Saltanatın Dervişleri, Dervişlerin Saltanatı; İstanbul'da Mevlevilik

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan YOL Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 2
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 4,885

YOL

SEDAT AÇIL
Mesajlar
10,416
Tepkime Puanı
546
Yer
İstanbul, Acıbadem
Web
www.sedatacil.com
Telsiz Çağrı Kodu
TB2FKL
Sergi: 15 Kasım 2007 - 30 Mart 2008
Yer: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Galerisi
Ziyaret Saatleri: Pazartesi - Cumartesi 10:00 - 18:30
Giriş ücretsizdir.


Mevlana Celaleddin Rumi’nin 800. doğum yıldönümü nedeniyle Unesco’nun 2007 yılını bu büyük mutasavvıfa ayırmasından yola çıkarak, Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul’un tasavvuf tarihine ışık tutmak ve Mevlana’yı bir kez daha saygıyla anmak amacıyla “Saltanatın Dervişleri, Dervişlerin Saltanatı: İstanbul’da Mevlevîlik” sergisini hazırladı.



13. yüzyıl sonlarında, toplumsal ve kültürel kökleri açısından İslam ortaçağına ait mistik bir kurum olan Mevlevîlik, Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethiyle Konya’dan İstanbul’a uzanan yolda, İstanbul’un Avrupa rönesansına dönük yüzü nedeniyle Dünya üzerindeki yerini alır. Yüzyıllar boyunca süren tarihsel süreklilik içinde, Asya kökenli bir zihniyet olmaktan, Doğu-Batı arasında entelektüel ve tinsel bir köprü olmaya giden Mevlevîlik, 1491’de kurulan Galata Mevlevîhanesi’yle birlikte Balkanlar ve Akdeniz coğrafyasına yayılma imkanı bulur ve ardından, İstanbul Mevleviliği’nin temelleri 17. yüzyıl ortalarından itibaren İstanbul’daki Mevlevi şeyh aileleri tarafından atılır.



Sözün zerafetini, kalbin evrenselliğini ve ruhun yüceliğini temsil eden İstanbul Mevlevîleri, ortaçağ tasavvuf kültürü içinde şekillenmiş Mevlevi sembolizmini, gündelik hayatın dokusuna yayarak, maddeye ruh veren çabayla, giyim kuşamdan sıradan eşyaya, sanat eserinden konuşma diline kadar geniş bir kültür yelpazesinin mimarları olmuşlardır.



Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Osmanlı İmparatorluğu’nun görsel arşivinde önemli bir yer tutan İstanbul Mevleviliği’ne ait levha, gravür, fotoğraf ve gündelik hayata ilişkin objelerden oluşan, küratörlüğünü Ekrem Işın’ın, danışmanlığını Prof. M. Baha Tanman’ın yaptığı “Saltanatın Dervişleri, Dervişlerin Saltanatı: İstanbul’da Mevlevîlik” sergisiyle, sema eden, ney üfleyen dervişlerin büyülü, evrenine doğru gizemli bir yolculuğa çıkıyor.



İstanbul Mevlevîliği, tarih içinde önemli bir siyasi rol üstlenmekle birlikte, Osmanlı kültür dünyasını şekillendiren kültürel üretim boyutuyla, musikiden hat sanatına, edebiyattan mimariye uzanan çizgi üzerinde, Doğu ile Batı arasındaki entelektüel ama aynı zamanda tinsel bir köprü olması nedeniyle de özel olarak incelenmesi, araştırılması gereken, yüzyıllara yayılmış bir olgudur.

 

Etiketler
Ynt: Saltanatın Dervişleri, Dervişlerin Saltanatı; İstanbul'da Mevlevilik

09 Şubat 2008 tarihinden bazı kareler...









































 

Ynt: Saltanatın Dervişleri, Dervişlerin Saltanatı; İstanbul'da Mevlevilik

sadatçığım bilgilerin için sağol. doğrudur ve şeb-i aruz törenleri konya ile sadece glata mevlevi hanesinda yapılıyor. 17 aralıkta. ama bir çok insanın bilmediği bir şey var. hz mevlana nerelidir diye. mevlana şimdilerde afganistan sınırları içinde kalan Belh şehrindendir. yola çıktığında önse nişabur'a uğramış oradaki bir bilgeden aldığı kitabı ömrü boyunca yanından ayırmamıştır.(esrarname) sevdiğim bir diyaloğu vardır. yola çıkıp bağdata geldiğinde kale muhavızları sormuş nereden gelip nereye gidiyorsun diye. mekansızlıktan geldim mekansızlığı gidiyorum. demiş. bizler bir çok şeyi yanlış biliyoruz. yağmurda hatırlanan şemsiyeyi bilirsin. mevlananın can yoldaşı tebrizli şemş'tir ve şems güneş demektir.