taşın vites kolunun altındaki ayar bölgesine çarpıp aracın 5.Vites fonksiyonunu kullanılmaz hale getirdiğini ve Demirci'ye kadar 4. Vitesle döneceğimi henüz bilmiyorum. Bundan sonra yoldan bütün taşları çekerek hatta kesilmiş dal gibi pek çok engeli çekerek aşağıya devam ediyoruz.
Bundan sonra aşağıda birçok yolun birleştiği bir yola varıyoruz. Burada durup ne yapacağımıza karar vermeye çalışırken çok şükür ki yukarıda gördüğümüz aracın sahibi bizi buluyor ve yanımıza geliyor.
İcikler Kasabası Fen İşleri Müdürü olduğunu söyleyen bu kişiden detaylı bilgi alıyor ve sohbet ediyoruz. Tek yolun geldiğimiz yoldan devam etmek olduğunu söylüyor. Ve Sidas'ın yerini de öğrendiğimiz için rahatız. Geri dönüyoruz.
Bölgede tarlalara yapılmış taş fırınlar dikkat çekici. Köyden kilometrelerce uzakta olan bu fırınlar bize yazın bazı faaliyetlerin burada yapıldığını gösteriyor.
Vee İşte Meşhur Sidas,
Lidya'nın en önemli merkezlerinden birisi.
Burada alıntı olan aşağıdaki bilgiyi paylaşmak istiyorum:
Kentin ismi, bir çok yazıtta ve kentin paralarında,saittai,sitai olarak geçer.
Asıl isminin sidos olduğu anlaşılmaktadır.
Sidos(sydonos)kalıntılarının bulunduğu antik kent,manisa'nın demirci kazasına bağlı icikler kasabası yakınındadır.
Önemli bir lidya kentidir.
Sard'ta yaşayan kralların,yazları sidos'ta kışları ise sard'ta kaldıkları rivayet edilmektedir.
Sidos kentinin içinde hala akıp giden pınar, biraz ilerde küçük bir dereye karışmaktadır.
Kent bu derenin iki yanına, geniş bir alana kurulmuş,sütunlu ana caddeler, roma çağından sonra görülmeye başlanmıştır.
Sidos antik kentinde 170 adet sütunun toprağın altında olduğunu arkeologlar
tespit etmiştir.
Kentin merkezinde birkaç dikdörtgen blok agoraya ayrılırdı.
Kentin güney doğusunda bulunan stadyum kalıntıları vardır.
Stadyumun üst bölümünde bulunan,kırılmış iki lahitin üzerinde, dönemin kabartma resimleri yer almaktadır.
Kaçak kazılarda bazı mezarlar açılmış olup, 35 yıl önce açılmış olan
bir odanın içerisinde 20 adet oda, 16 sütun olduğu söyleniyor.(buranın üzeri şuan kapatılmıştır)
Lahitlerin ve stadyumun üç tarafı mezarlarda çevrilidir.
Halk dilinde bu mezarlara (tekne taşı mezar) denilmektedir.
Çevrede bir çok kuyuda mevcuttur. bu kuyular silindir şeklindedir ve üzerleri
kayrak tabir edilen taşlarla kapatılmıştır.
Silindir şeklindeki kuyular define avcıları tarafından yağmalanmıştır.
Bazı kuyularda kemik kalıntılarına rastlanmıştır.
Sidos'ta şimdiye kadar bilimsel olarak herhangibi bir kazı yapılmamıştır.
Kent hakkında bulunan kitabeler az olup kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır.
Kent kaderine bırakılmış olup toprak altında gün yüzüne çıkmayı bekliyor.
Yukarıda çok şeyler söyleniyor. Ancak biz sadece Anfitiyatronun açıkta olan küçücük bir bölümüyle tamamen gömülü olan ama tepeye şekil veren eğrisini görebiliyoruz. Çok fazla da dolaşmadık. Orman muhabbetinden sonra hiçbirimizde hal kalmadı ama şunu söyleyeyim yukarıda söylenenlerin hiçbiri açıkça görülmüyor. Kaçak olanlar dışında hiç kazı yapılmamış. Ama yerleri ve ne olduğu tespit edilmiş görünüyor. Aslında bölge el değmemiş! bir ören yeri olduğundan bence arkeolojiye meraklı ve konu ile ilgili kısmi de olsa uzmanlığı olan insanlara önerebilirim. Ama bize el değmemiş ören yeri görmek dışında pek bir faydası olmuyor. Gördük mü gördük işte. İleride bir gün ülkemiz tarihi değerlerine sadece turizm amaçlı değil de tarihi eser oldukları için sahip çıkar da, bu önemli olduğu söylenen ören yerini kazar, Efes gibi açığa çıkarır ve biz de bir daha gidersek o zaman biz önceki halini de görmüştük deriz o kadar, Bir de bunun dışında hiçbir kazancı olmadı desem yalan olur. Demirköprü'yü tepeden gördük. İcikler'i gördük. Nereye gittiğini bilmediğimiz orman yollarında dolaştık.
Ören yerinde bunun gibi göçükler çok. Bunun anlamı aşağıdaki bazı boşlukların zamanla doluyor olması.
Anfitiyatronun tepesinden çekilmiş fotoğraf anlaşılabiliyor mu bilmiyorum.
Sadece tiyatronun oluşturduğu yayın iki ucundaki tribünler seçilebiliyor.
4 Vitesli! Dağ Şeytanımızla tekrar yola çıkıyoruz. İstikamet Borlu.
Vee Günü Borlu yakınlarında yaptığımız geleneksel yolüstü pikniğimizle uğurluyoruz.
Biraz da yiyenbilir: Sacda Mantarlı Çoban Kavurma.
Güneşin son ışıklarını burada uğurluyoruz.
Her zamanki gibi ardımızda ayak izimiz haricinde hiçbir şey bırakmaksızın toplanıyor ve yola çıkıyoruz. Akşam 20 sularında evimizdeyiz.
Not: Demirci'ye kadar 4 vitesle geldim. Tam Demirciye girerken son denememde 5. vites kendiliğinde çalışmaya başladı. Muhtemelen aşağıdaki bağlantıya sıkışmış bir taşın düşmesiyle normale dönmüş olmalı. Yine de bir kontrolden geçecek ama çok önemli bir şeyi olduğunu zannetmiyorum.
Yol arkadaşımız çok şükür iyi durumda ve yaptığımız kamplı-kampsız bütün yolculuklarda bize arkadaşlık etmeye devam edecek.
Sn Cengo,
Her mesaja 5 tane resim eklediğim halde biraz sorunlu oluyor. Bir iki kez sayfayı tazeleyin resimler gözüküyor.
Belkide resimli sayfayı ikiye bölmem gerek ama yapamıyorum. Malesef EDGE bağlantım nedeniyle resimleri başka şekilde paylaşamıyorum üzgünüm.
Selamlar,
Sayın Yücel kardeşim ve değerli ailene selamlarımı iletiyorum.Gezi çok güzel ve tarihi anlatıyor.Bir zamanlar Anadoluda yaşamış eski uygarlıkların kalıntılarını ve medeniyetlerini de görsel bir dilde anlatımını çok iyi buldum.Ayrı bir güzellik katmış gezine ailende beraberinde olması seni daha da mutlu etmiştir.Bizi mutlu ettin .SEVGİ ve SAYGILAR.
Sevgili ve Saygıdeğer Metin Ağabey,
Çok teşekkür ederim. Cennet'in cumartesi işi nedeniyle gelemedim ve o da gelemedi. Yalnız bir haftasonu geçirecekken cuma günü aniden arayan babamlar beni çok mutlu ettiler. Haftasonu da onları biraz gezdirdim.
Bütün bu nedenlerle katılamadığım yıldızların altında Urla kamp macerasının paylaşımlarını da heyecanla bekliyorum açıkçası.
Selamlar,